Ayıp İhbarı Hakkında Yargıtay Karar Örnekleri
T.C.
YARGITAY
15. HUKUK DAİRESİ
E. 2012/3030
K. 2012/4228
T. 6.6.2012
• AYIP İHBARININ SÜRESİNDE YAPILMASI (Düşen Kapının Ayıbının Giderilme Bedeli – Davacının Olaydan Hemen Sonra Tespit Talebinde Bulunduğu ve Tespit Raporunun Davalıya Tebliğ Edildiği)
• KAPININ KAPAKLARININ DÜŞMESİ NEDENİYLE AYIBIN GİDERİLME BEDELİ (Bilirkişi Ek Raporunda da Ortaya Çıkan Ayıbın Kullanma İle Ortaya Çıkan Ayıp Olduğunun Belirlendiği – Süresinde İhbar Yapıldığından Bilirkişi Raporunda Saptanan Miktar Üzerinden Davanın Kabulü Gerektiği)
• KULLANMA İLE ORTAYA ÇIKAN AYIP (Düşen Kapının Ayıbının Giderilme Bedeli/Davacının Tespit Talebinde Bulunduğu ve Tespit Raporunun Davalıya Tebliğ Edildiği – Ayıp İhbarı Süresinde Yapıldığı/Bilirkişi Raporunda Saptanan Miktar Üzerinden Davanın Kabulü Gerektiği)
4077/m.4
ÖZET : Davada düşen kapının ayıbının giderilme bedeli istenilmiş olup davacı olaydan hemen sonra tespit talebinde bulunmuş, tespit raporu davalıya tebliğ edilmiştir. Bilirkişi ek raporunda da ortaya çıkan ayıbın kullanma ile ortaya çıkan ayıp olduğu açıklandığına göre düşen kapı ile ilgili olarak ayıp ihbarının süresinde yapıldığının ve bilirkişi raporunda saptanan miktar üzerinden davanın kabulü gerekir.
DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak talebine ilişkin olup mahkemece davanın reddine dair verilen karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı iş sahibince açılan davada davalı yüklenici tarafından imal edilen stor tipi 3 adet kapaktan 10.10.2010 tarihinde düşen kapıdaki arızanın giderilme bedeli 6.230,40 TL’nin tahsili talep edilmiştir. Dosya kapsamından ve mahkemenin gerekçesinde açıklandığı üzere davalı tarafından 3 adet kapının montajının yapılarak 01.07.2009 tarihinde teslim edildiği, bu kapaklardan birinin teslimden 3 ay sonra düştüğü, davalı tarafından onarıldığı anlaşılmaktadır. Mahkemece düşen ilk kapının onarım bedelinin ödendiği, bu suretle imalattaki hatanın kabul edildiği, süresinde ayıp ihbarında bulunulmadığı gerekçesiyle dava reddedilmiş ise de, davada 10.10.2010 tarihinde düşen kapının ayıbının giderilme bedeli istenilmiş olup davacı olaydan hemen sonra 15.10.2010 tarihinde tespit talebinde bulunmuş, tespit raporu davalıya tebliğ edilmiştir. Bilirkişi ek raporunda da ortaya çıkan ayıbın kullanma ile ortaya çıkan ayıp olduğu açıklandığına göre 10.10.2010 tarihinde düşen kapı ile ilgili olarak ayıp ihbarının süresinde yapıldığının ve bilirkişi raporunda saptanan 6.230,40 TL üzerinden davanın kabulü gerekirken reddi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 06.06.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
15. HUKUK DAİRESİ
E. 2007/7682
K. 2008/3192
T. 13.5.2008
• ESER SÖZLEŞMESİ ( İş Sahibi Eseri Gözden Geçirip Bozukluğu Yükleniciye Derhal Bildirmezse Yüklenicinin Sorumluluktan Kurtulacağı/Ancak Gizli Ayıplar İçin Yüklenicinin Sorumluluğunun Devam Edeceği – Ayıplı Malda 10 Yıllık Dava Zamanaşımı Süresi Öngörüldüğü )
• AYIP İHBARI ( Eser Sözleşmesi/Davacının Zamanında Ayıp İhbarında Bulunduğu – Davacının Davasını 10 Yıllık Zamanaşımı Süresi İçinde Açtığının Dikkate Alınacağı )
