Baltacı Avukatlık Ofisi
  • Anasayfa
  • Kurumsal
    • Hakkımızda
    • Uluslararası
    • Sektörler
    • Diğer Hizmetlerimiz
    • Ofisimiz
    • İşbirliklerimiz
  • Ekibimiz
    • Arif Baltacı
    • Ebru Gülüm Gök
    • Mustafa Gürdal
    • Bahadır Halil Baltacı
    • Abdurrahman Enes Çakar
    • Serhad Ciğer
    • Doç. Dr. Nuri Baltacı
    • Mustapha Boumeshad
    • Aykut Özger
    • Rüstem Yektaş
    • Aytaç Yeni
    • Betül Doğan
    • Aynur Çaylı
    • Muhsin Niyazi Küçük
    • Recep Esen
    • Osman Aydın
  • Uzmanlıklar
  • Hukuki Bilgi
    • Makaleler
    • Dilekçe Örnekleri
    • Basında Biz
    • Haberler
    • Sıkça Sorulan Sorular
  • İletişim





Alışveriş Merkezi Hakkında Yargıtay Kararları

14 May, 2016
Okunma: 211.108
Sosyal Ağlarda Paylaş:
fb-share-icon
Tweet
Pin Share

Alışveriş Merkezi Hakkında Yargıtay Kararları

T.C.

YARGITAY

13. HUKUK DAİRESİ

E. 2008/4120

K. 2008/9661

T. 9.7.2008

• KUSURSUZ SORUMLULUK ( Alışveriş Merkezi Otoparkında Park Halinde Bulunan Araçta Meydana Gelen Zarardan Mağaza Sahibinin Sorumlu Olduğu )

• SORUMLULUKTAN KURTULMA ( Alışveriş Merkezi Otoparkında Park Halinde Bulunan Araçta Meydana Gelen Zarardan Mağaza Sahibinin Ancak Gerekli Tüm Tedbirleri Aldıkları Halde Zararın Meydana Gelmesini Önleyemediklerini İspat Ettikleri Takdirde Kurtulabileceği )

• KURTULUŞ BEYYİNESİ ( Alışveriş Merkezi Otoparkında Park Halinde Bulunan Araçta Meydana Gelen Zarardan Mağaza Sahibinin Ancak Gerekli Tüm Tedbirleri Aldıkları Halde Zararın Meydana Gelmesini Önleyemediklerini İspat Ettikleri Takdirde Kurtulabileceği )

• ALIŞVERİŞ MERKEZİ OTOPARKINDA MEYDANA GELEN ZARAR ( Zarardan Mağaza Sahibinin Sorumlu Olduğu )

4721/m.2

ÖZET : Alışveriş merkezi otoparkında park halinde bulunan araçta meydana gelen zarardan mağaza sahibi sorumludur. Mağaza yönetimi bu sorumluluktan ancak, gerekli tüm tedbirleri aldıkları halde zararın meydana gelmesini önleyemediklerini ispat ettikleri takdirde kurtulabilir.

DAVA : Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : Davacı, 05.07.2005 tarihinde davalı A … A.Ş. mağazasına alışveriş için gittiğini, davalı şirkete ait kapalı otoparka aracını bıraktığını, aracının kapı kilidinin kırılmak suretiyle araçta bulunan dizüstü bilgisayar ve malzemelerinin çalınmış olduğunu gördüğünü, durumun emniyete bildirilmesi ile tutanak tutulduğunu, davalıların sorumlu olduklarını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 5.300.00 YTL’nin tahsilini istemiştir.

Davalı A … , otoparkta bulunan panolar ile ödeme fişlerinde çalınan eşyalardan sorumlu olmadıklarının açıkça yazılı olduğunu savunarak davanın reddini dilemiş, diğer davalı davaya cevap vermemiştir.

Mahkemece, olay günü A … ‘ya alışveriş için gelen davacının aracında bulunduğunu iddia ettiği menkullerin çalınması nedeniyle zarara uğradığı iddiasını kesin ve inandırıcı delillerle kanıtlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Davacının, davalı A … A.Ş.’nin işlettiği mağazaya alışveriş için geldiği ve aracını mağazanın kapalı otoparkına bıraktığı, 05.07.2005 tarihli polis tarafından tanzim edilen olay yeri inceleme ve tespit tutanağı ile de aracın kapı kilidinin kırık ve yerinde olmadığı mahkemenin kabulünde olup, davalılar kararı temyiz etmemek suretiyle bu olguyu benimsemiş bulunmaktadırlar. A. .. gibi büyük alışveriş merkezlerinin alışverişe araçlarıyla gelen araç sahiplerinin park etmeleri için park yerlerinin bulunduğu, araç sahiplerinin beğendikleri ve güvendikleri bu tesislere araçları ile girerek araçlarını park yerine bırakıp ihtiyaçlarını giderdikleri bu tesisler umuma açık ise de, kamu malı niteliğinde olmadığı gibi tesis sahip ve orada bulunan işyerlerinin hakimiyet ve tasarrufunda olduğu herkes tarafından bilinmektedir. Böyle bir tesise ve mağazaya, tesis ve mağaza sahibinin yarattığı güven duygusu ile giren ve aracını park yerine bırakarak ihtiyaçlarını gidermek üzere aracının başından ayrılan araç sahibinin güven duygusunu mağaza yönetiminin boşa çıkarmaması gerekir. Mağaza yönetiminin mağazaya gelen kişilerin mal ve canlarının güven içinde olmalarını, tehlikelerden korumalarını sağlamak için gerekli önlemleri almaması, sağladığı güven duygusunu boşa çıkarması hukuka ve MK’nın 2. maddesinde yerini bulan dürüstlük kurallarına aykırıdır. Bu nedenle mağaza yönetimi, aracı ile gelen kişilerin uğradığı zararlardan sorumludur. Bu sorumluluktan ancak, gerekli tüm tedbirleri aldıkları halde zararın meydana gelmesini önleyemediğini ispat ettikleri takdirde kurtulabilir. Mahkemece, davacıya ait aracın kapı kilidinin kırık ve yerinde olmadığı kabul edilmiş olup, davalı şirket de bu hususu temyiz etmeyerek kabul ettiği için, davalı şirket davacının zararından sorumludur. Davacının makine mühendisi olduğu gözetildiğinde, aracın içinden çalındığı bildirdiği eşyalar hayatın olağan akışına uygundur. Mahkemece, bu eşyaların kullanılmış değerleri bilirkişi vasıtasıyla belirlenerek sonucuna uygun karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın reddi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle; temyiz olunan kararın davacı yararına ( BOZULMASINA ), peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine, 09.07.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.

T.C.

