Arazi Kadastrosu Hakkında Yargıtay Kararları
T.C.
YARGITAY
3. CEZA DAİRESİ
E. 2005/9664
K. 2006/1692
T. 13.3.2006
• İŞGAL VE FAYDALANMA ( Kadastro Müdürlüğünden Arazi Kadastro Çalışmalarının 3402 Sayılı Yasanın 4. Maddesine Göre Yapılıp Yapılmadığı Sorulup Yapılmış Bir Çalışma Var İse Buna İlişkin Kayıt ve Belgelerin Getirtilmesi Gereği )
• ARAZİ KADASTRO ÇALIŞMALARI ( 3402 Sayılı Yasanın 4. Maddesine Göre Yapılıp Yapılmadığı Sorulup Yapılmış Bir Çalışma Var İse Buna İlişkin Kayıt ve Belgelerin Getirtilmesi Gereği – İşgal ve Faydalanma )
• İLGİLİ KAYIT VE BELGELERİN GETİRTİLMESİ GEREĞİ ( Kadastro Müdürlüğünden Arazi Kadastro Çalışmalarının 3402 Sayılı Yasanın 4. Maddesine Göre Yapılıp Yapılmadığı Sorulup Yapılmış Bir Çalışma Var İse Buna İlişkin Kayıt ve Belgelerin Getirtilmesi Gereği – İşgal ve Faydalanma )
3402/m. 4, 19
6831/m.93
ÖZET : Suça konu yerde yapılan keşif sonucunda, fen bilirkişi tarafından tanzim edilen raporda dava konusu yerlerin kesinleşen kadastro çalışmaları neticesinde orman vasfı ile maliye hazinesi adına kayıtlı parseller içinde kaldığının belirtmesi karşısında kadastro müdürlüğünden arazi kadastro çalışmalarının 3402 sayılı Yasanın 4. maddesine göre yapılıp yapılmadığı sorulup, yapılmış bir çalışma var ise buna ilişkin kayıt ve belgeler getirtilerek, 6777 sayılı Yasa, 3573 sayılı Yasa, 6831 sayılı Yasa, 2896, 3302 sayılı Yasanın 2/b maddesi ve 3402 sayılı Yasanın 19. maddesi ile uygulama yapılıp yapılmadığı araştırılıp, sonucuna göre sanıkların hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekir.
DAVA : Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunarak; gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Yerinde görülmeyen sair itirazların reddine,
Ancak;
1- Sanık aşamalarda, suça konu tapuda orman vasfı ile maliye hazinesi adına kayıtlı Çankaya ( bereketli ) köyü 174 ada 24, 25, 27 nolu parselleri kendisinin kullanmayıp kardeşi Halil ile Hasan’ın kullandıklarını savunması karşısında adı geçen kişiler hakkında suç duyurusunda bulunulup haklarında kamu davasının açılması sağlandıktan sonra sanık hakkındaki bu dava dosyası ile aralarındaki hukuki ve fiili irtibat nedeniyle birleştirilmesinin sağlanıp delillerin birlikte değerlendirilmesi neticesinde sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken bu yönde eksik soruşturma ile hüküm kurulması,
2- 08.10.2004 tarihinde yerinde yapılan uygulamalı keşif sonucu fen bilirkişi tarafından tanzim olunan raporda dava konusu yerlerin 30.06.2000 tarihinde kesinleşen kadastro çalışmaları neticesinde Çankaya köyü 174 ada 24, 25 ve 27 nolu orman vasfı ile maliye hazinesi adına kayıtlı parseller içinde kaldığını belirtmesine göre, kadastro müdürlüğünden arazi kadastro çalışmalarının 3402 sayılı Yasanın 4. maddesine göre yapılıp yapılmadığı sorulup, bu yasaya göre yapılmış bir kadastro çalışması var ise aynı zamanda bu kadastronun orman kadastrosu niteliğinde olacağı da gözetilerek Çankaya ( bereketli ) köyü 174 ada 24, 25 ve 