Alacaklının Temerrüdü Hakkında Yargıtay Kararları
T.C.
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ
E. 2005/13168
K. 2007/4685
T. 20.3.2007
• İSTİRDAT DAVASI ( Yapılan Ödemelerin Kabul Edilmediği – Alacaklının Temerrüdü Kapsamında Davacı Üyelerin Tevdi Mahalli Tayini Talebinde Bulunmadığından Kooperatifin Kabul Edilmeyen Aidat Ödemelerinin Kooperatife Ödendiği Tarihe Kadar Olan Temerrüt Faizlerinden Sorumlu Tutulacağı )
• KOOPERATİF ÜYELİĞİNDEN İHRAÇ ( Yapılan Ödemelerin Kabul Edilmediği – Alacaklının Temerrüdü Kapsamında Davacı Üyelerin Tevdi Mahalli Tayini Talebinde Bulunmadığından Kooperatifin Kabul Edilmeyen Aidat Ödemelerinin Kooperatife Ödendiği Tarihe Kadar Olan Temerrüt Faizlerinden Sorumlu Tutulacağı )
• ALACAKLININ TEMERRÜDÜ ( Borçlunun Tevdi Mahalli Tayini Talebinde Bulunması Gerektiği )
• TEVDİ MAHALLİ TAYİNİ ( Kooperatif Aidatı/Davacı Üyelerin Yapılan Ödemelerin Kabul Edilmediği Yönündeki İddiası – Alacaklının Temerrüdü Kapsamında Borçlunun Talepte Bulunacağı )
• ÖDEME İADESİ ( Kooperatif Üyeliğinden İhraç – Kooperatifin Genel Kurullarında Ortaklara İade Edilecek Bedellere Yürütülecek Temerrüt Faiz Oranı Hakkında Bir Karar Alınmadığı/Davacılar Yararına Yasal Temerrüt Faizine Hükmedileceği )
• FAİZ UYGULAMASI ( Kooperatif Üyeliğinden İhraç – Kooperatifin Genel Kurullarında Ortaklara İade Edilecek Bedellere Yürütülecek Temerrüt Faiz Oranı Hakkında Bir Karar Alınmadığı/Davacılar Yararına Yasal Temerrüt Faizine Hükmedilmesi Gerektiği )
818/m. 90
3095/m.1
ÖZET : Davacılar, davalı kooperatifin ortakları olup, haklarında verilen usulsüz ihraç kararlarının mahkemenin kesinleşen kararı ile iptal edildiğini, bu dönem içerisinde aidat ödeme taleplerinin kooperatif tarafından kabul edilmediğini, ödemelerinin de iade edildiğini, ihraç kararının iptalinden sonra kooperatif yönetim kurulu tarafından gönderilen ihtarnameler ile %10 gecikme faizi istendiğini, aksi takdirde haklarında ihraç kararı verileceğinin ihtar edildiğini, bu nedenle istenen gecikme faizini ödemek durumunda kaldıklarını ileri sürerek, faiz borcu adı altında ödenmek durumunda kalınan aylık %10 faizi ile birlikte, ayrıca fazla ödenen miktarın aylık %10 faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmişlerdir.
Davacılar, tevdi mahalli tayin talebinde de bulunmamışlardır. Buna göre davacı borçluların kooperatif tarafından kabul edilmeyen aidat ödemeleri ile bunun dışında varsa başka aidat borçlarının, kooperatife ödendiği tarihe kadar olan temerrüt faizlerinden sorumlu tutulması gerekir.
Davacıların ortağı olduğu davalı kooperatifin genel kurullarında, ortakların geç ödemeleri halinde yürütülecek temerrüt faizi konusunda karar alınmış olup, ortaklara iade edilecek bedellere yürütülecek temerrüt faiz oranı hakkında bir karar alınmamıştır. Şayet, davacıların istirdadını isteyebileceği bir bedel olduğu takdirde, davacılar yararına yasal temerrüt faizine hükmedilmesi gerekirken, aylık %10 temerrüt faizine hükmedilmesi isabetsizdir.
