Asli Müdahil Hakkında Yargıtay Kararları
T.C.
YARGITAY
14. HUKUK DAİRESİ
E. 2008/1188
K. 2008/2402
T. 27.2.2008
• GEÇİT HAKKI KURULMASI İSTEMİ ( Asli Müdahiller Aynı Geçit Güzergahı Üzerinde Uyuşmazlık Çıkartmışlar ve Kendi Hakları Sebebiyle Bu Güzergahtan Lehlerine Geçit Kurulmasını İstediği – Diğer Parsel Maliki Hakkında Dava Açmak Üzere Süre Tanımak Açılırsa Dava Dosyalarını Birleştirmek Gerektiği )
• ASLİ MÜDAHALE ( Bir Şey veya Hak Üzerinde Taraflar Arasında Çıkan Uyuşmazlıkta Dava Davam Ederken 3. Bir Kimsenin Mevcut Davada Bağımsız Bir Hak İddiasında Bulunması Olduğu )
4721/m.747
ÖZET : Dava, malikleri hasım gösterilerek Türk Medeni Kanununun 747. maddesine dayalı geçit hakkı kurulması istemi ile açılmıştır. Asli müdahale, bir şey veya hak üzerinde taraflar arasında çıkan uyuşmazlıkta dava davam ederken üçüncü bir kimsenin mevcut davada bağımsız bir hak iddiasında bulunması demektir. Asli müdahiller aynı geçit güzergahı üzerinde uyuşmazlık çıkartmışlar ve kendi hakları sebebiyle bu güzergahtan lehlerine geçit kurulmasını istemişlerdir. Davacı 118 parsel malikinin geçit ihtiyacını göstererek 482 parsel malikine yönelttiği ve onu hasım aldığı bir davası bulunmamaktadır. Bu durumda mahkemece yapılması gereken iş, davacıya 482 parsel maliki hakkında dava açmak üzere süre tanımak, açılırsa dava dosyalarını birleştirmek ve davayı 482 parsel maliki huzuru ile inceleyip sonuçlandırmak olmalıdır. Taraf teşkili tamamlanmaksızın istem yazılı olduğu şekilde hükme bağlandığından karar bozulmalıdır.
DAVA : Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 16.05.2005 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 18.08.2006 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi dahili davalı Hacer Parlak vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR : Dava, 118 parsel maliki davacı tarafından 119 ve 120 parseller malikleri hasım gösterilerek Türk Medeni Kanununun 747. maddesine dayalı geçit hakkı kurulması istemi ile açılmıştır.
Davaya asli müdahale talebinde bulunan 111 ve 114 parsel sayılı taşınmazlar malikleri, davacının geçit talebinde bulunduğu güzergahtan taşınmazlar lehine geçit kurulmasını istemişler, geçiş yerinin sağlanması için 482 parsel malikini de davaya dahil etmişlerdir.
Mahkemece, asıl davanın kabulü ile 118 parsel yararına 482 parsel üzerinden krokide kırmızı ile boyalı güzergahtan geçit tesis edilmiş, davaya müdahil olanların davasının geçit bedeli depo etmediklerinden reddine karar verilmiştir.
Hükmü, 482 parsel maliki Hacer Parlak temyiz etmiştir.
Burada hemen belirtilmelidir ki, 118 parsel maliki davacının üzerinde geçit kurulan 482 parsel maliki Hacer Parlak’a yönelttiği bir dava yoktur. 482 parsel maliki Hacer 111 ve 114 parsellerin maliklerinin açtığı dava ve onların isteği üzerine davada taraf olmuştur. Asli müdahale talebinde bulunanların geçit hakkı istemine ilişkin davaları reddedilmiş, hüküm onlar tarafından temyiz edilmemiştir.
