Hukuk Genel Kurulu Kararı – Müteselsil Borç Kefil
T.C
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 2010/19-300
K. 2010/311
T. 09.06.2010
KAVRAMLAR
İTİRAZIN İPTALİ DAVASI
MÜTESELSİL BORÇ
ALACAK DAVASI
BAKİYE BORÇ
SÖZLEŞME
KEFİL SORUMLULUĞU
1086 S. HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU(MÜLGA) [ Madde 429 ]
ÖZET: Taraflar arasındaki “Alacak” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Antalya 1.Asliye Ticaret Mahkemesince davanın reddine dair verilen 25.4.2008 Tarih ve 451-226 sayılı kararın incelenmesi davacı tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 26.5.2009 Tarih,9132-4920 sayılı ilamı ile hüküm “……Davacı vekili, müvekkili şirketin satıcı, davalı şirketin ise tüketici olarak imzaladığı 01.08.2003 tarihli sözleşmeyle davalının işlettiği otelin süt ve süt ürünleri ihtiyacının müvekkilince karşılandığını, ödeme yükümlülüğü yerine getirilmediği için sözleşmenin alıcısı dava dışı G…… A.Ş aleyhine girişilen icra takibi neticesinde açılan itirazın iptali davası sonucunda bir kısım ödemeler yapıldığını,bakiye borç davalı şirketten talep edilmesine rağmen ödenmediğini ileri sürmüş ve şimdilik 6.000 YTL alacağın faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili,iddiaya konu sözleşmede müvekkilinin tüketici sıfatının bulunduğunu, sorumluluğun söz konusu olmadığını,müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, borcun muhatabının dava dışı G…… A.Ş olduğunu, bu kişi hakkında itirazın iptaline karar verildiğini, asıl alacağın tahsil edildiğini belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama, toplanan deliller neticesinde davalı otellerinde kullanılmak üzere alınan ürünlerin bedelinin tahsil edilememesi nedeniyle alıcı G…… A.Ş aleyhine açılan itirazın iptali davası sırasında asıl alacağın ödendiği, kalan faiz ve fer’ilerine yönelik borçtan sözleşmenin 6.maddesi gereğince davalının kefil sıfatı ile sorumlu olduğu ancak davadan önce davalının temerrüdünün oluşmadığı, kefilin ancak kendi temerrüdü nedeniyle oluşan faiz miktarından sorumlu olduğu, asıl borcun davalının temerrüdünden önce ödenmiş olması karşısında davalının faiz ve fer’ilerinden sorumlu olmadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş,
TEMYİZ EDEN: Hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI: Uyuşmazlık taraflar arasında düzenlenen 01.08.2003 tarihli sözleşmeden kaynaklanmaktadır. Sözleşmenin 1.maddesinde davacının satıcı, davalının ise alıcı olduğu belirtilmiş 6.maddede ise, davalı H…… P…… A.Ş’nin kendi bünyesindeki otellere verilen mal bedeli kadar sorumlu olduğu hükme bağlanmıştır. Sözleşme altında davalının da imzası bulunmaktadır. Ancak davalının sözleşmeyi kefil olarak imzaladığına ilişkin herhangi bir açıklamaya yer verilmemiştir. O halde mahkemece davalının sözleşmenin tarafı olduğu gözetilerek uyuşmazlığın sözleşme hükümleri çerçevesinde çözümlenmesi gerekirken somut olaya uygun düşmeyen gerekçelerle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir…) gerekçesi ile oy birliği ile bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, 1.8.2003 tarihli satım sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.
Mahkemece, taraflar arasında imzalanan 1.8.2003 tarihli sözleşmenin 6.maddesi uyarınca sözleşmeden kaynaklanan borca davalının kefil pozisyonunda olduğu,davadan önce davalının temerrüdünün oluşmadığı,kefilin ancak kendi temerrüdü nedeniyle oluşan faiz miktarından sorumlu olacağı asıl borcun davalının temerrüdünden önce ödenmiş olması karşısında davalının faiz ve ferilerden sorumlu olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı tarafın temyizi üzerine Özel Dairece; davalının sözleşmeyi kefil olarak imzaladığına ilişkin herhangi bir açıklamaya sözleşmede yer verilmediği, mahkemece, uyuşmazlığın davalının taraf olduğu da gözetilerek sözleşme hükümleri çerçevesinde çözümlenmesi gerektiği gerekçesi ile hüküm bozulmuştur.
Yerel Mahkeme, bozma üzerine verdiği kararda önceki gerekçesini tekrarlamış; bozma ilamının yerinde olmadığı; bir an için bozma ilamında belirtilen şekilde davalının da Gimpa A.Ş. yanında sözleşmenin 6.maddesi kapsamında müteselsil borçlu olduğunun kabulü halinde dahi, davalı sözleşmede kefil sıfatı taşımakla sadece alacak aslından ve kendi temerrüdünden doğan faizden sorumlu olduğundan ve alacak aslı davalının temerrüdünden önce davacı tarafından tahsil edildiğinden, davalının borçtan kurtulmuş sayılması gerektiği; kaldı ki, bu davalının alacak aslının diğer müteselsil borçludan tahsil edildiği tarih itibarı ile henüz temerrüde de düşürülmemiş olduğu, dolayısı ile faiz sorumluluğu başlamadan önce borç aslı ödenmiş olduğundan ve müteselsil borçlulardan birinin yapacağı ödeme diğer müteselsil borçluyu da borçtan kurtaracağından müteselsil borçlulardan birinin daha önce temerrüde düşmüş olmasının diğer müteselsil borçluları da temerrüde düşürmeyeceği, böylece davacının davalıdan talep edebileceği bir alacağı kalmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar vermiş; bu kararı direnme olarak adlandırmıştır.
Direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için bozulan ilk kararda da yer verilmiş olan hususların direnmeye konu edilmesi ve gerekçenin ancak yine ilk kararda yer alan ana çerçeveden çıkmadan, ilk gerekçeyi güçlendirmeye yönelik yasal sınırlarda genişletilmiş olması gerekmektedir. İlk kararda hiç yer verilmemiş değerlendirmelerin bozmadan esinlenilerek ve bozmada işaret olunduğu şekilde yapılmış olması durumunda ortada bir direnme kararının bulunduğundan da söz edilemez.
Bu nedenledir ki, işin esasına girilmezden evvel, bozma ilamı ve mahkeme kararının gerekçeleri gözetildiğinde, ortada bozmadan esinlenilerek verilmiş yeni bir hükmün mü yoksa yasal sınırlarla genişletilmiş gerekçeye sahip bir direnme kararının mı bulunduğu, ön sorun olarak ele alınmış; mahkemenin bozmadan esinlenerek tamamen yeni gerekçelerle verdiği kararın yeni bir hüküm olduğu sonucuna varılmıştır.
Yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi görevi ise Hukuk Genel Kuruluna değil Özel Daireye aittir.
Bu nedenle; dosyanın yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için Özel Daireye gönderilmesi gerekir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, dosyanın yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için 19.Hukuk Dairesine Gönderilmesine, 09.06.2010 gününde oy birliği ile karar verilmiştir.