Adli Sicil Kaydı Hakkında Yargıtay Kararları
T.C.
YARGITAY
5. CEZA DAİRESİ
E. 2010/10631
K. 2011/1523
T. 1.3.2011
• NİTELİKLİ CİNSEL İSTİSMAR ( Mağdurenin Onaylı Nüfus Kayıt Örneğinin Getirtileceği )
• NÜFUS KAYDI ÖRNEĞİ ( Nitelikli Cinsel İstismar – Mağdurenin Onaylı Nüfus Kayıt Örneğinin Getirtilmesi Gereği )
•ADLİ SİCİL KAYDI ( Nitelikli Cinsel İstismar – Adli Sicil Kaydında Belirtilen İlamın Onaylı Suretinin Getirtileceği/Eylemin Diğer Faili Olan ve Hakkında Mahkumiyet Hükmü Kesinleşen Diğer Sanığa Ait Sabıka Kaydının Esas Alınacağı )
• TEKERRÜR ( Nitelikli Cinsel İstismar – Adli Sicil Kaydında Belirtilen İlamın Onaylı Suretinin Getirtileceği/Eylemin Diğer Faili Olan ve Hakkında Mahkumiyet Hükmü Kesinleşen Diğer Sanığa Ait Sabıka Kaydının Esas Alınacağı )
5237/m.103
ÖZET : Nitelikli cinsel saldırı suçunun oluşumuna ve niteliğine etkisi bakımından mağdurenin onaylı nüfus kayıt örneği getirtilmeden hüküm kurulması,
Adli sicil kaydında belirtilen Sulh Ceza Mahkemesi ilamının onaylı bir sureti getirtilmeden ve söz konusu kararın ne şekilde tekerrüre esas alındığı da gösterilmeden eylemin diğer faili olan ve hakkında mahkumiyet hükmü kesinleşen diğer sanığa ait sabıka kaydının esas alınması hukuka aykırıdır.
DAVA : Nitelikli cinsel saldırı suçundan sanık B. T. yapılan yargılanması sonunda; atılı suçtan mahkûmiyetine dair, Antalya 2. Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 21.1.2010 gün ve 2009/502 Esas, 2010/10 Karar sayılı hükümün süresi içinde Yargıtay’ca incelenmesi sanık müdafii tarafından istenilmiş olduğundan dava evrakı Yargıtay C.Başsavcılığından tebliğname ile daireye gönderilmekle incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR : Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre sair temyiz itirazlarının reddine,
Ancak;
Suçun oluşumuna ve niteliğine etkisi bakımından mağdurenin onaylı nüfus kayıt örneği getirtilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması,
Adli sicil kaydında gözüken Antalya 2. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 2007/89 Esas, 2007/745 Karar sayılı ilamın onaylı bir sureti getirtilmeden ve söz konusu kararın ne şekilde tekerrüre esas alındığı da gösterilmeden eylemin diğer faili olan ve hakkında mahkumiyet hükmü kesinleşen M. Ü.’a ait sabıka kaydı esas alınarak, tayin olunan cezanın mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine karar verilmesi,
SONUÇ : Kanuna aykırı, sanık müdafiin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükümün 5320 Sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek C.M.U.K.nun 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, 1.3.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
1. CEZA DAİRESİ
E. 2010/3484
K. 2011/6713
T. 15.11.2011
• KASTEN ÖLDÜRMEYE TEŞEBBÜS ( Hükmün Kurulduğu Son Celsede Sanık ve Müdafiinin Hazır Bulunduğu – Sanık Yönünden Hükmün Tebliğinden İtibaren Başlayacağının Belirtilmesinin Yazım Hatası Olduğu )
• YAZIM HATASI ( Hükmün Kurulduğu Son Celsede Sanık ve Müdafiinin Hazır Bulunduğu/Sanık Yönünden İse Hükmün Tebliğinden İtibaren Başlayacağının Belirtilmesinin Yazım Hatası Olduğu – Mahallinde Giderilmesi Olanaklı Yazım Hatası Olduğu/Kasten Öldürmeye Teşebbüs )
• TEKERRÜR ( Kasten Öldürmeye Teşebbüs – Sanığın Adli Sicil Bülteninde Yer Alan Sabıkasına Dair Onaylı Karar Örneği Getirtilip İncelenerek Tekerrür Hükümlerinin Uygulanıp Uygulanmayacağının Tartışılacağı )
• ADLİ SİCİL KAYDI ( Mağdurun Adli Sicil Kaydının Getirtilmesi Gereği – Mağdurun Suç Tarihinde 18 Yaşından Küçük Olduğunun Anlaşılması Halinde Eylemin Çocuğu Öldürmeye Teşebbüs Suçunu Oluşturacağı )
• ÇOCUĞU ÖLDÜRMEYE TEŞEBBÜS ( Mağdurun Adli Sicil Kaydının Getirtilmesi Gereği – Mağdurun Suç Tarihinde 18 Yaşından Küçük Olduğunun Anlaşılması Halinde Eylemin Çocuğu Öldürmeye Teşebbüs Suçunu Oluşturacağı )
5237/m.35, 81, 82
ÖZET : Kasten öldürmeye teşebbüs suçunda; hükmün kurulduğu son celsede sanık ve müdafii hazır bulunduğu halde, temyiz süresinin kısa kararın sonunda sanık ve müdafii yönünden hükmün tefhiminden itibaren başlayacağının belirtilmesi yerine sanık müdafii yönünden hükmün tefhiminden, sanık yönünden ise hükmün tebliğinden itibaren başlayacağının belirtilmesi, mahallinde giderilmesi olanaklı yazım hatası olarak değerlendirilmelidir.
