Arsa Niteliğinin Belirlenmesi Hakkında Yargıtay Kararları
T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 2010/6-320
K. 2010/349
T. 30.6.2010
• FESHİ İHBAR NEDENİYLE TAHLİYE ( Kiralanan Arsa Niteliğinde Olup Kira Süresi de Belli Olmadığından Uyuşmazlığın Borçlar Kanunu’nun 262.Md.sine Göre Çözümlenmesi Gerektiği )
• ARSA NİTELİĞİNDE OLAN KİRALANAN ( Feshi İhbar Nedeniyle Kiralananın Tahliyesi – Kira Süresi de Belli Olmadığından Uyuşmazlığın Borçlar Kanunu’nun 262.Md.sine Göre Çözümlenmesi Gerektiği )
• İHBAR SÜRESİ ( Davacı Feshi İhbarında Yasada Belirtilen Süreden Daha Fazla Olmak Üzere Akdin Fesh Edileceği Tarihi Göstermiş Olup Yapılan Bu İhbarın Süresinde Kabul Edilmemesinin Düşünülemeyeceği )
• TAHLİYE İSTEMİ ( Feshi İhbar Nedeniyle – Kiralanan Arsa Niteliğinde Olup Kira Süresi de Belli Olmadığından Uyuşmazlığın Borçlar Kanunu’nun 262.Md.sine Göre Çözümlenmesi Gerektiği )
818/m.262
ÖZET : Uyuşmazlık feshi ihbar nedeniyle kiralananın tahliyesine ilişkindir. Kiralanan arsa niteliğinde olup kira süresi de belli olmadığından uyuşmazlığın Borçlar Kanunu’nun 262.maddesine göre çözümlenmesi gerekir. B.K.’nun 262.maddesine göre taraflar aksini kararlaştırmamış ise ve o yörede feshi ihbarın zamanını tayin için bir adet yok ise altı aylık bir sürenin sonu için en az üç ay evvel yapılması gereken ihbarla akit feshedilebilecektir. Kanun koyucu kiracının fesih tarihine kadar tahliye için hazırlıklarını yapması ve yeni bir yer bulması, kiralayanın ise yeni bir kiracı bulabilmesi için böyle bir süre öngörmüştür. Amaç tarafların zarar görmemesidir. BK.262.maddede düzenlenen süreler kamu düzenine ile ilişkin olmayıp bu sürelerden daha fazla süre tayin edilmesi de mümkündür.
Davacı feshi ihbarında yasada belirtilen süreden daha fazla olmak üzere akdin fesh edileceği tarihi göstermiş olup yapılan bu ihbarın süresinde kabul edilmemesi düşünülemez. Fesih tarihi belli olup; yasada öngörülen süreden daha fazla süre de kiracıya verilmiş olduğundan doğacak herhangi bir zarardan da bahsedilemez.
DAVA : Taraflar arasındaki “Tahliye” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda;Ümraniye 2.Sulh Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 11.11.2008 gün ve 2007/1575 E., 2008/1468 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 6.Hukuk Dairesinin 16.06.2009 gün ve 2213-5729 sayılı ilamı ile;
( … Uyuşmazlık feshi ihbar nedeniyle kiralananın tahliyesine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi üzerine hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili, dava dilekçesinde, davalının dava konusu edilen arsada 1.5.2005 başlangıç tarihli kira sözleşmesi ile kiracı olduğunu, Borçlar Kanunu’nun 262. maddesi gereğince sözleşmenin yenilenmeyeceğinin, 1.11.2007 tarihi itibariyle sözleşmenin feshedildiğinin 26.4.2007 tarihinde tebliğ edilen ihtarname ile bildirildiğini, ancak sonuç alınamadığını belirterek, davalının kiralanandan tahliyesini talep etmiştir. Davalı vekili, kiralanana ilişkin kira sözleşmesinin davalının müteveffa babası Celal Aydemir ile yapıldığını, müvekkilinin iş yerini kardeşi Ramazan Aydemir ile birlikte kullandığını, davanın tüm mirasçılara karşı açılması gerektiğini, kira sözleşmesinin süresiz olmadığını, 6570 Sayılı Kanun gereğince bir yıl süre ile yenilendiğini, 1.5.2008 tarihinde sona ereceğini, sözleşme devam ettiğinden ve müvekkili tüm edimlerini yerine getirdiğinden davacının tahliye davası açma hakkının bulunmadığını, davanın kira parasını artırmaya yönelik açıldığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Borçlar Kanunu’na tabi süresiz sözleşmelerde feshi ihbar süresi bu kanunun 262. maddesi hükmüne göre belirlenir. Anılan madde hükmü gereğince süresiz sözleşmelerde üç ay önceden kiracıya feshi ihbar tebliğ ettirilmesi ve o dönem sonunda dava açılması gerekir. Altı aylık dönemin birinde tebliğ ettirilen feshi ihbar ancak bu dönem sonunda dava açma hakkı verir. Bu feshi ihbar sonraki dönem için kullanılamaz. Ancak ihbarda kiralayan birinci altı aylık dönemi değil de ikinci altı aylık dönemi belirterek sözleşmeyi o dönem için feshettiğine açıkça işaret etmişse o takdirde birinci dönemde tebliğ edilen bu ihtara dayanarak ikinci altı aylık dönemin sonunda dava açılması mümkündür.Borçlar Kanunu’nun kapsamına giren yerlerin tahliyesi için feshi ihbar yeterli olup başka sebep aramaya gerek yoktur.
Olayımıza gelince; Davada dayanılan ve hükme esas alınan sözlü kira sözleşmesinin 1.5.2005 başlangıç tarihli ve süresiz olduğu anlaşılmaktadır. Arsa olarak kiraya verildiği belli olan kiralanan Borçlar Kanununun adi kiraya ilişkin hükümlerine tabi bulunduğundan taraflardan her biri B.K.262.maddesindeki sürelerden yararlanarak ihbar suretiyle sözleşmeyi feshedebilir. Sözleşmenin kurulduğu tarihe nazaran son kira dönemi 1.5.2006-1.5.2007 tarihi arasında ikinci altı aylık dönem olan 1.11.2006-1.5.2007 dönemi için feshi ihbarın üç ay önceden yani 1.11.2006-1.2.2007 tarihleri arasında tebliğ edilmesi, davanın da 1.5.2007-1.11.2007 tarihleri arasında açılması gerekir. Davacının 26.4.2007 tarihli feshi ihbarı yukarıda anlatıldığı gibi ikinci altı aylık dönemin üç ay öncesine rastlamadığından hukuki sonuç doğurmaz. Bu dönem için açılacak olan bir dava esasen feshi ihbar zamanında yapılmadığı için süresinde kabul edilemeyeceğinden redde mahkumdur. Burada önemli olan husus feshi ihbarın kendi müddeti içinde muhataba tebliğ edilmesidir. Dairemizin yerleşen Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen içtihatlarına göre her altı aylık dönem kendi içinde hukuki sonuç doğurur. Bu nedenle feshi ihbar süresinde yapılmadığından 26.4.2007 tarihli feshi ihbarda kira sözleşmesinin 1.11.2007 tarihi itibariyle fesh edildiğinin bildirilmesi hukuki bir önem taşımaz. Kira sözleşmesi sözlü olup, taraflar ihbar sürelerini serbestçe tayin etmediklerine göre feshi ihbarın süresinde yapılıp yapılmadığı hususunda B.K.’nun 262.maddesinin uygulanması zorunludur.1.5.2007-1.5.2008 tarihleri arasında ve altı aylık dönem olan 1.11.2007 için üç ay önceden 1.5.2007-1.8.2007 tarihleri arasında yapılmış bir feshi ihbarda bulunmadığından 7.10.2007 tarihinde açılan davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır… ),
Gerekçesiyle oyçokluğu ile bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Davacı vekili, feshi ihbar nedenine dayalı olarak davalının kiralanandan tahliyesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Yerel Mahkemece feshi ihbarın süresinde olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar, Özel Dairece yukarıda yazılı gerekçe ile bozulmuş, yerel mahkeme aynı gerekçe ile önceki kararında direnmiştir.