YARGITAY

13. HUKUK DAİRESİ

E. 2009/1663

K. 2009/7250

T. 26.5.2009

• ALIŞVERİŞ MERKEZİNDE ÇALINAN ÇANTA NEDENİYLE AÇILAN TAZMİNAT DAVASI ( Davalı Alışveriş Merkezinin Sıradan Bir Yer Olmadığı/Müşterilerin Güvenliğini Sağlamakla Yükümlü Olduğu – Davacının da Kusurlu Olduğu/Kusur Oranına Göre Uygun Bir Karar Verileceği )

• HIRSIZLIK NEDENİYLE ALIŞVERİŞ MERKEZİNİN SORUMLULUĞU ( Davalı Alışveriş Merkezinin Sıradan Bir Yer Olmadığı/Müşterilerin Güvenliğini Sağlamakla Yükümlü Olduğu – Davacının da Kusurlu Olduğu/Kusur Oranına Göre Uygun Bir Karar Verilmesi Gerektiği )

• MARKETTE YAPILAN HIRSIZLIK ( Davalı Alışveriş Merkezinin Sıradan Bir Yer Olmadığı/Müşterilerin Güvenliğini Sağlamakla Yükümlü Olduğu – Davacının da Kusurlu Olduğu/Kusur Oranına Göre Uygun Bir Karar Verilmesi Gerektiği )

818/m.41

ÖZET : Taraflar arasındaki tazminat davasında; davacı alışveriş yapmak amacıyla davalıya ait alışveriş merkezine gittiği, alışveriş sırasında alışveriş sepetine çantasını bıraktığı, alışveriş yaparken çantasının çalındığı ve çanta içerisindeki davacıya ait kredi kartı kullanılmak suretiyle davacının hesabından para çekildiğini ileri sürerek maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur. Her ne kadar davacı gerekli önlemleri almadan çantasını alışveriş sepetine bırakarak alışverişe dalmakla kusurlu ise de, sıradan bir işyeri olmayan davalının alış veriş için mağazasına gelen müşterilerinin mal güvenliğini, özellikle muhafazasına terk edilen çanta ve içerisindeki eşyalarını asgari özen ölçüsünde korumak ve kollamak yükümlülüğü bulunmaktadır. Hal böyle olunca tarafların meydana gelen olayda kusurları saptanmalı kusur oranında indirim yapılmak suretiyle sonucuna uygun bir karar verilmelidir.

DAVA : Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : Davacı, davalılardan Migros A.Ş’ye alış veriş yapmak amacıyla gittiğini, alış veriş yaparken çantasının çalındığını, çanta içerisinde özel eşyalarının, diğer davalı bankaya ait kredi kartının ve 130 YTL paranın bulunduğunu, çantayı çalan şahsın kredi kartını kullanarak hesabından 800 YTL çektiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmak suretiyle şimdilik 1.130 YTL maddi ve 10.000 YTL manevi tazminatın tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Davalılar davanın reddini dilemişlerdir.

Mahkemece, davacının davalılardan Migros A.Ş’de alış veriş yaparken çantasını alışveriş sepetine bıraktığı, çantanın içindeki eşyalar ve kredi kartıyla birlikte çalındığı, kredi kartından ilgili mercilere bildirimden önce 800 YTL çekildiği, davacının çantayı alışveriş sepetine bırakmakla kusurlu davrandığı gerekçe gösterilerek davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.

1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin taktirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının davalı banka yönünden temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.

2- Davacının alışveriş yapmak amacıyla davalıya ait alış veriş merkezine gittiği, alışveriş sırasında alışveriş sepetine çantasını bıraktığı, alışveriş yaparken çantasının çalındığı ve çanta içerisindeki davacıya ait kredi kartı kullanılmak suretiyle davacının hesabından 800 YTL çekildiği mahkemenin de kabulünde olup, davalı Migros AŞ bu yönü temyiz etmemiştir. Her ne kadar davacı Zarife Güney gerekli önlemleri almadan çantasını alışveriş sepetine bırakarak alışverişe dalmakla kusurlu ise de, sıradan bir işyeri olmayan davalının alış veriş için mağazasına gelen müşterilerinin mal güvenliğini, özellikle muhafazasına terk edilen çanta ve içerisindeki eşyalarını asgari özen ölçüsünde korumak ve kollamak yükümlülüğü bulunmaktadır. Hal böyle olunca tarafların meydana gelen olayda kusurları saptanmalı kusur oranında indirim yapılmak suretiyle sonucuna uygun bir karar verilmelidir. Mahkemenin bu yönü göz ardı ederek kusurun tamamını davacıya yüklemek suretiyle yazılı şekilde hüküm tesisi, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.

SONUÇ : Yukarıda birinci bentte belirtilen nedenle diğer temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenle temyiz olunan kararın davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine, 26.05.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.

T.C.

YARGITAY

13. HUKUK DAİRESİ

E. 2011/9930

K. 2011/15928

T. 2.11.2011

• ALIŞVERİŞ MERKEZİNDE GÜVENLİK GÖREVLİSİNİN DAVACI KÜÇÜĞÜN ÜZERİNE DÜŞMESİ ( Küçüğün Bacağının Kırılması Nedeniyle Talep Edilen Manevi Tazminat – Davalının Taşınmazın Mülkiyetinin Kendisine Ait Olmadığını Belirttiği/Savunmasının Araştırılacağı )

• MANEVİ TAZMİNAT ( Alışveriş Merkezi Çalışanının Eylemi Nedeniyle Davacı Küçüğün Bacağının Kırıldığı/Davalının Taşınmazın Mülkiyetinin Kendisine Ait Olmadığını Belirttiği – Savunmasının Araştırılacağı/Doğru İse Davanın Husumetten Reddedileceği )

• GÜVENLİK GÖREVLİSİNİN KÜÇÜĞÜN ÜZERİNE DÜŞMESİNE DAYALI MANEVİ TAZMİNAT DAVASI ( Davalının Alışveriş Merkezinin Kendi Mülkiyetine Ait Olmadığını Belirttiği – Savunmasının Araştırılacağı/Doğru İse Davanın Husumetten Reddi Gereği )

• HUSUMET ( Alışveriş Merkezi Çalışanının Eylemi Nedeniyle Davacı Küçüğün Bacağının Kırıldığı/Davalının Taşınmazın Mülkiyetinin Kendisine Ait Olmadığını Belirttiği – Savunmasının Araştırılacağı/Doğru İse Davanın Husumetten Reddedileceği )

818/m.47

ÖZET : Tazminat davasında; alışveriş merkezinde güvenlik şirketi elemanının yürüyen bantlardan aşağı bisikletle inerken küçüğün üzerine düşerek düşerek ayağının kırılmasına sebep olduğu gerekçesiyle manevi zararın tazmini talep edilmiştir. Davalı, davaya konu taşınmazın mülkiyetinin kendilerine ait olmadığını, alışveriş merkezindeki diğer kiracılardan bir farklarının bulunmadığını, güvenlik şirketi elemanlarının bağlı olduğu şirketin kendi şirketlerinden bağımsız bir şirket olduğunu savunarak davanın husumet sebebiyle reddini istemiştir. Mahkemece davanın dayandığı olayın meydana geldiği yerin kime ait olduğu, davalının bu yerin sahibi ya da işleticisi olup olmadığı konusunda gerekirse keşif yapılarak ve davalının davaya konu yer ile olan ilişkisinin belirlenerek, eğer davalının bu yerle bir ilişkisi varsa davalının sorumluluğu cihetine gidilmesi, bir ilişkisi yoksa hakkındaki davanın husumet yokluğu sebebiyle reddine karar verilmesi gerekir.

DAVA : Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : Davacı, 20.07.2007’de Carrefoursa Haramidere alışveriş merkezinde. Carrefour’da çalışan güvenlik şirketi elemanının yürüyen bantlardan aşağı bisikletle inerken küçük B.’nin üzerine düşerek ayağının kırılmasına sebep olduğunu, kaza sonrası hastaneye kaldırılan küçük B.’nin 2 ay boyunca yatağa mahkum olduğunu ileri sürerek, çektiği acı ve ızdırap sebebiyle 10.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsilini istemiştir.

Davalı, davaya konu taşınmazın mülkiyetinin kendilerine ait olmadığını, alışveriş merkezindeki diğer kiracılardan bir farklarının bulunmadığını, güvenlik şirketi elemanlarının bağlı olduğu şirketin kendi şirketlerinden bağımsız bir şirket olduğunu savunarak davanın husumet sebebiyle reddini istemiştir.

Mahkemece, davalı alışveriş merkezinin basiretli bir tacir gibi, iş yerinde bulunanların güvenliğinin sağlanmasında gereken önlemleri yerine getirmek zorunda olduğu, çalışanların denetlenmesi yönünde zafiyetin bulunması halinde davalı alışveriş merkezinin bu durumun sonuçlarına katlanması gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne. 10.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.

