Arsa Niteliği Hakkında Yargıtay Kararları
T.C.
YARGITAY
18. HUKUK DAİRESİ
E. 2007/1447
K. 2007/3834
T. 3.5.2007
• KAMULAŞTIRMA BEDELİNİN TESPİTİ ( Niteliği İtibariyle Arsa Olmayan Taşınmaz için Arsa Olarak Değerlendirme Yapılarak Bedelinin Buna Göre Belirlenmesinin Hatalı Olması )
• ARSA NİTELİĞİ ( Bunun için Sınırları İçerisinde Yer Aldığı İdari Birimin Belediye veya Mücavir Alan Sınırları İçerisinde Olması Taşınmazın İskan Edilebilmesi veya Meskun Olduğu için Belediye ve Diğer Kamu Kuruluşlarınca Getirilmiş Yol-Su-Elektrik-Ulaşım-Çöp Toplama-Kanalizasyon- Aydınlatma Gibi Belediye ve Altyapı Hizmetlerinden Yararlanan Yerler Arasında Bulunmasnın Gerekmesi )
• TARIM ARAZİSİ ( İlçe Tarım Müdürlüğünden Değerlendirme Tarihi İtibariyle Çevrede Ekilmesi Mutat Ürünler Münavebesini Gösterir Veriler Getirtilerek Taşınmazın Tarım Arazisi Niteliğine Göre Değer Belirlenmesinin Gerekmesi )
ÖZET : Yargıtay’ca da kısmen benimsenen Bakanlar Kurulunun 28.2.1983 gün ve 1983/6122 sayılı Kararı uyarınca taşınmazın arsa olarak değerlendirilebilmesi için sınırları içerisinde yer aldığı idari birimin belediye veya mücavir alan sınırları içerisinde olması, taşınmazın iskan edilebilmesi veya meskun olduğu için belediye ve diğer kamu kuruluşlarınca getirilmiş yol, su, elektrik, ulaşım, çöp toplama, kanalizasyon, aydınlatma gibi belediye ve altyapı hizmetlerinden yararlanan yerler arasında bulunması gerekir.
DAVA : Dava dilekçesinde, Kamulaştırma Yasasının 4650 Sayılı Yasayla değişik hükümleri uyarınca, kamulaştırma bedelinin tespiti ve taşınmaz malın idare adına tescili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
KARAR : Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Yargıtay’ca da kısmen benimsenen Bakanlar Kurulunun 28.2.1983 gün ve 1983/6122 sayılı Kararı uyarınca taşınmazın arsa olarak değerlendirilebilmesi için sınırları içerisinde yer aldığı idari birimin belediye veya mücavir alan sınırları içerisinde olması, taşınmazın iskan edilebilmesi veya meskun olduğu için belediye ve diğer kamu kuruluşlarınca getirilmiş yol, su, elektrik, ulaşım, çöp toplama, kanalizasyon, aydınlatma gibi belediye ve altyapı hizmetlerinden yararlanan yerler arasında bulunması gerekir.
Dosya içerisindeki Belediye Başkanlığının 5.10.2005 tarih ve 2005/1082 sayılı yazısında dava konusu taşınmazın bulunduğu köyün Orman Köyü Statüsü ile Belediyeye bağlandığı, 1/25000’lik nazım imar planı içerisinde kaldığı, köy yerleşik alanında olduğu, 1/1000’lik planı olmadığı, yol, su, elektrik, çöp toplama ve benzeri hizmetlerden yararlanacak konumda olduğu, köye 150 m. mesafede, Belediyeye 8 km. mesafede olduğu 12.10.2005 günlü yazıda da Belediye sınırları ve mücavir alan dışında kaldığı belirtilmiştir. Taşınmazın belirtilen bu niteliklerine göre arsa olarak değerlendirilip bedelinin buna göre tespit edilmesi doğru görülmemiştir.
Mahkemece, İlçe Tarım Müdürlüğünden değerlendirme tarihi itibariyle çevrede ekilmesi mutat ürünler münavebesini gösterir veriler getirtilerek, taşınmazın tarım arazisi niteliği ile değer belirleyen birinci bilirkişi kurulunca düzenlenen rapor değerlendirerek gerek görülürse ek rapor alınmalı, raporun verilere ve bozmaya uygunluğu denetlenmeli ve hasıl olacak sonuç doğrultusunda hüküm kurulmalıdır.