Sanığın adli sicil bülteninde yer alan sabıkasına dair onaylı karar örneği getirtilip incelenerek tekerrür hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının karar yerinde tartışılması gerekir.
Mağdurun kayıt örneği temin edilip doğum tarihi tespit edilerek, suç tarihinde 18 yaşından küçük olduğunun anlaşılması halinde, sanığın adı geçen mağdura yönelik eyleminin çocuğu öldürmeye teşebbüs suçunu oluşturacağı düşünülmeksizin, denetime olanak verecek şekilde nüfus kayıt örneği getirtilip incelenmeden hüküm kurulması hukuka aykırıdır.
DAVA : E. K.’ı kasten öldürmeye teşebbüsten sanık Ö. K.’ın yapılan yargılanması sonunda; hükümlülüğüne dair (Diyarbakır) İkinci Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 19.10.2009 gün ve 246/298 Sayılı hükmün duruşmalı olarak Yargıtay’ca incelenmesi sanık müdafii tarafından istenilmiş olduğundan dava dosyası C.Başsavcılığından tebliğnameyle Dairemize gönderilmekle; kararda açıklanan sebeple duruşmasız olarak incelendi ve aşağıdaki karar tesbit edildi:
KARAR : 1) Sanık hakkında hükmolunan cezanın süresine göre müdafiinin duruşmalı inceleme isteminin C.M.U.K.nun 318 maddesi uyarınca reddine karar verilmiştir.
2) Hükmün kurulduğu son celsede sanık ve müdafii hazır bulunduğu halde, temyiz süresinin kısa kararın sonunda sanık ve müdafii yönünden hükmün tefhiminden itibaren başlayacağının belirtilmesi yerine sanık müdafii yönünden hükmün tefhiminden, sanık yönünden ise hükmün tebliğinden itibaren başlayacağının belirtilmesi, mahallinde giderilmesi olanaklı yazım hatası olarak görülmüştür.
3) Sanığın adli sicil bülteninde yer alan sabıkasına dair onaylı karar örneği getirtilip incelenerek tekerrür hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının karar yerinde tartışılması gerektiğinin düşünülmemesi, aleyhe temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
4) Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanığın suçunun sübutu kabul edilmiş, takdire ve tahrike ilişen cezayı azaltıcı sebeplerin nitelik ve derecesi takdir kılınmış, savunması inandırıcı gerekçelerle kısmen kabul kısmen reddedilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümde eleştiri ve bozma nedenleri dışında isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanık müdafiinin sübuta vesaireye yönelen ve yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine:
Ancak;
Dosyadaki belgelerde 01.01.1988 doğumlu olduğu belirtilen mağdur E.’ın nüfus kayıt örneği temin edilip doğum tarihi tespit edilerek, suç tarihinde 18 yaşından küçük olduğunun anlaşılması halinde, sanığın adıgeçen mağdura yönelik eyleminin 5237 Sayılı Kanunun 82/1-e maddesi kapsamında çocuğu öldürmeye teşebbüs suçunu oluşturacağı düşünülmeksizin, denetime olanak verecek şekilde nüfus kayıt örneği getirtilip incelenmeden eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması,
SONUÇ : Yasaya aykırı olup, sanık müdafiinin temyiz itirazları üzerine incelenen hükmün değişik gerekçeyle tebliğnamedeki düşünce gibi (BOZULMASINA), C.M.U.K.nun 326/son maddesi uyarınca ceza miktarı itibariyle sanığın kazanılmış hakkının korunmasına, 15.11.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
11. CEZA DAİRESİ
E. 2010/1636
K. 2010/7099
T. 22.6.2010
• ÖZEL BELGEDE SAHTECİLİK ( Sahtecilik Suçuna İlişkin Adli Sicil Arşiv Kaydının Silinmesine Karar Verilemeyeceği )
• SAHTECİLİK ( Anayasa’nın 76. Maddesi Kapsamı Dışında Kaldığından Bu Suça İlişkin Adli Sicil Arşiv Kaydının Silinmesine Karar Verilemeyeceği )
• ADLİ SİCİL KAYDI ( Özel Belgede Sahtecilik Suçuna İlişkin Adli Sicil Arşiv Kaydının Silinmesine Karar Verilemeyeceği )
• ARŞİV KAYDININ SİLİNMESİ ( Anayasa’nın 76. Maddesi Kapsamı Dışında Kaldığından Bu Suça İlişkin Adli Sicil Arşiv Kaydının Silinmesine Karar Verilemeyeceği )
2709/m.76
5352/m.12,Geç.2,Geç.3
ÖZET : 5352 sayılı Adli Sicil Kanunu’nun yürürlük tarihinden önceki kayıtlar hakkında 3682 sayılı yasada öngörülen sürelerin dolması üzerine Anayasa ‘nın 76. maddesi ve diğer özel yasalarda sayılan suç ve mahkûmiyetler dışındaki kayıtlar için ilgililer arşiv kaydının silinmesini talep edebilirler. Somut olayda, hükümlünün sabıka kaydını oluşturan suç sahtecilik suçudur. Sahtecilik suçu Anayasa’nın 76. maddesi kapsamı dışında kaldığından bu suça ilişkin adli sicil arşiv kaydının silinmesine karar verilemez. Açıklanan yasal düzenlemeler dikkate alınmazın arşiv kaydının silinmesine karar verilmesi isabetsizdir.
