MENFİ TESPİT DAVASI HUKUKİ İNCELEME
Menfi Tespit Nedir, Menfi Tespit Davası Nedir?
Menfi Tespit kelime anlamı olarak olumsuz tespittir. Hukuk içerisindeki anlamı ise “Borçlu Olunmadığını Tespiti” dir. Bu davaya “Borçtan Kurtulma” davası da denebilir. Menfi Tespit hukukumuzda sıkça başvurulan bir dava yoludur. Bu dava türünde birçok farklı ihtimal vardır. Öncelikle menfi tespit kanun maddelerinin metnini ve açıklamasını yapalım.
İcra İflas Kanunu Madde 72
“Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir.
İcra takibinden önce açılan menfi tespit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir.
İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebilir.
(Değişik fıkra: 09/11/1988 – 3494/6 md.) Dava alacaklı lehine neticelenirse ihtiyati tedbir kararı kalkar. Buna dair hükmün kesinleşmesi halinde alacaklı ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almış bulunmaktan doğan zararlarını gösterilen teminattan alır. Alacaklının uğradığı zarar aynı davada takdir olunarak karara bağlanır. Bu zarar herhalde (Değişik ibare: 6352 S.K.-02.07.2012/m.15) “yüzde yirmiden” aşağı tayin edilemez.
(Değişik fıkra: 09/11/1988 – 3494/6 md.) Dava borçlu lehine hükme bağlanırsa derhal takip durur. İlamın kesinleşmesi üzerine münderecatına göre ve ayrıca hükme hacet kalmadan icra kısmen veya tamamen eski hale iade edilir. Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırsa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın (Değişik ibare: 6352 S.K.-02.07.2012/m.15) “yüzde yirmisinden” aşağı olamaz.
Borçlu, menfi tespit davası zımmında tedbir kararı almamış ve borç da ödenmiş olursa, davaya istirdat davası olarak devam edilir.
Takibe itiraz etmemiş veya itirazının kaldırılmış olması yüzünden borçlu olmadığı bir parayı tamamen ödemek mecburiyetinde kalan şahıs, ödediği tarihten itibaren bir sene içinde, umumi hükümler dairesinde mahkemeye başvurarak paranın geriye alınmasını isteyebilir.
Menfi tespit ve istirdat davaları, takibi yapan icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesinde açılabileceği gibi, davalının yerleşim yeri mahkemesinde de açılabilir. Davacı istirdat davasında yalnız paranın verilmesi lazım gelmediğini ispata mecburdur.”
6100 Sayılı HMK Madde 106
“Tespit davası
(1) Tespit davası yoluyla, mahkemeden, bir hakkın veya hukuki ilişkinin varlığının ya da yokluğunun yahut bir belgenin sahte olup olmadığının belirlenmesi talep edilir.
(2) Tespit davası açanın, kanunlarda belirtilen istisnai durumlar dışında, bu davayı açmakta hukuken korunmaya değer güncel bir yararı bulunmalıdır.
(3) Maddi vakıalar, tek başlarına tespit davasının konusunu oluşturamaz.”
İcra Takibinden Önce ve Sonra Açılan Menfi Tespit Davaları
Maddenin ilk bölümünde icra takibinden önce veya sonra menfi tespit davası açılabileceği belirtilmiştir. İkisi arasındaki fark ise icra takibinden önce %15 teminat ile icranın durması yönünde tedbir kararı alınabilirken icra takibinden sonra icra dosyasının borcunun tamamen kapatılması ve bundan sonra %15 teminatla tedbir kararı alınabileceği noktasıdır. Eğer borçlu kişi menfi tespit davası açmasına rağmen tedbir kararı almamışsa ve borcu ödemişse mahkeme borcun ödendiğini öğrendiği andan itibaren davaya ödenmiş bedelin geri alınması anlamındaki “İstirdat Davası” şeklinde bakacaktır.
Menfi Tespit Davası Zamanaşımı Süresi
İcra İflas Kanunu 72 Madde de belirtilen bir hususta süre konusundadır. Takibe itiraz etmemiş veya itirazı kaldırılmış olan borçlu eğer borcu ödemiş ise ödediği tarihten itibaren 1 sene içerisinde genel mahkeme de dava açarak bu paranın geri alınmasını istemelidir. Aksi halde zamanaşımı söz konusu olacaktır.
Menfi Tespit Davası Yetkili Mahkeme
Madde yetkili mahkemeyi menfi tespit ve istirdat davaları yönünden takibin yapıldığı icra dairesi veya davalının ikamet adresinin bağlı olduğu mahkemede açılabileceğini belirtmiştir. Davada ispat yükü ise borçlu olmadığını veya borcu haksız yere ödediğini iddia eden borçluya aittir.