Dava konusu taşınmazın arsa nitelikli ve 1.5.2005 başlangıç tarihli sözlü kira sözleşmesiyle belirsiz süreli olarak kiralandığı, feshi ihbarın 26.04.2007 tarihinde 1.11.2007 tarihi itibariyle yapıldığı ve davanın 7.12.2007 tarihinde açıldığı konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Uyuşmazlık, feshi ihbarın süresinde yapılıp yapılmadığı noktasındadır.
Kiralanan arsa niteliğinde olup kira süresi de belli olmadığından uyuşmazlığın Borçlar Kanunu’nun 262.maddesine göre çözümlenmesi gerekir.
B.K.’nun 262.maddesine göre taraflar aksini kararlaştırmamış ise ve o yörede feshi ihbarın zamanını tayin için bir adet yok ise altı aylık bir sürenin sonu için en az üç ay evvel yapılması gereken ihbarla akit feshedilebilecektir.
Kanun koyucu kiracının fesih tarihine kadar tahliye için hazırlıklarını yapması ve yeni bir yer bulması, kiralayanın ise yeni bir kiracı bulabilmesi için böyle bir süre öngörmüştür. Amaç tarafların zarar görmemesidir.
BK.262.maddede düzenlenen süreler kamu düzenine ile ilişkin olmayıp bu sürelerden daha fazla süre tayin edilmesi de mümkündür.
Davacı 26.4.2007 tarihinde keşide ve tebliğ ettirdiği ihbarname ile altı aylık dönem sonu olan 1.11.2007 tarihi itibariyle akdi feshedeceğini belirterek davasını da 7.12.2007 tarihinde açmıştır. Davacı altı aylık dönem sonu olan 1.11.2007 tarihini göstererek fesih iradesini 26.4.2007 tarihinde altı ay önceden davalı kiracıya bildirmiştir.Yani davacı feshi ihbarında yasada belirtilen süreden daha fazla olmak üzere akdin fesh edileceği tarihi göstermiş olup yapılan bu ihbarın süresinde kabul edilmemesi düşünülemez. Fesih tarihi belli olup; yasada öngörülen süreden daha fazla süre de kiracıya verilmiş olduğundan doğacak herhangi bir zarardan da bahsedilemez.
O halde, aynı hususlara değinen mahkemece delillerin değerlendirilmesinde ve varılan sonuçta bir isabetsizlik bulunmamasına göre, usul ve yasaya uygun bulunan direnme kararının onanması gerekir.
SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA ve aşağıdaki dökümü yazılı ( 688,50 )TL.bakiye temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 30.06.2010 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
T.C.
YARGITAY
5. HUKUK DAİRESİ
E. 2011/18103
K. 2012/6720
T. 3.4.2012
• KAMULAŞTIRMASIZ EL ATILAN TAŞINMAZ VE YAPI BEDELİNİN TAHSİLİ ( Taşınmaz Arsa Niteliğinde Olduğundan Değer Biçilirken Yöntemince Oluşturulacak Bilirkişi Kurulu Eşliğinde Keşif Yapılacağı – Taşınmazın Emsal Taşınmazlara Göre Üstünlük Oranı Yönünden Raporun Denetleneceği )
• ARSA NİTELİĞİNDE OLAN TAŞINMAZ ( Kamulaştırmasız El Atılan Taşınmaz ve Yapı Bedelinin Tahsili İstemi – Değer Biçilirken Yöntemine Uygun Oluşturulacak Bilirkişi Kurulu Eşliğinde Keşif Yapılıp Alınacak Sonuca Göre Hüküm Kurulacağı )
• EMSAL TAŞINMAZLARA GÖRE ÜSTÜNLÜK ORANI ( Kamulaştırmasız El Atılan Taşınmaz Bedelinde Değerlendirme Tarihinde Arsa Metrekare Rayiç Bedeli Takdir Komisyonu Tarafından Belirlenen Emlak Vergisine Esas Olan m2 Değerlerinin İlgili Belediye Başkanlığı Emlak Vergi Dairesinden İsteneceği )
• AFET BÖLGESİ İÇİNDE KALAN BÖLÜM ( Taşınmazın Kamulaştırmasız El Atmadan Arta Kalan ve İmar Planında Yapı ve İkamet İçin Yasaklanan Afet Bölgesi İçinde Kalan Bölümünün de Bedeline Hükmedileceği )
2942/m.10, 11
ÖZET : Dava, kamulaştırmasız el atılan taşınmaz ve yapı bedelinin tahsiline ilişkindir. Taşınmaz arsa niteliğinde olduğundan değer biçilirken yöntemine uygun oluşturulacak bilirkişi kurulu eşliğinde keşif yapılıp, rapor sonucuna göre hüküm kurulması gerekir. Değerlendirme tarihinde Arsa Metrekare Rayiç Bedeli Takdir Komisyonu tarafından belirlenen emlak vergisine esas olan m2 değerlerinin, ilgili Belediye Başkanlığı Emlak Vergi Dairesinden istenip, taşınmazın, emsal taşınmazlara göre üstünlük oranı yönünden bilirkişi kurulu raporu da denetlenmeden eksik inceleme ile hüküm kurulması ve taşınmazın kamulaştırmasız el atmadan arta kalan ve imar planında yapı ve ikamet için yasaklanan afet bölgesi içinde kalan bölümünün de bedeline hükmedilmesi gerektiğinin düşünülmemesi hukuka aykırıdır.
DAVA : Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz ve yapı bedelinin tahsili davasının kısmen kabulüne dair verilen yukarıda tarih ve numaraları yazılı hükmün duruşmalı olarak Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla duruşma için belirlenen 03.04.2012 günü temyiz eden davacı vekili ile aleyhine temyiz olunan davalı idare vekilinin yüzlerine karşı duruşmaya başlanarak temyiz isteminin süresinde olduğu görülüp, taraf vekillerinin sözlü açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler okunup iş anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Dava, kamulaştırmasız el atılan taşınmaz ve yapı bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Dosyada bulunan delil ve belgelere göre taşınmaz üzerinde bulunan ve davalı idarece yıktırılan yapının bedeline hükmedilmemesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Ancak;
Taşınmazın zemini yönünden yapılan inceleme ve alınan raporlar hüküm kurmaya yeterli değildir. Şöyle ki;
1-Dava konusu taşınmaz arsa niteliğinde olduğundan değer biçilirken yöntemine uygun oluşturulacak bilirkişi kurulu eşliğinde keşif yapılıp, alınacak rapor sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, bir inşaat mühendisi ve bir mülk bilirkişisinden oluşan bilirkişi kurulunun düzenlediği rapora göre karar verilmesi,
2-Değerlendirme tarihi olan 2007 yılında dava konusu taşınmaz ile, bilirkişi kurulunca emsal kabul edilecek taşınmazların, Arsa Metrekare Rayiç Bedeli Takdir Komisyonu tarafından belirlenen emlak vergisine esas olan m2 değerlerinin, ilgili Belediye Başkanlığı Emlak Vergi Dairesinden istenip, dava konusu taşınmazın, emsal taşınmazlara göre üstünlük oranı yönünden bilirkişi kurulu raporu da denetlenmeden eksik inceleme ile hüküm kurulması,
3-Dava konusu taşınmazın kamulaştırmasız el atmadan arta kalan ve imar planında yapı ve ikamet için yasaklanan afet bölgesi içinde kalan bölümünün de bedeline hükmedilmesi gerektiğinin düşünülmemesi,
Doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenle HUMK’nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz eden davacı yararına yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca takdir olunan 900,00-TL. vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine, davacıdan peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine, 03.04.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
5. HUKUK DAİRESİ
E. 2012/12908
K. 2012/14956
T. 3.7.2012
• KAMULAŞTIRMASIZ EL ATILAN TAŞINMAZA YÖNELİK ECRİMİSİL DAVASI ( Ecrimisil Bedelinin Hesaplanmasında Taşınmazın Arsa mı Arazi mi Olduğunun Tespit Edileceği – Tapu Malikinin Ölü Olduğu/Tapu Maliki ve Davacılar Arasındaki İlişkinin Tespit Edileceği )
• ECRİMİSİL BEDELİNİN HESAPLANMASI ( Kamulaştırmasız El Atılan Taşınmaza Yönelik Müdahalenin Meni ve Ecrimisil Davası – Ecrimisil Bedelinin Hesaplanmasında Taşınmazın Arsa mı Yoksa Arazi mi Olduğunun Tespit Edileceği )
• ARSA NİTELİĞİNDE TAŞINMAZ ( Kamulaştırmasız El Atılan Taşınmaza Yönelik Müdahalenin Meni ve Ecrimisil Davası – Ecrimisil Bedeli Hesaplanırken Taşınmaz Arsa İse Diğer Arsaların Dava Tarihinden Geriye Doğru Ecrimisil İstenen Süre İçinde Kiraya Verilip Verilmediklerinin Tespit Edileceği )
• ARAZİ NİTELİĞİNDE TAŞINMAZ ( Kamulaştırmasız El Atılan Taşınmaza Yönelik Müdahalenin Meni ve Ecrimisil Davası – Ecrimisil Bedeli Hesaplanırken Taşınmaz Arazi İse Dava Tarihinden Geriye Doğru Taşınmaza Ekilebilecek Net Ürün Gelirinin Esas Alınacağı )
• TAPU MALİKİNİN ÖLÜ OLMASI ( Kamulaştırmasız El Atılan Taşınmaza Yönelik Müdahalenin Meni ve Ecrimisil Davası – Tapu Maliki ve Davacılar Arasındaki Hukuki İlişki Tespit Edilmeden Tam Pay Üzerinden Ecrimisil Bedeline Hükmedilmesinin İsabetsiz Olduğu )
3402/m.11
ÖZET : Dava, kamulaştırmasız el atılan taşınmaza yönelik müdahalenin meni ile ecrimisil bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Ecrimisil bedelinin hesaplanmasında dava konusu taşınmazın niteliği belirlenerek;
a ) Arsa ise, taşınmazın bulunduğu mevkideki diğer arsaların dava tarihinden geriye doğru ecrimisil istenen süre içinde kiraya verilip verilmedikleri, veriliyor iseler nasıl ve ne şekilde kiralandıklarının taraflardan delilleri sorulmak suretiyle tespit edilmesi, varsa emsal kira sözleşmeleri ibraz ettirilerek yalnız bu yönden mahallinde keşif yapılıp alınacak rapor doğrultusunda hüküm kurulması,
b ) Arazi ise, dava tarihinden geriye doğru taşınmaza ekilebilecek net ürün gelirinin esas alınması gerekir.
