Ayırma Kararı Hakkında Yargıtay Kararları
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 2008/3-10
K. 2008/32
T. 23.1.2008
ECRİMİSİL (Davacı Vakıflar Genel Müdürlüğünün Kendi Payı Yönünden Uyuşmazlığın Hakem Sıfatıyla Çözümlenmesi Gerektiği Gözetilerek Ayırma Kararı Verilmesi Gerektiği )
AYIRMA KARARI (Ecrimisil – Davacı Vakıflar Genel Müdürlüğünün Kendi Payı Yönünden Uyuşmazlığın Hakem Sıfatıyla Çözümlenmesi Gerektiği Gözetilerek Ayırma Kararı Verilmesi Gerektiği)
ZORUNLU TAHKİM (Davacı Vakıflar Genel Müdürlüğü İle Davalı Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Zorunlu Tahkim Yasasına Tabi Kuruluşlar Olup Bunlar Arasındaki Uyuşmazlıklar Zorunlu Olarak 3533 Sayılı Yasaya Göre Çözümleneceği )
GÖREV ( Davacı Vakıflar Genel Müdürlüğü İle Davalı Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Zorunlu Tahkim Yasasına Tabi Kuruluşlar Olup Bunlar Arasındaki Uyuşmazlıklar Zorunlu Olarak 3533 Sayılı Yasaya Göre Çözümleneceği )
2709/m.37
3533/m.1,4
ÖZET : Dava; ecrimisil istemine ilişkindir. Davacı Vakıflar Genel Müdürlüğü ile davalı Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, Zorunlu Tahkim Yasasına Tabi kuruluşlar olup, bunlar arasındaki uyuşmazlıklar zorunlu olarak 3533 sayılı Yasaya göre çözümlenir. Ancak dava konusu taşınmazda davacı Vakıflar Genel Müdürlüğünün kendi payı yanında mazbut vakıfların da payı olduğundan ve Vakıflar Genel Müdürlüğünün bu vakıfların idarecisi sıfatı da bulunduğundan kendi payı dışındaki mazbut vakıflara ait paylar yönünden de dava açtığından, uyuşmazlığın 3533 sayılı yasaya göre çözümlenmesi vakıflar yönünden olanaklı değildir. Uyuşmazlığa bu paylar yönünden genel mahkemede bakılması gerekir.
Anayasanın 37. maddesine göre “Hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz.”
Bu durumda mahkemece davacı Vakıflar Genel Müdürlüğünün kendi payı yönünden uyuşmazlığın Hakem sıfatıyla çözümIenmesi gerektiği gözetilerek ayırma kararı verilmesi gerekirken hem Vakıflar, Genel Müdürlüğünün kendi payı, hem de mazbut vakıflar payı yönünden davaya genel mahkeme sıfatıyla bakarak sonuçlandırması yerinde olmamıştır.
DAVA : Taraflar arasındaki “ecrimisil” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Antalya 2.Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 23.05.2006 gün ve 2001/1270 E- 2006/132 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 3.Hukuk Dairesinin 17.10.2006 gün ve 2006/13700-13444 sayılı ilamı ile;
( … Davada, 4675 YTL ecrimisilin, yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi istenilmiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabul, kısmen reddine karar verilmiştir.
Dava, Vakıflar İdaresi ile Antalya Valiliği arasındaki ecrimisil talebine ilişkindir. 3533 sayılı Kanun’un 1. maddesi hükmünce “umumi. Mülhak ve hususi bütçelerle idare edilen dairelerce belediyelerle, sermayesinin tamamen devlete veya belediyeye veya umumi idarelere ait olan daire ve müesseseler arasında çıkan ihtilaflardan adliye mahkemelerinin vazifesi dahilinde bulunanları, bu Kanunda yazılı tahkim usulüne göre halledilir”.
Davada, taraflar, 3533 sayılı Kanun’un 1. maddesinde gösterilen kuruluşlardandır. Bu Kanunu 2570 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesi gereğince aralarındaki uyuşmazlığın “Hakem” sıfatı ile çözümlenmesi gerekmektedir.
Mahkemece, tarafların sıfatı ile 3533 sayılı Kanunun 1. ve 4. maddeleri hükümleri dikkate alınarak, uyuşmazlığın yüksek dereceli Asliye Hukuk Hakimi tarafından mecburi hakem sıfatı ile çözümlenmesi gerekeceği gerekçesi ile görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, işin esası hakkında karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir… )gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Dava; ecrimisil istemine ilişkindir.
