İcranın Geri Bırakılması Talebi Hakkında Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
12. HUKUK DAİRESİ
E. 2012/25946
K. 2013/1185
T. 21.1.2013
İCRANIN GERİ BIRAKILMASI TALEBİ (6273 S.K.’nın Yürürlüğe Girdiği Tarihten Önce İbraz Süresi Dolan Çeklerde Zamanaşımı Süresinin 6 Ay Olduğunun İbraz Süresi Bu Tarihten Sonra Dolan Çeklerde İse 3 Sene Olduğunun Gözetileceği)
ÇEKE DAYALI KAMBİYO SENETLERİNE MAHSUS HACİZ YOLU HACİZ YOLU İLE YAPILAN TAKİP ( 6273 S.K.’nın Yürürlüğe Girdiği Tarihten Önce İbraz Süresi Dolan Çeklerde Zamanaşımı Süresinin 6 Ay Olduğunun İbraz Süresi Bu Tarihten Sonra Dolan Çeklerde İse Üç Yıl Olduğunun Gözetileceği – İcranın Geri Bırakılması Talebi )
ALTI AYLIK ZAMANAŞIMI SÜRESİ ( 6273 S.K.’nın Yürürlüğe Girdiği Tarihten Önce İbraz Süresi Dolan Çeklerde Zamanaşımı Süresinin 6 Ay Olduğunun İbraz Süresi Bu Tarihten Sonra Dolan Çeklerde İse 3 Yıl Olduğunun Gözetileceği – İcranın Geri Bırakılması Talebi )
İBRAZ SÜRESİ ( İcranın Geri Bırakılması Talebi – 6273 S.K.’nın Yürürlüğe Girdiği Tarihten Önce İbraz Süresi Dolan Çeklerde Zamanaşımı Süresinin 6 Ay Olduğunun İbraz Süresi Bu Tarihten Sonra Dolan Çeklerde İse Üç Sene Olduğunun Gözetileceği )
6762/m.726
ÖZET: Çeke dayalı kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile yapılan takipte borçlu vekili; altı aylık zamanaşımı süresinin dolduğunu ve çekin zamanaşımına uğradığını ileri sürerek, icranın geri bırakılmasını talep etmiştir. Çekler yönünden zamanaşımı süresinin başladığı tarihte hangi yasa yürürlükte ise, o yasada öngörülen zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiği kabul edilmelidir. Buna göre, çek hakkında zamanaşımı süresi, ibraz süresinin bitmesi ile başlayacağından çekin ibraz süresinin sona erdiği tarihte geçerli olan zamanaşımı süresinin nazara alınması zorunludur. Bu nedenle zamanaşımı süresi, 6762 Sayılı TTK.’nun 726. maddesini değiştiren 6273 Sayılı Kanunun 7. maddesinin yürürlüğe girdiği 03.02.2012 tarihinden önce ibraz süresi dolan çeklerde altı ay, ibraz süresi bu tarihten sonra dolan çeklerde ise üç yıldır. Söz konusu çekin keşide tarihi dikkate alındığında altı aylık zamanaşımı süresine tabi olduğunun kabulü gerekir.
DAVA: Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi Bilge Kağan Tarım tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
KARAR: Çeke dayalı kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile yapılan takipte borçlu vekili; icra dosyasında müvekkili ile ilgili olarak 6 aydan fazla işlem yapılmadığını, dosyada yapılan işlemler itibariyle TTK.nun 726. maddesinde öngörülen 6 aylık zamanaşımı süresinin dolduğunu ve çekin zamanaşımına uğradığını ileri sürerek, İİK.’nun 33/a maddesi uyarınca icranın geri bırakılmasına karar verilmesini talep etmiş, mahkemece, TTK’nun 726. maddesinde belirtilen zamanaşımı süresinin 3 yıla çıkarıldığı ve henüz bu sürenin de dolmadığı gerekçesiyle istem reddedilmiştir.
