Baltacı Avukatlık Ofisi
  • Anasayfa
  • Kurumsal
    • Hakkımızda
    • Uluslararası
    • Sektörler
    • Diğer Hizmetlerimiz
    • Ofisimiz
    • İşbirliklerimiz
  • Ekibimiz
    • Arif Baltacı
    • Ebru Gülüm Gök
    • Mustafa Gürdal
    • Bahadır Halil Baltacı
    • Abdurrahman Enes Çakar
    • Serhad Ciğer
    • Doç. Dr. Nuri Baltacı
    • Mustapha Boumeshad
    • Aykut Özger
    • Rüstem Yektaş
    • Aytaç Yeni
    • Betül Doğan
    • Aynur Çaylı
    • Muhsin Niyazi Küçük
    • Recep Esen
    • Osman Aydın
  • Uzmanlıklar
  • Hukuki Bilgi
    • Makaleler
    • Dilekçe Örnekleri
    • Basında Biz
    • Haberler
    • Sıkça Sorulan Sorular
  • İletişim





Acil Sağlık Hizmetleri ile İlgili Yargıtay Kararları

13 May, 2016
Okunma: 31.543
Sosyal Ağlarda Paylaş:
fb-share-icon
Tweet
Pin Share

Acil Sağlık Hizmetleri ile İlgili Yargıtay Kararları

 

T.C.

YARGITAY

15. CEZA DAİRESİ

E. 2011/11485

K. 2012/7916

T. 14.2.2012 

• ACİL SAĞLIK HİZMET BEDELİ ( Hiçbir Sosyal Güvencesi Olmayan ve Ödeme Gücü Bulunmayan Komşusuna Ait Yeşil Kart Karnesini Kullanarak Devlet Hastanesinde Erken Doğum Yapan Sanıktan Acil Sağlık Hizmet Bedellerinin Alınamayacağı ve Herhangi Bir Zararın Söz Konusu Olmayacağı )

• BAŞKASINA AİT YEŞİL KART KULLANMAK ( Kamu kurum ve Kuruluşlarının Zararına Dolandırıcılık Suçunun Unsurları Bakımından Oluşmaması – Sosyal Güvencesi ve Sağlık Karnesi Bulunmayan Sanığın Erken Doğum Nedeniyle Devlet Hastanesi Acil Servisine Gitmesi )

• KAMU KURUM VE KURULUŞLARI ZARARINA DOLANDIRICILIK ( Hiçbir Sosyal Güvencesi Olmayan ve Ödeme Gücü Bulunmayan Komşusuna Ait Yeşil Kart Karnesini Kullanarak Devlet Hastanesi Acil Servisinde Erken Doğum Yapan Sanık – Suçun Unsurları Bakımından Oluşmadığı )

• NİTELİKLİ DOLANDIRICILIK ( Hiçbir Sosyal Güvencesi Olmayan ve Ödeme Gücü Bulunmayan Komşusuna Ait Yeşil Kart Karnesini Kullanarak Devlet Hastanesinde Erken Doğum Yapan Sanık – Suçun Unsurları Bakımından Oluşmadığı/Acil Sağlık Hizmet Bedellerinin Alınamayacağı ve Herhangi Bir Zararın Söz Konusu Olmayacağı ) 

5237/m. 158/e

Acil Sağlık Hizmetleri Yönetmeliği/m. 37

Başbakanlığın 2008/13 sayılı Genelgesi 

ÖZET : 8 aylık hamile olan, erken doğum durumu oluşması nedeniyle doğum yapmak üzere Devlet Hastanesi Acil Servisine giden sanığın komşusuna ait yeşil kart karnesini kullanması, sanığın savunmalarında herhangi bir sosyal güvencesinin ve sağlık karnesinin olmadığını beyan etmesi karşısında, sanığın hiçbir sosyal güvencesinin olmaması ve ödeme gücünün bulunmaması nedeniyle, Acil Sağlık Hizmetleri Yönetmeliğinin 37. maddesine ve Başbakanlığın 2008/13 sayılı genelgesine göre kendisinden acil sağlık hizmet bedellerinin alınamayacağı ve bu nedenle herhangi bir zararın söz konusu olmayacağı anlaşılmakla, sanığa atılı suçun unsurları bakımından oluşmadığı nazara alınmalıdır. 

DAVA : Dosya incelenerek gereği düşünüldü: 

KARAR : Sağlık Bakanlığının 11.05.2000 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan Acil Sağlık Hizmetleri Yönetmeliğinin 37. maddesinde yataklı tedavi kuruluşları, acil sağlık hizmetlerinin bedelini hizmet sundukları kişinin ödeme imkanları çerçevesinde tahsil ederler hükmü ve Başbakanlığın 2008/13 sayılı genelgesinde;

“1 ) Acil sağlık hizmeti vermekle yükümlü bulunan sağlık kuruluşları, acil vakaları hastanın sağlık güvencesi olup olmadığına veya ödeme gücü bulunup bulunmadığına bakmaksızın kabul edecek ve gerekli tıbbi müdahaleyi kayıtsız-şartsız ve gecikmeksizin yapacaktır. Hiçbir sağlık kuruluşu acil olarak gelen hastalara yeterli personeli veya donanımı olmadığı, ilgili birimi veya boş yatağı bulunmadığı, hastanın sağlık güvencesi olmadığı ve benzeri sebepler ile gerekli acil tıbbi müdahaleyi yapmaktan kaçınmayacaktır.

7 ) Acil olarak sağlık kuruluşuna müracaat eden hastaların acil tıbbi müdahale ve tedavileri yapılırken hiçbir surette tedavi masraflarının nasıl karşılanacağı sorgulanmayacaktır. Hizmet bedelinin tahsili ile ilgili işlemler acil müdahale sağlandıktan sonra yapılacaktır.