Asli müdahale, bir şey veya hak üzerinde taraflar arasında çıkan uyuşmazlıkta dava davam ederken üçüncü bir kimsenin mevcut davada bağımsız bir hak iddiasında bulunması demektir. Aslında, 111 ve 114 parsel maliki asli müdahiller aynı geçit güzergahı üzerinde uyuşmazlık çıkartmışlar ve kendi hakları sebebiyle bu güzergahtan lehlerine geçit kurulmasını istemişlerdir. Az yukarıda sözü edildiği üzere de, 482 parsel maliki Hacer var olan müdahale sebebi ile davaya katılmıştır. Görülüyor ki, davacı 118 parsel malikinin geçit ihtiyacını göstererek 482 parsel malikine yönelttiği ve onu hasım aldığı bir davası bulunmamaktadır.
Bu durumda mahkemece yapılması gereken iş, davacıya 482 parsel maliki hakkında dava açmak üzere süre tanımak, açılırsa dava dosyalarını birleştirmek ve davayı 482 parsel maliki huzuru ile inceleyip sonuçlandırmak olmalıdır. Taraf teşkili tamamlanmaksızın istem yazılı olduğu şekilde hükme bağlandığından karar bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, 27.02.2008 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
T.C.
YARGITAY
16. HUKUK DAİRESİ
E. 2011/6211
K. 2011/4384
T. 19.9.2011
• KADASTRO TESPİTİNDEN DOĞAN DAVA ( Hazine’nin Yargılama Sırasında Taşınmazların Mer’a Vasfında Olduğunu İddia Ederek Sınırlandırılmasını Talep Ettiği/Harçtan Muaf Olduğu – Asli Müdahil Sıfatının Kabul Edileceği/Davası Hakkında Olumlu ya da Olumsuz Bir Karar Verilmesi Gereği )
• HARÇ MUAFİYETİ ( Kadastro Tespitinden Doğan Dava/Yargılama Sırasında Hazine’nin Taşınmazların Mer’a Vasfında Olduğunu İddia Ederek Sınırlandırılmasını Talep Ettiği – Harçtan Muaf Olduğu )
• HAZİNENİN HARÇTAN MUAF OLMASI ( Kadastro Tespitinden Doğan Dava/Yargılama Sırasında Hazine’nin Taşınmazların Mer’a Vasfında Olduğunu İddia Ederek Sınırlandırılmasını Talep Ettiği – Harçtan Muaf Olduğu )
• ASLİ MÜDAHALE ( Kadastro Tespitinden Doğan Dava/Yargılama Sırasında Hazine’nin Taşınmazların Mer’a Vasfında Olduğunu İddia Ederek Sınırlandırılmasını Talep Ettiği – Hazinenin Feri Müdahil Değil Asli Müdahil Olduğunun Kabul Edileceği )
• HÜKMÜN DAVA KAPSAMI DIŞINA ÇIKILARAK KURULMASI ( Kadastro Tespitinden Doğan Dava – Hakkında Hüküm Kurulan Bölümlerin Dava Dışı Başka Taşınmaz İçinde Kaldığı Anlaşıldığı Halde Bu Bölümler Hakkında Hüküm Kurulmasının İsabetsiz Olduğu )
492/m. 13/j
ÖZET : Kadastro tespitinden doğan davada, Hazine, yargılama sırasında çekişmeli taşınmazların mer’a vasfında olduğunu iddia ederek sınırlandırılmasını istemekle, bağımsız hak talebiyle davaya katılmış olup, harçtan muaftır. Mahkemece, Hazine ‘nin davaya asli müdahil sıfatıyla katıldığını kabul etmek gerekir. Davacı Belediye Başkanlığı yanında davaya fer’i olarak katıldığının kabul edilmesi ve davası hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemesi,
Mahkemece, hakkında hüküm kurulan bölümlerin dava dışı başka taşınmaz içinde kaldığı anlaşıldığı halde bu bölümler hakkında da dava kapsamı dışına çıkılarak hüküm kurulması hukuka aykırıdır.