SONUÇ : Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harçların istek halinde temyiz edenlerden davalı tarafa iadesine, 03.05.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 2006/5-663
K. 2006/692
T. 8.11.2006
• KAMULAŞTIRMA BEDELİNİN TESPİTİ VE TESCİL ( Dava Konusu Taşınmazın Arsa Niteliğinde Kabulü İle Emsal Mukayesesi Yapılmak Suretiyle Değer Biçilmesi Gerektiği )
• ARSA SAYILABİLECEK PARSELLENMEMİŞ ARAZİ HAKKINDA BAKANLAR KURULU KARARNAMESİ ( Dava Konusu Taşınmazın Arsa Niteliğinde Kabulü İle Emsal Mukayesesi Yapılmak Suretiyle Değer Biçilmesi Gerektiği )
• ARSA NİTELİĞİ ( Dava Konusu Taşınmazın Arsa Niteliğinde Kabulü İle Emsal Mukayesesi Yapılmak Suretiyle Değer Biçilmesi Gerektiği – Kamulaştırma Bedelinin Tespiti Ve Tescil )
• EMSAL MUKAYESESİ SURETİYLE DEĞER BİÇME ( Arsa Sayılabilecek Parsellenmemiş Arazi Hakkında Bakanlar Kurulu Kararnamesi Uyarınca Dava Konusu Taşınmazın Arsa Niteliğinde Kabulü ile Yapılacağı )
2942/m.10,11,15
ÖZET : Dava kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil davasıdır. 01.01.1983 gününden itibaren yürürlüğe giren 83/6122 karar sayılı Arsa Sayılabilecek Parsellenmemiş Arazi Hakkında Karar’ı ihtiva eden Bakanlar Kurulu Kararnamesinin 1-d maddesi uyarınca dava konusu taşınmazın arsa niteliğinde kabulü ile emsal mukayesesi yapılmak suretiyle değer biçilmesi gerektiği düşünülmeden taşınmazın arazi niteliğinde kabulü ile değerinin biçilmesi, doğru görülmemiştir.
DAVA : Taraflar arasındaki “kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Gebze 3.Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 18.03.2005 gün ve 2004/586 E- 2005/119 K. sayılı kararın incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 5.Hukuk Dairesinin 15.11.2005 gün ve 2005/9125- 12101 sayılı ilamı ile;
( … Mahkemece bozma kararına uyulmuşsa da bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir. Şöyle ki;
01.01.1983 gününden itibaren yürürlüğe giren 83/6122 karar sayılı Arsa Sayılabilecek Parsellenmemiş Arazi Hakkında Karar’ı ihtiva eden Bakanlar Kurulu Kararnamesinin 1-d maddesi uyarınca dava konusu taşınmazın arsa niteliğinde kabulü ile emsal mukayesesi yapılmak suretiyle değer biçilmesi gerektiği düşünülmeden taşınmazın arazi niteliğinde kabulü ile değerinin biçilmesi,
Doğru görülmemiştir… ),
Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Taraf vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 08.11.2006 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY :
Dava, 2942 sayılı Kamulaştırma Yasasının 4650 sayılı Yasayla değişik 10. maddesi uyarınca dava konusu taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ile sicil kaydının yol olarak terkini istemine ilişkindir.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda, taşınmazı tarım arazisi olarak değerlendiren ve bu niteliğine göre bedel tespit eden bilirkişi kurulu raporuna dayanılarak hüküm kurulmuş, taraf vekillerinin temyizi üzerine Yargıtay 5.Hukuk Dairesince yerel mahkemenin bu ilk kararı “dava konusu taşınmazın arazi mi, arsa mı olduğunun belirlenip ona göre değerinin tespiti gerekirken, eksik inceleme ile arsa niteliğinde kabul edilerek hüküm kurulmasının doğru olmadığı” gerekçesiyle bozulmuştur. Araştırmaya yönelik olan bu bozma kararına mahkemece uyularak, bozma nedenleri doğrultusunda gerekli araştırma ve incelemelerde bulunulmuş, ilgili kurum ve kuruluşlardan gelen yanıtlara göre dava konusu taşınmazın dava tarihi itibariyle belediye ve mücavir alan sınırları dışında olduğu, Bayındırlık ve İskan Bakanlığınca onaylanan 1/25000 ölçekli Gebze ve yakın çevresi çevre düzenleme planında sanayi ve depolama alanı içerisinde kaldığı saptanmış; bunun üzerine tarım arazisi olarak değerlendirilen taşınmaza mahkemece 75.000.000 TL/m² değer biçilerek buna göre kamulaştırma bedeli tespit edilmiştir. Taraf vekillerinin temyizi üzerine yerel mahkemenin ( hükmüne uyduğu araştırmaya yönelik bozma kararı doğrultusunda yaptığı inceleme ve araştırma sonucu verdiği ) bu ikinci kararı da Yüksek 5.Hukuk Dairesince “1983/6122 sayılı Bakanlar Kurulu Kararnamesinin 1-d maddesi uyarınca dava konusu taşınmazın arsa niteliğinde kabulü ile emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesi gerektiği düşünülmeden, arazi niteliğinde kabulü ile değerinin biçilmesi doğru görülmemiştir” gerekçesiyle ikinci kez bozulmuş; yerel mahkeme, dava konusu taşınmazın tarım arazisi niteliğinde olduğu ve kamulaştırma bedelinin buna göre tespitinde bir isabetsizlik bulunmadığı görüşüyle önceki kararında direnmiştir.