Davacılar vekilince ölü olduğu belirtilen tapu maliki ve davacılar arasındaki hukuki ilişki tespit edilmeden tam pay üzerinden ecrimisil bedeline hükmedilmesi de isabetsizdir.
DAVA : Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaza yönelik müdahalenin meni ile ecrimisil bedelinin tahsili davasının kabulüne dair verilen yukarıda tarih ve numaraları yazılı hükmün duruşmalı olarak Yargıtay’ca incelenmesi davalı şirket vekili tarafından verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla duruşma için belirlenen 26.06.2012 günü temyiz eden davalı şirket vekilinin yüzüne karşı; usulüne göre çağrı kağıdı gönderilmesine rağmen gelmediğinden aleyhine temyiz olunan davacılar vekilinin yokluğunda duruşmaya başlanarak davalı şirket vekilinin sözlü açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler okunup iş anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Dava, kamulaştırmasız el atılan taşınmaza yönelik müdahalenin meni ile ecrimisil bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı şirket vekilince temyiz edilmiştir.
Bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Dava konusu taşınmaza Tınaztepe HES Kuyruksuyu kanalı yapmak, kum ve çakıl dökmek suretiyle el atıldığı anlaşıldığından el atmanın önlenmesine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Ancak;
1- Ecrimisil bedelinin hesaplanmasında dava konusu taşınmazın niteliği belirlenerek;
a ) Arsa ise, taşınmazın bulunduğu mevkideki diğer arsaların dava tarihinden geriye doğru ecrimisil istenen süre içinde kiraya verilip verilmedikleri, veriliyor iseler nasıl ve ne şekilde kiralandıklarının taraflardan delilleri sorulmak suretiyle tespit edilmesi, varsa emsal kira sözleşmeleri ibraz ettirilerek yalnız bu yönden mahallinde keşif yapılıp alınacak rapor doğrultusunda hüküm kurulması,
b ) Arazi ise, dava tarihinden geriye doğru taşınmaza ekilebilecek net ürün gelirinin esas alınması,
Gerektiği düşünülmeden eksik inceleme sonucu gerekçesiz ve soyut ifadelere dayanılarak ecrimisil hesabı yapan rapora göre karar verilmesi,
2- Davacılar vekilince ölü olduğu belirtilen tapu maliki H. T. ve davacılar arasındaki hukuki ilişki tespit edilmeden tam pay üzerinden ecrimisil bedeline hükmedilmesi,
Doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Davalı şirket vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenle HUMK’nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, davalı şirketten peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine, temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine, temyiz eden davalı şirket yararına yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca takdir olunan 900,00-TL. vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine, 03.07.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
5. HUKUK DAİRESİ
E. 2011/4892
K. 2011/12224
T. 4.7.2011
• KAMULAŞTIRMASIZ ELATILAN TAŞINMAZ BEDELİNİN TAHSİLİ ( Arsa Niteliğinde Taşınmaz – Diğer Paydaşı Tarafından Açılan Davada Belirlenen Bedelin Fiyat Artış Endeksine Göre Arttırılarak Bedel Tespit Edilemeyeceği)
• ARSA NİTELİĞİNDE TAŞINMAZA KAMULAŞTIRMASIZ ELATMA ( Bedelinin Tahsili İstemi – Diğer Paydaşı Tarafından Açılan Davada Belirlenen Bedelin Fiyat Artış Endeksine Göre Arttırılarak Bedel Tespit Edilmesinin Doğru Olmadığı)
• BEDEL TESPİTİ ( Kamulaştırmasız Alatılan Arsa Niteliğinde Taşınmaz – Diğer Paydaşı Tarafından Açılan Davada Belirlenen Bedelin Fiyat Artış Endeksine Göre Arttırılarak Bedel Tespiti Yapılamayacağı)
2942/m. 10
ÖZET : Dava, kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Dava konusu taşınmaz arsa niteliğindedir. Bu itibarla, mahallinde keşif yapılıp, arsa niteliğindeki taşınmaza dava tarihi itibari ile ve emsal karşılaştırması yöntemiyle yeniden değer biçilmesi gerektiği gözetilmeden, aynı taşınmazın diğer paydaşı tarafından açılan davada belirlenen bedelin fiyat artış endeksine göre arttırılarak bedel tespit edilmesi doğru görülmemiştir.
DAVA : Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalı idare vekili yönünden verilen dilekçeyle istenilmiş olmakla dosyadaki belgeler okunup iş anlaşıldıktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Dava, kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı idare vekilince temyiz edilmiştir.
1- Dava konusu taşınmaz arsa niteliğindedir. Bu itibarla, mahallinde keşif yapılıp, arsa niteliğindeki taşınmaza dava tarihi itibari ile ve emsal karşılaştırması yöntemiyle yeniden değer biçilmesi gerektiği gözetilmeden, aynı taşınmazın diğer paydaşı tarafından açılan davada belirlenen bedelin fiyat artış endeksine göre arttırılarak bedel tespit edilmesi,
2- Bedeline hükmedilen taşınmazdaki davacı payının iptaliyle hazine adına tesciline karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Davalı idare vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle HUMK. nun 428. maddesi gereğince bozulmasına, 04.07.2011 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
T.C.