DAVA : Taraflar arasında kadastro tespitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, gereği görüşüldü:
KARAR : Kadastro sırasında 142 ada 58 ve 60 parsel sayılı 12.380,73 ve 14.780,71 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalı S. adına tespit edilmiştir. Davacılardan N.M., miras yoluyla gelen hakka dayanarak miras payının adına tescili istemiyle, davacı Belediye Başkanlığı ise çekişmeli taşınmazların mer’a olduğu iddiasına dayanarak Belediye adına tescili istemiyle dava açmışlardır. Yargılama sırasında Hazine, çekişmeli taşınmazların mer’a vasfıyla sınırlandırılmasını talep ederek davaya katılmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda, davacıların davalarının kısmen kabulüne, hükme esas alınan ve fen bilirkişisi tarafından düzenlenen rapor ve haritada çekişmeli 142 ada 58 parsel sayılı taşınmazın ( A) ve ( C) harfleriyle gösterilen toplam 6.779,68 metrekare yüzölçümündeki bölümünün 2/18 payının davacı N.M., kalan paylarının ise davalı adına tesciline, 142 ada 50 parsel sayılı taşınmazın ( B) ve ( D) harfleriyle gösterilen toplam 16.744,64 metrekare yüzölçümündeki bölümü ile çekişmeli 142 ada 60 parsel sayılı taşınmazın tamamının mer’a vasfıyla sınırlandırılmasına karar verilmiş; hüküm, müdahil davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Hükmü temyiz eden Hazine, yargılama sırasında, çekişmeli taşınmazların mer’a vasfında olduğunu iddia ederek sınırlandırılmasını istemekle, bağımsız hak talebiyle davaya katılmıştır. Hazine harçtan muaf bulunmaktadır. Hal böyle olunca mahkemece, Hazine’nin davaya, asli müdahil sıfatıyla katıldığını kabul etmek gerekirken, yanılgıya düşülerek davacı Belediye Başkanlığı yanında davaya fer’i olarak katıldığının kabul edilmesinde ve davası hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemesinde isabet bulunmamaktadır. Diğer taraftan kadastro hakimi, hakkında dava açılan taşınmazlarla sınırlı olarak infazı kabil doğru sicil oluşturmak zorundadır. Mahkemece, hakkında hüküm kurulan ( A) ve ( B) bölümlerinin dava dışı 142 ada 85 parsel sayılı taşınmaz içinde kaldığı anlaşıldığı halde bu bölümler hakkında da hüküm kurulmak suretiyle dava kapsamının dışına çıkılmış, 142 ada 58 parsel sayılı taşınmaz ise hükümde 142 ada 50 parsel sayılı taşınmaz olarak yazılmakla infazda tereddüt oluşacak şekilde hüküm kurulmuştur.
SONUÇ : Müdahil davacı Hazine vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden usul ve yasaya aykırı hükmün ( BOZULMASINA), bozma nedenine göre sair yönlerin incelenmesine yer olmadığına, 19.09.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
7. HUKUK DAİRESİ
E. 2010/4395
K. 2010/5974
T. 20.10.2010
• KATILMA İSTEMİ ( Vakfın Mahkemeye Verdiği Müdahale Dilekçeleri İle Taşınmazın 1/2 Payını Davacıdan Bağış Yolu İle Devir ve Teslim Aldığını İleri Sürdüğüne Göre Davaya Asli Müdahil Olarak Katılmasında Hukuki Yararının Bulunduğu )
• HUKUKİ YARAR ( Vakfın Mahkemeye Verdiği Müdahale Dilekçeleri İle Taşınmazın 1/2 Payını Davacıdan Bağış Yolu İle Devir ve Teslim Aldığını İleri Sürdüğüne Göre Davaya Asli Müdahil Olarak Katılabileceği )
• ASLİ MÜDAHALE ( Vakfın Mahkemeye Verdiği Müdahale Dilekçeleri İle Taşınmazın 1/2 Payını Davacıdan Bağış Yolu İle Devir ve Teslim Aldığını İleri Sürdüğüne Göre Davaya Asli Müdahil Olarak Katılmasında Hukuki Yararının Bulunduğu )
1086/m.83
ÖZET : H. Eğitim Vakfı, mahkemeye verdiği müdahale dilekçeleri ile taşınmazın 1/2 payını davacıdan bağış yolu ile devir ve teslim aldığını ileri sürdüğüne göre, davaya asli müdahil olarak katılmasında hukuki yararının bulunduğunun kabulü gerekir.