27 nolu parsele ait kadastro çalışma tutanakları, askı ilan tutanakları, beyanlar hanesinde yazılı kayda ilişkin müstenidatının da getirtilip, bu beyan kaydının 6777 sayılı Zeytinciliğin ıslahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması hakkındaki 3573 sayılı Kanunun Sakız ve Nevileriyle Harnupluklara da Teşmiline Dair Kanun hükümleri ile dava konusu yerde 6831 sayılı Yasanın 1744 sayılı Yasa ile değişik 2. maddesi veya 2896, 3302 sayılı Yasanın 2/b maddesi veya 3402 sayılı Yasanın 4. maddesine göre yapılan sınırlamada 2/b uygulaması yapılmış ise suça konu yer söz konusu yasalar gereğince nitelik yitirilmesinden dolayı hazine adına orman sınırları dışına çıkarılacağından, bu durumda 3402 sayılı Yasanın 19. maddesindeki hazine adına çıkartılan yerde muhdesatın dikkate alınması gerekeceğine dair yasa hükümleri de nazara alınmak suretiyle hukuki durumun tayin ve takdiri gerektiğinin gözetilmesi,
SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş katılan orman idaresi vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı isteme aykırı olarak ( BOZULMASINA ), 13.03.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
20. HUKUK DAİRESİ
E. 2011/7998
K. 2011/7826
T. 22.6.2011
• TAPUSUZ TAŞINMAZIN TESCİLİ ( Arazi Kadastro Çalışmaları Sırasında Tespit Dışı Bırakılan Taşınmazlar Ancak İmar ve İhyası Tamamlandıktan Sonra Zilyetlikle İktisap Edilebilecekleri – İmar İhya Olgusunun Tespit veya Dava Tarihine Göre Nazara Alınması Gerektiği )
• ARAZİ KADASTRO ÇALIŞMALARI SIRASINDA TESPİT DIŞI BIRAKILAN TAŞINMAZLAR ( Ancak İmar ve İhyası Tamamlandıktan Sonra Zilyetlikle İktisap Edilebilecekleri – İmar İhya Olgusunun Tespit veya Dava Tarihine Göre Nazara Alınması Gerektiği )
• KADASTRO HARİCİ YER ( Tapusuz Taşınmazın Tescili – Zilyetliğin Başlangıcı İle Taşınmazın İmar Planı Kapsamına Alındığı Tarih Arasında Davacı Yararına Olağanüstü Zamanaşımı ve Zilyetlikle Taşınmaz Kazanma Koşulları Oluşmadığından Davanın Reddi Gerektiği )
• ZİLYETLİKLE İKTİSAP ( Tapusuz Taşınmazın Tescili – Arazi Kadastro Çalışmaları Sırasında Tespit Dışı Bırakılan Taşınmazlar Ancak İmar ve İhyası Tamamlandıktan Sonra Zilyetlikle İktisap Edilebilecekleri/İmar İhya Olgusunun Tespit veya Dava Tarihine Göre Nazara Alınması Gerektiği )
4721/m.713/1
3402/m.14
ÖZET : Dava, Medeni Yasa’nın 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tesciline ilişkindir. Arazi kadastro çalışmaları sırasında tespit dışı bırakılan taşınmazlar ancak, imar ve ihyası tamamlandıktan sonra zilyetlikle iktisap edilebilirler. İmar ihya olgusunun tespit veya dava tarihine göre nazara alınması gerekir. İhya olgusunun tamamlandığı tarihten itibaren TMK’nın 713/1 ve 3402 sayılı Yasa’nın 14. maddesindeki koşullar altında mülkiyetin kazanılması mümkün olabilecektir. Zilyetliğin başlangıcı ile taşınmazın imar planı kapsamına alındığı tarih arasında davacı yararına olağanüstü zamanaşımı ve zilyetlikle taşınmaz kazanma koşulları oluşmadığından davanın reddi gerekir.
