Asli Zamanaşımı Hakkında Yargıtay Kararları
T.C.
YARGITAY
8. CEZA DAİRESİ
E. 2011/2262
K. 2011/2771
T. 5.4.2011
• ZAMANAŞIMI ( Kamu Davasında Kadastro Mahkemesi’nin Davalarının Bekletici Mesele Yapılması – Zamanaşımını Durdurduğu/Dava Zamanaşımının Dolduğu Gerekçesiyle Ortadan Kaldırma Kararı Verilemeyeceği )
• BEKLETİCİ MESELE ( Kamu Davasında Kadastro Mahkemesi’nin Davalarının Bekletici Mesele Yapılması – Dava Zamanaşımının Dolduğu Gerekçesiyle Ortadan Kaldırma Kararı Verilemeyeceği/Zamanaşımını Durdurduğu )
• SAVUNMASI ALINMAYAN SANIKLAR ( Haklarında Savunmalarının Alındığı Tarihten Hüküm Tarihine Kadar Asli Zamanaşımının Dolduğu Gerekçesiyle Ortadan Kaldırma Kararı Verilmesinin Bozmayı Gerektirdiği )
• ASLİ ZAMANAŞIMI ( Kamu Davası – Savunmaları Alınmayan Sanıklar Haklarında Başlamayacağı )
765/m. 104, 107
ÖZET : Kadastro Mahkemesi’nin davalarının bekletici mesele yapılmasının, zamanaşımını durdurduğu gözetilerek, yargılamaya devamla bu davaların sonucuna göre sanıkların hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken, dava zamanaşımının dolduğu gerekçesiyle ortadan kaldırma kararı verilmesi,
Savunmaları alınmayan sanıklar hakkında da savunmalarının alındığı tarihten hüküm tarihine kadar asli zamanaşımının dolduğu gerekçesiyle ortadan kaldırma kararı verilmesi, bozmayı gerektirir.
DAVA : Gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : 1-) Gerekçeli karar başlığına katılanın adının yazılmaması,
2-) Beykoz Kadastro Mahkemesi’nin 1999/37 ve 1999/2 esas sayılı davalarının bekletici mesele yapılmasının 765 Sayılı T.C.K.nun 107. maddesi uyarınca zamanaşımını durdurduğu gözetilerek, yargılamaya devamla bu davaların sonucuna göre sanıkların hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken, dava zamanaşımının dolduğu gerekçesiyle ortadan kaldırma kararı verilmesi,
3-) Kabul ve uygulamaya göre de:
Savunmaları alınmayan sanıklar hakkında da savunmalarının alındığı tarihten hüküm tarihine kadar asli zamanaşımının dolduğu gerekçesiyle ortadan kaldırma kararı verilmesi,
SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş katılanların temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümün bu sebeplerden dolayı istem gibi ( BOZULMASINA ), 5.4.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
7. CEZA DAİRESİ
E. 2005/6496
K. 2006/12208
T. 19.6.2006
• VERGİ USUL KANUNUNA MUHALEFET ( Müsnet Suçun Kanunda Gösterilen Cezasının Türü ve Üst Sınırına Göre Tabi Olduğu 765 Sayılı TCK’nun 102/4. Maddesinde Öngörüldüğü )
• ASLİ ZAMANAŞIMI ( 213 Sayılı Kanuna Muhalefet – Kanunda Gösterilen Cezasının Türü ve Üst Sınırına Göre Tabi Olduğu 765 Sayılı TCK’nun 102/4. Maddesinde Öngörüldüğü )
• KAMU DAVASININ ORTADAN KALDIRILMASI ( Öngörülen Asli Zamanaşımının Sanığın Savunmasının Alındığı Tarihten Hükmün Verildiği Tarihe Kadar Tahakkuk Etmesi Nedeniyle )
765/m.102/4
ÖZET : Müsnet suçun kanunda gösterilen cezasının türü ve üst sınırına göre tabi olduğu 765 Sayılı TCK’nun 102/4. maddesinde öngörülen asli zamanaşımının, sanığın savunmasının alındığı 28.12.1999 tarihinden hükmün verildiği 17.2.2005 tarihine kadar tahakkuk ettiği gözetilmeden kamu davasının ortadan kaldırılması yerine sanığın beraatine karar verilmesi, isabetsizdir.