Menfi Tespit Davasında Görevli Mahkeme
Menfi Tespit Davalarına ilişkin görev konusunda kanunda ayrıca bir hüküm konulmamıştır. Bu sebeple açılacak davanın içeriğine göre görevli mahkeme belirlenecektir. Mesela eğer Kira Alacağından Kaynaklanan Menfi Tespit Davası ise kira alacaklarına sulh hukuk mahkemesinde bakılması sebebiyle görevli mahkeme Sulh Hukuk Mahkemeleri olacaktır. Kambiyo Senetlerine dayalı bir alacak ise yetkili mahkeme dava bedeline göre ve taraflarına göre Sulh Hukuk, Ticaret veya Asliye Hukuk Mahkemesi olacaktır.
Menfi Tespit Davası Harç
Menfi Tespit Davalarında uygulanacak harç oranı nispidir. Yani bedel üzerinden belirlenecektir. Bu bedel ise Menfi Tespit davasında talep edilecek borçlu olmadığı beyan edilen bedeldir. Harç oranları buna bedel üzerinden binde 68,31 üzerinden hesap edilecektir.
Menfi Tespit Davası Teminat
Menfi tespit davasının açılma zamanına göre icranın durdurulmasın teminat belirleneceğini belirtmiştik. Menfi Tespit davaları ile ilgili kanun maddelerinde teminat için alt sınır belirtilmiş fakat üst sınır mahkeme takdirine bırakılmıştır. Uygulamada ise mahkemeler kanunda belirtilen alt sınır üzerinden teminat belirlemektedir. Bu sebeple icra takibinden önce açılmış menfi tespit davalarında alt sınır olan dava bedelinin %15’i üzerinden teminat miktarı belirlenecektir. İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davalarında ise öncelikle icra takibine konu borcun tüm ferileri ile birlikte tamamen ödenmesi istenecek sonrasında %15 teminat ile ödenen bu paranın alacaklıya dava sonuna kadar ödenmemesi yönünde tedbir kararı verilecektir. Dava sonucunda borçlu davayı kazanırsa icra dosyasında yatırdığı parayı ve teminatını geri alabilecektir. Fakat davayı kaybeder ise hem icra dosyasına yatırdığı bedeli geri alamayacak yatırdığı bedelin üzerinde faiz v.b masraflar çıkarsa bunları da ödemek zorunda kalacaktır. Teminatı ise mahkeme kötüniyet tazminatına hükmettiği takdirde haksız olduğu için geri alamayacaktır.
Menfi Tespit Davası Hukuki Niteliği
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 106. madde gereği menfi tespit davaları tespit davası niteliğindedir.
Menfi Tespit Davasında Vekalet Ücreti
Menfi Tespit Davalarında ödenmesi gereken harç miktarında belirttiğimiz üzere ödenecek harç nispi olacağından mahkemece belirlenecek karşı vekâlet ücreti de nispi olacaktır. Mahkeme dava konusu bedel üzerinden yasal oranlara göre karşı vekâlet ücretini tespit edecektir.
Menfi Tespit Davasında İspat Yükümlülüğü
İcra Hukuku davaları niteliği mahkemenin niteliği itibariyle ayrıntıya inilmeyen her türlü delilin geçerli olmadığı davalardır. Bu sebeple icra mahkemesinde borçlu olarak kabul edilen birinin eğer gerçekten borçlu değilse yapması gereken şey genel mahkemelerde “Menfi Tespit Davası” açmaktır. Genel mahkemelerde açılan menfi tespit davalarında tanık, bilirkişi, keşif, yemin gibi birçok delil kullanılabilecek ve mahkeme ayrıntılı bir inceleme yapacaktır. Oysa itirazın iptali şeklinde icra hukuk mahkemesinde görülen davalarda ise mahkeme sadece belgeler üzerinden görünüşte haklı olan kişiyi tespit edecektir.
Menfi Tespit Davaları isminden de anlaşılacağı üzere tespit içerikli bir davadır. Bu davanın tarafları ise borçlu görünen ve alacaklı görünendir. Davada ispat edilmesi gereken husus ise borçlu olmadığının ispatlanmasıdır. Vatandaşların hukuki bilgisizliği ve süreleri kaçırması sebebi ile birçok kere haksız yere borç ödemek zorunda kaldığına şahit olduk. Bu tür haksız şekilde ödenen paraların iadesi ve sürenin kaçırılması sebebiyle itiraz edilememesi sebebiyle menfi tespit davaları uygulama da sıkça açılmaktadır.
Menfi Tespit Davası Dilekçe Örneği
Dilekçe örneğini aşağıdaki bağlantıdan indirilebilirsiniz.