1-Mahkemece davanın dayandığı olayın meydana geldiği yerin kime ait olduğu, davalının bu yerin sahibi ya da işleticisi olup olmadığı konusunda gerekirse keşif yapılarak ve davalının davaya konu yer ile olan ilişkisinin belirlenerek, eğer davalının bu yerle bir ilişkisi varsa davalının sorumluluğu cihetine gidilmesi, bir ilişkisi yoksa hakkındaki davanın husumet yokluğu sebebiyle reddine karar verilmesi gerekmektedir. Bu yönün gözardı edilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.

2-Bozma nedenine göre davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.

SONUÇ : Yukarıda ( 1 ) numaralı bentte açıklanan sebeplerle hükmün BOZULMASINA, ( 2 ) numaralı bentte açıklanan sebeple davalının diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan 153.00 TL. temyiz harcının istenmesi halinde iadesine, 02.11.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

T.C.

YARGITAY

13. HUKUK DAİRESİ

E. 2008/6085

K. 2008/10581

T. 15.9.2008

• MADDİ TAZMİNAT ( Davacı Alışveriş Yapmak İçin Gittiği Mağazanın Önüne Park Ettiği Aracın Çalındığını İddia Ederek Tazminat Talebinde Bulunduğu – Aracını Gerçekten Otoparka Bıraktığını Kanıtlaması Gerektiği )

• ALIŞVERİŞ MAĞAZASI ÖNÜNE PARK EDİLEN ARACIN ÇALINMASI ( Davacı Tazminat Talebinde Bulunduğuna Göre Aracını Gerçekten Otoparka Bıraktığını Kanıtlaması Gerektiği – Kusursuz Sorumluluk )

• KUSURSUZ SORUMLULUK ( Davacı Alışveriş Yapmak İçin Gittiği Mağazanın Önüne Park Ettiği Aracın Çalındığını İddia Ederek Tazminat Talebinde Bulunduğu – Aracını Gerçekten Otoparka Bıraktığını Kanıtlaması Gerektiği )

• İSPAT YÜKÜ ( Davacı Alışveriş Yapmak İçin Gittiği Mağazanın Önüne Park Ettiği Aracın Çalındığını İddia Ederek Tazminat Talebinde Bulunduğu – Aracını Gerçekten Otoparka Bıraktığını Kanıtlaması Gerektiği )

818/m.55

4721/m.2,6

ÖZET : Davacı alışveriş yapmak için gittiği mağazanın önüne park ettiği aracın çalındığını iddia ederek tazminat talebinde bulunduğuna göre, her şeyden önce aracını gerçekten otoparka bıraktığını kanıtlamalıdır.

DAVA : Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalı avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine, temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : Davacı, 11.03.2004 tarihinde davalı şirketin Merter’deki mağazasına alışveriş için gittiğini, adına kayıtlı olan aracını davalı şirketin güvenlik görevlilerinin bulunduğu mağaza önündeki otoparka park ettiğini, alışveriş sonrasında aracının yerinde bulunmadığını ve meçhul kişilerce çalındığını ileri sürerek çalınan aracının bedeli olan 30.000.00 YTL’nin faiziyle birlikte davalıdan tahsilini istemiştir.

Davalı, davacının aracının çalındığına dair delil bulunmadığını, otoparkın umuma açık olduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece, davalı şirketin mağazasına ait otoparktan aracın çalınmasından dolayı davalının sorumlu olduğu kabul edilerek 30.000.00 YTL’nin faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, dava konusu aracın bulunduğunda davalıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı, bu davada, alışveriş yapmak için gittiği davalı şirketin mağazası önüne aracını park ettiğini ileri sürerek, buradan çalınan aracının bedelinin ödetilmesini istemiştir. Davalı ise, aracın mağazanın otoparkında çalındığına dair delil bulunmadığını savunmuştur. Dava konusu olayda davalının sorumluluğunun tartışılabilmesi için her şeyden önce davacının aracını gerçekten otoparka bırakıp bırakmadığının tespit edilmesi ve davacının bu yöndeki iddiasını ispat etmesi zorunludur. Davacı, poliste verdiği ifadesinde çalındığını iddia ettiği aracının yedek anahtarının başka bir kimsede bulunmadığını ve aracın düz kontak yapıldığını beyan etmiş olup, davada delil olarak davalı şirketin mağazasından alışveriş yaptığına dair kasa fişi ile tanık beyanlarına dayanmıştır. Hemen belirtmek gerekir ki, davacının dayandığı alışverişe ilişkin kasa fişi davacının aracını otoparka bıraktığını ve oradan çalındığını ispatlamaya yeterli olmadığı gibi, davacı tanıklarının da görgüye dayalı bir beyanları bulunmamaktadır. Dosya içinde davacının aracını otoparka bıraktığı ve oradan çalındığını ispatlamaya yeterli delili yoktur. Bu durumda, davacının iddiasını yasal delillerle ispatladığı kabul edilemez. Mahkemece değinilen bu hususlar gözardı edilerek davanın reddi yerine yazılı şekilde kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır. Bozmayı gerektirir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle; temyiz olunan hükmün davalı yararına ( BOZULMASINA ), peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine, 15.09.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.

T.C.

YARGITAY

13. HUKUK DAİRESİ

E. 2008/10186

K. 2009/950

T. 27.1.2009

• TAZMİNAT DAVASI ( Davacı da Aracını Davalıya Ait Kapalı Otoparka Bırakırken Gerekli Önlemleri Almak Laptopunu Aracın Sağ Ön Koltuğu Yerine Bagajına veya Dışarıdan Fark Edilip Görülemeyecek Her Hangi Bir Yerine Koyup Saklamamakla Kusurlu Olduğu )

• MÜTERAFIK KUSUR ( Tazminat Davası – Davacı da Aracını Davalıya Ait Kapalı Otoparka Bırakırken Gerekli Önlemleri Almak Laptopunu Aracın Sağ Ön Koltuğu Yerine Bagajına veya Dışarıdan Fark Edilip Görülemeyecek Her Hangi Bir Yerine Koyup Saklamamakla Kusurlu Olduğu )

• ALIŞVERİŞ MERKEZİNDE PARK EDİLEN ARAÇTA HIRSIZLIK ( Tazminat Davası – Davacı da Aracını Davalıya Ait Kapalı Otoparka Bırakırken Gerekli Önlemleri Almak Laptopunu Aracın Sağ Ön Koltuğu Yerine Bagajına veya Dışarıdan Fark Edilip Görülemeyecek Her Hangi Bir Yerine Koyup Saklamamakla Kusurlu Olduğu )

818/m.51,463

ÖZET : Davacının alış veriş yapmak amacıyla davalıya ait alış veriş merkezine gittiği, aracının sağ ön koltuğunda laptopunu bırakmak ve aracını alış veriş merkezine ait kapalı otoparka terk etmek suretiyle alış veriş yapmak amacıyla dışarı çıktığı, döndüğünde aracın sol ön kapı kilidinin anahtar yuvasının sert bir cisimle zorlanarak kapısının açıldığı ve aracın sağ ön koltuğu üzerinde bulunan T. marka laptopunun alındığı dosya kapsamından ve tutulan Olay Yeri İnceleme Raporu kapsamından anlaşılmaktadır. Her ne kadar sıradan bir işyeri olmayan davalının alış veriş için mağazasına gelen müşterilerinin mal güvenliğini, özellikle muhafazasına terk edilen araç ve içerisindeki eşyalarını asgari özen ölçüsünde korumak ve kollamak yükümlülüğü bulunsa da, davacı da aracını davalıya ait kapalı otoparka bırakırken gerekli önlemleri almak, laptopunu aracın sağ ön koltuğu yerine bagajına veya dışarıdan fark edilip görülemeyecek her hangi bir yerine koyup saklamamakla kusurludur. Hal böyle olunca davacının da zararlı eylemin meydana gelmesinde kusurlu olduğu kabul edilmelidir.