YARGITAY
5. HUKUK DAİRESİ
E. 2011/2326
K. 2011/9952
T. 7.6.2011
• KAMULAŞTIRMA BEDELİNİN TESBİTİ ( Taşınmaz 1/25000 Ölçekli Nazım İmar Planında Belediye Sınırları İçinde Kadastro Parseli Niteliğinde Olup Belediye Hizmetlerinden Yararlandığı – Taşınmaz Arsa Niteliğinde Olup Emsal Karşılaştırması Yapılarak Değer Biçileceği )
• EMSAL KARŞILAŞTIRMASI ( Kamulaştırma Bedelinin Tespiti – Taşınmaz 1/25000 Ölçekli Nazım İmar Planında Belediye Sınırları İçinde Kadastro Parseli Niteliğinde Olup Belediye Hizmetlerinden Yararlandığı/Taşınmaz Arsa Niteliğinde Olup Emsal Karşılaştırması Yapılarak Değer Biçileceği )
• ARSA NİTELİĞİNDEKİ TAŞINMAZ ( Belediye Sınırları İçinde Kadastro Parseli Niteliğinde Olup Belediye Hizmetlerinden Yararlandığı/Emsal Karşılaştırması Yapılarak Değer Biçilmesi Gerekirken Geçersiz Rapora Göre Hüküm Kurulmasının Doğru Olmadığı – Kamulaştırma Bedelinin Tespiti )
2942/m.10
ÖZET : Dava, Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tesbiti ve kamulaştırılan taşınmazın yol olarak tapudan terkini istemine ilişkindir. Dava konusu taşınmazın Kocaeli Kartepe Belediye İmar ve Şehircilik Müdürlüğünün yazısına göre; 1/25000 ölçekli nazım imar planında “Ağaçlandırılacak Alan” da, belediye sınırları içinde kadastro parseli niteliğinde olup, belediye hizmetlerinden yararlandığı, aynı nedenle kamulaştırılan komşu parsellere ilişkin yazı cevabında ise etrafında seyrek yapılaşma olduğu, imar planında imara açık alanlara mesafelerinin kısa olduğu bildirilmiş olmakla, belirtilen özelliklerine göre taşınmaz arsa niteliğindedir.
Yeniden oluşturulacak uzman bilirkişi kurulu eşliğinde keşif yapılıp, arsa niteliğindeki taşınmaza emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesi gerekirken geçersiz rapora göre hüküm kurulması doğru değildir.
DAVA : Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tesbiti ve kamulaştırılan taşınmazın yol olarak tapudan terkini davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükümün Yargıtay’ca incelenmesi taraf vekilleri yönünden verilen dilekçeler ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup iş anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Dava, 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tesbiti ve kamulaştırılan taşınmazın yol olarak tapudan terkini istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir. Bilirkişi incelemeleri yaptırılmıştır. Alınan raporlar geçersizdir. Şöyle ki;
Dava konusu taşınmazın Kocaeli Kartepe Belediye İmar ve Şehircilik Müdürlüğünün 22.12.2009 tarihli yazısına göre; 1/25000 ölçekli nazım imar planında “Ağaçlandırılacak Alan” da, belediye sınırları içinde kadastro parseli niteliğinde olup, belediye hizmetlerinden yararlandığı, aynı nedenle kamulaştırılan komşu parsellere ilişkin yazı cevabında ise etrafında seyrek yapılaşma olduğu, imar planında imara açık alanlara mesafelerinin kısa olduğu bildirilmiş olmakla, belirtilen özelliklerine göre taşınmaz arsa niteliğindedir.
Bilirkişi kurulu raporlarında taşınmaz arazi kabul edilerek değer biçildiğinden raporlar geçersizdir.
Bu nedenle yeniden oluşturulacak uzman bilirkişi kurulu eşliğinde keşif yapılıp, arsa niteliğindeki taşınmaza emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesi gerekirken geçersiz rapora göre hüküm kurulması,
Doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Taraf vekillerinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükümün açıklanan nedenlerle HUMK.’nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine ve temyiz harcının istenildiğinde iadesine, 07.06.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
3. HUKUK DAİRESİ
E. 2010/10607
K. 2010/11069
T. 21.6.2010
• ECRİMİSİLİN FAİZİYLE TAHSİLİ ( Arsa Niteliğindeki Taşınmazdan Davacı Tarafın Ne Şekilde Ekonomik Gelir Elde Ettiği Hususunun İspatının Zorunlu Olmadığı )
• ARSA NİTELİĞİNDEKİ TAŞINMAZ ( Ecrimisilin Faiziyle Tahsili – Davacı Tarafın Ne Şekilde Ekonomik Gelir Elde Ettiği Hususunun İspatının Zorunlu Olmadığı )
• EMSALLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ( Davacının İşgal Öncesi Bu Yeri Otopark Olarak Kullandığı Gözetilerek Varsa Emsalleri Resen Değerlendirilip B.K. 42. Md. de Gözetilerek Sonucuna Göre Hakkaniyete Uygun Bir Miktar Ecrimisile Hükmedilmesi Gerektiği )
818/m.42
4721/m.995
ÖZET : Dava dilekçesinde ecrimisilin faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Arsa niteliğindeki taşınmazdan davacı tarafın ne şekilde ekonomik gelir elde ettiği hususunun ispatı zorunlu değildir. Ancak, davacının işgal öncesi bu yeri otopark olarak kullandığı gözetilerek varsa emsalleri resen değerlendirilip B.K. 42. maddesi de gözetilerek sonucuna göre hakkaniyete uygun bir miktar ecrimisile hükmedilmesi gerekir.
DAVA : Dava dilekçesinde 15.060 TL ecrimisilin faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
KARAR : Davada, davacılara ait Kartal-3123 ada 4 parselin davalı Belediye tarafından fiilen yol ve kaldırım yapılmak suretiyle işgal edildiği ileri sürülerek kamulaştırmasız el atma sebebiyle tazminat ile birleşen dosyalar ile toplam 15 060.00 TL ecrimisilin tahsili istenilmiştir. Mahkemece, davaların kısmen kabulüne ilişkin hüküm. Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 2008/1877-3458 Sayılı ilamı ile kamulaştırmasız el atma sebebiyle tazminat davası yönünden hükümün onanmasına ve ecrimisil davası yönünden ise;”… taşınmazın el atılan bölümünün kiraya verilip verilemeyeceğinin, kiraya verilmesi durumunda, ne için kiralanacağı hususlarının belirlenmesi bakımından tarafların delilleri sorulup varsa emsal kira sözleşmeleri ibraz ettirilerek bu yönden mahallinde keşif yapıldıktan sonra alınacak bilirkişi raporu doğrultusunda hüküm kurmak gerekirken varsayıma dayanan bilirkişi raporuna göre ecrimisile hükmedilmesi doğru görülmemiştir gerekçesi ile bozulmuş, mahkemece, bu bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece, bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonunda, bilirkişi tarafından el konulan 74,07 m2 lik bölümün kiraya verilemeyeceği açıklandığından ecrimisil davasının reddine karar verilmiştir. Ecrimisil, kötüniyetli zilyedin, şeyi kullanmasından kaynaklanan, elde ettiği veya elde etmeyi ihmalde bulunduğu tüm semereleri hak sahibine ödemekle yükümlü olduğu bir tür haksız fiil tazminatıdır ( T.M.K.995 ). Dosya içerisinde bulunan bilirkişi raporunda “el atılan bölümün davacılara ait binanın ön cephesinde olup el koyma öncesi bina sakinlerince otopark olarak kullanıldığı” saptanmıştır. Yine, bitişik taşınmaza ait ecrimisil davasında işgal sebebiyle davanın kısmen kabulüne ilişkin hüküm kurulmuş ve kesinleşmiştir.