Yukarıdaki açıklamadan da anlaşılacağı gibi, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun önüne gelen uyuşmazlık; dava konusu taşınmazın niteliğinin arsa mı? yoksa arazi mi? olduğu noktasında toplanmaktadır.
2942 sayılı Yasanın 4650 sayılı Yasayla değişik hükümlerine göre kamulaştırılan bir taşınmazın niteliğinin ( arsa mı, arazi mi olduğunun ) belirlenmesinde değerlendirme tarihinin ( md.11 ), değerlendirmede ise idarece belgelerin mahkemeye verildiği ( davanın açıldığı ) günün ( md.15/son ) esas alınması gerektiğinde kuşku yoktur. Öyle ise bir taşınmazın arsa mı yoksa arazi mi olduğu değerlendirme günündeki durumuna göre belirlenecek ve kamulaştırma bedeli tespit edilecektir. Yargıtay’ın yerleşmiş uygulamalarına göre bir yerin arsa niteliğinde olup olmadığının saptanmasında ise Bakanlar Kurulu’nun 18.2.1983 gün ve 1983/6122 sayılı kararnamesi ( ve bu bağlamda Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 17.4.1998 gün ve 1996/3-1998/1 sayılı kararı ) göz önünde tutulacaktır.
Bir arazinin ve arazi parçasının arsa sayılabilmesi için öngörülen koşullar Bakanlar Kurulu Kararnamesinin 1. maddenin a, b, c ve d bentlerinde açıkça belirtilmiş olup; belediye ve mücavir alan sınırları içinde bulunan yerler maddenin ( a ) ve ( b ) bentlerinde, belediye ve mücavir alan sınırları dışında kalan yerler ise ( c ) ve ( d ) bentlerinde düzenlenmiştir.
Dava dosyasında toplanan bilgi ve belgelere, özellikle ilgili Belediye Başkanlığı ile Bayındırlık ve İskan Müdürlüğü yazılarına göre; dava konusu taşınmazın -değerlendirme tarihi ( belgelerin mahkemeye verildiği gün ) itibariyle- belediye ve mücavir alan sınırları dışında olduğu, Bayındırlık ve İskan Bakanlığınca onaylanan 1/25000 ölçekli çevre düzenleme planında sanayi ve depolama alanı içerisinde kaldığı anlaşılmakta ve bu konuda Yüksek 5.Hukuk Dairesi ile yerel mahkeme arasında anlaşmazlık bulunmamaktadır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun önüne gelen Uyuşmazlık; belediye ve mücavir alan sınırları dışında kalan ( ve dolayısıyla belediye nazım ve imar planları içerisinde yer almayan ) salt çevre düzenleme planında sanayi ve depolama alanı içinde bulunan bir yerin arsa sayılıp sayılamayacağı noktasındadır. Daha açık bir anlatımla burada çözüme ve açıklığa kavuşturulması gereken husus; nitelikleri yukarıda belirtilen dava konusu taşınmazın -Yüksek 5.Hukuk Dairesinin Bozma kararına dayanak yaptığı- Bakanlar Kurulu Kararnamesinin 1/d maddesi hükmü doğrultusunda arsa sayılıp sağılamayacağıdır.
28.02.1983 gün ve 83/6122 sayılı “Arsa Sayılacak Parsellenmemiş Arazi Hakkında Bakanlar Kurulu Kararnamesi”nin 1. maddesinin ( d ) bendine göre “Belediye ve mücavir alan sınırları dışında olup da deniz, nehir, göl ve ulaşım yolları kenarında veya civarında bulunması veya sınai veya turistik önemi yahut hızlı şehirleşme faaliyetleri dolayısıyla İmar ve İskan Bakanlığının önerisi üzerine Bakanlar Kurulu Kararı ile belirlenen alanların sınırları içinde, imar planı ile iskan sahası olarak ayrılan yerlerdeki arazi ve arazi parçaları arsa sayılır.”
Belediye ve mücavir alan sınırları dışında kalan bir taşınmazın Bakanlar Kurulu Kararnamesinin yukarıda değinilen 1/d maddesi uyarınca arsa sayılabilmesi için, bu madde bendinde sayılan özellikte olması ve taşıdığı bu özelliği nedeniyle de İmar ve İskan Bakanlığının önerisi üzerine Bakanlar Kurulu Kararı ile belirlenen alanların sınırları içinde imar planı ile iskan sahası olarak ayrılan yerde bulunması gerekir. Dosyada toplanan bilgi ve belgeler, özellikle Yüksek 5.Hukuk Dairesinin ilk bozma kararı doğrultusunda yapılan araştırma ve inceleme sonucu ilgili kurum ve kuruluşlardan gelen yazılar göz önünde tutulduğunda; değerlendirme tarihine göre belediye ve mücavir alan sınırları dışında kalan dava konusu taşınmazın, Bakanlar Kurulu Kararı ile belirlenen alanların sınırları içinde yer almadığı ve imar planı ile iskan sahası olarak ayrılmadığı anlaşılmaktadır. Şu halde 28.02.1983 gün ve 83/6122 sayılı Bakanlar Kurulu Kararnamesi’nin 1. maddesinin ( d ) bendi kapsamı dışında kalan ve maddenin diğer bentlerinde sayılan özellik ve nitelikleri de taşımayan dava konusu taşınmazın arsa sayılmasına olanak yoktur.