DAVA : Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : Davacı, aracını davalıya ait alış veriş merkezinin kapalı otoparkına bırakıp, alış veriş yapmaya çıktığını, döndüğünde aracın kilidinin zorlanarak kapının açıldığını ve araç içerisinden dizüstü bilgisayarının ve kablosuz iletim aracının çalındığını tespit ettiğini, otopark içerisinde kamera sistemi ve güvenlik görevlilerinin bulunmasına rağmen hırsızlık olayının gerçekleştiğini, zararından davalının sorumlu olduğunu ileri sürerek 2.119 YTL laptop bedeli ile 100 YTL blutut bedelinin ayrıca 1.000 YTL manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.

Davalı, otoparkın kamuya açık olduğunu ve ücret alınmadığını, laptopun araçta bırakılmasının davacının kendi kusuru olduğunu ve talepte bulunamayacağını savunarak davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece, bilirkişi raporu esas alınmak ve yıpranma payı düşülmek suretiyle 1.907 YTL laptop bedelinin tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine kara verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.

1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bendin dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.

2-Davacının alış veriş yapmak amacıyla davalıya ait alış veriş merkezine gittiği, aracının sağ ön koltuğunda laptopunu bırakmak ve aracını alış veriş merkezine ait kapalı otoparka terk etmek suretiyle alış veriş yapmak amacıyla dışarı çıktığı, döndüğünde aracın sol ön kapı kilidinin anahtar yuvasının sert bir cisimle zorlanarak kapısının açıldığı ve aracın sağ ön koltuğu üzerinde bulunan Toshiba marka laptopunun alındığı dosya kapsamından ve Sarıyer Emniyet Müdürlüğünce 6.9.2005 tarihinde tutulan Olay Yeri İnceleme Raporu kapsamından anlaşılmaktadır. Her ne kadar sıradan bir işyeri olmayan davalının alış veriş için mağazasına gelen müşterilerinin mal güvenliğini, özellikle muhafazasına terk edilen araç ve içerisindeki eşyalarını asgari özen ölçüsünde korumak ve kollamak yükümlülüğü bulunsa da, davacı Handan İlağa da aracını davalıya ait kapalı otoparka bırakırken gerekli önlemleri almak, laptopunu aracın sağ ön koltuğu yerine bagajına veya dışarıdan fark edilip görülemeyecek her hangi bir yerine koyup saklamamakla kusurludur. Hal böyle olunca davacının da zararlı eylemin meydana gelmesinde kusurlu olduğu kabul edilmeli, hükmedilen tazminattan kusuru oranında indirim yapılmak suretiyle sonucuna göre bir karar verilmelidir. Bu yönün gözetilmemiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.

SONUÇ : Yukarıda birinci bentte belirtilen nedenle diğer temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenle temyiz olunan kararın davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine, 27.01.2009 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

MUHALEFET ŞERHİ :

Davacının, davalı Carrefoursa A.Ş.’nin işlettiği mağazaya alışveriş için geldiği ve aracını kapalı otoparka bıraktığında ve aracı almak için döndüğünde aracın sol ön kapı kilidinin kırılması suretiyle bir kısım eşyalarının çalındığında ihtilaf yoktur. İhtilaf sözleşmenin niteliğinde ve meydana gelen zarardan kimin sorumlu olacağı noktasında toplanmaktadır.

Davacının ileri sürdüğü ve davalı Carrefoursa A.Ş.’nin kısmen kararı temyiz etmemek suretiyle kabul ettiği olgulara göre, davacının tazminat isteminin temeli B.K.nun 463. maddesinde tanımlanan vedia sözleşmesine dayanmaktadır. Gerçekten de saklama bir sözleşmedir ki onunla saklayıcı, saklatanca kendisine bırakılan taşınır bir malı kabul etme ve onu güvenli bir yerde koruma borcu altına girer. Davacı, bu davasında davalının sözleşmenin kendisine yüklediği güven ve özenle koruma borcuna aykırı davranması nedeniyle oluşan zararını istemiştir. Carrefoursa gibi büyük alışveriş merkezlerinin alışverişe araçlarıyla gelen araç sahiplerinin park etmeleri için park yerlerinin bulunduğu, araç sahiplerinin beğendikleri ve güvendikleri bu tesislere araçları ile girerek araçlarını park yerine bırakıp ihtiyaçlarını giderdikleri, bu tesisler umuma açık ise de tesis sahip ve orada bulunan işyerlerinin hakimiyet ve tasarrufunda olduğu herkes tarafından bilinmektedir. Kaldı ki Carrefoursa iş merkezi otoparkının çevresinin duvarla örülü, giriş çıkışın tek kapıdan yapıldığı, giriş-çıkış kapısında “Güvenlik” yazan kulübenin bulunduğu, oto parkın tamamını görüş açısı içinde bulunduran kameranın var olduğu ve bir merkezde monitörden izlendiği, izleme dışında ön park alanında 1, arka park alanında 1 adet olmak üzere 2 güvenlik elemanınca kontrol altında tutulduğu mahallinde yapılan keşif inceleme raporundan anlaşılması karşısında böyle bir tesise ve mağazaya, tesis ve mağaza sahibinin yarattığı güven duygusu ile giren ve aracını park yerine bırakarak ihtiyaçlarını gidermek üzere aracının başından ayrılan araç sahibinin güven duygusunu mağaza yönetiminin boşa çıkarmaması gerekir. Mağaza yönetiminin mağazaya gelen kişilerin mal ve canlarının güven içinde olmalarını, tehlikelerden korunmalarını sağlamak için gerekli önlemleri almaması, sağladığı güven duygusunu boşa çıkarması hukuka ve M.K.nun 2.maddesinde yerini bulan dürüstlük kuralına aykırıdır. Bu nedenle davalı mağaza yönetimi işletmesine tevdi edilen araçta kendi yedinde bulunduğu zaman zarfında husule gelen zarardan kusursuzluğunu kanıtlayamadığı sürece kural olarak sorumludur. Yasal kural bu olmakla birlikte bu sorumluluktan ancak, gerekli tüm tedbirleri aldıkları halde zararın meydana gelmesini önleyemediklerini ispat ettikleri takdirde kurtulabilir. Mahkemece, davacıya ait aracın otopark için ayrılan özel bölüme bırakılıp kilitlendiği ve ön kapı kilidinin kırılmak suretiyle içerisinden bir kısım eşyalarının çalındığı, otoparkın davalı şirketçe korunduğu, etrafının çevrildiği, kamera ile izlendiği, bu olgular davalı için teminat olarak kabul edilmiş olup, davalı şirkette bu hususu temyiz etmeyerek kabul ettiği için davalı şirket davacının zararından sorumludur.

Öyle ise mahkemece, davacının tazminat isteminin kısmen kabulüne dair verilen kararın onanması gerekir. O nedenle sayın çoğunluğun saklamada davacının bir özensizliğinin bulunduğu, zarardan, kusuruna isabet eden kısmın indirilmesi gerektiği görüşüne katılamıyorum.

T.C.