• ZAMANAŞIMI ( Eser Sözleşmesi/Davacının Zamanında Ayıp İhbarında Bulunduğu – Davacının Davasını 10 Yıllık Zamanaşımı Süresi İçinde Açtığının Dikkate Alınacağı )
• GİZLİ AYIP ( Eser Sözleşmesi – İş Sahibi Eseri Gözden Geçirip Bozukluğu Yükleniciye Derhal Bildirmezse Yüklenicinin Sorumluluktan Kurtulacağı/Ancak Gizli Ayıplar İçin Yüklenicinin Sorumluluğunun Devam Edeceği )
818/m. 355, 362
ÖZET : Rücü davasında; davalı yüklenici şirket ile davacı arasında eser sözleşmesi bulunmaktadır. Davacının ihbarda bulunması sebebiyle inşaatlardaki aksaklıkların giderileceğinin bildirildiği ve bu yazının davacıya intikal ettirildiği ve dolayısıyla ayıp ihbarının yüklenici şirkete uygun şekilde ve zamanında yapılmış olduğu anlaşılmaktadır. Eserin tesliminden sonra iş sahibi, işlerin olağan gidişine göre imkân bulur bulmaz eseri gözden geçirmek ve bozukluğu varsa derhal yükleniciye bildirmek zorundadır. Tersi durumda yüklenici her türlü sorumluluktan kurtulmuş olur. Ancak kasten sakladığı bozukluklarla usulüne uygun yapılan gözden geçirmede fark edilmeyecek ayıplar için yüklenicinin sorumluluğu devam eder. Yüklenicinin bile bile ve ağır kusuru ile sözleşmeyi hiç veya gereği gibi yerine getirmemesi, özellikle ayıplı malzeme kullanmış veya ayıplı bir iş meydan getirmiş olması sebebiyle oluşan zararlardan ötürü açılan dava 10 yıllık zamanaşımı süresine tâbi bulunmaktadır. Somut olayda da süresi içinde davacı tarafından gizli ayıpların giderilmesi istemiyle yüklenici davalıya ihbarda bulunulmuş olmasına ve işin teslim tarihi itibariyle on yıllık zamanaşımı süresi dolmadan davanın açılmış bulunmasına göre gizli ayıplı imalâtlarla ilgili talep yönünden işin esasının incelenip davanın sonuçlandırılması gerekir.
DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davacı ile davalı Su Yapı A.Ş. vekillerince istenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : 1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle davacı ile davalılardan Su Yapı Mühendislik ve Müşavirlik A.Ş. arasındaki akdî ilişkinin, Borçlar Kanunu’nun 386.maddesi hükmünde tanımlandığı üzere; vekillik sözleşmesi niteliğinde olmasına ve vekillik sözleşmesinden kaynaklanan davalar için Borçlar Kanunu’nun 126/4.maddesi gereğince beş yıllık zamanaşımının uygulanması gerektiğine ve anılan davalı şirketin açık ayıplar yönünden eserin teslim tarihine göre zamanaşımı süresinin geçmiş bulunmasına ve ayrıca gizli ayıplar sebebiyle sorumlu tutulmasını gerektirir hukuksal sebeplerin bulunmamasına; imalâttaki açık ayıplar yönünden yine eserin 20.12.1996 olan teslim tarihine göre az yukarıda belirtilen Yasa hükmünde öngörülen beş yıllık zamanaşımı süresinin de geçmiş bulunmasına göre davalı Su Yapı Mühendislik ve Müşavirlik A.Ş’nin tüm, davacının ise aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2- Mahkemece rücu davasına esas alınan Ankara Asliye 24.Hukuk Mahkemesinin 2000/508 esas sayısına kayıtlı davanın açıldığı tarih olan 14.08.2000 tarihinde davacının yüklenici şirketle yapmış olduğu eser sözleşmesinin konusu olan inşaattaki eksik ve kusurlu işleri öğrenmiş olduğu; buna karşın davalı tarafa ayıp ihbarında bulunulmadığı gerekçesiyle dava reddedilmiştir.