Menfi Tespit Davası Dilekçe Örneği
Menfi Tespit Davası Örnek Yargıtay Kararı
T.C
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 2010/19-223
K. 2010/265
T. 12.05.2010
MENFİ TESPİT VE İSTİRDAT İSTEMİ
(Davalı İdarenin Sistem Değişikliğine Rağmen Eski Tarifeyi Uygulamasının Doğru Olmadığı)
FARK FATURASI ÖDEME(Menfi Tespit ve İstirdat İstemi – Davacı Bedelini Peşin Ödemek Suretiyle Kontör Yüklü Kartını Alıp Kullandığına ve Böylece Taraflar Edimlerini Karşılıklı Olarak İfa Ettiklerine Göre Davalının Sonradan Fark Faturası Düzenlemesinin Yasal Dayanağı Bulunmadığı)
SU BEDELİ FATURASI(Davalı İdarenin Sistem Değişikliğine Rağmen Eski Tarifeyi Uygulamasının Doğru Olmadığı – Davacı Bedelini Peşin Ödemek Suretiyle Kontör Yüklü Kartını Alıp Kullandığına ve Böylece Taraflar Edimlerini Karşılıklı Olarak İfa Ettiklerine Göre Davalının Sonradan Fark Faturası Düzenlemesinin Yasal Dayanağı Bulunmadığı)
2004/m.72
ÖZET:Dava, “Menfi tespit ve istirdat” istemidir. Davacı, davalının su abonesidir. Abonelik ilişkisinde önceleri kullanılan su bedeli fatura edilip aboneye tebliğ edildikten sonra tahsil edilmekteyken sonradan kontörlü sayaç sistemine geçilmiş ve abone kontör bedelini peşinen ödeyip kartına yükledikten sonra suyu kullanma durumuna geçmiştir. Davalı idarenin bu şekildeki sistem değişikliğine rağmen eski tarifeyi uygulaması doğru olmadığı gibi esasen davacı bedelini peşin ödemek suretiyle kontör yüklü kartını alıp kullandığına ve böylece taraflar edimlerini karşılıklı olarak ifa ettiklerine göre davalının sonradan fark faturası düzenlemesinin yasal dayanağı bulunmamaktadır.
DAVA:Taraflar arasındaki “Menfi tespit ve istirdat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul 10.Asliye Ticaret Mahkemesince davanın reddine dair verilen 20.04.2007 gün ve 2004/781 E., 2007/229 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin 17.10.2008 gün ve 2008/1276-9718 sayılı ilamı ile;
… Davacı vekili, davalı kurumun abonesi olan müvekkilinin kontür sistemi ile satın alıp parasını önceden ödediği suyu kullandığını, 2003 yılı Ekim ayı içerisinde kartlı sayaç kullanan abonelere daha önce hesaplamalarda yanlışlık yapıldığı iddiası ile fark faturası adı altında tahakkuk yapıldığını, yapılan itirazın sonuçsuz kaldığını, kurumun kendi hatasından kaynaklanan maliyetin abonelere yükletilmesinin hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu iddia ederek borçlu olmadıklarının tespiti ile haksız ödenen 4.118.000.000 TL’ nin istirdadına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevabında, davacı aboneden istenen fark bedelinin usul ve yasaya uygun olduğunu, davacıdan kullanmadığı suyun bedelinin istenmediğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre davacının su sayacındaki kontör bilgileri ile davalı kurumun bilgisayar sistemindeki bilgilerin uyumsuzluk gösterdiği ve yazılım hatası nedeni ile su tüketiminin arttığı 2.kademe üzerinden kontör atması gerektiği yerde hep 1.kademeye göre ücretleme yapıldığı, bu nedenle tarifeye göre olması gereken ücret ile kontör aracılığı ile ödenen su bedelinin uyumsuz olduğu, davacının kullandığı su kadar bedel ödemediği, bu durum davacının kusurundan kaynaklanmasa da davacının tükettiği su bedelinden sorumlu olacağı gerekçesi ile sabit olmayan davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, davalının su abonesidir. Abonelik ilişkisinde önceleri kullanılan su bedeli fatura edilip aboneye tebliğ edildikten sonra tahsil edilmekteyken sonradan kontörlü sayaç sistemine geçilmiş ve abone kontör bedelini peşinen ödeyip kartına yükledikten sonra suyu kullanma durumuna geçmiştir. Davalı idarenin bu şekildeki sistem değişikliğine rağmen eski tarifeyi uygulaması doğru olmadığı gibi esasen davacı bedelini peşin ödemek suretiyle kontör yüklü kartını alıp kullandığına ve böylece taraflar edimlerini karşılıklı olarak ifa ettiklerine göre Dairemizin 13.2.2007 tarih 2006/7364 Esas, 2007/1228 Karar sayılı kararında da benimsendiği gibi davalının sonradan fark faturası düzenlemesinin yasal dayanağı bulunmamaktadır.
Mahkemece bu yönler gözetilmeden delillerin takdir ve değerlendirilmesinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir… )
Gerekçesiyle oyçokluğuyla bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR: Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ:Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 12.05.2010 gününde ikinci görüşmede oyçokluğu ile karar verildi.
Avukat Arif BALTACI