Adres Tespiti Hakkında Yargıtay Kararları
T.C.
YARGITAY
16. HUKUK DAİRESİ
E. 2008/2086
K. 2008/4940
T. 7.7.2008
MAL BEYANINDA BULUNMAMAK ( Adreste Bulunmama Nedeni Usule Uygun Araştırılarak Tebliğ Tutanağına Yazılıp İmza Edilmeden 35. Maddeye Göre Tebligat Yapılamayacağı )
ADRES ARAŞTIRMASI ( Belirtilen Şekilde Yapılıp Tevsik Edildikten Sonra İlginin Yeni Adresi Belirlenemez İse Tebliğ Evrakı İlgili Mercie İade Edileceği ve Başkaca Adres Araştırması Yapılmaksızın 35. Maddeye Göre Tebligat Yapılacağı )
ADRESTE BULUNMAMA NEDENİ ( Usule Uygun Araştırılarak Tebliğ Tutanağına Yazılıp İmza Edilmeden 35. Maddeye Göre Tebligat Yapılamayacağı )
TEBLİĞ TUTANAĞI ( Adreste Bulunmama Nedeni Usule Uygun Araştırılarak Tebliğ Tutanağına Yazılıp İmza Edilmeden 35. Maddeye Göre Tebligat Yapılamayacağı )
ADRES ARAŞTIRMASINA İLİŞKİN İMZALI AÇIKLAMA ( Tebliğ Tutanağında Bulunmasının Zorunlu Şekil Şartı Olduğu )
7201/m. 35
Tebligat Tüzüğü/m.28
ÖZET: Tebligat yapılacak muhatabın gösterilen adreste bulunmaması halinde tebliğ memurunun adreste bulunmama nedenini bilmesi muhtemel komşu, yönetici, kapıcı, muhtar, ihtiyar heyeti kurulu ve zabıta memurlarından araştırarak, aldığı beyanları tebliğ tutanağına yazıp ilgililere imzalatması, imzadan imtina edilmesi halinde bu durumu yazarak imzalaması gerekir. Adres araştırmasına ilişkin söz konusu imzalı açıklamanın tebliğ tutanağında bulunması, zorunlu şekil şartıdır. Zorunlu adres araştırması belirtilen şekilde yapılıp tevsik edildikten sonra, ilginin yeni adresi belirlenemez ise tebliğ evrakı ilgili mercie iade edilir ve başkaca adres araştırması yapılmaksızın 35. maddeye göre tebligat yapılır.
DAVA: Mal beyanında bulunmamak eyleminden borçlu Ahmet’in 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 5358 Sayılı Kanunla değişik 337/1. maddesi uyarınca 10 gün disiplin hapsi ile cezalandırılmasına ilişkin Kartal 2. İcra Mahkemesi’nin 28/02/2007 tarihli ve 20061261 Esas, 2007/503 Karar sayılı kararına yönelik itirazın reddine ilişkin Kartal 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 19/09/2007 tarihli ve 20071750 Değişik İş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi
Dosya kapsamına göre, düzenlenen meşruhatlı davetiyenin Z. Mahallesi, S. Sokak S. İşhanı 1012 Maltepe İstanbul adresine 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 35. maddesi gereğince tebliğ edilerek hüküm kurulduğu, anılan maddenin uygulanabilmesi için gerekli ön koşul olan kendisine veya adresine kanunun gösterdiği usullere göre, daha önce yapılmış bir tebliğ işleminin bulunması veya tebliğ yapılmamış ise 35. maddenin son fıkrasında gösterilen ayrıksı durumlardan birinin oluşmasının gerekli olması karşısında, Yargıtay 10. Ceza Dairesi’nin 0111212004 tarihli ve 2004/20415-12070 sayılı ilamında da belirtildiği üzere, Tebligat Kanunu’nun 35/son ve Tebligat Tüzüğü’nün 55/son maddeleri uyarınca “daha önce tebligat yapılmamış olsa bile, taraflar arasında yapılan, imzası resmi mercii er önünde ikrar olunmuş sözleşmelerde belirtilen adresler ile kamu kurum