DAVA : Taraflar arasında görülen davada Kırklareli Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 16.10.2003 tarih ve 2001/5-2003/540 sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi duruşmalı olarak davalı vekili tarafından istenmiş olmakla, duruşma için belirlenen 20.03.2007 gününde davacı asiller Ali Selçuk Kınalı ve Selim Kınalı gelip, davalı avukatı Harun Saygılı gelip, temyiz dilekçesinin de süresinde verildiği anlaşıldıktan ve duruşmada hazır bulunan davacı asiller ile davalı avukatı dinlenildikten sonra, duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakılmıştı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi Ayşe Altun tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
KARAR : Dava, davalı kooperatif tarafından davacılardan tahsil edilen fazla kredi bedeli ve ihtirazi kayıtla ödenen faizin istirdadı istemine ilişkindir.
Davacılar, davalı kooperatifin ortakları olup, haklarında verilen usulsüz ihraç kararlarının mahkemenin kesinleşen kararı ile iptal edildiğini, bu dönem içerisinde aidat ödeme taleplerinin kooperatif tarafından kabul edilmediğini, konutta ödemeli ödemelerinin de iade edildiğini, ihraç kararının iptalinden sonra kooperatif yönetim kurulu tarafından gönderilen ihtarnameler 5210 ve 5211 numaralı ihtarnameler ile 3.429.600.000’ar TL. %10 gecikme faizi istendiğini, aksi takdirde haklarında ihraç kararı verileceğinin ihtar edildiğini, bu nedenle istenen gecikme faizini ödemek durumunda kaldıklarını ileri sürerek, faiz borcu adı altında ödenmek durumunda kalınan her biri için 3.429.600.000’ar TL.nın 21.06.2000 tarihinden itibaren aylık %10 faizi ile birlikte, ayrıca fazla ödenen 40.000.000’er TL.nın 13.12.2000 tarihinden aylık %10 faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmişlerdir.
Davalı vekili, davacıların 31.07.1998 ile 31.12.1999 tarihleri arasında aidat ödemediğini ve temerrüde düştüğünü, davacılardan tahsil olunan aylık %10 oranındaki gecikme faizinin genel kurul kararlarına dayanılarak uygulandığını, fazla tahsilat olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, her bir davacının ödediği faizin ve yatırdıkları fazla paranın iadesi gerektiği sonucuna varılarak, her bir davacı için 3.401.000.600’ar TL.nın 21.06.2000 tarihinden itibaren, ayrıca iki davacının yatırdığı 80.000.000 TL.nın 13.12.2000 tarihinden itibaren %10 faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Karar, davalı vekilince temyiz edilmiştir.
1- Dava, davalı kooperatif tarafından davacılardan tahsil edilen fazla kredi bedeli ve ihtirazi kayıtla ödenen faizin istirdadı istemine ilişkindir.
Davacılar bir kısım ödemeleri posta yoluyla konutta teslimli olarak göndermiş, fakat bu ödemeler alıcısı kooperatif tarafından kabul edilmemiştir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacıların posta aracılığıyla gönderdiği ancak kooperatif tarafından kabul edilmeyen ödemeleri kooperatife zamanında yapılmış ödeme gibi kabul edilerek davacıların alacak ve borcu hesaplanmıştır. Oysa ki, alacaklının temerrüdü koşulları Borçlar Kanunu’nun 90. maddesinde, temerrüdün hükümleri ise 91 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Bu durumda davacıların genel kurul kararlarına uygun olarak davalı kooperatife gönderdiği ödemelerin davalı kooperatif tarafından haklı bir neden olmaksızın reddi halinde davacı borçluların bu ödemeleri hakim kararı ile belirlenecek bir tevdi yerine yatırması suretiyle borcundan kurtulması mümkün olup, bu hususu yerine getirmediği sürece borcu ifa yükümlülüğü aynen devam eder.
Somut olayda, davacılar hakkında verilen ve mahkeme kararı ile iptal edilen ihraç kararından sonra davacılar tarafından ( hangi tarihte gönderildiği okunamayan ) iki ayrı konutta ödemeli posta gönderileri ile davalı kooperatife bir kısım aidatlar gönderilmiş, ancak bu gönderiler davalı kooperatif tarafından kabul edilmemiştir.