Yukarıda açıklanan nedenlerle dava konusu taşınmazın tarım arazisi olduğuna ilişkin yerel mahkemenin direnmesinin yerinde olduğunun kabulü ile taşınmazın bu niteliğine göre yapılan değerlendirme ve tespit edilen bedelle ilgili temyiz itirazlarının incelemesi için dosyanın Yargıtay 5.Hukuk Dairesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiği düşüncesiyle, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenle bozulmasına ilişkin çoğunluğun görüşüne katılmıyoruz.
T.C.
YARGITAY
18. HUKUK DAİRESİ
E. 2010/3046
K. 2010/9055
T. 15.6.2010
• KAMULAŞTIRMA BEDELİNİN TESPİTİ ( Taşınmaz Arsa Vasfında İse Değerlendirme Tarihinden Önceki Özel Amacı Olmayan Emsal Satışlara Göre Arazi Vasfında İse Mevki ve Şartlara Göre Kullanılması Halinde Getirebileceği Net Gelir Esas Alınmak Suretiyle Değer Tespiti Gerektiği )
• ARSA NİTELİĞİ ( Kamulaştırma Bedelinin Tespiti – Fiilen Meskün Olmadığı Gibi Sit Alanında Kalmasından Dolayı İmara Açılamayacak Olan Taşınmaz Arsa Olarak Kabul Edilemeyeceği )
• İMARA AÇILAMAYACAK OLAN TAŞINMAZ ( Kamulaştırma Bedelinin Tespiti – Fiilen Meskün Olmadığı Gibi Sit Alanında Kalmasından Dolayı İmara Açılamayacak Olan Taşınmaz Arsa Olarak Kabul Edilemeyeceği )
• SİT ALANI ( Kamulaştırma Bedelinin Tespiti – Fiilen Meskün Olmadığı Gibi Sit Alanında Kalmasından Dolayı İmara Açılamayacak Olan Taşınmaz Arsa Olarak Kabul Edilemeyeceği )
2942/m. 11
Kamulaştırma Bedelinin Tespiti – Fiilen Meskün Olmadığı Gibi Sit Alanında Kalmasından Dolayı İmara Açılamayacak Olan Taşınmaz Arsa Olarak Kabul Edilemez.
ÖZET : Kamulaştırma bedelinin tespitine ilişkin davalarda öncelikle, kamulaştırılan taşınmazın değerlendirme tarihinde arsa vasfında mı yoksa arazi vasfında mı olduğu belirlenmelidir. Arsa vasfında ise değerlendirme tarihinden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre; arazi vasfında ise mevki ve şartlara göre kullanılması halinde getirebileceği net gelir esas alınmak suretiyle değer tespiti yapılmalıdır. Fiilen meskün olmadığı gibi sit alanında olmasından ötürü imara açılamayacak olan taşınmazlar arsa olarak nitelendirilemez. Dava konusu taşınmaz arazi vasfında olmasına rağmen arsa niteliğine göre değer belirlenmesi hatalıdır.
DAVA : Dava dilekçesinde, Kamulaştırma Yasası’nın 4650 Sayılı Yasayla değişik hükümleri uyarınca, kamulaştırma bedelinin tespiti ve taşınmaz mal üzerinde irtifak hakkı tesisi ile idare adına tescili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kâğıtlar okunup gereği düşünüldü:
KARAR : Kamulaştırma Yasası’nın 11. maddesi hükmüne göre, bedel tespit davalarında öncelikle kamulaştırılan taşınmazın değerlendirme tarihindeki vasfının ( arsa veya arazi ) belirlenmesi, arsa vasfında ise değerlendirme tarihinden önce özel amacı olmayan emsal satışlara göre satış değeri, taşınmaz arazi vasfında ise değerlendirme tarihindeki mevki ve şartlara göre olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net geliri esas alınmak suretiyle değerinin belirlenmesi gerekir.
Dosya içerisinde bulunan D … İlçesi, K … Belediyesi Başkanlığı’nın 21.05.2008, 03.11.2008 ve 06.01.2009 tarihli yazıları ile dava konusu taşınmazın 11.11.1983 tarihli belediye uygulama imar planı içerisindeyken, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü tarafından 10.12.1993 tarihinde 2. Derece Arkeolojik Sit Alanı olarak karar verildiğinden, adı geçen parselin bulunduğu imar uygulama planının uygulanmasının durdurulduğu, bu tarihten sonra imar planı dışında bulunduğu, nazım imar planının bulunmadığı, mücavir alan olmadığı, 2. Derecede sit alanında olduğundan imara açılamayacağı bildirilmiştir.