DAVA : 213 sayılı kanuna muhalefetten sanık, Yücel Tezcan hakkında yapılan duruşma sonunda;
Sanığın beraatine dair KÜÇÜKÇEKMECE 4. Asliye Ceza Mahkemesinden verilen 17.2.2005 tarihli hükmün Yargıtayca incelenmesi müdahil vekili tarafından süresinde istenilerek dava evrakı Cumhuriyet Başsavcılığının bozma ve ortadan kaldırma isteyen 2.5.2005 tarihli tebliğnamesiyle daireye verilmekle dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra Türk Milleti adına gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Müsnet suçun kanunda gösterilen cezasının türü ve üst sınırına göre tabi olduğu 765 Sayılı TCK.nun 102/4. maddesinde öngörülen asli zamanaşımının, sanığın savunmasının alındığı 28.12.1999 tarihinden hükmün verildiği 17.2.2005 tarihine kadar tahakkuk ettiği gözetilmeden kamu davasının ortadan kaldırılması yerine sanığın beraatine karar verilmesi,
SONUÇ : Yasaya aykırı, müdahil vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün BOZULMASINA, sanık hakkında açılan kamu davasının gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle 5237 sayılı yasanın 66. maddesi uyarınca DÜŞÜRÜLMESİNE, 19.06.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
CEZA GENEL KURULU
E. 2007/10-68
K. 2007/93
T. 17.4.2007
• ASLİ ZAMANAŞIMI ( Sanıkların Sorgularının Yapıldığı Tarihten Sonra Zamanaşımını Kesen veya Durduran Başka Bir İşlem Yapılmadığından 5 Yıllık Asli Zamanaşımı Süresinin İnceleme Tarihi İtibarıyla Dolduğu )
• NAS’I IZRAR ( Açılmış Bulunan Kamu Davalarının Başka Hiçbir İşlem Yapılmaksızın Asli Dava Zamanaşımı Süresinin Dolmuş Olması Nedeniyle Düşürülmesi Gerektiği – Devlet Malına Zarar Verme )
• KAMU DAVASININ DÜŞÜRÜLMESİ ( Nas’ı Izrar Suçundan Açılmış Bulunan Davaların Başka Hiçbir İşlem Yapılmaksızın Asli Dava Zamanaşımı Süresinin Dolmuş Olması Nedeniyle Düşürülmesi Gerektiği )
• DEVLET MALINA ZARAR VERME ( Sanıkların Sorgularının Yapıldığı Tarihten Sonra Zamanaşımını Kesen veya Durduran Başka Bir İşlem Yapılmadığından 5 Yıllık Asli Zamanaşımı Süresinin İnceleme Tarihi İtibarıyla Dolduğu )
765/m.102/4
1412/m.322
5271/m.223/8
ÖZET : Yargılama sırasında; sanıkların sorgularının yapıldığı 21.05.2001 tarihinden sonra zamanaşımını kesen veya durduran başka bir işlem yapılmadığından, 765 sayılı Yasanın 102/4. maddesindeki 5 yıllık asli zamanaşımı süresinin inceleme tarihi itibarıyla dolmuş olduğu anlaşılmaktadır.
Belirtilen nedenle; Yerel Mahkeme hükmünün bozulmasına hükmedilmeli ancak sanıklar hakkında nas’ı ızrar suçundan açılmış bulunan kamu davalarının başka hiçbir işlem yapılmaksızın, asli dava zamanaşımı süresinin dolmuş olması nedeniyle düşürülmesine CYUY.nın halen geçerliliğini sürdüren 322. maddesinin tanıdığı yetki uyarınca Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nca karar verilmelidir.
