Araç İşleteni Hakkında Yargıtay Kararları
T.C.
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ
E. 2007/11649
K. 2009/6842
T. 4.6.2009
DESTEKTEN YOKSUN KALMA TAZMİNATI (Trafik Kazası Sonucu Araç İşletenin Öldüğü – İşletenin ve Dolayısıyla Onun Sorumluluğunu Üstlenmiş Olan ZMMS Sigortacısının Sorumlu Tutulamayacağı)
ARAÇ İŞLETENİ ( Trafik Kazası Sonucu Öldüğü – Araç İşleteni ve Dolayısıyla Onun Sorumluluğunu Üstlenmiş Olan ZMMS Sigortacısının Destekten Yoksun Kalma Tazminatından Sorumlu Tutulamayacağı )
TRAFİK KAZASI ( Sonucu Araç İşleteni Öldüğü – İşletenin ve Dolayısıyla Onun Sorumluluğunu Üstlenmiş Olan ZMMS Sigortacısının Destekten Yoksun Kalma Tazminatından Sorumlu Tutulmaması Gereği )
ZMM SİGORTACISININ SORUMLULUĞU ( Trafik Kazası Sonucu Araç İşleteni Öldüğü – İşletenin ve Dolayısıyla Onun Sorumluluğunu Üstlenmiş Olan ZMMS Sigortacısının Destekten Yoksun Kalma Tazminatından Sorumlu Tutulamayacağı )
2918/m. 85, 91
ÖZET: Dava trafik kazası sonucu araç işleteninin ölmesi nedeniyle desteğinden yoksun kalanların zorunlu mali sorumluluk sigortacısından destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
Davacıların talep ettikleri destekten yoksunluk tazminatından işletenin ve dolayısıyla onun sorumluluğunu üstlenmiş olan Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortacısının sorumlu tutulması mümkün olmadığından davanın reddine karar vermek gerekir.
DAVA: Taraflar arasında görülen davada Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 20.06.2007 tarih ve 2006/678 – 2007/233 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi duruşmalı olarak davalı vekili tarafından istenmiş olmakla, duruşma için belirlenen 02.06.2009 gününde davacı avukatı S. B. gelip, davalı avukatı tebligata rağmen gelmediğinden, temyiz dilekçesinin süresinde verildiği anlaşıldıktan ve duruşmada hazır bulunan taraf avukatı dinlenildikten sonra, duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakılmıştı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi A. O. tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içersindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü :
KARAR: Davacılar vekili, muris A.’ın yolcu olduğu ve davalı şirketçe zorunlu mali sorumluluk sigortası yapılan aracın karıştığı kazada ölümü sonucunda davalıların desteklerini yitirdiklerini ileri sürerek, ıslah edilmiş hali ile 57.500,00 YTL’nın temerrüt tarihinden itibaren avans oranı üzerinden faizi ile birlikte davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı yanıt vermemiştir.
Mahkemece toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna göre, kazaya karışan aracın işleteni olan murisin ölümü halinde sigorta şirketine nazaran destekten yoksun kalan davacıların 3.kişi konumunda oldukları ve sigorta şirketinden yoksun kaldıkları destek tutarını tazminat olarak isteyebilecekleri gerekçesiyle davanın kabulüne, 57.500,00 YTL tazminatın 20.12.2006 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava trafik kazası sonucu araç işleteninin ölmesi nedeniyle desteğinden yoksun kalanların zorunlu mali sorumluluk sigortacısından destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bilindiği gibi Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası KTK’nun 91/1. maddesi uyarınca işletenlerin aynı Kanun’un 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanması için yaptırılması zorunlu bir sigorta türüdür. KTK’nun 85/1.maddesinde ise bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde araç işleteninin bu zarardan sorumlu olacağını öngörmüştür. Yani TTK’nun 91. maddesine göre zorunlu mali sorumluluk sigortasında sigortacı, işletenin yasadan kaynaklanan hukuki sorumluluğunu belirli limitler içinde üzerine almış bulunmaktadır. Bu husus, zorunlu mali sorumluluk sigortası genel koşullarının 1/1 maddesinde de aynen yer almıştır.