9 ) Herhangi bir sağlık güvencesi olmayan vatandaşlarımızdan ödeme gücü bulunmayanların acil sağlık hizmeti bedelleri kendilerinden talep edilmeyecektir. Bunlardan kamuya ait sağlık kuruluşlarından ve ayakta teşhis ve tedavi yapan özel sağlık kuruluşlarından acil sağlık hizmeti alanların hizmet bedelleri 3294 sayılı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanunu hükümleri çerçevesinde sağlık kuruluşunun bulunduğu yer sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakfından talep edilecektir. Bu konuda gerekli tedbirler ilgili vakıf başkanlıklarınca alınacaktır. Özel hastanelerden acil sağlık hizmeti alanların hizmet bedelleri ise talep edilmesi halinde 2219 sayılı Hususi Hastaneler Kanununun 32 nci, 5393 sayılı Belediye Kanununun 38. ve 60., 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanununun 18. maddeleri gereğince sağlık kuruluşunun bulunduğu yerin belediyesince ödenecektir. Bu amaçla belediyelerce bütçelerine yeterli ödenek konulacaktır.” hükümleri gereğince,

Somut olayda; 8 aylık hamile olan sanığın erken doğum durumu oluşması nedeniyle doğum yapmak üzere Devlet Hastanesi Acil Servisine giden sanığın komşusuna ait yeşil kart karnesini kullanması, sanığın savunmalarında herhangi bir sosyal güvencesinin ve sağlık karnesinin olmadığını beyan etmesi karşısında, sanığın hiçbir sosyal güvencesinin olmaması ve ödeme gücünün bulunmaması nedeniyle kendisinden acil sağlık hizmet bedellerinin alınamayacağı ve bu nedenle herhangi bir zararın söz konusu olmayacağı anlaşılmakla, sanığa atılı suçun unsurları bakımından oluşmadığı nazara alınarak mahkemenin kabul ve takdirinde bir isabetsizlik görülmediğinden tebliğnamedeki bozma isteyen düşünceye iştirak edilmemiştir. 

SONUÇ : Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılan vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün ONANMASINA, 14.02.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

 

 

 

 

T.C.

YARGITAY

15. CEZA DAİRESİ

E. 2011/10282

K. 2011/10600

T. 23.11.2011 

• DOLANDIRICILIK ( Sosyal Güvencesi Olmayan Sanığın Göğsüne Tığ Batan Çocuğunu Yeğeninin Yeşil Kartını Kullanararak Tedavi Ettirdiği – Acil Sağlık Hizmetlerinden Herhangi Bir Bedel Alınmadığı/Zarar Söz Konusu Olmadığından Sanığın Beraatine Karar Verileceği )

• ACİL SAĞLIK HİZMETİ ( Sosyal Güvencesi Olmayan Sanığın Göğsüne Tığ Batan Çocuğunu Yeğeninin Yeşil Kartını Kullanararak Tedavi Ettirdiği – Acil Sağlık Hizmetlerinden Herhangi Bir Bedel Alınmadığı/Zarar Söz Konusu Olmadığından Dolandırıcılık Suçunun da Oluşmayacağı )

• SAĞLIK GÜVENCESİ OLMAYAN SANIĞIN ÇOCUĞUNU KARDEŞİNİN ÇOCUĞUNA AİT YEŞİL KART İLE TEDAVİ ETTİRMESİ ( Çocuğun Göğsüne Tığ Battığı ve Acil Tedavi Uygulandığı – Acil Sağlık Hizmetlerinden Herhangi Bir Bedel Alınmadığı/Dolandırıcılık Suçunun da Oluşmayacağı ) 

5237/m.158 

ÖZET : Dolandırıcılık suçunda; herhangi bir sağlık güvencesi olmayan vatandaşlarımızdan ödeme gücü bulunmayanların acil sağlık hizmeti bedelleri kendilerinden talep edilmeyecektir. 4 yaşındaki kızının düşmesi sonucu poşet içindeki tığın çocuğun göğsüne saplanması nedeniyle çocuğunu önce devlet hastanesi oradan da Hastanenin acil polikliniğine yetiştirerek tedavisini yaptıran ve bu tedavileri esnasında kardeşinin çocuğuna ait yeşil kart karnesini kullanan sanığın savunmalarında herhangi bir sosyal güvencesi ve ekonomik gelirinin olmadığını, kardeşinin yeşil kartı ile hastaneye götürmek zorunda kaldığını ve tedavisini o şekilde yaptırdığını beyan etmesi karşısında, sanığın hiçbir sosyal güvencesinin olmaması ve ödeme gücünün bulunmaması nedeniyle kendisinden acil sağlık hizmet bedellerinin alınamayacağı ve bu nedenle herhangi bir zararın söz konusu olmayacağı anlaşılmakla, sanığa atılı suçun unsurları bakımından oluşmadığı nazara alınarak beraatine karar verilmesi gerekir.

Kabule göre de; kardeşinin çocuğuna ait sağlık karnesi ile kendi çocuğunu tedavi ettiren sanığın, dosyadaki belgelerden ne kadar sağlık harcaması yaptığının tam olarak anlaşılamaması karşısında,hükmedilecek adli para cezasına esas olmak üzere yapılan harcama tutarı miktarının belirlenmesinden sonra hüküm kurulması gerekir. 

DAVA : Dosya incelenerek gereği düşünüldü: 

KARAR : Dosya içeriğine göre sanık müdafiinin diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak;

Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.

Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte birtakım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.

Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.

Sağlık Bakanlığı’nın 11.05.2000 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Acil Sağlık Hizmetleri Yönetmeliği’nin 37. maddesinde yataklı tedavi kuruluşları, acil sağlık hizmetlerinin bedelini hizmet sundukları kişinin ödeme imkanları çerçevesinde tahsil ederler hükmü ve Başbakanlığın 200813 sayılı genelgesinde; 

1 ) Acil sağlık hizmeti vermekle yükümlü bulunan sağlık kuruluşları, acil vakaları hastanın sağlık güvencesi olup olmadığına veya ödeme gücü bulunup bulunmadığına bakmaksızın kabul edecek ve gerekli tıbbi müdahaleyi kayıtsız-şartsız ve gecikmeksizin yapacaktır. Hiçbir sağlık kuruluşu acil olarak gelen hastalara yeterli personeli veya donanımı olmadığı, ilgili birimi veya boş yatağı bulunmadığı, hastanın sağlık güvencesi olmadığı ve benzeri sebepler ile gerekli acil tıbbi müdahaleyi yapmaktan kaçınmayacaktır.

