Baltacı Avukatlık Ofisi
  • Anasayfa
  • Kurumsal
    • Hakkımızda
    • Uluslararası
    • Sektörler
    • Diğer Hizmetlerimiz
    • Ofisimiz
    • İşbirliklerimiz
  • Ekibimiz
    • Arif Baltacı
    • Ebru Gülüm Gök
    • Mustafa Gürdal
    • Bahadır Halil Baltacı
    • Abdurrahman Enes Çakar
    • Serhad Ciğer
    • Doç. Dr. Nuri Baltacı
    • Mustapha Boumeshad
    • Aykut Özger
    • Rüstem Yektaş
    • Aytaç Yeni
    • Betül Doğan
    • Aynur Çaylı
    • Muhsin Niyazi Küçük
    • Recep Esen
    • Osman Aydın
  • Uzmanlıklar
  • Hukuki Bilgi
    • Makaleler
    • Dilekçe Örnekleri
    • Basında Biz
    • Haberler
    • Sıkça Sorulan Sorular
  • İletişim





Yargıtay Kararı – Tanıma ve Tenfiz Davaları Tenfiz Kararı

16 May, 2016
Okunma: 12.247
Sosyal Ağlarda Paylaş:

Yargıtay Kararı – Tanıma ve Tenfiz Davaları Tenfiz Kararı

             

T.C     

YARGITAY

11. HUKUK DAİRESİ

E. 2012/13465

K. 2013/11573

T. 3.6.2013

KAVRAMLAR

Tanıma ve Tenfiz

Yabancı Mahkeme Kararları

Tenfiz Kararı

Kesin Yetki Kuralı

Tenfiz Kararlarının Tebliği

Lahey Konvansiyonu

DAVA: Taraflar arasında görülen davada Yozgat 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 15.3.2012 tarih ve 2012/56-2012/246 Sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi A. Gönül tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği düşünüldü:

KARAR: Davacı vekili, kesinleşen Duisburg Asliye Hukuk Mahkemesi’nin kararı ile 10.225,84 Euro alacağın ve 1.778,49 Euro yargılama giderinin davalı şirketten alınıp müvekkiline verilmesine karar verildiğini ileri sürerek anılan mahkemenin 3 O 371/04 Sayılı kararının tenfizini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, tenfizi istenen kararın Türk Mahkemelerinin münhasıran yetkisi dahilinde olduğunu, kesin yetki kuralına aykırılık sebebiyle kamu düzenine de uygun olmadığını, kararın gıyapta verildiğini, tenfiz için aranan savunma hakkına uyulmuş olması şartını taşımadığını, Türk Hukukunun uygulanması gerektiğini, T.T.K.405. madde hükümlerine göre anonim şirketlerde ortakların şirkete sermaye olarak verdiklerini geri isteyemeyeceklerini, olayda Alman Hukukunun uygulanmasının mümkün olmadığını, tenfiz şartlarının oluşmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, iddia, savunma, uyulan bozma ilamı ve tüm dosya kapsamına göre, tenfizi istenen yabancı mahkeme kararının M.Ö.H.U.K. 54. maddede sayılan şartları taşıdığı, mahkeme kararı aslıyla tasdik edilmiş tercümesinin dosyaya ibraz edildiği, kararın kesinleştiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, Almanya Duisburg Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 1.8.2005 tarih ve 3 0 371/04 Sayılı kararıyla masraflara dair ek kararın tenfizine, fazlaya dair talebin reddine karar verilmiştir.

Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.

1-) Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.

2-) Dava, yabancı mahkeme kararının tenfizi istemine dair olup Dairemiz bozma ilamına uyularak davanın kabulüne karar verilmiştir. Ancak, bozma ilamında yabancı mahkeme kararının Türk kamu düzenine aykırı olmadığının kabul edilerek ulaşılacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği belirtilmiştir. Her ne kadar tenfizi istenen kararda, kararın 2.9.2006 tarihinde tebliğ edildiği belirtilmiş ve karara kesinleşme şerhi verilmişse de kararın ne şekilde tebliğ edildiği belirtilmemiştir. Türkiyeyle Almanya arasında 28.4.1972 tarihinde yürürlüğe giren 1965 tarihli Adli Yardımlaşmaya İlişkin Lahey Sözleşmesi hükümleri gereğince tebligatların diplomatik yolla yapılacağı kararlaştırılmış olup bu yolla tebliğ edilmeyen bir yabancı mahkeme ilamının kesinleşmesi mümkün bulunmamaktadır. O halde, mahkemece tenfizi istenilen kararın davalı şirkete anılan sözleşme hükümlerine uygun bir şekilde tebliğ edilip edilmediğinin araştırılması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.

3-) Kabule göre de, Dairemizce tenfiz davaları nitelikleri itibariyle eda davası değil, tespit davası mahiyetinde kabul edilmesi sebebiyle maktu harca ve maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, nispi harca ve nispi vekalet ücretine hükmedilmesi de doğru olmamış, kararın bu sebeple de bozulması gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) ve (3) numaralı bentlerde açıklanan sebeplerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle kararın davalı yararına BOZULMASINA, ödenen temyiz peşin harcın istemi halinde temyiz edene iadesine, 3.6.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



Etiketler:   Kesin Yetki KuralıLahey KonvansiyonuTanıma ve Tenfiz DavalarıTenfiz KararıTenfiz Kararlarının TebliğiYabancı Mahkeme Kararları

Önceki Yazı Sonraki Yazı 

Benzer Yazılar

  • Hukuk Genel Kurul Kararı – Miras Davalarında Tenfiz

  • Yargıtay Kararı – Tanıma ve Tenfiz Kararları Tenfiz Davası




Avukata Soru Sor

Kategoriler

  • Makaleler
  • Dilekçe Örnekleri
  • Yargıtay Kararı
  • Basında Biz
  • Mevzuat
  • Haberler

Takipte Kalın

Yasal Uyarı

“Web sitemizdeki bilgi ve açıklamalar yalnızca bilgilendirme amaçlı olup Türkiye Cumhuriyeti Barolar Birliği’nin ilgili mevzuatına uygun olarak hazırlanmıştır. Sitemizdeki hukuki bilgiler reklam teklif hukuki öneri veya hukuki danışmanlık teşkil etmez. Sitede yapılan bütün açıklamalar bilgilendirme amaçlıdır ve bu bilgiler iş geliştirmeye yönelik olarak kullanılamaz. Sitemizde kullanılan bütün içerikler Baltacı Avukatlık Ofisi’ne aittir ve Elektronik İmzalı Zaman Damgası ile tescil edilmiştir. Ofisimizin açıkça yazılı izni olmadan yazı, resim ve sair bilgileri kullananlar hakkında yasal işlem yapılır. Bu siteyi ziyaret ederek yukarıdaki şartları kabul etmiş sayılırsınız.”


© Copyright 2018 Önem & Baltacı Hukuk Bürosu