Sigorta şirketinin temin ettiği riziko işletenin sorumlu olduğu rizikodur. İşletenin sorumluluğu ise meydana gelen rizikodan etkilenen 3.şahıslara karşı olan sorumluluğu olup, bizzat işletenin rizikodan bedensel olarak zarar görmesi durumunda sigorta şirketi ona herhangi bir tazminat ödemekle yükümlü olmadığı gibi, işletene nazaran 3.kişi durumunda olmayan onun mirasçılarının destek tazminatlarından sorumlu tutulamaz.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, dava konusu olayda sigorta teminatı verilen aracın işleteninin tek yanlı kaza sonucunda ölümü nedeniyle mirasçısı olan davacıların talep ettikleri destekten yoksunluk tazminatından işletenin ve dolayısıyla onun sorumluluğunu üstlenmiş olan Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortacısının sorumlu tutulması mümkün olmadığından davanın reddine karar vermek gerekir iken yazılı gerekçeyle kabulüne karar verilmiş olması bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, takdir olunan 625,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 04.06.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
10. HUKUK DAİRESİ
E. 2011/16089
K. 2011/15046
T. 31.10.2011
SİGORTALIYA YAPILAN TEDAVİ GİDERLERİNİN TAHSİLİ ( Aracın Kayden Maliki Olmasa Dahi Araç Üzerinde Fiili Tasarrufta Bulunan Araç İşleteni Sorumlu Olacağı – Sigorta Olayının Meydana Gelmesinde Davalının İşleten Sıfatının Araştırılması Gereği )
KAZA TARİHİNDE ARAÇ MALİKİ OLAN DAVALININ ARAÇ İŞLETENİ SORUMLULUĞU ( Araç İşleteni Gibi Sorumluluğun Araştırılacağı )
ARAÇ İŞLETENİ ( Davalının Üzerine Kayıtlı Bulunan Araç Hakkında İşleten Sıfatının Bulunup Bulunmadığının Araştırılacağı – Araç İşleteni Olduğunun Tespiti Halinde Kusur Oranı ve Aidiyetinin Belirlenmesi Gerektiği/Araç İşleteni Gibi Sorumluluk )
HUSUMET ( Mahkemenin Kabulüne Göre Husumet Yokluğu Nedeniyle Davanın Reddine Karar Verdiği Halde Yargılamada Vekil ile Temsil Edilen Davalı Lehine Vekalet Ücretine Hükmedilmiş Olmasının Hatalı Olduğu – Rücuan Tazminat Davası/Husumet Yokluğu )
VEKALET ÜCRETİ ( Davacı Kurumun Kusurunun Bulunmadığı/Husumet Yokluğu Nedeniyle Davanın Reddine Karar Verildiği Halde Yargılamada Vekil ile Temsil Edilen Davalı Lehine Vekalet Ücretine Hükmedilmesinin Hatalı Olduğu – Rücuan Tazminat Davası )
2918/m. 3
6100/m. 326/1
1086/m. 417/1
ÖZET: Dava, trafik kazası sonucu yaralanan sigortalıya yapılan tedavi giderlerinin tahsili istemine ilişkindir. Uyuşmazlık; kaza tarihinde trafik sicil kaydına göre araç maliki olan davalının işleten sıfatının ve dolayısıyla kaza sebebiyle hukuki sorumluluğunun bulunup bulunmadığı noktasındadır.Yasa koyucu aracın kayden maliki başkası görülse bile, 3. bir kişi tarafından aracın kendi nam ve hesabına işletildiğinin, araç üzerinde fiili tasarrufta bulunulduğunun ilgilisince ispatı halinde bu kimsenin de işleten sayılacağını ifade etmektedir. Burada kazanılan işleten sıfatı değil işleten gibi sorumluluktur. Kaza tarihinde ve sonrasında araç bu davalı adına kayıtlı ise de; işleten sıfatının bulunup bulunmadığı yukarda belirtilen açıklamalar ışığında araştırılarak, varlığına kanaat getirildiği takdirde zararlandırıcı sigorta olayının meydana gelmesindeki kusur oran ve aidiyeti uzman bilirkişiden alınacak raporla ayrıştırılmalı ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik incelemeyle karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırıdır.Kabule göre de husumet yokluğu sebebiyle davanın reddine karar verilmiş olmasında davacı Kurumun bir kusuru bulunmadığından yargılamada vekil temsil edilen davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmiş olması da isabetsizdir.
DAVA: Dava, trafik kazası sonucu yaralanan sigortalıya yapılan tedavi giderlerinin 1479 Sayılı Kanunun 63. maddesi gereğince davalılardan tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece, ilamında belirtildiği davalı Ö. E. hakkındaki davanın reddine, davalı Mehmet Ç. hakkındaki davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davacı Kurum avukatıyla davalı M. Ç. tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi Nesrin Şengün tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi:
KARAR: Mahkemece, araç maliki olan davalı Özcan E., aracını kazadan önce satılması için vekaletle galeriye bıraktığını, daha sonra kazalının satın aldığını bu sebeple hakkındaki davanın reddine karar verilmesi gerektiği belirtilmiş, mahkemece bu beyana itibar edilerek Özcan E. hakkındaki davanın reddine karar verilmiştir.
Uyuşmazlık; kaza tarihinde trafik sicil kaydına göre araç maliki olan davalının işleten sıfatının ve dolayısıyla kaza sebebiyle hukuki sorumluluğunun bulunup bulunmadığı noktasındadır.
“Konunun sağlıklı çözümü için öncelikle “işleten” teriminin hukuki niteliğinin irdelenmesinde yarar vardır. 2918 Sayılı Kanunun 3. maddesinde araç sahibi; “Araç için adına yetkili idarece tescil belgesi verilmiş veya sahiplik veya satış belgesi düzenlenmiş kişidir.”, İşleten ise: “Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehni gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır.” şeklinde tanımlanmıştır.