DAVA : Devlet malına zarar verme suçundan yapılan yargılama sonunda; sanıklar Murat Yağmakan ve Hasan Adıbelli’nin beraatlarına ilişkin İzmir 4. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 16.07.2001 gün ve 562-709 sayılı hükmün katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; Yargıtay 4. Ceza Dairesince yapılan inceleme sonucunda 04.12.2001 gün ve 25852-24982 sayı ile; eksik soruşturma nedeniyle bozma kararı verildikten sonra; İzmir 4. Asliye Ceza Mahkemesince 05.03.2002 gün ve 98-190 sayı ile direnme kararı verilerek, önceki kararda olduğu gibi sanıkların beraatlarına hükmedilmiş ve bu hükmün de katılan vekili tarafından temyiz edilmesi sebebiyle, Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nda yapılan inceleme neticesinde; 08.10.2002 gün ve 199-347 sayı ile; “… İnceleme konusu olayda ise, İzmir Devlet Güvenlik Mahkemesinde açılan, sanıkları ve eylemleri aynı olan kamu davasına ait dosya Yerel Mahkemece getirtilerek incelenmemiş, davalardan hangisinin önce açıldığı ve ulaştığı aşama ile sonucu belirlenmemiş, dolayısıyla yargılama koşulunun olayda gerçekleşip gerçekleşmediği araştırılmamıştır. Bu itibarla, yukarıda açıklandığı üzere Yerel Mahkemece iki yönden Usul Yasasına aykırı davranıldığından, diğer yönleri incelenmeyen hükmün öncelikle bu usuli nedenlerle bozulmasına karar verilmelidir.” açıklamasıyla; Yerel Mahkeme direnme hükmünün öncelikle açıklanan iki usuli nedenden dolayı bozulmasına, dosyanın yerine gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine…” karar verilmiştir.
Bu kez; İzmir 4. Asliye Ceza Mahkemesince 31.03.2003 gün ve 1085-216 sayı ile; “…Sanıklar hakkında aynı konuda daha önce İzmir DGM’nin 2001/103-2002/176 sayılı dava dosyasında kamu davası sonuçlandırılmış olmakla sanıklar hakkındaki mahkememizdeki davanın mükerrer olduğu görülmekle sanıklar hakkında Yargıtay Ceza Genel Kurulu Kararında belirtildiği üzere yargılama koşulunun oluşmadığı görülmekle kamu davasının reddine karar vermek gerekmiştir.” gerekçesi ile; CMUK.nun 253/2. maddesi gereğince kamu davasının reddine hükmedilmekle; hükümlerin katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; Yargıtay 10. Ceza Dairesince 01.03.2004 gün ve 7850-2215 sayı ile; “…nas’ı ızrar suçuna hasren yapılan incelemede: …sanıkların TCK.nun 516/ilk, 522. maddeleri uyarınca mahkumiyetlerine karar verilmesi gerekirken, Yargıtay Ceza Genel Kurulu Kararı yanlış değerlendirilerek yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi…” yasaya aykırı görülerek nas’ı ızrar suçundan kurulan hükümlerin bozulmasına karar verilmiştir. İzmir 4. Asliye Ceza Mahkemesince 17.05.2004 gün ve 376-410 sayı ile; red kararında ısrar edilmiştir.