DAVA : Özel belgede sahtecilik suçundan sanık Ali’nin, 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 345/1, 251/2, 59, 647 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Kanun’un 4 ve 6. maddeleri gereğince 80.000 Türk lirası ağır para cezası ile cezalandırılmasına ve cezasının ertelenmesine dair Kırşehir Asliye Ceza Mahkemesi’nin 18/03/1999 tarihli ve 1998/406 Esas, 1999/162 Karar sayılı kararını müteakip, hükümlünün 16/10/2009 tarihli dilekçesi ile yaptığı adlî sicil arşiv kaydının silinmesi talebi üzerine, 5352 sayılı Adli Sicil Kanunu’nun geçici 2. maddesi uyarınca arşiv kaydının adli sicilden çıkartılmasına ilişkin Kırşehir 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 15/10/2009 tarihli ve 2009/197 Değişik İş sayılı kararının tüm dosya kapsamına göre; 5352 sayılı Adlî Sicil Kanunu’nun geçici 2. maddesi 2. fıkrasında “Birinci fıkra gereğince işlem yapılarak arşive alınan kayıtlar hakkında, 3682 Sayılı Kanunun 8’inci maddesinde öngörülen sürelerin dolduğu veya ertelenmiş olan hükmün esasen vaki olmamış sayıldığı hallerde bu tarih esas alınarak, Anayasa’nın 76’ncı maddesi ve özel kanunlarda sayılan suç ve mahkûmiyetler dışındaki kayıtlar için ilgilinin, Cumhuriyet Başsavcılığının veya Adlî Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğü’nün talebi üzerine hükmü veren mahkemece veya talep edenin bulunduğu yer asliye ceza mahkemesince arşiv kaydının silinmesine karar verilir.” şeklindeki düzenleme karşısında, sanığın eyleminin Anayasa’nın 76. maddesi kapsamında kaldığı anlaşıldığından, 5352 Sayılı Kanunun geçici 2. maddesinin 2. fıkrası uyarınca mahkûmiyet hükmünün arşiv kaydından çıkarılmasının mümkün olmadığı gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca, anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ifadeli 30.12.2009 gün ve 2009/15291-74851 sayılı kanun yararına bozmaya atfen Yargıtay C.Başsavcılığı’nın 26.01.2010 gün ve KYB.2010/6272 sayılı ihbarnamesiyle daireye ihbar ve dava evrakı tevdii kılınmakla incelenip gereği görüşüldü:
KARAR : Hükümlünün sabıka kaydını oluşturan suçun Anayasa’nın 76. maddesinde sayılan “sahtecilik” suçu olup, 5352 sayılı Adli Sicil Kanununun 12. maddesinde yazılı koşulların gerçekleşmemesi halinde arşiv kaydının silinemeyeceği gözetilmeden, yazılı şekilde arşiv kaydının silinmesine karar verilmesi isabetsiz olup,
SONUÇ : Kanun yararına bozma istemine atfen düzenlenen ihbarnamedeki düşünce bu itibarla yerinde görüldüğünden, Kırşehir 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 15.10.2009 gün ve 2009/197 Değişik İş sayılı kararının CMK’nun 309 maddesi uyarınca BOZULMASINA, gereğinin mahallinde ifasına, dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına İADESİNE, 22.06.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
CEZA GENEL KURULU
E. 2011/4-694
K. 2012/149
T. 10.4.2012
• GÖREVİ YAPTIRMAMAK İÇİN DİRENME ( Sanığın Adli Sicil Kaydında Silinme Koşulları Oluşmayan İki Suçtan Hükümlülüğü Bulunduğu/İncelemeye Konu Suçun İşlendiği Tarihten Sonra da Beş Ayrı Suçtan Daha Sabıka Kaydı Bulunduğu – Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılmasının Uygulanamayacağı )
• ADLİ SİCİL KAYDI ( Sanığın Adli Sicil Kaydında Silinme Koşulları Oluşmayan İki Suçtan Hükümlülüğü Bulunduğu/İncelemeye Konu Suçun İşlendiği Tarihten Sonra da Beş Ayrı Suçtan Daha Sabıka Kaydı Bulunduğu – Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılmasının Uygulanamayacağı )
• HÜKMÜN AÇIKLANMASININ GERİ BIRAKILMASI ( Sanığın Adli Sicil Kaydında İki Suçtan Hükümlülüğü Bulunduğu/İncelemeye Konu Suçun İşlendiği Tarihten Sonra da Beş Ayrı Suçtan Daha Sabıka Kaydı Bulunduğu – Uygulanamayacağı/Görevi Yaptırmamak İçin Direnme )
5237/m.265
5271/m.231
ÖZET : Görevi yaptırmamak için direnme suçunda uyuşmazlık; sabıkası bulunan sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun uygulanma koşullarının bulunup bulunmadığının belirlenmesine ilişkindir. Adli sicil kaydında silinme koşulları oluşmayan iki suçtan geçmiş hükümlülüğü olan ve ayrıca incelemeye konu suçun işlendiği tarihten sonra da beş ayrı suçtan daha sabıka kaydı bulunan sanık hakkında, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun uygulanabilmesi için gereken koşullardan olan “sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkum olmamış bulunması” objektif koşulunun gerçekleşmemesi sebebiyle sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının uygulanması olanağı bulunmamaktadır.