Bakanlar Kurulu’nun Yargıtay’ca da kısmen benimsenen 28.02.1983 gün ve 1983/6122 sayılı kararı uyarınca, imar planında yer almayan bir taşınmazın arsa sayılabilmesi için belediye veya mücavir alan sınırları içinde olmakla beraber, belediye hizmetlerinden ( belediyece meskun olduğu için veya meskun hale getirileceği için sunulan yol, su, elektrik, ulaşım, çöp toplama, kanalizasyon, aydınlatma vd. ) yararlanan ve meskun yerler arasında yer alması gerekir. Dava konusu taşınmazın, Bakanlar Kurulu Kararı’nın 1. maddesi ( b ) bendinde de belirtildiği gibi fiilen meskun halde bulunamadığı ve sit alanında olmasından dolayı imara da açılamayacağı anlaşıldığından “arsa” niteliğinde kabulüne olanak yoktur.
Yukarıda açıklanan nedenlerle taşınmazın arazi olarak değerlendirilmesi gerekirken arsa niteliğine göre değerlendirme yapılarak buna göre bedel belirlenmiş olması doğru görülmemiştir.
Mahkemece İlçe Tarım Müdürlüğü’nden değerlendirme tarihine göre münavebeye alınacak ürünlerin hangileri olduğu ve bunlara ait dekar başına ortalama verim, üretim maliyeti ve toptan satış fiyatlarına ilişkin resmi veriler getirtildikten sonra arazi niteliğine göre inceleme yapacak bilirkişi kurulu oluşturularak bu verilere uygun değerlendirme yapan rapor alınmalı ve oluşacak sonuç doğrultusunda karar verilmelidir.
SONUÇ : Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK’nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 15.06.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
18. HUKUK DAİRESİ
E. 2010/9886
K. 2010/13673
T. 21.10.2010
• KAMULAŞTIRMA BEDELİNİN TESPİTİ ( Taşınmaz Fiilen Meskun Halde Bulunmadığından Belirlenen Özellikleri Nedeniyle “Arsa” Niteliğinde Kabul Edilemeyeceği/ Taşınmazın Arazi Olarak Değerlendirilmesi Gerekirken Arsa Niteliğine Göre Değerlendirme Yapılarak Buna Göre Bedel Belirlenmesinin İsabetsizliği )
• ARSA NİTELİĞİ ( Kamulaştırma Bedelinin Tespiti – Fiilen Meskun Halde Bulunmadığından Belirlenen Özellikleri Nedeniyle “Arsa” Niteliğinde Kabul Edilemeyeceği/ Taşınmazın Arazi Olarak Değerlendirilmesi Gerektiği )
• KAMULAŞTIRMADA BİLİRKİŞİ ( İl Tarım Müdürlüğü’nden Değerlendirme Tarihine Göre Münavebeye Alınacak Ürünlerin Hangileri Olduğu ve Bunlara İlişkin Dekar Başına Ortalama Verimi ve Üretim Giderleri İle Kg. Başına Toptan Satış Fiyatlarına İlişkin Resmi Verilerin Getirtilmesi Gerektiği )
2942/m.11,15
ÖZET : Dava konusu taşınmaz, Bakanlar Kurulu Kararı’nın 1. maddesi ( b ) bendinde de belirtildiği gibi fiilen meskun halde bulunmadığından belirlenen özellikleri nedeniyle “arsa” niteliğinde kabulüne olanak yoktur. Taşınmazın arazi olarak değerlendirilmesi gerekirken arsa niteliğine göre değerlendirme yapılarak buna göre bedel belirlenmiş olması,
Davacı idarenin harçtan bağışık olmadığı düşünülmeden gerekçeli kararda peşin alman harcın istek halinde davacı tarafa iadesine karar verilmiş olması, doğru görülmemiştir.
Mahkemece İl Tarım Müdürlüğü’nden değerlendirme tarihine göre münavebeye alınacak ürünlerin hangileri olduğu ve bunlara ilişkin dekar başına ortalama verimi ve üretim giderleri ile kg. başına toptan satış fiyatlarına ilişkin resmi veriler getirtildikten sonra arazi niteliğine göre inceleme yapılmak üzere içerisinde Ziraat Mühendisi de bulunan bilirkişi kurullarından rapor alınmalı, oluşacak sonuç doğrultusunda ve bozma kararının diğer bentleri de dikkate alınmak suretiyle karar verilmelidir.
