Arsalar Hakkında Yargıtay Kararları
T.C.
YARGITAY
12. HUKUK DAİRESİ
E. 2006/23833
K. 2007/1458
T. 30.1.2007
İPOTEĞİN PARAYA ÇEVRİLMESİ ( Satışına Karar Verilen Pansiyon Teferruatı ve Mütemmim Cüzü İle Birlikte İpotek Kapsamında Olduğu )
İHALENİN FESHİ ( Sadece Arsa ve Bina Bedeli Üzerinden Satış Yapılması Hatalı Olduğu Gibi Kıymet Takdir Raporunda Yer Almayan Bir Kısım Demirbaşların Satış Şartnamesine İlave Edilerek Satışa Çıkarılması da İsabetsiz Olduğu )
TEFERRUAT ( Satışına Karar Verilen Pansiyon Teferruatı ve Mütemmim Cüzü İle Birlikte İpotek Kapsamında Olduğu )
ARSA VE BİNA BEDELİ ÜZERİNDEN SATIŞ YAPILMASI (Hatalı Olduğu Gibi Kıymet Takdir Raporunda Yer Almayan Bir Kısım Demirbaşların Satış Şartnamesine İlave Edilerek Satışa Çıkarılması da İsabetsiz Olduğu)
2004/m.134
4721/m.684, 686, 862
ÖZET: Dava, ihalenin feshi talebine ilişkindir. Takip, ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile yapılmıştır. Satışına karar verilen pansiyon teferruatı ve mütemmim cüzü ile birlikte ipotek kapsamındadır. Bu husus dikkate alınmadan sadece arsa ve bina bedeli üzerinden satış yapılması hatalı olduğu gibi kıymet takdir raporunda yer almayan bir kısım demirbaşların satış şartnamesine ilave edilerek satışa çıkarılması da isabetsizdir. Bu durum karşısında davanın kabulü gerekir.
DAVA: Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlular vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR: Satışa esas olmak üzere taşınmaz için icra müdürlüğünce yapılan kıymet takdirine alacaklı bankanın itiraz ettiği ve bu itirazın Antalya 1. İcra Mahkemesi’nin 2004/816 E. – 2005/511 K. sayılı kararı uyarınca arsa ve bina değerleri toplamının 441.565,87.-YTL olduğuna hükmedilmiş ve satışın bu bedel dikkat alınarak gerçekleştirildiği görülmektedir.
Anılan mahkeme kararına esas teşkil eden bilirkişiler N. ve arkadaşlarınca verilen 03.05.2005 tarihli ek raporda ise 80.000.- YTL de demirbaş ve tefriş bedelinin olduğu bildirilmiş, ancak mahkemece bu bedel satışa esas alınan miktara dahil edilmemiştir.
Bu husus borçlular vekilince şikayet konusu edilmiş, istem Antalya 3. İcra Mahkemesi’nin 2006/244 E. – 2006/420 K. sayılı kararı ile Antalya 1. İcra Mahkemesi’nin yukarıda açıklanan kararı gerekçe gösterilerek toplam değerin 44 1.565,80.- YTL olarak belirlendiğinden bahisle şikayetin reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. Her iki karar kesin niteliktedir. Ancak ihalenin feshi şikayetinde belirtilen bu hususlar inceleme konusu yapılabilir. Takip ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile yapıldığında satışına karar verilen pansiyon Medeni Kanun’un hükümleri nazara alınarak teferruatı ve mütemmim cüzü ile birlikte ipotek kapsamında sayılacağından ek raporda belirtilen teferruatları ile birlikte belirlenen değer dikkate alınarak satışının yapılması gerekirken sadece arsa ve bina bedeli toplamı üzerinden yapılması isabetsiz olduğu gibi, satışa esas kıymet takdiri raporunda yer almayan 5 tonluk Aygaz tankı ve tesisatı, 1 adet 20 KWA otomatik olarak devreye giren jeneratör, 1 adet 25 KWA’lık trafo ve tesisi, bina içerisinde sıcak-soğutmalı 20 adet split klima duvar tesisatı ve binanın arka kısmındaki küçük süs havuzu da şartnameye ilave edilerek bu şekilde satışa çıkarılması doğru görülmemiştir. O halde mahkemece bu hususlar dikkate alınarak ihalenin feshine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde şikayetin reddine karar verilmesi isabetsizdir.
SONUÇ: Borçlular vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle UK 366 ve HUMK 428. maddeleri uyarınca ( BOZULMASINA ) , 30.01.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
5. HUKUK DAİRESİ
E. 2002/10179
K. 2002/14195
T. 20.6.2002
BULUNDUĞU YERDE KORUNAMAYAN YAPI BEDELİ ( Bedelin Tespitinde Kamulaştırma Kanunundaki Değer Biçmeye İlişkin Hükümlerin Uygulanacağı – Sonucuna Göre Karar Verilmesi Gerektiği )
YAPI BEDELİNİN TESPİTİ ( Bulunduğu Yerde Korunamayan Yapılar – Kamulaştırma Kanunundaki Değer Biçmeye İlişkin Hükümlerin Uygulanacağı )
ARSA VE PAY TAHSİSİ ( Bulunduğu Yerde Korunamayan Yapılara Karşılık İdarenin Tahsisi – Arsa Ve Pay Tahsis Edildiğinin Belgelendirilmediği/Yapı Bedelinin Tespiti Gerektiği )
2981/m.13/b
ÖZET: Davacıya, 2981 s. MAYK. m. 13/b uyarınca arsa ve pay tahsis edildiği belgelendirilememiş olduğuna göre dava konusu binanın bedelinin 2942 s. Kamulaştırma K. nda esas alınan yöntemlerle bilirkişi kurulu raporuyla tespit edilmesi gerekir.
DAVA: Taraflar arasındaki dava 3290 sayılı Kanunla değişik 2981 sayılı kanun uyarınca bulunduğu yerde korunamayan yapı bedelinin tahsili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, davanın reddine dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili yönünden verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla dosyadaki belgeler okunup iş anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR: Dava, 3290 sayılı Kanunla değişik 2981 sayılı kanun uyarınca bulundu yerde korunamayan yapı bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
Dava konusu yapılar kıyı kenar çizgisi ve imar yolu güzergahı içerisinde kaldığından bulunduğu yerde bırakılamamıştır. Diğer taraftan M… Belediye Başkanlığının 23.5.2002 tarihli yazısına göre davacıya G… Toplu Konutlarından konut vermek üzere şifai olarak teklif verilmiş ancak oturdukları yer deniz kenarı olması sebebiyle kabul edilmemiştir.
Davacıya sözü edilen yasanın 13/b maddesi uyarınca arsa veya pay tahsis edildiği belgelendirilmemiştir. Bu itibarla davaya konu teşkil eden binanın bedelinin bilirkişi kurulu aracılığı ile Kamulaştırma Kanununun değer biçmeye esas hükümlerine göre tespiti ve sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gözetilmeden eksik inceleme ile davanın reddine karar verilmesi,
Doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden hükmün açıklanan nedenle H.U.M.K.nun 428.maddesi gereğince bozulmasına, peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde ödeyene geri verilmesine 20.6.2002 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
18. HUKUK DAİRESİ
E. 2005/9815
K. 2005/10750
T. 5.12.2005
KAMULAŞTIRMA BEDELİNİN ARTTIRILMASI ( İmar Planında Yer Almayan Ancak Bakanlar Kurulunun Kararında Belirtilen Özelliklere Uygun Olan Bölümleri Belirlenip Arsa Olarak Bunların Dışında Kalan Bölümün İse Tarım Arazisi Olarak Değerlendirilmesi Gerektiği )
ARSA VE TARIM ARAZİSİ ( İmar Planında Yer Almayan Ancak Bakanlar Kurulunun Kararında Belirtilen Özelliklere Uygun Olan Bölümleri Belirlenip Arsa Olarak Bunların Dışında Kalan Bölümün İse Tarım Arazisi Olarak Değerlendirilmesi Gerektiği )
BİLİRKİŞİ RAPORU ( Bozma Sonrası Birinci Bilirkişi Kurulundan Ek Rapor Alınmasının Mümkün Olmadığı – Davacının Düşük Değerli Raporu da Kabul Etmediği Durumlarda Yeniden Bilirkişi Kurulu Oluşturulup Mevcut Raporlar Arasında Uzlaştırıcı Nitelikteki Rapora Göre Karar Verileceği )
EMSAL TAŞINMAZLAR ( İmar Parseli Olduğu Anlaşıldığı Takdirde Dava Konusu Taşınmazın Emsalle Karşılaştırılması Sonucu Bulunan Değerinden Düzenleme Ortaklık Payına Denk Gelecek Oranda İndirim Yapılacağı – Kamulaştırma Bedelinin Arttırılması )
2942/m.11
3194/m.18
ÖZET: Dava dilekçesinde kamulaştırma bedelinin arttırılması ile faiz ve masrafların davalı taraftan tahsili istenilmiştir.