ve kuruluşlarına ve kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarına, ticaret sicillerine ve esnaf ve sanatkarlar sicillerine verilen en son adreslerdeki değişiklikler hakkında da bu madde hükümleri uygulanır” şeklindeki düzenlemeye nazaran, söz konusu yasa hükmü uyarınca, daha önce adli mercilerce ve usulüne uygun olarak yapılmış bir tebligat bulunmasa bile, imzası resmi merciler önünde ikrar olunmuş sözleşmelerde belirtilen ya da anılan kurum ve kuruluşlara bildirilen adreslerdeki değişikliklerin bildirilmesi durumunda da, Tebligat Kanunu’nun 35. maddesindeki hükümlerin uygulanacağı dolayısıyla, daha önce adli mercilerce usulüne uygun olarak yapılmış tebligat bulunmasa bile, belirtilen nitelikteki sözleşmelerde yer alan veya söz konusu kurum ve kuruluşlar tarafından bildirilen adrese, mahkemece önce bu adresin değişip değişmediğinin bilinmemesi nedeniyle anılan kanunun 35. maddesi dışındaki maddeler uyarınca tebligat çıkarılması ve tebligatın yapılamayarak, tebligat memurunca sanığın adresinin değiştiğinin belirlenmesi ve Tebligat Tüzüğü’nün 55/2. maddesi yollamasıyla 28. maddesinde belirtilen usule uygun olarak yapacağı araştırma sonucunda yeni adresinin de tespit edilememesi durumunda, tebliğ olunacak evrakın bir nüshasının eski adresin kapısına asılması gerekeceği ve eski adrese ( bilinen en son adrese ) ait binanın kapısına asma tarihinin tebliği tarihi sayılacağı,bu tebligattan sonraki tebligatların da; sanığın adresinin hala bilinememesi durumunda, kapıya asma usulüyle yapılacağı, olayımızda ise 7201 Sayılı Kanunun 35. maddesinin son fıkrası kapsamında olan adrese doğrudan anılan maddeye göre tebligat yapılarak hüküm kurulduğu cihetle, meşruhatlı davetiyenin usulüne uygun tebliğ edilmediği gibi, dosya kapsamında bulunan Ticaret Sicil Gazetesi’nde belirtilen adresle sanıkların adresinin farklı olduğu ve bu adrese tebligat yapılmadığı, bu nedenle savunma hakkının kısıtlandığı, yine aynı şekilde Kartal 2. İcra Ceza Mahkemesi’nce gıyapta verilen kararın kesinleşmemiş bulunduğu, 17/09/2007 havale tarihli dilekçenin, 7201 Sayılı Kanunun 32. maddesi uyarınca öğrenme üzerine süresinde verilmiş itiraz dilekçesi olarak kabul edilmesi gerektiği düşünülmüş, açıklanan nedenlerle itirazın kabulü yerine yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemekle anılan kararın 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü 04.02.2008 gün ve 200817169 sayılı kanun yararına bozma istemine atfen Yargıtay C.Başsavcılığı’nın 04.03.2008 gün ve K.Y.B. 2008/2086 sayılı tebliğnamesiyle talep edilmekle,
Gereği görüşüldü:
KARAR: Dosya kapsamına göre;
Borçlu Ahmet adına çıkarılan meşruhatlı davetiyenin 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 35. maddesine göre tebliğ edilip, hüküm kurulduğu anlaşılmıştır.
7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun “kazai tebligat” faslının, “adres değiştirmenin bildirilmesi mecburiyeti” konu başlıklı 35. maddesi uyarınca, adli mercilerce, tebligat yapılabilmesi için iki farklı durum kabul edilmiştir.