DAVA : Dava dilekçesinde, Kamulaştırma Yasası’nın 4650 Sayılı Yasayla değişik hükümleri uyarınca, kamulaştırma bedelinin tespiti ve taşınmaz malın idare adına tescili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Temyiz istemlerinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
KARAR : 1- 2942 Sayılı Yasa’nın 4650 Sayılı Yasa ile değişik 15. maddesinin son fıkrası hükmü uyarınca, bilirkişi kurulunca yapılan değer tespitinde idarece belgelerin mahkemeye verildiği günün ( dava tarihi olan 2008 yılının ) esas tutulacağı dikkate alınmadan bilirkişi kurulunca daha önceki pazarlığa en son çağrı tarihinin değerlendirme tarihi olarak kabulü,
2- Kamulaştırma Yasası’nın 11. maddesi hükmüne göre, bedel tespit davalarında Öncelikle kamulaştırılan taşınmazın değerlendirme tarihindeki vasfının ( arsa veya arazi ) belirlenmesi, arsa vasfında ise değerlendirme tarihinden önce özel amacı olmayan emsal satışlara göre satış değeri, taşınmaz arazi vasfında ise değerlendirme tarihindeki mevki ve şartlara göre olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net geliri esas alınmak suretiyle değerinin belirlenmesi gerekir. Dosyaya getirtilen Belediye Başkanlığı yazılarına göre dava konusu taşınmazın imar planı içerisinde olmadığı, belediye ve diğer alt yapı hizmetlerinden faydalanmadığı, etrafının meskun olmadığı anlaşılmaktadır.
Bakanlar Kurulu’nun Yargıtay’ca da kısmen benimsenen 28.02.1983 gün ve 1983/6122 sayılı kararı uyarınca, imar planında yer almayan bir taşınmazın arsa sayılabilmesi için belediye veya mücavir alan sınırları içinde olmakla beraber, belediye hizmetlerinden ( belediyece meskun olduğu için veya meskun hale getirileceği için sunulan yol, su, elektrik, ulaşım, çöp toplama, kanalizasyon, aydınlatma vd. ) yararlanan ve meskun yerler arasında yer alması gerekir. Dava konusu taşınmaz, Bakanlar Kurulu Kararı’nın 1. maddesi ( b ) bendinde de belirtildiği gibi fiilen meskun halde bulunmadığından belirlenen özellikleri nedeniyle “arsa” niteliğinde kabulüne olanak yoktur.
Yukarıda açıklanan nedenlerle taşınmazın arazi olarak değerlendirilmesi gerekirken arsa niteliğine göre değerlendirme yapılarak buna göre bedel belirlenmiş olması,
3- Davacı idarenin harçtan bağışık olmadığı düşünülmeden gerekçeli kararda peşin alman harcın istek halinde davacı tarafa iadesine karar verilmiş olması,
Doğru görülmemiştir.
Mahkemece İl Tarım Müdürlüğü’nden değerlendirme tarihine göre münavebeye alınacak ürünlerin hangileri olduğu ve bunlara ilişkin dekar başına ortalama verimi ve üretim giderleri ile kg. başına toptan satış fiyatlarına ilişkin resmi veriler getirtildikten sonra arazi niteliğine göre inceleme yapılmak üzere içerisinde Ziraat Mühendisi de bulunan bilirkişi kurullarından rapor alınmalı, oluşacak sonuç doğrultusunda ve bozma kararının diğer bentleri de dikkate alınmak suretiyle karar verilmelidir.
SONUÇ : Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK’un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 21.10.2010 gününde oybirliği ile karar verildi.
T.C.
YARGITAY
18. HUKUK DAİRESİ
E. 2011/231
K. 2011/4229
T. 29.3.2011
• KAMULAŞTIRMA BEDELİNİN TESPİTİ ( İmar Planı İçersinde Olmayan Belediye Hizmetlerinden Yararlanmayan ve Etrafı Meskun Olmayan Dava Konusu Taşınmazların Arsa Olarak Değerlendirilemeyeceği )
• ARSA NİTELİĞİ ( Kamulaştırma Bedelinin Tespiti – İmar Planı İçersinde Olmayan Belediye Hizmetlerinden Yararlanmayan ve Etrafı Meskun Olmayan Dava Konusu Taşınmazların Arsa Olarak Değerlendirilemeyeceği )
• TARIM ARAZİSİ ( Niteliğine Uygun Olarak Oluşturulacak Bilirkişi Kurulu İle Keşif ve İnceleme Yapılması ve 2942 S. Yasanın 4650 S. Yasa İle Değişik 11. Md.nin ( F ) Bendinde Öngörülen Esaslara Uygun Rapor Alınması Gerektiği )
• DEĞER KAYBI ( Dava Konusu Taşınmazlar Askeri Alan Güvenlik Bölgesinde Olup Bu Sebeple Taşınmazlarda Meydana Gelmesi Kaçınılmaz Değer Kaybının Bilirkişi Kurulunca Dikkate Alınmamasının Doğru Görülmediği )
2942/m.11
ÖZET : Davada, kamulaştırma bedelinin tespiti ve taşınmaz malın idare adına tescili istenilmiştir. İmar planı içersinde olmayan belediye hizmetlerinden yararlanmayan ve etrafı meskun olmayan davaya konu taşınmazların arsa olarak değerlendirilmesi mümkün değildir. Bu sebeple mahkemece; davaya konu taşınmazların tarım arazisi niteliğine uygun olarak oluşturulacak bilirkişi kurulu ile keşif ve inceleme yapılması, 2942 Sayılı Kanunun 4650 Sayılı Kanun ile değişik 11. maddesinin ( f ) bendinde öngörülen esaslara uygun rapor alınması, bu raporun İl Tarım Müdürlüğünden getirilecek veri listesine uygunluğu da denetlendikten sonra oluşacak sonuç doğrultusunda karar verilmesi gerekir.