1- İmar planında yer almayan ancak Bakanlar Kurulunun yukarıda belirtilen kararında belirtilen özelliklere uygun olan bölümleri belirlenip arsa olarak, bunların dışında kalan bölümün ise tarım arazisi olarak değerlendirilmesi ve bu niteliklere uygun bilirkişi kurulları oluşturulup, irtifak nedeniyle değer kaybının da buna göre hesaplanması gerektiğinin dikkate alınmamış olması, isabetsizdir.
2- Bozma sonrası, birinci bilirkişi kurulundan ek rapor alınmasının mümkün olmadığı belirtildiğinden, davacının düşük değerli raporu da kabul etmediği durumlarda yeniden bilirkişi kurulu oluşturulup mevcut raporlar arasında uzlaştırıcı nitelikteki rapora göre karar verilmesi gerekir.
3- Dava konusu taşınmazın kadastro, emsal taşınmazların ise imar parseli olduğu anlaşıldığı takdirde dava konusu taşınmazın emsalle karşılaştırılması sonucu bulunan değerinden İmar Kanununun 18. maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca düzenleme ortaklık payına denk gelecek oranda indirim yapılması gerekir.
DAVA: Dava dilekçesinde kamulaştırma bedelinin arttırılması ile faiz ve masrafların davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
KARAR: Mahkemece bozmaya uyulmuş ise de bozma gereği tam olarak yerine getirilmemiştir.
Şöyle ki;
1-Dava konusu taşınmazın tamamı 27000 m2 olup 3040 m2’si üzerinde davalı idare lehine irtifak kamulaştırması yapılmıştır. Bozmadan sonra dosyaya getirtilen Belediye Başkanlığı yazılarında taşınmazın bir bölümünün 1/1000 ve 1/5000 ölçekli imar planları içinde, bir bölümünün ise bu planların dışında kaldığı belirtilmiştir.
Bakanlar Kurulunun Yargıtay’ca kısmen benimsenen 28.2.1983 gün ve 1983/6122 sayılı kararı uyarınca, imar planında yer almayan bir taşınmazın arsa sayılabilmesi için belediye veya mücavir alan sınırları içinde olmakla beraber, belediye hizmetlerinden ( belediyece meskun olduğu veya meskun hale getirileceği için sunulan yol, su, elektrik, ulaşım, çöp toplama, kanalizasyon, aydınlatma vs. ) yararlanan ve meskun yerler arasında yer alması gerekir.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 17.4.1998 gün ve 1996/3-1998/1 sayılı kararına göre ise nazım imar planı içinde bulunan ancak belediye hizmetlerinden yararlanmayan ve meskun yerler arasında olmayan bir taşınmazın arsa olarak değerlendirilebilmesi, plan içine alındığı tarih, yerleşim merkezine uzaklığı, plandaki konumu, sınırları ve mücavir alan içinde yer aldığı belediyenin nüfus ve yapılaşma yoğunluğu, genişleme hızı, taşınmazın altyapı hizmetlerine yakınlığı gibi tüm bilgilerin toplanıp belgelenerek, bu verilere göre taşınmazın nazım planın hazırlanma amacı olan uygulama imar planı kapsamına alınmasının yakın bir olasılık olmasına veya bu verilerin taşınmaz yönünden olumlu olup, bu niteliklerine göre taşınmazın arsa olarak değerlendirilmesini haklı kılmasına bağlıdır.
Buna göre, dava konusu taşınmazın değerlendirme tarihi olan 31.7.1997 tarihi itibariyle 1/1000 ölçekli uygulama imar planında kalan veya 1/5000 ölçekli nazım planında kalıp Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu kararında belirtilen özellikleri taşıyan ya da imar planında yer almayan ancak Bakanlar Kurulunun yukarıda belirtilen kararında belirtilen özelliklere uygun olan bölümleri belirlenip arsa olarak, bunların dışında kalan bölümün ise tarım arazisi olarak değerlendirilmesi ve bu niteliklere uygun bilirkişi kurulları oluşturulup, irtifak nedeniyle değer kaybının da buna göre hesaplanması gerektiğinin dikkate alınmamış olması,
2-Bozma sonrası, birinci bilirkişi kurulundan ek rapor alınmasının mümkün olmadığı belirtildiğinden, davacının düşük değerli raporu da kabul etmediği durumlarda yeniden bilirkişi kurulu oluşturulup mevcut raporlar arasında uzlaştırıcı nitelikteki rapora göre karar verilmesi gerekirken, ikinci ve üçüncü bilirkişi kurullarından alınan ek raporlardan yüksek değer belirleyen üçüncü bilirkişi kurulu ek raporuna göre karar verilmesi,
3-Dava konusu taşınmazın ve emsal taşınmazların imar düzenlemesi sonucu meydana gelen imar parselleri olup olmadığının Belediye İmar Müdürlüğü ve Tapu Sicil Müdürlüğünden sorularak alınacak yazı cevaplarına göre, dava konusu taşınmazın kadastro, emsal taşınmazların ise imar parseli olduğu anlaşıldığı takdirde dava konusu taşınmazın emsalle karşılaştırılması sonucu bulunan değerinden İmar Kanununun 18. maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca düzenleme ortaklık payına denk gelecek oranda indirim yapılması gerekirken bu hususta yeterli incelemenin yapılmamış olması,
4-Kamulaştırmanın kesinleştiği ve mülkiyetin davalıya geçtiği 30.8.1997 tarihinden itibaren faize hükmedilmek gerekirken faizle ilgili bir karar verilmemiş olması,
SONUÇ: Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 05.12.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
8. HUKUK DAİRESİ
E. 2011/3339
K. 2012/848
T. 16.2.2012
MAL AYRILIĞI REJİMİ ( Geçerli Olduğu Dönemde Edinilen Arsa ve Üzerindeki Meskene Yapılan Katkı Payı Alacağı – Davacı Ev Hanımı Olup Arsa ve Üzerinde Yapılan Gecekonduya Katkısını Kanıtlayamadığından Davanın Reddi Gerektiği )
ARSA VE ÜZERİNDEKİ MESKENE YAPILAN KATKI PAYI ALACAĞI ( Davacı Ev Hanımı Olup Arsa ve Üzerinde Yapılan Gecekonduya Katkısını Kanıtlayamadığından Davanın Reddi Gerektiği )
ZİYNET EŞYASIYLA KATKIDA BULUNDUĞU İDDİASI ( İlişkin Herhangi Bir Bilgi ve Belgeye Rastlanılmadığı/Davacının İddiasının Soyut Bir Beyandan İbaret Olduğu – Davacı Kadının Katkı Payı Alacağı Davasının Reddi Gereği )
KATKI PAYI ALACAĞI DAVASI ( Eşler Arasında Mal Ayrılığı Rejiminin Geçerli Olduğu Dönemde Edinilen Arsa ve Üzerindeki Meskene Yapılan – Davacı Ev Hanımı Olup Arsa ve Üzerinde Yapılan Gecekonduya Katkısını Kanıtlayamadığı/Davanın Reddi Gerektiği )
743/m.6,170
ÖZET: Dava, 743 sayılı TMK.nun 170.maddesi uyarınca eşler arasında mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde edinilen arsa ve üzerindeki meskene yapılan katkı payı alacağına ilişkindir. Davacı her ne kadar taşınmazın alımına ziynet eşyalarını eşine vererek satılması sonucu katkıda bulunduğunu ileri sürmüş ise de, bu iddianın dinlenen kişilerin beyanlarıyla doğrulanmadığı gibi, ziynet eşyasıyla katkıda bulunduğuna ilişkin herhangi bir bilgi ve belgeye rastlanılmamıştır. Davacının iddiası bu yönde soyut bir beyandan ibaret kalmıştır. Öte yandan, davacı zaman zaman temizlik işlerine giderek ailenin kazancına katkıda bulunduğunu bildirmiş ise de, davacının bu şekilde kazandığı paranın söz konusu arsa ile üzerine yapılan gecekonduya harcandığı kanıtlanamadığı gibi, haftada, ayda ya da yılda kaç gün temizlik işlerine gittiği, günlük, haftalık veya aylık kaç lira ücret aldığı, çalışmaya başladığı günden itibaren boşanma davasının açıldığı tarihe kadar ve yıllara göre ne kazandığının kanıtlanamadığı, bu konuda kesin ve inandırıcı delillere rastlanılmadığı, bu yönde alınan kısmi beyanların ise, sonuca ulaşmak bakımından yetersiz bulunduğu dosya kapsamıyla saptanmış bulunduğundan ve davacı ev hanımı olup, arsa ve üzerinde yapılan gecekonduya katkısını kanıtlayamadığından davanın reddi gerekir.