Hal böyle olunca arsa niteliğindeki taşınmazdan davacı tarafın ne şekilde ekonomik gelir elde ettiği hususunun ispatı zorunlu değildir. Ancak, davacının işgal öncesi bu yeri otopark olarak kullandığı gözetilerek varsa emsalleri resen değerlendirilip B.K. 42. maddesi de gözetilerek sonucuna göre hakkaniyete uygun bir miktar ecrimisile hükmedilmesi gerekirken delillerin yanılgılı değerlendirilmesi sonucu istemin reddi bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Bu itibarla yukarda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu sebeplerle yerinde olduğundan kabulüyle hükümün H.U.M.K.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istenmesi halinde temyiz edene iadesine, 21.6.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
1. HUKUK DAİRESİ
E. 2010/1104
K. 2010/2416
T. 4.3.2010
• ELATMANIN ÖNLENMESİ VE TAZMİNAT ( Taşınmazın Kayıttaki Niteliği Arsa Olup Arazi Olmadığı – Taşınmaz Yerleşim Alanında Yer Almakta Olup Üzerinde Bina Bulunduğu/Anılan Yasal Düzenlemenin Somut Olayda Uygulanamayacağı )
• ARSA NİTELİĞİNDEKİ TAŞINMAZ ( Elatmanın Önlenmesi ve Tazminat – Taşınmaz Yerleşim Alanında Yer Almakta Olup Üzerinde Bina Bulunduğu/Anılan Yasal Düzenlemenin Somut Olayda Uygulanamayacağı )
• YERLEŞİM ALANINDA YER ALAN TAŞINMAZ ( Geçirilen Kablo ve Kutuların Davacıya Bir Zarar Vermediği – Taşınmazın Kayıttaki Niteliği Arsa Olup Üzerinde Bina Bulunduğu/Anılan Yasal Düzenlemenin Somut Olayda Uygulanamayacağı )
4721/m.683
406/m.14
ÖZET : Dava elatmanın önlenmesi ve tazminat isteklerine ilişkindir. Geçirilen kablo ve kutuların davacıya bir zarar vermediği bilirkişi raporu ile sabit ise de yukarıda değinilen ilkeler yanında davalı idarenin yasal açıdan haklı olabilmesi için taşınmazın niteliği de önem ifade etmektedir. Yasa düzenlemesinde arazi, emlak ve müessesattan bahsedilmiş, kendisinde uygulama yapılacak taşınmazın emlak ve müessesat’ın dışında olması gerektiği duraksamaya yer vermeyecek tarzda belirtilmiştir. Oysa somut olayda taşınmazın kayıttaki niteliği arsa olup arazi değildir. Diğer taraftan taşınmaz yerleşim alanında yer almakta olup üzerinde bina bulunmaktadır. O halde anılan yasal düzenlemenin somut olayda uygulama yeri bulunduğu söylenemez. Buna göre, davacının davasında kısmen haklı olduğu açıktır.
DAVA VE KARAR : Dava elatmanın önlenmesi ve tazminat isteklerine ilişkindir.
Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden, davacının üzerinde bina bulunan 10846 parsel sayılı taşınmazın kayden maliki olduğu anlaşılmaktadır. Davacı davalı tarafından her hangi bir hukuki ilişki kurulmadan binanın dış cephesinden telefon kabloları ve aktarma kutuları geçildiğini ileri sürerek, eldeki davayı açmıştır.
Davacının manevi tazminat isteği bakımından koşullarının gerçekleşmediği dosya kapsamı ile sabit olup, mahkemece bu istek yönünden davanın reddedilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Öyleyse, bu hususa ilişkin davacının temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine.
Ancak, olayda 04.02.1340 günlü ve 406 sayılı Telgraf ve Telefon Kanununun 14. maddesi hükmünün uygulanması gerekir. Söz konusu maddeye göre “hükümet eşhasın tahtı tasarrufundaki arazinin dahilinde ve emlak ve müessesatın haricinde telgraf ve telefon tesisatı inşasına salahiyettardır. Ancak yapılacak tesisatın, işbu arazi emlak ve müessesatın istimal ve istifadesini haleldar etmemesi lazımdır”.Bu hükümler uyarınca, bir taşınmaz üzerinde tesisat yapılması halinde taşınmaz mal maliklerinin mülkiyet hakkı devam eder ve yapılan işlem hukuk açısından ne bir kamulaştırma ve nede irtifak hakkı kurma olarak nitelendirilebilir.
Aksine, yasa koyucu, malikin mülkiyet hakkını korumak amacıyla, kurulacak telgraf ve telefon tesisatının taşınmaz malın malikinin kullanma ve yararlanmak, haklarını engellememesi koşulunu öngörmüştür. Demek oluyor ki, bir taşınmaz üzerinde 406 sayılı Kanunun 14. maddesi hükmünce telgraf ve telefon tesisatı kurulması, malikin taşınmazı kullanma ve ondan yararlanma haklarını engellememesi halinde mümkündür.
Gerçekten de, geçirilen kablo ve kutuların davacıya bir zarar vermediği bilirkişi raporu ile sabit ise de yukarıda değinilen ilkeler yanında davalı idarenin yasal açıdan haklı olabilmesi için taşınmazın niteliği de önem ifade etmektedir. Yasa düzenlemesinde arazi, emlak ve müessesattan bahsedilmiş, kendisinde uygulama yapılacak taşınmazın emlak ve müessesat’ın dışında olması gerektiği duraksamaya yer vermeyecek tarzda belirtilmiştir. Oysa somut olayda taşınmazın kayıttaki niteliği arsa olup arazi değildir. Diğer taraftan taşınmaz yerleşim alanında yer almakta olup üzerinde bina bulunmaktadır. O halde anılan yasal düzenlemenin somut olayda uygulama yeri bulunduğu söylenemez. Buna göre, davacının davasında kısmen haklı olduğu açıktır.
Öyleyse, davacının Türk Medeni Kanununun 683.maddesinden kaynaklanan mülkiyet hakkına değer verilerek elatmanın önlenmesi ile birlikte yapılan muhtesatların kaldırılmasına ve davacının telefon kablolarının geçirilmesinden dolayı ne gibi bir maddi zararının olduğu saptanarak neticesine göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.
SONUÇ : Davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerle HUMK.’nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 04.03.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
5. HUKUK DAİRESİ
E. 2010/8283
K. 2010/10549
T. 8.6.2010
• KAMULAŞTIRMA BEDELİNİN TESPİTİ ( Arsa Niteliğindeki Taşınmaza Emsal Karşılaştırması Yapılarak Değer Biçilmesinde ve Tespit Edilen Bedelin Bloke Ettirilerek Hükmün Kesinleşmesi Beklenmeden Davalı Tarafa Ödenmesine Karar Verilmesinde İsabetsizlik Olmadığı )
• ARSA NİTELİĞİNDEKİ TAŞINMAZ ( Emsal Karşılaştırması Yapılarak Değer Biçilmesinde ve Tespit Edilen Bedelin Bloke Ettirilerek Hükmün Kesinleşmesi Beklenmeden Davalı Tarafa Ödenmesine Karar Verilmesinde İsabetsizlik Olmadığı )
• BEDELİN BLOKE ETTİRİLMESİ ( Kamulaştırma Bedelinin Tespiti – Emsal Karşılaştırması Yapılarak Değer Biçilmesinde ve Tespit Edilen Bedelin Bloke Ettirilerek Hükmün Kesinleşmesi Beklenmeden Davalı Tarafa Ödenmesine Karar Verilmesinde İsabetsizlik Olmadığı )
2942/m.10,11
ÖZET : Dava, kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil istemine ilişkindir. Arsa niteliğindeki taşınmaza emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesinde ve tespit edilen bedelin bloke ettirilerek hükmün kesinleşmesi beklenmeden davalı tarafa ödenmesine, dava konusu taşınmazın davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile yol olarak terkinine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
DAVA : Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın yol olarak tapudan terkini davasının kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay’ca BOZULMASI hakkında Daireden çıkan kararı kapsayan 26.01.2010 gün ve 2009/20893 Esas – 2010/1365 Karar sayılı ilama karşı davacı idare vekili yönünden verilen dilekçe ile karar düzeltilmesi istenilmiş olmakla dosyadaki belgeler okunup gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil istemine ilişkin davada, davanın kabulüne dair verilen karar Dairemizce bozulmuş, bu karara karsı davacı idare vekilince karar düzeltme isteminde bulunulmuştur.
Dava konusu taşınmazın davacı idarece Bitlis 9. Bölge Hududu Devlet yolu yapımı nedeniyle kısmen kamulaştırıldığı, taşınmazın öncesinde yola cephesinin bulunmadığı ve kamulaştırma sonrası Devlet Karayoluna cepheli hale geldiği ve bu nedenle taşınmazda değer artısının olduğu yeniden yapılan incelemede anlaşılmıştır.
