Yargıtay Kararı – Marka İltibası
T.C
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ
E. 2009/14416
K. 2011/8693
T. 12.7.2011
DAVA: Taraflar arasında görülen davada İstanbul 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 31.3.2009 tarih ve 2007/3-2009/39 Sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Erol Kaplan tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
KARAR: Davacı vekili, müvekkili şirketin “P… M..”, “M…” ve tanınmış “E… M…” markalarının sahibi olduğunu, bu markalar ile ayırt edilemeyecek kadar benzer olan ve bu sebeple haksız rekabet ve iltibas yaratan “E.. M…” ibareli markanın davalı adına tescil edildiğini, 556 Sayılı K.H.K.nun 8/4. maddesi gereğince söz konusu markanın hükümsüz olduğunu, ayrıca söz konusu markanın fonetik açıdan da müvekkiline ait markalara benzediğini, iltibas tehlikesinin bulunduğunu, davalı şirketin kötüniyetli olduğunu, “M… M…” ve “E….” ibareli markaların tescili için da başvuruda bulunduğunu, bunlara ilişkin yasal hakların kullanıldığını ileri sürerek, davalı adına tescilli markanın tüm sınıflar yönünden iptaline, markalar sicilinden terkin edilmesine, hükümün ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkili şirkete ait hükümsüzlüğü istenen markanın tescil tarihinden sonraki bir tarihte davacıya ait markanın tanınmış marka olduğunun kabul edildiğini, bu sebeple işbu davada tanınmış marka olgusunun ileri sürülemeyeceğini, mutlak ret nedenlerinin bulunmadığını, davacının kötüniyetli olarak müvekkiline ait markanın tescil olunmasına ve kullanılmasına sessiz kaldığını, müvekkiline ait markanın hükümsüzlüğünü gerektirecek herhangi bir durumun olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacının sahibi olduğu “M..” markasının hükümsüzlüğü istenen markadan sonra tescil edilmesi sebebiyle değerlendirmede dikkate alınamayacağı, “E.. M..+şekil” markasında asli unsurun Hitit Güneşi şekli ile E… ibaresinin olduğu, davalının markasında ise vurgunun ilk hece olan E… kelimesi olduğu ve bu kelimenin tüm Türkiye’nin sevilen bir bölgesinin ismi olması sebebiyle hafızada kaldığını ve dikkat çektiğini, “m…” hecesinin ise mastar olarak kullanılması ve bir anlam ifade etmemesinden dolayı dikkat edilen bir ek olmadığı, E.. ibaresi ile E.. ibaresi ve davacının diğer markası olan “P…” markası arasında gerek harfler gerekse anlam yönünden benzerlik olmadığı, bu durumda tanınmış marka olunduğuna ilişkin iddia ve sessiz kalma suretiyle hak kaybı yönündeki savunma üzerinde durulmasına gerek olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1-) Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davacı vekilinin aşağıdaki bendin dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-) Dava, markanın hükümsüzlüğü ve sicilden terkini istemine ilişkin olup, mahkemece yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı taraf, kendisine ait “E… M..”, “P.. M..” ve “M..” ibareli markalara dayanarak, davalı adına tescilli “E….” ibareli markanın hükümsüzlüğünü talep etmiş olup, mahkemece davalı markasının asli unsurunun “E..” ibaresi olduğu, bu ibare ile davacı markaları arasında benzerlik olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, davacıya ait 2000/28477 Sayılı “P….” markası ve 1976/95575 Sayılı E… markası ile davalıya ait “E….” markasının 556 Sayılı K.H.K.nun 8/1-b maddesi kapsamında markalar arasında ilişkilendirme ihtimali de dahil olmak üzere iltibas tehlikesine yol açacak derecede benzer oldukları, davalı markasının davacı markalarının bir serisi gibi algılanmasının mümkün olabileceği dikkate alınmamıştır. Bu durumda, mahkemece söz konusu markalar arasında benzerlik ve iltibas tehlikesinin bulunduğu değerlendirilerek davacıya ait markalar ile davaya konu markanın tescilli olduğu 29 ve 30. ürünler bakımından oluşacak sonuç çerçevesinde hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, hükmün bu sebeple davacı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan sebeplerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazının kabulüyle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ödenen temyiz peşin harcın istemi halinde temyiz edene iadesine, 12.7.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.