Asliye Ticaret Mahkemeleri Hakkında Yargıtay Kararları
T.C.
YARGITAY
15. HUKUK DAİRESİ
E. 2010/4040
K. 2010/4663
T. 21.9.2010
HAKEM KARARININ İPTALİ DAVASI (Ticaret Mahkemesi’ne Açılan Davaya Asliye Hukuk Mahkemesi’nde Bakılacağından Bahisle Görev Yönünden Reddedemeyeceği – Asliye Hukuk Mahkemesi’nin Daireleri Durumunda Olup Genel Mahkemeler Arasında Yer Aldığı )
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ( Asliye Hukuk Mahkemesi’nin Daireleri Durumunda Olup Genel Mahkemeler Arasında Yer Aldığı – Hakem Kararının İptali Davasını Görev Yönünden Reddedemeyeceği )
GÖREVLİ MAHKEME ( Hakem Kararının İptali Davasının Asliye Hukuk Mahkemesi’nin Daireleri Durumunda Olup Genel Mahkemeler Arasında Yer Alan Asliye Ticaret Mahkemelerinde Görülebileceği )
MİLLETLERARASI TAHKİM KANUNU ( Uyarınca Açılan Hakem Kararının İptali Davası – Asliye Ticaret Mahkemelerinde Görülebileceği/Asliye Hukuk Mahkemesi’nin Daireleri Durumunda Olup Genel Mahkemeler Arasında Yer Aldığı )
4686/m. 3, 15
ÖZET : 4686 Sayılı Milletlerarası Tahkim Kanunu uyarınca verilen hakem kararının yerinde olmadığı ileri sürülerek Ticaret Mahkemesi’ne açılan iptâl davası davaya Asliye Hukuk Mahkemesi’nde bakılacağından bahisle görev yönünden reddedilmiştir. Ancak Asliye Ticaret Mahkemeleri bulundukları yerlerdeki Asliye Hukuk Mahkemesi’nin daireleri durumunda olup özel değil genel mahkemeler arasında yer alırlar. İş bölümü açısından Asliye Ticaret Mahkemesi bulunan yerlerde görevli mahkeme Asliye Ticaret Mahkemesidir.
DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : 4686 Sayılı Milletlerarası Tahkim Kanunu uyarınca verilen hakem kararının yerinde olmadığı ileri sürülerek Ticaret Mahkemesi’ne açılan iptâl davası davaya Asliye Hukuk Mahkemesi’nde bakılacağından bahisle görev yönünden reddedilmiş, verilen karar davacı vekilince temyiz edilmiştir. 4686 Sayılı Kanunun 15. maddesinde iptâl davasının yetkili Asliye Hukuk Mahkemesi’ne açılacağı ve öncelikle ve ivedilikle görüleceği belirtilmiştir. Aynı Kanunun 3. maddesinde de yine Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğu düzenlenmiştir. Ancak Asliye Ticaret Mahkemeleri bulundukları yerlerdeki Asliye Hukuk Mahkemesi’nin daireleri durumunda olup özel değil genel mahkemeler arasında yer alırlar ( HGK. 05.05.2004 gün 2004/9-261 E. 2004/254 sayılı kararı ). İş bölümü açısından Asliye Ticaret Mahkemesi bulunan yerlerde görevli mahkeme Asliye Ticaret Mahkemesi olduğundan, kaldı ki davalı tarafından TTK’nın 5. maddesi uyarınca iş alanına dair bir itiraz ileri sürülmediğinden mahkemenin görevli olduğu kabul edilerek işin esası hakkında karar verilmesi gerekirken dava dilekçesinin görevsizlik nedeniyle reddedilmiş olması doğru bulunmadığından karar bozulmalıdır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 21.09.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ
E. 2005/916
K. 2006/1105
T. 7.2.2006
TAZMİNAT DAVASI (Kurum Adına Banka Tarafından Tahsil Edilen Paranın Hesaba Geç İntikal Ettirilmesi Nedeniyle Uğranılan Zararın İstenilmesi )
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ( Davanın Bankalar Kanunu Uyarınca Fon ve Fona Devredilmiş Bankalar ile Faaliyet İzni Kaldırılan İflas Etmiş Bankaların İflas İdareleri Tarafından Açılması )
GÖREVLİ VE YETKİLİ MAHKEME ( Hukuk Davaların Bir ve İki Numaralı Asliye Ticaret Mahkemesinde Görülebilmesi için Fon ve Fona Devredilmiş Bankalar ile Faaliyet İzni Kaldırılan İflas Etmiş Bankaların İflas İdareleri Tarafından Açılması )
GÖREVSİZLİK KARARI ( Bankacılık Kanunu Uyarınca Davanın Asliye Ticaret Mahkemesinde Görülebilmesi için Fon ve Fona Devredilmiş Bankalar ile Faaliyet İzni Kaldırılan İflas Etmiş Bankaların İflas İdareleri Tarafından Açılması )
1479/m.Ek.6
4389/m.14
5411/m.142