YARGITAY

13. HUKUK DAİRESİ

E. 2005/17206

K. 2006/3552

T. 14.3.2006

• MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT DAVASI ( Alışveriş Merkezinde Zemin Kaplamasının Kaygan Olması Nedeniyle Düşüp Yaralanan Şahsın Açtığı Dava Tüketici Mahkemesinde Görüleceği )

• YARALANMA NEDENİYLE TAZMİNAT ( Alışveriş Merkezinde Zemin Kaplamasının Kaygan Olması Nedeniyle – Maddi ve Manevi Tazminat Davası Tüketici Mahkemesinde Görüleceği )

• GÖREV ( Alışveriş Merkezinde Zemin Kaplamasının Kaygan Olması Nedeniyle Düşüp Yaralanan Şahsın Açtığı Dava Tüketici Mahkemesinde Görüleceği )

• ALIŞVERİŞ MERKEZİNDE YARALANMA ( Zemin Kaplamasının Kaygan Olması Nedeniyle Düşmek – Tazminat Davasının Tüketici Mahkemesinde Görüleceği )

1086/m.7, 27

4077/m.2, 3, 23

ÖZET : Davacı, alışveriş için gittiği davalıya ait mağazanın zemin kaplamasının kaygan olması nedeniyle düşüp ayağını kırdığını ileri sürerek maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur. Somut olayda davacı, davalıya ait alışveriş merkezinde bulunduğu sırada hizmet kusuru nedeniyle uğradığı zararın tazminini talep etmiştir. Taraflar arasındaki ilişki 4077 SK kapsamındadır. Anılan kanundan kaynaklanan uyuşmazlıkların çözümünde ise tüketici mahkemeleri görevlidir.

DAVA : Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : Davacı, davalıya ait mağazaya alışveriş için gittiğini, mağazanın zemininin parlak taş ile kaplı olması nedeniyle düşüp ayağının kırıldığını, gerekli önlemi olmayan, uyarı işareti koymayan davalının sorumlu olduğunu iddia ederek 20.000.000.000.-TL manevi, 5.000.000.000.-TL maddi zararının davalıdan alınmasını istemiştir.

Davalı, davacının dikkatsiz davranışı nedeniyle zararın meydana geldiğini savunarak davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece davanın kısmen kabulüne, 1.800.000.000.-TL maddi, 5.000.000.000.-TL manevi zararın davalıdan alınmasına karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.

1- 4822 Sayılı Yasa ile değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun Amaç başlıklı 2. maddesinde “Bu kanunun, birinci maddesinde belirtilen amaçlarla mal ve hizmet piyasalarında tüketicinin taraflardan birini oluşturduğu her türlü tüketici işlemini kapsar” hükmüne yer verilmiş, yasanın 3. maddesinde mal; alışverişe konu olan taşınır eşyayı, konut ve tatil amaçlı taşınmaz malları ve elektronik ortamda kullanılmak üzere hazırlanan yazılım, ses, görüntü ve benzeri gayri maddi malları ifade eder. Satıcı; kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki faaliyetleri kapsamında tüketiciye mal sunan gerçek veya tüzel kişileri kapsar. Tüketici ise mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen, kullanan veya yararlanan gerçek ya da tüzel kişiyi ifade eder şeklinde tanımlanmıştır. Bir hukuki işlemin 4077 Sayılı Yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukuki işlemin olması gerekir.

Somut uyuşmazlıkta davacının davalıya ait alışveriş merkezinde bulunduğu sırada hizmet kusuru nedeniyle uğradığı zararın tazminini istediği ve taraflar arasındaki ilişkinin 4077 Sayılı Yasa kapsamında kaldığı anlaşılmaktadır.

4077 Sayılı Yasanın 23. maddesi bu kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağını öngörmüştür. Taraflar arasındaki uyuşmazlık Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında kaldığına göre davaya bakmaya tüketici mahkemesi görevlidir.

Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak söz konusu olmaz. Böyle olunca mahkemece, görev yönünden dava dilekçesinin reddine karar vermek gerekirken işin esasına girilerek yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.

2- Bozma nedenine göre davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.

SONUÇ : Temyiz olunan kararın ( 1 )nolu bentte gösterilen nedenle BOZULMASINA, ( 2 )nolu bentte gösterilen nedenle, davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine, 14.03.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.

T.C.

YARGITAY

13. CEZA DAİRESİ

E. 2011/8917

K. 2011/6935

T. 29.11.2011

• ALIŞVERİŞ MERKEZİNDEN MONT ÇALMAYA KALKIŞMAK (Nitelikli Hırsızlık Suçuna Teşebbüs Edildiği – Uyarlama Kararı Verilmesi Gerektiği)

• UYARLAMA KARARI (Hükümlünün Geceleyin Müşteri Olarak Gittiği Alışveriş Merkezinden Mont Çalmaya Kalkıştığı – 5237 S.K. Md.35/2 142/1-b ve 143’e Göre Uyarlama Kararı Verileceği)

• NİTELİKLİ HIRSIZLIK SUÇUNA TEŞEBBÜS (Hükümlünün Geceleyin Müşteri Olarak Gittiği Alışveriş Merkezinden Mont Çalmaya Kalkıştığı – Kesintisiz İzleme Sonucu Yakalandığı)

5237/m.7, 35, 142/1-b, 143

5252/m.9

ÖZET : Hükümlünün geceleyin müşteri olarak gittiği alışveriş merkezinden mont çalmaya kalkışması ve kesintisiz izleme sonucu yakalanması eylemi sebebiyle hakkında 5237 Sayılı T.C.K.nun 142/1-b, 143, 35/2 maddelerine göre uyarlama kararı verilmesi gerekir.

DAVA : Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:

KARAR : Dosya içeriğine göre hükümlünün geceleyin müşteri olarak gittiği alışveriş merkezinden mont çalmaya kalkışması ve kesintisiz izleme sonucu yakalanması eylemi sebebiyle hakkında 5237 Sayılı T.C.K.nun 142/1-b, 143, 35/2 maddelerine göre uyarlama kararı verilmesi yerine yazılı şekilde hüküm kurulması,

SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş, hükümlü vasisinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün 1412 Sayılı C.M.U.K.nun 321. maddesi uyarınca tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA, temyiz harcının istenmesi halinde iadesine, 29.11.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

T.C.

YARGITAY

7. HUKUK DAİRESİ

E. 2007/4601

K. 2007/4310

T. 20.11.2007

• ALIŞVERİŞ MERKEZİNİN OTOPARKINA BIRAKILAN ARAÇTA HASAR ( Müşterilerin Araçları İçin Otopark Tahsis Eden Şirketin Alışveriş Merkezine Gelerek Aracını Otoparka Parkeden Müşterilerin Araçlarını Koruma Yükümlülüğünü de Üstlendiğinin Kabul Edilmesi Gerektiği )

• ZARARDAN DOĞAN SORUMLULUK ( Alışveriş Merkezinin Otoparkına Bırakılan Araçtan – Şirketin Müşterilerin Araçlarını Koruma Yükümlülüğünü de Üstlendiğinin Kabul Edilmesi Gerektiği )

• OTOPARKA BIRAKILAN ARAÇ ( Alışveriş Merkezinin Otoparkına Bırakılan Araçtan Doğan Zarar – Şirketin Müşterilerin Araçlarını Koruma Yükümlülüğünü de Üstlendiğinin Kabul Edilmesi Gerektiği )

• ARACIN OTOPARKTA HASARA UĞRAMASI ( Alışveriş Merkezinin Otoparkına – Şirketin Müşterilerin Araçlarını Koruma Yükümlülüğünü de Üstlendiğinin Kabul Edilmesi Gerektiği )

4721/m.2

ÖZET : Dava niteliği ve içeriği itibarıyla sözleşme ile üstlenilen edimin gereği gibi yerine getirilmemesi nedeniyle uğranıldığı öne sürülen zararın tahsili istemine ilişkindir. Alışveriş merkezine gelen müşterilerin araçları için otopark tahsis eden şirketin, alışveriş merkezine gelerek aracını otoparka parkeden müşterilerin araçlarını koruma yükümlülüğünü de üstlendiği kabul edilmelidir. Bu nedenle davalı şirket otoparka bırakılan araçtaki zarardan sorumludur.