Bu nedenle davacı idare vekilinin karar düzeltme isteminin kabulüne, Dairemizin 26.01.2010 gün ve 2009/20893-2010/1365 sayılı bozma kararının kaldırılmasına karar verildikten sonra işin esasının incelenmesinde;
Arsa niteliğindeki taşınmaza emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesinde ve tespit edilen bedelin bloke ettirilerek hükmün kesinleşmesi beklenmeden davalı tarafa ödenmesine, dava konusu taşınmazın davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile yol olarak terkinine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
SONUÇ : Taraf vekillerinin temyiz itirazları yerinde olmadığından usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, davacı idare harçtan bağışık olduğundan harç alınmamasına, 08.06.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
5. HUKUK DAİRESİ
E. 2011/3510
K. 2011/11697
T. 28.6.2011
• KAMULAŞTIRMA KONUSU İRTİFAK HAKKI BEDELİNİN TESPİTİ ( Arsa Niteliğindeki Taşınmaza Emsal Karşılaştırması Yapılarak Zeminine ve Resmi Birim Fiyatları Esas Alınıp Yıpranma Payı da Düşülerek Binalara Değer Biçilmesinde Bir İsabetsizlik Görülmediği )
• ARSA NİTELİĞİNDEKİ TAŞINMAZ ( Emsal Karşılaştırması Yapılarak Zeminine ve Resmi Birim Fiyatları Esas Alınıp Yıpranma Payı da Düşülerek Binalara Değer Biçilmesinde Bir İsabetsizlik Görülmediği )
• YIPRANMA PAYI ( Kamulaştırma Konusu İrtifak Hakkı Bedelinin Tespiti – Arsa Niteliğindeki Taşınmaza Emsal Karşılaştırması Yapılarak Zeminine ve Resmi Birim Fiyatları Esas Alınıp Yıpranma Payı da Düşülerek Binalara Değer Biçilmesi Gerektiği )
• ENERJİ NAKİL HATTI GÜZERGAHI ( Dikkate Alınarak Değer Düşüklüğü Oranının Taşınmazın Tüm Değerinin %1’ini Geçemeyeceği Gözetilmeden Daha Yüksek Oranda Kabulü İle İrtifak Hakkı Karşılığının Fazla Tespitinin Doğru Görülmediği )
2942/m.10
ÖZET : Dava, 2942 Sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayanan kamulaştırma konusu irtifak hakkı bedelinin tespiti ve bu hakkın davacı idare adına tescili istemine ilişkindir. Arsa niteliğindeki taşınmaza emsal karşılaştırması yapılarak zeminine, resmi birim fiyatları esas alınıp yıpranma payı da düşülerek binalara değer biçilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Dava konusu taşınmazın geometrik durumu, yüzölçümü, henüz parsellenmemiş arsa niteliğinde olması ve enerji nakil hattının güzergahı dikkate alınarak değer düşüklüğü oranının taşınmazın tüm değerinin %1’ini geçemeyeceği gözetilmeden daha yüksek oranda kabulüyle irtifak hakkı karşılığının fazla tesbiti doğru görülmemiştir.
DAVA : Taraflar arasındaki 4650 Sayılı Kanunla değişik 2942 Sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayanan kamulaştırma konusu irtifak hakkı bedelinin tespiti ve bu hakkın davacı idare adına tescili davasının kabulüne dair verilen yukarda tarih ve numaraları yazılı hükümün Yargıtay’ca incelenmesi taraf vekillerince verilen dilekçelerle istenilmiş, davalılar vekilince de temyiz dilekçesinde duruşma isteminde bulunulmuş olmakla, duruşma için belirlenen 28.6.2011 günü usulüne göre çağrı kağıdı gönderilmesine rağmen gelmediklerinden taraf vekillerinin yokluklarında, incelemenin evrak üzerinden yapılmasına karar verilerek, temyiz isteminin de süresinde olduğu görülüp, dosyadaki belgeler okunup iş anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Dava, 4650 Sayılı Kanunla değişik 2942 Sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayanan kamulaştırma konusu irtifak hakkı bedelinin tespiti ve bu hakkın davacı idare adına tescili istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Arsa niteliğindeki taşınmaza emsal karşılaştırması yapılarak zeminine, resmi birim fiyatları esas alınıp yıpranma payı da düşülerek binalara değer biçilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Dosyada bulunan delil ve belgelere göre davalılar vekilinin tüm, davacı idare vekilinin ise aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak;
Dava konusu taşınmazın geometrik durumu, yüzölçümü, henüz parsellenmemiş arsa niteliğinde olması ve enerji nakil hattının güzergahı dikkate alınarak değer düşüklüğü oranının taşınmazın tüm değerinin %1’ini geçemeyeceği gözetilmeden daha yüksek oranda kabulüyle irtifak hakkı karşılığının fazla tesbiti,
Doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Davacı idare vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükümün açıklanan sebeplerle H.U.M.K.’nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, davacı idareden peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine, davalılardan peşin alınan temyiz ve taraflardan peşin alınan temyize başvurma harçlarının Hazineye irad kaydedilmesine, temyiz eden davacı idare yararına yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca takdir olunan 825,00-TL vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine, 28.6.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
5. HUKUK DAİRESİ
E. 2011/5639
K. 2011/15174
T. 29.9.2011
• KAMULAŞTIRMASIZ EL ATILAN TAŞINMAZ BEDELİ ( Aynı Taşınmaza İlişkin Kesinleşen Başka Dosyada Taşınmazda Özel Parselasyona Göre El Atılan Kısmın Bedelinin Tespit Edildiği – Özel Parselasyon Yapıldığına Dair Tüm Belgeler Getirtildikten Sonra Özel Parselasyon Krokisi Uygulanacağı )
• ARSA NİTELİĞİNDEKİ TAŞINMAZ ( Kamulaştırmasız El Atılan Taşınmaz Bedelinin Tahsili – Emsal Kıyaslanması Yapılarak Değer Biçilmesinin Doğru Olduğu )
• ÖZEL PARSELASYON ( Kamulaştırmasız El Atılan Taşınmaz Bedelinin Tahsili/Aynı Taşınmaza İlişkin Kesinleşen Başka Dosyada Taşınmazda Özel Parselasyona Göre El Atılan Kısım Bedeli Tespit Edildiği – Tüm Belgeler Getirtildikten Sonra Keşif Yapılarak Özel Parselasyon Krokisi Uygulanacağı )
2942/m.10, 35
ÖZET : Dava, kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsiline ilişkindir. Arsa niteliğindeki taşınmaza emsal kıyaslanması yapılarak değer biçilmesinde isabetsizlik görülmemiştir. Aynı taşınmaza ilişkin başka dosyada, taşınmazda özel parselasyona göre el atılan kısım bedeli tesbit edilmiştir. Özel parselasyon yapıldığına dair tüm belgelerin getirtildikten sonra fen bilirkişisi marifetiyle keşif yapılarak özel parselasyon krokisi uygulanmak suretiyle karar verilmesi gerekir.
DAVA : Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkin dava ve birleştirilen davadan dolayı yapılan yargılama sonunda: Karayolları Genel Müdürlüğü hakkındaki davanın reddine, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı aleyhine açılan birleştirilen davanın ise kısmen kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalılardan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekili yönünden verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup iş anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Dava ve birleştirilen dava, kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece Karayolları Genel Müdürlüğü hakkındaki asıl davanın husumetten reddine, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı aleyhine açılan birleştirilen davanın ise kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekilince temyiz edilmiştir.
Arsa niteliğindeki taşınmaza emsal kıyaslanması yapılarak değer biçilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Ancak;
Tuzla 1 Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/258 esas 2010/89 karar sayılı aynı taşınmaza ilişkin kesinleşmiş mahkeme kararında dava konusu taşınmazda özel parselasyon yapıldığının kabulü ile özel parselasyona göre el atılan kısım bedeli tesbit edilmiştir.