ÖZET : 23.06.1999 tarihinde yürürlüğe giren 4389 sayılı Bankalar Kanunu’nun 14/5-d bendi hükmü, bankalar ile fon ve bankaların iflas idareleri tarafından açılacak hukuk davalarının 1 nolu Asliye Ticaret Mahkemelerinde görüleceği, 12.05.2001 tarihinde yürürlüğe giren 4672 sayılı Yasa ve 12.12.2003 tarihinde yürürlüğe giren 5020 sayılı Yasa ile bu tür davaların 1 ve 2 nolu Asliye Ticaret Mahkemelerinde görüleceği hükmü ve yine karar tarihinden sonra yürürlüğe giren 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 142. maddesinin, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu, bu fona ait bankalar ve faaliyet izni kaldırılan bankaların iflas idareleri tarafından açılacak hukuk davalarına asliye ticaret mahkemesi tarafından bakılacağı, o yerde birden fazla asliye ticaret mahkemesi bulunması halinde, bu davaların ( 1 ) ve ( 2 ) numaralı asliye ticaret mahkemesinde görüleceği hükmü dikkate alındığında, bu tür davaların ( 1 ) ve ( 2 ) numaralı asliye ticaret mahkemesinde görülebilmesi için, fon ve fona devredilmiş bankalar ile faaliyet izni kaldırılan iflas etmiş bankaların iflas idareleri tarafından açılması gerekmektedir.
DAVA : Taraflar arasında görülen davada Ankara Asliye 8. Ticaret Mahkemesi’nce verilen 20.10.2004 tarih ve 2002/355-2004/616 sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Abdullah Turgut tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, ( Ankara 9. İş Mahkemesine ) açtığı dava ile müvekkilinin davalı bankanın Yenişehir Şubesinde beş ayrı hesabının bulunduğunu, 1999 yılında yasal süresi içinde havale edilmeyen meblağlardan dolayı 6.338.514.379.- TL. vadesiz mevduat faizinin eksik tahakkuk ettirilmesi, 1479 sayılı Kanun’un Ek 6. maddesi uyarınca 627.800.301.- TL. vadeli mevduat faizi ve 3095 sayılı Kanun’un 2. maddesi uyarınca 7.236.899.525 TL. reeskont faizi olmak üzere, davalının tahakkuk ettirdiği 3.535.192.789.- TL. mevduat faizi düşüldükten sonra toplam 10.668.021.416.- TL. alacaklarının doğduğunu, davalının ödeme yapmaması nedeniyle Kurum zararının ana paraya dönüştüğünü, dava tarihine kadar reeskont faizi, mevduat faizi ve vadeli mevduat faizi olmak üzere toplam alacağın 34.937.545.321.- TL.’ye ulaştığını ileri sürerek anılan meblağın dava tarihinden tahsil tarihine kadar işleyecek reeskont faizi, 1479 sayılı Yasa’nın Ek 6. maddesine göre vadeli mevduat faizi ve vadesiz mevduat faiziyle tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının faiz isteminin yerinde olmadığını, Bağ-Kur Kanunu Ek 6. maddesinin davada uygulama yerinin bulunmadığını savunarak, davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece, dosya kapsamına göre, davanın Bankalar Kanunu’nun uygulanmasını gerektirecek alacak davasına ilişkin olduğu, bu davaya bakma görevinin Ankara 1. veya 2. Asliye Ticaret Mahkemesinde olduğu gerekçesiyle, görevsizlik kararı verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, davalı banka tarafından davacı Kurum adına tahsil edilen paraların davacı hesaplarına geç intikal ettirilmesi nedeniyle uğranılan zararın faiziyle tahsili istemine ilişkindir. 23.06.1999 tarihinde yürürlüğe giren 4389 sayılı Bankalar Kanunu’nun 14/5-d bendi hükmü, bankalar ile fon ve bankaların iflas idareleri tarafından açılacak hukuk davalarının 1 nolu Asliye Ticaret Mahkemelerinde görüleceği, 12.05.2001 tarihinde yürürlüğe giren 4672 sayılı Yasa ve 12.12.2003 tarihinde yürürlüğe giren 5020 sayılı Yasa ile bu tür davaların 1 ve 2 nolu Asliye Ticaret Mahkemelerinde görüleceği hükmü ve yine karar tarihinden sonra yürürlüğe giren 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 142. maddesinin, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu, bu fona ait bankalar ve faaliyet izni kaldırılan bankaların iflas idareleri tarafından açılacak hukuk davalarına asliye ticaret mahkemesi tarafından bakılacağı, o yerde birden fazla asliye ticaret mahkemesi bulunması halinde, bu davaların ( 1 ) ve ( 2 ) numaralı asliye ticaret mahkemesinde görüleceği hükmü dikkate alındığında, bu tür davaların ( 1 ) ve ( 2 ) numaralı asliye ticaret mahkemesinde görülebilmesi için, fon ve fona devredilmiş bankalar ile faaliyet izni kaldırılan iflas etmiş bankaların iflas idareleri tarafından açılması gerekmektedir.