7 ) Acil olarak sağlık kuruluşuna müracaat eden hastaların acil tıbbi müdahale ve tedavileri yapılırken hiçbir surette tedavi masraflarının nasıl karşılanacağı sorgulanmayacaktır. Hizmet bedelinin tahsili ile ilgili işlemler acil müdahale sağlandıktan sonra yapılacaktır.

9 ) Herhangi bir sağlık güvencesi olmayan vatandaşlarımızdan ödeme gücü bulunmayanların acil sağlık hizmeti bedelleri kendilerinden talep edilmeyecektir. Bunlardan kamuya ait sağlık kuruluşlarından ve ayakta teşhis ve tedavi yapan özel sağlık kuruluşlarından acil sağlık hizmeti alanların hizmet bedelleri 3294 sayılı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanunu hükümleri çerçevesinde sağlık kuruluşunun bulunduğu yer sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakfından talep edilecektir. Bu konuda gerekli tedbirler ilgili vakıf başkanlıklarınca alınacaktır. Özel hastanelerden acil sağlık hizmeti alanların hizmet bedelleri ise talep edilmesi halinde 2219 sayılı Hususi Hastaneler Kanunu’nun 32., 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 38. ve 60., 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu’nun 18. maddeleri gereğince sağlık kuruluşunun bulunduğu yerin belediyesince ödenecektir. Bu amaçla belediyelerce bütçelerine yeterli ödenek konulacaktır, hükmünü amirdir.

Somut olayda; 4 yaşındaki kızının düşmesi sonucu poşet içindeki tığın çocuğun göğsüne saplanması nedeniyle çocuğunu önce devlet hastanesi oradan da B… Hastanesinin acil polikliniğine yetiştirerek tedavisini yaptıran ve bu tedavileri esnasında kardeşinin çocuğuna ait yeşil kart karnesini kullanan sanığın savunmalarında herhangi bir sosyal güvencesi ve ekonomik gelirinin olmadığını, kardeşinin yeşil kartı ile hastaneye götürmek zorunda kaldığını ve tedavisini o şekilde yaptırdığını beyan etmesi karşısında, sanığın hiçbir sosyal güvencesinin olmaması ve ödeme gücünün bulunmaması nedeniyle kendisinden acil sağlık hizmet bedellerinin alınamayacağı ve bu nedenle herhangi bir zararın söz konusu olmayacağı anlaşılmakla, sanığa atılı suçun unsurları bakımından oluşmadığı nazara alınarak beraatine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde mahkumiyetine hükmedilmesi,

Kabule göre de; kardeşinin çocuğuna ait sağlık karnesi ile kendi çocuğunu tedavi ettiren sanığın, dosyadaki belgelerden ne kadar sağlık harcaması yaptığının tam olarak anlaşılamaması karşısında, 5237 sayılı TCK’nın 158/1-son maddesine göre hükmedilecek adli para cezasına esas olmak üzere yapılan harcama tutarı miktarının belirlenmesinden sonra hüküm kurulması gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde ceza tayini, 

SONUÇ : Yasaya aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasa’nın 81. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca ( BOZULMASINA ), 23.11.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.

 

 

 

 

T.C.

YARGITAY

HUKUK GENEL KURULU

E. 1997/21-387

K. 1997/528

T. 11.6.1997 

• İŞ KAZASI ( Kurum Sağlık Tesisleri Dışındaki Tedavi Masraflarından Kurumun Hangi Oran Sorumlu Olacağı )

• ACİL DURUM NEDENİYLE KURUM SAĞLIK TESİSLERİ DIŞINDAKİ TEDAVİ ( SSK’nun Sorumluluğu )

• SSK’NUN SORUMLULUĞU ( Ani ve Acil Durum Nedeniyle Kurum Sağlık Tesisleri Dışındaki Tedavi Masraflarından )

• ÖZEL HASTANEDE YAPILAN TEDAVİ İÇİN KURUMA RÜCU ( Kurum Hastanesince Yapılan Sevk Nedeniyle )

• SİGORTALININ KURUM HASTANESİ TARAFINDAN ÖZEL HASTANEYE SEVKİ ( Özel Hastanedeki Tedavi İçin Kuruma Rücu )

• SSK HASTANESİNİN SEVKİYLE ÖZEL HASTANEDE YAPILAN TEDAVİ ( Tedavi Giderleri İçin Kuruma Rücu )

• İŞ KAZASI GEÇİREN SİGORTALININ KURUM HASTANESİNCE ÖZEL HASTANEYE SEVKİ ( Tedavi Giderleri İçin Kuruma Rücu )

• RÜCUAN TAZMİNAT DAVASI ( Kurum Hastanesi Tarafından Özel Hastaneye Sevkedilen Sigortalının Tedavi Giderleri İçin Açılan ) 

506/m.11,12 

ÖZET : SSK, Kurum sigortalısının ani ve acil durumlarda kuruma ait sağlık tesisleri dışında bir sağlık kuruluşunda tedavi edilmesi halinde, kurum sağlık kuruluşlarında yapılacak tedavilerden alınacak ücret tarifesi üzerinden hesaplanacak miktarla sorumludur. 

DAVA : Taraflar arasındaki “rücuan alacak” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Kocaeli 1. İş Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 16.12.1996 gün ve 1996/143-242 sayılı kararın incelenmesi davalı SSK. vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 21. Hukuk Dairesi’nin 26.2.1997 gün ve 1997/367-1258 sayılı ilamiyle; ( …”Dava, davacı şirketin işçisinin iş kazası geçirmesi nedeniyle özel hastanede yapılan tedavi sonucu yaptığı masrafların davalı kurumdan istenmesine yöneliktir.

Davalı Kurumun sigortalısı Yaşar Yabancı’nın 18.8.1995 günü geçirdiği iş kazası nedeniyle işveren davacı şirket tarafından İzmit SSK. Hastanesine kaldırıldığı, burada müdahale edilemeyeceğinin bildirilmesi üzerine İstanbul Okmeydanı SSK. Hastanesine sevk edildiği, aynı nedenlerle buradan İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Cerrahi bölümüne gönderildiği burada da gerekli cihazların bulunmaması sebebiyle İstanbul Özel Vatan Hastanesine sevk edilerek gerekli müdahalenin yapıldığı masrafların işveren davacı şirket tarafından yapıldığı Özel Vatan Hastanesinin masraf faturalarından anlaşılmıştır.

