Baltacı Avukatlık Ofisi
  • Anasayfa
  • Kurumsal
    • Hakkımızda
    • Uluslararası
    • Sektörler
    • Diğer Hizmetlerimiz
    • Ofisimiz
    • İşbirliklerimiz
  • Ekibimiz
    • Arif Baltacı
    • Ebru Gülüm Gök
    • Mustafa Gürdal
    • Bahadır Halil Baltacı
    • Abdurrahman Enes Çakar
    • Serhad Ciğer
    • Doç. Dr. Nuri Baltacı
    • Mustapha Boumeshad
    • Aykut Özger
    • Rüstem Yektaş
    • Aytaç Yeni
    • Betül Doğan
    • Aynur Çaylı
    • Muhsin Niyazi Küçük
    • Recep Esen
    • Osman Aydın
  • Uzmanlıklar
  • Hukuki Bilgi
    • Makaleler
    • Dilekçe Örnekleri
    • Basında Biz
    • Haberler
    • Sıkça Sorulan Sorular
  • İletişim





Ana Sözleşme Hakkında Yargıtay Kararları

14 May, 2016
Okunma: 12.906
Sosyal Ağlarda Paylaş:

Ana Sözleşme Hakkında Yargıtay Kararları

T.C.

YARGITAY

11. HUKUK DAİRESİ

E. 2004/13214

K. 2005/10579

T. 7.11.2005

• ANONİM ŞİRKETİN FESHİ VE TASFİYESİ TALEBİ ( Davanın Ortaklara Karşı Değil Şirkete Karşı Açılması Gereği – Davanın Husumetten Reddedileceği )

• HUSUMET ( Anonim Şirketin Feshi ve Tasfiyesi Talebi – Davanın Ortaklara Karşı Değil Şirkete Karşı Açılması Gereği )

• HAKLI NEDENE DAYALI ANONİM ŞİRKETİN FESHİ VE TASFİYESİ TALEBİ ( Haklı Nedenle Fesih Konusunda Ana Sözleşmede Bir Düzenlemenin Bulunmadığının Gözetileceği )

• ANA SÖZLEŞME ( Haklı Nedene Dayalı Olarak Anonim Şirketin Feshi ve Tasfiyesi Talebi – Haklı Nedenle Fesih Konusunda Ana Sözleşmede Bir Düzenlemenin Bulunmadığının Gözetileceği )

6762/m.434, 549

ÖZET : Anonim şirketin feshi ve tasfiyesi talebine dayanan davada; anonim şirkete karşı açılması gerektiği, oysa ortakların hasım gösterildiği, kaldı ki haklı nedenle fesih konusunda ana sözleşmede bir düzenlemenin bulunmadığı, esasen diğer konuların incelenmesine gerek olmadığı, şirketin hasım gösterilmesinin zorunlu bulunduğu gerekçesiyle, davanın husumetten reddine karar verilmiştir. Karar hukuka uygundur.

DAVA : Taraflar arasında görülen davada İstanbul Asliye 3.Ticaret Mahkemesi’nce verilen 05.07.2004 tarih ve 2003/304 – 2004/861 sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Berkant Şengel tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

KARAR : Davacı vekili, müvekkili ile davalıların İ… Örme San ve Tic A.Ş’nin kurucusu ve ortağı bulunan E.M.T.’nın mirasçıları bulunduklarını, gıyabında aleyhine kararlar aldıklarını, haklardan istifade ettirilmediğini, karar almak için bir araya gelemediklerini, kar ve zararı müvekkile bildirmediklerini, TTK.nun 549/4 ncü maddesi uyarınca haklı nedenlerin mevcut olduğunu ileri sürerek, İ… Örme San ve Tic. A.Ş’nin fesih ve tasfiyesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalılar vekili, davacının hissedar bulunmadığını, murisi babasının hamiline yazılı hisselerini ölmeden önce sattığını, iddiaların hiç birinin yerinde olmadığını, faaliyetini sürdüren şirketin yönetim kurulu tarafından idare edildiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, iddia, savunma, toplanan kanıtlar ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davanın anonim şirkete karşı açılması gerektiği, oysa ortakların hasım gösterildiği,kaldı ki haklı nedenle fesih konusunda ana sözleşmede bir düzenlemenin bulunmadığı, esasen diğer konuların incelenmesine gerek olmadığı, şirketin hasım gösterilmesinin zorunlu bulunduğu gerekçesiyle, davanın husumetten reddine karar verilmiştir.

Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, anonim şirketlerin feshi hallerini düzenleyen TTK’nun 434 ncü maddesinde bu tür ortaklığın haklı nedene dayanılarak fesih durumunun düzenlenmemiş olmasına, feshi talep edilen şirketin anasözleşmesinde de bu yönde bir hüküm bulunmamasına, esasen pay sahiplerinin anonim şirketin feshini talep etme haklarının olmamasına göre, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye lira temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 07.11.2005 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

T.C.

YARGITAY

11. HUKUK DAİRESİ

E. 2007/13129

K. 2009/2208

T. 26.2.2009

• TEREKENİN ÜYELİĞİNİN TESPİTİ ( Ana Sözleşmedeki Düzenlemenin Emredici Nitelikte Olmayıp 3 Ay İçinde Temsilci Tayin Edilmemesinin Kooperatif Üyeliğinden İhraç Sonucunu Doğurmayacağı Gerekçesiyle Davanın Kabulü Gerektiği )

• KOOPERATİFİN YÖNETİM KURULU KARARININ İPTALİ ( Ana Sözleşmedeki Düzenlemenin Emredici Nitelikte Olmayıp 3 Ay İçinde Temsilci Tayin Edilmemesinin Kooperatif Üyeliğinden İhraç Sonucunu Doğurmayacağı )

• KOOPERATİF ÜYELİĞİNDEN İHRAÇ ( Ana Sözleşmedeki Düzenlemenin Emredici Nitelikte Olmayıp 3 Ay İçinde Temsilci Tayin Edilmemesinin Kooperatif Üyeliğinden İhraç Sonucunu Doğurmayacağı )

• ANA SÖZLEŞMEDEKİ DÜZENLEME ( Emredici Nitelikte Olmayıp 3 Ay İçinde Temsilci Tayin Edilmemesinin Kooperatif Üyeliğinden İhraç Sonucunu Doğurmayacağı – Terekenin Üyeliğinin Tespiti Gereği )

1163/m.14,15

ÖZET : Mahkemenin, ana sözleşmenin 16. maddesindeki düzenlemenin emredici nitelikte olmayıp 3 ay içinde temsilci tayin edilmemesinin kooperatif üyeliğinden ihraç sonucunu doğurmayacağı gerekçesiyle davanın kabulü ile davalı kooperatifin yönetim kurulu kararının iptaline, U.S’nin terekenin üyeliğinin tespitine ilişkin kararının onanmasına karar verilmiştir.

DAVA : Taraflar arasında görülen davada Ankara Asliye 3. Ticaret Mahkemesince verilen 19.07.2007 tarih ve 2006/221-2007/376 sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava HUMK’nun 3494 sayılı kanunla değişik 348/1 maddesi hükmü gereğince miktar veya değer söz konusu olmaksızın duruşmalı olarak incelenmesi gereken dava ve işlerin dışında bulunduğundan duruşma isteğinin reddiyle tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten ve dava dosyası için Tetkik Hakimi M.Pınar Şengel tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

KARAR : Davacılar vekili, müvekkillerinin babaları olan Ural S.’in 16.09.2005 tarihinde vefat ettiğini, davalı kooperatifçe murisin ölüm tarihinden 3 ay sonra alınan 28.12.2005 tarihli yönetim kurulu kararı ile 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 14 ncü maddesi uyarınca Ural S.’in ortaklığının sona erdirilmesine, alacak ve borçlarının ana sözleşmenin 15 nci maddesi uyarınca tasfiye edilmesine karar verildiğini, davalı kooperatifin müvekkillerini bilgilendirmeden ve uyarmadan aldığı karar ile müvekkillerinin haklarını ortadan kaldırdığını, söz konusu kararın yasa, ana sözleşme ve yargı kararlarına aykırı olduğunu ileri sürerek, anılan kararın iptali ile muristen miras yolu ile intikal eden hissenin müvekkillerine aidiyet ve tahsisi ile üyeliğin devam ettirilmesine karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.