DAVA : Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davacı tarafça istenilmiş olup, temyiz isteminin süresinde olduğu anlaşılmakla; dosya incelendi, dosyadaki belgeler okundu. Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendi. Gereği görüşüldü:

KARAR : 1- Dava niteliği ve içeriği itibarıyla sözleşme ile üstlenilen edimin gereği gibi yerine getirilmemesi nedeniyle uğranıldığı öne sürülen zararın tahsili istemine ilişkindir.

Toplanan delillerden ve özellikle dinlenilen tanık beyanları, fotograşar, alışveriş fişleri ve yapılan keşif sonucu alınan uzman bilirkişi raporu içerdiğinden davacının 15.08.2004 tarihinde kendisine ait 34 plakalı 1996 model kamyoneti ile yanında eşi ve çocukları olduğu halde alışveriş amacıyla davalı şirketin malik ve işleteni olduğu C. Bayrampaşa Alışveriş Merkezi’ne geldiği, aracını alışveriş merkezinin hemen yanında davalı şirket tarafından “C. Açık Otoparkı” olarak levhalarla gösterilen ve güvenlik kameraları ile de izlenilen bölüme park ettiği, aracın güvenliği davalı şirket tarafından sağlanan bu otoparktan çalındığı, otopark hizmeti nedeniyle ayrıca bir ücret alınmadığı, otoparkın başkası tarafından da işletilmediği anlaşılmaktadır.

Mahkemece taraflar arasında sözleşme ilişkisi bulunmadığı ve otoparkın davalı şirket tarafından işletilmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de varılan sonuç davanın niteliğine, tarafların sıfatına, dosya kapsamında toplanan delillere uygun düşmemiştir.

Aracın çalındığı otopark yerinin alışveriş merkezini işleten davalı şirket tarafından “C. Açık Otoparkı” olarak levhalarla gösterildiği, araçların park edeceği yerlerin çizgilerle işaretlendiği, güvenlik kameraları ile de izlenen otoparkın güvenliğinin davalı şirket tarafından sağlandığı, idaresinin de davalı şirkete ait olduğu dikkate alındığında davalı şirketin alışveriş için alışveriş merkezine gelecek müşterilerine yapacakları alışveriş karşılığında ek bir hizmet olarak otopark hizmeti de vereceği ve otoparka parkedilecek araçları koruyacağı konusunda güven verdiği, bu yolla müşteri potansiyelini artırmayı amaçladığı kuşkusuzdur. Bu olgu dikkate alındığında alışveriş merkezine gelen ve aracını alışveriş merkezinin eklentisi durumundaki otoparka park ederek alışveriş yapan müşterilerle davalı şirket arasında alım satım ve saklama sözleşmelerinin karmaşığı bir karma sözleşme ilişkisi kurulduğunun, davalı şirketin bu sözleşme gereğince alışveriş merkezine gelerek aracını otoparka parkeden müşterilerinin çıkarlarını koruma yükümünü de üstlendiğinin kabul edilmesi gerekir. Otopark hizmetinin alışveriş merkezine gelecek müşterilere yapacakları alışveriş karşılığı sağlanan ek bir hizmet olduğu gözetildiğinde davalı şirketin otoparkı ayrıca bir ücret alarak işletmemesinin, otoparkın kapalı olmamasının, ya da otoparka müşteriler dışında başka kişilerin de girmesine göz yummasının davada sonuca etkisi bulunmamaktadır. Kaldı ki Şil ve davranışları ile alışveriş merkezine gelecek müşterilerine yapacakları alışveriş karşılığında ek bir hizmet olarak otopark hizmeti de vereceği ve otoparka park edilecek araçları koruyacağı konusunda izlenim yaratan ve güven veren davalı şirketin otoparkı işletmediğini, otoparkın güvenliğinden de sorumlu olmadığını öne sürmesinin Türk Medeni Kanunu’nun 2. maddesinde düzenlenen dürüstlük kurallarına aykırı olacağı da kuşkusuzdur.

SONUÇ : Hal böyle olunca Mahkemece yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular dikkate alınarak davalının zarardan sorumlu tutulması gerekirken delillerin taktirinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz, davacı tarafın temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin ödenen 12,20 TL harcın istek halinde davacı tarafa iadesine, 20.11.2007 gününde oybirliği ile karar verildi.

T.C.

YARGITAY

13. HUKUK DAİRESİ

E. 2005/15654

K. 2006/4848

T. 31.3.2006

• ALIŞVERİŞ SIRASINDA İŞYERİNDEN ÇALINAN ÇANTADAN SORUMLULUK ( Temelini MK’nın 2. Maddesindeki Dürüstlük Kuralları Oluşturduğu – Davacıların Doğan Zararı İle Davalıların Eylemleri Arasında Uygun İlliyet Bağı Bulunmadığı Takdirde Sorumlu Tutulamayacakları )

• MADDİ TAZMİNAT ( Davacı Oğlunun Saklaması Amacıyla Kendisine Teslim Ettiği Cüzdanı ve Kendi Çantasını Yandaki Tezgaha Kontrolsüz Bırakan ve Cüzdanda Bulundurulan Kredi Kartlarının da Şifresini Kolayca Elde Etmesine İmkan Veren Davacı Annenin Olayda Ağır Kusurlu Olduğu )

• TAZMİNATTAN İNDİRİM ( Zarar Görenin Ağır Kusuru İlliyet Bağını Kesecek Yoğunlukta Değil İse İlliyet Bağı Kesilmez Sadece Bu Durumda Tazminattan İndirim Yapılması Gere

• ZARAR GÖRENİN KUSURU ( Davacı Oğlunun Saklaması Amacıyla Kendisine Teslim Ettiği Cüzdanı ve Kendi Çantasını Yandaki Tezgaha Kontrolsüz Bırakan ve Cüzdanda Bulundurulan Kredi Kartlarının da Şifresini Kolayca Elde Etmesine İmkan Veren Davacı Annenin Olayda Ağır Kusurlu Olduğu )

• İLLİYET BAĞI ( Alışveriş Sırasında İşyerinden Çalınan Çantadan Sorumluluk – Temelini MK’nın 2. Maddesindeki Dürüstlük Kuralları Oluşturduğu/Davacıların Doğan Zararı İle Davalıların Eylemleri Arasında Uygun İlliyet Bağı Bulunmadığı Takdirde Sorumlu Tutulamayacakları )

4721/m.2

818/m.41,44

ÖZET : Dava, davacıların alışveriş için gittikleri iş merkezinde girdikleri dükkanda alışveriş yaparken çantalarının çalınması nedeniyle uğradıkları iddia ettikleri maddi ve manevi zararın giderilmesi istemine ilişkindir. Davacılar olaydan alışveriş yaptıkları işyerini, bu işyerine bayilik veren şirketi ve işyerinin bulunduğu alışveriş merkezini sorumlu tutmaktadır.

Tüm davalılara yüklenmek istenen kusur ve sorumluluk, sözleşme görüşmeleri sırasında işlenen kusura dayanmaktaysa da burada henüz sözleşme kurulmadığı için dar anlamda bir haksız fiil sorumluluğundan söz edilebilir. İhlal edildiği ileri sürülen yükümlülük asli borç ilişkisi ile ilgisiz olup, sadece işyeri sahibinin müşterinin zarara uğramaması için özen yükümüne uymamasından doğan bir borç ilişkisidir. Buradaki sorumluluğunun temelini MK’nın 2. maddesindeki dürüstlük kuralları oluşturur. Davacıların doğan zararı ile davalıların eylemleri arasında uygun illiyet bağı bulunmadığı takdirde sorumlu tutulmaları mümkün değildir.

