Yargıtay Kararı – Sigorta Davası
T.C
YARGITAY
10. HUKUK DAİRESİ
E. 2012/10259
K. 2012/13259
T. 3.7.2012
DAVA: Trafik kazasında vefat eden sigortalının hak sahiplerine bağlanan aylıklar ile diğer giderlerin 1479 sayılı Kanunun 63. maddesi gereği tazmini davasının yapılan yargılaması sonunda; ilâmda yazılı nedenlerle gerçekleşen tedavi giderleri yönünden davanın reddine, bağlanan gelir yönünden ise davanın kısmen kabulüne ilişkin hükmün süresi içinde temyizen incelenmesi taraflar avukatları istenilmesi ve H….. A.Ş. vekilince de duruşma talep edilmesi üzerine, dosya incelenerek, işin duruşmaya tâbi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 03.07.2012 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmiştir. Duruşma günü duruşmalı temyiz eden davalı H….. A.Ş. adına Av. A. A. ile karşı taraf adına Av. E. N. U. geldiler. Diğer davalılar adlarına kimse gelmedi. Duruşmaya başlayarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek aynı günde Tetkik Hâkimi Ebru Pakin Akın tarafından düzenlenen raporla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR: 1-Sigorta şirketleri, sigortaladığı aracın sürücüsü ile şayet tespit edilmişse araç malikinin kusurlarıyla ve poliçe limitleriyle sınırlı biçimde zarardan sorumlu tutulabilirler. Kurumun kanundan doğan basit rücu hakkı nedeniyle, tazmin sorumlularının sigortalı ya da hak sahiplerine yapmış oldukları ödemelerin rücu alacağından düşülmemesi gerekmekte ise de; sigorta şirketlerinin 2918 Sayılı Kanun kapsamında poliçeye dayalı akdi sorumluluğu nedeniyle poliçe limitini teşkil eden miktarın sigortalı ya da hak sahiplerine ödediğinin geçerli belgelerle kanıtlanması durumunda; sigorta şirketlerinin mükerrer ödeme ile karşı karşıya bırakılmaması bakımından ödedikleri miktar oranında sorumlu tutulmaması, yargılama giderleriyle vekalet ücretinden sorumluluğun da, poliçe limiti kapsamındaki ödeme yükümlülüğüyle orantılı olarak belirlenmesi gerekir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 98 ve 99 maddeleri ile Karayolları Trafik Garanti Fonu Yönetmeliği’nin 12,13 ve 14. maddelerinde yazılı şekilde bir başvurunun varlığına karşın gerekli ödemenin yapılmaması halinde, davalı sigorta şirketinin anılan düzenlemede öngörülen 8 iş günlük yasal sürenin sonunda temerrüde düşeceği, gerekli belgeler ibraz edilmeksizin başvurulması ya da hiç müracaatın bulunmaması halinde ise sigorta şirketinin temerrüdü söz konusu olmayacağından, faiz başlangıcının icra takibine girişilmişse takip tarihi, dava açılmışsa dava tarihi olarak kabul edilmesi gerekir.
Ne var ki, Sigorta Şirketi tarafından poliçeye dayalı olarak sigortalı ya da hak sahiplerine yapılan ödemenin; kurumun rücu hakkının sigortalı ya da hak sahiplerine tanınan haktan bağımsız olarak kullanılması, başka bir anlatımla halefiyet ilkesine dayanmaması nedeniyle, 1479 sayılı Yasanın 63. maddesi kapsamındaki diğer tazmin sorumlularının sınırlamasına tabi olmayan sadece sigortalı ya da hak sahiplerine bağlanan gelirin ilk peşin değeri ve buna uygulanan kusur payı ile sınırlı bulunan sorumluluklarında rücu alacağından düşülemeyeceği de unutulmamalıdır.
Davada somutlaşan olayda, davalı H……. A.Ş. sigorta şirketi zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesinde öngörülen 57.500 TL poliçe limiti kapsamında, kazalı H….. D….. varislerine ödeme yapıldığı savunmuştur.
Mahkemece; yukarıda açıklanan ilkeler gözetilmek suretiyle ödeme yapılıp yapılmadığı, yapılmışsa kime yapıldığı ve poliçedeki hangi teminat yönünden ödeme yapıldığı, tarih ve miktarı dayanağı belgeler de getirtilerek, gerektiğinde sigorta şirketi kayıtları üzerinde inceleme yapılarak yöntemince araştırıldıktan sonra hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gereklidir.