İşbu davanın 14.12.2001 tarihinde açıldığı, davacısının Bağ-Kur Genel Müdürlüğü, davalısının T.C. Z. Bankası olduğu anlaşılmış olmakla, mahkemece, davanın esasına girilerek, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçelerle görevsizlik kararı verilmesi doğru olmamıştır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 07.02.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
12. HUKUK DAİRESİ
E. 2009/16523
K. 2009/13156
T. 15.12.2009
İMZA İTİRAZI SEBEBİYLE ALACAKLI HAKKINDA HÜKMEDİLEN KÖTÜNİYET TAZMİNATININ TAHSİLİ (Aleyhine Tazminata Hükmedilen Alacaklı Tarafından Genel Mahkemede Alacak Davası Açıldığı – Kötüniyet Tazminatının Tahsilinin İcra Müdürlüğünce Ertelenmesine Karar Verilebileceği )
ALACAKLI ALEYHİNE HÜKMEDİLEN KÖTÜNİYET TAZMİNATI TAHSİLİNİN İCRA MÜDÜRLÜĞÜNCE DURDURULMASI ( Aleyhine Tazminata Hükmedilen Alacaklı Tarafından Genel Mahkemede Alacak Davası Açıldığı – İmza İtirazı Kabul Edilen Borçlunun Tazminat Alacağına İlişkin Takibinin Durdurulacağı )
KÖTÜNİYET TAZMİNATININ TAHSİLİ TALEBİ ( İmzaya İtirazının Kabul Edilerek Alacaklı Aleyhine Kötüniyet Tazminatına Hükmedildiği/Alacaklı Tarafından Genel Mahkemede Alacak Davası Açıldığı – Kötüniyet Tazminatının Tahsilinin Ertelenmesine Karar Verileceği/Tazminat Alacaklısının Şikayetinin Reddi Gerektiği )
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNDE AÇILAN ALACAK DAVASININ ALACAKLI ALEYHİNE HÜKMEDİLEN KÖTÜNİYET TAZMİNATININ TAHSİLİNE ETKİSİ ( Aleyhine Tazminata Hükmedilen Alacaklının Alacak Davası Açtığı – Kanunda Yasal Boşluk Olduğu/Tazminatın Tahsilinin Ertelenmesine Karar Verileceği )
2004/m.170
ÖZET : Uyuşmazlık imza itirazının kabulü sonucu alacaklı aleyhine hükmedilen kötüniyet tazminatının tahsiline ilişkindir. Davacı alacaklı borçlu iken imza itirazında bulunmuş itirazı kabul edilmiş ve alacaklı kötüniyet tazminatına mahkum edilmiştir. Dolayısı ile tazminatın tahsilinde alacaklı borçlu, borçlu ise alacaklı konumuna gelmiştir. Alacaklı vekili borçlu hakkında icra hukuk mahkemesinin kararındaki kötü niyet tazminatının tahsili için icra müdürlüğü dosyasıyla takibe giriştiklerini, takip sırasında icra müdürlüğünün görev ve yetkisini aşarak borçlunun takip konusu alacakla ilgili olarak borçlunun Asliye Ticaret mahkemesine alacak davası açtığından bahisle İİK. nun gereğince takibi durdurduğunu, İcra müdürünün buna yetkisinin olmadığını bildirerek icra müdürlüğünün kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
Alacaklı tarafından genel mahkemede alacak davası açılması halinde kötü niyet tazminatının tahsilinin ertelenip ertelenmeyeceği hususunda yasal boşluk söz konusudur. Kötüniyet tazminatının tahsiline ilişkin takiple ilgili işlemlerin alacak davası sonuçlanana kadar ertelenmesi hukuka uygundur. Şikayetin reddine karar verilmesi gerekir.
DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının onanmasını mutazammın 30.04.2009 tarih, 2009/1407-9396 karar sayılı daire ilamının müddeti içinde tashihen tetkiki davacı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR ve SONUÇ : Düzeltilmesi istenen Yargıtay ilamında bunda atıf yapılan mahkeme kararında yazılı gerekçeler ve dosyada mevcut belgeler karşısında karar düzeltme isteği yerinde görülmediği gibi HUMK. 440 maddesinde yazılı dört halden hiçbirine de uymadığından İİK.nun 366. ve HUMK.nun 442. maddeleri uyarınca ( REDDİNE ), takdiren 190.40 TL para cezası karar düzeltme isteyenden alınarak hazineye gelir yazılmasına, 32,30 TL ilam harcı tam yatırıldığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 15.12.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR
T.C.