Davalı vekili, ana sözleşmenin ilgili maddeleri uyarınca ölümü müteakip 3 ay içinde mirasçılar tarafından ortaklığa devam konusunda bir beyanın vuku bulmadığını, bu nedenle ortaklığın ölüme bağlı olarak yönetim kurulu tarafından alınan karar ile sona erdirildiğini, kararın mirasçılara usulen bildirilmiş olmasına rağmen hiçbir şekilde herhangi bir dava açılmadığından ortaklığın hukuken sona erdiğini, davanın dinlenebilmesinin mümkün olmadığını savunarak, reddini istemiştir.

Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre ana sözleşmenin 16. maddesindeki düzenlemenin emredici nitelikte olmayıp 3 ay içinde temsilci tayin edilmemesinin kooperatif üyeliğinden ihraç sonucunu doğurmayacağı gerekçesiyle davanın kabulü ile davalı kooperatifin 28.12.2005 tarih, 206 sayılı yönetim kurulu kararının iptaline, Ural S. terekesinin üyeliğinin tespitine karar verilmiştir.

Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.

Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davalı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 2.50 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 26.02.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

T.C.

YARGITAY

11. HUKUK DAİRESİ

E. 2003/14245

K. 2004/8823

T. 27.9.2004

• KOOPERATİFTEN ÇIKARILMA ( Kooperatif Sözleşmesinde Belirtilen 30 Günlük Gecikme Şartı Beklenmeksizin Muaccel Olmayan Aidat Borcunun Yer Aldığı İhtarnameye Dayanılarak İhraç Kararı Verilemeyeceği )

• İHRAÇ KARARININ İPTALİ DAVASI (Kooperatif Sözleşmesinde Belirtilen 30 Günlük Gecikme Şartı Beklenmeksizin Muaccel Olmayan Aidat Borcunun Yer Aldığı İhtarnameye Dayanılarak İhraç Kararı Verilemeyeceği)

• ANA SÖZLEŞMENİN DEĞERLENDİRİLMESİ (Kooperatif Sözleşmesinde Belirtilen 30 Günlük Gecikme Şartı Beklenmeksizin Muaccel Olmayan Aidat Borcunun Yer Aldığı İhtarnameye Dayanılarak İhraç Kararı Verilemeyeceği)

• MUACCELİYET ŞARTI ( Kooperatif Sözleşmesinde Belirtilen 30 Günlük Gecikme Şartı Beklenmeksizin Muaccel Olmayan Aidat Borcunun Yer Aldığı İhtarnameye Dayanılarak İhraç Kararı Verilemeyeceği )

• İHTAR ( Kooperatif Sözleşmesinde Belirtilen 30 Günlük Gecikme Şartı Beklenmeksizin Muaccel Olmayan Aidat Borcunun Yer Aldığı İhtarnameye Dayanılarak İhraç Kararı Verilemeyeceği )

1163/m.16

ÖZET : Kooperatif ana sözleşmesinde belirtilen 30 günlük gecikme şartı beklenmeksizin aidat borcu talep edilmiş olup, muaccel olmayan aidat borcunun yer aldığı ihtarnameye dayanılarak ihraç kararı verilemez. Ayrıca ilk ihtardan sonra davacı tarafından yapılan kısmi ödemenin borçtan tenzili ile ikinci ihtarda gösterilmesi gerekirken bu işlemin yapılmadığından usulsüz ihtarnamelere dayanılarak verilen ihraç kararının iptaline karar verilmesi gerekir.

DAVA : Taraflar arasında görülen davada Antalya Asliye 5.Hukuk Mahkemesi’nce verilen 10.11.2003 tarih ve 2000/1697-2003/2417 sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Deniz Biltekin tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

KARAR : Davacı vekili, müvekkilinin davalı kooperatifin ortağı iken, borçlarını ödemediği için ortaklıktan çıkarıldığını, oysa müvekkilinin ekonomik gücü doğrultusunda borçlarını ödediğini, ileri sürerek, ihraç kararının iptalini talep etmiştir.