Birinci durumda, ilgili kişiye daha önce adli mercilerce anılan yasa hükümlerine uygun olarak bir tebligatın yapılmış olması veya tebligat yapılan bu kişinin, yeni adresini adli mercie bildirmemesi durumudur. Buna göre, daha önce tebligat yapılan ve adli mercice en son bilinen adrese Tebligat Kanunu’nun 35. maddesi dışındaki maddeler uyarınca yeniden tebligat çıkarılması, ilgilinin adresten ayrıldığının anlaşılması durumunda Tebligat Tüzüğü’nün 28. maddesi uyarınca, tebliğ memurunun adreste bulunmama nedenini bilmesi muhtemel komşu, yönetici, kapıcı, muhtar, ihtiyar heyeti kurulu veya meclis üyeleri, zabıta amir ve memurlarından araştırarak, beyanlarını tebliğ tutanağına yazıp altını imzalatması, imzadan çekinmeleri halinde de bu durumu yazarak imzalaması gerekmektedir. Adres araştırmasına ilişkin söz konusu imzalı açıklamanın tebliğ tutanağında yer alması, zorunlu şekil şartıdır. Belirtilen usule uygun olarak araştırma yapılmaması ve bu nedenle mahkemece, en son bilinen bu adresten sanığın ayrıldığının ve yeni adresinin tespit edilemediğinin kolluk görevlileri aracılığı ile de belirlenmemesi durumunda, Tebligat Kanunu’nun 35. maddesinde belirtilen şekilde tebliğ evrakının kapıya asılması suretiyle tebligat yapılması mümkün değildir.
Tebligat memurunca Tebligat Tüzüğü’nün 28. maddesinde öngörülen zorunlu araştırma belirtilen şekilde yapılıp tevsik edildikten sonra, ilgilinin yeni adresi belirlenemez ise, tebliğ evrakı mercie iade edilir ve ilgili kişilerce yeni bir adres de bildirilmez ise, herhangi bir adres araştırması yapılmaksızın bundan sonraki tüm tebligatlar 6 örnek numaralı tebligat evrakının eski adrese ait binanın kapısına asılması usulüyle yapılır.
İkinci durumda ise; daha önce adli mercilere ve usulüne uygun olarak tebligat yapılmamış olsa bile, anılan yasanın 35/son maddesinde belirtilen kurum, kuruluş, mercilere ilgili tarafından bildirilen veya imzası resmi merciler önünde ikrar edilmiş sözleşmelerdeki ( sadece taraflar yönünden ) adreslere de bu madde uyarınca tebligat yapılabilmesidir. Daha önce adli mercilerce usulüne uygun olarak yapılmış bir tebligat bulunmasa bile, belirtilen nitelikteki sözleşmelerde yer alan veya söz konusu kurum ve kuruluşlar tarafından bildirilen adrese veya bir kamu kurumu olan adli mercilere, tebligatın ilişkin olduğu soruşturma veya davaya ilişkin olarak tebligat yapılacak kişinin kendisinin bildirdiği en son adrese, önce, bu adresin değişip değişmediğinin bilinememesi nedeniyle anılan yasanın 35. maddesi dışındaki maddeler uyarınca tebligat çıkarılması ve tebligatın yapılamayarak, tebligat memurunca, ilgilinin adresinin değiştiğinin belirlenmesi ve yine Tebligat Tüzüğü’nün 55/2. maddesi yollamasıyla 28. maddesinde belirtilen usule uygun olarak yapacağı araştırma sonucunda yeni adresinin de tespit edilememesi durumunda, bu araştırma yukarıdaki açıklanan şekil koşuluna uyularak imza ile de tevsik edildikten sonra, evrak yine mercie iade edilir, ilgili kişilerce yeni bir adres de bildirilmez ise, herhangi bir adres araştırması yapılmaksızın bundan sonraki tüm tebligatlar 6 örnek numaralı tebligat evrakının eski adrese ait binanın kapısına asılması usulüyle yapılır. Bu tebligattan sonraki tebligatlar da, sanığın yeni adresinin hala bilinmemesi durumunda, kapıya asma usulüyle yapılır.