Yasada ve öğretide; İşleten sıfatının belirlenmesinde şekli ve maddi ölçütler söz konusudur. Bunlardan şekli ölçüt; satışa esas olan tescil belgesinde, trafik belgesinde, sigorta poliçesi ve vergi kaydında yazılı olmayı, maddi ölçüt ise; araçtan yararlanmayı ve araç üzerindeki eylemli egemenliği ifade etmektedir. 2918 Sayılı Karayolları Trafik Yasasında işleten kavramı ve kimlerin işleten olabileceği belirtilmiştir. Kural olarak aracın trafik tescilinde adına kayıtlı olduğu kişi yani, araç sahibi, aracı kendi hesabına ve kendisine ait olmak üzere kullanıyor, üzerinde çıkar sağlıyorsa aynı zamanda işleten olup, hem şekli hem de maddi anlamda işleten sıfatını alacaktır.
Noterlerin düzenleme yoluyla yaptığı satış ve devir işleminin arkasından yapılacak tescil mülkiyete karine oluşturması bakımından önem taşır. Kuşku olan durumlarda aracın malikine işleten gözüyle bakılmalı ve buna ağırlık verilmelidir.
Varsayımlı işletenlik olarak öğretide adlandırılan ve 2918 Sayılı Kanunun 3. maddesinde düzenlenen kavramı da açıklamakta yarar vardır. Bunun temelinde Kanunun muvazaalı ( danışıklı ) işlemlere karşı zarar görenleri koruma amacı yatmaktadır. Yasa koyucu aracın kayden maliki başkası görülse bile, 3. bir kişi tarafından aracın kendi nam ve hesabına işletildiğinin, araç üzerinde fiili tasarrufta bulunulduğunun ilgilisince ispatı halinde bu kimsenin de işleten sayılacağını ifade etmektedir. Burada kazanılan işleten sıfatı değil işleten gibi sorumluluktur…” ( Y.H.G.K., 6.3.2002 t., 2002/11-71 E., 2002/141 K. )
Kaza tarihinde ve sonrasında araç bu davalı adına kayıtlı ise de; işleten sıfatının bulunup bulunmadığı yukarda belirtilen açıklamalar ışığında araştırılarak, varlığına kanaat getirildiği takdirde zararlandırıcı sigorta olayının meydana gelmesindeki kusur oran ve aidiyeti uzman bilirkişiden alınacak raporla ayrıştırılmalı ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik incelemeyle karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
Kabule göre de; Hukuk Muhakemeleri Kanunun 326/1. ( mülga H.U.M.K.nun 417/1 ) maddesine göre yargılama harç ve giderlerinden, davada haksız çıkan yani, aleyhine hüküm kurulan tarafın sorumlu olduğu düzenlenmiş ise de, davacı kurum, dava tarihindeki resmi kayıtlara uygun olarak davalı Ö. E. aleyhine araç maliki işleten sıfatıyla dava açmış olup, yargılama sırasında bu davalının kaza tarihinden önce aracını haricen sattığı ve dolayısıyla araç maliki ve işleten olmadığı kanaatiyle husumet yokluğu sebebiyle reddine karar verilmiş olmasında davacı Kurumun bir kusuru bulunmadığından yargılamada vekil temsil edilen Ö. E. lehine vekalet ücretine hükmedilmiş olması isabetsizdir.
O halde, davacı Kurum vekiliyle davalı M. Ç.’ın bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarda açıklanan sebeplerle BOZULMASINA, temyiz harcının istenmesi halinde davalılardan M. Ç.’a iadesine, 31.10.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
17. HUKUK DAİRESİ
E. 2010/782
K. 2010/3433
T. 13.4.2010
TRAFİK KAZASI NEDENİYLE TAZMİNAT ( Davacının Araçta Yolcu Olması Nedeniyle Kazanın Meydana Gelmesinde Kusursuz Olup Davalıların Zarardan Müteselsilen Sorumlu Tutulmalarında İsabetsizlik Bulunmadığı )
ARAÇ İŞLETENİ ( Trafik Kazası Nedeniyle Tazminat – Davalı Karayolları Genel Müdürlüğü’nün Araç Üzerinde Fiili Tasarrufta Bulunma Yetkisi Olduğu Kanıtlandığından Araç İşleteni Olarak Kabulünde Bir İsabetsizlik Bulunmadığı )
KARAYOLLARI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ’NÜN ARAÇ ÜZERİNDE FİİLİ TASARRUFTA BULUNMA YETKİSİ ( Kanıtlandığından Araç İşleteni Olarak Kabulünde Bir İsabetsizlik Bulunmadığı – Davalıların Zarardan Müteselsilen Sorumlu Tutulmalarında İsabetsizlik Bulunmadığı )
YASAL FAİZ ( Trafik Kazası Nedeniyle Tazminat – Araçların Ticari Araç Olmaması Nedeniyle Uygulanabilecek Faiz Oranı Yasal Faiz Olduğu/Trafik Sigortası İşletenin Sorumluluğunu Üzerine Almış Olduğundan İşleten Aleyhine Hükmedilen Faiz İle Sorumlu Tutulabileceği )
818/m.41
2918/m.85,99
ÖZET: 1- Davacının araçta yolcu olması nedeniyle kazanın meydana gelmesinde kusursuz olup, davalıların zarardan müteselsilen sorumlu tutulmalarında ve davalı Karayolları Genel Müdürlüğü’nün araç üzerinde fiili tasarrufta bulunma yetkisi olduğu kanıtlanmış bulunduğundan araç işleteni olarak kabulünde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
2- Araçların ticari araç olmaması nedeniyle uygulanabilecek faiz oranı yasal faizdir. Ayrıca, trafik sigortası işletenin sorumluluğunu üzerine almış olduğundan işleten aleyhine hükmedilen faiz ile sorumlu tutulabilir.