DAVA : Sanık S.Ö.’in görevi yaptırmamak için direnme suçundan 5237 Sayılı T.C.K.nın 265/1. maddesi uyarınca 1 yıl hapis; 6136 Sayılı Yasaya aykırılık suçundan ise anılan Kanunun 15/1. maddesi gereğince 6 ay hapis ve 450 Lira adli para cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin, Çanakkale 2. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 6.4.2007 gün ve 29-144 Sayılı hükmün sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 4. Ceza Dairesince 2.11.2011 gün ve 17094-20212 sayı ile;
“… 2- Görevi yaptırmamak için direnme ve 6136 Sayılı yasaya muhalefet suçlarından kurulan hükümlerin incelenmesine gelince;
8.2.2008 tarihinde yürürlüğe giren ve T.C.K.nın 7/2. madde ve fıkrası uyarınca sanık yararına olan 5728 Sayılı Kanunun 562. maddesinin 1. fıkrası ile C.M.K.nın 231/5. madde ve fıkrasında öngörülen, hükmolunan cezanın geri bırakılması sınırının iki yıla çıkarılması ve söz konusu 562. maddesinin 2. fıkrası ile de C.M.K.nın 231/14. madde ve fıkrasındaki, suçun soruşturulması ve kovuşturulmasının şikayete bağlı olması koşulunun kaldırılması karşısında, sanığın adli sicil kaydında yer alan yaralama suçuna dair ilam getirtilerek, karar ceza kararnamesiyle verilmişse, bu hükümlülüğün hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesine yasal engel oluşturmayacağı da gözetilip, mahkemece hükmün açıklanmasının geri bırakılıp bırakılmayacağının tartışılması zorunluluğu…”,
İsabetsizliğinden diğer yönleri incelenmeyen hükmün BOZULMASINA karar verilmiştir.
Yargıtay C. Başsavcılığı ise 9.12.2011 gün ve 169081 sayı ile;
“… Çözümlenmesi gereken sorun, kasten işlenen suçtan dolayı ceza kararnamesiyle verilen hükümlülüğün hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına engel oluşturan nitelikte olup olmayacağının belirlenmesine ilişkindir.
Ceza kararnamesi, genel yargılama kurallarından farklı kuralları bulunan, kendine özgü hızlandırılmış bir yargılama yöntemidir. Bu yargılamanın en önemli özelliği, sanık davet edilip sorgusu yapılmadan ve kanıtlar ortaya konulup tartışılmadan, evrak üzerinden karar verilmesidir. Bir başka anlatımla duruşma açılarak yüz yüze yargılama yapılmadan, mevcut kanıtlarla yetinilmek suretiyle dosya üzerinden karar verilmektedir. Bu yolla basit işlerin çabuk çözümlenmesi, mahkemelerin iş yüklerinin hafifletilmesi, basit suçların yargılamalarının hızlı bir şekilde sonuçlandırılması amaçlanmıştır.
Ceza kararnamesiyle verilen kararlar temyiz yasa yoluna değil, cyuy.nın 390. maddesi gereğince itiraz yasa yoluna tabidir. İtiraz edilmeyen veya süresinde yapılan itirazın reddedilmesi halinde kesinleşen ceza kararnameleri, son karar niteliğini aldığından hükmün sonuçlarını doğuracak, infaz edilecektir. Bu kararlar için kesinleştiklerinde yazılı emir yasa yoluna başvurulması olanaklıdır.
Öte yandan, cyuy’nın 305. maddesiyle temyize tabi hükümler belirlenmiş ve temyize tabi olmayan hükümler hakkında ise, olağanüstü bir yasa yolu olan yazılı emir yoluna başvurulabileceği ve tekerrüre esas alınamayacağı esası getirilmiştir. Yine yerleşmiş yargısal kararlarda da belirtildiği üzere, bu yasa maddesinin uygulanmasında, Yargıtay yolunun açık olduğu hükümler, ittihaz edildikleri anda kesin hüküm etkisini taşımadıklarından yukarda sayılan diğer koşulların da gerçekleşmesi halinde tekerrüre esas alınacaklardır. Ancak temyiz yasa yoluna tabi olmayan kararların tekerrüre esas alınamayacağı, dolayısıyla da ceza kararnamesiyle verilen cezaların da tekerrüre esas olamayacağı kabul edilmiştir.
Ne var ki, ceza kararnamesiyle verilen kararların 1412 Sayılı CYUY’nın 305. maddesindeki düzenleme ve yerleşmiş yargısal kararlara göre tekerrüre esas alınamayacağı konusunda bir duraksama bulunmamakta ise de; anılan kararların hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına engel teşkil edip etmeyeceğinin tartışılması gerekmektedir.
Esasen ceza kararnameleriyle verilen hükümlülükler hükmün bütün sonuçlarını taşımakta ve infaz edilmektedir. Açılan bir kamu davasında kanıtların hüküm vermeye yeterli olması halinde yasada sayılan koşullara uygun olarak hakimin ceza kararnamesi düzenlemesi olanaklıdır.
Ancak, ceza kararnamesi düzenlemek veya duruşma açmak hakimin takdirinde olup, bu takdire dayalı olarak verilen kararlardan birinin hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına esas alınarak diğerinin alınmaması eşitlik ilkesine aykırı olacaktır. Aynı nitelikte suç işleyen kişiler arasında bu şekilde eşitsizlik yaratılması, ceza adaletine olan güveni de sarsacak niteliktedir. Kaldı ki, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını düzenleyen C.M.K.231. maddesinde ceza kararnamesiyle verilen mahkûmiyet kararlarıyla ilgili açık bir hüküm de bulunmamakta yalnızca sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış olması koşulu aranmaktadır.