DAVA: A. ( G. ) D. ile M. D. aralarındaki tapu iptali, tescil ve katkı payı alacağı davasının kabulüne dair Sincan 2. Aile Mahkemesinden verilen 01.02.2011 gün ve 1008/113 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR: Davacı A. D. vekili dava dilekçesinde; vekil edeni ile davalı M.’in 1987 yılında evlendiklerini, üç çocuklarının bulunduğunu, davacı tarafından 26.05.2009 tarihinde açılan boşanma davasının halen İstanbul Küçükçekmece 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/666 Esas sayılı dosyasıyla derdest bulunduğunu, çocuklarıyla birlikte dava konusu olan arsa üzerindeki gecekonduda ikamet ettiklerini, davalının 45359 ada numaralı taşınmazda 115/513 payı satın aldığını, tapu kaydında buranın boş arsa olarak görüldüğünü, fiilen aile konutu olarak kullanılan gecekondu türünde bir mesken olduğunu, boş arsa üzerine yapılan gecekonduyla arsasına vekil edeninin ziynet eşyalarını satması ve taşınmaza harcaması için eşine verdiğini, ayrıca zaman zaman temizlik işlerine giderek ailenin kazancına destek sağladığını ve arsanın satın alınmasına ½ oranında katkısı bulunduğunu, arsanın 1998 yılında alındığını açıklayarak taşınmaza ½ oranında vekil edeninin katkısının olduğunun tespitine ve bunun sonucu tapunun iptaliyle vekil edeni adına ½ oranında tescilinin yapılmasına karar verilmesini istemiş, 11.11.2009 havale tarihli ıslah dilekçesiyle de, dava konusu taşınmazda tespit edilecek katkı payının parasal karşılığı olarak ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak koşuluyla 1000 TL katkı payı bedelinin ıslah tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, davacının tescil ve katkı payı isteğinin yersiz olduğunu, taşınmazın davalının çalışması ve şahsi geliriyle alındığını, davacının ev hanımı olup bu nedenle çalışmasının bulunmaması nedeniyle taşınmazın alımına katkıda bulunmadığını, altın ve ziynetlerini de vererek taşınmazın alımına katkı yapmadığını, bu yöndeki iddianın doğru bulunmadığını açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, “..davanın kabulü ile davacının davalı adına kayıtlı taşınmazın alımına katkısı nedeniyle davacının tespit olunan taşınmazın arsa ve gecekondu değeri itibariyle toplam 54200,00 TL’lik değeri kapsamında bu taşınmazın edinimine ½ oranındaki katkısına karşılık olarak şimdilik 1000 TL’nin davanın ıslah tarihi olan 11.11.2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, taşınmazın belirlenen değerinin ½ oranında katkı alacağı için fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmasına..” karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı Muharrem D. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, 743 sayılı TMK.nun 170.maddesi uyarınca eşler arasında mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde edinilen arsa ve üzerindeki meskene yapılan katkı payı alacağına ilişkindir.
Mahkemece, yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, mahkemenin bu görüşüne katılma olanağı bulunmamaktadır.
Taraflar 08.10.1987 tarihinde evlenmiş, 26.05.2009 tarihinde açılan boşanma davasının kabulü ve hükmün 29.04.2010 tarihinde kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Taraflar arasında, evlendikleri 08.10.1987 tarihinden 01.01.2002 tarihinde kadar 743 sayılı TKM.nin 170.maddesi uyarınca mal ayrılığı, taraflar sözleşmeyle başka bir mal rejimini seçtiklerini ileri sürmediklerine göre 4721 sayılı TMK.nun yürürlüğe girdiği 1.1.2002 tarihinden boşanma davasının açıldığı 26.05.2009 tarihine kadar edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir ( TMK. m. 202, 4722 sayılı Yür.K.m.10. ). Taraflar arasındaki mal rejimi TMK.nun 225/2.fıkrası uyarınca boşanma davasının açıldığı tarihte sona ermiştir.
Dosyadaki bilgi ve belgelere göre, dava konusu gecekondunun üzerinde bulunduğu arsanın 20.10.1998 tarihinde alındığı, 45359 ada 1 sayılı parselde davalının 115/513 arsa payı bulunduğu, mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde üzerine gecekondunun yapıldığı, bu nedenle isteğin katkı payı alacağına ilişkin bulunduğu konusunda duraksama bulunmamaktadır. Katkı payı alacağından söz edilebilmesi için bir eşin, diğer eşin edindiği mala para ya da parayla ölçülebilen maddi bir katkısının olduğunu kanıtlaması gerekir. TMK.nun 6.maddesi gereğince herkes iddia ve savunmasını kanıtlamakla yükümlüdür. Davacı her ne kadar taşınmazın alımına ziynet eşyalarını eşine vererek satılması sonucu katkıda bulunduğunu ileri sürmüş ise de, bu iddianın dinlenen kişilerin beyanlarıyla doğrulanmadığı gibi, ziynet eşyasıyla katkıda bulunduğuna ilişkin herhangi bir bilgi ve belgeye rastlanılmamıştır.
Davacının iddiası bu yönde soyut bir beyandan ibaret kalmıştır. Öte yandan, davacı zaman zaman temizlik işlerine giderek ailenin kazancına katkıda bulunduğunu bildirmiş ise de, davacının bu şekilde kazandığı paranın söz konusu arsa ile üzerine yapılan gecekonduya harcandığı kanıtlanamadığı gibi, haftada, ayda ya da yılda kaç gün temizlik işlerine gittiği, günlük, haftalık veya aylık kaç lira ücret aldığı, çalışmaya başladığı günden itibaren boşanma davasının açıldığı tarihe kadar ve yıllara göre ne kazandığının kanıtlanamadığı, bu konuda kesin ve inandırıcı delillere rastlanılmadığı, bu yönde alınan kısmi beyanların ise, sonuca ulaşmak bakımından yetersiz bulunduğu dosya kapsamıyla saptanmış bulunduğundan ve davacı ev hanımı olup, arsa ve üzerinde yapılan gecekonduya katkısını kanıtlayamadığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle kabulüne karar verilmiş bulunması usul ve kanuna aykırıdır.
Kural olarak, mal rejimi davalarında ayin yani mülkiyet istenemez. Ancak, edinilen mala yapılan katkının parasal miktarı istenir. Yani mal rejimlerinde, davacının şahsi hak niteliğinde bulunan bir para alacağı söz konusudur. Bunun da kanıtlanması gerekir.
SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3.maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK.nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA ve 18,40 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 16.02.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
14. HUKUK DAİRESİ
E. 2007/178
K. 2007/958
T. 8.2.2007
TEMLİKEN TESCİL ( İkinci Kademedeki İstek İse Arsa ve Yapı Bedelinin Yarısının Tahsili – Sadece Binadaki Katkı Oranının Belirlenerek Hüküm Altına Alınması Gerekirken Arsa Bedelinin de Hesaplamada Dikkate Alınmasının Doğru Olmadığı )
ARSA VE YAPI BEDELİNİN YARISININ TAHSİLİ ( Temliken Tescil – Sadece Binadaki Katkı Oranının Belirlenerek Hüküm Altına Alınması Gerekirken Arsa Bedelinin de Hesaplamada Dikkate Alınmasının Doğru Olmadığı )
SADECE BİNADAKİ KATKI ORANI ( Temliken Tescil/Arsa ve Yapı Bedelinin Yarısının Tahsili – Sadece Binadaki Katkı Oranının Belirlenerek Hüküm Altına Alınması Gerekirken Arsa Bedelinin de Hesaplamada Dikkate Alınmasının Doğru Olmadığı )
4721/m.724
ÖZET: Dava, temliken tescil, ikinci kademedeki istek ise arsa ve yapı bedelinin yarısının tahsiline ilişkindir. Davacının binanın yapımında katkısı olduğu sabittir. Bu nedenle sadece binadaki katkı oranının belirlenerek hüküm altına alınması gerekirken, arsa bedelinin de hesaplamada dikkate alınması doğru olmamış, hükmün bozulması gerekmiştir.
DAVA: Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 27.11.2000 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali tescil, alacak istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 08.11.2006 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR: Dava, Türk Medeni Kanunun 724. maddesine dayalı temliken tescil, ikinci kademedeki istek ise arsa ve yapı bedelinin yarısının tahsiline ilişkindir. Davanın reddine dair karar, Dairemizce davacının 2.kademedeki istemi bakımından “davacı ve davalının uzun yıllar birlikte oturdukları, birikimlerini bina inşasında kullandıkları, binanın yapımı için davacının katkısının doğrudan takdiri yada uzman bilirkişi aracılığıyla hesap ettirilerek hüküm altına alınması gerektiği” yönünde bozulmuş, mahkemece bina ve arsa değeri birlikte hesaplanarak davacının katkı payının tahsiline karar verilmiştir.