DAVA : Taraflar arasındaki tescil davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalılar Hazine ve Orman Yönetimi vekilleri tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, dava dilekçesinde sınırlarını bildirdiği L… Kasabası, S… mevkiinde bulunan bir parça taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının müvekkili yararına oluştuğunu iddia ederek Medeni Yasa’nın 713. maddesi hükmüne göre müvekkili adına tescilini istemiştir. Mahkemece, davanın kabulüne, Fen Bilirkişi Zekeriye tarafından tanzim edilen rapor ve eki krokide ( A ) harfi ile gösterilen 9240,31 m2 yüzölçümündeki taşınmazın davacı İbrahim oğlu, 1953 doğumlu Durhasan adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davalılar Hazine ve Orman Yönetimi vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medeni Yasa’nın 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tesciline ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 04.03.1988 tarihinde ilan edilerek kesinleşen orman kadastrosu ve 6831 sayılı Yasa’nın 3302 sayılı Yasa ile değişik 2/B madde uygulaması vardır.
Taşınmazın bulunduğu yerde genel arazi kadastrosu işlemi 1960-1962 yıllarında yapılıp sonuçları ilan edilerek kesinleşmiş ve dava konusu edilen taşınmaz arazi kadastrosunda tespit dışı ( kadastro harici ) bırakılmıştır.
Yörede yapılan arazi kadastro çalışmaları sırasında çekişmeli taşınmaz tespit dışı ( kadastro harici ) bırakıldığı sabit olduğuna göre, böyle bir taşınmazın 3402 sayılı Kadastro Yasası’nın 17. maddesine göre imar-ihyası tamamlandıktan sonra zilyetlikle iktisabı mümkündür. Ancak ihya edilen taşınmaz, il ya da ilçe veya kasabaların imar alanının kapsadığı alan içinde ise, imar-ihya ile kazanılması mümkün değildir. Bu nedenle, taşınmazın imar kapsamı içine alınma tarihi önem arz eder. İmar-ihya olgusunun tespit veya dava tarihine göre nazara alınması gerekir. İhya olgusunun tamamlandığı tarihten itibaren, TMK.’nun 713/1 ve 3402 sayılı Yasa’nın 14. maddesindeki koşullar altında zilyet edilmiş olması halinde o yerin mülkiyetinin iktisabı mümkün olabilecektir. Dava konusu edilen taşınmaz Belediye Meclisi’nin 18.11.1986 tarih 7/1 sayılı kararı ile imar planı içine alınmıştır. Yerel bilirkişi ve tanık beyanlarına göre, davacının zilyetliğinin taşınmazın imar planı içine alındığı tarihten sonra, 1980’li yıllarda başladığı anlaşılmaktadır.
Davacının çekişmeli taşınmaz üzerindeki zilyetliğinin başlangıcı 1980 yılı ile taşınmazın imar planı kapsamına alındığı 18.11.1986 tarih arasında davacı yararına olağanüstü zamanaşımı ve zilyetlikle taşınmaz kazanma koşulları oluşmadığı, hal böyle olunca davanın reddine karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme ile davanın kabulüne karar verilmiş olması doğru değildir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalılar Hazine ve Orman Yönetimi vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün ( BOZULMASINA ), peşin alınan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, 22.06.2011 günü oybirliği ile karar verildi.
T.C.