Bu düzenlemeler karşısında, borçlu Ahmet adına Tebligat Yasası’nın 35. maddesi dışındaki maddeler uyarınca çıkarılan tebligatın yapılamadığı, ancak bu tebligatlarda tebligat memurunca Tebligat Tüzüğü’nün 55/2. maddesi yollamasıyla 28. maddesinde belirtilen usule göre yeni adresin tesbiti yönünde herhangi bir araştırma yapılmadığı, dolayısıyla borçlu adına tebliğ edilen davetiyenin geçersiz olduğu, borçlunun savunma hakkı kısıtlanmak suretiyle cezalandırılmasına karar verilmiş olduğu, ayrıca yine aynı şekilde Kartal 2. İcra Ceza Mahkemesi’nce gıyapta verilen kararın kesinleşmemiş bulunduğu, 17/09/2007 havale tarihli dilekçenin, 7201 Sayılı Kanunun 32. maddesi uyarınca öğrenme üzerine süresinde verilmiş İtiraz dilekçesi olarak kabul edilmesi gerektiği anlaşılmakla, Ağır Ceza Mahkemesi’nce itirazın kabulü yerine reddine karar verilmesi isabetsizdir.
Tebliğname ile, Ticaret Sicilinde belirtilen adresle, sanıkların adresinin farklı olduğu ve bu adrese tebligat yapılamadığı gerekçesiyle bozma talep edilmiş ise de; takip borçlusunun B. Gıda Tekstil Otomotiv Temizlik Malzemeleri Pazarlama San. Tic. Ltd. Şti., borçlu şirketin en son adresinin ise 25.01.2006 tarihli Ticaret Sicili Gazetesi’nde yayınlanan “İstanbul Maltepe Z. Mah. S. Sokak S. İş Merkezi 1012” olduğu iade olunan tebligatların bu adrese yapıldığı anlaşılmakla bu husus bozma nedeni yapılmamıştır.
SONUÇ: Açıklanan nedenlerle, kanun yararına bozma istemine atfen düzenlenen tebliğname yerinde görülmekle, Kartal 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 19.09.2007 tarihli ve 20071750 Değişik İş sayılı kararının 5271 Sayılı Yasanın 309/4-b maddesi uyarınca BOZULMASINA, sair hususların mahallinde ifasına, dosyanın mahal mahkemesine TEVDİİNE, 07.07.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
12. HUKUK DAİRESİ
E. 2010/3276
K. 2010/15359
T. 15.6.2010
ADRESTE BULUNMAMA NEDENİ (Tebligat Kanunu’nun 16. Md.sine Göre Tebliğ Halinde Araştırılacağına Dair Tebligat Kanunu’nun 16. Maddesinde ve Bu Madde İle İlgili Tüzük Hükümlerinde Bir Açıklık Bulunmadığına” İşaret Edilerek Bu Yöndeki Şikayetin Reddi Gerektiği)
ŞİKAYET (Tebligat Kanunu’nun 16. Md.sine Göre Tebliğ Halinde Muhatabın Adreste Bulunmama Nedeninin Araştırılacağına Dair Tebligat Kanunu’nun 16. Maddesinde ve Bu Madde İle İlgili Tüzük Hükümlerinde Bir Açıklık Bulunmadığına” İşaret Edilerek Bu Yöndeki Şikayetin Reddi Gerektiği)
KIYMET TAKDİRİ VE SATIŞ İLANI TEBLİGATI (Usulsüzlük Bulunmadığından Bu Durumda İhale Tarihi Şikayet Süresinin Hesabında Başlangıç Sayılarak 7 Günlük Sürede Yapılmayan Başvurunun Öncelikle Süreden Reddi Gerektiği)
2004/m.16
7201/m.16, 20
ÖZET: Tebligat Kanunu’nun 16. maddesine göre tebliğ halinde muhatabın adreste bulunmama nedeninin araştırılacağına dair Tebligat Kanunu’nun 16. maddesinde ve bu madde ile ilgili tüzük hükümlerinde bir açıklık bulunmadığına” işaret edilerek bu yöndeki şikayetin reddi gerektiği vurgulanmıştır. Somut olayda “muhatap ile birlikte aynı çatı altında sürekli beraber ikamet ettiğini beyan eden ehliyetli ve reşit eşi H.’ye tebliğ edildi” şerhi ile yapılan kıymet takdiri ve satış ilanı tebligatlarında bir usulsüzlük bulunmamaktadır. Bu durumda ihale tarihi şikayet süresinin hesabında başlangıç sayılarak 7 günlük sürede yapılmayan başvurunun öncelikle süreden reddi gerekir.