Davacı yaptığı 248.610.000 TL.nın davalı Kurumun yapması gerektiğinden bahisle davalı Kurumdan istemektedir.

Davalı kurum ise Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri yönetmeliğinin 56-57 ve 58. maddeleri gereğince ancak 40.200.000 TL miktarının ödenebileceğini bildirmektedir.

Bu yönetmeliğin 57. maddesi ani ve acil durumlarda, kurum sağlık tesisleri dışında bir sağlık müessesesinde tedavi edilmesi halinde bu husus raporla tevsik edilmek ve Kurum tarafından kabul edilmek şartıyla tedavinin özel sağlık tesislerinde yapılması halinde, Kurum sağlık kuruluşlarında yapılacak tedavilerden alınacak ücret tarifesi üzerinden hesaplanmak suretiyle ödenir denmektedir.

Bir başka ifadeyle, sigortalının Kurum sağlık tesislerinde tedavi edilseydi bu ne kadar masrafı gerektirecek idiyse o kadar miktarın kurumdan istenmesi gerekecektir. Çünkü kurum sağlık tesislerinde tedavi görseydi, kurum masrafları ödemek zorunda kalacaktı. Bu itibarla tedavi tarihinde kurum sağlık tesislerinde yapılabilecek masraflar hesap ettirilmeli ve ortaya çıkacak miktara hükmedilmelidir.

Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

O halde davalı Kurum vekilinin temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır”… ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü: 

KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, mahkeme kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, usul ve yasaya uygun bulunan direnme kararının onanması gerekir.

SONUÇ : Davalı Kurum vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA, 4792 sayılı S.S. Kurumu Kanununun 2868 sayılı Yasa ile değişik 24/c maddesi uyarınca kurumdan harç alınmasına mahal olmadığına, 11.6.1997 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

 

 

 

T.C.

YARGITAY

15. CEZA DAİRESİ

E. 2011/11924

K. 2012/32898

T. 27.3.2012

• DOLANDIRICILIK ( Sanığın Yaralanan Kızını Acile Götürdüğünde Komşusunun Kızının Yeşil Kartını Kullandığı/Sanığın Sağlık Güvencesi ve Geliri Olmadığı – Zarar Meydana Gelmediği/Ücretsiz de Acil Hizmetinden Yararlanacağından Suçun Oluşmadığı )

• ACİL SERVİS HİZMETİNDEN FAYDALANABİLMEK İÇİN BAŞKASININ YEŞİL KARTINI KULLANMAK ( Sanığın Sağlık Güvencesi ve Geliri Olmadığı – Zarar Oluşmadığı/Ücretsiz de Acil Hizmetinden Yararlanacağından Eylemin Dolandırıcılık Teşkil Etmediği )

• ADLİ PARA CEZASI ( Doğrudan Haksız Menfaatin İki Katının Esas Alınarak İndirimlerin Bu Miktar Üzerinden Uygulanmasının Hukuka Aykırı Olduğu )

• BELLİ HAKLARI KULLANMAKTAN YOKSUN BIRAKILMA ( Dolandırıcılık – Velayet Vesayet ve Kayyımlık Haklarına İlişkin Hak Yoksunluğunun Koşullu Salıverilmeye Kadar Uygulanabileceği )

• KIZI YARALANAN SANIĞIN KOMŞUSUNUN KIZININ YEŞİL KARTINI KULLANMASI ( Sanığın Sağlık Güvencesi ve Geliri Olmadığı – Zarar Oluşmadığı/Ücretsiz de Acil Hizmetinden Yararlanacağından Dolandırıcılık Suçunun Oluşmadığı ) 

5237/m.53, 157, 158

ÖZET : Sanıklardan birinin kızı olan küçüğün düşmesi sonucu yaralandığı, sanığın kendi kızının yaşına yakın olan komşu kızının yeşil kartını alarak acil polikliniğine götürerek tedavisini yaptırdığı, sanıık savunmasında sosyal güvencesinin ve kazancının olmadığını belirtmiştir. Sanığın hiçbir sosyal güvencesinin olmaması ve ödeme gücünün bulunmaması nedeniyle kendisinden acil sağlık hizmet bedellerinin alınamayacağı ve bu nedenle herhangi bir zararın söz konusu olmayacağı anlaşılmakla, dolandırıcılık suçunun oluşmadığı gözetilmelidir.

Adli para cezasının tayininde doğrudan haksız menfaatin iki katının esas alınarak indirimlerin bu miktar üzerinden uygulanması suretiyle sanık hakkında fazla ceza tayini hukuka aykırıdır.

Kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık haklarına ilişkin hak yoksunluğunun koşullu salıverilmeye kadar uygulanabileceği gözetilmelidir. 

DAVA : Dosya incelenerek gereği düşünüldü: 

KARAR : Gerekçeli karar başlığında 07.04.2006 şeklinde yanlış yazılan suç tarihinin 31.03.2006 olarak mahkemesince düzeltilmesi mümkün görülmüştür.

A- Sanık Yunis hakkında verilen beraat hükmünün temyizi üzerine yapılan incelemede;

Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılan vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün ONANMASINA,

B- Sanık Arif hakkında verilen mahkumiyet hükmünün temyizi üzerine yapılan incelemede;

Sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;

Sağlık Bakanlığı’nın 11.05.2000 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Acil Sağlık Hizmetleri Yönetmeliği’nin 37. maddesinde yataklı tedavi kuruluşları, acil sağlık hizmetlerinin bedelini hizmet sundukları kişinin ödeme imkanları çerçevesinde tahsil ederler hükmü ve Başbakanlığın 2008/13 sayılı genelgesinde;

1 ) Acil sağlık hizmeti vermekle yükümlü bulunan sağlık kuruluşları, acil vakaları hastanın sağlık güvencesi olup olmadığına veya ödeme gücü bulunup bulunmadığına bakmaksızın kabul edecek ve gerekli tıbbi müdahaleyi kayıtsız-şartsız ve gecikmeksizin yapacaktır. Hiçbir sağlık kuruluşu acil olarak gelen hastalara yeterli personeli veya donanımı olmadığı, ilgili birimi veya boş yatağı bulunmadığı, hastanın sağlık güvencesi olmadığı ve benzeri sebepler ile gerekli acil tıbbi müdahaleyi yapmaktan kaçınmayacaktır.