DAVA: Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hüküm davalılar Karayolları Genel Müdürlüğü, B… G… Sigorta ve G… Sigorta A.Ş. vekillerince temyiz edilmiş, davalı Karayolları Genel Müdürlüğü vekilince de duruşma talep edilmiş olmakla duruşma için tayin edilen 6.4.2010 Salı günü davacılar H… A… ( Ü… ve F… B…’e velayeten ), F… B… ( kendisine asaleten T… B…’e velayeten ) ve A… B… vekili Avukat M… S… ile davalı Kastamonu Valiliği İl Özel İdare Müdürlüğü vekili Avukat Ş… D…, davalı Ulaştırma Bakanlığı, Karayolları Genel Müdürlüğü vekili Avukat B… Ç… ve davalı B… G… Sigorta vekili Avukat O… E… A… geldiler. Diğer davalılar tarafından gelen olmadı. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraf vekilleri dinlendikten sonra vaktin darlığından dolayı işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmış olup dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR: Davacı vekili, davalıların işleteni, sürücüsü ve trafik sigortacısı olduğu araçların çarpışması sonucunda, yolcu olan müvekkilinin sürekli işgücü kaybına uğrayacak şekilde yaralandığını, eşi ve çocuklarının mağdur olduğunu ileri sürerek, toplam 80.000,00 TL maddi ve toplam 57.500,00 TL manevi tazminatın davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
Davalı Karayolları Genel Müdürlüğü vekili, müvekkilinin araç işleteni olmadığını, aracın İl Özel Müdürlüğüne ait olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı İl Özel İdare vekili, aracın işleteninin Karayolları Genel Müdürlüğü olduğunu savunmuştur.
Davalı B… Sigorta A.Ş. vekili, davanın reddini istemiştir.
Davalı G… Sigorta A.Ş. ( G… Sigorta A.Ş. ) vekili, davanın reddini istemiştir.
Davalılar T… S… vekili, müvekkilinin asli kusurlu olmadığını, talep edilen tazminatın fahiş olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan kanıtlara göre, kazanın meydana gelmesinde ve zararın oluşumunda davacının müterafik kusuru bulunmadığı, kazaya neden olan kamyonun kayıt maliki İl Özel İdare Müdürlüğü olmasına rağmen aracın Karayolları Genel Müdürlüğü tarafından gerçekleştirilen yol yapım çalışması için kullanıldığı bu nedenle işleteninin Karayolları Genel Müdürlüğü olduğu, davacının kaza sonrasında Adli Tıp Kurumu raporuna göre % 31 oranında daimi maluliyete uğradığı gerekçesi ile, İl Özel İdare Müdürlüğü aleyhine açılan davanın reddine, davanın kısmen kabulü ile 50.831,68 TL maddi tazminatın davalılardan müteselsilen tahsiline, 24.500,00 TL manevi tazminatın sigorta şirketi dışındaki davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı B… Sigorta A.Ş. vekili, davalı G… Sigorta A.Ş. ( G… Sigorta A.Ş. ), davalı Karayolları Genel Müdürlüğü vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dava dosyası içindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve davacının araçta yolcu olması nedeniyle kazanın meydana gelmesinde kusursuz olup, davalıların zarardan müteselsilen sorumlu tutulmalarında ve davalı Karayolları Genel Müdürlüğü’nün araç üzerinde fiili tasarrufta bulunma yetkisi olduğu kanıtlanmış bulunduğundan araç işleteni olarak kabulünde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı B… Sigorta A.Ş. vekili, davalı G… Sigorta A.Ş., davalı Karayolları Genel Müdürlüğü vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2- Davalı G… Sigorta A.Ş. ( G… Sigorta A.Ş. ), davalı Karayolları Genel Müdürlüğü tarafından, davalı B… Sigorta A.Ş., davalı H… Ş… tarafından işletilen araçların trafik sigortalarıdır. Araçların ticari araç olmaması nedeniyle uygulanabilecek faiz oranı yasal faizdir. Ayrıca, trafik sigortası işletenin sorumluluğunu üzerine almış olduğundan işleten aleyhine hükmedilen faiz ile sorumlu tutulabilir. Mahkemece anılan husus gözardı edilerek, hükmedilen maddi tazminat yönünden araç işletenleri yasal faiz ile sorumlu tutulduğu halde, sigorta şirketlerinin avans faizi ile sorumluluğuna karar verilmesi doğru olmamıştır.
3- Ayrıca, trafik sigortası genel şartları uyarınca, hükmedilen tazminat tutarı poliçe teminat limitlerini aştığı takdirde, sigorta şirketi, hükmedilen yargılama gideri, vekalet ücreti ve harçtan poliçe limitinin, hükmedilen tazminata oranı dahilinde sorumlu olup, anılan düzenleme gözardı edilerek, davalı sigorta şirketlerinin yargılama gideri, vekalet ücreti ve harçtan diğer davalılar ile birlikte müteselsilen sorumlu tutulması da doğru görülmemiştir.
4- Karayolları Genel Müdürlüğü, tüzel kişiliği haiz Genel Bütçeli kamu idaresi olması nedeniyle, harçtan muaf olduğu halde, yargılama harcından sorumlu tutulması da doğru görülmemiş, kararın açıklanan nedenlerle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1 numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı B… Sigorta A.Ş. vekili, davalı G… Sigorta A.Ş. (G… Sigorta A.Ş.), davalı Karayolları Genel Müdürlüğü vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, 2 ve 3 numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalılar B… Sigorta A.Ş. vekili, davalı G… Sigorta A.Ş. ( G… Sigorta A.Ş. ) vekilinin, 4 numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı Karayolları Genel Müdürlüğü vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA ve 750,00 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak duruşmada vekille temsil olunan davalı Karayolları Genel Müdürlüğü’ne ve B… G… Sigorta AŞ’ye verilmesine, duruşmada vekille temsil olunmayan G… Sigorta A.Ş. yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalılar B… ve G… Sigortaya geri verilmesine, 13.04.2010 gününde oybirliği ile karar verildi.
T.C.
YARGITAY
17. HUKUK DAİRESİ
E. 2010/3458
K. 2010/7068
T. 21.9.2010
RÜCUAN TAZMİNAT ( Finansal Kiralama Şirketinin Aracın İşleteni Olduğu – İşleten Olmadığı Gerekçesi İle Davanın Reddedilemeyeceği )
FİNANSAL KİRALAMA ŞİRKETİNİN MADDİ TAZMİNATTAN SORUMLULUĞU ( Sigorta Şirketi Tarafından Açılan Rücuan Tazminat – İşleten Olmadığı Gerekçesi İle Davanın Reddedilemeyeceği )
ARAÇ İŞLETENİ ( Sigorta Şirketi Tarafından Açılan Rücuan Tazminat – Finansal Kiralama Şirketinin Aracın İşleteni Olduğu/Tazminattan Sorumlu Tutulabileceği )
2918/m.3
ÖZET: Dava, trafik sigortası tarafından ödenen tazminatın, sigorta ettirenden rücuan tahsili istemine ilişkindir. Somut uyuşmazlıkta, davalıya ait araç finansal kiralama sözleşmesi ile dava dışı şirkete kiralanmış olup, dava dışı şirket aracın işletenidir. Ancak, davalı finansal kiralama şirketi, sigorta ettiren ve dolayısı ile sözleşmenin tarafı olması nedeniyle sigortacının finansal kiralama şirketine rücu etmesi mümkündür. Mahkemece, davalı şirketin aracın işleteni olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmesi hukuka aykırıdır.
DAVA: Davacı vekili, müvekkilinin trafik sigortacısı olduğu aracın neden olduğu kaza sonucunda zarar gören araç için maddi tazminat ödendiğini, sigortalı aracın ehliyetsiz sürücü tarafından kullanıldığını ileri sürerek, ödenen tazminatın davalıdan rücuan tahsili için yapılan icra takibine itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davalının araç işleteni olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Hükmün süresi içinde temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR: Dava, trafik sigortası tarafından ödenen tazminatın, sigorta ettirenden rücuan tahsili istemine ilişkindir. Sigortacı, zarar görene ödeme yaptıktan sonra, sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre, tazminatın kaldırılmasını ve indirilmesini sağlayabileceği oranda kendi sigorta ettirenine rücu edebilecektir. Sigortalı aracın ehliyetsiz kullanılması sonucunda üçüncü kişinin zararı, davacı sigorta şirketi tarafından ödenmiş olup, Trafik Sigortası Genel Şartları B-4-c maddesi uyarınca, sigorta şirketi ödemiş olduğu zararı sigorta ettirene rücu edebilir. Somut uyuşmazlıkta, davalıya ait araç finansal kiralama sözleşmesi ile dava dışı şirkete kiralanmış olup, dava dışı şirket K.T.K’nin 3. maddesine göre aracın işletenidir. Ancak, davalı finansal kiralama şirketi, sigorta ettiren ve dolayısı ile sözleşmenin tarafı olması nedeniyle sigortacının finansal kiralama şirketine rücu etmesi mümkündür. Mahkemece, anılan husus gözardı edilerek, davalı şirketin aracın işleteni olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacı sigorta şirketine geri verilmesine, 21.09.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
17. HUKUK DAİRESİ
E. 2011/4875
K. 2011/8825
T. 6.10.2011
TRAFİK KAZASI NEDENİYLE TAZMİNAT DAVASI ( Davalı Sigorta Şirketinin Hem İşgücü ve Hemde Tedavi Giderlerinden Uğranılan Zararlardan Sorumlu Olduğu – Hükmedilen Maddi Tazminatın Tamamının Sigorta Şirketinden Alınabileceği/Tazminatın Kapsamı )