Tüm bu açıklamalar ışığında, adli sicil kaydında kasten yaralama suçundan ceza kararnamesiyle kurulan bir mahkûmiyet hükmü bulunması sebebiyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının sanık hakkında uygulanması koşulları oluşmadığından, Özel Dairece bu konunun bozma nedeni sayılması isabetli bulunmamaktadır. Yerel mahkeme hükmünün ONANMASINA karar verilmesi gerekmektedir…”,
Görüşüyle itiraz yasa yoluna başvurmuştur.
Dosya Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Ceza Genel Kurulu’nca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır:
KARAR : İtirazın kapsamına göre inceleme, sanık hakkında görevi yaptırmamak için direnme ve 6136 Sayılı yasaya aykırılık suçlarından kurulan hükümlerle sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daireyle Yargıtay C. Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sabıkası bulunan sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun uygulanma koşullarının bulunup bulunmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya içeriğinden;
Yerel mahkemece 6.4.2007 tarihli karar ile, sanık hakkında 9.1.2007 tarihinde işlemiş olduğu görevi yaptırmamak için direnme suçundan 1 yıl hapis ve 6136 Sayılı Yasaya aykırılık suçundan ise 6 ay hapis ve 450 Lira adli para cezasına hükmedildiği,
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması hususunda bir değerlendirmenin yapılmadığı, ancak ertelemeye dair olarak; “sanığın geçmiş hali dikkate alınarak hakkında görevi yaptırmamak için direnme ve ruhsatsız 6136 Sayılı Kanun kapsamında bıçak bulundurma suçlarından verilen hapis cezalarının ertelenmesi halinde ileride bir daha suç işlemekten çekineceğine dair mahkememize kanaat gelmediğinden hapis cezalarının ertelenmesine yer olmadığına” şeklinde değerlendirmede bulunduğu.
Sanığa ait adli sicil kaydının incelenmesinde, sanık hakkında Fethiye Sulh Ceza Mahkemesince hırsızlık suçundan verilmiş bulunan ve 6.2.1998 tarihinde yerine getirilen; yine aynı mahkemece kasten yaralama suçundan duruşma yapılarak ve tekerrür hükümleri de uygulanarak hükmolunan ve 25.3.2003 tarihinde infaz edilmiş olan ağır para cezasından ibaret mahkumiyetleri bulunduğu, bu hükümlülüklerin adli sicil kaydından silinme koşulları gerçekleşmeden, incelemeye konu suçun işlendiği ve incelemeye konu dosyadaki suç tarihinden sonra da sanığın 5 ayrı suçtan daha hükümlülüğünün bulunduğu,
Anlaşılmaktadır.
Hukukumuza ilk kez çocuklar hakkında 5395 Sayılı Çocuk Koruma Yasasının 23. maddesiyle giren hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, 19.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5560 Sayılı Yasayla 5271 Sayılı Kanunun 231. maddesine eklenen 5-14. fıkralarla büyükler için de kabul edilmiş, aynı Kanunun 40. maddesiyle 5395 Sayılı Kanunun 23. maddesi değiştirilmek suretiyle, denetim süresindeki farklılık hariç olmak koşuluyla, çocuk suçlularla yetişkin suçlular hükmün açıklanmasının geri bırakılması açısından aynı koşullara tabi kılınmıştır.
Başlangıçta yetişkin sanıklar yönünden şikâyete bağlı suçlarla sınırlı olarak, hükmolunan bir yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezası için kabul edilen bu müessese, 5728 Sayılı Kanunun 562. maddesiyle 5271 Sayılı Kanunun 231. maddesinin 5 ve 14. fıkralarında yapılan değişiklikle, Anayasanın 174. maddesinde güvence altına alınan inkılâp yasalarında yer alan suçlar ayrık olmak üzere, iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezasına dair tüm suçları kapsayacak şekilde düzenlenmiştir.
5560, 5728, 5739 ve 6008 Sayılı Yasalarla gerçekleştirilen değişiklikler sonucu hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun uygulanabilmesi için:
1- ) Suça ilişkin;
a- ) Yapılan yargılama sonucunda, sanık hakkında hükmolunan cezanın iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezasından ibaret olması,
b- ) Suçun, Anayasanın 174. maddesinde güvence altına alınan inkılâp yasalarında yer alan, 1.3.2008 tarihinden itibaren işlenen suçlarda ise, suçun ayrıca 3713 Sayılı Yasayla 1632 Sayılı Kanun kapsamında yer alan suçlardan olmaması,
2- ) Sanığa ilişkin;
a- ) Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış olması,
b- ) Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tamamen giderilmesi,
c- ) Mahkemece, sanığın kişilik özellikleriyle duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak, sanığın yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate ulaşılması, d- Sanığın hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının uygulanmasını kabul etmesi, Koşullarının gerçekleşmesi gerekmektedir.
Tüm bu koşulların bulunması halinde, mahkemece hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilecek ve sanık beş yıl süreyle denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulacaktır.