Bu nedenle dava konusu taşınmazda özel parselasyon yapıldığına dair tüm belgelerin taraflardan sorulup getirtildikten sonra fen bilirkişisi marifetiyle taşınmaz başında keşif yapılarak özel parselasyon krokisi uygulanmak suretiyle sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle hüküm kurulması,
Doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Davalı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle H.U.M.K.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığından peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine, 29.09.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
5. HUKUK DAİRESİ
E. 2012/5091
K. 2012/10929
T. 28.5.2012
• KAMULAŞTIRMASIZ EL ATILAN TAŞINMAZ BEDELİNİN TAHSİLİ (Emsal Alınan Taşınmazların ve Dava Konusu Taşınmazın Farklı Belediye Sınırları İçinde Olduğu – Emsal Alınan Taşınmazların Satış Bedelleri Birbirinden Çok Farklı Olduğundan Emsal Alınamayacakları)
• ARSA NİTELİĞİNDEKİ TAŞINMAZ (Kamulaştırmasız El Atılan Taşınmaz Bedelinin Tahsili İstemi/Emsal Alınan Taşınmazlarla Farklı Belediye Sınırları İçinde Olduğu – Taraflara Yakın Bölgelerden ve Yakın Zaman İçinde Yapılan Benzer Yüzölçümlü Satışları Bildirmeleri İçin İmkan Tanınacağı)
• EMSAL KARŞILAŞTIRMASI (Emsal Alınan Taşınmazlar Aynı Bölge İçinde Olmalarına Rağmen Satış Bedelleri Birbirinden Çok Farklı Olduğundan Satışların Emsal Olarak Alınamayacağı/Dava Konusu Taşınmazın Farklı Belediye Sınırları İçinde Olduğu – M2 Değerlerinde 10 Kat Fark Olduğu/Kamulaştırmasız El Atılan Taşınmaz Bedelinin Tahsili)
2942/m.11
ÖZET : Dava, kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Dava konusu taşınmaz ve bilirkişi kurulunca emsal alınan taşınmazlar farklı belediye sınırları içindedir. Ayrıca, emlak vergisine esas olan m2 değerlerinin karşılaştırılmasında da, aralarında 10 kata yakın değer farkı bulunduğu gibi, emsal alınan taşınmazlar aynı bölge içinde olmalarına rağmen, satış bedelleri birbirinden çok farklı olduğu da göz önüne alındığında, bu satışların emsal olarak alınmaları da mümkün değildir. Taraflara, dava konusu taşınmaza yakın bölgelerden ve yakın zaman içinde yapılan benzer yüzölçümlü satışları bildirmeleri için imkan tanınması, lüzumu halinde resen emsal celbi yoluna gidilmesi ve yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu eşliğinde keşif yapılarak karar verilmesi gerekir.
DAVA : Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalı idare vekili yönünden verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup iş anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Dava, kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı idare vekilince temyiz edilmiştir.
Arsa niteliğindeki taşınmaza emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmişse de alınan rapor geçersizdir. Şöyle ki;
Dava konusu taşınmaz B…Belediyesi A… Mahallesinde, bilirkişi kurulunca emsal alınan taşınmazlar ise K… Belediyesi sınırları içinde olup, aralarında da yaklaşık 4,5 km.’lik mesafe vardır. Ayrıca, dava konusu taşınmaz ile emsal taşınmazların Arsa Metrekare Rayiç Bedeli Takdir Komisyonu tarafından belirlenen emlak vergisine esas olan m2 değerlerinin karşılaştırılmasında da, aralarında 10 kata yakın değer farkı bulunduğu gibi, emsal alınan taşınmazlar aynı bölge içinde olmalarına rağmen, satış bedelleri birbirinden çok farklı olduğu da göz önüne alındığında, bu satışların emsal olarak alınmaları mümkün değildir
Bu nedenle taraflara, dava konusu taşınmaza yakın bölgelerden ve yakın zaman içinde yapılan benzer yüzölçümlü satışları bildirmeleri için imkan tanınması, lüzumu halinde resen emsal celbi yoluna gidilmesi ve bu emsallere göre değer biçilmesi için yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu eşliğinde keşif yapılarak alınacak rapor sonucuna göre karar verilmesi gerektiği düşünülmeden, geçersiz rapora göre hüküm kurulması,
Doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Davalı idare vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle H.U.M.K.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, 28.05.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
5. HUKUK DAİRESİ
E. 2011/1327
K. 2011/9540
T. 1.6.2011
• KAMULAŞTIRMA BEDELİNİN TESPİTİ VE TAŞINMAZIN YOL OLARAK TAPUDAN TERKİNİ ( Belediye Başkanlığının Yazısına Göre Taşınmazın İmar Planı İçinde Kaldığı ve Arsa Niteliğinde Olduğu – Arazi Olarak Değer Biçilemeyeceği )
• ARSA NİTELİĞİNDEKİ TAŞINMAZA EMSAL KARŞILAŞTIRMASI YAPILARAK DEĞER BİÇİLECEĞİ ( Kamulaştırılan Taşınmazın Belediye Başkanlığının Yazısına Göre İmar Planı İçinde Kaldığı ve Arsa Niteliğinde Olduğu )
• KAMULAŞTIRILAN TAŞINMAZIN ÜZERİNDE BULUNAN YAPILAR ( Değer Biçilirken Hesaplama Hatası Sonucu Fazlaya Hükmedilemeyeceği )
2942/m.10, 11/1-g
ÖZET : Dava, kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın yol olarak tapudan terkinine ilişkindir. Belediye Başkanlığının yazısına göre taşınmazın imar planı içinde kaldığı ve bu sebeple arsa niteliğinde olduğu anlaşılmıştır. Arsa niteliğindeki taşınmazın zeminine emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesi gerektiği gözetilmeden arazi olarak değer biçen geçersiz rapora göre hüküm kurulması ve üzerinde bulunan yapılara değer biçilirken hesaplama hatası sonucu fazlaya hükmedilmesi hukuka aykırıdır.
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı yapılan yargılama sonunda, hükümün Yargıtay’ca incelenmesi taraf vekili yönünden verilen dilekçeyle istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup iş anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Dava, 4650 Sayılı Kanunla değişik 2942 Sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın yol olarak tapudan terkini istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1- )Dosyada mevcut Karamürsel Belediye Başkanlığının 14.1.2010 tarihli yazısına göre davaya konu taşınmazın imar planı içinde kaldığı ve bu sebeple arsa niteliğinde olduğu anlaşılmıştır.
Bu itibarla, arsa niteliğindeki taşınmazın zeminine Kamulaştırma Kanununun 11/1-g maddesi uyarınca emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesi gerektiği gözetilerek taraflara emsal bildirmeleri için imkan tanınması, lüzumu halinde resen emsal celbedilerek yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu eşliğinde keşif yapılıp rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği düşünülmeden, arazi olarak değer biçen geçersiz rapora göre hüküm kurulması,
2- )Taşınmaz üzerinde bulunan yapılara değer biçilirken hesaplama hatası sonucu fazlaya hükmedilmesi,
Doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Taraf vekillerinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükümün açıklanan sebeplerle H.U.M.K.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz eden davalıdan peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine, davacı idare harçtan bağışık olduğundan harç alınmamasına, 01.06.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
5. HUKUK DAİRESİ
E. 2002/5946
K. 2002/11243
T. 16.5.2002
• KAMULAŞTIRMA BEDELİNİN ARTIRILMASI ( Arsaların Değerinin Kamulaştırmadan Önceki Özel Amacı Olmayan Emsal Satışlara Göre Tespit Edileceği – Bilirkişi Raporlarında Bu Esasa Uyulmadan Değer Biçildiği/Eksik İnceleme İle Karar Verildiği )
• ARSA NİTELİĞİNDEKİ TAŞINMAZIN DEĞERİNİN HESAPLANMASI ( Kamulaştırmadan Önceki Özel Amacı Olmayan Emsal Satışlara Göre Tespit Edileceği – Emsal Satışların Değerlendirme Tarihindeki Karşılıklarına Fiyat Artış Endekslerinin Uygulanacağı )
• EMSAL SATIŞLAR (Kamulaştırılan Arsaların Değerinin Tespitinde Uygulanacağı – Emsal Satışların Değerlendirme Tarihindeki Karşılıklarına Fiyat Artış Endekslerinin Uygulanacağı/Bilirkişi Raporunun Eksik Olduğu)
• FİYAT ARTIŞ ENDEKSLERİ ( Kamulaştırılan Arsaların Değerinin Tespitinde – Emsal Satışların Değerlendirme Tarihindeki Karşılıklarına Uygulanacağı/Bilirkişi Raporunun Eksik Olduğu )
• EKSİK BİLİRKİŞİ RAPORU ( Kamulaştırılan Arsaların Değerinin Tespitinde – Emsal Satışların Değerlendirme Tarihindeki Karşılıklarına Fiyat Artış Endekslerinin Uygulanacağı )
2942/m.11/3-g
ÖZET : Arsaların değerinin kamulaştırma gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması zorunlu olup, emsal satışların değerlendirme tarihindeki karşılıklarının fiyat artış endekslerinin uygulanması suretiyle tesbiti, bundan sonra emsal ile dava konusu taşınmazın eksik ve üstün yönlerinin neler olduğu ve oranları açıklanmak suretiyle değer biçilmesi gerekir.