DAVA : Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay’ca duruşmalı olarak incelenmesi istenilmiş ve isteğin kanuni süresinde olduğu anlaşılmış ise de hüküm tarihinde taşınmazın değeri kanunda murafaa için öngörülen 14510 TL’yi geçmediği anlaşıldığından duruşma isteminin reddine, dosyanın evrak üzerinde incelenmesine karar verildi. Gereği görüşüldü:
KARAR : Mahkemece, Hubyar Eğitim Vakfı’nın katılma talebinin 20.02.2007 ve 31.03.2008 tarihli celselerde reddine karar verilmiş ise de, verilen karar dosya içeriğine ve yasal düzenlemelere uygun düşmemiştir.
Hubyar Eğitim Vakfı, mahkemeye verdiği 15.11.206 ve 6.2.2008 tarihli müdahale dilekçeleri ile taşınmazın 1/2 payını davacı Mustafa Temel’den bağış yolu ile devir ve teslim aldığını ileri sürdüğüne göre, davaya asli müdahil olarak katılmasında hukuki yararının bulunduğunun kabulü gerekir.
SONUÇ : Hal böyle olunca mahkemece asli müdahale talebinde bulunan Hubyar Eğitim Vakfı’nın müdahale talebinin kabulü ile iddia ve delillerinin sorulup saptanması ve sonucuna göre bir hüküm oluşturulması gerekirken, yöntemine uygun müdahale talebinin yersiz gerekçe ile reddine karar verilmesi isabetsiz, Hubyar Eğitim Vakfının temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin ödenen temyiz harçlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin ödenen temyiz harçlarının istek halinde hükmü temyiz eden taraflara iadesine, 20.10.2010 gününde oybirliği ile karar verildi.
T.C.
YARGITAY
20. HUKUK DAİRESİ
E. 2012/3350
K. 2012/4659
T. 27.3.2012
• TAPU İPTALİ VE TESCİL (Tespitten Önceki Haklara Dayanılarak Asli Müdahil Olarak Davaya Katılan Kişilerle İlgili Olarak Uyuşmazlıkları Çözümleme Görevinin Kadastro Mahkemelerine Ait Olduğu)
• ASLİ MÜDAHALE (Tapu İptali ve Tescil – Görev Konusunun Kamu Düzeniyle İlgili Olduğu/Dava Açıldığı Tarihte Kadastro Mahkemesinde Derdest Bir Dava Bulunduğuna Göre Eldeki Davanın Derdest Davalara Katılma Olduğu)
• DERDEST DAVA (Tapu İptali ve Tescil – Dava Açıldığı Tarihte Kadastro Mahkemesinde Görülmekte Olan Bir Dava Bulunduğuna Göre Eldeki Davanın Derdest Davalara Katılma Olduğu)
• GÖREV (Tapu İptali ve Tescil – Tespitten Önceki Haklara Dayanılarak Asli Müdahil Olarak Davaya Katılan Kişilerle İlgili Olarak Uyuşmazlıkları Çözümleme Görevinin Kadastro Mahkemelerine Ait Olduğu)
3402/m.12/3,26/D
ÖZET : Dava, zilyetlik nedeniyle kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanılan 3402 sayılı Yasa’nın 12/3. maddesindeki on yıllık hak düşürücü süre içinde açılan tapu iptali ve tescile ilişkindir. Eldeki davanın açıldığı tarihte kadastro mahkemesinde görülmekte olan bir dava (derdest) bulunduğuna göre, eldeki dava 3402 sayılı Yasa’nın 26/D maddesi anlamında derdest davalara katılmadır. 3402 sayılı Yasa ‘nın 26/D maddesi gereğince tespitten önceki haklara dayanılarak asli müdahil olarak davaya katılan kişilerle ilgili olarak uyuşmazlıkları çözümleme görevi kadastro mahkemelerine aittir. Görev konusu kamu düzeniyle ilgili olduğundan, yargılamanın her aşamasında mahkemece re’sen nazara alınması gerekir.
