Yargıtay Kararı – Çalışmanın Tespit Edilmesi
T.C
YARGITAY
21. HUKUK DAİRESİ
E. 2012/23397
K. 2013/24681
T. 24.12.2013
KAVRAMLAR
Çalışmanın Tespit Edilmesi
Tespit Davası
Görevli Mahkeme
Dava Şartı Eksikliği
DAVA: Davacı, murisinin, davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalılardan Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi M. K. tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
KARAR: Dava, davacının eşinin 1.2.1954-1.11.1955 tarihleri arasında Fethiye Adliyesinde odacı olarak çalıştığının tespit edilmesi istemine ilişkindir.
Mahkeme, yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Uyuşmazlık, görevli yargı yolunun belirlenmesi noktasında toplanmaktadır.
6100 Sayılı HMK’nın 114/1-b maddesine göre “yargı yolunun caiz olması” dava şartı olup mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir.
Somut olayda; davacının eşinin 1.1.1954 tarihinden itibaren Fethiye Adliyesinde hademe olarak görevlendirildiğine dair 5434 Sayılı Kanun uyarınca doldurulan Emekli Sandığına Ait Beyanname ile Nisan 1954 – Ekim 1955 arasında adliyede memur olarak çalıştığına dair bordrolar olduğu anlaşılmıştır.
İş Mahkemeleri, 5521 Sayılı Kanun ile kurulmuş istisnai nitelikte özel mahkemeler olup, 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 106. maddesiyle mülga 506 Sayılı Kanunda, bu Kanun uygulamasından doğan uyuşmazlıkların yetkili iş mahkemelerinde görüleceği, 5510 Sayılı Kanunun 101. maddesinde de, aksine hüküm bulunmayan hallerde, 5510 Sayılı Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıkların iş mahkemelerinde görüleceği düzenlenmiştir.
5510 Sayılı Kanunun geçici 4. maddesinde ise; “Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla 8.6.1949 tarihli ve 5434 Sayılı Yasaya göre; aylık, tazminat, harp malullüğü zammı, diğer ödemeler ve yardımlar ile 8.2.2006 tarihli ve 5454 Sayılı Kanunun 1. maddesine göre ek ödeme verilmekte olanlara, bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil 5434 Sayılı Kanunda kendileri için belirtilmiş olan şartları haiz oldukları müddetçe bunların ödenmesine devam olunur. Ancak, 5 ila 10 yıl arasında fiili hizmet süresi olan iştirakçilerden dolayı dul ve yetim aylığı almakta olanların, aylık ve diğer ödemeleri, bu Kanunun 32 nci, 34. ve 37. maddelerindeki şartları haiz oldukları müddetçe devam edilir… Bu madde kapsamına girenlerin aylıklarının bağlanması, artırılması, azaltılması, kesilmesi, yeniden bağlanması, toptan ödemeleri, ilgi devamı, ihya ve borçlanmaları, diğer ödemeler ve yardımlar ile emeklilik ikramiyeleri hakkında bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil 5434 Sayılı Kanun hükümlerine göre işlem yapılır ve bu maddenin uygulanmasında mülga 2829 Sayılı Kanun hükümleri ayrıca dikkate alınır.” hükmü öngörülmüştür.
Yukarıda yapılan açıklamalar uyarınca; davaya konu çalışmaların geçtiği dönem yönünden uyuşmazlık 5434 Sayılı Kanun hükümlerinin kaynaklanmakta olup, uyuşmazlığın çözümünde ne 506 Sayılı Kanun ne de 5510 Sayılı Kanunun uygulama yeri bulunmamaktadır. Bu durumda sözü edilen 101. madde hükmüne göre sınırlı yetki ile donatılmış İş Mahkemesi görevli değildir. Bu sebeple HMK’nm 114/1-b maddesine göre dava şartı olan “yargı yolunun caiz olmaması” sebebiyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken işin esasına girilerek yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarda açıklanan nedenlerle, sair yönleri incelenmeksizin BOZULMASINA, 24.12.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi.