Arşiv Kaydının Silinmesi Hakkında Yargıtay Kararları
T.C.
YARGITAY
4. CEZA DAİRESİ
E. 2010/22690
K. 2011/814
T. 2.2.2011
• PİYASAYA SAHTE PARA SÜRMEK (Özel Nitelikli Sahtecilik Suçu Olan Sahte Para Sürme Suçunun İstisnai ve Arşiv Kaydına Alınması Gereken Suçlardan Olduğu – Arşiv Kaydının Silinemeyeceği)
• ADLİ SİCİL (Piyasaya Sahte Para Sürmek – Özel Nitelikli Sahtecilik Suçu Olan Sahte Para Sürme Suçunun İstisnai ve Arşiv Kaydına Alınması Gereken Suçlardan Olduğu/Arşiv Kaydının Silinemeyeceği)
• ARŞİV KAYDI (Özel Nitelikli Sahtecilik Suçu Olan Sahte Para Sürme Suçunun İstisnai ve Arşiv Kaydına Alınması Gereken Suçlardan Olduğu – Arşiv Kaydının Silinemeyeceği)
• SAHTECİLİK (Özel Yasalarda Sahtecilik ve Diğer Bazı Suçları İşleyenlerin Affa Uğrasalar Bile Milletvekili Seçilemeyecekleri veya Memur Olarak Görevlendirilemeyeceklerinin Açıklandığı – Piyasaya Sahte Para Sürmek)
5352/m.10, 12, Geç.2
2709/m.76
2811/m.11
657/m.7, 48
ÖZET : 5352 sayılı Adli Sicil Yasasının, geçici 2/2. maddesinde Anayasa ve özel yasalarda belirtilen istisnalar dışında, yasanın yürürlüğe girdiği tarihten önce gerçekleştirilen adli sicil kayıtlarına ilişkin olarak, arşiv kayıtlarının silinmesine karar verileceğinin belirtilmesi, ancak Anayasanın 76. maddesi ile 2811 sayılı Milletvekili Seçim Yasasının 11. maddesi, 657 sayılı Devlet Memurları Yasasının 48. maddesi gibi özel yasalarda sahtecilik ve diğer bazı suçları işleyenlerin affa uğrasalar bile milletvekili seçilemeyecekleri veya memur olarak görevlendirilemeyeceklerinin açıklanması ve özel nitelikli sahtecilik suçu olan sahte para sürme suçunun da sözü edilen istisnai ve arşiv kaydına alınması gereken suçlardan olduğunun anlaşılması karşısında, arşiv kaydının silinemeyeceğinin gözetilmemesi yasaya aykırıdır.
DAVA : Piyasaya sahte para sürmek suçundan sanığın 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 316/4, 318, 321.maddeleri gereğince 1 yıl 6 ay hapis ve 2.025.000 lira ağır para cezası ile cezalandırılmasına dair … Ağır Ceza Mahkemesinin 23.12.1996 tarihli ve 1996/25-301 sayılı ilamına ilişkin arşiv kaydının silinmesi talebi üzerine, söz konusu ilama ilişkin arşiv kaydının 5352 sayılı Adli Sicil Kanununun geçici 2/2.maddesi uyarınca silinmesine dair Van 1.Ağır Ceza Mahkemesinin 29.09.2009 tarihli ve 2009/387 müteferrik sayılı kararının Adalet Bakanlığınca 28.07.2010 gün ve 2010/49307 sayılı yazısı ile yasa yararına bozulmasının istenmesi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 11.08.2010 gün ve 2010/186849 sayılı tebliğnamesiyle dava dosyası Daireye gönderilmekle incelendi:
Tebliğnamede “Dosya kapsamına göre, 5352 sayılı Adli Sicil Kanununun geçici 2. maddesinin, suç tarihi itibarıyla aynı Kanunun yürürlük tarihinden önceki kayıtların silinmesine ilişkin koşullar düzenlenmiş olduğundan, sanığın mahkumiyetine konu kaydın da bu kapsamda olduğu, dolayısıyla mülga 3682 sayılı Adli Sicil Kanunu’nun 8. maddesinde belirtilen şartlar oluştuğunda, silinmesi mümkün suçlara ilişkin adli sicil kayıtlarının mahkemelerce verilen silme kararlarına istinaden veya Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğünce oluşturulan komisyon tarafından adli sicil kaydından çıkartıldığı, madde metinlerinde “affa uğramış olsalar bile” ibaresi bulunan, başta Anayasanın 76. maddesi ile özel kanunlarda (2829 sayılı Milletvekili Seçim Kanunu’nun 11. maddesi, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 7. maddesi vb. gibi) sayılan suç ve cezaların ise 5352 sayılı Kanunun 10.maddesine istinaden, istenildiğinde verilmek üzere arşiv kaydına alındığı, aynı Kanunun 12. maddesinde sayılan şartlar dışında silinmesine yasal olanak bulunmadığı, bu bağlamda; adı geçenin silmeye konu suçunun, Anayasanın 76. maddesinde sayılan suçlardan olması sebebiyle bahse konu kaydın mevzuat gereği adli sicil kaydından çıkartılarak arşiv kaydına alındığı ve arşiv kaydının da silinmesinin mümkün olmadığı gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilmektedir.