Davacılar, BK.nun 91. maddesi hükmü gereği, tevdi mahalli tayin talebinde de bulunmamışlardır. Buna göre davacı borçluların kooperatif tarafından kabul edilmeyen aidat ödemeleri ile bunun dışında varsa başka aidat borçlarının, kooperatife ödendiği tarihe kadar olan temerrüt faizlerinden sorumlu tutulması gerekirken, bu ödemelerin zamanında ifa edildiği kabul edilerek yazılı şekilde davacılar tarafından ödenen temerrüt faizinin kısmen istirdadına karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle davalı yararına bozulması gerekmiştir.
2- Davacılar, kooperatif tarafından kullanılan ve kendilerinden tahsil edilen 40.000.000’ar TL kredi borcunun da, fazladan istendiğini iddia etmişlerdir. Bilirkişi raporunda, davalı kooperatif tarafından önceki tarihli yazı ile istenen kredi borcunun, sonraki tarihli yazı ile artırıldığı belirtilmiş, davalı kooperatif vekili, ikinci yazı ile istenen bedelin, bankaya ödenen bedel kadar olduğunu, fazla tahsilat olmadığını savunmuştur. Mahkemece, davalı kooperatif tarafından, bankaya ödenen ve buna göre davacıların hisselerine isabet eden kredi borcunun ne miktarda olduğunun gerekirse ilgili bankadan sorulduktan sonra, davacılardan fazla tahsilat olup olmadığının belirlenmesi gerekirken, bu yöndeki davalı vekili itirazının dikkate alınmaması da doğru değildir.
3- Kabule göre ise; Davacıların ortağı olduğu davalı kooperatifin genel kurullarında, ortakların geç ödemeleri halinde yürütülecek temerrüt faizi konusunda karar alınmış olup, ortaklara iade edilecek bedellere yürütülecek temerrüt faiz oranı hakkında bir karar alınmamıştır. Şayet, davacıların istirdadını isteyebileceği bir bedel olduğu takdirde, davacılar yararına 3095 sayılı Yasa’nın 1/1. maddesi gereğince yasal temerrüt faizine hükmedilmesi gerekirken, aylık %10 temerrüt faizine hükmedilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, takdir edilen 500.00 YTL duruşma vekillik ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 20.03.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
6. HUKUK DAİRESİ
E. 2003/3426
K. 2003/3585
T. 20.5.2003
• KİRA ALACAĞI DAVASI ( Sözleşmede Devam Eden Yıllar İçin Belli ve Muayyen Bir Artış Öngörülmemiş Olduğundan Kiracı Borçlunun Sorumluluğunun Sözleşmede Kararlaştırılan Miktarla Sınırlı Olması )
• ALACAKLININ TEMERRÜDÜ ( Kiracı Borçlu Kira Paralarını Takipten Önce Usulüne Uygun Alacaklıya Göndermiş ve Edimini Yerine Getirmiş Olduğundan Olayda Kiracının Değil Alacaklının Temerrüdünün Söz Konusu Olması )
• SÖZLEŞMEDE KARARLAŞTIRILAN MİKTARDAN SORUMLULUK ( Sözleşmede Devam Eden Yıllar İçin Belli ve Muayyen Bir Artış Öngörülmemiş Olması Nedeniyle Sözleşmedeki Miktarla Sorumlu Olunması )
818/m.90,257,260,
ÖZET : Sözleşmede devam eden yıllar için belli ve muayyen bir artış öngörülmemiştir. Bu durumda kiracı borçlunun sorumluluğunun sözleşmede kararlaştırılan miktarla sınırlı olduğunun kabul edilmesi gerekir. Kiracı borçlu kira paralarını takipten önce usulüne uygun alacaklıya göndermiş ve edimini yerine getirmiştir. Olayda kiracının değil alacaklının temerrüdü söz konusu olup, bu durumda isteğin reddine karar vermek gerekir.
DAVA : Merciice verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı karar borçlu tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Alacaklı davacı kiralananı 4.2.2002 tarihinde iktisap ettikten sonra 25.1.2002 tarihinde yaptığı takiple aylık 270.000.000.-Lira’dan Şubat, Mart, Nisan, Mayıs ve Haziran 2002 kirası için toplam 1.350.000.000.-Lira isteğinde bulunmuş, borçlu kiracı önceki malikle yapılan sözleşmeye göre kiranın 270.000.000.-TL olmayıp, 180.000.000.-TL olduğunu, istenen aylar kira parasını icra takibinden önce konutta ödemeli olarak PTT havalesi ile davalıların adresine gönderdiğini, bu ödemenin sözleşmeye uygun olduğunu bildirerek 10.2.2002 başlangıç tarihli sözleşmeyi ve konutta havale PTT makbuzlarını ibraz etmiştir. İbraz edilen bu makbuzlara göre, 14.2.2002,13.3.2002, 17.4.2002,14.5.2002 ve 12.6.2002 tarihli ödemelerin yapıldığı görülmüştür.