DAVA : Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davacı tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı, dava dilekçesinde sınırlarını bildirdiği ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile lehine edinme koşulları oluşan yaklaşık 20 dönümlük taşınmazının, 2007 yılında yapılan kadastro sırasında 101 ada 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11 ve 12 parsel sayılı taşınmazlar içinde bırakıldığı iddiasıyla dava açmıştır. Mahkemece, davacının davasının reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, zilyetlik nedeniyle kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanılan 3402 sayılı Yasa’nın 12/3. maddesindeki on yıllık hak düşürücü süre içinde açılan tapu iptali ve tescile ilişkindir.
Davacının dava ettiği ve fen bilirkişinin raporuna ekli krokide (A) ile gösterilen 1876,25 m2’lik taşınmaz bölümünün 101 ada 1 sayılı orman parseli, aynı krokide (B) ile gösterilen 7837,76 m2’lik taşınmaz bölümünün ise 101 ada 10 sayılı mer’a parseli içinde kaldığı anlaşılmaktadır. Davacı, orman ve mer’a niteliği ile Hazine adına tespit ve tescil edilen taşınmazların bir bölümü üzerinde zilyetliğe dayanarak tapu iptali ve adına tescili istemi ile dava açmıştır. Ne var ki; Dairenin geri çevirme kararı ile çekişmeli taşınmazlardan 101 ada 1 sayılı parselin Ardahan Kadastro Mahkemesi’nin 2008/158, 101 ada 10 parselin ise, yine aynı mahkemenin 2011/35 sayılı dosyalarında davalı oldukları anlaşılmıştır. Bu durumda; eldeki davanın açıldığı tarihte görülmekte olan bir dava (derdest) bulunduğuna göre, eldeki bu dava 3402 sayılı Yasa’nın 26/D maddesi anlamında derdest davalara katılmadır. 3402 sayılı Yasa’nın 26/D maddesi gereğince tespitten önceki haklara dayanılarak asli müdahil olarak davaya katılan kişilerle ilgili olarak uyuşmazlıkları çözümleme görevi kadastro mahkemelerine aittir.
Görev konusu kamu düzeniyle ilgili olduğundan, yargılamanın her aşamasında mahkemece re’sen nazara alınması gerekir. Bu durumda; mahkemece, dava dilekçesinin görev yönünden reddine, dosyanın görevli kadastro mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere işin esası hakkında kesin hüküm oluşturacak biçimde karar verilmiş olması doğru değildir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı gerçek kişinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer yönlerin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, 27.03.2012 günü oybirliği ile karar verildi.
T.C.