Davalı vekili, davanın reddini talep etmiştir.

Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamından, ihraç kararının usulüne uygun olduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.

Dava, Kooperatifden ihraç kararının iptali istemine ilişkindir.

Davalı kooperatif anasözleşmesinin 14/2 nci maddesinde “parasal yükümlülüklerini otuz gün geciktirmeleri üzerine, yönetim kurulunca noter aracılığı ile yapılacak ihtarla yükümlülüklerinin yerine getirilmesinin isteneceği bu yükümlülüklerini yerine getirmeyenlerin ortaklıktan çıkarılacağı” düzenlenmiş olup, davalı kooperatifçe davacıya çıkarılan 11.05.2000 tarihli ilk ihtarnamede 01.05.2000 tarihi itibariyle aidat borcu istenmiş olup, yukarıda anılan madde de belirtilen 30 günlük gecikme şartı beklenmeksizin aidat borcu talep edildiği anlaşılmakla, muaccel olmayan aidat borcunun yer aldığı ihtarnameye dayanılarak ihraç kararı verilemeyeceğinden, ayrıca, ilk ihtardan sonra davacı tarafından yapılan kısmi ödemenin borçtan tenzili ile ikinci ihtarda gösterilmesi gerekirken bu işlemin yapılmadığı anlaşıldığından mahkemece, usulsüz ihtarnamelere dayanılarak verilen ihraç kararının iptaline karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın reddedilmesi doğru görülmemiş, kararın davacı yararına bozulması gerekmiştir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 27.09.2004 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

T.C.

YARGITAY

11. HUKUK DAİRESİ

E. 2002/6988

K. 2002/10119

T. 7.11.2002

• ŞİRKET GENEL KURUL KARARININ İPTALİ ( Genel Kurul Kararının İptali İle Birlikte Kar Paylarının Şirket Ortaklarına Dağıtılabilineceği )

• ANA SÖZLEŞMEYE BAĞLILIK (Şirket Ana Sözleşmesinde Kar Payının Nasıl Dağıtılacağının Düzenlenmiş Olması)

• KAR PAYI DAĞITIMI ( Şirket Genel Kurulunda Bilanço da Gösterilen Karın Kanuni Yedekler ve Vergiler Düşüldükten Sonra Dağıtılmasına Karar Verilmesi )

• GENEL KURUL KARARI ( Şirket Genel Kurulunda Bilanço da Gösterilen Karın Kanuni Yedekler ve Vergiler Düşüldükten Sonra Dağıtılmasına Karar Verilmesi )

• KANUNİ YEDEKLER ( Kar Payının Dağıtılmasında Öncelikle Kanuni Yedekler ve Vergilerin Dikkate Alınmasının Gerekmesi )

6762/m.279,381,384,470

ÖZET : Şirket ana sözleşmesinde şirket karının pay sahiplerine nasıl dağıtılacağının yönetim kurulunun önerisi ile Genel Kurul tarafından kararlaştırılacağı öngörüldüğüne ve şirket genel kurulunda bilonço da gösterilen karın kanuni yedekler ve vergiler düşüldükten sonra dağıtılmamasına davacınında katıldığı toplantıda oybirliğiyle karar verildiğine göre, bu karar iptal edilmedikçe şirket ortakları kar payı isteyemez.