Önceki malikle borçlu kiracı arasındaki 10.2.2001 başlangıç tarihli ve 1 yıl süreli kira sözleşmesinde aylık kira 180.000.000.-TL olarak belirlenmiş ve her ayın 10’nunda ödenmesi kararlaştırılmıştır. Sözleşmede devam eden yıllar için belli ve muayyen bir artış öngörülmemiştir. Bu durumda kiracı borçlunun sorumluluğunun sözleşmede kararlaştırılan miktarla sınırlı olduğunun kabul edilmesi gerekir. Kiracı borçlu kira paralarını takipten önce usulüne uygun alacaklıya göndermiş ve edimini yerine getirmiştir. Olayda kiracının değil alacaklının temerrüdü söz konusu olup, bu durumda isteğin reddine karar vermek gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi hatalıdır.
Karar bu nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ : Merciice verilen kararın yukarıda açıklanan nedenlerle İ.İ.K.nun 366. ve HUMK.nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 20.5.2003 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
15. HUKUK DAİRESİ
E. 2004/2290
K. 2004/5557
T. 2.11.2004
• ESER SÖZLEŞMESİ ( Taraflarca Önceden Kararlaştırılmamış Olan İş Bedelinin Serbest Piyasa Rayicine Göre Tesbiti Gereği – Aracını Yükleniciden Teslim Almayan İş Sahibinin Bu Nedenle İşgal ve Otopark Bedeli Ödemeye Mahkum Edilmesi Gereği )
• İŞ BEDELİNİN BELİRLENMESİ USULÜ ( Eser Sözleşmesinde İş Bedelinin Taraflarca Önceden Kararlaştırılmamış Olması Durumunda )
• SERBEST PİYASA RAYİCİNE GÖRE İŞ BEDELİNİN TESBİTİ GEREĞİ ( Eser Sözleşmesinde İş Bedelinin Taraflarca Önceden Kararlaştırılmamış Olması )
• YÜKLENİCİDEN ARACINI TESLİM ALMAYARAK TEMERRÜDE DÜŞEN ALACAKLININ SORUMLULUĞU ( İşgal Bedeli ve Aracın Teslim Alınmamasından Dolayı Uğranılan Zarar İçin Yüklenicinin Tazminat Talebi )
• ALACAKLININ TEMERRÜDÜ NEDENİYLE TAZMİNAT TALEBİ ( Araç Sahibinin Tamirci Yükleniciden Aracını Teslim Almakta Gecikmesinden Dolayı Tamircinin – Bu Nedenle Doğan Zararın Tazmini Gereği )
• TAZMİNAT TALEBİ ( Eser Sözleşmesinde İş Sahibinin Eseri Teslim Almamakla Temerrüde Düşmesi – Yüklenici Tamircinin Aracın Sahibince Teslim Alınmaması Nedeniyle Uğradığı Zararın Tazminini Talep Hakkı )
818/m.42,90,98,366
ÖZET : Taraflarca önceden iş bedeli kararlaştırılmadığından ve uyuşmazlık konusu olduğundan, iş bedelinin işin yapıldığı yılın serbest piyasa rayici gözetilerek bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle mahkemece belirlenmesi zorunludur. Öte yandan, davalı iş sahibi aracını teslim almada alacaklı temerrüdüne; iş bedelinin ödenmesinde de borçlu temerrüdüne, 27.8.2002 tarihinden itibaren davacı tarafından düşürülmüş bulunmaktadır. O halde, davacı yüklenici, alacaklı temerrüdü sonucu 27.8.2002 tarihi ile dava tarihi olan 1.11.2002 tarihi arasındaki süre içinde aracın davalı tarafından teslim alınmaması sebebiyle gerçekleşen maddi zararının giderilmesini davalıdan isteyebilir.
DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : 1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2- Davalıya ait 34 H 5868 plaka sayılı Frontera marka hususi otomobilin bakım ve onarımının yapılması için davacının servisine 24.11.2001 tarihinde teslim olunduğu ve hukuksal niteliğince de, Borçlar Yasası’nın 355. maddesinde tanımlandığı üzere, bir sözlü “eser” sözleşmesinin yanlar arasında kurulduğu uyuşmazlık konusu değildir. Yanlar arasındaki uyuşmazlık, iş bedeli tutarına ve ödenip ödenmediğine ve ayrıca aracın işyerinden davalı iş sahibince teslim alınmaması sonucu yüklenici davacının maddi zararının gerçekleşip gerçekleşmediğine ilişkin bulunmaktadır.
Davalı tarafından, bakım ve onarım bedeli olarak 12.12.2002 tarihinde ve davanın yargılaması sırasında davacıya ( 560.000.000 ) TL ödenmiş ve faturada belirtilen alacağın fazlasına yönelik olarak itirazda bulunulmuş olup, fatura kapsamı kesinleşmemiştir ( T.T.K. md. 23/2 ). Buna göre, taraflarca önceden iş bedeli kararlaştırılmadığından ve uyuşmazlık konusu olduğundan, işbedelinin Borçlar Yasası’nın 366. maddesi gereğince işin yapıldığı yılın serbest piyasa rayici gözetilerek bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle mahkemece belirlenmesi zorunludur. O halde, mahkemece, belirlenecek iş bedelinden davanın yargılaması sırasında ödenen miktarın mahsubu ile ödenmesi gereken iş bedelinden fazla miktar olduğu takdirde tahsiline ve ödenen miktar yönünden ise davanın konusu kalmadığından uyuşmazlığın esası hakkında karar verilmesine gerek bulunmadığına hüküm verilmesi gerekirken Borçlar Yasası’nın 366. maddesi hükmü karşısında hukuksal olmayan bir gerekçe ile yanların ödenen iş bedeli miktarında anlaştıklarından bahisle yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olduğundan hükmün bozulması gerekmektedir.
Uyuşmazlık konusu işgal yada otopark bedeli olarak nitelendirilen tazminat davasına gelince; davacı yüklenici, en son Beyoğlu 7.Noterliği aracılığıyla davalıya gönderip 16.8.2002 tarihinde tebliğ olunan 14.8.2002 günlü ve 29121 yevmiye sayılı ihtarnamesiyle aracın onarımının yapıldığını bildirmiş ve on gün içinde 761.991.810 TL onarım bedelinin ödenmesini ve aracın teslim alınmasını istemiştir. Alacaklının temerrüdü genellikle “kabulden kaçınma” şeklinde gerçekleşmektedir ( B.K. md. 90 ). Eser sözleşmesi, karşılıklı haklar ve borçlar içeren iki taraflı sözleşmelerdendir. Borçlar Kanununun 106/1.maddesine göre, karşılıklı borçları içeren bir sözleşmede, iki taraftan biri mütemerrit olduğu takdirde, alacaklı diğer taraf akdin ifasıyla birlikte gecikme sebebiyle gerçekleşen olumlu maddi zararının tazminini de isteyebilir. Ayrıca Borçlar Kanunu’nun 98/1. maddesi gereğince borçlu genel olarak her kusurundan sorumludur.