Az yukarıda ve Dairemiz bozma ilamında açıklandığı gibi davacının binanın yapımında katkısı olduğu sabittir. Bu nedenle sadece binadaki katkı oranının belirlenerek hüküm altına alınması gerekirken, arsa bedelinin de hesaplamada dikkate alınması doğru olmamış, hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 08.02.2007 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
T.C.
YARGITAY
18. HUKUK DAİRESİ
E. 2011/6033
K. 2011/7661
T. 23.6.2011
KAMULAŞTIRMA BEDELİNİN TESPİTİ (İmar Planında Yer Almayan Bir Taşınmazın Arsa Sayılabilmesi İçin Belediye veya Mücavir Alan Sınırları İçinde Olmakla Beraber Belediye Hizmetlerinden Yararlanan ve Meskun Yerler Arasında Bulunması Gerektiği)
İMAR PLANINDA YER ALMAYAN TAŞINMAZ (Arsa Sayılabilmesi İçin Belediye veya Mücavir Alan Sınırları İçinde Olmakla Beraber Belediye Hizmetlerinden Yararlanan ve Meskun Yerler Arasında Bulunması Gerektiği)
ARSA YERİ ( Kamulaştırma Bedelinin Tespiti – İmar Planında Yer Almayan Bir Taşınmazın Arsa Sayılabilmesi İçin Belediye veya Mücavir Alan Sınırları İçinde Olmakla Beraber Belediye Hizmetlerinden Yararlanan ve Meskun Yerler Arasında Bulunması Gerektiği )
2942/m.11
ÖZET: Dava, kamulaştırma bedelinin tespiti ve taşınmaz malın idare adına tescili istenilmiştir. İmar planında yer almayan bir taşınmazın arsa sayılabilmesi için belediye veya mücavir alan sınırları içinde olmakla beraber, belediye hizmetlerinden ( belediyece meskun olduğu için veya meskun hale getirileceği için sunulan yol, su, elektrik, ulaşım, çöp toplama, kanalizasyon, aydınlatma vd. )yararlanan ve meskun yerler arasında bulunması gerekir. Dosyada bulunan Belediye Başkanlığının yukarda sözü edilen yazıları içeriğinden davaya konu taşınmazın belediye sınırları içerisinde olduğu, çevresinin meskun halde bulunduğu ve belediye hizmetlerinden yararlandığının belirlenmiş olması ve Bakanlar Kurulu Kararnamesi gözetildiğinde taşınmazın arsa olduğunun kabulüyle bu niteliğine göre kamulaştırma bedelinin saptanması gerekirken bilirkişi kurulunun tarım arazisi niteliğini esas alan raporuna itibarla hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiştir.
DAVA: Dava dilekçesinde, Kamulaştırma Yasasının 4650 Sayılı Yasayla değişik hükümleri uyarınca, kamulaştırma bedelinin tespiti ve taşınmaz malın idare adına tescili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Temyiz istemlerinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
KARAR: Mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemeleri sonucu düzenlenen ve hükme esas alınan rapor hüküm kurmaya yeterli değildir. Şöyle ki;
Çoğulhan Belediye Başkanlığı’nın dosyaya getirtilen 8.12.2009, 11.2.2010 ve 5.4.2010 tarihli yazılarından davaya konu parselin imar planı dışında olduğu, belediye mücavir alanı içinde kaldığı, alt yapı hizmetlerinden yol, su, elektrik, çöp toplama hizmetlerinden yararlandığı, davaya konu taşınmaza yaklaşık 750-800 mt, mesafede yerleşim alanının bulunduğu, yerleşim yerine yakın bir mesafede olmasından dolayı meskun mahal niteliğinde olduğu, Afşin-Çoğulhan kasabasının ulaşımını sağlayan yol üzerinde olup ulaşım sorunu olmadığı, iskan amacına uygun yapılaşmanın yapılabileceği anlaşılmaktadır.
Bakanlar Kurulu’nun Yargıtay’ca da kısmen benimsenen 28.2.1983 gün ve 1983/6122 Sayılı kararı uyarınca, imar planında yer almayan bir taşınmazın arsa sayılabilmesi için belediye veya mücavir alan sınırları içinde olmakla beraber, belediye hizmetlerinden ( belediyece meskun olduğu için veya meskun hale getirileceği için sunulan yol, su, elektrik, ulaşım, çöp toplama, kanalizasyon, aydınlatma vd. )yararlanan ve meskun yerler arasında bulunması gerekir. Dosyada bulunan Belediye Başkanlığının yukarda sözü edilen yazıları içeriğinden davaya konu taşınmazın belediye sınırları içerisinde olduğu, çevresinin meskun halde bulunduğu ve belediye hizmetlerinden yararlandığının belirlenmiş olması ve Bakanlar Kurulu Kararnamesi gözetildiğinde taşınmazın arsa olduğunun kabulüyle bu niteliğine göre kamulaştırma bedelinin saptanması gerekirken bilirkişi kurulunun tarım arazisi niteliğini esas alan raporuna itibarla hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Bu itibarla yukarda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu sebeplerle yerinde olduğundan kabulüyle şimdilik diğer yönleri incelenmeksizin hükümün H.U.M.K.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harçlarının istenmesi halinde temyiz edenlere iadesine, 23.6.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
5. HUKUK DAİRESİ
E. 2011/1636
K. 2011/10634
T. 15.6.2011
KAMULAŞTIRMA KONUSU İRTİFAK HAKKININ BEDELİNİN TESPİTİ VE İDARE ADINA TESCİLİ ( Dava Konusu Taşınmaz Arsa Niteliğinde Olduğundan Emsal Karşılaştırması Yapılarak Değer Tespiti Gereği – Arazi Niteliğinde Kabul Edilerek Kamulaştırma Bedelinin Tespitinin Hatalı Olduğu)
ARSA/ARAZİ ( Kamulaştırma Konusu İrtifak Hakkının Bedelinin Tespiti ve İdare Adına Tescili – Dava Konusu Taşınmaz Arsa Niteliğinde Olduğundan Emsal Karşılaştırması Yapılarak Değer Tespiti Gereği)
2942/m. 10
ÖZET: Dava konusu taşınmazın bilirkişi raporlarında yazılı özelliklerine göre, taşınmaz arsa niteliğindedir. Bu nedenle emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesi gerekirken, arazi niteliğinde kabul edilerek kamulaştırma bedelinin tesbiti hatalıdır.
DAVA: Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayanan kamulaştırma konusu irtifak hakkı bedelinin tespiti ve bu hakkın davacı idare adına tescili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükümün Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili yönünden verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla dosyadaki belgeler okunup iş anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR: Dava, 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayanan kamulaştırma konusu irtifak hakkı bedelinin tespiti ve bu hakkın davacı idare adına tescili istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir. Bilirkişi incelemeleri yaptırılmıştır. Hükme esas alınan rapor geçersizdir.Şöyle ki;
1) Dosyada bulunan kanıt ve belgelere, dava konusu taşınmazın bilirkişi raporlarında yazılı özelliklerine göre, taşınmaz arsa niteliğindedir. Bu nedenle emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesi gerekirken, arazi niteliğinde kabul edilerek kamulaştırma bedelinin tesbiti,
2) Kabule göre de:
Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre maktu vekalet ücretine hükmedilmemesi.
Doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükümün açıklanan nedenlerle HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine ve temyiz harcının istenildiğinde iadesine, 15.06.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
3. HUKUK DAİRESİ
E. 2005/4970
K. 2005/5553
T. 16.5.2005
ECRİMİSİL ( Miras Bırakandan Kalan Tek Katlı Müşterek Ev Üzerine Çıkılan ve Davalının Faydalandığı İkinci Katın Yapımında Bir Katkısı Bulunmadığı – Davacıya Arsadaki Hissesi Oranında İntifadan Men Tarihinden İtibaren Ecrimisil Ödemekle Yükümlü Olduğu )
İNTİFADAN MEN ( Miras Bırakandan Kalan Tek Katlı Müşterek Ev Üzerine Çıkılan ve Davalının Faydalandığı İkinci Katın Yapımında Bir Katkısının Bulunmadığı – Davacıya Arsadaki Hissesi Oranında İntifadan Men Tarihinden İtibaren Ecrimisil Ödemekle Yükümlü Olduğu )
ARSADAKİ HİSSESİ ORANINDA İNTİFADAN MEN ( Davalının Faydalandığı İkinci Katın Yapımında Bir Katkısının Bulunmadığı – İntifadan Men Tarihinden İtibaren Ecrimisil Ödemekle Yükümlü Olduğu )
4721/m.995
ÖZET: Ecrimisil, kısaca hak sahibi zilyedin kötüniyetli zilyetten isteyebileceği tazminattır. Somut olayda, dosyada mevcut tanık beyanları ve tüm dosya içeriğine göre; miras bırakandan kalan tek katlı müşterek ev üzerine çıkılan ve davalının faydalandığı ikinci katın yapımında bir katkısı bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda davalının, davacıya arsadaki hissesi oranında, intifadan men tarihinden itibaren ecrimisil ödemekle yükümlü olduğu gözetilmelidir.
DAVA: Dava dilekçesinde 2.000.000.000 lira ecrimisilin, yasal faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
KARAR: Davada, miras yoluyla taraflara geçen taşınmazda, davacının 3/8 hissesinin bulunduğu, davalının 1996 yılından beri davacının hissesine düşen pay için bedel ödemeden taşınmazda oturduğu belirtilerek, ihtar tarihinden geriye dönük 5 yıllık 2.000.000.000 lira ecrimisilin davalıdan tahsili istenmiştir.
Davalı, gayrimenkulün davacı – davalı ve annelerine ait olduğunu, eskiden tek katlı bir ev olan taşınmaza tamamen kendi parasıyla bir kat daha yaptığını, alt katta ise annesinin oturduğunu, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, muristen kalan taşınmazın bahçeli, tek katlı kargir ev niteliğinde olduğu, davalı ve annesinin bu binanın çatısını kaldırarak ikinci bir kat yaptığı ve davalının burada oturmaya başladığı, davalının kullandığı yerin miras bırakana ait olmadığı ve elbirliği mülkiyetine konu olmaması nedeniyle ecrimisil talep edilemeyeceği gerekçe gösterilerek davanın reddine karar verilmiştir. Hükmü davalı vekili temyiz etmektedir.
Ecrimisil, kısaca hak sahibi zilyedin kötüniyetli zilyetten isteyebileceği tazminattır.
Somut olayda, dosyada mevcut tanık beyanları ve tüm dosya içeriğine göre; miras bırakandan kalan tek katlı müşterek ev üzerine çıkılan ve davalının faydalandığı ikinci katın yapımında bir katkısı bulunmadığı anlaşılmaktadır.Bu durumda davalının, davacıya arsadaki hissesi oranında, intifadan men tarihinden itibaren ecrimisil ödemekle yükümlü olduğu gözetilmeden, yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 16.05.2005 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
5. HUKUK DAİRESİ
E. 2007/9035
K. 2007/11349
T. 18.10.2007
ARSALARA DEĞER BİÇİLMESİ ( Benzer Yüzölçümlü ve Zaruret Olmadıkça Aynı Bölgeden Satışların Emsal Alınması Gerektiği )
EMSAL ALINMASI ( Arsalara Değer Biçilirken Benzer Yüzölçümlü ve Zaruret Olmadıkça Aynı Bölgeden Satışların Emsal Alınması Gerektiği )
PİLON YERİ ( İrtifak Hakkının İdare Adına Tescil Edilmesi Gerektiği Gözetilmeden Hazine Adına Tesciline Karar Verilmesinin Doğru Görülmediği )
4628/m.15/C
ÖZET:
1- Arsalara değer biçilirken benzer yüzölçümlü ve zaruret olmadıkça aynı bölgeden satışların emsal alınması gerekir.
2 – 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanununun 24.05.2006 günü yürürlüğe giren 5496 sayılı Yasa ile değişik 15/C maddesi gereğince pilon yerinin ve irtifak hakkının idare adına tescil edilmesi gerektiği gözetilmeden Hazine adına tesciline karar verilmesi, doğru görülmemiştir.
DAVA: Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmazlar bedelinin tahsili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalı idare vekili yönünden verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup iş anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR: Dava, kamulaştırmasız el atılan taşınmazlar bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı idare vekilince temyiz edilmiştir.
Yapılan inceleme ve alınan rapor hüküm kurmaya yeterli değildir. Şöyle ki;
1- Arsalara değer biçilirken benzer yüzölçümlü ve zaruret olmadıkça aynı bölgeden satışların emsal alınması gerekir. Bilirkişi kurulunca emsal alınan taşınmaz Polatoğlu Mahallesi’nden 66,66 m2 yüzölçümündedir. Dava konusu taşınmazlar ise Kalecik Köyü’nde olup, 312 parsel 11.300 m2, 309 parsel ise 9100 m2 yüzölçümündedirler. Bu nedenle söz konusu satışın emsal kabul edilerek taşınmazlara değer biçilmesi mümkün değildir. Bu durumda taraflara, aynı bölgeden, benzer yüzölçümlü ve aynı özellikleri taşıyan değerlendirme tarihine yakın emsal satışları bildirmeleri için mehil verilmesi, gerektiğinden resen emsal celbi yoluna gidilmesi ve bu emsallere göre değer biçilmesi için yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu eşliğinde keşif yapılarak sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinin düşünülmemesi,
2- Kabule göre de;
4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanununun 24.05.2006 günü yürürlüğe giren 5496 sayılı Yasa ile değişik 15/C maddesi gereğince pilon yerinin ve irtifak hakkının idare adına tescil edilmesi gerektiği gözetilmeden Hazine adına tesciline karar verilmesi,
Doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Davalı idare vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde ödeyene geri verilmesine, 18.10.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
5. HUKUK DAİRESİ
E. 2005/14019
K. 2006/3153
T. 20.3.2006
ELATMANIN ÖNLENMESİ ( Arsalarda Ecrimisile Karar Verilebilmesi İçin Elde Edilebilecek Gelirin Hesaplanması Gereği )
ARSALARDA ECRİMİSİL ( Karar Verilebilmesi İçin Elde Edilebilecek Gelirin Hesaplanması Gereği – Elatmanın Önlenmesi )
EMSAL KİRA SÖZLEŞMESİ ( Arsa Niteliğindeki Taşınmaz/Taşınmazın Çevresinde Bulunan Arsaların Kiraya Verilip Verilmediği Araştırılarak Varsa Emsal Kira Sözleşmeleri de Getirtilip Değer Biçilmesi Gereği – Elatmanın Önlenmesi ve Ecrimisil )
4721/m. 995
ÖZET : Davacı, el atmanın önlenmesi ve ecrimisil talebinde bulunmuştur. İhtilaf konusu taşınmaz arsa niteliğindedir. Arsalarda ecrimisil bedeline hükmedilebilmesi için taşınmazın getireceği gelirin hesaplanması gerekir. Bu durumda ihtilaf konusu taşınmazın çevresinde bulunan arsaların kiraya verilip verilmediği araştırılarak, varsa emsal kira sözleşmeleri de getirtilip değer biçilmesi gerekir. Eksik inceleme ile ecrimisile hükmedilmesi hatalıdır.
DAVA : Taraflar arasındaki el atmanın önlenmesi ve ecrimisil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalı idare vekili yönünden verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla dosyadaki belgeler okunup, iş anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Dava, el atmanın önlenmesi ve ecrimisil istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı idare vekilince temyiz edilmiştir.
Dosyadaki kanıt ve belgelere, kararın dayandığı gerekçelere göre davalı idarenin dava konusu taşınmaza el attığı anlaşıldığından el atmanın önlenmesine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Ancak;
1- Dava konusu taşınmaz arsa niteliğindedir. Arsalarda ecrimisil bedeline hükmedilebilmesi için taşınmazın getireceği gelir durumunun hesaplanması gerekir. Bu nedenle, dava konusu taşınmazın civarında bulunan arsaların kiraya verilip verilmedikleri araştırılıp, varsa emsal kira sözleşmeleri de getirtilip değer biçilmesi gerekirken, soyut ifadelerle ve eksik incelemeyle ecrimisil bedeline hükmedilmesi,
2- Kabule göre de;
Dava konusu taşınmaza davalı idare tarafından hangi tarihte el atıldığı belirlenmeden, 01.01.1998 tarihinden itibaren hesaplama yapılması,
Doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Davalı idare vekilinin temyiz itirazı yerinde görüldüğünden hükmün açıklanan nedenlerle H.U.M.K.’nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, 5018 Sayılı Yasa uyarınca davalı idare genel bütçeye dair kuruluşlardan olduğundan yatırılan temyiz harcının iadesine 20.03.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
5. HUKUK DAİRESİ
E. 2007/5363
K. 2007/7222
T. 4.6.2007
KAMULAŞTIRMA BEDELİ ( Arsaların Değerinin Değerlendirme Tarihinden Önceki Özel Amacı Olmayan Emsal Satışlara Göre Hesaplanması Zorunluluğu )
ARSALARIN DEĞERİNİN SAPTANMASI ( Değerlendirme Tarihinden Önceki Özel Amacı Olmayan Emsal Satışlara Göre Hesaplanması Zorunluluğu – Kamulaştırma Bedeli )
KIYMET TAKDİRİ ( Kamulaştırma – Arsaların Değerinin Değerlendirme Tarihinden Önceki Özel Amacı Olmayan Emsal Satışlara Göre Hesaplanması Zorunluluğu )
2942/m. 11/1-g
ÖZET : Taşınmaz arsa niteliğindedir. Kamulaştırma Kanunu’nun kıymet takdir esaslarını belirten 11. maddesinin 1. fıkrasının arsalara ilişkin ( g ) bendi uyarınca arsaların değerinin değerlendirme tarihinden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması zorunludur.