DAVA: Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine, bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR: İİK’nun 16. maddesinde “Kendisine tebligat yapılacak şahıs adresinde bulunmazsa tebliğ kendisi ile aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçilerinden birine yapılır.” hükmü yer almaktadır. Maddede belirtilen şahıslara muhatap adına tebligatın yapılabilmesi için muhatabın tebligatın yapılacağı sırada orada olmaması gerekir. Bir başka anlatımla muhatabın adreste olmakla birlikte sadece tebliğin yapılacağı anda (mesela muhatap o sırada işyerinde olduğu için) orada bulunmaması gerekmektedir. Şayet Tebligat Kanunun 16. maddesinde bahsi geçen şahıslar muhatabın “geçici olarak başka yere gittiğini” beyan ederler ise bu durumda Tebligat Kanunu’nun 20. maddesine göre tebligat yapılması, Tebligat Tüzüğünün 26. maddesine göre de beyanda bulunan kişilerin beyan ve imzalarının tutanağa geçirilmesi zorunluluğu doğacaktır. Tebligat Tüzüğünün 22 ve 26. maddelerinde Tebligat Kanunu’nun 16. maddesine göre yapılan tebligatlar için tutanağa geçirme ve imza koşulundan söz edilmemiştir. Nitekim HGK’nun 22.11.2000 tarih ve 2000/12-1684 E. 2000/1716 K. sayılı kararında da “Tebligat Kanunu’nun 16. maddesine göre tebliğ halinde muhatabın adreste bulunmama nedeninin araştırılacağına dair Tebligat Kanunu’nun 16. maddesinde ve bu madde ile ilgili tüzük hükümlerinde bir açıklık bulunmadığına” işaret edilerek bu yöndeki şikayetin reddi gerektiği vurgulanmıştır.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olayda “muhatap ile birlikte aynı çatı altında sürekli beraber ikamet ettiğini beyan eden ehliyetli ve reşit eşi H.’ye tebliğ edildi” şerhi ile yapılan kıymet takdiri ve satış ilanı tebligatlarında bir usulsüzlük bulunmamaktadır. Bu durumda ihale tarihi şikayet süresinin hesabında başlangıç sayılarak 7 günlük sürede yapılmayan başvurunun öncelikle süreden reddi gerekirken aksine düşüncelerle şikayetin esası incelenerek fesih kararı verilmesi isabetsizdir.
SONUÇ: Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK. 366 ve HUMK.’nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 15.06.2010 gününde oybirliği ile karar verildi.
T.C.
YARGITAY
12. HUKUK DAİRESİ
E. 2011/1618
K. 2011/16901
T. 27.9.2011
TEBLİGAT YAPILACAK ŞAHSIN ADRESİNDE BULUNMAMASI (Tebliğ Kendisi İle Birlikte Oturan Ailesi Efradından veya Hizmetçilerinden Birine Yapılacağı)
ADRESTE BULUNMAMA (Tebliğ Kendisi İle Birlikte Oturan Ailesi Efradından veya Hizmetçilerinden Birine Yapılacağı – Muhatabın Adreste Bulunmama Sebebinin Araştırılacağı)
MUHATABIN ADRESTEN GEÇİCİ OLARAK AYRILMASI (Halinde Uygulanması Gerekli Olan 7201 S. Kanunun 20. Md.nin Somut Olayla İlgisi Bulunmadığı – O Halde Şikayetin Reddi Gerektiği)
7201/m.19,20,35
Tebligat Tüzüğü/m.21,22
ÖZET: 7201 Sayılı Tebligat Kanunu’nun 16 ve Tebligat Tüzüğü’nün 22. maddelerine göre, kendisine tebligat yapılacak şahıs adresinde bulunmadığı takdirde tebliğ, kendisi ile birlikte oturan ailesi efradından veya hizmetçilerinden birine yapılır. Bu durumda muhatabın adreste bulunmama sebebinin araştırılacağına ve tevziat saatinden sonra adrese döneceğinin saptanması halinde tebliğ işleminin tamamlanabileceğine dair Tüzüğün 21. maddesindekine benzer bir hüküm anılan maddelerde bulunmamaktadır. Mahkeme kararının gerekçesinde yer verilen ve muhatabın adresten geçici olarak ayrılması halinde uygulanması gerekli olan 7201 Sayılı Kanunun 20. maddesinin somut olayla ilgisi bulunmamaktadır. O halde şikayetin reddi gerekir.
