Yargıtay Kararı – Banka Hesap İşletim Ücreti
T.C
YARGITAY
13. HUKUK DAİRESİ
E. 2011/17142
K. 2011/15476
T. 26.10.2011
DAVA: Taraflar arasındaki itiraz davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca kanun yararına bozulması istenilmekle dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR: Davacı banka: davalıyla bankacılık işlemleri sözleşmesi yaptıklarını, bu sözleşme gereği verdikleri hizmet karşılığı davalıdan 200.00 TL hesap işletim ücreti aldıklarını, ancak davalının Çankaya 2. Tüketici Sorunları Hakem Heyetine başvurarak yapılan bu kesintinin iadesini istediğini, tshh. 21.9.2010 tarihli ve 3745 Sayılı kararı ile: Banka müşterisinden alınan hesap işletim ücretinin haksız şart niteliğinde olduğu gerekçesiyle 200.00 TL.nin iadesine karar verdiğini, ancak taraflar arasındaki ilişkinin, tüketici sözleşmesi ve kredi kartı sözleşmesi niteliğinde olmadığını, Tüketici Sorunları Hakem Heyetinin görevi kapsamında olmayan bir konuda karar verdiğini, esas itibariyle de yapılan tahsilatın yasa ve sözleşmeye uygun olduğunu belirterek Çankaya Kaymakamlığı 2. Tüketici Sorunları Hakem Heyeti kararının iptalini istemiştir.
Davalı, davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, taraflar arasında bankacılık hizmet sözleşmesi bulunduğunu, sözleşmedeki hesap işletim ücreti ödeneceğine dair düzenlemenin haksız şart niteliğinde olduğu hakem heyeti kararının usul ve yasaya uygun bulunması gerekçesiyle davanın reddine dair kesin olarak verilen karar, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca taraflar arasındaki uyuşmazlığın Tüketici Sorunları Hakem Heyeti görev alanı dışında kaldığından davanın kabulü yerine reddi usul ve yasaya aykırı bulunarak kanun yararına temyiz edilmiştir.
Davacı bankayla davalı arasında, 4.3.2005 tarihinde bankacılık işlemleri sözleşmesi imzalandığı, davalının bu sözleşmeyi “Duran Ünver-Öz Emek Halı Mobilya Ticaret” ünvanı altında imzaladığı, bu sözleşmeye dayalı olarak davalının sözleşme kapsamında belirtilen her türlü bankacılık işlemini yaptığı, bu bağlamda davalı adına vadesiz mevduat hesabı açılarak yapılan işlemler karşılığı 200.00 TL hesap işletim ücreti alındığı dosya içeriğinden anlaşılmaktadır.
4077 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 22 nci maddesi gereğince Bakanlık İl ve İlçe Merkezlerinde bu kanunun uygulanmasından doğan uyuşmazlıklara çözüm bulmak suretiyle en az bir tüketici Sorunları Hakem Heyeti oluşturmaları gereklidir. 2010 yılında miktar ve değeri 938.67 TL altında kalan her türlü tüketici işlemlere karşı Tüketici Sorunları Hakem Heyetine başvuru zorunludur. tshh 2010 yılı için 938.67 TL üzerinde olan uyuşmazlıklar için vereceği kararlar Tüketici Mahkemelerinde delil olarak ileri sürülebilir. 938.67 TL altında kalan uyuşmazlıklar için verdiği kararlar tarafları bağlar. Bu kararlar icra iflas Kanununu ilamların yerine getirilmesi hakkındaki hükümlere göre yerine getirilir. Taraflar bu kararlara karşı onbeş gün içinde Tüketici Mahkemesine itiraz edebilirler. Tüketici Sorunları Hakem Heyeti kararlarına karşı itiraz üzerine Tüketici Mahkemesi’nin vereceği karar kesindir. Bu yasal düzenlemeye göre Tüketici Sorunları Hakem Heyetlerinin görev alanı ancak 4077 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamında kalan uyuşmazlıklarla sınırlıdır. tshh görev alanı dışında kalan konularda karar veremez.
Bir uyuşmazlığın 4077 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamında kaldığının kabulü için aynı Kanunun 2 nci maddesinde öngörülen tüketicinin taraflardan birini oluşturduğu tüketici işleminin olması gerekir. Davalı yasada belirtilen tüketici kapsamında olmadığı gibi uyuşmazlığında yasa kapsamında kalan bir işlem olması gerekir. Somut uyuşmazlıkta, yukarda açıklandığı üzere davacıyla davalı arasında 4.3.2005 tarihli bankacılık işlemleri sözleşmesi imzalanmış olup, ilgili bu sözleşmeye dayanılarak davalı adına mevduat hesabı açılmış ve davalı ticari işletmesiyle ilgili işlemleri yapmış, banka ise hesap işletim ücreti tahsil etmiştir. Bu durumda taraflar arasında Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamında kalan uyuşmazlık bulunmamaktadır. Mahkemece, tshh görev alanı içinde kalmayan bu uyuşmazlıkla ilgili verdiği kararın iptali gerekirken, yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma talebinin kabulü gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan sebeplerle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma talebinin kabulüyle Ankara 7. Tüketici Mahkemesi’nin 2010/1029-2011/265 Sayılı ve 12.4.2011 tarihli kararın hukuki sonuçları baki kalmak üzere BOZULMASINA, temyiz harcının istenmesi halinde iadesine, 26.10.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.