Bu itibarla, emsal satışların değerlendirme tarihindeki karşılıklarının fiyat artış endekslerinin uygulanması suretiyle tespiti, bundan sonra emsal ile dava konusu taşınmazın eksik ve üstün yönlerinin neler olduğu ve oranları açıklanmak suretiyle değer biçilmesi gerekir.
DAVA : Taraflar arasındaki kamulaştırmasız elatılan taşınmaz bedelinin tahsili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalı idare vekili yönünden verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup iş anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Dava, kamulaştırmasız elatılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı idare vekilince temyiz edilmiştir.
Dava konusu taşınmaz arsa niteliğindedir. Kamulaştırma Kanunu’nun kıymet takdir esaslarını belirten 11. maddesinin 1. fıkrasının arsalara ilişkin ( g ) bendi uyarınca arsaların değerinin değerlendirme tarihinden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması zorunludur.
Bu itibarla, emsal satışların değerlendirme tarihindeki karşılıklarının fiyat artış endekslerinin uygulanması suretiyle tespiti, bundan sonra emsal ile dava konusu taşınmazın eksik ve üstün yönlerinin neler olduğu ve oranları açıklanmak suretiyle değer biçilmesi gerekir.
Bilirkişi raporlarında bu yönteme uyulmadan değer biçilmiştir. Bilirkişi kurulundan yukarıda açıklanan esaslar dairesinde değer biçilmesi için ek rapor alınması, mümkün olmadığı takdirde yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu ile keşif yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, geçerli olmayan ve taşınmaza genel deyimlerle değer biçen rapora dayanılarak eksik inceleme ile hüküm kurulması, doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Davalı idare vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle HUMK’un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde ödeyene geri verilmesine, 04.06.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
5. HUKUK DAİRESİ
E. 2011/1857
K. 2011/9390
T. 31.5.2011
KAMULAŞTIRMA BEDELİNİN TESPİTİ TAPUDAN TERKİN ( Bilirkişi Kurulu’nun 5 Kişiden Oluşturulması ve Taşınmazın Niteliğine Göre Üçünün Aynı Uzmanlık Konusundan Olması Gerektiği )
BİLİRKİŞİ KURULU ( Kamulaştırma Bedelinin Tespiti/Tapudan Terkin – İhtisas Odaları Tarafından Bildirilen Listede Yer Alanlardan 3 Kişi İl veya İlçe İdare Kurullarınca Bildirilen Listede Yer Alan ve O Bölgede Gayrimenkul Sahibi Olan Mühendis Mimar veya Şehir Plancılarından Seçilecek 2 Kişi Olmak Üzere 5 Kişiden Oluşturulması Gereği )
TAPUDAN TERKİN ( Bilirkişi Kurulunun İhtisas Odaları Tarafından Bildirilen Listede Yer Alanlardan 3 Kişi İl veya İlçe İdare Kurullarınca Bildirilen Listede Yer Alan ve O Bölgede Gayrimenkul Sahibi Olan Mühendis Mimar veya Şehir Plancılarından Seçilecek 2 Kişi Olmak Üzere 5 Kişiden Oluşturulması Gereği )
ARSALARIN KAMULAŞTIRILMASI ( Kamulaştırma Gününden Önceki Özel Amacı Olmayan Satışlara Göre Değer Biçilmesi Gerektiği )
2942/m.10,11,15
ÖZET: Dava, Kamulaştırma Kanunu’nun 10. maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın yol olarak tapudan terkini istemine ilişkindir. Bilirkişi Kurulu’nun; kamulaştırmaya konu olan taşınmazın cins ve niteliğine göre; ihtisas odaları tarafından bildirilen listede yer alanlardan 3 kişi; il veya ilçe idare kurullarınca bildirilen listede yer alan ve o bölgede gayrimenkul sahibi olan mühendis, mimar veya şehir plancılarından seçilecek 2 kişi olmak üzere 5 kişiden oluşturulması ve taşınmazın niteliğine göre üçünün aynı uzmanlık konusundan olması gerekir. Arsalara kamulaştırma gününden önceki özel amacı olmayan satışlara göre değer biçilmesi gerekir.
DAVA : Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanun’la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 10. maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın yol olarak tapudan terkini davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın kabulüne dair verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davacı idare vekili yönünden verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup iş anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Dava, 4650 sayılı Kanun’la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 10. maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın yol olarak tapudan terkini istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı idare vekilince temyiz edilmiştir.
Bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Alınan rapor geçerli değildir. Şöyle ki;
1-Kamulaştırma Kanunu’nun 15. maddesi ile Kamulaştırma Davalarında Bilirkişi Olarak Görev Yapacakların Nitelikleri ve Çalışma Esaslarına İlişkin Yönetmeliğinin 8. maddesi uyarınca Bilirkişi Kurulu; kamulaştırmaya konu olan taşınmazın cins ve niteliğine göre; ihtisas odaları tarafından bildirilen listede yer alanlardan 3 kişi; il veya ilçe idare kurulunca bildirilen listede yer alan ve o bölgede gayrimenkul sahibi olan mühendis, mimar veya şehir plancılarından seçilecek 2 kişi olmak üzere 5 kişiden oluşturulması ve taşınmazın niteliğine göre 3’ünün aynı uzmanlık konusundan olması gerekir.
Mahkemece seçilen mahalli bilirkişilerin uzmanlık alanları belli olmadığı gibi, düzenlenen ve hükme esas alınan raporun da 3 kişi tarafından imzalanması nedeniyle geçersiz rapora göre hüküm kurulması,
2-Dava konusu taşınmaz mal arsa niteliğindedir. Kamulaştırma Kanunu’nun 11/1-g maddesi uyarınca, arsalara kamulaştırma gününden önceki özel amacı olmayan satışlara göre değer biçilmesi gerekir.
Bilirkişi raporunda, emsal karşılaştırması yapılmadan soyut ifadelerle değer biçildiğinden, bu rapora göre hüküm kurulması mümkün değildir. Bu durumda taraflara, emsal satışları bildirmeleri için imkan tanınması, lüzumu halinde re’sen emsal celbi yoluna gidilmesi ve bu emsallere göre değer biçilmesi için yeniden oluşturulacak bilirkişi kuruluyla keşif yapılarak alınacak rapor sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinin düşünülmemesi,
3-Tapu kaydındaki takyidatın hükmedilen bedele yansıtılması gerektiğinin düşünülmemesi,
Doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Davacı idare vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle HUMK’nın 428. maddesi gereğince ( BOZULMASINA ), 31.05.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
5. HUKUK DAİRESİ
E. 2007/8836
K. 2007/10572
T. 1.10.2007
KAMULAŞTIRMASIZ ELATMA (Ecrimisil – Taşınmaza İdarenin Hangi Tarihte Fiilen El Attığı Belirlenerek ve Taşınmazın Bulunduğu Yöredeki Diğer Arsaların Kiraya Verilip Verilmediklerinin Araştırılması Gereği )
KAL VE ECRİMİSİL TALEBİ ( Taşınmaza İdarenin Hangi Tarihte Fiilen El Attığı Belirlenerek ve Taşınmazın Bulunduğu Yöredeki Diğer Arsaların Kiraya Verilip Verilmediklerinin Araştırılması Gereği )
ARSALARIN KİRAYA VERİLİP VERİLMEDİĞİ ( Taşınmaza İdarenin Hangi Tarihte Fiilen El Attığı Belirlenerek Sonucuna Göre Ecrimisile Hükmedilmesi ve Taşınmazın Bulunduğu Yöredeki Diğer Arsaların Kiraya Verilip Verilmediklerinin Araştırılması Gereği )
EMSAL KİRA AKİTLERİ ( Taraflardan Delilleri Sorulan Bu Konuda Bilirkişi Katılımıyla Keşif Yapılarak Sonucuna Göre Ecrimisile Hükmedilmesi Gerektiği )
4721/m.683
2942/m.11
ÖZET: Dava, kamulaştırmasız el atmanın önlenmesi, kal ve ecrimisil tazminatı istemine ilişkin olup; taşınmaza idarenin hangi tarihte fiilen el attığı belirlenerek sonucuna göre ecrimisile hükmedilmesi ve taşınmazın bulunduğu yöredeki diğer arsaların kiraya verilip verilmedikleri, veriliyorlar ise nasıl ve ne şekilde kiralandıkları, mevcut ise emsal kira akitleri konusunda taraflardan delilleri sorulan bu konuda bilirkişi katılımıyla keşif yapılarak sonucuna göre ecrimisile hükmedilmesi gerekir.
DAVA : Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atmanın önlenmesi, kal ve ecrimisil tazminatı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalı idare vekili yönünden verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup iş anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Dava, kamulaştırmasız elatmanın önlenmesi, kal ve ecrimisil tazminatı istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı idare vekilince temyiz edilmiştir.