DAVA: Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :
KARAR: 7201 Sayılı Tebligat Kanunu’nun 10.maddesine göre tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır. Somut olayda, icra emrinin şikayetçi ipotek malikine “birlikte yeğeni S. A.’a tebliğ edildi” şerhiyle tebliğ edildiği, aynı adrese çıkartılan kıymet takdir raporuna ilişkin tebligatın ise, bila tebliğ iade edilmesi üzerine Tebligat Kanunu’nun 35. maddesi uyarınca aynı adrese yapıldığı görülmektedir.
Borçlu vekili icra mahkemesine başvurusunda; “yapılan tebligat işlemlerinin tamamının geçersiz olduğunu, zira müvekkilinin yurt dışında (Oberstr. 11, 4020 Mettmann- Almanya adresinde) ikamet ettiğini, bu nedenle icra emri, kıymet takdir raporu ve satış ilanı tebliğlerinin geçersiz olduğunu” belirterek, tebligat işlemlerinin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Hukuk Genel Kurulu’nun 07.04.1982 tarih ve 1979/10-1377 E, 1982/337 K.sayılı kararında da açıklandığı üzere tebliğ belgesindeki kayıtların aksi her türlü delille kanıtlanabilir. Ancak, duruşma gününün tebliğ edilmesine rağmen şikâyetçinin duruşmalara katılmadığı, tebliğ tarihinde yurt dışında ikamet ettiğine yönelik iddialarını ispata elverişli bir delil de sunamadığı anlaşılmaktadır.
Diğer yandan Hukuk Genel Kurulu’nun 22/11/2000 tarih ve 2000/12-1684 sayılı kararında da benimsendiği üzere, 7201 Sayılı Tebligat Kanunu’nun 16 ve Tebligat Tüzüğü’nün 22. maddelerine göre, kendisine tebligat yapılacak şahıs adresinde bulunmadığı takdirde tebliğ, kendisi ile birlikte oturan ailesi efradından veya hizmetçilerinden birine yapılır. Bu durumda muhatabın adreste bulunmama sebebinin araştırılacağına ve tevziat saatinden sonra adrese döneceğinin saptanması halinde tebliğ işleminin tamamlanabileceğine dair Tüzüğün 21. maddesindekine benzer bir hüküm anılan maddelerde bulunmamaktadır. Mahkeme kararının gerekçesinde yer verilen ve muhatabın adresten geçici olarak ayrılması halinde uygulanması gerekli olan 7201 Sayılı Kanunun 20. maddesinin somut olayla ilgisi bulunmamaktadır. O halde şikayetin reddi gerekirken kabulü isabetsizdir.
SONUÇ: Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK. 366. ve HUMK.’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 27.09.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
12. HUKUK DAİRESİ
E. 2006/20030
K. 2006/23235
T. 7.12.2006
ÖDEME EMRİ TEBLİĞİ ( Tüzel Kişilere 7201 SK’nın 21. Maddesine Göre Yapılan Tebligatta Adreste Bulunmama Nedeninin Belirtilmemesi Gereği )
ADRESTE BULUNMAMA ( Tüzel Kişilere 7201 SK’nın 21. Maddesine Göre Yapılan Tebligatta Adreste Bulunmama Nedeninin Belirtilmemesi Gereği )
2004/m. 16, 61
7201/m.21
Tebligat Tüzüğü/m. 28
ÖZET: Borçlu şirket vekili, ödeme emri tebliğinin usulsüz olduğunu iddia ederek tebliğ “tarihinin düzeltilmesini talep etmiştir. Muhatabın adreste bulunmaması halinde, bunun nedeninin belirlenmesi ve tevziat saatinden sonra adrese dönüp dönmeyeceğinin tespit edilmesi gerçek kişiler yönünden zorunludur. Tüzel kişilerin niteliği ve sıfatı itibarıyla böyle bir araştırma yapılması gerekli değildir.