SİGORTA ŞİRKETİNİN SORUMLULUĞU ( Hem İşgücü ve Hem de Tedavi Giderleri Sebebiyle Davacının Uğradığı Zararların Sigorta Şirketince Ayrı Ayrı Teminat Altına Alındığı – Sigorta Şirketinin Hükmedilen Maddi Tazminatın Tamamından Sorumlu Olacağı )
ARAÇ İŞLETENİ VE SÜRÜCÜNÜN SORUMLULUĞU ( Hem İşgücü ve Hem de Tedavi Giderleri Sebebiyle Davacının Uğradığı Zararların Sigorta Şirketince Teminat Altına Alındığı – Sigorta Şirketinin Hükmedilen Maddi Tazminatın Tamamından Sorumlu Olacağı )
818/m. 41,47
ÖZET: Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.Mahkeme davalı sigorta şirketi yanında davalı araç işleteni ve sürücüsünden de tazminatın tahsiline karar vermiştir. Ancak; davalı sigorta şirketi aracın trafik sigortacısı olup hem işgücü kaybı hem de tedavi gideri ayrı ayrı teminat altına alınmış olmasına göre, davacının hem işgücü hem de tedavi gideri sebebiyle uğradığı zarar ayrı ayrı teminat kapsamındadır. Mahkemece davalı sigorta şirketinin hükmedilen maddi tazminatın tamamından sorumluluğuna hükmedilmesi gerekir.
DAVA: Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR: Davacı vekili davalıların sürücüsü, işleteni ve trafik sigortacısı olduğu aracın sebep olduğu kaza sonucunda müvekkilinin yaralandığını ileri sürerek 2.000,00 TL maddi ve 5.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekilleri davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davanın kısmen kabulüne, 2.000,00 TL maddi tazminatın ( davalı sigorta şirketi 1.235,44 TL tedavi giderinden sorumlu olmak üzere ) davalılardan, 1.750,00 TL manevi tazminatın davalı araç işleteni ve sürücüsünden müteselsilen tahsiline karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- )Mahkemece toplanıp değerlendirilen delillere, özellikle, oluşa ve dosya içeriğine uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişi raporunda belirtilen kusur oranının ve tazminata dair hesaplamanın hükme esas alınmasında bir usulsüzlük bulunmamasına ve manevi tazminatın takdirinde B K.nun 47 nci maddesindeki özel haller dikkate alınarak hak ve nesafet kuralları çerçevesinde hüküm kurulmuş olmasına göre davacı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2- )Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Dava dilekçesinde davacının yaralanması sebebiyle tedavi ve işgücü kaybı sebebiyle maddi zarara uğradığı ileri sürülerek 2.000,00 TL maddi tazminat talep edilmiş, hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının işgücü kaybı nedeni ile 3.636,88 TL, tedavi nedeni ile 1.235,44 TL maddi zararı bulunduğu belirlenmiştir. Davalı sigorta şirketi aracın trafik sigortacısı olup hem işgücü kaybı hem de tedavi gideri ayrı ayrı teminat altına alınmış olmasına göre, davacının hem işgücü hem de tedavi gideri sebebiyle uğradığı zarar ayrı ayrı teminat kapsamındadır. Mahkemece davalı sigorta şirketinin hükmedilen maddi tazminatın tamamından sorumluluğuna hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1 numaralı bentte açıklanan sebeplerle davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, 2 numaralı bentte açıklanan sebeplerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istenmesi halinde temyiz eden davacıya iadesine, 06.10.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ
E. 2005/13995
K. 2005/12763
T. 23.12.2005
ZORUNLU SİGORTALI ARAÇTA ÇIKAN YANGIN ( Yangının Araçtaki LPG Tankına Sıçraması ve Tankın Patlaması Sonucu Sigortalı Araca Sirayet Etmesi – Bu Durumda Aracın İşletilme Halinde Olmadığının Sorumluluğunun Bir Tehlike Sorumluluğu Değil Kusur Sorumluluğu Olduğu )
ARAÇ İŞLETENİN KUSURU ( Yangının Araçtaki LPG Tankına Sıçraması ve Tankın Patlaması Sonucu Sigortalı Araca Sirayet Etmesi – Bu Durumda Aracın İşletilme Halinde Olmadığının Sorumluluğunun Bir Tehlike Sorumluluğu Değil Kusur Sorumluluğu Olduğu )
TEHLİKE SORUMLULUĞU ( Yangının Araçtaki LPG Tankına Sıçraması ve Tankın Patlaması Sonucu Sigortalı Araca Sirayet Etmesi – Bu Durumda Aracın İşletilme Halinde Olmadığı/Sorumluluğunun Bir Tehlike Sorumluluğu Değil Kusur Sorumluluğu Olduğu )
KUSUR SORUMLULUĞU ( Yangının Araçtaki LPG Tankına Sıçraması ve Tankın Patlaması Sonucu Sigortalı Araca Sirayet Etmesi – Bu Durumda Aracın İşletilme Halinde Olmadığı/Sorumluluğunun Kusur Sorumluluğu Olduğu )
2918/m.85, 91
ÖZET: Araç işleteni bulunan dava/ı aracını evinin önünde bulunan park yerine çektikten ve aracı terk iradesiyle hareket ettikten bir süre sonra aracın arka koltuğunda başlayan yangın araçtaki LPG tankına sıçramış ve tankın patlaması sonucu sigortalı araca sirayet etmiştir. Bu durumda aracın işletilme halinde olmadığının, sorumluluğunun bir tehlike sorumluluğu değil, kusur sorumluluğu olduğunun kabulü gerekir ve bu durumda da davacı tarafın olaya işleten veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kusurunun veya araçtaki bozukluğun neden olduğunu kanıtlaması gerekir.