Davacı Toplu Konut İdaresi Başkanlığı ile davalılardan Eston Eskişehir Beton Sanayi ve Ticaret A.Ş. arasında yapılan sözleşme dosya kapsamına sunulmamış ise de; tarafların açıklamaları ile dosyadaki diğer bilgi ve belgeler değerlendirildiğinde davalı yüklenici şirket ile davacı arasındaki akdî ilişkinin Borçlar Kanunu’nun 355.maddesi hükmünde tanımlandığı üzere bir eser sözleşmesi olduğu sonucuna varılmaktadır.
Eserin tesliminden sonra iş sahibi, işlerin olağan gidişine göre imkân bulur bulmaz eseri gözden geçirmek ve bozukluğu varsa derhal yükleniciye bildirmek zorundadır. Tersi durumda yüklenici her türlü sorumluluktan kurtulmuş olur. Ancak kasten sakladığı bozukluklarla usulüne uygun yapılan gözden geçirmede fark edilmeyecek ayıplar için yüklenicinin sorumluluğu devam eder. Eğer, meydana getirilen eserin teslim alındığı sırada usulüne uygun yapılan gözden geçirme ile var olan bozukluğu görülmemişse ortada gizli bir ayıbın olduğu kabul edilir. Ayıp sonradan ortaya çıkarsa iş sahibi öğrenir öğrenmez yükleniciye derhal bildirmek zorundadır. Yüklenicinin imâlini yüklendiği eserin ayıplı olması durumunda; açık ayıplarda Borçlar Kanunu’nun 359., gizli ayıplarda ise 362.maddeleri hükümlerine uygun olarak ihbarda bulunduğu takdirde Borçlar Kanunu’nun 360.maddesinde tanınan hakları iş sahibi kullanabilir. Somut olayda 30.12.1996 tarihli kesin kabul tutanağında kesin kabul tarihinden itibaren 12 aylık süre teminat müddeti olarak kabul edilmiştir. Dosya kapsamındaki Eston İnşaat A.Ş. proje müdürü tarafından davacı Toplu Konut İdaresi Başkanlığı’na yazılan yazıda III.Etap B2 ve B4 bölgeleri inşaatları ile ilgili davacının ihbarda bulunması sebebiyle inşaatlardaki aksaklıkların giderileceğinin bildirildiği ve bu yazının 22.12.1997 tarihinde davacıya intikal ettirildiği ve dolayısıyla ayıp ihbarının yüklenici şirkete Borçlar Kanunu’nun 362.maddesi hükmüne uygun şekilde ve zamanında yapılmış olduğu anlaşılmaktadır.
Borçlar Kanunu’nun 126/IV.maddesi gereğince yüklenicinin bile bile ve ağır kusuru ile sözleşmeyi hiç veya gereği gibi yerine getirmemesi, özellikle ayıplı malzeme kullanmış veya ayıplı bir iş meydan getirmiş olması sebebiyle oluşan zararlardan ötürü açılan dava 10 yıllık zamanaşımı süresine tâbi bulunmaktadır. Somut olayda da süresi içinde davacı tarafından gizli ayıpların giderilmesi istemiyle yüklenici davalı Eston A.Ş’ye ihbarda bulunulmuş olmasına ve işin teslim tarihi itibariyle on yıllık zamanaşımı süresi dolmadan davanın açılmış bulunmasına göre gizli ayıplı imalâtlarla ilgili talep yönünden işin esasının incelenip davanın sonuçlandırılması gerekirken mahkemece ayıp ihbarında bulunulmadığı gerekçesiyle yüklenici davalı hakkındaki davanın tümden reddine karar verilmiş olması doğru olmamıştır.
Açıklanan sebeplerle karar bozulmalıdır.