KOCAELİ
3. İCRA HUKUK MAHKEMESİ
ESAS NO : 2008/419 Esas
KARAR NO : 2008/459
HAKİM : HALİL SEZAİ BİLEN 30465
KATİP : MURADİYE KÜPCÜOĞLU 116843
DAVACI : D. A. G. –
VEKİLİ : Av. S. S. Ç. –
DAVALI : K. BANKASI AŞ –
VEKİLİ : Av. H. T. –
DAVA : Şikayet
DAVA TARİHİ : 18.08.2008
KARAR TARİHİ : 06.11.2008
Mahkememizde görülmekte bulunan Şikayet davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Alacaklı vekili borçlu hakkında İstanbul 10. icra hukuk mahkemesinin 2007/192-1136 E.K. sayılı kararındaki kötü niyet tazminatının tahsili için Kocaeli 3. icra müdürlüğünün 2008/7017 sayılı dosyasıyla takibe giriştiklerini, takip sırasında icra müdürlüğünün görev ve yetkisini aşarak borçlunun takip konusu alacakla ilgili olarak İstanbul 8. Asliye Ticaret mahkemesine alacak davası açtığından bahisle İİK. nun 170/son maddesi gereğince takibi durdurduğunu, İcra müdürünün buna yetkisinin olmadığını bildirerek icra müdürlüğünün 17.07.2008 tarihli işbu kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
Borçlu vekili özetle davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Takip dosyası getirtilmiş, incelenmesinde, alacaklı tarafından borçlu aleyhine istanbul 10. icra hukuk mahkemesinin 2007/192-1136 E.K, sayılı ilamına dayalı olarak ilamda belirtilen kötü niyet tazminatının tahsiline ilişkin ilamlı takip yapıldığı, icra müdürlüğünce 17.07.2008 tarihinde İİK. nun 170/son maddesi gereğince takibin borçlu tarafından açılan alacak davasının sonuna kadar ertelenmesine karar verildiği görülmüştür.
Dosyaya getirilen belgelerden kötü niyet tazminatına hükümlü alacaklı ( takip borçlusu ) tarafından borçlu şikayetçi ( takip alacaklısı ) aleyhine takibe dayanak yapılan kötü niyet tazminatıyla ilgili olarak İstanbul 8. Asliye Ticaret mahkemesine alacak davası açıldığı davanın derdest olduğu görülmüştür.
Tüm dosya, takip dosyası birlikte değerlendirildiğinde ;
Alacaklı ( takip borçlusu ) tarafından borçlu ( takip alacaklısı ) aleyhine takibe dayanak yapılan kötü niyet tazminatına dayanan alacakla ilgili olarak istanbul 8. Asliye Ticaret mahkemesine alacak davası açılmıştır.
İİK. nun 170/son maddesinde icra mahkemesince imzaya itirazın kabulüne karar verilmesi halinde senedi takibe koymada kötü niyetli ve ağır kusuru bulunduğu takdirde alacaklıyı senede dayanan takip konusu alacağın %20 sinden aşağı olmamak üzere tazminata ve alacağın %10 ‘u oranında para cezasına mahkum edeceği, alacaklının genel mahkemede dava açması halinde para cezasının tahsilinin dava sonuna kadar tehir olunacağı ve bu davayı kazandığı takdirde hakkında verilmiş olan para cezasının kalkacağı hüküm altına alınmıştır. Alacaklı tarafından genel mahkemede alacak davası açılması halinde kötü niyet tazminatının tahsilinin ertelenip ertelenmeyeceği hususunda IIK.’nın 170. maddesinin son fıkrasında bir hüküm yoktur ; yasal boşluk söz konusudur. Bu boşluktan hareketle yasa koyucunun Devletin alacağı olan takip dayanağı alacağın %10’u oranında para cezasının tahsilini alacak davasının açılması üzerine ertelenmesini hüküm altına alıp aynı şekilde genel mahkemede alacak davası açan alacaklının ödemekle yükümlü olduğu kötü niyet tazminatının tahsilinin ertelenmesini istemediği sonucu çıkarılamaz.