DAVA: Taraflar arasında görülen davada B. Asliye 6. Hukuk Mahkemesi’nce verilen 30.12.2003 gün ve 2002/888-2003/1501 sayılı kararı onayan Daire’nin 07.04.2005 gün ve 2004/5316-2004/3367 sayılı kararı aleyhinde davalılar vekilleri tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği de anlaşılmış olmakla, dosya için düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR: Davacı vekili, davacıya kasko sigorta poliçesi ile sigortalı aracın davalı M. ‘ye ait ve diğer davalıya ZMSS poliçesi ile sigortalı araçta çıkan yangının sirayetiyle hasarlandığını, davalının asli kusurlu bulunduğunu, hasar bedeli 21.200.000.000 TL.nin ödendiğini belirterek, hurda bedelinin tenziliyle ( 17.950.000.000 ) TL.nın ödeme tarihi 11.07.2002’den itibaren yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekilleri, davanın reddini istemişlerdir.
Mahkemece, davanın kabulüne 17.950.000.000 TL.nın ( davalı sigortanın limitle ve dava tarihinden itibaren faiziyle sorumlu olması kaydıyla ) ödeme tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte müştereken müteselsilen davalılardan tahsiline ilişkin olarak verilen karar, davalılar vekillerinin temyizi üzerine Dairemizce onanmış, bu kez davalılar vekilleri ayrı ayrı karar düzeltme isteminde bulunmuşlardır.
1- Yargıtay Hamında benimsenen gerektirici sebeplere, rizikoyu doğuran olaya ilişkin itfaiyece düzenlenen yangın raporu ve kollukça düzenlenen olay ve görgü tespit tutanağında saptanan bulgu ve verilere aykırı düşen davalı tanığının keşifteki anlatımına itibar edilmemesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalılardan M. vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair karar düzeltme itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Ancak, taraftarca çekişmesiz olduğu üzere yangın apartman önünde park halinde bulunan bu davalıya ait araçta başlamış ve buradan da davacı tarafa kasko sigortası ile sigortalı bulunan araca sirayet ederek kasko sigortalı aracın hasarına neden olmuştur.
2918 sayılı KTK.nun 85/1 nci maddesinde bir aracın işletilmesinden doğan sorumluluk, 85/3 ncü maddesinde ise işletilme halinde olmayan motorlu aracın sebep olduğu trafik kazasından doğan sorumluluk düzenlenmiştir.
2918 sayılı Yasa’nın 85/1 nci maddesinde düzenlenen sorumluluğun bir tehlike sorumluluğu olduğu doktrinde ve uygulamada duruksamaya meydan vermeyecek şekilde kabul edilmektedir. Anılan Yasa’nın 85/3 ncü maddesinde düzenlenen sorumluluğun ise bir tehlike sorumluluğu olmayıp, madde metninden de açıkça anlaşılacağı üzere bir kusur sorumluluğu olduğu ihtilafsızdır. Şu halde somut olayda ilk halli gereken husus davalı işletenin sorumluluğunun bir tehlike sorumluluğu mu, yoksa kusur sorumluğumu olduğu hususudur. Bu noktada üzerinde durulması gereken en önemli husus ise aracın işletilme halinde olmasından neyin anlaşılması gerektiğidir. Bu hususta bir kısım yazarlar aracın işletilme halinde olmasından anlaşılması gerekenin ( ki bu görüş mekanik görüş olarak adlandırılmaktadır. ) tehlikenin motorlu aracın mekanik aksamının çalışması, özellikle motor ve ışık düzeninin çalışması veya bunlar çalışmasa dahi aracın kendiliğinden de olsa ( örneğin park halinde bulunan bir aracın freninin veya vitesinin boşalarak kendiliğinden hareket etmesi gibi ) hareket halinde olmasını ararken, karşı görüşte olanlar ise aracın trafiğe çıkarılmasının ve karayolunda bulunmasının işletilme halinde olduğunun kabulü için yeterli bulunduğunu ve dava konusu olayda olduğu gibi karayolu sayılan yerlerde park halinde bulunan bir aracın işleteninin sorumluluğunun da tehlike sorumluluğu olduğunu kabul etmektedirler. ( Bu konudaki tartışmalar için Bkz. Tekinay/AkmanlBurcuoğlu-Altop, Borçlar Hukuku, Isİ. 1985,s.710 vd, ayrıca Bkz. Çetin Aşçıoğlu, Trafik Kazalarında Hukuki Sorumluluk ve Tazminat davaları, Ank, 1989,S.37 vd ).