YARGITAY
20. HUKUK DAİRESİ
E. 2008/5157
K. 2008/10806
T. 18.7.2008
• TAPU İPTAL VE TESCİL ( Taşınmazın Aynına İlişkin Davalarda Davalı Sıfatının Taşınmazın Tapudaki Pay Sahibi Tüm Maliklere Ait Olacağı – Çap Krokisi İçinde Bir Bölümün İmar Yolu Olarak Bırakıldığı Bu Nedenle İmar Uygulamasını Yapan Belediyenin Davalı Sıfatının Bulunduğu )
• ARAZİ KADASTROSU ( Yoluyla Oluşturulan Tapu Kaydının İptal ve Orman Niteliğiyle Tescili Davası – Taşınmazın Aynına İlişkin Davalarda Davalı Sıfatının Taşınmazın Tapudaki Pay Sahibi Olan Tüm Maliklere Ait Olacağı/Diğer Maliklere Dava Açılması Halinde Davaların Birleştirileceği )
• TAŞINMAZIN AYNINA İLİŞKİN DAVALAR ( Davalı Sıfatının Taşınmazın Tapudaki Pay Sahibi Olan Tüm Maliklere Ait Olacağı – Tapu İptal ve Tescil )
• DAVALARIN BİRLEŞTİRİLMESİ ( Tapu İptal ve Tescil – Diğer Maliklere Dava Açılması Halinde Davaların Birleştirileceği )
3402/m.12
ÖZET : Dava kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde kalan taşınmazın daha sonra arazi kadastrosu yoluyla oluşturulan tapu kaydının iptal ve orman niteliğiyle tesciline ilişkindir. Taşınmazın aynına ilişkin davalarda davalı sıfatının taşınmazın tapudaki pay sahibi olan tüm malik yada maliklerine ait olduğu, çap krokisi içinde bir bölümün imar yolu olarak bırakıldığı bu nedenle imar uygulamasını yapan Belediyenin davalı sıfatının bulunduğu, davalılar dışında da bir kısım paydaş yada paydaşlarının bulunduğu, bu paydaşlarında davalı sıfatı olduğu, yokluklarında yargılama yapıp hüküm kurulamayacağı, bu nedenle davacının davalılar dışındaki diğer paydaşlar aleyhine dava açması için olanak verilmesi ve dava açması halinde davaların birleştirilerek aleyhine dava açılanların savunma ve delillerinin sorularak yargılamaya devam edilmesi gerekir.
DAVA : Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Orman Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı Orman Yönetimi, 14.12.2004 tarihli dilekçesiyle, Duraliler Köyü 1946 sayılı parselin yörede yapılıp kesinleşen orman kadastro sınırları içinde kaldığını, davalı adına olan tapu kaydının iptali ve orman niteliği ile Hazine adına tescilini istemiştir. Mahkemece davanın REDDİNE karar verilmiş, hüküm davacı Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde kalan taşınmazın daha sonra arazi kadastrosu yoluyla oluşturulan tapu kaydının iptal ve orman niteliğiyle tesciline ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 1942 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır. Daha sonra 1976 yılında ilk tahditin aplikasyonu ve Murat paşa Vakfının tapulu taşınmazları yönünden Vakıflar Genel Müdürlüğünün itirazı üzerine Yargıtay 2. Hukuk Dairesi Başkanın hakem sıfatıyla verdiği karar ile tahditi iptal edilen yerler hakkında yapılan ormanların kadastrosu çalışmaları 15.09.1976 tarihinde, bu işlemlere karşı yapılan itirazları inceleyen 7 Numaralı Orman Kadastro Komisyonu işlemleri de 09.12.1976 tarihinde ilan edilmiştir. Daha sonra 1988 yılında 36 Numaralı Orman Kadastro Komisyonunca aplikasyon ve sınırlandırması yapılmamış ormanların kadastrosu ile 3302 Sayılı Yasa ile değişik 6831 Sayılı Yasanın 2/B madde uygulaması yapılmış ve 15.06.1989 tarihinde ilan edilmiştir.