Yukarıda da belirtildiği gibi yasal boşluk söz konusu olduğuna göre Medeni Kanunun 1. maddesi gereğince alacaklı tarafından genel mahkemede alacak davası açıldığında icra mahkemesince alacaklı aleyhine hükmedilen takip konusu alacağın %20 si oranındaki kötü niyet tazminatının da alacak davasının sonuçlanmasına kadar tehiri gerekir. Bu itibarla her ne kadar icra dairesince takibin ilamlı olup takibin ertelenmesine karar verilemeyeceği düşünülebilirse de sonuç itibariyle borçlu tarafından İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesinde alacak davası açılmasından ötürü kötü niyet tazminatının tahsiline ilişkin takiple ilgili işlemlerin alacak davası sonuçlanana kadar ertelenmesi hukuka uygundur. Bu nedenle şikayetçinin şikayetinin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
Şikayetin REDDİNE,
Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 14,00 YTL. karar ve ilam harcının şikayetçiden alınmasına, peşin yatırdığı harcın mahsubuna,
Şikayetçi tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
A.A.Ü.T. leri gereğince davalı vekili için 250,00 YTL. avukatlık ücreti taktirine, şikayetçiden alınıp davalıya verilmesine, ilişkin tebliğ veya tefhimden itibaren 10 gün içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar şikayetçi vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı açıkça okunup anlatıldı.
T.C.
YARGITAY
20. HUKUK DAİRESİ
E. 2006/16132
K. 2006/18241
T. 29.12.2006
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN GÖREVİ ( Dava Kart Çıkaran Banka Tarafından Açıldığından Davaya Bakma Görevi Davanın İlk Açıldığı Asliye Ticaret Mahkemesine Ait Olduğu )
BANKA TARAFINDAN AÇILAN DAVALARDA GÖREV ( Sadece “Fon Fon Bankaları Faaliyet İzni Kaldırılan Bankaların İflas ve Tasfiye İdareleri Tarafından Açılacak Hukuk Davalarına Birden Çok Asliye Ticaret Mahkemesi Bulunan Yerlerde 1 ve 2. Asliye Ticaret Mahkemelerinin Bakacağı )
KREDİ KARTINDAN DOĞAN BORÇ ( Kart Çıkaran Kuruluşlar Tarafından Kart Hamilleri Aleyhine Açılacak Davalarda 1086 Sayılı HUMK’nun Görev ve Yetkiye İlişkin Hükümlerinin Uygulanacağı )
YARGI YERİNİN BELİRLENMESİ ( Kart Çıkaran Kuruluşlar Tarafından Kart Hamilleri Aleyhine Açılacak Davalarda 1086 Sayılı HUMK’nun Görev ve Yetkiye İlişkin Hükümlerinin Uygulanacağı )
İTİRAZIN İPTALİ ( Kredi Kartı Sözleşmesine Dayalı – Dava Kart Çıkaran Banka Tarafından Açıldığından Davaya Bakma Görevi Davanın İlk Açıldığı Asliye Ticaret Mahkemesine Ait Olduğu )
4389/m.14
5464/m.44
ÖZET : Dava, kredi kartı sözleşmesine dayalı olarak yapılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
4389 Sayılı Bankalar Yasasının 14/5- d maddesine göre bankalar ile fon ve bankaların iflas idareleri tarafından açılacak hukuk davalarına asliye ticaret mahkemesi tarafından bakılır. Ancak, 5411 Sayılı Bankacılık Yasa’sı ile “4672” sayılı Yasa ile eklenen “bankalar” sözcüğü yasa metninden çıkarılmış olup sadece “Fon, Fon bankaları ve faaliyet izni kaldırılan bankaların iflas ve tasfiye idareleri tarafından açılacak hukuk davalarına birden çok asliye ticaret mahkemesi bulunan yerlerde 1 ve 2. Asliye Ticaret Mahkemelerinin bakacağı anlaşılmaktadır.
Ayrıca, 5464 Sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Yasasının 44. maddesinde de bu kanunun uygulanması ile ilgili uyuşmazlıklarda kart hamilinin tüketici olması halinde 4077 Sayılı Tüketici Koruma Hakkındaki Kanunun 22. ve 23. maddesi hükümleri uygulanacağı, kart çıkaran kuruluşlar tarafından kart hamilleri aleyhine açılacak davalarda 1086 sayılı HUMK’nın görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanacağı düzenlenmiştir.
Dava, kart çıkaran banka tarafından açıldığından davaya bakmaya görevi davanın ilk açıldığı 7. Asliye Ticaret Mahkemesine aittir.