Somut olayda, davalı iş sahibi aracını teslim almada alacaklı temerrüdüne; iş bedelinin ödenmesinde de borçlu temerrüdüne, 27.8.2002 tarihinden itibaren davacı tarafından düşürülmüş bulunmaktadır. O halde, davacı yüklenici, alacaklı temerrüdü sonucu 27.8.2002 tarihi ile dava tarihi olan 1.11.2002 tarihi arasındaki süre içinde aracın davalı tarafından teslim alınmaması sebebiyle gerçekleşen maddi zararının giderilmesini davalıdan isteyebilecektir. Borçlar Yasası’nın 98/2. maddesi hükmü gereğince aynı Yasanın haksız eylemlerden doğan sorumluluğa ilişkin hükümleri, kıyasen akde aykırı hareketlere de uygulanır. Davalının aracının davacının işyerini haksız olarak işgali sonucu iş kaybı gerçekleşmiş ise buna bağlı olarak gelir kaybı ve dolayısıyla maddi zararının olacağı kuşkusuzdur. Örneğin; davalı aracının işgal ettiği servisteki alana araç konulamaması sebebiyle müşterilere servis vermede gecikme olabiliyorsa, iş kaybının gerçekleşmesi de kaçınılmaz olacaktır. Davalı temerrüde düşürüldüğü tarihten itibaren aracının işgal ettiği servis alanını kötüniyetli zilyet olarak da işgalinde bulundurduğundan burasını haksız alıkoymuş olması yüzünden hak sahibi davacıya vermiş olduğu zararları ödemek zorundadır ( TMK. md. 995 ). Saptanan ve hukuksal durum bu olunca da; Borçlar Yasası’nın 42. maddesi hükmü de gözetilerek, yerinde keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmak suretiyle yukarda belirtilen temerrüt tarihi ile dava tarihi arasındaki süre için davacının maddi zararı belirlenerek hükmedilmesi gerekirken, buna ilişkin istemin reddi doğru olmamış ve hükmün açıklanan bu sebeplerle de bozulması gerekmiştir.
Kabule göre de; somut olayda iş bedelinin yargılama sırasında davalı tarafından kabul edilip ödenmiş olmasına ve bu işlemin davanın kısmen kabulü hükmünde bulunmasına karşın davacı yararına avukatlık ücretine hükmedilmemiş ve ayrıca red ve kabul oranı gözetilerek yargılama giderinin takdir edilmemiş olması doğru olmadığı gibi; ödenmiş olan iş bedeline dava tarihiyle ödendiği tarih arasındaki süre için istem de gözetilerek yasal ( reeskont ) faiz tutarının hesaplanıp bulunacak tutara hükmedilmemesi de doğru değildir.
Hükmün bu nedenlerle de bozulması gerekir.
SONUÇ : Yukarıda ( 1 ) bentte belirtilen nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının reddine, ( 2 ) bentte açıklanan sebeplerle davacının temyiz itirazlarının kabulüne ve hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 02.11.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
12. HUKUK DAİRESİ
E. 2005/1431
K. 2005/2711
T. 15.2.2005
• PARA ALACAĞI NEDENİYLE TAKİP ( Borçlunun Takip Konusu Alacak ile İlgili Bir Ödemesi Olmadığından Takibin Başlatılmasına Borçlunun Sebebiyet Vermesi/İcra Harç ve Masrafları ile İcra Vekalet Ücretinden Sorumlu Olduğu – Şikayetin Reddi Gereği )
• ŞİKAYET ( Takibin Başlatılmasına Borçlunun Sebebiyet Vermesi Halinde Kabul Edilemeyeceği – İcra Harç ve Masrafları ile İcra Vekalet Ücretinden Borçlunun Sorumlu Olduğu )
• İCRA HARÇ VE MASRAFLARI ( Takibin Başlatılmasına Borçlunun Sebebiyet Vermesi Halinde Sorumlu Olduğu – Şikayetin Reddi Gereği )
• ALACAKLININ TEMERRÜDÜ ( Borçlunun Takip Konusu Alacak ile İlgili Bir Ödemesi Olmadığı Gibi Tevdii de Söz Konusu Olmadığından Oluşmayacağı – Takibin Başlatılmasına Borçlunun Sebebiyet Vermesi Nedeniyle Şikayetin Reddi Gereği )
1086/m.443
818/m.73/1
ÖZET : Borçlunun takip konusu alacak ile ilgili bir ödemesi olmadığı gibi tevdii de söz konusu olmadığından alacaklının temerrüde düştüğünden söz edilemez. Bu nedenlerle, takibin başlatılmasına borçlu sebebiyet verdiğinden icra harç ve masrafları ile icra vekalet ücretinden sorumludur. Mahkemece şikayetin bu nedenlerle reddine karar vermek gerekirken olaya uygulanması mümkün bulunmayan objektif iyi niyet kurallarından söz edilerek şikayetin kabulüne karar verilmesi isabetsizdir.
DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklılar vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Borçlu vekili, takip konusu ilamın temyiz edildiğini, temyiz sonucuna göre müracaatı halinde derhal ödeneceğini bu hususta icra yoluna başvurulmaması hususundaki yazının alacaklıya tebliğ edildiğini, buna rağmen kötü niyetli olarak sırf icra Avukatlık ücreti almak amacı ile takip yapıldığını, icra takibine sebebiyet vermemeleri nedeniyle icra harç ve masraflar ile icra vekalet ücretinden sorumlu tutulmamalarına karar verilmesini şikayet olarak ileri sürmüştür.
Alacaklı tarafından Zonguldak 4. İş Mahkemesi’nin iş kazası sebebiyle maddi ve manevi tazminata ilişkin kararının takip konusu yapıldığı, bu karar 11.05.2004 tarihinde verilmiş olup takip ise 31.05.2004 tarihinde başlatılmıştır. Takibin başlatılması için kararın HUMK.nun 443. maddesi uyarınca ayrıca kesinleşmesi gerekmez. İlamda hüküm olunan alacak para alacağına ilişkin bulunması sebebiyle Borçlar Kanunu’nun 73/1. maddesi “borç bir miktar paradan ibaret ise tediye alacaklının verme zamanında mukim bulunduğu yerde ödenir” hükmü gereğince alacaklının ikametgahında ödenir. Alacaklı, ifa yeri dışında ve borçluya müracaat şartına bağlı sunulan edimi kabul etmek zorunda değildir. ifa usulüne uygun olarak yapıldığı takdirde alacaklı kabul etmemişse bu durumda alacaklı mütemerrit duruma düşer. Olayımızda, borçlunun takip konusu alacak ile ilgili bir ödemesi olmadığı gibi tevdii de söz konusu olmadığından alacaklının temerrüde düştüğünden söz edilemez. Bu nedenlerle, takibin başlatılmasına borçlu sebebiyet verdiğinden icra harç ve masrafları ile icra vekalet ücretinden sorumludur. Mahkemece şikayetin bu nedenlerle reddine karar vermek gerekirken olaya uygulanması mümkün bulunmayan objektif iyi niyet kurallarından söz edilerek şikayetin kabulüne karar verilmesi isabetsizdir.
SONUÇ : Alacaklılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK. 366 ve HUMK.nun 428. maddeleri uyarınca ( BOZULMASINA ), 15.02.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
15. HUKUK DAİRESİ
E. 2005/1252
K. 2005/2157
T. 11.4.2005
• TAPU İPTALİ VE TESCİL ( Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesine Göre Yükleniciye İsabet Eden Bağımsız Bölümlere Ait Tapu Kayıtlarının İptalinin ve Yüklenici Kooperatif Adına Tescilinin İstenilmesi )
• DAİRELERİN TEMİNAT OLMASI ( Davacının Teminat Olarak Bırakılan Dairelerin Tescilini Eksik Olan Edimlerini Tamamladıktan Sonra İsteyebilmesi )
• ALACAKLININ TEMERRÜDÜ ( Davacı Yüklenicinin Kabul Edilen Dairelerle İlgili Olarak Hakettiği Bağımsız Bölümlerin Tapu Devrini İhtarname Tebliğine Rağmen Almaması )
• YARGILAMA GİDERİ ( Arsa Sahiplerinin Kabul Edilen Bağımsız Bölümlerle İlgili Davanın Açılmasına Sebebiyet Vermemeleri Nedeniyle Ücreti Vekalet ve Yargılama Giderleri ile Sorumlu Tutulmamalarının Gerekmesi )
818/m.355
1086/m.75,230
ÖZET : Açılan dava sonucunda yükleniciye isabet eden bağımsız bölümlerden dört tanesi eksik ve ayıplı imalat, gecikmeden doğan alacaklar ve genel iskân masrafları karşılığı teminat olarak arsa sahipleri üzerinde bırakılmış ve bu dairelerle ilgili dava reddedilmiştir. Davacı teminat olarak bırakılan bu dairelerin tescilini eksik olan edimlerini tamamladıktan sonra isteyebilecektir. Davacı yüklenici kabul edilen dairelerle ilgili olarak hakettiği bağımsız bölümlerin tapu devrini ihtarname tebliğine rağmen almadığından alacaklı temerrüdüne düşmüştür. Bu nedenle arsa sahiplerinin kabul edilen bağımsız bölümlerle ilgili davanın açılmasına sebebiyet vermediklerinden ücreti vekalet ve yargılama giderleri ile sorumlu tutulmamaları gerekir.
DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davacı ve davalılar Mustafa Semiz, Melek Kuşçu, Ziya Küçükyörük, Yılmaz Atalay vekillerince istenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış eksiklik nedeniyle mahalline iade edilen dosya ikmal edildikten sonra gelmiş olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Dava, Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesine göre yükleniciye isabet eden bağımsız bölümlere ait tapu kayıtlarının iptali ve yüklenici kooperatif adına tescili istemine ilişkindir. Yapılan yargılama sonucunda dava kısmen kabul edilerek numaraları belirtilen 18 bağımsız bölümün arsa paylarının davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmiş, verilen karar davacı vekili ile davalılar Mustafa Semiz, Melek Kuşçu, Ziya Küçükyörük ve Yılmaz Atalay vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Davacı yüklenicinin edimini gerçekleştirme oranı gözönünde tutularak 4 adet bağımsız bölüm teminat olarak bırakılmak suretiyle Antalya Merkez Duraliler Köyü 4262 ada 1 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki D blokta 5,6,7,8,11,12,15,16,17, G blokta 4,5,8,9,12,13,14,15 ve 16 nolu bağımsız bölümlerin arsa paylarına karşılık gelen arsa sahiplerine ait tapu kaydının iptal ve yüklenici adına tesciline karar verilmiştir. D blok 8 ve 12 nolu bağımsız bölümlerin arsa sahiplerine ait olduğu, bunların davacı kooperatif üyeleri arasında çekilen kuraya dahil edilmediği, 4 ve 10 nolu bağımsız bölümler yerine hatalı olarak 8 ve 12 nolu bağımsız bölümlerin arsa paylarına ait tapu kayıtlarının iptal edildiği iddia edilmiştir. Getirtilen Antalya 5.Noterliğince düzenlenen 28.6.1996 gün Karşılaştırıldı. 16532 yevmiye nolu kura tutanağı da iddiaları doğrular niteliktedir. Bu iddialar karşısında tarafların HUMK.nun 75. ve 230.maddeleri uyarınca isticvap edilerek sözleşmeler ve eklerindeki paylaşım krokileri ve kura tutanağına göre iddialar konusunda beyanları alındıktan sonra oluşacak kanaate göre davanın sonuçlandırılmasında zorunluluk bulunduğundan kararın bu yönden davacı yararına bozulması uygun bulunmuştur.
2-Davalılar Yılmaz, Mustafa, Melek ve Ziya davacıya Antalya 5.Noterliğinden keşide ettikleri cevabi ihtarnameler ile oluşturulacak komisyon marifetiyle inşaatların gerçek durumu saptanarak hakedilen tapuların kooperatife devredileceğini kabul ettikleri gibi, 11.1.2002 tarihli cevap dilekçesinde de aynı beyanlarını tekrar etmişlerdir. Açılan dava sonucunda yükleniciye isabet eden bağımsız bölümlerden dört tanesi eksik ve ayıplı imalat, gecikmeden doğan alacaklar ve genel iskân masrafları karşılığı teminat olarak arsa sahipleri üzerinde bırakılmış ve bu dairelerle ilgili dava reddedilmiştir. Davacı teminat olarak bırakılan bu dairelerin tescilini eksik olan edimlerini tamamladıktan sonra isteyebilecektir. Davacı yüklenici kabul edilen dairelerle ilgili olarak hakettiği bağımsız bölümlerin tapu devrini ihtarname tebliğine rağmen almadığından alacaklı temerrüdüne düşmüştür. Bu nedenle arsa sahiplerinin kabul edilen bağımsız bölümlerle ilgili davanın açılmasına sebebiyet vermediklerinden ücreti vekalet ve yargılama giderleri ile sorumlu tutulmamaları gerekirken yazılı şekilde ücreti vekalet ve yargılama giderleri ile sorumlu tutulmaları doğru olmamış, kararın bu yönden temyiz eden davalılar yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile kararın 1.bent uyarınca davacı, 2.bent uyarınca davalılar Mustafa Semiz, Melek Kuşçu, Ziya Küçükyörük ve Yılmaz Atalay yararına BOZULMASINA, ödedikleri temyiz peşin harcının istekleri halinde temyiz eden davacı ve davalılara geri verilmesine, 11.4.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.