Dava konusu taşınmaza davalı idarenin kamulaştırmasız el attığı mahallinde yapılan keşif sonucu alman bilirkişi raporu ve tekmil dosya münderecatından anlaşılmıştır. Ancak;
1-Taşınmaza idarenin hangi tarihte fiilen el attığı belirlenerek sonucuna göre; ecrimisile hükmedilmesi gerektiğinin düşünülmemesi,
2-Dava konusu taşınmazın bulunduğu mevkideki diğer arsaların kiraya verilip verilmedikleri, veriliyor iseler nasıl ve ne şekilde kiralandıkları, mevcut ise emsal kira akitleri konusunda taraflardan delilleri sorulup,bu konuda bilirkişi katılımı ile keşif yapılarak belirlenecek el atma günü de nazara alınarak, alınacak bilirkişi raporu doğrultusunda hüküm kurmak gerekirken, varsayıma dayanılarak yapılan hesaplama sonucu ecrimisile hükmedilmesi, doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Davalı idare vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle HUMK’un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde ödeyene geri verilmesine, 01.10.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
18. HUKUK DAİRESİ
E. 2002/4628
K. 2002/6502
T. 6.6.2002
KAMULAŞTIRMA BEDELİNİN ARTIRILMASI DAVASI (Arsa Niteliğindeki Taşınmaz İçin Üzerinde Kat Mülkiyetli Yapı Bulunan Emsalin Esas Alınamaması)
ARSANIN DEĞERLENDİRİLMESİNDE KAT MÜLKİYETLİ YAPININ EMSAL ALINAMAMASI ( Kamulaştırma Bedelinin Artırılması Davasında)
KAT MÜLKİYETLİ YAPI BULUNAN TAŞINMAZIN EMSAL ALINAMAMASI ( Arsa Niteliğindeki Taşınmazın Kamulaştırma Bedelinin Tesbitinde)
EMSAL KARŞILAŞTIRMASI ( Arsa Niteliğindeki Taşınmazın Kamulaştırma Bedelinin Tesbitinde Üzerinde Kat Mülkiyetine Tabi Yapı Bulunan Taşınmazın Emsal Alınamaması )
2942/m.11, 15
634/m.46
ÖZET: Kat mülkiyetli yapılardaki bağımsız bölüm satışlarında binanın niteliği, inşaat kalitesi, bağımsız bölümlerin iç düzeni, cephesi gibi özellikleri fiyatının belirlenmesinde etkili olup, zemin değerini saptamak için taşınmazın tüm satış bedelinden bina değerinin düşülmesi suretiyle belirlenecek zemin değeri dahi, sadece arsa özelliği ağırlıklı olan dava konusu taşınmaz ile karşılaştırılmasında yanılgıya sebebiyet verecek niteliktedir ve arsa değerlendirilmesinde emsal olamaz.
DAVA : Dava dilekçesinde kamulaştırma bedelinin arttırılması ile faiz ve masrafların davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulü cihetine gidilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
KARAR : Mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen raporlar hüküm kurmaya yeterli değildir.
Şöyle ki;
1-Birinci bilirkişi kurulu raporunda emsal alınan taşınmazlardan 3797 ada 4 parsel ile 1946 ada 3 parselin nitelikleri belirlenmediği gibi dava konusu taşınmaz ile üstün ve eksik yönleri de tartışılmamıştır. Emsal alınan 6 ada 76 parselin ise üzerinde kat mülkiyeti tesis edilmiş işhanındaki dükkan satışı olduğu anlaşılmaktadır. Kat Mülkiyetli yapılardaki bağımsız bölüm satışlarında binanın niteliği, inşaat kalitesi, bağımsız bölümlerin iç düzeni, cephesi vs. gibi özellikleri fiatının belirlenmesinde etkili olup, asıl olan zemin değerini saptamak için taşınmazın tüm satış bedelinden bina değerinin düşülmesi suretiyle belirlenecek zemin değeri dahi sadece arsa özelliği ağırlıklı olan dava konusu taşınmaz ile karşılaştırılmasında yanılgıya sebebiyet verecek niteliktedir ve arsa değerlendirilmesinde emsal olamaz. Kaldı ki, taşınmazın satış değerinden bina değeri Kat Mülkiyeti Yasasının 46. maddesinin son fıkrasında öngörülen usule uygun olarak da düşülmemiştir.
2 ve 3. bilirkişi kurulu raporlarında ise emsallerin nitelikleri belirlenmemiş dava konusu taşınmaz ile üstün ve eksik yönleri tartışılmadan genel ifadelerle değerlendirme yapılmıştır.
Mahkemece, tarafların gösterecekleri emsaller arasından veya resen emsal araştırması yapılarak bulunacak uygun emsalin dava konusu taşınmazla yöntemine uygun şekilde karşılaştırılması yapılmak üzere bilirkişi kurullarından ek raporlar alınmadan hüküm tesisi,
2-Dava konusu taşınmazın değerlendirme tarihi itibarıyla emsal taşınmazların satış tarihi itibarıyla İmar Yasasının 18. maddesinin uygulanması sonucu oluşmuş imar parselleri olup olmadıkları araştırılarak emsalin imar parseli olup da dava konusu taşınmazın bu nitelikte olmaması halinde, dava konusu taşınmazın yapılacak karşılaştırmadan sonra bulunacak değerinden İmar Yasasının 18. maddesinin ikinci fıkrası gözetilerek düzenleme ortaklık payına tekabül edecek oranda indirim yapılması gerektiği de dikkate alınmaması,
Doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK’nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6.6.2002 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
15. HUKUK DAİRESİ
E. 2006/6241
K. 2008/846
T. 13.2.2008
İMALAT BEDELİNİN TAHSİLİ ( Davalının İşin Gecikmesine Arsanın Geç Teslimi ve Belediye Hissesinin Satın Alınması İçin Yapılan İşlemler ve Açılan Davaların Neden Olduğuna Dair Savunması Üzerinde Durularak Gecikme Süresinin Saptanması Gerektiği )
GECİKME SÜRESİ ( İmalat Bedelinin Tahsili – Davalının İşin Gecikmesine Arsanın Geç Teslimi ve Belediye Hissesinin Satın Alınması İçin Yapılan İşlemler ve Açılan Davaların Neden Olduğuna Dair Savunması Üzerinde Durularak Saptanması Gerektiği )
ARSANIN GEÇ TESLİMİ VE BELEDİYE HİSSESİNİN SATIN ALINMASI ( İmalat Bedelinin Tahsili – Yapılan İşlemler ve Açılan Davaların Neden Olduğuna Dair Savunması Üzerinde Durularak Gecikme Süresinin Saptanması Gerektiği )
KİRA BEDELİ ( Talep Edilebilmesi İçin Eserin Teslim Alınması Sırasında İhtirazi Kayıt İleri Sürülmesine Gerek Bulunmadığı – İmalat Bedelinin Tahsili )
818/m.365
ÖZET: Davada davalı yanca gerçekleştirilecek olan yapıdaki eksik ve kusurlu imalatın bedeli ile geç teslim sebebiyle gecikme tazminatının davalıdan tahsili talep edilmiştir. İşin geç tesliminden dolayı talep edilen alacak kalemi eserin teslimi sırasında ihtirazi kayıt ileri sürülmediği ve ceza isteme hakkı düştüğü görüşüyle reddedilmiştir. Oysa sözleşmelerinin 8. maddesinde kararlaştırılan aylık 200 dolarlık ödeme, cezai şart olmayıp işin gecikmesi halinde ödenmesi kararlaştırılan maktu kira bedelidir. Kira bedelinin talep edilebilmesi için eserin teslim alınması sırasında ihtirazi kayıt ileri sürülmesine gerek bulunmamaktadır. Bu nedenle mahkemece davalının, işin gecikmesine arsanın geç teslimi ve belediye hissesinin satın alınması için yapılan işlemler ve açılan davaların neden olduğuna dair savunması üzerinde de durularak gecikme süresi saptanmalı ve davacılara ait her bir bağımsız bölüm için aylık 200 dolar alacağa da hükmedilmelidir.
DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiş, davalı vekili tarafından duruşma istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen günde taraf vekilleri yapılan tebligata rağmen gelmediklerinden incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan sonra dosyadaki kağıtlar okundu işin gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davada davalı yanca gerçekleştirilecek olan yapıdaki eksik ve kusurlu imalatın bedeli ile geç teslim sebebiyle gecikme tazminatının davalıdan tahsili talep edilmiş, mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karar taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre tarafların aşağıdaki bentlerin dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2- Mahkemece alınan rapor doğrultusunda inşaatta eksik bırakılan işlerle ayıplı imalatın bedeline hükmedilmiştir. Davalı kooperatifçe bilirkişi raporuna vaki itirazlarda 19 adet bağımsız bölümün kendilerine ait olmasına rağmen bu bölümlerde mevcut nefaset tutarlarının da davacı alacağına katıldığı yolundaki itirazlar üzerinde durulmamış, bu haliyle eksik inceleme ile karar verildiğinden bu konuda taraflardan bilgi alınarak bilirkişiden ek rapor temini ile sonuca varılmalıdır.