DAVA : Taraflar arasındaki itirazın iptaline ilişkin davada Ankara 2. Tüketici ile 7. Asliye Ticaret Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belli edilmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi gereği düşünüldü:
KARAR : Dava, kredi kartı sözleşmesine dayalı olarak yapılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
4389 Sayılı Bankalar Yasasının 14/5- d maddesi 12.05.2001 gün ve 4672 sayılı ve daha sonra 12.12.2003 ve 5020 Sayılı Yasalarla değiştirilerek, “Bankalar ile fon ve bankaların iflas idareleri tarafından açılacak hukuk davalarına asliye ticaret mahkemesi tarafından bakılır. O yerde, birden fazla asliye ticaret mahkemesi bulunması halinde bu davalar ( 1 ) ve ( 2 ) numaralı asliye ticaret mahkemesinde görülür…” şeklini almıştır. Madde metnindeki “bankalar” ifadesi 4672 Sayılı Yasa ile eklendiğinden bankalar ile fon ve bankalarının iflas idaresi tarafından açılacak hukuk davalarının çözüm yerinin yasada belirtilen ticaret mahkemeleri olacağı kabul edilmişse de daha sonra yürürlüğe giren 19.10.2005 gün ve 5411 Sayılı Bankacılık Yasasının 142. maddesi; “Fon, Fon bankaları ve faaliyet izni kaldırılan bankaların iflas ve tasfiye idareleri tarafından açılacak hukuk davalarına asliye ticaret mahkemesinde bakılır, o yerde birden fazla asliye ticaret mahkemesi bulunması halinde, bu davalar ( 1 ) ve ( 2 ) numaralı asliye ticaret mahkemesinde görülür” hükmü getirmiştir.
5411 Sayılı Bankacılık Yasa’sı ile “4672” sayılı Yasa ile eklenen “bankalar” sözcüğü yasa metninde çıkarıldığına göre, yasa koyucu ihtisaslaşma sağlanarak hükümlerde doğruluk ve yargılamaya hız kazandırmak istemiş olduğu anlaşılmakla, sadece “Fon, Fon bankaları ve faaliyet izni kaldırılan bankaların iflas ve tasfiye idareleri tarafından açılacak hukuk davalarına birden çok asliye ticaret mahkemesi bulunan yerlerde 1 ve 2. Asliye Ticaret Mahkemelerinin” bakacağı sonucuna ulaşılır.
Ayrıca, 01 Mart 2006 tarihinde yürürlüğe giren 5464 Sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Yasasının 44. maddesinde de “bu kanunun uygulanması ile ilgili uyuşmazlıklarda kart hamilinin tüketici olması halinde 4077 Sayılı Tüketici Koruma Hakkındaki Kanunun 22. ve 23. maddesi hükümleri uygulanır. Kart çıkaran kuruluşlar tarafından kart hamilleri aleyhine açılacak davalarda 1086 Sayılı HYUY.’nın görev ve yetkiye ilişkin hükümleri uygulanır” hükmü yer almaktadır.
Somut olayda; davanın borç çıkaran banka tarafından açıldığı anlaşılmakla, ilk açıldığı Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekir.
SONUÇ : Yukarıda belirtilen nedenlerle; HYUY’nin 25. ve 26. maddeleri gereğince Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 29.12.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ
E. 2012/3489
K. 2012/4595
T. 23.3.2012
KAMBİYO SENEDİNİN ZAYİİ NEDENİYLE İPTALİ ( Asliye Ticaret Mahkemesinde Görüleceği)
GÖREVLİ MAHKEME ( Kambiyo Senedinin Zayii Nedeniyle İptali Davasında Asliye Ticaret Mahkemesi Olduğu)
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN KAMBİYO SENEDİNİN ZAYİİ NEDENİYLE İPTALİ DAVASINDA GÖREVLİ OLDUĞU (Sulh Hukuk Mahkemesinin Görevli Olmadığı – Görevsizlik Kararı Verilemeyeceği)
6100/m. 382/e-6, 383
6762/m. 4, 5/2, 669
6102/m. 757/1
ÖZET : Dava, kambiyo senedinin zayii nedeniyle iptaline ilişkindir. İstemle ilgili işe bakma görevi asliye ticaret mahkemesine ait olmasına rağmen görevsizlik ve dosyanın görevli sulh hukuk mahkemesine gönderilmesine dair verilen karar hukuka aykırıdır.
DAVA : Hasımsız olarak görülen davada ( Adana İkinci Asliye Ticaret Mahkemesi)’nce verilen 05.03.2012 tarih ve 2012/103-2012/61 sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, müvekkilinin lehdarı olup keşidecisi Z… Ltd. Şti. olan 29.02.2012 tarihli, H… Bankası A… Şubesine ait 102…65 numaralı hesaptan keşide olunan, 495… nolu, 19.234,53 TL bedelli çekin kaybolduğunu, çekin iptalini ve ödenmesinin durdurulması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davanın mutlak ticari dava niteliğinde bulunmadığı, HMK’nın 383, 382/e-6 maddeleri gereğince çekişmesiz yargı işlerinde görevli mahkemenin sulh hukuk mahkemesi olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir.
Karar, davacı vekilince temyiz edilmiştir.
İstem, kambiyo senedinin zayii nedeniyle iptaline ilişkindir.