2 ) Acil olarak sağlık kuruluşuna müracaat eden hastaların acil tıbbi müdahale ve tedavileri yapılırken hiçbir surette tedavi masraflarının nasıl karşılanacağı sorgulanmayacaktır. Hizmet bedelinin tahsili ile ilgili işlemler acil müdahale sağlandıktan sonra yapılacaktır.

3 ) Herhangi bir sağlık güvencesi olmayan vatandaşlarımızdan ödeme gücü bulunmayanların acil sağlık hizmeti bedelleri kendilerinden talep edilmeyecektir. Bunlardan kamuya ait sağlık kuruluşlarından ve ayakta teşhis ve tedavi yapan özel sağlık kuruluşlarından acil sağlık hizmeti alanların hizmet bedelleri 3294 sayılı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanunu hükümleri çerçevesinde sağlık kuruluşunun bulunduğu yer sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakfından talep edilecektir. Bu konuda gerekli tedbirler ilgili vakıf başkanlıklarınca alınacaktır. Özel hastanelerden acil sağlık hizmeti alanların hizmet bedelleri ise talep edilmesi halinde 2219 sayılı Hususi Hastaneler Kanunu’nun 32., 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 38. ve 60., 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu’nun 18. maddeleri gereğince sağlık kuruluşunun bulunduğu yerin belediyesince ödenecektir. Bu amaçla belediyelerce bütçelerine yeterli ödenek konulacaktır.” hükmünü amirdir.

Somut olayda; sanıklardan Arif’in kızı Tuba’nın oyun oynadığı sırada yüksekten düşmesi sonucu başından yaralandığı, sanık Arif’in kendi kızı ile aynı yaşlardaki komşusu sanık Yunis’in kızı Merve’ye ait yeşil kartı alarak kızını önce Z… Devlet Hastanesi’ne oradan da T… D… C… A… Devlet Hastanesi’nin acil polikliniğine götürerek tedavisini yaptırdığı, sanık Arif’in savunmalarında olay sırasında para bulamadığını, herhangi bir sosyal güvencesinin olmadığını, komşusunun kızına ait yeşil kart ile kızını tedavi ettirmek zorunda kaldığını beyan etmesi karşısında, sanığın hiçbir sosyal güvencesinin olmaması ve ödeme gücünün bulunmaması nedeniyle kendisinden acil sağlık hizmet bedellerinin alınamayacağı ve bu nedenle herhangi bir zararın söz konusu olmayacağı anlaşılmakla, sanığa atılı suçun unsurları bakımından oluşmadığı nazara alınarak beraatine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi,

Kabule göre de;

1- 5237 sayılı TCK’nın 158/1-e-son maddesi gereğince adli para cezasının tayininde tespit olunacak temel gün, suçtan elde olunan haksız menfaatin iki katından az olmayacak şekilde asgari bu miktara yükseltilerek belirlenecek gün sayısı üzerinden arttırma ve eksiltmeler yapıldıktan sonra ortaya çıkacak sonuç gün sayısı ile bir gün karşılığı aynı Kanun’un 52. maddesi uyarınca, 20-100 YTL arasında takdir olunacak miktarın çarpılması neticesinde sonuç adli para cezasının belirleneceği gözetilmeksizin yazılı şekilde, doğrudan haksız menfaatin iki katının esas alınarak indirimlerin bu miktar üzerinden uygulanması suretiyle sanık hakkında fazla ceza tayini,

2- 5237 sayılı Yasa’nın 53. maddesinin 1. fıkrasının c bendinde yer alan kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık haklarına ilişkin hak yoksunluğunun, aynı maddenin 3. fıkrasına göre koşullu salıverilmeye kadar uygulanabileceği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması,

3- Adli para cezalarının 5083 sayılı Kanun’un 1. maddesi ile 01.01.2009 tarihinde yürürlüğe giren Bakanlar Kurulu’nun 04.04.2007 tarih ve 2007/ 11963 sayılı kararının 1. maddesi uyarınca Türk Lirası ( TL ) olarak belir-lenmesinde zorunluluk bulunması,

4- Hükümden sonra 08.02.2008 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 5728 sayılı Kanun’un 562. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK’nın 231. maddesi uyarınca; hükmolunan cezasının tür ve süresine göre hükmün açıklanmasının geri bırakılıp bırakılmayacağı hususunun değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması, 

SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasa’nın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca ( BOZULMASINA ), 27.03.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

 

 

  

T.C.

YARGITAY

21. HUKUK DAİRESİ

E. 2002/5536

K. 2002/6829

T. 16.9.2002 

• ACİL TEDAVİNİN KURUM TARAFINDAN KARŞILANMASI ( Bağ-Kur Aleyhine Açılan Tedavi Gideri Davası – Protez Takmanın ve Tedavinin Acil Olup Olmadığı veya Özel Hastaneye Sevk İşleminin Yapılıp Yapılmadığının Araştırılması Gereği )

• BAĞ-KUR SAĞLIK YARDIMI ( Acil Tedavi – Tedavi Gideri Davasında Protez Takmanın ve Tedavinin Acil Olup Olmadığı veya Özel Hastaneye Sevk İşleminin Yapılıp Yapılmadığı Araştırılması Gereği )

• TEDAVİ GİDERLERİNİN BAĞ-KUR’CA KARŞILANMASI ( Acil Tedavi Giderleri – Şartlar Mevcutsa Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı Tedavi Giderleri İle İlgili Ücret Tarifesine Uygun Bedelin Tahsiline Karar Verilmesi Gereği ) 

1479/m.Ek.12 

ÖZET : Bağ-Kur aleyhine açılan tedavi gideri davasında, protez takmanın ve tedavinin acil olup olmadığı, Kurum tarafından söz konusu hastaneden hizmet satın alınıp alınmadığı konuları üzerinde durmak, hizmet satın alındığının saptanması halinde, Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığının Resmi Sağlık Kuruluşları için tesbit ettiği ücret tarifelerinin ve yönetmeliğinin gözönüne tutulması gerekeceğinden bu konuda uzman bilirkişilerden açıklayıcı ve ödenmesi gereken tedavi giderini belirlemek ve sonucuna göre karar vermek gerekir.