Gereği görüşüldü:
KARAR : 25.5.2005 tarihli ve 5352 sayılı Adli Sicil Yasasının, geçici 2/2. maddesinde Anayasa ve özel yasalarda belirtilen istisnalar dışında, yasanın yürürlüğe girdiği tarihten önce gerçekleştirilen adli sicil kayıtlarına ilişkin olarak, arşiv kayıtlarının silinmesine karar verileceğinin belirtilmesi, ancak Anayasanın 76. maddesi ile 2811 sayılı Milletvekili Seçim Yasasının 11. maddesi, 657 sayılı Devlet Memurları Yasasının 48. maddesi gibi özel yasalarda sahtecilik ve diğer bazı suçları işleyenlerin affa uğrasalar bile milletvekili seçilemeyecekleri veya memur olarak görevlendirilemeyeceklerinin açıklanması ve özel nitelikli sahtecilik suçu olan sahte para sürme suçunun da sözü edilen istisnai ve arşiv kaydına alınması gereken suçlardan olduğunun anlaşılması karşısında,
SONUÇ : Arşiv kaydının silinemeyeceğinin gözetilmemesi yasaya aykırı görüldüğünden, 5271 sayılı CYY’nın 309/4-a maddesi uyarınca; … Ağır Ceza Mahkemesinin 29.9.2009 tarihli 2009/387 müteferrik iş sayılı kararının yasa yararına BOZULMASINA, bozma doğrultusunda karar verilmek üzere müteakip işlemlerin mahkemesince yerine getirilmesine, 02.02.2011 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
T.C.
YARGITAY
10. CEZA DAİRESİ
E. 2006/3596
K. 2006/9809
T. 19.7.2006
• KULLANMAK AMACIYLA UYUŞTURUCU MADDE BULUNDURMAK ( Sanık Hakkında Ceza Yaptırımına Ek Olarak Denetimli Serbestlik Tedbiri Uygulanmasına Karar Verilmesiyle Yetinilmesi Gerektiği )
• ERTELENEN MAHKUMİYET HÜKMÜ ( Sanık Deneme Süresi İçinde Suç İşlemediği Takdirde 765 Sayılı TCK’nin 95/II Ve 5352 Sayılı Adli Sicil Kanununun Geçici 2/2. Maddesi Gereğince “Esasen Vaki Olmamış” Sayılacak ve Arşiv Kaydının Silinmesine Karar Verileceği )
• ARŞİV KAYDININ SİLİNMESİ ( 765 Sayılı TCK’ye Göre Verilip Ertelenen Ceza İle İlgili Mahkumiyet Hükmü Sanık Deneme Süresi İçinde Suç İşlemediği Takdirde Suç “Esasen Vaki Olmamış” Sayılacak ve Arşiv Kaydının Silinmesine Karar Verileceği )
• TEDAVİ VE DENETİMLİ SERBESTLİK ( 5237 Sayılı TCK’ye Göre Verilen Ceza Sanık Tedavi ve Denetimli Serbestlik Tedbirinin Gereklerine Uygun Davrandığı Takdirde İnfaz Edilmeyeceği – Mahkumiyet Hükmü Adli Sicilden Silinerek Arşiv Kaydına Alınacağı )
• KISMEN İNFAZ ( 765 Sayılı TCK’ye Göre Hükmolunan Hapis Cezası Ertelenmiş Olan Hükümlü Deneme Süresi İçinde Suç İşlediği Takdirde 5237 Sayılı TCK’nin 7/3 Ve 51/7. Maddeleri Uyarınca Hapis Cezasının “Kısmen İnfazına” Da Karar Verilebileceği )
5237/m. 7, 51, 62, 191
5271/m. 232
5352/m.Geç.2
647/m. 6, 4
765/m.59, 95, 404
ÖZET : 765 sayılı TCK’ye göre verilip ertelenen ceza ile ilgili mahkumiyet hükmü, sanık deneme süresi içinde suç işlemediği takdirde; 765 sayılı TCK’nin 95/II ve 5352 sayılı Adli Sicil kanununun geçici 2/2. maddesi gereğince “esasen vaki olmamış” sayılacak ve arşiv kaydının silinmesine karar verilecektir.
5237 sayılı TCK’ye göre verilen ceza, sanık tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uygun davrandığı takdirde infaz edilmeyecek, bu konudaki mahkumiyet hükmü adli sicilden silinerek arşiv kaydına alınacak; ancak arşiv kaydı hükümlü ölmedikçe veya kayıt tarihinden itibaren 80 yıl geçmedikçe silinmeyecektir.
765 sayılı TCK’ye göre hükmolunan hapis cezası ertelenmiş olan hükümlü, deneme süresi içinde suç işlediği takdirde 5237 sayılı TCK’nin 7/3 ve 51/7. maddeleri uyarınca hapis cezasının “kısmen infazına” da karar verilebilecektir. 5237 sayılı TCK uygulanarak hükmolunan hapis cezası ise, hükümlü tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uygun davranmadığı takdirde tümüyle infaz edilecektir.