YARGITAY
16. HUKUK DAİRESİ
E. 2009/3932
K. 2009/4229
T. 15.6.2009
• GÖREV ( Kadastro Hakimi Dava Konusu Parselle İlgili Olarak Süresi İçinde Açılan Davaları Çözümlemekle Yükümlü Olduğu Gibi Kadastro Mahkemesine Dava Açıldıktan Sonra Tespitten Önceki Haklara Dayanılarak Asli Müdahil Olarak Davaya Katılanların İddiaları İle İlgili Uyuşmazlıkları da Çözmek Zorunda Olduğu )
• KADASTRO TESPİTİNDEN DOĞAN DAVA ( Süresi İçinde Açılan Davaları Çözümlemekle Yükümlü Olduğu Gibi Kadastro Mahkemesine Dava Açıldıktan Sonra Tespitten Önceki Haklara Dayanılarak Asli Müdahil Olarak Davaya Katılanların İddiaları İle İlgili Uyuşmazlıkları da Çözmek Zorunda Olduğu )
• ASLİ MÜDAHİL ( Kadastro Tespitinden Doğan Dava – Kadastro Hakimi Kadastro Mahkemesine Dava Açıldıktan Sonra Tespitten Önceki Haklara Dayanılarak Asli Müdahil Olarak Davaya Katılanların İddiaları İle İlgili Uyuşmazlıkları da Çözmek Zorunda Olduğu )
3402/m.11, 26
ÖZET : Mahkemece Hazinenin müdahale talebi askı ilan süresi bittikten sonra yapıldığı, askı ilan süresinde dava açan davacının da davacı olma sıfatı bulunmadığından dava şartının bulunmadığı gerekçesi ile davasının reddine karar verilmiş ise de; Mahkemenin kabulü dosya kapsamına uygun bulunmamaktadır. Kadastro Hakimi 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 11. maddesi uyarınca dava konusu parselle ilgili olarak süresi içinde açılan davaları çözümlemekle yükümlü olduğu gibi, anılan kanunun 26/D maddesi uyarınca Kadastro Mahkemesine dava açıldıktan sonra tespitten önceki haklara dayanılarak asli müdahil olarak davaya katılanların iddiaları ile ilgili uyuşmazlıkları da çözmek zorundadır. Davacı C.’in kadastro tespitine süresi içinde itiraz ederek açtığı davaya, yargılama sırasında Hazine taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu iddiası ile müdahil davacı olarak katılmıştır. Müdahil sıfatını kazanmak yönünden davacının süresi içinde davasını açması yeterli olduğundan Hazine yönünden tarafların iddia ve savunmaları ile ilgili deliller toplanıp birlikte değerlendirilerek hüküm kurulması gerekir.
DAVA : Taraflar arasında kadastro tesbitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, gereği görüşüldü:
KARAR : Kadastro sırasında 130 ada 71 parsel sayılı 2011.83 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz irsen ve taksimen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle 1/2 payı A., 1/2 payı ise H. mirasçıları adına tespit edilmiştir. Davacı C., yasal süresi içinde taşınmazın köye ait boş arazi olduğu iddiasına dayanarak dava açmıştır. Yargılama sırasında Hazine taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu iddiasına dayanarak davaya katılmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda dava şartı bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine ve çekişme konusu 130 ada 71 sayılı parselin tespit gibi tesciline karar verilmiş; hüküm davacı C. ve müdahil Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve davacı çekişmeli taşınmazın Hazine adına tescilini istediğinden davacı sıfatının bulunmamasına göre yerinde olmayan temyiz itirazlarının REDDİNE,
2- Müdahil Hazinenin temyiz itirazlarına gelince; Mahkemece Hazinenin müdahale talebi askı ilan süresi bittikten sonra yapıldığı, askı ilan süresinde dava açan davacının da davacı olma sıfatı bulunmadığından dava şartının bulunmadığı gerekçesi ile davasının reddine karar verilmiş ise de; Mahkemenin kabulü dosya kapsamına uygun bulunmamaktadır. Kadastro Hakimi 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 11. maddesi uyarınca dava konusu parselle ilgili olarak süresi içinde açılan davaları çözümlemekle yükümlü olduğu gibi, anılan kanunun 26/D maddesi uyarınca Kadastro Mahkemesine dava açıldıktan sonra tespitten önceki haklara dayanılarak asli müdahil olarak davaya katılanların iddiaları ile ilgili uyuşmazlıkları da çözmek zorundadır. Davacı C.’in kadastro tespitine süresi içinde itiraz ederek açtığı davaya, yargılama sırasında Hazine taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu iddiası ile müdahil davacı olarak katılmıştır.
SONUÇ : Müdahil sıfatını kazanmak yönünden davacının süresi içinde davasını açması yeterli olduğundan Hazine yönünden tarafların iddia ve savunmaları ile ilgili deliller toplanıp birlikte değerlendirilerek sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, yazılı olduğu şekilde hüküm kurulmuş olması isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde bulunduğundan, kabulü ile hükmün Hazine yönünden BOZULMASINA, 15.06.2009 gününde oybirliği ile karar verildi.