5271 Sayılı Kanunun 231. maddesinin 6. fıkrasının ( a ) bendinde öngörülen daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmama koşulu açısından herhangi bir ayrım gözetilmediğinden, hükmolunan cezanın hapis veya adli para cezası olmasının da herhangi bir önemi bulunmamaktadır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 3.2.2009 gün ve 250-13 Sayılı kararında da vurgulandığı üzere, 1.6.2005 tarihinden önce işlenen suçlar yönünden, önceki mahkûmiyetin 765 Sayılı T.C.K.nın 95/2. maddesi uyarınca esasen vaki olmamış sayılacağı haller veya 3682 Sayılı Adli Sicil Yasasının 8 ve 5352 Sayılı Adli Sicil Yasasının geçici 2. maddesi hükümleri uyarınca silinme koşulları oluşan önceki mahkûmiyetler, adli sicilden silinmiş olup olmadığına bakılmaksızın, 01.06.2005 tarihinden sonra işlenen suçlardan dolayı mahkûm edilen sanıklar yönünden ise, 5237 Sayılı T.C.K.nda tekerrür hükümlerinin uygulanması için 58. maddesinde öngörülen sürelerin geçmiş olması halinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının objektif koşullarının değerlendirilmesinde engel bir sebep olarak kabul edilemeyecektir. Ancak, yasal engel oluşturmayan bu mahkûmiyetlerin yargılama mercilerince, subjektif koşulun ele alınmasında sanığın suç işleme eğilimi açısından değerlendirmeye esas alınmasına da bir engel bulunmamaktadır.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Adli sicil kaydında silinme koşulları oluşmayan iki suçtan geçmiş hükümlülüğü olan ve ayrıca incelemeye konu suçun işlendiği tarihten sonra da beş ayrı suçtan daha sabıka kaydı bulunan sanık hakkında, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun uygulanabilmesi için gereken koşullardan olan “sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkum olmamış bulunması” objektif koşulunun gerçekleşmemesi sebebiyle sanık hakkında C.M.K.nın 231. maddesinin uygulanması olanağı bulunmamakta olup Özel Dairece hükmün açıklamasının geri bırakılması kurumunun uygulama koşullarının değerlendirilmesi amacıyla sair yönler incelenmeksizin BOZULMASINA karar verilmesi isabetli değildir.
Diğer taraftan, Özel Dairece bozma gerekçesine konu edilen geçmiş hükümlülüğün ceza kararnamesi yoluyla verilmediği saptandığından bu aşamada ceza kararnamesiyle verilen geçmiş hükümlülüklerin hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına engel oluşturup oluşturmayacağı hususunun değerlendirilmesine gerek görülmemiştir.
Bu itibarla, Yargıtay C. Başsavcılığı itirazının değişik gerekçeyle kabulüne, Özel Dairece görevi yaptırmamak için direnme ve 6136 Sayılı Yasaya aykırılık suçlarından verilen bozma kararının kaldırılmasına, anılan suçlara dair hükmün esasının incelemesi için dosyanın Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle;
1- ) Yargıtay C. Başsavcılığı itirazının değişik gerekçeyle kabulüne,
2- ) Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 02.11.2011 gün ve 17094-20212 Sayılı görevi yaptırmamak için direnme ve 6136 Sayılı Yasaya aykırılık suçlarından verilen bozma kararının kaldırılmasına,
3- ) Dosyanın, anılan suçlara dair hükmün esastan incelemesi için Yargıtay 4. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay C. Başsavcılığına tevdiine, 10.04.2012 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
4. CEZA DAİRESİ
E. 2010/16184
K. 2010/18225
T. 2.11.2010
• HÜKMÜN AÇIKLANMASININ GERİ BIRAKILMASI ( Sanığın Adli Sicil Kaydında Yer Alan Sabıkasına Esas Mahkumiyet Kararlarının Silinme Koşullarının Oluşup Oluşmadığı Araştırılmadan Reddine Karar Verilemeyeceği )
• ADLİ SİCİL KAYDI ( Sanığın Adli Sicil Kaydında Yer Alan Sabıkasına Esas Mahkumiyet Kararlarının Silinme Koşullarının Oluşup Oluşmadığı Araştırılmadan HAGB Talebinin Reddine Karar Verilmemesi Gereği )
5271/m.231, 232
ÖZET : Direnme suçunda; sanığın adli sicil kaydında yer alan sabıkasına esas mahkumiyet kararlarının silinme koşullarının oluşup oluşmadığı araştırılmadan, yetersiz gerekçeyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi hukuka aykırıdır.
DAVA : Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç gününe göre dosya görüşüldü:
KARAR : Kanun yolu başvurusunda temyiz merciinin gösterilmemesi sebebiyle tereddüde neden olacak nitelikte kurulan karar 5271 s. CMK.nun 34/2 ve 232/6.maddelerine aykırı olması karşısında; temyiz iradesini içerir 02.01.2008 ve 06-03.2008 günlü yasa yolu başvuruların süresinde olduğunun kabulüyle; temyiz süresinin geçmesi sebebiyle Yerel Mahkemenin temyiz isteğinin reddine ait kararına karşı yapılan itiraz yerinde görüldüğünden, ret kararının kaldırılması, suretiyle işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak;
Direnme suçundan hükümlü M. Ç. hakkında, 5728 s. Kanunun 562. maddesi ile değiştirilen 5271 s. CYY’nın 231. maddesi uyarınca yapılan kesinleşmiş hükümde değişiklik ( uyarlama ) yargılaması sonucunda, hükmün açıklanmasının geri bırakılması isteminin reddine karar verilmiş ise de; Sanığın adli sicil kaydında yer alan sabıkasına esas mahkumiyet kararlarının silinme koşullarının oluşup oluşmadığı araştırılmadan, sanığın bir daha suç işlemeyeceği yönündeki kanaate ulaşmanın kanuni gerekçeleri gösterilmeden “davadan önce ve davadan sonra birçok sabıkasının bulunup, kasıtlı suç işlediği, bu haliyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının kanuna, hukuka, adalete uygun düşmeyeceği” biçimindeki yetersiz gerekçeyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi,
SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş ve sanık M. Ç.’in temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden tebliğnameye uygun olarak hükmün başkaca yönleri incelenmeksizin BOZULMASINA, 02.11.2010 gününde oybirliği ile karar verildi.