DAVA : Taraflar arasında görülen davada Uşak Asliye 2. Hukuk Mahkemesi’nce verilen 22.03.2002 tarih ve 2001/197-2002/219 sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi duruşmalı olarak davalı vekili tarafından istenmiş olmakla, duruşma için belirlenen 05.11.2002 günde davacı avukatı Coşkun Mavioğlu ile davalı avukatı Raziye Ünal gelip, temyiz dilekçesinin de süresinde verildiği anlaşıldıktan ve duruşmada hazır bulunan taraflar avukatları dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakılmıştı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi Yaşar Arslan tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

KARAR : Davacı vekili, davalı şirketin ortağı ve eski yöneticisi olan müvekkilinin Nisan-2000’den bu yana şirketten dışlandığını ve kendisine kâr payı ödenmediğini ileri sürerek, aylık ( 10.000.000.000 )TL.nın ( kar payı mahsup edilmek üzere ) yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, 21.4.2000 tarihli genel kurulda davacının da kabul oyu ile kâr payının dağıtılmamasına karar verildiğini, davacının şirketi zararlandırıcı usulsüzlüklerinden dolayı 21.4.2000 tarihinde yönetim kurul üyeliğine seçilmediğini savunarak, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, sunulan kanıtlara ve davalı şirket kayıtları üzerindeki bilirkişi incelemesi sonucuna dayanılarak, davacının kar payı alacağının ( 38.169.769.192 ) TL. olduğu gerekçesi ile davanın kısmen kabulü ile anılan meblağın yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.

Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.

Dava, davalı şirket ortağı olan davacının kar payı alacağının tahsili istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Davalı şirket ana sözleşmesinin 31. maddesinde kar payı dağıtımının hesaplama yöntemi ve ilkeleri düzenlenmiş, 32. maddesiyle de şirketin sağladığı karın pay sahiplerine hangi tarihlerde ve ne biçimde dağıtılacağının yönetim kurulunun önerisi üzerine Genel Kurul tarafından kararlaştırılacağı hükme bağlanmıştır.

Davacının da katıldığı davalı şirketin 21.4.2000 tarihli genel kurul toplantısında, gündemin 4. maddesi görüşülerek bilançoda gösterilen karın kanuni yedekler ve vergiler düşüldükten sonra dağıtılmamasına oybirliği ile karar verilmiş olmasına göre, bu karar iptal ettirilmedikçe şirket ortaklarının kâr payı isteyemeyecekleri gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken, değinilen olguya dayalı davalı savunması dikkate alınmadan ve tartışılmadan sanki uyuşmazlık davacının talep edebileceği kâr payının miktarının ne olduğundan ibaretmiş gibi yazılı biçimde karar verilmesi doğru görülmemiştir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, 250.000.000 TL. duruşma vekillik ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 07.11.2002 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



Etiketler:   Ana SözleşmeAna Sözleşmedeki DeğişikliğiAna Sözleşmedeki DüzenlemeAna Sözleşmenin DeğerlendirilmesiAna Sözleşmeye BağlılıkAnonim Şirketin Feshi Ve Tasfiyesi TalebiEsas Sözleşme DeğişikliğiEsas Sözleşme Yargı KararlarıKar Payı DağıtımıŞirket Ana Sözleşmesi Yargıtay KararlarıŞirket Genel Kurul Kararının İptali

Önceki Yazı Sonraki Yazı 



Avukata Soru Sor

Kategoriler

  • Makaleler
  • Dilekçe Örnekleri
  • Yargıtay Kararı
  • Basında Biz
  • Mevzuat
  • Haberler

Takipte Kalın

Yasal Uyarı

“Web sitemizdeki bilgi ve açıklamalar yalnızca bilgilendirme amaçlı olup Türkiye Cumhuriyeti Barolar Birliği’nin ilgili mevzuatına uygun olarak hazırlanmıştır. Sitemizdeki hukuki bilgiler reklam teklif hukuki öneri veya hukuki danışmanlık teşkil etmez. Sitede yapılan bütün açıklamalar bilgilendirme amaçlıdır ve bu bilgiler iş geliştirmeye yönelik olarak kullanılamaz. Sitemizde kullanılan bütün içerikler Baltacı Avukatlık Ofisi’ne aittir ve Elektronik İmzalı Zaman Damgası ile tescil edilmiştir. Ofisimizin açıkça yazılı izni olmadan yazı, resim ve sair bilgileri kullananlar hakkında yasal işlem yapılır. Bu siteyi ziyaret ederek yukarıdaki şartları kabul etmiş sayılırsınız.”


© Copyright 2018 Önem & Baltacı Hukuk Bürosu