03.02.2012 tarih ve 28193 ( mükerrer ) sayılı Resmi Gazete yayımlanarak yürürlüğe giren 6273 Sayılı Kanunun 7. maddesiyle değişik 6762 Sayılı TTK’nun 726. maddesine göre; “Hamilin; cirantalarla keşideci ve diğer çek borçlularına karşı haiz olduğu müracaat hakları ibraz müddetinin bitiminden itibaren üç yıl geçmekle müruruzamana uğrar. Çek borçlularından birinin diğerine karşı haiz olduğu müracaat hakları bu çek borçlusunun çeki ödediği veya çekin dava yolu ile kendisine karşı dermeyan edildiği tarihten itibaren üç yıl geçmekle müruruzamana uğrar.”
İlke olarak, herhangi bir kanun veya düzenleyici kural, hukuksal sonuçlarını yürürlüğe girdiği tarihten sonrası için doğurmaya başlar. Bunun doğal sonucu da, yasaların, yürürlüğe girmelerinden önceki olayları etkilememeleri, yani geçmişe etkili olmamalarıdır. Yasaları uygulama durumunda bulunanlar, başta mahkemeler olmak üzere, onları geriye yürür sonuçlar doğuracak şekilde yorumlamamakla yükümlüdürler. Hukuk güvenliği bunu gerektirir. Kanun koyucu bu kaidenin aksine düzenleme yapabilir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun; 09.03.1988 tarih ve 1987/2-860 E., 1988/232 K.; 13.10.2004 gün ve 2004/10-528 E., 2004/533 K.; 06.04.2005 tarih ve 2005/10-183 E., 2005/241 K. sayılı kararları da aynı yöndedir.
6763 Sayılı Türk Ticaret Kanununun Mer’iyet Ve Tatbik Şekli Hakkında Kanun’un 2.maddesinde Türk Ticaret Kanununun meriyetinden önce işlemeye başlamış bulunan zamanaşımı sürelerinin eski kanun hükmüne tabi olacakları düzenlenmiştir. Yine, 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6103 Sayılı Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 6/1.maddesinde; “Türk Ticaret Kanununun yürürlüğe girmesinden önce işlemeye başlamış bulunan zamanaşımı süreleri ile hak düşürücü süreler eski hukuka tâbidir” düzenlemesi yer almaktadır. Bu hükümler birlikte değerlendirildiğinde Türk Ticaret Kanunu’nda zamanaşımı sürelerinin başladığı tarihe göre belirlenmesi gerektiği sonucu ortaya çıkmaktadır.
Bütün bu yasal düzenlemeler ve ilkeler ışığında, çekler yönünden zamanaşımı süresinin başladığı tarihte hangi yasa yürürlükte ise, o yasada öngörülen zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiği kabul edilmelidir. Buna göre, çek hakkında zamanaşımı süresi, ibraz süresinin bitmesi ile başlayacağından çekin ibraz süresinin sona erdiği tarihte geçerli olan zamanaşımı süresinin nazara alınması zorunludur. Bu nedenle zamanaşımı süresi, 6762 Sayılı TTK.’nun 726.maddesini değiştiren 6273 Sayılı Kanunun 7. maddesinin yürürlüğe girdiği 03.02.2012 tarihinden önce ibraz süresi dolan çeklerde altı ay, ibraz süresi bu tarihten sonra dolan çeklerde ise üç yıldır.
Somut olayda takibe dayanak çekin keşide tarihi 30.11.2008 olup, ibraz süresi 03.02.2012 tarihinden önce dolduğundan, altı aylık zamanaşımı süresine tabidir.
O halde mahkemece, yukarıda yapılan açıklama ve ilkeler doğrultusunda altı aylık zamanaşımı süresinin geçip geçmediği belirlendikten sonra oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken zamanaşımı süresinin üç yıl olduğundan bahisle istemin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ: Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK. 366 ve HUMK.’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA) , ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21.01.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.