T.C.
YARGITAY
4. CEZA DAİRESİ
E. 2011/1140
K. 2011/3457
T. 21.3.2011
• TEHDİT ( Sanığın Usulüne Uygun Sabıka Kaydının Giderileceği – Tehdit Suçunda Giderilmesi Gereken Ölçülebilir Somut Maddi Zarar Oluşmaması ve Manevi Zararın İse Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılmasının Uygulanmasına Engel Teşkil Etmediğinin Gözetileceği )
• ADLİ SİCİL KAYDI ( Sanığın Adli Sicil Kaydındaki Doğum Tarihinin Nüfus Kaydı İle Uyumlu Olmadığı – Usulüne Uygun Kaydın Getirtileceği )
• HÜKMÜN AÇIKLANMASININ GERİ BIRAKILMASI ( Tehdit – Giderilmesi Gereken Ölçülebilir Somut Maddi Zarar Oluşmaması ve Manevi Zararın İse Uygulanmasına Engel Teşkil Etmediğinin Dikkate Alınacağı )
5237/m.106
ÖZET : Tehdit suçunda; sanığın adli sicil kaydındaki doğum tarihinin nüfus kaydı ile uyumlu olmadığı ve usulüne uygun adli sicil kaydı getirtilmesi gerektiği gözetilmelidir.
Sanığın sabıkasız olduğunun anlaşılması, yeniden suç işlemeyeceği kanaatine varılarak cezasının ertelenmesi, tehdit suçunda giderilmesi gereken ölçülebilir, belirlenebilir ( somut ) maddi bir zarar oluşmaması ve manevi zararın ise hükümün açıklanmasının geri bırakılmasının uygulanmasına engel teşkil etmemesi dikkate alınmalıdır.
DAVA : Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü:
KARAR : Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
1-) Sanığın adli sicil kaydındaki doğum tarihinin nüfus kaydı ile uyumlu olmadığı ve usulüne uygun adli sicil kaydı getirtilmesi gerektiği gözetilmeden, geçersiz adli sicil kaydına dayalı olarak hüküm kurulması suretiyle CYY.nın 209. maddesine aykırı davranılması,
2-) Kabule göre de;
Sanığın sabıkasız olduğunun anlaşılması, yeniden suç işlemeyeceği kanaatine varılarak cezasının ertelenmesi, tehdit suçunda giderilmesi gereken ölçülebilir, belirlenebilir ( somut ) maddi bir zarar oluşmaması ve manevi zararın ise hükümün açıklanmasının geri bırakılmasının uygulanmasına engel teşkil etmemesi karşısında, katılanın suçtan kaynaklanan maddi ve manevi zararlarının giderilmediği biçimindeki, yasal olmayan gerekçe ile CYY.nın 231/5. maddesi uyarınca hükümün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi,
SONUÇ : Yasaya aykırı ve katılan vekilinin temyiz nedenleri ile tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 21.3.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
11. CEZA DAİRESİ
E. 2011/854
K. 2011/1810
T. 4.4.2011
• CEZALARIN İÇTİMAİ ( 5237 S.K.’da Cezaların İçtimasına İlişkin Hüküm Bulunmadığı – Her Suç Yönünden Ayrı Ayrı Cezanın Şahsileştirilmesi Gerektiği )
• ADLİ SİCİL KAYDI ( Sanığın Adli Sicil Kaydının Getirtilerek Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılmasına Karar Verilip Verilmeyeceğinin Değerlendirileceği )
• HÜKMÜN AÇIKLANMASININ GERİ BIRAKILMASI ( Sanığın Adli Sicil Kaydının Getirtilerek Uygulanıp Uygulanmayacağına Karar Verileceği )
5275/m.99
5271/m.231
ÖZET : 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunun da cezaların içtimasına ilişkin bir hüküm bulunmayıp her suçun bağımsız olması ve sanığa yüklenen her suç yönünden ayrı ayrı cezanın şahsileştirilmesi gerektiği gözetilmelidir. Sanığın adli sicil kaydına dosya içersinde rastlanamadığından, getirtilip incelenmesinden sonra, hükümün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilip verilmeyeceğinin değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması gerekir.