SONUÇ : Yukarıda ( 1. ) bentte belirtilen nedenlerle davalı Su Yapı şirketi vekilinin tüm, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine; ( 2. ) bentte açıklanan sebeplerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüne ve kararın davacı yararına BOZULMASINA, aşağıda yazılı bakiye 0,90 YTL temyiz ilam harcının temyiz eden davalı Su Yapı A.Ş’den alınmasına, 13.05.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
15. HUKUK DAİRESİ
E. 2011/3349
K. 2012/5149
T. 5.7.2012
• İŞ BEDELİNİN TAHSİLİ ( Eser Sözleşmesi – Eserin Tamamlanmış Olması Gerektiği/Eksik ve Kusurlu İşler Varsa İşin Kabulüne Engel Teşkil Edip Etmediğinin Belirlenmesi Gerektiği )
• ESERİN TAMAMLANMIŞ OLMASI ( İş Bedelinin Tahsili – Ödemeye Onay Verilmemesinin Hakkın Kötüye Kullanılması Niteliğinde Olduğunun Kabulü Halinde Davanın Kabulü Gerektiği )
• HAKKIN KÖTÜYE KULLANILMASI ( İş Bedelinin Tahsili – Eserin Reddedilemeyecek Derecede Teslime Hazır Olması Durumunda Onay Verilmemesinin Objektif İyiniyet Kuralına Aykırı Olduğu )
• DÜRÜSTLÜK KURALI ( İş Bedelinin Tahsili – Sözleşmede Öngörülen Onay Koşuluna Göre Eserin Reddedilemeyecek Derecede Teslime Hazır Olması Durumunda Onay Verilmemesinin Objektif İyiniyet Kuralına Aykırı Olduğu )
• AYIP İHBARI ( İş Bedelinin Tahsili – Borçlar Kanununda Öngörülen Sürelerde ve Sözleşme Koşulları da Gözetilerek Ayıp İhbarı Yapılmış Olması Gerektiği/Ayıpların Derecesi ve Öngörülen Seçimlik Haklarından Hangisini Kullanması Gerektiğinin Belirtilmiş Olması Gerektiği )
818/m.355,371
4721/m.2
ÖZET : Dava, bakiye iş bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece, yapılacak iş; iş bedelinin ödenmesi için yüklenici şirketin onay verdiğinin kanıtlanması durumunda davanın şimdiki gibi kabulüne; ayrıca yerinde imalât yapılan tanklar üzerinde uzman bilirkişi incelemesi yapılarak işin tamamlanmış olup olmadığının, eksik ve kusurlu işler varsa işin kabulüne engel teşkil edip etmediğinin belirlenmesi ve varılacak sonuca göre eserin tamamlanmış olması sebebiyle ödemeye onay verilmemesinin hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğunun kabulü halinde de yine davanın kabulüne; belirtilen bu hususların gerçekleşmemesi durumunda ise davanın reddine karar verilmesinden ibaret olmalıdır.
DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen günde davacı vekili ile davalı vekili geldi. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraflar avukatları dinlendikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmıştı. Bu kere dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Dava, bakiye iş bedelinin tahsili istemiyle açılmış; mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş ve verilen karar davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Davacı vekili, yanlar arasında imzalanan 16.05.2007 tarihli sözleşme uyarınca, davacının 15 adet tankın imalât ve montajı işini yüklendiğini, edimini yerine getirerek tankları davalının “Yalova yolu 10. km Bursa” adresindeki fabrikasına teslim ettiğini ve montajını 01.10.2007 tarihinde tamamladığını, iş bedelinin ödenmeyen kısmının 125.000 euro olduğunu ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakkını saklı tutmak suretiyle, şimdilik 20.000,00 TL’nin davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı vekili, müvekkili ile dava dışı Eisenmann Anlagenbau GmbHxCo.KG firması arasında 2006/209 numaralı ve 01.12.2006 tarihli sözleşme yapıldığını ve bu sözleşmenin müvekkili tarafından iş sahibi; anılan şirket tarafından ise, yüklenici sıfatlarıyla imzalandığını, sözleşme konusunda diğer işlerin yanında boya tanklarının ( PT/ED ) imalâtının da yer aldığını, davacı şirketin ise boyama tankları işinin yapımını, Eisenmann şirketi ile yaptığı 18.04.2007 tarihli “alt yüklenici sözleşmesi” ile yüklendiğini, Eisenmann şirketi ile davacı arasında yapılan sözleşme uyarınca da yanlar arasındaki 16.05.2007 tarihli sözleşme hükümleri gereğince de tankların yapımına ilişkin iş bedelinin Eisenmann Şirketi’nin onayından sonra davacıya ödenmesi gerektiğini ve belirtilen bu koşulun gerçekleşmediğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Dava dışı Eisenmann Şirketi ile davalı şirket arasında yapılan sözleşme, sözleşmenin yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Borçlar Kanunu’nun 355. maddesi hükmünde tanımı yapılan bir eser sözleşmesidir. Yüklenici Eisenmann şirketi, davalı iş sahibine ait fabrikadaki sözleşme konusu işlerin yapımını yüklenmiştir. Eisenmann Şirketi ile davacı arasında yapılan 18.04.2007 tarihli sözleşme ise, niteliğince yine 818 Sayılı Borçlar Kanunu’nun 355. maddesi uyarınca bir eser sözleşmesidir. Bu sözleşme gereğince, Eisenmann şirketinin yüklenimindeki ( PT/ED tankları ) olan boyama tanklarının alt yüklenici sıfatıyla imalâtını ve montajını davacı yüklenmiştir. Yanlar arasındaki 16.05.2007 tarihli ve “sipariş teklif mektubu” başlıklı sözleşme ise, 818 Sayılı Borçlar Kanunu’nun 355-371. maddeleri hükmünde düzenlenen eser sözleşmesi niteliğinde değildir. Anılan Yasa’nın 355. maddesi gereğince, eser sözleşmesi öyle bir sözleşmedir ki, onunla yüklenici eser sahibinin ödemeyi üstlendiği ücret karşılığında bir eser meydana getirmeyi borçlanır. Eser sözleşmesinin bu yasal tanımına göre unsurları: bir eser meydana getirme, bedel ve sözleşmenin varlığıdır. Yanlar arasındaki sözleşme, eser sözleşmesinin tanımı ve unsurlarına göre değerlendirildiğinde; bir eser sözleşmesi niteliğinde olmadığı açıklıkla anlaşılmaktadır. Az yukarıda açıklandığı üzere; davacı ile dava dışı Eisenmann Şirketi arasında yapılan sözleşme uyarınca asıl yüklenici Eisenmann Şirketi’ne karşı bir eser meydana getirmeyi yüklenmiştir. Yanlar arasındaki sözleşme ise, davacının yüklendiği ediminin yerine getirilmesi sırasında uyulması gereken işçi sağlığı ve iş güvenliği ile alt yüklenici sıfatı ile davacının yüklendiği imalâtın bedellerinin davalı tarafından ödenmesi koşullarını içermektedir. O halde, yanlar arasındaki bu sözleşmenin kendine özgü ve karma kuralları içeren bir sözleşme olduğunun kabulü gerekir. Bu sözleşme uyarınca, davacının yüklendiği edimi işçi sağlığı ve iş güvenliği koşullarına uygun hareket etmek; davalının karşı edimi ise davacı ile dava dışı yüklenici şirket arasında yapılan sözleşme ve yanlar arasındaki sözleşme hükümlerine uygun olarak iş bedelini ödemektir. 16.05.2007 tarihli sözleşmenin 10. maddesi; “Teknik konularda MAK-SAN firması, EİSENMANN firmasına karşı sorumludur. Ödemeler, Eisenmann firmasının onayından sonra yapılacaktır” hükmünü içermektedir. Sözleşmenin bu hükmüne göre davalının borçlu temerrüdüne düşürülmüş olduğunun kabul edilebilmesi için öncelikle, sözleşme hükmünde öngörülen “onay” koşulunun gerçekleşmesi zorunludur. Çünkü, borçlunun temerrüdünü düzenleyen 818 Sayılı Borçlar Kanunu’nun 101/II. maddesi hükmü gereğince, davalının yanlar arasındaki sözleşmenin 10. maddesi hükmünde saklı tutulan hakka dayanarak “onay koşulu” gerçekleşmedikçe iş bedelini ödememe hakkı bulunmaktadır.