Dava konusu Duraliler Köyü 1946 sayılı parsel 1988 yılında yapılan genel arazi kadastrosunda, 343 m2 kargir ev ve bahçesi olarak kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle öncesinde dava dışı 1938, 1950 ve 1963 sayılı parsellerin bir bütün olduğundan söz edilerek ½ şer pay ile Ş… K… ve Ş… K… adlarına tesbit edilmiş, Vakıflar Yönetiminin tapuya dayalı olarak açtığı davasının feragat nedeniyle reddine ilişkin Kadastro Mahkemesinin 20.01.1992 gün ve 1991/1492-897 sayılı kararının kesinleşmesi sonucu tesbit gibi Ş… K… ve Ş… K… adına tescil edilmiştir. Daha sonra 2981 Sayılı Yasa hükümlerine göre 119 m2 bölümü Düzenleme Ortaklık Payı olarak belirlenip, 224 m2 bölümü ilkin 20022 ada 5 ve 20023 ada 1 sayılı parsellere ifraz edilmiş ve 18.09.2002 tarihinde yeniden yapılan parselasyonda da bir bölümü imar yolu olarak belirlenmiş, bir bölümü ise 20022 ada 11 ve 20023 ada 3 sayılı parsellere ifraz edilmiş, 20022 ada 11 sayılı 2968 m2 yüzölçümündeki parselin 7544/296800 er payı, 6069 m2 yüzölçümündeki 20023 ada 3 sayılı parselin ise 37/6069 ar payı Ş… K… ve Ş… K… adına tescil edilmiştir. bu parsellerin tapu kayıtları getirtilmediğinden diğer paydaşlar belirlenememektedir.
Getirtilen tapu kayıtları ve krokilerden, çekişmeli parselin 2981 sayılı yasa hükümlerine göre ifrazıyla çekişmeli parselin çap krokisi içinde aynı köy 20023 ada 3 ve 20022 ada 11 sayılı parsellerin oluşturulduğu, bir bölümünün ise imar yolu olarak bırakıldığı, sözü edilen parsellerin davalılar dışında başka paydaşlarının da bulunduğu anlaşılmakla birlikte, tüm malikleri gösteren tapu kaydı getirtilmediğinden, davalılar dışındaki diğer malikleri tesbit edilememektedir. Taşınmazın aynına ilişkin davalarda davalı sıfatının taşınmazın tapudaki pay sahibi olan tüm malik yada maliklerine ait olduğu, davanın Duraliler Köyü 1015 sayılı parselin çap krokisi içinde kalan taşınmaz için açıldığı, çap krokisi içinde bir bölümün imar yolu olarak bırakıldığı bu nedenle imar uygulamasını yapan Belediyenin davalı sıfatının bulunduğu, parselasyon ile 1015 sayılı parselin tapudaki sayfasının kapatıldığı, ifrazen 20023 ada 3 ve 20022 ada 11 sayılı parsellerin oluştuğu, bu parsellerde davalıların payları bulunmakla birlikte, davalılar dışında da bir kısım paydaş yada paydaşlarının bulunduğu, bu paydaşların da davalı sıfatı olduğu, yokluklarında yargılama yapıp hüküm kurulamayacağı, bu nedenle imar uygulaması ve parselasyonu yapan Belediye Başkanlığı ile 20023 ada 3 ve 20022 ada 11 sayılı parsellerin davalılar dışındaki diğer paydaşları aleyhine dava açması için olanak verilmesi ve dava açması halinde davaların birleştirilerek aleyhine dava açılanların savunma ve delillerinin sorularak yargılamaya devam edilmesi gerektiği düşünülmeden yargılamaya devamla hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı Orman Yönetiminin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde yatıran Orman Yönetimine iadesine, 18.07.2008 günü oybirliği ile karar verildi.
T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 1999/20-683
K. 1999/847
T. 20.10.1999
• ORMAN TAHDİDİNE İTİRAZ ( Arazi Kadastrosuyla Birlikte Yapılan Orman Tahdidi İşleminin Taşınmazın Bulunduğu Yerde İlan Edilmemiş Olması )
• KADASTRO TESPİTİNE İTİRAZ ( Arazi Kadastrosuyla Birlikte Yapılan Orman Sınırlandırmasının Taşınmazın Bulunduğu Yerde İlan Edilmemesi )
• ARAZİ KADASTROSUYLA BİRLİKTE YAPILAN ORMAN TAHDİDİNE İTİRAZ ( Orman Tahdidi İşleminin Taşınmazın Bulunduğu Köyde İlan Edilmemiş Olması )
6831/m.2/B
3402/m.4
ÖZET :Hazinenin, nizalı yerin hazineye ait yerlerden olduğu iddiasıyla katıldığı kadastro tesbitine itiraz davasında, taşınmazın 3402 sayılı Kanunun 4. maddesi uyarınca yapılan orman kadastrosunda orman olarak sınırlandırıldığı anlaşıldığına göre; öncesi orman sayılan yerlerden olan nizalı taşınmazın orman kadastro komisyonunca orman sınırları dışına çıkarılıp çıkarılmadığı, orman niteliğini tam olarak kaybedip kaybetmediği usulüne uygun biçimde saptanmalıdır.