DAVA : Kullanmak amacıyla uyuşturucu madde bulundurmak suçundan sanık Ç… hakkında Akçadağ Asliye Ceza Mahkemesince yapılan yargılama sonunda, 25.10.2005 tarih ve 2005/174 esas, 2005/160 karar sayısı ile mahkûmiyet kararı verildiği; hükmün üst C.Savcısı ve sanık tarafından süresi içinde temyiz edildiği; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca bozma isteğiyle dava dosyasının tebliğname ekinde 14.03.2006 tarihinde Dairemize gönderildiği anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
KARAR : Yapılan duruşmaya, toplanılıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre, yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,
Ancak;
1-5271 sayılı CMK’nın 232/2-c maddesi uyarınca kararda suçun işlendiği yer ve zaman diliminin gösterilmemesi,
2-Sanık hakkında dairemizce bozulmasına karar verilen 06.04.2004 tarihli ilk hükümle 765 sayılı TCK’nın 404/2 ve 59 maddeleri gereğince verilen 10 ay hapis cezası 647 sayılı Kanunun 4. maddesi uyarınca 3.467.100.000 TL ağır para cezasına çevrilerek aynı kanunun 6. maddesi uyarınca ertelenmiştir.
Bozmadan sonra kurulan 25.10.2005 tarihli hükümle ise 5237 sayılı TCK’nin 191. maddesinin 1. ve 2. fıkraları ile 62. maddesi uyarınca 10 ay hapis cezası verilmiş, ayrıca sanık hakkında tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanması öngörülmüştür.
Bu iki sonuçtan ilki para cezası, ikincisi hapis cezası olduğu için ilk uygulamanın sanığın lehine olduğu açıktır.
5237 sayılı TCK uygulanarak belirlenen hapis cezasının da paraya çevrilmiş olduğu varsayılarak değerlendirme yapıldığında aşağıdaki durumlar ortaya çıkacaktır.
765 sayılı TCK’ye göre verilip ertelenen ceza ile ilgili mahkumiyet hükmü, sanık deneme süresi içinde suç işlemediği takdirde; 765 sayılı TCK’nin 95/II ve 5352 sayılı Adli Sicil kanununun geçici 2/2. maddesi gereğince “esasen vaki olmamış” sayılacak ve arşiv kaydının silinmesine karar verilecektir.
5237 sayılı TCK’ye göre verilen ceza, sanık tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uygun davrandığı takdirde infaz edilmeyecek, bu konudaki mahkumiyet hükmü adli sicilden silinerek arşiv kaydına alınacak; ancak arşiv kaydı hükümlü ölmedikçe veya kayıt tarihinden itibaren 80 yıl geçmedikçe silinmeyecektir.
Gerek 765 ve gerekse 5237 sayılı TCK’ye göre belirlenen cezanın hapis olması durumunda, yukarıda yapılan açıklamalara ek olarak şu sonuçlara ulaşılacaktır: 765 sayılı TCK’ye göre hükmolunan hapis cezası ertelenmiş olan hükümlü, deneme süresi içinde suç işlediği takdirde 5237 sayılı TCK’nin 7/3 ve 51/7. maddeleri uyarınca hapis cezasının “kısmen infazına” da karar verilebilecektir. 5237 sayılı TCK uygulanarak hükmolunan hapis cezası ise, hükümlü tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uygun davranmadığı takdirde tümüyle infaz edilecektir.
Bu karşılaştırmalara göre, 765 sayılı TCK’nın 404/2. maddesi ile 647 sayılı Kanunun 4. ve 6. maddelerine göre yapılan uygulama sanığın lehinedir.
765 sayılı Türk Ceza Kanununun sanığın lehine sonuç verdiği gözetilmeden 5237 sayılı TCK’nin 191/1, 2. maddelerinin uygulanması,
3- Kabule göre de;
A- 5237 sayılı TCK’nın 191/2. maddesi uyarınca uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişi hakkında tedaviye ve denetimli serbestlik tedbirine, kullanmamakla birlikte kullanmak için uyuşturucu yada uyarıcı madde bulunduran hakkında denetimli serbestlik tedbirine hükmolunacağı düzenlenmiş olması karşısında, aşamalardaki ifadelerinde daha önce uyuşturucu madde kullanmadığını ve tadına bakmak için kullanmak amacıyla hazırlayarak bulundurduğunu beyan eden sanık hakkında uyuşturucu veya uyarıcı madde kullandığına ilişkin delil bulunmadığı halde tedaviye hükmedilmesi,
B- TCK’nın 191. maddesinin ( 3 ), ( 4 ) ve ( 5 ) numaralı fıkralarında öngörülen kararlar ve işlemler hüküm kesinleştikten sonra infaz aşamasında verilecek kararlar ve yapılacak işlemlerdir. Mahkûmiyet hükmü ile birlikte bu konularda infazı kısıtlayacak bir karar verilmesi doğru değildir. Ancak, bir zorunluluk olmamakla birlikte, sözü edilen konularda sanığın uyarılması mümkündür.