01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren HMK’nın 383. maddesinde çekişmesiz yargı işleri ile ilgili olarak aksine bir düzenleme bulunmadığı sürece sulh hukuk mahkemesinin görevli olacağı öngörülmüştür. Kıymetli evrak iptali davalarının çekişmesiz yargı koluna dahil olduğu kuşkusuzdur. Ancak, halen yürürlükte olan 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre, Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu anlamda, mahkemenin davanın mutlak anlamda ticari dava olmadığına ilişen gerekçesinde isabet yoktur. Öte yandan, yine aynı Yasa’nın 5/2. maddesi uyarınca bir yerde ticaret mahkemesi varsa asliye hukuk mahkemesinin vazifesi içinde bulunan ve TTK’nın 4. maddesinde tanımlanan ticari sayılan davalara ticaret mahkemesinde bakılır. Bu nedenle TTK’nın 669 ve devamı maddelerinde düzenlenen kambiyo senetlerinin zayi nedeniyle iptaline ilişkin davalarda HMK’nın 383. maddesinde öngörülenin aksine bir düzenleme bulunduğundan, görevin tayininde değer esasının benimsenmediği HMK’nın yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonra, bu nitelikteki davalarda sulh hukuk mahkemeleri değil asliye hukuk ve/veya asliye ticaret mahkemeleri görevlidir. 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe girecek olan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 757/1. maddesinde de bu tür işlerde ticaret mahkemelerinin görevli olacağı öngörülmüştür. Bu da yasa koyucunun iradesinin bu tür işlerde ticaret mahkemelerinin görevli olması gerektiği yolunda olduğunu göstermektedir. Açıklanan bu nedenle istemle ilgili işe bakma görevi asliye ticaret mahkemesine ait olmasına rağmen görevsizlik ve dosyanın görevli sulh hukuk mahkemesine gönderilmesine dair verilen mahkeme kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile kararın ( BOZULMASINA), ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 23.03.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
15. HUKUK DAİRESİ
E. 2004/3302
K. 2004/5688
T. 8.11.2004
TASARRUFUN İPTALİ DAVASI ( Banka Tarafından Açılan – Görevli Mahkeme )
GÖREVLİ MAHKEME ( Banka Tarafından Açılan Tasarrufun İptali Davasında )
BANKA TARAFINDAN AÇILAN TASARRUFUN İPTALİ DAVASI ( Görevli Mahkeme )
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN GÖREVLİ OLMAMASI (Banka Tarafından Açılan ve Bankalar Kanunu’nun Uygulamasından Doğmayan Tasarrufun İptali Davasında Görevli Mahkeme )
2004/m.277
4389/m.14/5-d
ÖZET : Temyize konu edilen uyuşmazlık İİK.nun 277 vd. maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davası olup Bankalar Kanununun uygulanmasından doğan dava türlerinden bulunmadığından, mahkemece Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilemez.
DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davalı İsmail vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Mahkemece davanın B Asliye Ticaret Mahkemesinde görüleceğinden bahisle görevsizlik kararı verilmiş ise de, 4389 sayılı Bankalar Kanunu’nun 12.5.2001 gün ve 4672 sayılı yasa ile değişik 14/5-d maddesiyle yapılan düzenleme ( 12.2.2003 gün ve 5020 sayılı Kanununun 19.maddesiyle genişletilmiş ) olup, değişiklikler gereğince, Bankalar ile Fon ve Bankaların iflas idareleri tarafından açılacak hukuk davalarına Asliye Ticaret Mahkemeleri tarafından bakılması öngörülmüştür. Ne var ki değişiklik yapılan maddenin gerekçesinden ve kanunun düzenlenme amacından bankaların açacağı her türlü hukuk davalarının değil, sadece bankacılık işlemi ile ilgili uyuşmazlıkların Ticaret Mahkemelerinde görülmesi gayesinin güdüldüğü anlaşılmaktadır. Temyize konu edilen uyuşmazlık İİK.nun 277 vd. maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davası olup Bankalar Kanununun uygulanmasından doğan dava türlerinden bulunmadığından mahkemece görevsizlik kararı verilemez. Nitekim aynı konuda Yüksek Hukuk Genel Kuruluna intikal eden davalarda Genel Kurulca aynı doğrultuda kararlar verilmiştir ( HGK.nun 9.6.2004 gün ve 2004/4 – 337 E. 337 K. yine HGK.nun 13.10.2004 gün ve 2004/15-481 E. 2004/525 K. ve aynı gün 2004/15-495 E. 2004/526 K. sayılı kararları ). Bu nedenle mahkemece işin esasının incelenerek davanın sonuçlandırılması yerine dava dilekçesinin görev noktasından reddedilmesi doğru görülmemiş kararın bozulması uygun bulunmuştur.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalı İsmail’e geri verilmesine, 8.11.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