DAVA : Taraflar arasındaki kamulaştırma bedelinin artırılması davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, davanın kısmen kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalı idare temsilcisi yönünden verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup iş anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Dava konusu taşınmaz mal arsa niteliğindedir.Kamulaştırma Kanunu’nun kıymet takdir esaslarını belirten 11.maddesinin 3.fıkrasının arsalara ilişkin ( g ) bendi uyarınca arsaların değerinin kamulaştırma gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması zorunludur.
Bu itibarla, emsal satışların değerlendirme tarihindeki karşılıklarının fiyat artış endekslerinin uygulanması suretiyle tesbiti, bundan sonra emsal ile dava konusu taşınmazın eksik ve üstün yönlerinin neler olduğu ve oranları açıklanmak suretiyle değer biçilmesi gerekir.
Bilirkişi raporlarında bu yönteme uyulmadan değer biçilmiştir.Bilirkişi kurullarından yukarıda açıklanan esaslar dairesinde değer biçilmesi için ek rapor alınması ve mümkün olmadığı takdirde yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu ile keşif yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, geçerli olmayan raporlara dayanılarak eksik inceleme ile hüküm kurulması,
Doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Davalı idare temsilcisinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden, hükmün açıklanan nedenlerle HUMK’nun 428.maddesi gereğince bozulmasına, peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde ödeyene geri verilmesine 16.5.2002 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
5. HUKUK DAİRESİ
E. 2012/6874
K. 2012/13696
T. 21.6.2012
• KAMULAŞTIRMA BEDELİNİN TESPİTİ DAVASI ( Emsal Karşılaştırması Yapılırken Yakın Bölgelerde ve Aynı Kamulaştırmaya Konu Bulunan Parsellere Göre Dava Konusu Taşınmaza Daha Az Değer Belirlenmesinin Nedeni Hakkında Ek Bilikişi Raporu Alınacağı )
• EMSAL KARŞILAŞTIRILMASI ( Emsal Karşılaştırması Yapılırken Yakın Bölgelerde ve Aynı Kamulaştırmaya Konu Bulunan Parsellere Göre Dava Konusu Taşınmaza Daha Az Değer Belirlenmesinin Nedeni Hakkında Ek Bilikişi Raporu Alınacağı – Kamulaştırma Bedeli )
• KAMULAŞTIRMA BEDELİ ( Kamulaştırılan ve Bedeline Hükmedilen Ağaçlar İçin Belirlenen Miktardan Odun Değerinin Düşüleceği )
• ARSA NİTELİĞİNDEKİ TAŞINMAZIN EMSAL KARŞILAŞTIRMASINDA HATA YAPILMASI ( Ek Bilirkişi Raporu Alınması Gereği )
• KAMULAŞTIRILAN TAŞINMAZIN İDARE ADINA TESCİLİ ( Kamulaştırma Bedelinin Tespiti Davası – Ek Bilirkişi Raporu Alınacağı )
2942/m. 10
ÖZET : Dava, kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili istemine ilişkindir. Taşınmazın arsa niteliğinde kabulü ile emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesi yapılırken dava konusu taşınmaza yakın bölgelerde ve aynı kamulaştırmaya konu olan parsellere aynı değerlendirme tarihi itibariyle 5000TL/m2 değer biçildiği anlaşılmakla, aynı değerlendirme tarihi itibariyle iş bu davaya konu taşınmaza az değer belirleyen bilirkişi kurulundan ayrılma nedenleri konusunda ek rapor alınması gerekir. Ayrıca, Kamulaştırılan ve bedeline hükmedilen ağaçlar için belirlenen miktarda odun değerinin düşülerek az bedel tesbiti hatalıdır.
DAVA : Taraflar arasındaki 4650 sayılı kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi taraf vekilleri yönünden verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup iş anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Dava, 4650 sayılı kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulune karar verilmiş; hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Taşınmaz üzerinde bulunan binaya resmi birim fiyatları esas alınarak yıpranma payı da düşülerek, ağaçlara yaş, cins ve verim dikkate alınarak değer biçilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Ancak;
1-Dava konusu taşınmazın arsa niteliğinde kabulü ile emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesi yöntem itibariyle doğru ise de; dava konusu taşınmaza yakın bölgelerde ve aynı kamulaştırmaya konu olan 766 ada 1 ve 756/3 parsellere aynı değerlendirme tarihi itibariyle 5000TL/m2 değer biçildiği anlaşılmakla, aynı değerlendirme tarihi itibariyle iş bu davaya konu taşınmaza az değer belirleyen bilirkişi kurulundan ayrılma nedenleri konusunda ek rapor alınmadan, eksik inceleme ile hüküm kurulması,
2-Kamulaştırılan ve bedeline hükmedilen ağaçlar için belirlenen miktarda odun değerinin düşülerek az bedel tesbiti,
Doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Taraf vekillerince temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle H.U.M.K.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine, temyize başvurma harçlarının Hazineye irad kaydedilmesine, 21.06.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
5. HUKUK DAİRESİ
E. 2011/11577
K. 2011/13031
T. 12.7.2011
• PİLON YERİ BEDELİ İLE İRTİFAK HAKKI KARŞILIĞININ TAHSİLİ ( Arsa Niteliğindeki Taşınmazlara Emsal Karşılaştırması Yapılarak Değer Biçilmesinde ve Taşınmazın İrtifak Hakkı Karşılığının Tesbiti ile Davalı İdareden Tahsilinde Bir İsabetsizlik Görülmediği )
• ARSA NİTELİĞİNDEKİ TAŞINMAZLAR ( Emsal Karşılaştırması Yapılarak Değer Biçilmesinde ve Taşınmazın İrtifak Hakkı Karşılığının Tesbiti ile Davalı İdareden Tahsilinde Bir İsabetsizlik Görülmediği – Pilon Yeri Bedeli İle İrtifak Hakkı Karşılığının Tahsili )
• EMSAL KARŞILAŞTIRMASI ( Yapılarak Değer Biçilmesinde ve Taşınmazın İrtifak Hakkı Karşılığının Tesbiti ile Davalı İdareden Tahsilinde Bir İsabetsizlik Görülmediği – Pilon Yeri Bedeli İle İrtifak Hakkı Karşılığının Tahsili )
2942/m.11
ÖZET : Dava, kamulaştırmasız el atılarak üzerine pilon dikilip enerji nakil hattı geçirilen taşınmazların, pilon yeri bedeli ile irtifak hakkı karşılığının tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı idare vekilince temyiz edilmiştir. Arsa niteliğindeki taşınmazlara emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesinde ve … parsel sayılı taşınmazın irtifak hakkı karşılığının tesbiti ile davalı idareden tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
DAVA : Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılarak üzerine pilon dikilip enerji nakil hattı geçirilen taşınmazların, pilon yeri bedeli ile irtifak hakkı karşılığının tahsili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın kısmen kabulüne dair verilen yukarda gün ve sayıları yazılı hükümün Yargıtay’ca incelenmesi davalı idare vekili yönünden verilen dilekçeyle istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup iş anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Dava, kamulaştırmasız el atılarak üzerine pilon dikilip enerji nakil hattı geçirilen taşınmazların, pilon yeri bedeli ile irtifak hakkı karşılığının tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı idare vekilince temyiz edilmiştir.
Arsa niteliğindeki taşınmazlara emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesinde ve 179 ada 109 parsel sayılı taşınmazın irtifak hakkı karşılığının tesbiti ile davalı idareden tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Ancak;
1-)Dava konusu 295 ada 5 parsel sayılı taşınmaz, dava dışı Y. O. ait olup, davacıların aktif husumet ehliyeti yoktur. Bu sebeple bu yönden davanın aktif husumet yokluğu sebebiyle reddi yerine kabulüne karar verilmesi,
2-)Kabule göre de;
Dava konusu 296 ada 6 parsel sayılı taşınmazların tamamının bedeline hükmedildiği halde, taşınmazın tamamının davalı idare adına tesciline karar verilmemesi,
Doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Davalı idare vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükümün açıklanan sebeplerle H.U.M.K.’nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine ve temyiz harcının istenildiğinde iadesine, 12.7.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.