DAVA : Taraflar arasındaki “tesbite itiraz” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Mersin Kadastro Mahkemesince davanın reddine dair verilen 5/6/1996 gün ve 1995/93 E., 1996/145 K. sayılı kararın incelenmesi davacı Orman Yönetimi vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 7/10/1997 gün ve 1997/8195-8930 sayılı ilamıyla; ( … Davacı Orman Yönetimi, Kurudere Köyünde bulunan 175 parsel nolu taşınmazın 1050 m2 lik kısmının kesinleşen tahdit içinde olduğundan bahisle dava açmış, mahkemece 834 m2 kısım tahdit içinde kaldığından orman olarak Hazine adına tescili yönünde hüküm kurulmuş ve karar Orman Yönetimince temyiz edilmiştir.
Hükmüne uyulan Dairemizin 29/11/1994 günlü 94/1511 esas, 16418 karar sayılı kararında ( Taşınmazın bulunduğu yörede üç aşamalı orman tahdidi yapılmıştır.
A- 1981/1982 yılları arasında 1744 sayılı Yasa uyarınca orman sınırlaması ve 2. madde uygulaması yapılıp, sonuçları 15/11/1982 tarihinde ilan edilmiştir.
B- İkinci olarak yine aynı yörede 1985/1986 yılları arasında 2896 sayılı Yasa uyarınca orman sınırlaması ve 2/B uygulaması gerçekleştirilip, sonuçları 2/7/1985 tarihinde ilan edilmiştir.
C- Üçüncü olarak yine aynı yörede 6831 sayılı Yasanın değişik 2/B maddesinin uygulaması gerçekleştirilip, sonuçları 6/4/1988 tarihinde ilan edilmiştir. Olayın bu üç aşama ile oluşmuş tahditlere göre çözümlenmesi gerekir.
Mahkemece yapılan keşif sonucu düzenlenen 22/6/1993 tarihli rapor ve buna bağlı kroki, değinilen üç aşamalı tahdit işlemlerini içermeyip, hüküm kurulmasına olanak sağlayacak nitelikte değildir. O halde, öncelikle yukarıda değinilen değişik üç ayrı orman tahdidi ve dışarı çıkarma işlemleri ile ilgili tüm ( işe başlama-sürdürme-bitirme ve askı ilan tutanakları ile okunaklı onaylı harita örnekleri ) getirtilip, dosyaya eklenmelidir.
Tapulamaya yapılan itiraz nedeniyle 1985 ve 1988 yıllarında gerçekleştirilip, ilan edilen tahdit ve dışarı çıkarma işlemleri kesinleşmez. Anılan itiraz orman tahditlerini de kapsar ve dava tahdide itiraz niteliğini kazanır. Yalnız 1744 sayılı Yasa uyarınca yapılmış ve 15/11/1982 tarihinde ilan edilmiş olan uygulama, süre itibariyle ilan tarihine göre kesinleşmiştir. 1985 ve 1988 tarihlerinde yapılan işlemler kesinleşmiş sayılamayacağından, araştırmanın bu olgulara göre yapılması gerekir. Ayrıca öncesi itibariyle de araştırma zorunluluğu doğmuş bulunduğundan en eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve amenajman planı ilgili kurumdan getirtilip dosyaya eklenmelidir.