Somut olayda, kullanmak için uyuşturucu madde bulunduran sanık hakkında, ceza yaptırımına ek olarak denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına karar verilmesiyle yetinilmesi gerektiği gözetilmeden ve Devlet hastanelerinin denetimli serbestlik tedbirinin uygulanması yönünden herhangi bir yetki veya sorumlulukları bulunmadığı halde 20.07.2005 tarihli Resmi Gazete de yayınlanarak yürürlüğe giren 5402 sayılı “Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezleri ile Koruma Kurulları Kanununa” aykırı olarak infazı kısıtlayacak biçimde “5237 sayılı TCK’nın 191/2. maddesi gereğince sanığın halen ikamet etmekte olduğu yerdeki Devlet Hastanesinde şayet burada tam teşekküllü hastane yoksa bu yere en yakın devlet hastanesinde denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulmasına” karar verilmesi,
SONUÇ : Yasaya aykırı, üst C.Savcısı ve sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün istem gibi BOZULMASINA, 19.07.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
1. CEZA DAİRESİ
E. 2011/3309
K. 2011/2343
T. 18.4.2011
• ASLİ FAİLİ BELLİ OLMAYAN ADAM ÖLDÜRME ( Hükümlünün Silme İşlemine Konu Cezasının 1 Yıldan Fazla Hapis Cezası Olduğu – Arşiv Kaydından Çıkartılmasının Mümkün Olmadığı )
• ARŞİV KAYDININ SİLİNMESİ ( Asli Faili Belli Olmayan Adam Öldürme – Hükümlünün Silme İşlemine Konu Cezasının 1 Yıldan Fazla Hapis Cezası Olduğu/Arşiv Kaydından Çıkartılmasının Mümkün Olmadığı )
765/m. 452
ÖZET : Uyuşmazlık asli faili belli olmayan adam öldürmek suçundan hükümlünün arşiv kaydının silinmesine karar verilip verilemeyeceğine ilişkindir. “Taksirli suçlar hariç toplam 1 yıl veya daha fazla hapis ile ağır hapis cezasını hüküm giymiş olanlar affa uğramış olsalar bile Milletvekili seçilemezler” şeklindeki düzenleme karşısında, hükümlünün silme işlemine konu cezasının 1 yıldan fazla hapis cezası olduğu, arşiv kaydından çıkartılmasının mümkün olmadığı, bu sebeple verilen silinmeye ilişkin karara yapılan vaki itirazın kabulü yerine reddine karar verilmesi hukuka aykırıdır.
DAVA : Asli faili belli olmayan adam öldürmek suçundan sanığın, 765 Sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 452/1,463/1,59 maddeleri gereğince 3 yıl 4 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına dair Düzce Ağır Ceza Mahkemesi’nin 17.12.1996 tarihli ve 1996/117 esas, 1996/224 Sayılı kararını müteakip, hükümlünün arşiv kaydının silinmesi talebi üzerine, arşiv kaydının silinmesine ilişkin aynı Mahkemenin 31.3.2010 tarihli ve 2010/326 değişik iş sayılı kararına karşı itirazın reddine ilişkin Bolu Ağır Ceza Mahkemesi’nin 5.7.2010 tarihli ve 2010/723 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
5352 Sayılı Adli Sicil Kanunu’nun geçici 2. maddesi 2. fıkrasında “Birinci fıkra gereğince işlem yapılarak arşive alınan kayıtlar hakkında, 3682 Sayılı Kanunun 8. maddesinde öngörülen sürelerin dolduğu veya ertelenmiş olan hükümün esasen vaki olmamış sayıldığı hallerde bu tarih esas alınarak, Anayasanın 76 ncı maddesi ve özel kanunlarda sayılan suç ve mahkumiyetler dışındaki kayıtlar için ilgilinin, Cumhuriyet Başsavcılığının veya Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğünün talebi üzerine hükmü veren mahkemece veya talep edenin bulunduğu yer Asliye Ceza Mahkemesince arşiv kaydının silinmesine karar verilir.” şeklindeki düzenleme karşısında, sanığın eyleminin Anayasanın 76. maddesi kapsamında kaldığı ve 5352 Sayılı Kanunun geçici 2. maddesinin 2. fıkrası uyarınca mahkumiyet hükmünün arşiv kaydından çıkarılmasının mümkün olmadığı gözetilmeden, yazılı şekilde verilen karara itirazın kabulü yerine reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden söz edilerek, Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü 19.1.2011 gün ve B.03.0.CİG.0.00.00. 4105-81-9066-2010/786/4620 Sayılı yazılı istemlerine müsteniden anılan kararın 5271 Sayılı C.M.K.nun 309. maddesi gereğince kanun yararına bozulmasına ilişkin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 7.3.2011 tarih 62968 Sayılı tebliğnamesine bağlı dosyası Dairemize gönderilmekle okundu; gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : I-)Olay
Asli faili belli olmayan adam öldürme suçundan sanık İ. K.’nın 765 Sayılı T.C.K.nun 452/1,463/1,59 maddeleri gereğince mahkumiyetine ilişkin Düzce Ağır Ceza Mahkemesince verilmiş mahkumiyet hükmünün silinmesi için hükümlünün talebi üzerine, anılan mahkemece arşiv kaydının silinmesine dair 31.3.2010 gün 326 değişik iş sayılı karar verilmiştir. Bu karara Adli Sicil İstatistik Genel Müdürlüğünün 3.5.2010 gün 13560 Sayılı yazılarıyla hükümlü hakkındaki arşive alınan kaydın silinmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle, silinmeye ilişkin karara Düzce Cumhuriyet Savcısı ( 42610 ) tarafından mahkemesine itiraz edilmiş, ancak Düzce Ağır Ceza Mahkemesince itirazın reddine dair karar verilmiş, bu itirazın incelenmesi için C.M.K.267,268 maddeleri gereği Bolu Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmiş, anılan mahkemenin 5.7.2010 gün 723 Sayılı kararıyla itirazın reddine karar verilmiştir. Mevcut kararın kanun yararına bozulması talebiyle Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün talebi üzerine Yargıtay C. Başsavcılığınca itirazın kabulü yerine reddine dair karar verilmesinde isabet görülmediğinden, anılan kararın bozulması talebiyle dosya Dairemize intikal etmiştir.