Alt yüklenici davacının imalâtını yüklendiği eseri tamamlamış ve dolayısıyla eserin reddedilemeyecek derecede teslime hazır olması ve alacaklı temerrüdünün gerçekleşmesi durumunda yüklenici tarafından iş bedelinin ödenmesi için “onay” verilmemesi Türk Medeni Kanunu’nun 2. maddesi hükmü uyarınca objektif iyiniyet kurallarına aykırı olur ve bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını da hukuk düzeni korumaz. Tamamlanmış eser, objektif ölçüler içinde amaca uygun olarak kullanılabilir durumda olduğunun tesbiti ile mümkün olur. Davacının, uyuşmazlık konusu iş bedelinin istenebilir olduğuna ilişkin koşulların gerçekleştiğini yasal delillerle kanıtlaması gerekir. O halde, öncelikle yanlar arasındaki sözleşmenin 10. maddesinde öngörülen “onay koşuluna” göre Eisenmann Şirketi’nin onay verdiğini ya da onay verilmemesinin Medeni Kanun’un 2. maddesine aykırı olduğunu yasal delillerle davacının kanıtlaması durumunda alacağı istenebilir olur.
Yüklenici tarafından alt yüklenicinin yaptığı işlerin ayıplı olduğunu ve ayıpların giderilmesi için masraf yapıldığını 06.12.2007 tarihinde davacıya bildirdiği savunulmaktadır. 818 Sayılı Yasa’nın 359. maddesi uyarınca açık ayıplar; 362. maddesi hükmü gereğince de gizli ayıplar için öngörülen sürelerde yüklenici ile alt yüklenici davacı arasında yapılan sözleşme koşulları da gözetilerek “ayıp ihbarı” yapılmış ise, aynı Kanun’un 360. maddesi gereğince ayıpların derecesi ve bu yasa hükmünde öngörülen seçimlik haklarından hangisini kullanması gerektiği; mahkemece yerinde uzman bilirkişi kurulu aracığılıyla yapılacak keşif ve yaptırılacak inceleme sonucu takdir edilir. Ayrıca eksik işler mevcut ise bu işlerin de belirlenmesi gerekir.
Diğer yandan, işin tamamlanmış olup olmadığının ve bu kapsamda eksik ve kusurlu işlerin bulunup bulunmadığının belirlenmesinde; yüklenici şirket ile davacı arasında düzenlendiği ileri sürülen 22.02.2008 tarihli adî yazılı belgenin de değerlendirilmesi gerekir.
Tüm bu sebeplerle mahkemece, yapılacak iş; yukarıda yapılan açıklamalar gözetilerek, iş bedelinin ödenmesi için yüklenici şirketin onay verdiğinin kanıtlanması durumunda davanın şimdiki gibi kabulüne; ayrıca yerinde imalât yapılan tanklar üzerinde uzman bilirkişi incelemesi yapılarak işin tamamlanmış olup olmadığının, eksik ve kusurlu işler varsa işin kabulüne engel teşkil edip etmediğinin belirlenmesi ve varılacak sonuca göre eserin tamamlanmış olması sebebiyle ödemeye onay verilmemesinin hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğunun kabulü halinde de yine davanın kabulüne; belirtilen bu hususların gerçekleşmemesi durumunda ise davanın reddine karar verilmesinden ibaret olmalıdır.
Açıklanan sebeplerle karar bozulmalıdır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan sebeplerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüne ve kararın davalı yararına BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasında vekille temsil olunduğundan 900,00 TL duruşma vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, 05.07.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.