Dosya içerisinde bulunan tapu kayıtlarına göre davaya konu taşınmazlar askeri alan güvenlik bölgesinde olup, bu sebeple taşınmazlarda meydana gelmesi kaçınılmaz değer kaybının bilirkişi kurulunca dikkate alınmaması, doğru görülmemiştir.
DAVA : Dava dilekçesinde, Kamulaştırma Yasasının 4650 Sayılı Yasayla değişik hükümleri uyarınca, kamulaştırma bedelinin tespiti ve taşınmaz malın idare adına tescili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Temyiz istemlerinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
KARAR : 1- )Selçuklu Belediye Başkanlığından dosya içerisine getirtilen 27.2.2009 ve 30.3.2010 tarihli yazılarda davaya konu taşınmazların 1/25000 ölçekli nazım imar planında olduğu, taşınmazlara ait 1/1000 ölçekli imar planının olmadığı, taşınmazların meskun mahalde bulunmadıkları, çöp toplama hizmetinden yararlanmadıkları, 1102 parsel numaralı taşınmazın yolunun olmasına karşın 1105 parselin yolunun bulunmadığı belirtilmiştir.
Bakanlar Kurulunun Yargıtay’ca kısmen benimsenen 28.2.1983 gün ve 1983/6122 Sayılı kararı uyarınca, imar planında yer almayan bir taşınmazın, arsa sayılabilmesi için belediye veya mücavir alan sınırları içinde olmakla beraber, belediye hizmetlerinden ( belediyece meskun olduğu için veya meskun hale getirileceği için sunulan yol, su, elektrik, ulaşım, çöp toplama, kanalizasyon, aydınlatma vd. ) yararlanan ve meskun yerler arasında yer alması gerekir. Taşınmaz nazım imar planı içinde ise, Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 17.4.1998 gün ve 1996/3-1998/1 Sayılı kararı uyarınca, bu plan kapsamına alındığı tarih ve plandaki konumu, altyapı hizmetlerinden yararlanma ve ulaşım olanakları belediye merkezine uzaklığı, kullanım biçimi itibarıyla iskan amacına yönelik yapılaşma olasılıkları da değerlendirilmek üzere taşınmazın vasfı belirlenir.
Tüm bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; 1/1000 ve 1/5000 ölçekli imar planı içersinde olmayan belediye hizmetlerinden yararlanmayan ve etrafı meskun olmayan davaya konu taşınmazların arsa olarak değerlendirilmesi mümkün değildir. Bu sebeple mahkemece; davaya konu taşınmazların tarım arazisi niteliğine uygun olarak oluşturulacak bilirkişi kurulu ile keşif ve inceleme yapılması, 2942 Sayılı Kanunun 4650 Sayılı Kanun ile değişik 11. maddesinin ( f ) bendinde öngörülen esaslara uygun rapor alınması, bu raporun İl Tarım Müdürlüğünden getirilecek veri listesine uygunluğu da denetlendikten sonra oluşacak sonuç doğrultusunda karar verilmesi gerektiğinin dikkate alınmamış olması,
2- )Dosya içerisinde bulunan tapu kayıtlarına göre davaya konu taşınmazlar askeri alan güvenlik bölgesinde olup, bu sebeple taşınmazlarda meydana gelmesi kaçınılmaz değer kaybının bilirkişi kurulunca dikkate alınmaması, Doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Bu itibarla yukarda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu sebeplerle yerinde olduğundan kabulüyle hükümün H.U.M.K.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istenmesi halinde temyiz edenlerden davalı tarafa iadesine, 29.3.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
18. HUKUK DAİRESİ
E. 2011/6683
K. 2011/7658
T. 23.6.2011
• KAMULAŞTIRMA BEDELİNİN TESPİTİ ( Taşınmazın Arazi Olarak Değerlendirilmesi Gerekirken Arsa Niteliğine Göre Değerlendirme Yapılarak Buna Göre Bedel Belirlenmesinin Doğru Görülmediği )
• BİLİRKİŞİ İNCELEMESİ ( Kamulaştırma Bedelinin Tespiti – Dekar Başına Ortalama Verimi ve Üretim Giderleri İle Kg. Başına Toptan Satış Fiyatlarına İlişkin Resmi Veriler Getirtildikten Sonra Arazi Niteliğine Göre İnceleme Yapacak Bilirkişi Kurulu Oluşturularak Rapor Alınması Gerektiği )