DAVA : Davacı, 1.861.030.394.- TL. tedavi giderinin yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.

Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi Nurten Mursal tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi: 

KARAR : Davacı, acilen Amerikan Hastanesinde tedavi olması nedeniyle tedavi gideri ile bacağına takılan protez bedeli olan 1.861.030.394.- TL.’nın faizi ile birlikte davalı Kurumdan tahsiline talep etmiştir.

Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş ise de bu sonuç dosya içeriğine usul ve yasaya uygun bulunmamaktadır.

Sigortalılara Kurum tarafından sağlık yardımlarının yapılacağı 3235 sayılı Yasa ile kabul edilmiş Ek:12. madde ile de şartları belirlenmiştir. Sigortalının, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına bağlı resmi kuruluşlara başvurduğuna ve bu Kurumların acilen Özel Hastanelerde tedavi olması gerektiğine dair bir sevkinin olmadığı dosya içeriğinden anlaşılamadığı gibi, bilirkişi tarafından düzenlenen raporda, tedavi ve protez bedellerinin, sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı tedavi giderleri ile ilgili ücret tarifesine de uygun olup olmadığı, Kurumun Amerikan Hastanesinden hizmet satın aldığı belli değildir.

Yapılacak iş, protez takmanın ve tedavinin acil olup olmadığı, Kurum tarafından söz konusu hastaneden hizmet satın alınıp alınmadığı konuları üzerinde durmak, hizmet satın alındığının saptanması halinde, Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığının Resmi Sağlık Kuruluşları için tesbit ettiği ücret tarifelerinin ve yönetmeliğinin gözönüne tutulması gerekeceğinden bu konuda uzman bilirkişilerden açıklayıcı ve ödenmesi gereken tedavi giderini belirlemek ve sonucuna göre karar vermekten ibarettir.

Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın denetime elverişli olmayan bilirkişi raporunun esas alınmak suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.

O halde, davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. 

SONUÇ : Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 16.09.2002 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

 

 

 

T.C.

YARGITAY

15. CEZA DAİRESİ

E. 2011/14481

K. 2012/39447

T. 19.6.2012 

• KAMU KURUM VE KURULUŞLARININ ZARARINA DOLANDIRICILIK SUÇU ( Acil Tıbbi Müdahale İçin Hastaneye Getirilen Müteveffanın Tedavisi İle İlgili Olarak Sağlık Hizmet Bedellerinin Alınamayacağı ve Bu Nedenle Herhangi Zararın Söz Konusu Olmadığı )

• ACİL TIBBİ MÜDAHALE ( Sağlık Hizmet Bedelinin Alınamayacağı – Yeşil Kartı Olmayan Eşi İçin Kardeşinin Yeşil Kartını Alan Sanığın Eyleminde Kamu Kurum ve Kuruluşunun Zararına Dolandırıcılık Suçunun Oluşmadığı )

• YEŞİL KARTIN BAŞKASI İÇİN KULLANILMASI ( Kart Olmazsa Muayene Edilmeyeceği Endişesiyle Kardeşinin Yeşil Kartını Alarak Eşini Acil Servise Götürdüğü – Acil Tıbbi Müdahele İçin Hastaneye Götürüldüğü ve Dolandırıcılık Suçunun Oluşmadığı ) 

5237/m.158 

ÖZET : Sanığın eşinin aniden rahatsızlanması üzerine yeşil kart olmazsa muayene edilmeyeceği endişesiyle kardeşi olan diğer sanığın yeşil kartını alarak, acil servisine götürdüğü ve burada yapılan ilk müdahalenin ardından sevkedildiği Hastanede vefat ettiği olayda acil tıbbi müdahale için hastaneye getirilen müteveffanın tedavisi ile ilgili olarak sağlık hizmet bedellerinin alınamayacağı ve bu nedenle herhangi bir zararın söz konusu olmayacağının anlaşıldığından, sanıklara atılı kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık suçunun unsurları oluşmadığından beraatlerine karar verilmesi gerekir. 

DAVA : Dosya incelenerek gereği düşünüldü: 

KARAR : Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.

Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.

Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, mağdurun durumu, fiille olan ilişkisi, kullanılan hilenin şekli, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.

Sağlık Bakanlığı’nın 11.05.2000 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Acil Sağlık Hizmetleri Yönetmeliği’nin 37. maddesinde “Yataklı tedavi kuruluşları, acil sağlık hizmetlerini bedelini hizmet sundukları kişinin ödeme imkanları çerçevesinde tahsil ederler” hükmü yer almaktadır.

Yine 2008/13 sayılı Başbakanlık Genelgesi’nin; Birinci maddesinde, “Acil sağlık hizmeti vermekle yükümlü bulunan sağlık kuruluşları, acil vakaları hastanın sağlık güvencesi olup olmadığına veya ödeme gücü bulunup bulunmadığına bakmaksızın kabul edecek ve gerekli tıbbi müdahaleyi kayıtsız-şartsız ve gecikmeksizin yapacaktır. Hiçbir sağlık kuruluşu acil olarak gelen hastalara yeterli personeli veya donanımı olmadığı, ilgili birimi veya boş yatağı bulunmadığı, hastanın sağlık güvencesi olmadığı ve benzeri sebepler ile gerekli acil tıbbi müdahaleyi yapmaktan kaçınmayacaktır” denilmektedir.