Önceki bilirkişiler dışında yeniden seçilecek üç uzman orman mühendisi ve bir fen elemanı ile keşif yapılarak, yukarıda değinilen tüm işlemlerle ilgili belge ve haritalar uygulanıp, aşağıda belirtilen hususlara açıklık getirilmelidir.
1- Öncelikle, memleket haritası, hava fotoğrafı ve amenajman planı uygulanarak taşınmaz ve çevresinin bu belgelerde ne olarak nitelendirildiği belirlenmelidir.
2- 1744 sayılı Yasanın 2. madde uygulaması ile oluşmuş tahdit ilan tarihi itibariyle tapulamadan öncesine rastlayıp, kesinleşmiş olmakla, bu yasa uyarınca kesinleşen tahdit haritasına göre, dava konusu parselin ve bu yasaya göre dava edilen miktarın konumu belirlenmeli, krokisine işaretlenmelidir.
3- 1985 yılında ilan edilmiş olan 2896 sayılı Yasa ve 2/B uygulamasıyla ilgili harita uygulanıp ( Bu yasaya göre dışta kalan ormanların tekrar tahdit içine alınma olanağı sağlandığı için, taşınmazın kısmen veya tamamen, tahdit içine alınıp, alınmadığı ve dışarı çıkarılan bu bölüm var ise, bu kesimin neresi olduğu araştırılıp, 2896 sayılı Yasa uyarınca düzenlenmiş haritaya göre, taşınmazın tamamının konumu belirlenip, krokisinde işaretlenmelidir ).
4- 1988 yılında ilan edilen son orman tahdidi ve 2/B uygulaması ile ilgili harita uygulanıp, yine taşınmazın tamamının tabi olduğu işlem belirlenip, konumu saptanıp, krokisine işaretlenmelidir.
Değinilen yöntemle yapılacak araştırma ve uygulama sonucu taşınmaz için başlangıçta, 1744 sayılı Yasa uyarınca yapılan işlem kesinleşmiş olup, diğer işlemler kesinleşmediğine ve 2896 sayılı Yasa ile tekrar orman sınırları içine alma olanağı bulunduğuna göre, gerek öncesi itibariyle, gerek değinilen işlemler itibariyle orman sayılan yerlerden olup olmadığı dışarı çıkarılan kısmı bulunup bulunmadığı belirlenip, tüm kanıtlar birlikte değerlendirilerek, ulaşılacak sonuca göre hüküm kurulmalıdır. Taşınmaz, dayanak belgeler karşısında, öncesi itibariyle orman sayılan yerlerden olup, 1744 sayılı Yasa uygulaması ile orman sınırları içine alınıp, dışarı çıkarılmamış ise veya 1744 uygulamasında dışta kalmış olsa dahi ve 1985-1988 yıllarında yapılan işlemlerle tekrar tahdit içine alınmış ise, orman olarak kabulü gerektiği düşünülmelidir. Değinilen bütün bu yönler gözetilmeksizin, eksik inceleme, yetersiz keşif ve araştırma ile hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır dendiği halde, bozma kararı gereği yerine getirilmemiştir.
Bozma kararı gereğinin aynen yerine getirilmesi zorunludur… ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Dava, kadastro tesbitine itiraza ilişkindir.
Yerel mahkemenin davanın reddine ilişkin kararı Özel Dairece yukarıda gösterilen nedenlerle bozulmuştur. Yerel mahkemece 1990 yılında Çağlarca Köyünde arazi kadastro çalışmaları ile orman kadastro çalışmalarının 3402 sayılı Yasanın 4. maddesine göre birlikte yapıldığı; yapılan bu Orman sınırlama çalışmalarının taşınmazın bulunduğu kurudere köyünde ayrıca ilan edilmediği bildirilerek önceki kararında direnmiştir.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, mahkeme kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle delilerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmasına göre, usul ve yasaya uygun bulunan direnme kararının onanması gerekir.
SONUÇ : Davacı Orman Yönetimi vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA, 1.370.000 TL. temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 20/10/1999 gününde, oyçokluğu ile karar verildi.