Katılan vekili tarafından temyiz edilen hükümleri havi dosya, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 14.06.2005 gün ve 253637 sayılı ve onama istekli tebliğnamesi ile sehven Yargıtay 11. Ceza Dairesine, Yargıtay 11. Ceza Dairesinin 03.04.2006 gün ve 4592-2554 sayılı kararı ile de Yargıtay 9. Ceza Dairesine gönderildikten sonra, nihayet Yargıtay 9. Ceza Dairesince tebligat eksikliklerinin tamamlattırılmasının ardından 19.02.2007 gün ve 6610-1174 sayılı görevsizlik kararı ile Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına, oradan da Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle Yargıtay Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Ceza Genel Kurulu’nda her iki sanık hakkında nas’ı ızrar suçundan verilen kararlara hasren yapılan incelemede;
Soruşturma ve kovuşturma evresinde hukuka uygun yöntemle derlenen bilgi ve belgelere göre;
1- Yargılama konusu maddi olayın;
“15.01.2001 günü sanıklar Murat Yağmakan ve Hasan Adıbelli’nin dosyamıza intikal etmeyen başka bazı sanıklarla birlikte İzmir Kadifekale, Kosova Mahallesi son durakta İzmir Büyükşehir Belediyesine ait olup, şoför Ergün Erkal’ın kullandığı 93-238 plakalı otobüse taş atmak suretiyle saldırıp 6 adet camını kırdıkları ve bu suretle devlet malına zarar verdikleri” tarzında gerçekleştiği,
2- Yargıtay 10. Ceza Dairesi ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nca çözümlenmesi gereken hukuki ihtilafın;
Aynı eylem hakkında daha önce başka bir mahkemece karar verilip verilmediğine, dolayısıyla suçun sübutuna ilişkin olduğu,
3- Ön Mesele:
Davanın esasına geçilmeden önce, zamanaşımı süresinin dolup dolmadığının ön mesele olarak görüşüldüğü,
4- Değerlendirme,
765 sayılı Yasanın 102. maddesine göre; “Kanunda başka türlü yazılmış olan ahvalin maadasında hukuku amme davası bu maddede yazılı sürelerin geçmesiyle ortadan kalkar.” Yasadaki cezasının üst sınırı 5 yıl ve daha aşağı olan suçlar için asli dava zamanaşımı süresi 102. maddenin 4. fıkrasında 5 yıl olarak belirlenmiştir. Zamanaşımını kesen sebepler ise Yasanın 104. maddesinde sayılmıştır. Buna göre; mahkumiyet hükmü, yakalama, tevkif, celp veya ihzar müzekkereleri, adli makamlar huzurunda maznunun sorguya çekilmesi, maznun hakkında son tahkikatın açılmasına dair olan karar veya iddianame ile zamanaşımı süresi kesilir. 105. maddede ise ayrık bir durum vardır. Maddenin 1. fıkrasında; Kanunun bir seneden aşağı zamanaşımı süresi tayin ettiği hallerde her türlü usul işleminin zamanaşımını keseceği düzenlenmiştir. Buna karşılık; beraat kararı, sanıktan bozmaya karşı diyeceklerinin sorulması ve Yargıtay Kararı zamanaşımını kesen sebepler arasında bulunmamaktadır.
Zamanaşımını kesen bir sebebin bulunması halinde, zamanaşımı kesilme gününden itibaren yeniden işlemeye başlayacaktır.
Yasanın 107. maddesinde ise zamanaşımı süresinin durması düzenlenmiştir.
Somut olayda;
Sanıklar hakkında dava açılırken sevk maddesi her ne kadar 516/3 olarak yazılmış ise de; iddianame metnindeki anlatımın 765 sayılı Yasanın 516/1. maddesindeki suça ilişkin olduğu, bunun yanında; Yargıtay 10. Ceza Dairesinin 01.03.2004 gün ve 7850-2215 sayılı bozma kararında da, açıkça eylemin 765 sayılı Yasanın 516/1. maddesindeki suçu oluşturduğu kabul edilmiştir.
Bu nedenlerle zamanaşımı süresi hesaplanırken, 765 sayılı Yasanın 516/3. madde ve fıkrası değil, 516/1. madde ve fıkrası nazara alınmalıdır.
Buna göre; yargılama sırasında; sanıkların sorgularının yapıldığı 21.05.2001 tarihinden sonra zamanaşımını kesen veya durduran başka bir işlem yapılmadığından, 765 sayılı Yasanın 102/4. maddesindeki 5 yıllık asli zamanaşımı süresinin inceleme tarihi itibarıyla dolmuş olduğu anlaşılmaktadır.