2- Tedavi giderlerine ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
Yasa Koyucu tarafından, trafik kazası nedeniyle sağlık hizmet sunucularınca verilen tedavi hizmet bedellerinin tamamının Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanması esasının getirilmesi amacıyla 25.02.2011 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 13.02.2011 tarih 6111 Sayılı Yasanın 59. maddesi ile 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanununun 98. maddesi değiştirilmiş, anılan değişiklik ile “Trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmî ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedelleri, kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanır.
Trafik kazalarına sağlık teminatı sağlayan zorunlu sigortalarda; sigorta şirketlerince yazılan primlerin ve Güvence Hesabınca tahsil edilen katkı paylarının % 15’ini aşmamak üzere, münhasıran bu teminatın karşılığı olarak Hazine Müsteşarlığınca sigortacılık ilkeleri çerçevesinde maktu veya nispi olarak belirlenen tutarın tamamı sigorta şirketleri ve 03.06.2007 tarihli ve 5684 sayılı Sigortacılık Kanununun 14 üncü maddesinde düzenlenen durumlar için Güvence Hesabı tarafından Sosyal Güvenlik Kurumuna aktarılır. Söz konusu tutar, ilgili sigorta şirketleri için sigortacılık ilkelerine göre ayrı ayrı belirlenebilir. Aktarım ile sigorta Şirketlerinin ve Güvence Hesabının bu teminat kapsamındaki yükümlülükleri sona erer. Hazine Müsteşarlığının bağlı bulunduğu Bakanlığın teklifi üzerine Bakanlar Kurulu söz konusu tutarı % 50’sine kadar artırmaya veya azaltmaya yetkilidir….” hükmü getirilmiştir.
6111 sayılı Kanunun, yayımı tarihinde yürürlüğe giren Geçici 1. maddesi ile de “Bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedelleri Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanır. Söz konusu sağlık hizmet bedelleri için bu Kanunun 59 uncu maddesine göre belirlenen tutarın % 20’sinden fazla olmamak üzere belirlenecek tutarın üç yıl süreyle ayrıca aktarılmasıyla anılan dönem için ilgili sigorta şirketleri ve Güvence Hesabının yükümlülükleri sona erer…..” hükmü öngörülmüştür.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 91. maddesine göre, işletenler motorlu taşıtların kullanılmasından doğan, üçüncü kişilere verdikleri zararları karşılamak üzere zorunlu mali mesuliyet sigortası yaptırmak zorundadırlar. Sigorta şirketi, araç sahibinin, gerek müstahdeminin kusurundan ve gerekse, bizzat kendi kusurundan doğacak mali mesuliyetini temin etmektedir. Bu yönden sigorta şirketleri işletenin yada şoförlerinin, kusurları ile neden oldukları olaydan dolayı doğan mali sorumluluklarının belirli limit dahilinde kefili durumundadır. Karayolları Trafik Kanuna göre zorunlu mali mesuliyet sigortası yaptırmak zorunlu bulunmakla beraber, bu tür sigorta sözleşmesi de diğer sözleşmeler gibi sigorta ettiren ile sigortacı arasında karşılıklı ve birbirine uygun irade açıklaması ile sigorta sözleşmesi poliçeye bağlanmak suretiyle kurulur.
Tedavi giderleri kapsamında, sigorta şirketinin, motorlu araç işletilmesinden kaynaklanan sorumluluğun zorunlu olarak sigorta teminatına bağlanmasını nedeniyle yasadan ve sözleşmeden doğan bu yükümlülüğü, 6111 sayılı Yasa ile getirilen düzenleme ile sona erdirilmiş bulunmaktadır. Ne var ki; anılan Yasanın 59 ve Geçici 1. maddelerinde, aktarım ile sigorta şirketlerinin ve Güvence Hesabının bu teminat kapsamındaki yükümlülüklerinin sona ereceği belirtilmiş olup, yasanın açık hükmü karşısında, sorumluluğun ancak yapılacak aktarım sonrasında ortadan kalktığının kabulü gerekir. Nitekim bu husus 27.08.2011 tarihli 28038 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan Trafik Kazaları Nedeniyle İlgililere Sunulan Sağlık Hizmet Bedellerinin Tahsiline İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelikte de vurgulanmıştır.
Bu haktan, sigorta sözleşmesinin tarafı olan işleteni ve şoförlerinin yararlanması gerekmekte olup, poliçe limiti kapsamında kalan tedavi giderleri nedeniyle sorumlulukları sona erecektir. Ancak, zorunlu sigorta teminat tutarlarını aşan tedavi giderlerinin, zarara sebep olan veya hukuken sorumlu olanlar tarafından karşılanacağı, bu kişiler yönünden poliçe limitini aşan kısım yönünden sorumluğun devam edeceği de kabul edilmelidir.