II )Kanun yararına bozma istemine ilişkin uyuşmazlığın kapsamı:
Asli faili belli olmayan adam öldürme suçundan 3 yıl 4 ay hapis cezasına mahkum edilen hükümlünün, bu cezaya ilişkin arşiv kaydının silinmesine karar verilip verilemeyeceğine ilişkindir.
III ) Hukuksal değerlendirme:
5352 Sayılı Adli Sicil Kanunun geçici 2. maddesinde bu kanunun yürürlük tarihinden önceki kayıtların silinmesine ilişkin koşullar düzenlenmiş olup, mülga 3682 Sayılı Adli Sicil Kanunun 8. maddesinde belirtilen şartlar oluştuğunda silinmesi mümkün suçlara ilişkin Adli sicil kayıtları mahkemelerce verilen silme kararlarına istinaden veya Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğünce oluşturulan komisyonlarca adli sicil kaydından çıkartılacağı, madde metnindeki “Affa uğramış olsalar bile” başta Anayasanın 76. maddesi ile bazı özel kanunlarda sayılan suç ve cezalar 5352 Sayılı Adli Sicil Kanunun 10. maddesine istinaden istenildiğinde verilmek üzere arşiv kaydına alınmakta , aynı kanunun 12. maddesinde belirtilen haller dışında silinmesine yasal imkan bulunmamaktadır. Anayasanın 76. maddesinde “taksirli suçlar hariç toplam 1 yıl veya daha fazla hapis ile ağır hapis cezasını hüküm giymiş olanlar affa uğramış olsalar bile Milletvekili seçilemezler” şeklindeki düzenleme karşısında, hükümlünün silme işlemine konu cezasının 1 yıldan fazla hapis cezası olduğu, gerek Anayasanın 76 maddesi kapsamında kalması ve gerekse 5352 Sayılı Kanunun geçici 2. maddesinin 2. fıkrası uyarınca arşiv kaydından çıkartılmasının mümkün olmadığı, bu sebeple verilen silinmeye ilişkin karara yapılan vaki itirazın kabulü yerine reddine karar verilmesinde isabet bulunmadığından bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ : Bu sebeplerle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının istemi yerinde görüldüğünden, Bolu Ağır Ceza Mahkemesi’nin 5.7.2010 tarih, 2010/723 D iş sayılı kararının, 5271 Sayılı C.M.K.nun 309. maddesi uyarınca ( BOZULMASINA ), diğer işlemlerin yapılabilmesi için dosyanın Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına ( TEVDİİNE ), 18.4.2011 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
T.C.
YARGITAY
5. CEZA DAİRESİ
E. 2008/16882
K. 2009/144
T. 19.1.2009
• ARŞİV KAYDININ SİLİNMESİ ( Özel Kanunlarda Sayılan Suç ve Mahkûmiyetler Dışındaki Kayıtlar İçin İlgilinin Cumhuriyet Başsavcılığının veya Adlî Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğünün Talebi Üzerine Hükmü Veren Mahkemece veya Talep Edenin Bulunduğu Yer Asliye Ceza Mahkemesince Silineceği )
• ADLİ SİCİL KAYDI ( Özel Kanunlarda Sayılan Suç ve Mahkûmiyetler Dışındaki Kayıtlar İçin İlgilinin Cumhuriyet Başsavcılığının veya Adlî Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğünün Talebi Üzerine Hükmü Veren Mahkemece veya Talep Edenin Bulunduğu Yer Asliye Ceza Mahkemesince Arşiv Kaydının Silineceği )
3682/m.8
2709/m.76
ÖZET : İşlem yapılarak arşive alınan kayıtlar hakkında, 3682 sayılı Kanun’un 8. maddesinde öngörülen sürelerin dolduğu veya ertelenmiş olan hükmün esasen vaki olmamış sayıldığı hallerde bu tarih esas alınarak, Anayasanın 76. maddesi ve özel kanunlarda sayılan suç ve mahkûmiyetler dışındaki kayıtlar için ilgilinin, Cumhuriyet Başsavcılığının veya Adlî Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğünün talebi üzerine hükmü veren mahkemece veya talep edenin bulunduğu yer asliye ceza mahkemesince arşiv kaydının silinmesine karar verilir.