Yedinci maddesi uyarınca da, acil olarak sağlık kuruluşuna müracaat eden hastaların acil tıbbi müdahale ve tedavileri yapılırken hiçbir surette tedavi masraflarının nasıl karşılanacağı sorgulanmayacak ve hizmet bedelinin tahsili ile ilgili işlemler acil müdahale sağlandıktan sonra yapılacaktır

Dokuzuncu maddesinde ise, “Herhangi bir sağlık güvencesi olmayan vatandaşlardan ödeme gücü bulunmayanların acil sağlık hizmeti bedelleri kendilerinden talep edilmeyecektir. Bunlardan kamuya ait sağlık kuruluşlarından ve ayakta teşhis ve tedavi yapan özel sağlık kuruluşlarından acil sağlık hizmeti alanların hizmet bedelleri 3294 sayılı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanunu hükümleri çerçevesinde sağlık kuruluşunun bulunduğu yer sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakfından talep edilecektir. Bu konuda gerekli tedbirler ilgili vakıf başkanlıklarınca alınacaktır. Özel hastanelerden acil sağlık hizmeti alanların hizmet bedelleri ise talep edilmesi halinde 2219 sayılı Hususi Hastaneler Kanununun 32., 5393 sayılı Belediye Kanununun 38. ve 60., 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanununun 18. maddeleri gereğince sağlık kuruluşunun bulunduğu yerin belediyesince ödenecektir. Bu amaçla belediyelerce bütçelerine yeterli ödenek konulacaktır” hükmü yer almaktadır.

Bu açıklamalar çerçevesinde;

Sanık H. A.’nin eşi M’nin aniden rahatsızlanması üzerine yeşil kart olmazsa muayene edilmeyeceği endişesiyle kardeşi olan diğer sanık D. G.’nin yeşil kartını alarak Turhal Devlet Hastanesi acil servisine götürdüğü ve burada yapılan ilk müdahalenin ardından sevkedildiği Tokat Devlet Hastanesinde vefat ettiği olayda acil tıbbi müdahale için hastaneye getirilen müteveffanın tedavisi ile ilgili olarak sağlık hizmet bedellerinin alınamayacağı ve bu nedenle herhangi bir zararın söz konusu olmayacağının anlaşılması karşısında; sanıklara atılı suçun unsurları bakımından oluşmadığı nazara alınarak beraatlerine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması, 

SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş, sanıklar müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı yasanın 8/1 maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nun 321.maddesi uyarınca BOZULMASINA, 19.06.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

 

 

  

T.C.

YARGITAY

10. HUKUK DAİRESİ

E. 2010/3219

K. 2011/12530

T. 27.9.2011 

• ÖZEL TEDAVİ MERKEZİNDE YAPILAN SAĞLIK HARCAMALARININ TAHSİLİ ( Sigortalının Acil ve Hayati Tehlike Arz Eden Hastalığı Nedeniyle Kurum Sağlık Tesisleri Dışındaki Özel Sağlık Kuruluşunda Tedavi Görmesi İle Kurumun Masraflardan Sorumlu Olacağı )

• ACİL VE HAYATİ TEHLİKE ARZ EDEN HASTALIK NEDENİYLE ÖZEL SAĞLIK KURULUŞUNDA TEDAVİ ( Kurumun Muayene ve Tedaviye İlişkin Masraflardan Sorumlu Olacağı – Sorumlu Olduğu Miktarın Fatura Bedelinin Tamamı mı Olduğunun Belirleneceği )

• SİGORTALININ ÖZEL TEDAVİ MERKEZİNDE YAPILAN SAĞLIK HARCAMALARINDAN KURUMUN SORUMLULUĞU ( Sigortalının Acil ve Hayati Tehlike Arz Eden Hastalığı Nedeniyle – Kurumun Sağlık Yardımlarını Yapma Yükümünü Gereğince ve Özenle Yerine Getirmemiş Olmasının Sonucu Olduğu ) 

2709/m.56

1479/m.11, Ek.13 

ÖZET : Dava, özel tedavi merkezinde yapılan sağlık harcamalarının tahsiline ilişkindir. Sigortalının, acil ve hayati tehlike arz eden hastalığı nedeniyle Kurum sağlık tesisleri dışındaki özel sağlık Kuruluşunda tedavi görmesi Kurumun hastalık sigortası kapsamındaki sağlık yardımlarını yapma yükümünü gereğince ve özenle yerine getirmemiş olmasının sonucu olup, Kurum muayene ve tedaviye ilişkin masraflardan sorumludur. Kurumun davacıya ödemesi gerekli miktarın, fatura bedelinin tamamı mı olduğu, yoksa özel harcamalar ile refakat ve konaklama hizmetleri gibi masrafları içerip içermediği belirlenmemiş olup, bu tür giderler fatura içeriğinde yer alıyorsa ayrıştırılması gerektiği gözetilmelidir. 

DAVA : Dava, özel tedavi merkezinde yapılan sağlık harcamalarının tahsili istemine ilişkindir.

Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.

Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi Ebru Pakin Akın tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi: 

KARAR : 20.07.2006 günü fenalaşıp bayılması üzerine, Kandıra Devlet Hastanesi’ne götürülen davacının beyin kanaması geçirdiğinin bildirilmesi sebebiyle, Kocaeli Devlet Hastanesine, oradan da yer olmadığından, kardeşinin isteği ile Acıbadem Hastanesine ambulansla götürülüp, 21.7.2006’da ameliyata alındığı ve 14.08.2006’ya dek yatarak tedavi olduğu, ardından hareket kısıtlılığı ile ve önerilerle taburcu olduğu, anılan tedavisi sebebiyle, 14.08.2006 tarih ve 8747967 sayılı fatura karşılığı 52.047,47 TL ödendiği, fatura bedeli için davalı Kuruma yapılan başvuru sonucunda Kurumun; vakıanın acil olmadığı gerekçesiyle herhangi bir ödemede bulunmadığı dosyadaki bilgi ve belgelerden açıkça anlaşılmaktadır.