Öte yandan, sıradan bir mağaza olmayan davalı işyeri, mağazasına alış-veriş için gelen müşterinin mal güvenliğini, özellikle kendi muhafazasına terkedilmiş bir eşyasını asgari özen yükümlülüğünde korumak ve kollamak zorundadır. Bununla birlikte, bir kişinin zarara kendisinin kusuru ile sebebiyet vermesi halinde zarara o kişinin kendisinin katlanması gerektiği genel hukuk ilkelerindendir. Hiç kimse kendi kusurundan yararlanamaz. Ancak, zarar görenin ağır kusuru illiyet bağını kesecek yoğunlukta değil ise, illiyet bağı kesilmez sadece bu durumda tazminattan indirim yapılması gerekir.

Olayda, davacı oğlunun saklaması amacıyla kendisine teslim ettiği cüzdanı ve kendi çantasını yandaki tezgaha kontrolsüz bırakan ve cüzdanda bulundurulan kredi kartlarının da şifresini kolayca elde etmesine imkan veren davacı annenin, olayda ağır kusurlu olduğunun kabulü zorunludur. Bu nedenle mahkemece, davacıların ağır kusurlu olduğu gözetilerek hükmedilen tazminattan indirim yapılmalıdır.

DAVA : Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne ve kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmiş ise de miktar itibariyle reddiyle incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : Davacılar, 19.6.2004 günü elbise almak için A… iş merkezinde bulunan B. Club’e gittiklerini, davacılardan A.’nın elbise denemeleri sırasında cüzdanını annesi olan diğer davacıya verdiğini, A.’nında oğlunun denediği elbiseyi görmek için cüzdanı içine koyduğu çantayı yanında bulunan tezgahın üzerine koyduğunu, bir iki dakika denenen elbiseye bakıldığı sırada çantanın çalındığının fark edildiğini, çantada kredi kartları bulunması nedeniyle ilgili bankalara hemen telefon açılmış ise de bu arada kartlardan 2.600.000.000 lira çekildiğini, işyeri otoparkında bulunan otoya ait anahtarın da çantada olduğu için güvenlik görevlisinden yardım istendiğini, onun da saat 20.00’den sonra sorumluluklarının bulunmadığını bildirdiğini, hemen en yakın karakola müracaat edilerek çalınan eşyaların beyan edildiğini, olayın meydana geldiği mağazada güvenlik kamerasının bulunmadığı gibi, iş merkezinin güvenlik kameralarının da fiziki engel nedeniyle mağaza çıkışını görüntüleyemediğini, çalınan çantada nakit olarak 350.000.000 lira, döviz olarak 300 ABD doları ve 400 EURO ve ayrıca tamir için taşınan pırlanta bilezik olduğunu, davalılar BBA Mağazacılık Tekstil Sanayi Ticaret A.Ş. ile K. Giyim San. ve Tic. Ltd. Şti. B. Club’un sahibi ve işletmecisi olarak diğer davalı ile birlikte sorumlu olduklarını, ayrıca olay nedeniyle manevi üzüntü duyulduğunu ileri sürerek, A. için 5.950.000.000 lira A.Y. için 1.180.800.000 lira maddi ve her bir davacı için 2.500.000.000 YTL. manevi tazminatın olay tarihinden yürütülecek kanuni faizi ile tahsilini istemiştir.

Davalı, S. İnşaat ve İşletme A.Ş. cevabında, A… İş Merkezinin 35 kişiye ait olup, bağımsız bölümlerin kiraya verildiğini, mağazadaki fiili hakimiyetin kiracıya ait olduğunu, bu nedenle tasarruf hakkı bulunmayan kiralayanın bu tür olaylarda sorumlu tutulamayacağını, kusurun davacılarda olduğunu, zararın da ayrıca kanıtlanması gerektiğini savunarak davanın reddini dilemiştir.

Davalı, BBA B. Boğaziçi Al… mağazacılık Tekstil San. ve Tic. A.Ş. cevabında, iddia edilen olayın geçtiği mağazanın firmasının ürünlerini sattığını, fiili idaresinin diğer davalı K. firması tarafından yapıldığını, olayda kusur ve sorumluluğunun bulunmadığını, zararı da kabul etmediklerini savunarak davanın reddini dilemiştir.

Diğer davalı K. Giy. San. Ltd. Şti. de cevabında, hırsızlık veya yankesicilik olayına mağaza çalışanlarının karıştığı yolunda bir iddia bulunmadığını, olayda kusur ve ihmalin davacılarda olduğunu, iddia edilen zarar kalemlerini de kabul etmediklerini belirterek davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece, davanın ayıplı hizmet nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup, tüketici yararına göre imal eden ve satanın tüketiciye karşı sorumlu olduğu, bu itibarla hırsızlık olayının olduğu mağazanın B. Ürünü sattığı ve bu unvan ile iş yaptığından husumet itirazının yersiz olduğu, keza, davalı S. İnş. İşletme A.Ş.’nin A… İş Merkezini kiraya veren ve güvenlik şirketiyle sözleşme yapan durumunda yani istihdam eden olduğu, böyle bir işyerine gelen müşterinin yapılan reklamlara ve verilen hizmete güvenerek geldiği, işyerindeki müşterinin davalıların hakimiyet alanında olup, mağaza içinde tüketiciyi her türlü kötülükten korumak zorunda oldukları, davacıların para ve eşyasının çalınmasında yeterli önlemlerin alınmadığı için davalıların kusurlu ve sorumlu olduğu, çalındığı iddia olunan para ve eşyanın davacıların yanında olması mümkün olan miktar ve nitelikte olup, maddi zarardan davalıların sorumlu olduğu, manevi tazminat, koşullarının oluşmadığı gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen karar taraflarca temyiz edilmiştir.

1- Anne oğul olan davacıların olay günü alış veriş için davalılardan K. Giyim San. Tic. A.Ş.’nin ( bundan sonra kısaca K. olarak anılacaktır ) işleteni olduğu işyerinde gittikleri, A.Y.’nin elbise denemeleri sırasında cüzdanını annesi olan diğer davacıya emanet ettiği A.’nın da A.’ya ait cüzdanı kendi çantasına koyduktan sonra çantasını yandaki tezgahın üstüne koyarak oğlunun giydiği kıyafet ile ilgilenirken çantanın çalındığı, kısa sayılabilecek sürede çantada bulunan kredi kartları ile nakit para çekimi yapıldığı dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Böyle bir olayda öncelikle, işyerinde B. markalı ürünlerin satılması nedeniyle bu markalı ürünleri bayilik sözleşmesi uyarınca bu işyerine veren BBA Mağ. Tek. San. Tic. A.Ş. ( bundan sonra B. olarak anılacaktır ) ile K. ile kira sözleşmesi imzalayan ve işyerinin bulunduğu alışveriş Merkezini genel olarak işleten diğer davalı S. İnş. İşl. Tic. A.Ş.’nin ( bundan sonra kısaca Armada olarak anılacaktır ) kusur ve sorumluluklarının bulunup bulunmadığı üzerinde durulması gerekir.