Davacı vekili, davalının dava konusu taşınmaza haksız işgalde bulunduğunu ileri sürerek ecrimisil tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın tarafları dikkate alındığında davanın 3533 SY.gereğince Hakem sıfatıyla görülmesi gerektiğini ileri sürerek, görevsizlik kararı verilmesini istemiştir.
Yerel Mahkeme; genel mahkeme sıfatıyla davanın kısmen kabulüne karar vermiş, davalı vekilinin temyizi üzerine hüküm Özel Dairece yukarıdaki gerekçe ile bozulmuş, yerel mahkeme “Davacı Vakıflar İdaresi 2762 sayılı Yasanın 1. maddesi hükmü gereğince taşınmaz maliki olan Vakıfları temsilen davada yer almış olmakla çekişmeli taşınmazın Genel Bütçeye dahil Vakıflar Genel Müdürlüğü ile ilgisinin bundan ibaret olduğu ve bu durumda 3533 sayılı Yasanın uygulama yeri bulunmadığı” gerekçesi ile kararında direnmiştir. Dava konusu taşınmazın 1400/44753 payı Akça Mescidi Vakfı, 900/44753 payı Tekelli Mehmet paşa Cami Vakfı, 2623/44753 payı Muratpaşa Vakfı, 1900/44753 payı Necmettin Cami Vakfı, 34500/44753 payı Ekmekçi Başı Hacı Mehmet Ağa Vakfı ve 3430/44753 payı ise Vakıflar Genel Müdürlüğüne aittir.
Tapu kaydından da anlaşılacağı üzere Vakıflar Genel Müdürlüğünün taşınmazda sadece mazbut vakıfların idareci sıfatı değil, aynı zamanda pay sahibi sıfatı da bulunmaktadır.
3533 sayılı zorunlu Tahkim Yasasının 4. maddesi uyarınca; Katma bütçe ile idare edilen daireler, belediyeler, özel bütçe ile idare olunan daire ve müesseselerden biriyle Genel Bütçeye dahil dairelerden biri arasında çıkan uyuşmazlıklar, o yerdeki yüksek dereceli hukuk mahkemesi başkanı ve ya hakimi tarafından hakem sıfatıyla çözümlenir.
Buna göre davacı Vakıflar Genel Müdürlüğü ile dayalı Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, Zorunlu Tahkim Yasasına Tabi kuruluşlar olup, bunlar arasındaki uyuşmazlıklar zorunlu olarak 3533 sayılı Yasaya göre çözümlenir. Ancak dava konusu taşınmazda davacı Vakıflar Genel Müdürlüğünün kendi payı yanında mazbut vakıfların da payı olduğundan ve Vakıflar Genel Müdürlüğünün bu vakıfların idarecisi sıfatı da bulunduğundan kendi payı dışındaki mazbut vakıflara ait paylar yönünden de dava açtığından, uyuşmazlığın 3533 sayılı yasaya göre çözümlenmesi vakıflar yönünden olanaklı değildir. Uyuşmazlığa bu paylar yönünden genel mahkemede bakılması gerekir.
Anayasanın 37. maddesine göre “Hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz.”
Bu durumda mahkemece davacı Vakıflar Genel Müdürlüğünün kendi payı yönünden uyuşmazlığın Hakem sıfatıyla çözümIenmesi gerektiği gözetilerek ayırma kararı verilmesi gerekirken hem Vakıflar, Genel Müdürlüğünün kendi payı, hem de mazbut vakıflar payı yönünden davaya genel mahkeme sıfatıyla bakarak sonuçlandırması yerinde olmamıştır.
Bu nedenle direnme kararı isabetsiz olup bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 23.01.2008 gününde oybirliği ile karar verildi.
T.C.