DAVA : Zorla ırza geçmeye eksik teşebbüs suçundan sanık S. G’ nin, 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 416/1, 61, 59, 81/1. maddeleri uyarınca 2 yıl l ay 20 gün ağır hapis cezası ile cezalandırılmasına dair Nevşehir Ağır Ceza Mahkemesinin 12/10/1994 tarihli ve 1994/91-94 sayılı kararının kesinleşmesini müteakip, sanık hakkında sabıka arşiv bilgi formunda geçen anılan kararın silinmesine ilişkin talebin kabulü ile 3682 sayılı Adli Sicil Kanunu’nun 8/1-c maddesine göre cezanın çekildiği tarihten itibaren 5 yıllık sürenin geçtiği anlaşıldığından aynı Mahkemenin 12/10/1994 ve 1994/91-94 sayılı kaydının silinmesine ilişkin Nevşehir Ağır Ceza Mahkemesinin 13/03/2008 tarihli ve 2008/ 296 değişik iş sayılı kararının; 5352 sayılı Adlî Sicil Kanunu’nun geçici 2. maddesi 2. fıkrasında “Birinci fıkra gereğince işlem yapılarak arşive alınan kayıtlar hakkında, 3682 sayılı Kanun’un 8 inci maddesinde öngörülen sürelerin dolduğu veya ertelenmiş olan hükmün esasen vaki olmamış sayıldığı hallerde bu tarih esas alınarak, Anayasanın 76 ncı maddesi ve özel kanunlarda sayılan suç ve mahkûmiyetler dışındaki kayıtlar için ilgilinin, Cumhuriyet Başsavcılığının veya Adlî Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğünün talebi üzerine hükmü veren mahkemece veya talep edenin bulunduğu yer asliye ceza mahkemesince arşiv kaydının silinmesine karar verilir.” şeklindeki düzenleme karşısında, sanığın eyleminin Anayasanın 76. maddesi kapsamında kaldığı ve 5352 sayılı Kanunun geçici 2. Maddesinin 2. fıkrası uyarınca mahkûmiyet hükmünün arşiv kaydından çıkarılmasının mümkün olmadığı gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle, 5271 Sayılı CMK.nun 309. maddesi gereğince bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ifadeli 24.11.2008 gün ve 59276 sayılı kanun yararına bozmaya atfen C.Başsavcılığından tebliğname ile Daireye ihbar ve dava evrakı ile birlikte tevdii kılınmakla gereği düşünüldü:
KARAR VE SONUÇ : Kanun yararına bozma istemine dayanan ihbarname içeriğinin yerinde olduğu anlaşıldığından Nevşehir Ağır Ceza Mahkemesinin 13.03.2008 gün ve 2008/296 değişik iş sayılı kararının; CMK.nun 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA, müteakip işlemlerin mahallinde merciince yapılmasına ve dosyanın merciine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 19.01.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
13. CEZA DAİRESİ
E. 2011/13960
K. 2011/6988
T. 29.11.2011
• ARŞİV KAYDININ SİLİNMESİ (Hırsızlık Suçunun 2709 S.K.Md.76’te Sayılan Suçlardan Olması Sebebiyle Arşiv Kaydının Silinemeyeceği)
• HIRSIZLIK SUÇU (Arşiv Kaydından Silinmesinin Mümkün Olmadığı)
765/m.491/3, 522, 523
5352/m.12, Geç.2
3682/m.8
2709/m.76
2839-1/m.11
657/m.48
6136/m.7
ÖZET : Hırsızlık suçundan ceza alan sanığın mahkumiyetinin adli sicil arşiv kaydından çıkarılmasına karar verilmiştir. Adlî Sicil Kanun’da suç tarihi itibarıyla aynı Kanun’un yürürlük tarihinden önceki kayıtların silinmesine ilişkin koşullar düzenlemiş olduğundan, adı geçenin mahkumiyetine konu kaydında bu kapsamda olduğu, başta Anayasanın 76. maddesi ile özel kanunlarda sayılan suç ve cezaların istenildiğinde verilmek üzere arşiv kaydına alındığı, aynı Kanun’un 12. maddesinde sayılan şartlar dışında silinmesine yasal olanak bulunmadığı, adı geçenin silmeye konu suçunun Anayasanın 76. maddesinde sayılan suçlardan olması sebebiyle bahse konu kaydın mevzuat gereği adli sicil kaydından çıkartılarak arşiv kaydına alındığı ve arşiv kaydının da silinmesinin mümkün olmadığı gözetilmelidir.
DAVA : Hırsızlık suçundan sanığın 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 491/3, 522, 523, 647 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Kanun’un 4, 765 sayılı Kanun’un 491/3, 62, 522, 523/1, 59/2, 647 sayılı Kanun’un 4, 765 sayılı Kanun’un 72. maddeleri gereğince 368.082.000 Türk lirası ağır para cezası ile cezalandırılmasına dair Erzurum Sulh Ceza Mahkemesinin 03/10/2000 tarihli ve 2000/330-1219 sayılı ilamının 5352 sayılı Adlî Sicil Kanunu’nun geçici 2/2 ve 3682 sayılı Adlî Sicil Kanunu’nun 8. maddeleri gereğince silinerek adlî sicil arşiv kaydından çıkartılmasına dair Erzurum 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 25/03/2009 tarihli ve 2009/463 değişik iş sayılı kararına karşı Adalet Bakanlığının 04.09.2009 tarih ve 2009/10771/50076 sayılı Kanun Yararına bozma isteminde bulunulduğundan bu işe ait dava dosyasının Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 12.10.2009 tarih ve 2009/214737 sayılı tebliğnamesiyle dairemize gönderilmekle incelendi.