Belirtilen nedenle; Yerel Mahkeme hükmünün bozulmasına hükmedilmeli ancak sanıklar hakkında nas’ı ızrar suçundan açılmış bulunan kamu davalarının başka hiçbir işlem yapılmaksızın, asli dava zamanaşımı süresinin dolmuş olması nedeniyle düşürülmesine CYUY.nın halen geçerliliğini sürdüren 322. maddesinin tanıdığı yetki uyarınca Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nca karar verilmelidir.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle;
1- Yerel Mahkeme direnme hükmünün BOZULMASINA,
2- Ancak aykırılığın düzeltilmesi yeniden yargılama icrasını gerektirmediğinden, sanıklar Murat Yağmakan ve Hasan Adıbelli hakkında nas’ı ızrar suçundan açılmış olan kamu davalarının; halen geçerliliği devam eden 1412 sayılı CMUK.nun 322. maddesindeki yetkiye istinaden; 765 sayılı TCK.nun 102/4. maddesindeki asli dava zamanaşımı süresinin dolması nedeniyle 5271 sayılı CMK.nun 223/8. maddesi uyarınca DÜŞÜRÜLMESİNE,
3- Dosyanın mahalline iadesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 17.04.2007 günü oybirliği ile karar verildi.
T.C.
YARGITAY
17. HUKUK DAİRESİ
E. 2005/6264
K. 2005/7217
T. 30.6.2005
• MAL BEYANINDA BULUNMAMAK SUÇU ( Asli Zamanaşımının Dolmuş Bulunması – Davanın Ortadan Kaldırılması Gereği )
• ASLİ ZAMANAŞIMlNIN DOLMASI ( Davanın Ortadan Kaldırılması Gereği – Mal Beyanında Bulunmamak Suçu )
• DAVANIN ORTADAN KALDIRILMASI GEREĞİ ( Mal Beyanında Bulunmamak Suçu – Asli Zamanaşımının Dolmuş Bulunması )
2004/m. 337
765/m. 102/6
ÖZET : Hüküm tarihinden inceleme tarihine kadar suç tarihi itibariyle sanığın lehine olan 765 sayılı TCK.nun 102/6. maddesinde öngörülen 6 aylık asli zamanaşımının dolmuş bulunduğu görüldüğünden ve 29.3.1939 tarih ve 22/31 sayılı İçtihadı Birleştirme Kurulu Kararı uyarınca bu sürenin uzaması da mümkün olmadığından, hükmün bozulması ve davanın ortadan kaldırılması gerekir.
DAVA : Mal beyanında bulunmamaktan sanık M. Y. ‘nin yapılan yargılaması sonunda; İİK.nun 337. maddesi uyarınca 10 gün hafif hapis cezasıyla hükümlülüğüne dair İ. İcra Ceza Mahkemesinden verilen 24.12.2004 gün ve 159 esas 139 karar sayılı hükmün süresi içinde, Yargıtay’ ca incelenmesi sanık tarafından istenilmiş olduğundan dava evrakı C. Başsavcılığından 3.5.2005 günü daireye gönderilmekle incelenip gereği düşünüldü:
KARAR : Hüküm tarihinden inceleme tarihine kadar suç tarihi itibariyle sanığın lehine olan 765 sayılı TCK.nun 102/6. maddesinde öngörülen 6 aylık asli zamanaşımının dolmuş bulunduğu görüldüğünden ve 29.3.1939 tarih ve 22/31 sayılı İçtihadı Birleştirme Kurulu Kararı uyarınca bu sürenin uzaması da mümkün olmadığından,
SONUÇ : Sair yönler incelenmeksizin hükmün bu nedenden dolayı İİK.nun 366. maddesi gereğince BOZULMASINA, CMUK.nun 322/1. ve 765 sayılı TCK.nun 102/6. maddeleri uyarınca davanın ORTADAN KALDIRILMASINA 30.6.2005 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
16. HUKUK DAİRESİ
E. 2003/12514
K. 2004/65
T. 12.1.2004
• MAL BEYANINDA BULUNMAMAK ( Mahkemece Diğer Sanık Hakkındaki Mahkumiyet Kararının Bozulması Üzerine Hakkında Beraat Kararı Kesinleşen Sanık Hakkında da Mahkumiyete Dair Hüküm Kurulmasının Yok Hükmünde Olduğu )
• YOK HÜKMÜNDE KARAR ( Mahkemece Diğer Sanık Hakkındaki Mahkumiyet Kararının Bozulması Üzerine Hakkında Beraat Kararı Kesinleşen Sanık Hakkında da Mahkumiyete Dair Hüküm Kurulması )
• ASLİ ZAMANAŞIMI SÜRESİNİN DOLMASI ( Davanın Ortadan Kaldırılmasına Karar Verilmesi Gereği )
• TEBLİGAT ( C. Savcılarına Tebliğ Olunacak Kararların Kendisine Gösterilmesiyle Olacağı – Görüldüğü Tarihten İtibaren 7 Gün ve Karar Tarihinden İtibaren 1 Ay İçerisinde Temyiz Olunması Gereği )
2004/m.337/1,353/1
7201/m.43
1412/m.322/1
765/m.102/6
ÖZET : Sanıklardan Abdullah hakkında verilen beraat kararı temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir. Mahkemece diğer sanık Uğur hakkındaki mahkumiyet kararının bozulması üzerine hakkındaki beraat kararı kesinleşen sanık Abdullah hakkında da mahkumiyete dair hüküm kurulması yok hükmündedir.