Asıl davada 5.000,00 YTL, ıslahla açılan davada ise fazlası talep edildiğinden ve davalı daha önce temerrüde düşürülmediğinden hüküm altına alınan 5.000,00 YTL dışındaki kısım için ıslah tarihi yerine dava tarihinden itibaren faiz yürütülmesi de yerinde görülmemiş, kararın bu nedenlerle davalı yararına bozulması gerekmiştir.
3- Davacının temyiz itirazlarına gelince; işin geç tesliminden dolayı talep edilen alacak kalemi eserin teslimi sırasında ihtirazi kayıt ileri sürülmediği ve ceza isteme hakkı düştüğü görüşüyle reddedilmiştir. Oysa sözleşmelerinin 8. maddesinde kararlaştırılan aylık 200 dolarlık ödeme, cezai şart olmayıp işin gecikmesi halinde ödenmesi kararlaştırılan maktu kira bedelidir. Kira bedelinin talep edilebilmesi için eserin teslim alınması sırasında ihtirazi kayıt ileri sürülmesine gerek bulunmamaktadır. Bu nedenle mahkemece davalının, işin gecikmesine arsanın geç teslimi ve belediye hissesinin satın alınması için yapılan işlemler ve açılan davaların neden olduğuna dair savunması üzerinde de durularak gecikme süresi saptanmalı ve davacılara ait her bir bağımsız bölüm için aylık 200 dolar alacağa da hükmedilmelidir.
SONUÇ : Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle tarafların sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bent uyarınca hükmün davalı yararına, üçüncü bent gereğince de davacı yararına BOZULMASINA, taraflar duruşmada vekille temsil olunmadıklarından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, ödedikleri temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden taraflara geri verilmesine, 13.02.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ
E. 2004/10329
K. 2005/11785
T. 1.12.2005
ARSANIN TESPİT VE TESCİLİ TALEBİ ( Davalı Üst Birlik Tarafından Davacı Üye Kooperatife ( 22 ) Konutluk Eksik Arsa Tahsisi Yapıldığı Bakiye Arsanın Tahsisi Olanağının Kalmadığı – Alacağın Faiziyle Tahsiline Karar Verilmesi İsabetli Olduğu )
ARSANIN RAYİÇ DEĞERİNİN FAİZİYLE TAHSİLİ TALEBİ ( Bakiye Arsanın Tahsisi Olanağının Kalmadığı Gerekçesiyle …TL.nın Faiziyle Davalıdan Tahsiline Karar Verilmesi İsabetli Olduğu )
ÖZET : Dava 22 konutluk arsanın müvekkili adına tespit ve tesciline veya dava tarihindeki rayiç değerinin faiziyle davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı üst birlik tarafından davacı üye kooperatife ( 22 ) konutluk eksik arsa tahsisi yapıldığı, bakiye arsanın tahsisi olanağının kalmadığı gerekçesiyle 25.000.000.000.-TL.nin faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesi isabetlidir.
DAVA : Taraflar arasında görülen davada İzmir Asliye 3.Ticaret Mahkemesi’nce verilen 06.11.2003 tarih ve 2001/1483 – 2003/856 sayılı kararın Yargıtay’ca duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş olmakla, duruşma için belirlenen 29.11.2005 gününde taraf avukatları tebligata rağmen gelmediklerinden, tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten, temyiz dilekçesinin de süresinde verildiği anlaşıldıktan ve dava dosyası için Tetkik Hakimi Yaşar Arslan tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, müvekkilince üyesi olduğu davalı üst birliğe ( 122 ) konutluk arsa payı bedeli ödendiği halde ( 100 ) konutluk arsa tahsis edildiğini ileri sürerek, ( 22 ) konutluk arsanın müvekkili adına tespit ve tesciline veya dava tarihindeki rayiç değerinin faiziyle davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, esasa cevap süresinden sonra davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan kanıtlara ve bilirkişiler kurulunun raporlarına dayanılarak, davalı üst birlik tarafından davacı üye kooperatife ( 22 ) konutluk eksik arsa tahsisi yapıldığı, bakiye arsanın tahsisi olanağının kalmadığı gerekçesiyle 25.000.000.000.-TL.nin faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve davalı üst birlik tarafından aidat alacağının tahsili istemiyle açılan İzmir Asliye 5.Ticaret Mahkemesi’nin 2002/1016 Esas sayılı derdest davasına o davanın davalısı olan eldeki dava davacısı S.S.Uyumkent Konut Yapı Kooperatifi vekilince verilen 10.03.2003 tarihli cevap dilekçesinde aidat borcuna mahsup edildiği belirtilen 106.000.000.-TL.nin başlangıçta ( 198 ) ortaklı olan kooperatifin ( 122 ) ortağa düşmesiyle ( 76 ) ortak için fazla ödenen meblağ olduğunun bildirilmesine, oysa davaya konu edilen terditli istemlerin ( 122 ) ortak için arsa payı ödenmesine karşın ( 100 ) adet arsa tahsis edilmesi nedeniyle kalan ( 22 ) arsa payı ödemesinin hukuki sonuçlarının giderilmesine ilişkin bulunması nedeniyle, aidat alacağının tahsili davası sonucunun beklenmesinin gerekmemesine göre, temyiz itirazlarının reddi ile kararın onanması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenle davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile kararın ONANMASINA, davacı vekili duruşmaya gelmediğinden duruşma vekillik ücretinin takdirine yer olmadığına, aşağıda yazılı bakiye 1.000.00 YTL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 01.12.2005 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
5. HUKUK DAİRESİ
E. 2010/13218
K. 2010/21700
T. 16.12.2010
KAMULAŞTIRMASIZ ELATILAN TAŞINMAZ BEDELİ ( Taşınmaz Arsa Niteliğinde Olduğu – Değerlendirme Tarihinden Önceki Özel Amacı Olmayan Satışlara Göre Değer Biçilmesi Gereği )
ARSAYA DEĞER BİÇİLMESİ ( Kamulaştırmasız Elatmaya Dayanan – Değerlendirme Tarihinden Önceki Özel Amacı Olmayan Satışlara Göre Değer Biçilmesi Gereği/Kamulaştırma Kanunu’nun Hükümlerinin Kıyasen Uygulanacağı )
TAŞINMAZ BEDELİNİN TESPİTİ ( Kamulaştırmasız Elatmaya Dayanan – Taşınmaz Arsa Niteliğinde Olduğu/Değerlendirme Tarihinden Önceki Özel Amacı Olmayan Satışlara Göre Değer Biçilmesi Gereği )
2942/m. 11/1-g
ÖZET : Kamulaştırmasız el atmaya dayanan bedel davalarında da Kamulaştırma Kanunu’nun değer biçmeye ilişkin hükümleri kıyasen uygulanır. Dava konusu taşınmaz arsa niteliğinde olduğuna göre, değerlendirme tarihinden önceki özel amacı olmayan satışlara göre değer biçilmesi gerekir.
DAVA : Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmazlar bedelinin tahsili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın kabulüne dair verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalı idare vekili yönünden verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup iş anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Dava, kamulaştırmasız el atılan taşınmazlar bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı idare vekilince temyiz edilmiştir.
Mahkemece bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Alınan raporlar geçersizdir. Şöyle ki;
Dava konusu taşınmaz mal arsa niteliğindedir.
Kamulaştırmasız el atmaya dayanan bedel davalarında da Kamulaştırma Kanunu’nun değer biçmeye ilişkin hükümleri kıyasen uygulanır.
Kamulaştırma Kanunu’nun 11/1-g maddesi uyarınca, arsalara değerlendirme tarihinden önceki özel amacı olmayan satışlara göre değer biçilmesi gerekir.
Bilirkişi raporunda emsal taşınmazların piyasa rayicini yansıtmadığından bahisle soyut ifadelerle taşınmazlara değer biçildiğinden, bu raporlara göre hüküm kurulması mümkün değildir. Bu durumda taraflara, dava konusu taşınmazlara yakın bölgelerden ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer yüzölçümlü satışları bildirmeleri için imkan tanınması, lüzumu halinde resen emsal celbi yoluna gidilmesi ve bu emsallere göre değer biçilmesi için yeniden oluşturulacak bilirkişi kuruluyla keşif yapılarak sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinin düşünülmemesi,
Doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Davalı idare vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle HUMK.nun 428. maddesi gereğince ( BOZULMASINA ), peşin alınan temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine ve temyiz harcının istenildiğinde iadesine, 16.12.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.