Somut olayda, borçlu şirketin ticaret sicilindeki adresine yapılan tebligat açıklanan nedenlerle usule uygundur.
DAVA: Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR: Alacaklı tarafından borçlu … Turizm Hizmetleri A.ş. hakkında başlatılan icra takibinde örnek 49 nolu ödeme emrinin ( adresin kapalı olduğundan ) bahisle 7201 Sayılı Kanunun 21. maddesine göre tebliğ edildiği anlaşılmaktadır.
Borçlu vekili tarafından yapılan tebligatın usulsüz olduğu ileri sürülmüş ve tebliğ tarihinin düzeltilmesi isteminde bulunulduğu tespit edilmiştir. İcra mahkemesince tebliğ işleminin 7201 Sayılı Kanunun 21 ve Tebligat Tüzüğünün 28. maddelerine aykırı olduğu gerekçesi ile istemin kabul edildiği görülmektedir.
Hükmi şahıslar adına ve bunların ticaret sicilinde yazılı adreslerine gönderilen tebligatların 7201 Sayılı Kanunun 21. maddesine göre yapılmış olması halinde tebliğ memurunun tüzüğün 28. maddesindeki koşulları araştırması gerekli değildir. Zira, muhatabın adreste bulunmaması halinde, bunun nedeninin belirlenmesi ve tevziat saatinden sonra adrese dönüp dönmeyeceğinin tespit edilmesi gerçek kişiler yönünden zorunlu olup, hükmi şahısların sıfatı ve niteliği itibariyle böyle bir araştırmanın yapılmamış olması, tebligatın usulsüzlüğü sonucunu doğurmaz.
Somut olayda, 49 nolu ödeme emri yukarıdaki ilkeler doğrultusunda borçlu şirkete ticaret sicilindeki kayıtlı adreste usulüne uygun olarak tebliğ edildiğinden, mahkemece şikayetin reddi yerine kabulü isabetsizdir.
SONUÇ: Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK 428. maddeleri uyarınca ( BOZULMASINA ), 07.12.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
6. HUKUK DAİRESİ
E. 2010/7877
K. 2010/12282
T. 9.11.2010
KİRA PARASININ TAHSİLİ ( Muhatap veya Muhatap Adına Tebliğ Yapılabilecek Olanlardan Her Biri Gösterilen Adreste Bulunmaz İseler Tebliğ Memurunun Adreste Bulunmama Sebebini Bilmesi Muhtemel Kişilerden Tahkik Ederek Beyanlarını Tutanağa Yazıp İmzalatması Gerektiği )
TEBLİGAT ( Kira Parasının Tahsili – Muhatap veya Muhatap Adına Tebliğ Yapılabilecek Olanlardan Her Biri Gösterilen Adreste Bulunmaz İseler Tebliğ Memurunun Adreste Bulunmama Sebebini Bilmesi Muhtemel Kişilerden Tahkik Ederek Beyanlarını Tutanağa Yazıp İmzalatması Gerektiği )
ADRESTE BULUNMAMA ( Tebliğ Memurunun Adreste Bulunmama Sebebini Bilmesi Muhtemel Kişilerden Tahkik Ederek Beyanlarını Tutanağa Yazıp İmzalatması Gerektiği – Kira Parasının Tahsili )
7201/m.21
Tebligat Tüzüğü/m.28
ÖZET: Uyuşmazlık kira parasının tahsiline yönelik icra takibine yapılan itirazın iptali, temerrüt sebebiyle kiralananın tahliyesi ve icra inkar tazminatına ilişkindir. Tebligat Yasası’nın 21 ve Tebligat Tüzüğü’nün 28. maddesi gereğince muhatap veya muhatap adına tebliğ yapılabilecek olanlardan her biri gösterilen adreste bulunmaz iseler tebliğ memurunun adreste bulunmama sebebini bilmesi muhtemel komşu, yönetici, kapıcı, muhtar, ihtiyar heyeti azası, zabıta amir ve memurlarından tahkik ederek beyanlarını tutanağa yazıp imzalatması, imzadan çekinmeleri halinde de bu durumu yazıp imzalaması gerekir.