Sanık U. hakkında ise, hüküm tarihinden temyiz inceleme tarihine dek TCK.nun 102/6. maddesinde öngörülen 6 aylık asli zamanaşımı süresi dolduğu gibi, sürenin uzatılması da mümkün olmadığından; davanın ortadan kaldırılmasına karar verilmesi gerekir.
DAVA : Mal beyanında bulunmamak suçundan sanıklar Abdullah ve Uğur’un İİK.nun 337/1. maddesi gereğince 10’ar gün hafif hapis cezası ile cezalandırılmalarına karar verilmiş, hüküm yasal süresi içerisinde yerel C. Savcısı sanıklar tarafından temyiz edildiğinden Yargıtay C. Başsavcılığının bozma ve ortadan kaldırma istemli tebliğnamesiyle dosya Daireye gönderilmiş olmakla, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okunarak gereği görüşüldü:
KARAR : İİK.nun 353/1. maddesi gereğince İcra Ceza Mahkemesi kararlarının tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde C. Savcısı tarafından temyiz edilmesi mümkündür. 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 43. maddesi uyarınca C. Savcılarına tebligat tebliğ olunacak kararların kendisine gösterilmesiyle olur. C. Savcıları tarafından kararın herhalde görüldüğü tarihten itibaren 7 gün ve karar tarihinden itibaren 1 ay içerisinde temyiz olunması gerekir. Dosyada C. Savcısına kararın gösterildiğine dair imza ve belge mevcut değildir. Bu itibarla temyiz dilekçesinin havale edildiği tarih itibariyle temyizi süresinde bulunmuş ve tebliğnamedeki düşünceye iştirak edilmemiştir.
Sanıklardan Abdullah hakkında verilen 26.6.2002 tarih ve 2002/972 esas, 2002/6412 sayılı beraat kararı temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir. Mahkemece diğer sanık Uğur hakkındaki mahkumiyet kararının Onyedinci Hukuk Dairesinin 28.11.2002 gün ve 2002/11227 esas, 2002/11650 sayılı ilamla bozulması üzerine hakkındaki beraat kararı kesinleşen sanık Abdullah hakkında da mahkumiyete dair yazılı şekilde hüküm kurulması yok hükmündedir. Bu itibarla, bu sanık yönünden Yargıtay C. Başsavcılığının zamanaşımı nedeniyle davanın ortadan kaldırılması talebine katılınmamıştır. Mahkemenin sanık Abdullah hakkındaki yok hükmündeki kararının bu nedenle (BOZULMASINA),
Sanık Uğur hakkındaki temyize gelince;
Hüküm tarihinden temyiz inceleme tarihine kadar TCK.’nun 102/6. maddesinde öngörülen 6 aylık asli zamanaşımı süresi dolmuştur. 29.3.1939 tarih 22/31 sayılı içtihadı Birleştirme Kararı uyarınca bu sürenin uzaması mümkün değildir.
SONUÇ : Sair yönler incelenmeksizin hükmün zamanaşımı nedeniyle İİK.’nun 366. maddesi gereğince istem gibi ( BOZULMASINA ), CMUK.’nun 322/1 ve TCK.’nun 102/6. maddeleri gereğince davanın ( ORTADAN KALDIRILMASINA ) 12.1.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.