Mezkur İhbarnamede,
5352 sayılı Adli Sicil Kanunu’nun geçici 2. maddesinin suç tarihi itibarıyla aynı Kanun’un yürürlük tarihinden önceki kayıtların silinmesine ilişkin koşulları düzenlemiş olduğundan, adı geçenin mahkumiyetine konu kaydında bu kapsamda olduğu, dolayısıyla mülga 3682 sayılı Adli Sicil Kanunu’nun 8. maddesinde belirtilen şartlar oluştuğunda, silinmesi mümkün suçlara ilişkin adli sicil kayıtlarının mahkemelerce verilen silme kararlarına istinaden veya Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğünce oluşturulan komisyon tarafından Adli Sicil kaydından çıkartıldığı, madde metinlerinde “affa uğramış olsalar bile” ibaresi bulunan, başta Anayasanın 76. maddesi ile özel kanunlarda (2839 sayılı Milletvekili Seçim Kanunu’nun 11. maddesi, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 48. maddesi, 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkındaki Kanun’un 7. maddesi vb. gibi) sayılan suç ve cezaların ise 5352 sayılı Kanun’un 10. maddesine istinaden istenildiğinde verilmek üzere arşiv kaydına alındığı, aynı Kanun’un 12. maddesinde sayılan şartlar dışında silinmesine yasal olanak bulunmadığı, bu bağlamda adı geçenin silmeye konu suçunun Anayasanın 76. maddesinde sayılan suçlardan olması sebebiyle bahse konu kaydın mevzuat gereği adli sicil kaydından çıkartılarak arşiv kaydına alındığı ve arşiv kaydının da silinmesinin mümkün olmadığı gözetilmediğinden 5271 sayılı CMK’nun 309. maddesi gereğince anılan kararın bozulması lüzumunun ihbar olunduğu anlaşılmış,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
KARAR VE SONUÇ : Kanun Yararına Bozma istemine dayanan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının ihbar yazısı incelenen dosya kapsamına göre yerinde görüldüğünden KABULÜ ile hırsızlık suçundan hükümlü hakkında Erzurum 1.Sulh Ceza Mahkemesine verilip kesinleşen 25.03.2009 tarih ve 2009/463 D.İş sayılı kararının CMK’nun 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA, müteakip işlemlerin mahallinde yerine getirilmesine, dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 29.11.2011 gününde oybirliği ile karar verildi.
T.C.
YARGITAY
10. CEZA DAİRESİ
E. 2011/13918
K. 2011/58014
T. 5.12.2011
• ARŞİV KAYDININ SİLİNMESİ (Karşılıksız Çek Keşide Etme Suçundan 1 Yıl Hapis Cezasına Hükmedildiği – Sanığın Eyleminin Anayasa m.76 Kapsamında Kaldığı ve Adli Sicil Kanunu Uyarınca Mahkumiyet Hükmünün Arşiv Kaydından Çıkarılamayacağı)
• KARŞILIKSIZ ÇEK KEŞİDE ETME SUÇU (1 Yıl Hapis Cezası Hükmünün Arşiv Kaydından Çıkarılamayacağının Gözetileceği)
• MİLLETVEKİLİ SEÇİLME YETERLİLİĞİ (Sanığın Eyleminin Bu Kapsamda Kaldığı – Karşılıksız Çek Keşide Etmek Suçundan 1 Yıl Hapis Cezasına İlişkin Hükmün Arşiv Kaydından Çıkarılmasının Mümkün Olmadığı)
3167-1/m.16/1
5352/m.Geç.2/2
5237/m.7/2
3682/m.8
2709/m.76
ÖZET : Karşılıksız çek keşide etme suçundan 1 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin hükme ilişkin olarak arşiv kaydının silinmesine karar verilmiştir. Sanığın eyleminin Anayasanın 76. maddesi kapsamında kaldığı ve 5352 sayılı Kanunun geçici 2. maddesinin 2. fıkrası uyarınca mahkûmiyet hükmünün arşiv kaydından çıkarılmasının mümkün olmadığı gözetilmelidir.
DAVA : Yüksek Adalet Bakanlığı’nın, karşılıksız çek keşide etme suçundan hükümlü hakkındaki arşiv kaydının silinmesine ilişkin BEYOĞLU 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nce verilen 04.10.2010 tarihli ve 2010/477 değişik iş sayılı kararının kanun yararına bozulmasına yönelik talebi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nca dava dosyasının 29.06.2011 tarihli ihbar yazısı ekinde Dairemize gönderildiği anlaşıldı. Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
KARAR : Karşılıksız çek keşide etme suçundan hükümlünün 3167 sayılı Kanun’un 16/1. maddesi uyarınca 1 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Beyoğlu 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nce verilen 19.12.1988 tarihli ve 1998/831 esas, 1988/985 karar sayılı hükmüne ilişkin olarak, aynı Mahkemece 04.10.2010 tarihinde 2010/477 değişik iş sayı ile arşiv kaydının silinmesine karar verildiği anlaşılmıştır.
Kanun yararına bozma talebi ve ihbar yazısında, “5352 sayılı Adlî Sicil Kanunu’nun geçici 2. maddesi 2. fıkrasında “Birinci fıkra gereğince işlem yapılarak arşive alınan kayıtlar hakkında, 3682 sayılı Kanun’un 8. maddesinde öngörülen sürelerin dolduğu veya ertelenmiş olan hükmün esasen vaki olmamış sayıldığı hallerde bu tarih esas alınarak, Anayasanın 76 ncı maddesi ve özel kanunlarda sayılan suç ve mahkûmiyetler dışındaki kayıtlar için ilgilinin, Cumhuriyet başsavcılığının veya Adlî Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğünün talebi üzerine hükmü veren mahkemece veya talep edenin bulunduğu yer asliye ceza mahkemesince arşiv kaydının silinmesine karar verilir.” şeklindeki düzenleme karşısında, sanığın eyleminin Anayasanın 76. maddesi kapsamında kaldığı ve 5352 sayılı Kanunun geçici 2. maddesinin 2. fıkrası uyarınca mahkûmiyet hükmünün arşiv kaydından çıkarılmasının mümkün olmadığı gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilerek, Beyoğlu 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 04.10.2010 tarihli kararının bozulması istenmiştir.