Davalıya dava dilekçesi ve duruşma gününü bildirir davetiye adresin sürekli kapalı olması sebebiyle Mahalle Muhtarlığı’na tebliğ edilmiş, kapısına ihbarname yapıştırılarak imzadan imtina eden komşusuna haber verilmiş ise de davalının hangi sebeple adreste bulunmadığı tevsik edilmemiştir. Bu durumda dava dilekçesi ve duruşma gününe ilişkin davalıya yapılan tebligat geçersizdir. Mahkemece davalıya dava dilekçesi ve duruşma gününü bildirir yöntemine uygun tebligat yapıldıktan sonra, işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, taraf teşkili sağlanmadan yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
DAVA: Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarda tarih ve numarası yazılı itirazın iptali davasına dair karar davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR: Uyuşmazlık kira parasının tahsiline yönelik icra takibine yapılan itirazın iptali, temerrüt sebebiyle kiralananın tahliyesi ve icra inkar tazminatına ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi üzerine hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı vekili, dava dilekçesinde, davalı hakkında Aralık 2008-Mayıs 2009 arası aylar kirasının tahsili için icra takibi yapıldığını, takibe itiraz eden davalının kiralanan taşınmazı satın aldığını, kiracılık sıfatının sona erdiğini ileri sürdüğünü, oysa davalının tapu maliki olmadığını, kira sözleşmesinin feshedilmediğini, yasal olarak kiralayan olabilmek için malik olmanın gerekmediğini, davalının itirazlarının dayanaksız olduğunu belirterek, itirazın iptalini, takibin devamını, davalının temerrüt sebebiyle kiralanandan tahliyesini ve % 40 icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir. Davalıya dava dilekçesi Tebligat Kanunu’nun 21. maddesine göre tebliğ edilmiş, davalı duruşmalara katılmamış ve bir savunmada bulunmamıştır.
Tebligat Yasası’nın 21 ve Tebligat Tüzüğü’nün 28. maddesi gereğince muhatap veya muhatap adına tebliğ yapılabilecek olanlardan her biri gösterilen adreste bulunmaz iseler tebliğ memurunun adreste bulunmama sebebini bilmesi muhtemel komşu, yönetici,kapıcı,muhtar, ihtiyar heyeti azası, zabıta amir ve memurlarından tahkik ederek beyanlarını tutanağa yazıp imzalatması, imzadan çekinmeleri halinde de bu durumu yazıp imzalaması gerekir.
Olayımıza gelince; davalıya dava dilekçesi ve duruşma gününü bildirir davetiye 7.1.2010 tarihinde adresin sürekli kapalı olması sebebiyle Zühtü Paşa Mahallesi Muhtarlığı’na tebliğ edilmiş, kapısına ihbarname yapıştırılarak imzadan imtina eden komşusu E. A.’a haber verilmiş ise de davalının hangi sebeple adreste bulunmadığı tevsik edilmemiştir. Bu durumda dava dilekçesi ve duruşma gününe ilişkin davalıya yapılan tebligat geçersizdir. Mahkemece davalıya dava dilekçesi ve duruşma gününü bildirir yöntemine uygun tebligat yapıldıktan sonra, işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, taraf teşkili sağlanmadan yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan sebeplerle temyiz itirazlarının kabulüyle H.U.M.K.nun 428. maddesi uyarınca hükümün BOZULMASINA, istenmesi halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 9.11.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.