YARGITAY
11. CEZA DAİRESİ
E. 2009/7551
K. 2009/9387
T. 13.7.2009
AYIRMA KARARI (Sonrasında Sanık Hakkında Açılan Kamu Davasının Duruşma Gününden Şikayetçinin Usulüne Göre Haberdar Edilmesi Gereği – Kamu Davasından Şikayetçinin Usulüne Göre Haberdar Edilmeden Yokluğunda Yargılama Yapılarak Karar Verilmesinin İddia Hakkını Kısıtlanması Olduğu)
İDDİA HAKKININ KISITLANMASI (Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığının Şikayetçi Olduğu Dosya Hakkında Ayırma Kararı Verilmesi – Ayırma Kararından Sonra Sanık Hakkında Açılan Kamu Davasının Duruşma Gününden Şikayetçi Usulüne Göre Haberdar Edilmeden Yokluğunda Karar Verilmesinin İddia Hakkını Kısıtlanması Olduğu)
5271/m. 233
ÖZET : Ayırma kararından sonra sanık hakkında açılan kamu davasının duruşma gününden usulüne uygun olarak haberdar edilmeyen şikayetçinin yokluğunda yargılama yapılarak yazılı şekilde karar verilmek suretiyle iddia hakkının kısıtlanması yasaya aykırıdır.
DAVA : Verilen hükmün süresi içinde şikayetçi temsilcisi tarafından Yargıtay’ca incelenmesi istenilmiş olduğundan dava evrakı daireye gönderilmekle, incelenerek gereği görüşüldü:
KARAR : İlgili gümrük idaresinin, karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 4926 ve sonradan yürürlüğe giren 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunlarının 26 ve 18. maddeleri gereğince, ancak adı geçen Kanunlarda tanımlanan suçlar dolayısıyla açılan davalara kanun gereği katılan sıfatı ile katılabileceğinin öngörülmüş olması karşısında; tebliğnamedeki ilgili kurumun, sanık hakkında, suç tarihinde yürürlükte bulunan 765 sayılı TCK.nun 342/1 ve sonradan yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK.nun 204/1. maddelerinde öngörülen “resmi belgede sahtecilik” suçundan açılan kamu davasına, mahkemece karar verilmemiş olsa da, katılma hakkının bulunduğuna ilişkin görüşe iştirak edilmemiştir.
01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5271 sayılı CMK.nun 233. maddesi uyarınca, 23.01.2007 tarihli ayırma kararından sonra sanık hakkında açılan kamu davasının duruşma gününden usulüne uygun olarak haberdar edilmeyen şikayetçi T.C. Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı Habur Gümrük ve Muhafaza Başmüdürlüğü’nün yokluğunda yargılama yapılarak yazılı şekilde karar verilmek suretiyle iddia hakkının kısıtlanması,
SONUÇ : Yasaya aykırı, şikayetçi T.C. Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı Habur Gümrük ve Muhafaza Başmüdürlüğü temsilcisinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan sair yönleri incelenmeyen hükmün bu sebepten dolayı, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 13.07.2009 gününde oybirliği ile karar verildi.
T.C.
YARGITAY
15. HUKUK DAİRESİ
E. 2010/310
K. 2010/2177
T. 14.4.2010
BİRLEŞTİRME KARARI ( Fiil ve Hukuki İrtibat – Aralarında Fiili ve Hukuki İrtibat Bulunan Davaların Birlikte Yürütülmesinin Zorunlu Olduğu )
FİİLİ VE HUKUKİ İRTİBAT ( Davaların Birleştirilmesi ve Ayrılması – Ayırma Kararının Hükümle Birlikte Temyiz Edilebileceği)
AYIRMA KARARI ( Hükümle Birlikte Temyiz Edilebileceği )
1086/m. 9, 45
ÖZET : Ayırma hususunda verilen kararlar hükümle birlikte temyizi mümkündür.
DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı bozmaya uyularak verilen hükümün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanmış olup, maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece TEDAŞ Genel Müdürlüğü ile Çorum Müessese Müdürlüğü aleyhine açılan davada 18.6.2009 tarihli duruşmada TEDAŞ ile ilgili dava tefrik edilerek Yeşilırmak EDAŞ-TEDAŞ Çorum Müessese Müdürlüğü hakkındaki davanın yetki yönünden reddine ve mahkemenin yetkisizliğine dair verilen karar davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Davacı TEDAŞ Genel Müdürlüğü tarafından açılan Çorum Müessese Müdürlüğü’ne ait 4. Grup Enerji Nakil Hatlarının Bakım ve Onarım İhalesine sokulmaması ve ihale dışı bırakılması sebebiyle her iki davalının sorumlu bulunduklarını ileri sürerek maddi ve manevi tazminat isteminde bulunmuştur. Davacının ihaleye katılmasının engellenmesinin yasaklama kararına bağlı olduğu ve yasaklama kararının da Genel Müdürlük tarafından verildiği ileri sürüldüğünden H.U.M.K.nın 45 ve devamı maddeleri gereğince fiili ve hukuki irtibat sebebiyle her iki davalı hakkındaki davanın birlikte yürütülmesi zorunludur. H.U.M.K.nın 9/II. maddesinde belirtilen davalılardan birini kendi mahkemesinden başka bir mahkemeye getirmek amacıyla davanın Ankara’da açıldığına dair delil ve belirti de bulunmamaktadır. Davalı TEDAŞ Genel Müdürlüğü’nün yerleşim yeri Ankara ili olduğundan bu davalı yönünden H.U.M.K.nın 9/I. maddesi gereğince Ankara Mahkemeleri davaya bakmakla yetkilidir. H.U.M.K.nın 48. maddesi gereğince ayırma hususunda verilen kararlar hükümle birlikte temyizi mümkündür.
Bu durumda mahkemece davaların birlikte görülmesi zorunlu olduğundan tefrik kararının kaldırılıp TEDAŞ Genel Müdürlüğü’nün yerleşim yerine göre H.U.M.K.nın 9/I. maddesi gereğince Ankara Mahkemeleri davaya bakmakla yetkili olduğu ve davalının yetki itirazı yerinde olmadığından yetki ilk itirazı reddedilip işin esasına girilerek, sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken tefrik ve yetkisizlik kararı verilmesi doğru olmamış , bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan sebeplerle temyiz itirazlarının kabulüyle kararın BOZULMASINA, fazla alınan temyiz peşin harcının istenmesi halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 14.4.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
2. CEZA DAİRESİ
E. 2009/248
K. 2010/646
T. 21.1.2010
AYIRMA KARARI ( Davayı Esastan Sonuçlandıran Hüküm Niteliğinde Olmadığından C. Savcısının Temyiz İsteğinin Reddi Gerektiği )
TEMYİZ ( Ayırma Kararı/C. Savcısının Temyiz İsteğinin Reddi Gerektiği – Davayı Esastan Sonuçlandıran Hüküm Niteliğinde Olmadığından Temyiz Edilemeyeceği)
HÜKÜM NİTELİĞİNDE OLMAYAN KARAR ( Ayırma Kararı – Davayı Esastan Sonuçlandıran Hüküm Niteliğinde Olmadığından Temyiz Edilemeyeceği )
5271/m. 288
ÖZET : Ayırma kararı davayı esastan sonuçlandıran hüküm niteliğinden kararlardan olmadığı ve ortada verilmiş bir hükümde bulunmadığından C. Savcısının konusu olmayan temyiz isteğinin reddi gerekir.
DAVA : Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR : I- O yer Cumhuriyet Savcısı’nın sanık Nuray hakkında hakaret suçundan, sanık Mehmet hakkında kasten yaralama suçundan kamu davası açıldığı halde karar verilmediği yönündeki temyiz isteminin incelenmesinde;
Sanık Nuray hakkında hakaret suçundan açılan kamu davası yargılama aşamasında bu dava dosyasından ayrılmasına karar verilerek 2006/ 153 Esas sırasına kaydedildiği, sanık Mehmet hakkında kasten yaralama suçundan açılan kamu davasının da bu dava dosyasından ayrılmasına karar verilerek 2006/155 Esas sırasına kaydedildiği belirlenerek yapılan incelemede
Ayırma kararı davayı esastan sonuçlandıran hüküm niteliğinden kararlardan olmadığı ve ortada verilmiş bir hükümde bulunmadığından o yer C. Savcısının konusu olmayan temyiz isteğinin 1412 sayılı CMUK’nun 317. maddesi gereğince REDDİNE,
II- O yer Cumhuriyet Savcısının sanık Nuray hakkında kasten yaralama suçundan kurulan beraat hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
SONUÇ : Yapılan duruşmaya, toplanan delillere, gerekçeye, hakimin kanaat ve takdirine göre temyiz itirazları yerinde olmadığından reddiyle hükmün istem gibi ONANMASINA, 21.01.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.