DAVA : Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR : 1-)5237 Sayılı Türk Ceza Kanununun 7. ve 5252 Sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 9. maddeleri hükümleri karşısında; sanığa yüklenen “2002 Takvim Yılında Sahte Fatura Düzenlemek” suçunun yasada gerektiği cezasının türü ve üst sınırı itibariyle tabi olduğu, suç tarihinde yürürlükte bulunan ve lehe olan 765 Sayılı T.C.K.nun 102/4 ve 104/2 maddelerinde öngörülen dava zamanaşımının, suçun işlendiği 31.12.2002 tarihinden temyiz inceleme tarihine kadar gerçekleştiği anlaşılmış, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu sebeple yerinde görülmüş olduğundan sair yönleri incelenmeyen hükümün 5320 Sayılı Kanunun 8/1 maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 Sayılı C.M.U.K.nın 321.maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususta aynı kanunun 322.maddesinde öngörülen yetkiye dayanılarak karar verilmesi mümkün olduğundan, sanık hakkındaki kamu davasının 765 Sayılı T.C.K.nun 102/4 ve 104/2 maddeleri uyarınca ORTADAN KALDIRILMASINA,
2-)Sanık müdafiinin, 2003 Takvim Yılında Sahte Fatura Düzenlemek suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz ine gelince;
Yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçların uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre sanık müdafiinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine,
Ancak;
1-)5237 Sayılı Türk Ceza Kanunun da cezaların içtimasına ilişkin bir hüküm bulunmayıp 5275 Sayılı Kanunun 99.maddesi uyarınca her suçun bağımsız olması ve sanığa yüklenen her suç yönünden ayrı ayrı cezanın şahsileştirilmesi gerektiği gözetilmeden cezaların toplamından bahisle ertelemenin mümkün olmadığının kabulüyle 765 Sayılı Türk Ceza Yasasının sanık lehine olduğundan bahisle yazılı şekilde hüküm kurulması,
2-)11.2.2005 tarihli yazılarla istenildiği anlaşılan sanığın adli sicil kaydına dosya içersinde rastlanamadığından, müzekkereye olumlu yanıt verilerek gönderilmişse denetime olanak verecek biçimde dosya içersinde bulundurulması, aksi takdirde yeniden istenerek getirtilip incelenmesinden sonra, 8.2.2008 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 5728 Sayılı Kanunun 562.maddesiyle değişik C.M.K.nun 231/5 ve T.C.K.nun 7/2 maddeleri gereğince, hükümün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilip verilmeyeceğinin değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümün bu sebepten dolayı, 5320 Sayılı yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 Sayılı C.M.U.K. nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 4.4.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
6. CEZA DAİRESİ
E. 2010/20129
K. 2011/9208
T. 5.7.2011
• YAĞMA ( Sanığın Suça Konu Malların Alınmasına Karşı Koymaması İçin Yakınanı Tehdit Ettiği ve Malın Alınmasıyla Yağma Suçunun Tamamlandığının Gözetileceği )
• TEŞEBBÜS ( Sanığın Suça Konu Malların Alınmasına Karşı Koymaması İçin Yakınanı Tehdit Ettiği ve Malın Alınmasıyla Yağma Suçunun Tamamlandığının Gözetileceği – Teşebbüs Hükümlerinin Uygulanamayacağı )
• TEKERRÜR ( Yağma – Sanığın Adli Sicil Kaydındaki Tekerrür Hükümlerinin Uygulanmasına Esas Olacak Nitelikteki İlamların Kesinleşme ve Yerine Getirme Tarihini İçerir Örneklerinin Getirtileceği )
• ADLİ SİCİL KAYDI ( Yağma – Sanığın Adli Sicil Kaydındaki Tekerrür Hükümlerinin Uygulanmasına Esas Olacak Nitelikteki İlamların Kesinleşme ve Yerine Getirme Tarihini İçerir Örneklerinin Getirtilmesi Gereği )
5237/m.35, 58, 148
ÖZET : Sanığın suça konu malların alınmasına karşı koymaması için yakınanı tehdit ettiği ve malın alınmasıyla yağma suçunun tamamlandığı gözetilmelidir. Teşebbüs hükümlerinin uygulanması,
Sanığın adli sicil kaydındaki, tekerrür hükümlerinin uygulanmasına esas olacak nitelikteki ilamların kesinleşme ve yerine getirme tarihini içerir örnekleri denetime olanak sağlayacak şekilde getirtilmeden hüküm kurulması hukuka aykırıdır.
DAVA : Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 29.05.2009 ve 12.2.2008 tarihli tebliğnameleri ile Dairemize gönderilmekle başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü:
KARAR : Dosya içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve Hakimler Kurulunun takdirine göre; suçun sanık tarafından işlendiğini kabulde ve nitelendirmede usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından, diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
Ancak;
Yakınan A.Ş. A.’a ait iş yerine girerek kontör kartı ve cep telefonlarını poşete koyduğu, bu sırada kapıyı açık görerek bakan, yakınan V. K.’ın ne yaptığını sorması üzerine, belinde taşıdığı tabancayı çıkararak yakınan V.’ın göğsüne dayayarak ” abisi işime karışma, çekil yolumdan, bana yol ver, yoksa seni vururum” dediği, yakınanın yol vermesi üzerine koşmaya başladığı, orada bulunan kişilerce izlendiği sırada ateş ettiği ve olayın devamında saklandığı bahçede yakalandığı, kontör kartları ile cep telefonlarının bulunduğu olayda, sanığın suça konu malların alınmasına karşı koymaması için yakınan V.’ı tehdit ettiği ve malın alınmasıyla yağma suçunun tamamlandığı gözetilmeden, kalkışma hükümlerinin uygulanması,
Sanığın adli sicil kaydındaki, T.C.K.nın 58. maddesinin uygulanmasına esas olacak nitelikteki ilamların kesinleşme ve yerine getirme tarihini içerir örnekleri denetime olanak sağlayacak şekilde getirtilmeden hüküm kurulması ve aynı zamanda sanık hakkında, 5237 Sayılı T.C.K.nın 58/7. maddesi gereğince mükerrirlere özgü infaz rejiminin uygulanmasına ve cezanın yerine getirilmesinden sonra denetimli serbestlik tedbirlerinin uygulanmasına esas alınan ve 5275 Sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanunun 108/2. maddesinin uygulanmasına dayanak oluşturacak hükümlülüğün gösterilmemesi,
SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş, sanık A. K. savunmanının temyiz itirazı bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan hükümün açıklanan sebeplerle isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 5320 Sayılı Kanunun 8/1. maddesi yollamasıyla 1412 Sayılı C.M.U.K.nun 326/son maddesine göre sanığın kazanılmış hakkının korunmasına, 05.07.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.