Dava sonuç itibariyle, 1479 sayılı Kanun kapsamında sigortalı iken 01.01.2007 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı almakta olan sigortalının hastalığı nedeniyle özel sağlık kuruluşunca yapılan tedavi ve iyileştirme giderlerinin Kurumdan tahsili istemine ilişkin olup, davanın yasal dayanağını teşkil eden 1479 sayılı Kanun’un Ek 13. maddesi gereğince Kurum, sağlık sigortası kapsamında, ilgilinin hekime muayene ettirilmesi, hekimin göstereceği lüzum üzerine teşhis için gereken klinik ve laboratuar muayenelerinin yapılması, gerekirse sağlık kuruluşlarına yatırılması ve tedavi süresince gerekli ilaç ve iyileştirme vasıtalarının sağlanması hallerini kapsar ve sağlık yardımları sigortalının iyileşmesine kadar devam eder. 1479 sayılı Kanunun 11. maddesinde, “Sağlık hizmeti; Sağlık Bakanlığı, Sosyal Sigortalar Kurumu, mahalli idareler, üniversiteler, kamu iktisadi teşebbüslerine ait sağlık tesisleri ile gerçek ve tüzel kişilerden satın alınmak suretiyle yürütülür. Buna ilişkin usul ve esaslar Kurumca belirlenir.” düzenlemesine yer verildikten sonra, aynı Yasanın Ek 17. maddesinde, “Yatarak ve ayakta yapılan tedavilerin fiyatlandırılması, Kurumca karşılanacak ilaçların, ortez, protez ve iyileştirme vasıtalarının cins ve miktarı ile ödenecek bedellerinin tespitine ilişkin usul ve esaslar Kurumca belirlenir. Sağlık hizmetlerinin gerektirdiği giderler Sağlık Bakanlığının yataklı tedavi kurumları için belirlediği fiyat tarifesini geçemez.” hükmü yer almış ise de;

Yaşam hakkının kutsallığı nedeniyle, devletin sigortalıların tedavilerini en iyi şekilde yaptırması gereği, sosyal güvenlik hukukunun en temel ilkelerinden biri olarak, Anayasının 56. maddesinde; Devletin bu görevini kamu ve özel kesimlerdeki sağlık ve sosyal kurumlarından yararlanarak yerine getireceği hükmü öngörülmüştür.

Bu ilkelerin ışığı altında somut olaya bakıldığında; dosyada mevcut, Adli Tıp İhtisas Kurulu’nun ilgili raporunda da belirlendiği üzere, sigortalının anevrizmal subaruknoidal kanaması acil nitelikte ve cerrahi müdahaleyi gerektirir bir durum olup, öncelikle muayene ve tedavi için yasal prosedüre uygun bir biçimde resmi sağlık kuruluşlarına başvurduğu, oradan bir üniversite hastenesine şevki gerekli görülmesine rağmen, yer olmadığının belirtilmesi üzerine, aradan zaman geçmesine rağmen gereğince muayene edilip teşhis konularak tedaviye başlanmaması, yakınları tarafından hayati tehlikeye maruz kalacağı endişesi ile özel bir sağlık kuruluşu olan Acıbadem Hastanesine getirilmesi ve burada subaraknoid kanama teşhisi ile acilen ameliyata alınmış olmasına göre, iş bu hastalığın SGK sağlık kuruluşlarında tedavisinin mümkün bulunduğundan bahisle, davacının kurumun sağlık tesisinde kalarak gerekli muayene ve tedavisinin yapılmasını bekleme yükümlülüğünde olduğunun kabulü mümkün değildir. 1479 sayılı Kanun ve ödeme başvurusunun yapıldığı tarihte yürürlükte olan Bağ-Kur Sağlık Sigortası Yardımları Yönetmeliğinde sigortalının özel sağlık kuruluşunda tedavisini yaptırması durumunda, özel sağlık kuruluşlarında yapılan giderlerin Kurumca sigortalıya ödeneceğine dair bir hüküm bulunmadığı gerekçesiyle Kurumun bu giderlerden sorumlu olmadığından söz edilemez. 

Sigortalının, ani olarak gelişen, tıbbi müdahale gerektiren, ivedilikle tıbbi müdahale yapılmaması halinde hayatın kaybedilmesi riski olan, bir başka deyişle acil ve hayati tehlike arz eden hastalığı nedeniyle Kurum sağlık tesisleri dışındaki özel bir sağlık Kuruluşunda tedavi görmesi; Kurumun hastalık sigortası kapsamındaki sağlık yardımlarını yapma yükümünü gereğince ve özenle yerine getirmemiş olmasının doğal sonucu olup, davalı Kurumun; davacı için Acıbadem Hastanesinde yapılan muayene ve tedaviye ilişkin masraflardan sorumlu olduğuna dair mahkeme kabulünde bir isabetsizlik yoksa da;

Kurumun davacıya ödemesi gerekli miktarın, hükmedilen talebe konu miktarın yanında, hüküm kısmında yer verilen, 52.047,47 TL’lik fatura bedelinin tamamı mı olduğu, yoksa özel harcamalar ile refakat ve konaklama hizmetleri gibi masrafları da içerip içermediği belirlenmemiş olup, bu tür giderler fatura içeriğinde yer alıyorsa ayrıştırılması gerektiği gözetilmemiştir.

Mahkemece, açıklanan bu maddi ve hukuki olgu gözetilmeksizin eksik inceleme sonucu yazılı şekilde istemin reddine karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.

O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 27.09.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.

 

 



Etiketler:   acil sağlık hizmetleri yargıtayacil sağlık hizmetleri yönetmeliğibaşkasına ait yeşil kart kullanma

Önceki Yazı Sonraki Yazı 



Avukata Soru Sor

Kategoriler

  • Makaleler
  • Dilekçe Örnekleri
  • Yargıtay Kararı
  • Basında Biz
  • Mevzuat
  • Haberler

Takipte Kalın

Yasal Uyarı

“Web sitemizdeki bilgi ve açıklamalar yalnızca bilgilendirme amaçlı olup Türkiye Cumhuriyeti Barolar Birliği’nin ilgili mevzuatına uygun olarak hazırlanmıştır. Sitemizdeki hukuki bilgiler reklam teklif hukuki öneri veya hukuki danışmanlık teşkil etmez. Sitede yapılan bütün açıklamalar bilgilendirme amaçlıdır ve bu bilgiler iş geliştirmeye yönelik olarak kullanılamaz. Sitemizde kullanılan bütün içerikler Önem & Baltacı Avukatlık Ofisi’ne aittir ve Elektronik İmzalı Zaman Damgası ile tescil edilmiştir. Ofisimizin açıkça yazılı izni olmadan yazı, resim ve sair bilgileri kullananlar hakkında yasal işlem yapılır. Bu siteyi ziyaret ederek yukarıdaki şartları kabul etmiş sayılırsınız.”


© Copyright 2018 Önem & Baltacı Hukuk Bürosu