7. HUKUK DAİRESİ
E. 2006/1028
K. 2006/1293
T. 24.4.2006
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN GÖREVİ ( Davanın Mutlak Ticari Davalardan Olması veya Her İki Tarafın Tacir ve Açılan Davanın Tarafların Ticari İşletmeleriyle İlgili Bulunması ve Davanın Açıldığı Yerde Ayrı Ticaret Mahkemesinin Kurulmuş Olması Halinde )
HAKSIZ FİİLDEN KAYNAKLANAN ALACAĞIN TAHSİLİ ( Tacir ya da Tacir Sayılan Taraflar Arasında – İcra Takibine Karşı Öne Sürülen İtirazın İptali İstemi )
TİCARİ DAVA ( Davalının Yasal Cevap Süresi İçerisinde İş Bölümü İtirazında Bulunması Koşulu İle Bu Gibi Davalar Asliye Ticaret Mahkemelerinin Görevi İçinde Olduğu )
İŞ BÖLÜMÜ İTİRAZI ( Davalı Taraf Süresinde Bulunmuş İse de İtiraz Yerinde Olmayıp Davanın Niteliği ve Taraftarın Davadaki Sıfatı Göz Önüne Alındığında Davaya Bakmak Asliye Ticaret Mahkemelerinin Görevine Girdiğinden Verilen Görevsizlik Kararı Doğru Olmadığı )
6762/m.4,5
ÖZET : Dava niteliği ve içeriği itibariyle tacir ya da tacir sayılan taraflar arasında haksız fiilden kaynaklanan alacağını tahsili için başlatılan icra takibine karşı öne sürülen itirazın iptali istemine ilişkindir.
TTK’nın 5. maddesine göre, davanın mutlak ticari davalardan olması veya her iki tarafın tacir ve açılan davanın tarafların ticari işletmeleriyle ilgili bulunması ve davanın açıldığı yerde ayrı ticaret mahkemesinin kurulmuş olması halinde davalının yasal cevap süresi içerisinde iş bölümü itirazında bulunması koşulu ile bu gibi davalar Asliye Ticaret Mahkemelerinin görevi içindedir.
Davalı taraf süresinde iş bölümü itirazında bulunmuş ise de, itiraz yerinde olmayıp davanın niteliği ve taraftarın davadaki sıfatı göz önüne alındığında davaya bakmak Asliye Ticaret Mahkemelerinin görevine girdiğinden verilen görevsizlik kararı doğru değildir.
DAVA : Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davacı tarafından istenildiği, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, dosya incelendi. Dosyadaki belgeler okundu. Tetkik hakiminin açıklamaları dinlendi, gereği görüşüldü:
KARAR : Dava niteliği ve içeriği itibariyle tacir ya da ( tacir sayılan ) taraflar arasında haksız fiilden kaynaklanan alacağını tahsili için başlatılan icra takibine karşı öne sürülen itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece dava konusu alacağın uygulamada haksız eylem olarak nitelendirilen kaçak elektrik kullanımından kaynaklandığı gerekçe gösterilerek görevsizlik kararı verilmiş ise de, yerel mahkemenin vardığı sonuç davanın saptanan niteliğine ve tarafların davadaki sıfatına uygun düşmemektedir.
Yerel mahkeme hükmünün gerekçesinde açıklandığı gibi haksız eylemden kaynaklanan davaların Asliye Hukuk Mahkemelerinde görülmesi gerektiğine ilişkin yasal bir zorunluluk bulunmamaktadır. Aksine açılan davanın Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesi hükmünde açıklanan mutlak ticari davalardan olması veya her iki tarafın tacir ve açılan davanın tarafların ticari işletmeleriyle ilgili bulunması ve davanın açıldığı yerde ayrı ticaret mahkemesinin kurulmuş olması halinde davalının yasal cevap süresi içerisinde iş bölümü itirazında bulunması koşulu ile bu gibi davaların Asliye Ticaret Mahkemelerinde görüleceği, aynı Kanunun 5. maddesi hükmünde duraksamasız açıklanmıştır. Taraflar tacirdir. Alacak haksız eylemden kaynaklansa dahi her iki tarafın ticari işletmeleriyle ilgilidir. Davalı taraf süresinde iş bölümü itirazında bulunmuş ise de, itiraz yerinde olmayıp davanın niteliği ve taraftarın davadaki sıfatı göz önüne alındığında davaya bakmak Asliye Ticaret Mahkemelerinin görevine girmektedir.
SONUÇ : Hal böyle olunca davalı tarafın iş bölümü itirazının reddi ile işin esasın incelenmesi bundan sonra toplanan ve toplanacak deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken bu olgular göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz, davacı tarafın temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde ilgilisine iadesine, 24.04.2006 gününde oybirliği ile karar verildi.