Yargıtay Kararı – Alan Adı Davaları
T.C
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ
E. 2010/391
K. 2011/8996
T. 18.7.2011
KAVRAMLAR
Alan Adı Davaları
Marka Tescili
Ticaret Unvanı
Haksız Rekabet
Marka Hakkına Tecavüz
Markanın Hükümsüzlüğü
DAVA: Taraflar arasında görülen davada Bakırköy Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 15/10/2009 tarih ve 2008/97-2009/197 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi M. Alper Bostancı tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
KARAR: Davacı vekili, müvekkilinin “E……” ismine ilişkin markaların sahibi olduğunu, davalılardan Harun’un müvekkiline ait “E…….” ibaresini marka olarak tescil ettirdiğini, davalı şirketin aynı ibareyi ticaret unvanı olarak kullandığını ve www.e……..com.tr internet alan adının da aynı şirket tarafından kullanıldığını ileri sürerek, davalıların eylemlerinin haksız rekabet ve marka hakkına tecavüz oluşturduğunun tespitine, davalıya ait markaların hükümsüzlüğüne, ticaret unvanının sicilden terkinine, davalıya ait internet alan adının müvekkiline ücretsiz olarak devrine, “E…….” ibaresinin tanıtım araçlarında ve basılı evrakta kullanılmasının önlenmesine ve hükmün ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davalıların kötüniyetli olduğu, davacıya ait markanın tanınmış marka olduğu, davalıların eylemlerinin haksız rekabet oluşturduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile davalı H…. adına tescilli markaların hükümsüzlüğüne, davalı şirkete ait ticaret unvanının sicilden terkinine ve kullandığı internet alan adının iptaline, davalının markalarının tescilli şeklinden farklı ve davacının logosu ile aynı şekilde kullanması nedeniyle eyleminin haksız rekabet oluşturduğunun tespitine ve men’ine, reklam, tanıtım yapılmasının ve basılı evrakta kullanılmasının önlenmesine ve materyallerin imhasına karar verilmiştir.
Kararı, davalılar vekili temyiz etmiştir.
1 – Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2 – Dava, üstün marka hakkı hukuki nedenine dayalı, marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, davalı markalarının hükümsüzlüğü, davalı şirkete ait ticaret unvanının sicilden terkini, davalı şirkete ait internet alan adının davacıya ücretsiz devri ve “E…..” ibaresinin davalıların tanıtım araçlarında ve basılı evrakında kullanımının önlenmesi istemlerine ilişkindir.
Alan adı, ticaret unvanı ve marka hükümsüzlüğü ile markaya tecavüzün tespiti yönünden dava tarihi ile davalı adına tescilli markanın tescil başvuru tarihi arasında 15 yıllık süre geçmiştir. 556 Sayılı KHK’nin 42/1-a maddesine göre tanınmış markalarla ilgili hükümsüzlük davası 5 yıllık hak düşürücü süreye tabi olup kötüniyet halinde her zaman dava açılması mümkündür. Mahkemece dava konusu 1993/147564 ve 1993/148883 sayılı markaların tescil olunduğu 1993 yılı itibari ile davacı markasının tanınmış olduğundan bahisle davalı H. G.’in kötüniyetli olduğu gerekçesiyle dava konusu markaların hükümsüzlüğüne diğer davalı şirket adına aynı yıl tescilli olan ve yine 1998 yılında açılan web sitesinin iptaline karar verilmişse de, söz konusu hakların tescil olunup davalılarca kullanıldığı tarihten dava tarihine kadar uzunca bir sürenin geçirilmiş olduğu ve bu süre içerisinde davacı tarafın da Türkiye’de faaliyetleri bulunmasına rağmen herhangi bir niza çıkartılmayarak sessiz kalındığı dikkate alındığında her ne kadar kötüniyet halinde dava açma hakkı belirli bir süreye tabi değilse de somut uyuşmazlıkta davalıların bu kullanımdan doğan haklarına zarar gelmeyeceği düşüncesiyle uyuşmazlık konusu marka, ticaret unvanı ve internet alan adına yatırım, emek ve sermaye koymak suretiyle belli bir ekonomik değere ulaştırıldığı göz önüne alınarak, bu aşamadan sonra davacının üstün hakkına dayalı olarak eldeki davayı açmasının MK. m.2 anlamında dava açma hakkının kötüye kullanılması niteliğinde olup olmadığının tartışılmaması doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) numaralı bentte açıklanan nedenle, davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalılar yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 18.07.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.