Müşterek Çocukla İlgili Güncel Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
8. HUKUK DAİRESİ
E. 2012/12810
K. 2013/78
T. 14.1.2013
MÜŞTEREK ÇOCUKLA İLGİLİ BABANIN GÖRÜŞ HAKKINA DAİR İLAM ( İlama Dayalı İcra/Tarafların Ayrı Şehirde Yaşamaları Halinde Müşterek Çocuğa İlişkin Şahsi Münasebet Tesisinin İlam İçeriğinde Düzenlenmediği – İcra Emrinin Hatalı Olduğunun Kabulü )
İLAMIN AYNEN İNFAZ EDİLECEĞİ ( Yorum Yolu İle İnfazın Mümkün Olmadığı/İlama Aykırı Düzenlenen İcra Emrinin Hatalı Olduğunun Kabulü – Borçlu Şikâyetinin Kabul Edileceği/İcra Emrinin İptaline Karar Verilmesi Gerektiği/İlamlı İcra )
İCRA EMRİNİN HATALI OLMASI ( İptaline Karar Verileceği – İlamlı Takibe Konu Edilemeyen Tedbir Ara Kararından Bahisle Borçlu Şikâyetinin Reddedilmesinin Hatalı Olduğu – İlamların Aynen İnfaz Edilmesi Gereği/Müşterek Çocuk/Görüş Hakkı )
2004/m. 32,38,40
Hukuk Genel Kurulu’nun 08.10.1997 tarih ve 1997/12-517 Esas, 1997/776 Karar Sayılı Kararı
ÖZET: İlama dayalı olarak başlatılan takibinde, ilam içeriğinde tarafların ayrı yerde ( şehirde ) yaşamaları halinde müşterek çocuğa ilişkin şahsi münasebet tesisi düzenlenmediği halde; İcra Müdürlüğünce, ilamda bulunmayan bu edimin de infazı talebini içerir şekilde icra emrinin düzenlendiği görülmektedir. Bu durumda, mahkemece ilamın aynen infaz edileceği yorum yolu ile infaz edilemeyeceği ve ilama aykırı düzenlenen icra emrine karşı şikayetin her zaman ileri sürülebileceği nazara alınarak, borçlu isteminin kabulü ile icra emrinin kısmen iptaline karar verilmesi gerekir. İlamlı takibe konu edilemeyecek tedbir ara kararından bahisle istemin reddi yönünde hüküm kurulması isabetsizdir.
DAVA: Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki davacı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR: İcra takibinin dayanağı Tavşanlı 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2010/370 Esas 2011/540 Karar sayılı ilamında ” Tarafların aynı yerde oturmaları halinde müşterek çocuklarla davalı babanın her yılın 16.06.2011 – 15.07.2011 tarihleri arasında, dini bayramların 2. ve 3. günlerinde müşterek çocukları yanına almak suretiyle görüştürülmesine, davalı baba ile çocuklar arasında şahsi ilişkinin bu şekilde tesis ve devamına” şeklinde hüküm kurulmuştur.
Giresun’da ikamet eden babanın bu ilama dayanarak takip başlatması üzerine Yalvaç/Isparta’da ikamet eden borçlu anne, tarafların ayrı şehirde yaşamaları halinde babanın çocukları ile görüştürülmesine ilişkin olarak, boşanma ilamında hüküm bulunmadığı halde, ilama aykırı olan bu talep nedeniyle icra emrinin kısmen iptalini talep etmiştir.
Mahkemece, boşanma davası sırasında verilen tedbir ara kararıyla, baba ile çocukların ayrı yerde yaşamaları halinde de şahsi münasebetlerinin tesis edildiği ve ilamın henüz kesinleşmediği, bu nedenle tedbir kararı hükmün kesinleşmesine kadar geçerli olduğundan icra emrindeki istemde herhangi bir usulsüzlük bulunmadığı gerekçesiyle şikâyetin reddine karar verilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu’nun 08.10.1997 tarih ve 1997/12-517 Esas, 1997/776 Karar sayılı kararında vurgulandığı üzere; “İlamların infaz edilecek kısmı hüküm bölümüdür. Diğer bir anlatımla, hükmün içeriğinin aynen infazı zorunludur. O nedenle sınırlı yetkili icra mahkemesince ilamın infaz edilecek kısmı yorum yoluyla belirlenemez.”
Somut olayda, ilama dayalı olarak takip başlatıldığı ve dayanak ilamda tarafların ayrı yerde ( şehirde ) yaşamaları halinde şahsi münasebet tesisi düzenlenmediği halde, ilamda bulunmayan bu edimin de infazı talebini içerir şekilde icra emrinin düzenlendiği görülmektedir.
Bu durumda, mahkemece ilamın aynen infaz edileceği yorum yolu ile infaz edilemeyeceği ve ilama aykırı düzenlenen icra emrine karşı şikayetin her zaman ileri sürülebileceği nazara alınarak, borçlu isteminin kabulü ile icra emrinin kısmen iptaline karar verilmesi yerine ilamlı takibe konu edilemeyecek tedbir ara kararından da bahisle istemin reddi yönünde hüküm kurulması isabetsizdir.
SONUÇ: Borçlu vekilinin temyiz isteminin kabulü ile Mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK.nun 366. ve 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla, HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK’nun 388/4. ( HMK m.297/ç ) ve İİK’nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 14.01.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.