Yasa’nın 85/3 ncü maddesinin açık hükmü karşısında mekanik sistemin benimsenmesi gerek ise de, bunun her somut olayın ve özellikle sürücüsünün amacı nazara alınarak değerlendirilmesi gerekeceği de açıktır. Örneğin kırmızı ışıkta beklemek durumunda olan bir araç sürücüsünün aracı stop etmesi veya sürücünün yol kenarındaki bir yerden adres sormak, herhangi bir şey almak için aracı kısa süreli hareketsiz bırakması, yani aracı terk maksadı taşımaması durumunda işletenin sorumluluğunun tehlike sorumluluğu olmadığını kabul etmek de yasa koyucunun amaçları ile bağdaşmayacaktır.
Bu genel açıklamalardan sonra somut uyuşmazlığa dönülecek olursa araç işleteni bulunan davalı aracını evinin önünde bulunan park yerine çektikten ve böylece aracı terk iradesiyle hareket ettikten bir süre sonra aracın arka koltuğunda başlayan yangın bilahare araçtaki LPG tankına sirayet etmiş ve tankın patlaması sonucu yangın büyüyerek sigortalı araca sirayet etmiştir. Bu durumda aracın işletilme halinde olmadığının, dolayısıyla sorumluluğunun bir tehlike sorumluluğu değil, kusur sorumluluğu olduğunun kabulü gerekir ve bu durumda da davacı tarafın KTK.nun 85/3 ncü maddesindeki durumların yani olaya işleten veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kusurunun veya araçtaki bozukluğun neden olduğunu kanıtlaması gerekir. Mahkemece Adli Tıp Kurumu’ndan alınan raporda kasko sigortalı araç hasarının %100 bu davalının kusurundan kaynaklandığı ifade edilmiş ise de, yangının hangi nedenle çıktığının bunda işleten davalının veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kusurlu olup olmadığının veya yangının araçtaki bir bozukluktan ileri gelip gelmediğinin tespiti yapılmamış olduğundan, bu davalının bu yöne ilişen karar düzeltme itirazının kabulüyle Dairemizin 2004/5316 Esas, 2004/3367 Karar ve 17.04.2004 tarihli ilamının ortadan kaldırılarak, yerel mahkeme kararının açıklanan nedenlerle davalı M. yararına bozulması gerekmiştir.
3- İ. Sigorta A.Ş. yönünden yapılan incelemeye gelince; yukarıda yapılan özetten de anlaşılacağı üzere bu davalı diğer davalının işleteni olduğu aracın trafik sigortacısı olup, 2918 sayılı Yasa’nın 91/1 nci maddesi uyarınca trafik sigortacısı işletenin sadece tehlike sorumluluğundan kaynaklanan mali sorumluluğunu üstlendiğinden ve aynı Yasa’nın 85/3 ncü maddesinde düzenlenen kusur sorumluluğu sigorta kapsamı dışında bulunduğundan park halinde olan ve işletilme halinde sayılmayan araçtan sirayet eden yangın sonucu kasko sigortalı araçta meydana gelen hasar ZMSS kapsamında bulunmadığından, mahkemece bu davalı aleyhine açılan davanın reddi yerine kabulüne karar verilmesi doğru bulunmamakla, bu davalı vekilinin karar düzeltme itirazının kabulüyle Dairemiz onama ilamının ortadan kaldırılarak, yerel mahkeme kararının bu nedenle de bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
4-Diğer taraftan Dairemiz temyiz bozma ilamının karar no’su 2004/3367 olması gerekirken maddi hata sonucu 2005/3367 olarak yazılmış bulunduğundan bu hususun da düzeltilmesi cihetine gidilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalılardan M. vekilinin sair karar düzeltme itirazlarının reddine, (2) nolu bentte yazılı nedenlerle M. vekilinin, (3) nolu bentte yazılı nedenlerle ise diğer davalı vekilinin karar düzeltme itirazlarının kabulü ile Dairemizin onama ilamının ortadan kaldırılarak, yerel mahkeme kararının (2) nolu bentte yazılı nedenlerle davalı M. (3) nolu bentte yazılı nedenlerle ise diğer davalı sigorta şirketi yararına BOZULMASINA, (4) no’lu bentte açıklanan nedenlerle Dairemiz temyiz ilamında yer alan “2005/3367 ibaresinin çıkartılarak yerine 2004/3367” ibaresinin yazılmasına, ödediği temyiz peşin, temyiz ilam ve karar düzeltme harçlarının karar düzeltme isteyene iadesine, 23.12.2005 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.