Hükümden sonra 08.03.2003 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 4814 sayılı Kanun’la 3167 sayılı Kanun’da yapılan değişiklik ve 20.12.2009 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 5941 sayılı “Çek Kanunu” ile 3167 sayılı “Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanun”un yürürlükten kaldırılarak, dava konusu suçun unsurları ve yaptırımlarının farklı biçimde yeniden düzenlenmiş olması göz önünde bulundurularak, 5237 sayılı TCK’nın 7/2. maddesi uyarınca uyarlama yapılması durumunda, adli sicil kaydının silinmesiyle ilgili yeniden talepte bulunulması ve konunun değerlendirilmesi olanaklı görülmüştür.
SONUÇ : Kanun yararına bozma talebine dayanan ihbar yazısında ileri sürülen düşünce yerinde görüldüğünden; Beyoğlu 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 04.10.2010 tarihli ve 2010/477 değişik iş sayılı kararının 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesinin 3. fıkrası gereğince BOZULMASINA; aynı Kanun’un 309. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca gerekli işlemlerin yapılması için, dosyanın adı geçen Mahkemeye iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmesine, 05.12.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
13. CEZA DAİRESİ
E. 2012/1793
K. 2012/1852
T. 2.2.2012
• MİLLETVEKİLİ SEÇİLME YETERLİLİĞİ ( Sanığın Eyleminin Anayasa’nın 76. Maddesi Kapsamında Olduğu – Mahkumiyet Hükmünün Arşiv Kaydından Çıkarılamayacağı )
• ARŞİV KAYDININ SİLİNMESİ TALEBİ ( Milletvekilinin Seçilme Yeterliliği Kapsamında Kalan Sanık Eyleminin Arşivden Çıkarılamayacağı )
3682/m.Geç.2/2 , m.8
2709/m.76
ÖZET : Sanığın eyleminin Anayasanın 76. maddesi kapsamında kaldığı ve 5352 Sayılı Kanunun geçici 2. maddesinin 2. fıkrası uyarınca mahkûmiyet hükmünün arşiv kaydından çıkarılmasının mümkün olmadığı gözetilmelidir.
DAVA : Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 23.01.2012 gün ve 2009/283381 Sayılı karar düzeltme istemi yerinde görülmüş olduğundan 13.Ceza Dairesinin 23.11.2011 tarih ve 2011/16236- 2011/6588 Sayılı bozma kararı kaldırılarak yeniden yapılan Hırsızlık suçundan sanık C. E.’ın, 765 Sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 491/3, 62, 522, 59/2. maddeleri gereğince 2 ay 23 gün hapis cezasıyla cezalandırılmasına, cezanın 647 Sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Kanun’un 6. maddesi uyarınca ertelenmesine dair Karabük Ağır Ceza Mahkemesi’nin 08.04.2004 tarihli ve 2004/16 esas, 2004/67 Sayılı kararını müteakip, hükümlünün adlî sicil arşiv kaydının silinmesi talebinin kabulüne, arşiv kaydının silinmesine dair aynı Mahkemenin 06.07.2009 tarihli ve 2009/415 değişik iş sayılı kararına karşı Adalet Bakanlığının 03.12.2009 tarih ve 2009/13837/67924 Sayılı Kanun Yararına bozma isteminde bulunulduğundan bu işe ait dava dosyasının Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının tebliğnamesiyle dairemize gönderilmekle incelendi.
Mezkur ihbarnamede:
5352 Sayılı Adlî Sicil Kanunu’nun geçici 2. maddesi 2. fıkrasında “Birinci fıkra gereğince işlem yapılarak arşive alınan kayıtlar hakkında, 3682 Sayılı Kanun’un 8. maddesinde öngörülen sürelerin dolduğu veya ertelenmiş olan hükmün esasen vaki olmamış sayıldığı hallerde bu tarih esas alınarak. Anayasanın 76. maddesi ve özel kanunlarda sayılan suç ve mahkûmiyetler dışındaki kayıtlar için ilgilinin, Cumhuriyet başsavcılığının veya Adlî Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğünün talebi üzerine hükmü veren mahkemece veya talep edenin bulunduğu yer asliye ceza mahkemesince arşiv kaydının silinmesine karar verilir.” şeklindeki düzenleme karşısında, sanığın eyleminin Anayasanın 76. maddesi kapsamında kaldığı ve 5352 Sayılı Kanunun geçici 2. maddesinin 2. fıkrası uyarınca mahkûmiyet hükmünün arşiv kaydından çıkarılmasının mümkün olmadığı gözetilmediğinden 5271 Sayılı C.M.K.nun 309. maddesi gereğince anılan kararın bozulması lüzumunun ihbar olunduğu anlaşılmış,
Gereği düşünüldü:
KARAR : Kanun yararına bozma istemine dayanan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının ihbar yazısı, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görüldüğünden istemin kabulüyle hırsızlık suçundan hükümlü C. E. hakkında Karabük Ağır Ceza Mahkemesince verilip kesinleşen 06.07.2009 tarihli ve 2009/415 Değişik İş sayılı kararın Yargıtay Ceza Genel kurulunun 27.04.2010 tarih ve 2010/6-46 Esas, 2010/93 karar sayılı kararıyla Anayasa Mahkemesi’nin 14.4.2011 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 20.1.2011 gün ve 2008/44-2011/21 Sayılı iptal kararının yürürlüğe henüz girmediği de gözetilerek,
SONUÇ : 5271 Sayılı C.M.K.nun 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA, müteakip işlemlerin mahallinde yerine getirilmesine, 02.02.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.