Hemen belirtmek gerekir ki, tüm davalılara yüklenmek istenen kusur ve sorumluluk, Culpa’ın Contrahiende, sözleşme görüşmeleri sırasında işlenen kusura dayanmaktadır. Burada henüz sözleşme kurulmadığı için dar anlamda bir haksız fiil sorumluluğundan söz edilebilir. ( Hüseyin Hatemi Sözleşme Dış sorumluluk C.II İst.1993 sh. 4.b ). İhlal edildiği ileri sürülen yükümlülük asli borç ilişkisi ile ilgisiz olup, sadece işyeri sahibinin müşterinin zarara uğramaması için özen yükümüne uymamasından doğan bir borç ilişkisi doğmaktadır. Buradaki sorumluluğunun temelini MK’nın 2. maddesinde ifadesini bulan dürüstlük kurallarının oluşturduğu söylenebilir. ( Dr. Mustafa Kılıçoğlu sorumluluk Hukuku C. 1 sh. 3 ) Böyle olunca, doğan zararın, üçüncü kişilerin omuzlarına yıkılarak denkleştirilmesi yoluna gidilirken dikkatli olunmalıdır. Roma hukuku ile müşterek hukukun esaslarını benimseyen Borçlar Kanunumuz kusur prensibine ( culpa prensibine ) dayanmakta olup, buna göre zararın başkasına yükletilmesinin koşulu kusurdur. Hukukta gerçekleşen zararla sorumluluğun bağlandığı olay veya davranış arasındaki sebep-sonuç ilişkisine genel anlamda illiyet bağı denilir. Davacıların doğan zararı ile davalıların eylemleri arasında uygun illiyet bağı bulunmadığı takdirde sorumlu tutulmaları mümkün değildir. Bu açıklamalardan sonra somut olaya dönecek olursak, davalı K.’nın davalı B. Club tarafından üretilen giyim ürünlerini sattığı tartışmasızdır. Bu haliyle B.’nin 4077 sayılı tüketicinin Korunması Hakkındaki yasanın 3. maddesinde belirtilen “”imalatçı-üretici”” tanımına uyduğu ve anılan yasanın 3.3 maddesi hükmü uyarınca da satılan malların ayıplarından sorumlu olduğu açıktır. Ne var ki B. ile K. arasındaki ilişki acente veya şube ilişkisi olmayıp, bayilik ilişkisi içerisinde olduğu anlaşılmaktadır. O halde B.’yi 4077 sayılı yasa hükümleri gereğince de sorumlu tutmak mümkün değildir. İstihdam eden durumda da olmayan K’nın sözleşme sorumluluk hukuki ilkeleriyle bağdaşmaz. Dolayısıyla zarar ile B.’nin davranışı arasında uygun illiyet bağı olmadığından husumet yöneltilmesi mümkün değildir.

A… ( iş merkezi ) yönünden bakıldığında ise, A…’nın K.’ya taşınmazı kiralayan olduğu, A… isimli iş merkezinin ortak alanlar ile ilgili güvenlik dahil hizmet verdiği anlaşılmaktadır. Ne var ki, işyeri kiraya verilmekle o bağımsız bölüme ait işletme hakkı kiracı durumunda olan K.’ya geçmiştir. A…’nın artık bağımsız bölümlere müdahale etme gibi bir hakkı ve yetkisinin bulunmadığı gibi, olay genel alanlarda vuku bulmadığına, olayda sorumluluğunu gerektirir başkaca kişisel kusuru iddia ve ispat edilemediğine göre bu davalının da kusur ve sorumluluğundan söz edilemez. Olayın öğrenilmesi üzerine çok sayıda kişinin içeride bulunduğu iş merkezinin tüm kapılarının kapatılarak herkesin şüpheli durumuna getirilmesi ve daha ötesi hürriyetlerinin sınırlandırılması da mümkün değildir. Öyle olunca, bu davalının da kusur ve sorumluluğu bulunmamaktadır.

Açıklanan bu nedenlerle davalı B. Club ve A… ( iş merkezi ) hakkındaki davanın reddi gerekirken aksi düşüncelerle yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

2- Diğer davalı K.’nın temyiz itirazlarına gelince; dosya kapsamına, takdir edilen delillere ve özellikle sıradan bir mağaza olmayan K.’nın alış-veriş için işyerine gelen müşterinin mal güvenliğini, özellikle kendi muhafazasına terkedilmiş bir eşyasını asgari özen yükümlülüğünde korumak ve kollamak zorunda bulunmasına göre, bu davalının diğer temyiz itirazları yerinde değil ise de, bir kişinin zarara kendisinin kusuru ile sebebiyet vermesi halinde zarara o kişinin kendisinin katlanması gerektiği genel hukuk ilkelerindendir. Kaldı ki, hiç kimse kendi kusurundan yararlanamaz. Ne var ki zarar görenin ağır kusuru illiyet bağını kesecek yoğunlukta değil ise, hemen illiyet bağının kesileceği sonucuna varılamayacağı doktrinde ( Dr. Mustafa Kılıçoğlu-Sorumluluk Hukuk C. 1 sh 326} kabul edilmekte ve bu durumda tazminattan indirim yapılması gerektiği benimsenmektedir. Davacı A. Y.’nin saklaması amacıyla kendisine teslim ettiği cüzdanı ve kendi çantasını yandaki tezgaha kontrolsüz bırakan ve cüzdanda bulundurulan kredi kartlarının da şifresini kolayca elde etmesine imkan veren davacıların, olayda ağır kusurlu olduğunun kabulü zorunludur. Böyle olunca mahkemece, davacıların ağır kusurlu olduğu gözetilerek hükmedilen tazminattan indirim yapılması gerekirken bu hususu gözardı ederek yazılı şekilde hüküm tesisi de usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

3- Davacıların temyiz itirazlarının incelenmesinde; davacılar zararlarını kanuni faizi ile talep ettikleri halde mahkemece faiz isteği hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesi de isabetsiz olup, bozma nedenidir.

SONUÇ : Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün davalı BBA Mağazacılık Tekstil San. Tic. A.Ş. ve S. İnşaat ve İşletme A.Ş. yararına, 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı K. Giy. San. ve Tic. Ltd. Şti. yararına, 3. nolu bentte yazılı nedenlerle davacılar yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 31.3.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.



Etiketler:   Alışveriş Mağazası Önüne Park Edilen Aracın ÇalınmasıAlışveriş Merkezi Otoparkında Meydana Gelen ZararAlışveriş Merkezinde Çalınan ÇantaAlışveriş Merkezinde Güvenlik GörevlisiAlışveriş Merkezinde Park Edilen Araçta HırsızlıkAlışveriş Merkezinde YaralanmaAvm Araçta HırsızlıkAvm HırsızlıkAvm Otoparkta HırsızlıkAvm YaralanmaHırsızlık Nedeniyle Alışveriş Merkezinin SorumluluğuKusursuz SorumlulukMarkette Yapılan HırsızlıkSorumluluktan Kurtulma

Önceki Yazı Sonraki Yazı 

Benzer Yazılar

  • Araç Sahibinin Kusuru Hakkında Yargıtay Kararları

  • Kaza Tespit Tutanağına İtiraz

  • Araç İşletenin Sorumluluğu Hakkında Yargıtay Kararları




Avukata Soru Sor

Kategoriler

  • Makaleler
  • Dilekçe Örnekleri
  • Yargıtay Kararı
  • Basında Biz
  • Mevzuat
  • Haberler

Takipte Kalın

Yasal Uyarı

“Web sitemizdeki bilgi ve açıklamalar yalnızca bilgilendirme amaçlı olup Türkiye Cumhuriyeti Barolar Birliği’nin ilgili mevzuatına uygun olarak hazırlanmıştır. Sitemizdeki hukuki bilgiler reklam teklif hukuki öneri veya hukuki danışmanlık teşkil etmez. Sitede yapılan bütün açıklamalar bilgilendirme amaçlıdır ve bu bilgiler iş geliştirmeye yönelik olarak kullanılamaz. Sitemizde kullanılan bütün içerikler Baltacı Avukatlık Ofisi’ne aittir ve Elektronik İmzalı Zaman Damgası ile tescil edilmiştir. Ofisimizin açıkça yazılı izni olmadan yazı, resim ve sair bilgileri kullananlar hakkında yasal işlem yapılır. Bu siteyi ziyaret ederek yukarıdaki şartları kabul etmiş sayılırsınız.”


© Copyright 2018 Önem & Baltacı Hukuk Bürosu