• ARSA NİTELİĞİ ( Kamulaştırma Bedelinin Tespiti – Taşınmazın Arazi Olarak Değerlendirilmesi Gerekirken Arsa Niteliğine Göre Değerlendirme Yapılarak Buna Göre Bedel Belirlenmesinin Doğru Görülmediği )
2942/m.11
ÖZET : Davada, kamulaştırma bedelinin tespiti ve taşınmaz malın idare adına tescili istenilmiştir. Taşınmazın arazi olarak değerlendirilmesi gerekirken arsa niteliğine göre değerlendirme yapılarak buna göre bedel belirlenmiş olması doğru görülmemiştir. Mahkemece İl Tarım Müdürlüğünden değerlendirme tarihine göre münavebeye alınacak ürünlerin hangileri olduğu ve bunlara ilişkin dekar başına ortalama verimi ve üretim giderleri ile kg, başına toptan satış fiyatlarına ilişkin resmi veriler getirtildikten sonra arazi niteliğine göre inceleme yapacak bilirkişi kurulu oluşturularak bu verilere uygun değerlendirme yapan rapor alınmalı ve oluşacak sonuç doğrultusunda karar verilmelidir.
DAVA : Dava dilekçesinde, Kamulaştırma Yasasının 4650 Sayılı Yasayla değişik hükümleri uyarınca, kamulaştırma bedelinin tespiti ve taşınmaz malın idare adına tescili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Temyiz istemlerinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
KARAR : Kamulaştırma Yasasının 11. maddesi hükmüne göre, bedel tespit davalarında öncelikle kamulaştırılan taşınmazın değerlendirme tarihindeki vasfının ( arsa veya arazi ) belirlenmesi, arsa vasfında ise değerlendirme tarihinden önce özel amacı olmayan emsal satışlara göre satış değeri, taşınmaz arazi vasfında ise değerlendirme tarihindeki mevki ve şartlarına göre olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net geliri esas alınmak suretiyle değerinin belirlenmesi gerekir. Geri çevirme kararı üzerine dosyaya getirtilen Çanakkale Belediye Başkanlığı yazılarına göre davaya konu taşınmazların dava tarihi itibariyle 1/1000 ölçekli uygulama imar planının bulunmadığı, etrafında meskun alan olmadığı, 1/5000 ölçekli nazım imar planında olup kullanma biçimi itibariyle askeri güvenlik bölgesi içinde kaldığından iskana yönelik yapı yapılamayacağı, yerleşim merkezine 2500 metre mesafede bulunduğu ve tüm belediye hizmetlerinden faydalanmadığı anlaşılmaktadır.
Bakanlar Kurulu’nun Yargıtay’ca da kısmen benimsenen 28.2.1983 gün ve 1983/6122 Sayılı kararı uyarınca, imar planında yer almayan bir taşınmazın arsa sayılabilmesi için belediye veya mücavir alan sınırları içinde olmakla beraber, belediye hizmetlerinden ( belediyece meskun olduğu için veya meskun hale getirileceği için sunulan yol, su, elektrik, ulaşım, çöp toplama, kanalizasyon, aydınlatma vd. ) yararlanan ve meskun yerler arasında bulunması gerekir. Dava konusu taşınmaz. Bakanlar Kurulu Kararının 1. maddesi ( b ) bendinde de belirtildiği gibi fiilen meskun halde bulunmadığından belirlenen özellikleri sebebiyle “arsa” niteliğinde kabulüne olanak yoktur.
Yukarıda açıklanan sebeplerle taşınmazın arazi olarak değerlendirilmesi gerekirken arsa niteliğine göre değerlendirme yapılarak buna göre bedel belirlenmiş olması doğru görülmemiştir.
Mahkemece İl Tarım Müdürlüğünden değerlendirme tarihine göre münavebeye alınacak ürünlerin hangileri olduğu ve bunlara ilişkin dekar başına ortalama verimi ve üretim giderleri ile kg, başına toptan satış fiyatlarına ilişkin resmi veriler getirtildikten sonra arazi niteliğine göre inceleme yapacak bilirkişi kurulu oluşturularak bu verilere uygun değerlendirme yapan rapor alınmalı ve oluşacak sonuç doğrultusunda karar verilmelidir.
SONUÇ : Bu itibarla yukarda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu sebeplerle yerinde olduğundan kabulüyle şimdilik diğer yönleri incelenmeksizin hükümün H.U.M.K.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harçlarının istenmesi halinde temyiz edenlere iadesine, 23.6.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.