Öte yandan; Karayolları Trafik Kanunundaki mali mesuliyet sigortası yaptırmaya ilişkin zorunluluğa rağmen sigorta yapılmaması halinde; işletenin hukuki sorumluluğunu üzerine alan Güvence Hesabının yukarıda belirtildiği şekilde aktarım olması halinde sorumluluğun ortadan kalkacağı, ancak bu haktan zorunlu mali mesuliyet sigortasının yaptırmayan araç işleteni ve şoförünün yararlanamayacağı yönü de unutulmamalıdır.
Mahkemece, yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular gözetilerek, tedavi giderleri kapsamında 6111 sayılı Yasanın 59 ve Geçici 1. maddelerinde belirtilen tutarların sigorta şirketleri tarafından aktarılıp aktarılmadığı araştırılmalı, aktarım yapılmış olması halinde sorumluluğunun ortadan kalktığı kabul edilmelidir. Aktarım yapılmadığının anlaşılması halinde ise; davanın yasal dayanağını teşkil eden 1479 sayılı Yasanın 63. maddesi uyarınca davalıların Kurumun rücu alacağından sorumluluğu belirlenip sonuca göre karar verilmelidir.
Mahkemece, yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular gözetilerek, 6111 sayılı Yasanın 59 ve Geçici 1. maddelerinde belirtilen tutarların sigorta şirketleri tarafından aktarılıp aktarılmadığı araştırılmaksızın, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu, yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, taraflar vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, davacı H…… A.Ş. avukatı yararına takdir edilen 900.00 TL duruşma avukatlık parasının davacıya yükletilmesine, alınan temyiz harcının istek halinde davalılara iadesine, Üye Halil Özdemir’in muhalefetine karşı; Başkan Süleyman Caner, Üyeler Fatih Arkan, Çetin Şen ve Türkşen Akdamar oylarıyla ve oyçokluğuyla 03.7.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.
KARŞI OY
25.02.2011 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 13.02.2011 tarih 6111 sayılı Yasanın 59. maddesi ile 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 98. maddesi değiştirilmiş, anılan değişiklik ile “Trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmî ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedelleri, kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanır.” hükmü getirilmiştir. Maddedenin devamında trafik kazalarına sağlık teminatı sağlayan zorunlu sigortalarda; sigorta şirketlerince yazılan primlerin ve Güvence Hesabınca tahsil edilen katkı paylarının Kuruma aktarılacağı, aktarım ile sigorta şirketlerinin ve Güvence Hesabının bu teminat kapsamındaki yükümlülükleri sona ereceği belirtilmektedir.
Sayın Daire çoğunluğu, tedavi gideri kapsamında, sigorta şirketinin, işleten ve şoförlerin, motorlu araç işletilmesinden kaynaklanan sorumluluğun zorunlu olarak sigorta teminatına bağlanması nedeniyle yasadan ve sözleşmeden doğan yükümlülüğü primlerin aktarımı ile sone ereceği, aktarım olmamış ise sorumluluğun yasa değişikliğinden önceki duruma göre devam edeceği düşüncesindedir. Bu görüşe aşağıdaki nedenlerle katılmamaktayım.
Aramızdaki ihtilaf, 25.02.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6111 sayılı Yasanın 59. ve geçici madde 1 kapsamında, yasanın yayımlandığı tarihten önce ve sonrasında meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedelleri Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanmasında, sigorta şirketlerince yazılan primlerin ve Güvence Hesabınca tahsil edilen katkı paylarının Kuruma aktarılmasının beklenip beklenmeyeceği hususudur.
Bu konuda 6111 sayılı yasanın 59. ve geçici madde 1. ile getirilen değişikliğin amacına ve yasal düzenlemelere bakmak gerekir.
6111 sayılı Yasanın 59. maddesinde, yasanın yürürlük tarihi olan 25.02.2011 tarihinden sonrası için trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmî ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedelleri, kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı, Geçici madde 1’de ise Kanunun yayımlandığı tarihten önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedelleri (milad belirtilmeksizin) Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı düzenlenmiştir.
27 Ağustos 2011 tarihinde Resmî Gazetede yayımlanan Başbakanlık (Hazine Müsteşarlığı) tarafından çıkarılan Trafik Kazaları Nedeniyle İlgililere Sunulan Sağlık Hizmet Bedellerinin Tahsiline İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik’te de aktarımın nasıl yapılacağı belirlenmiş, kanunun yürürlüğünden önceki dönem yönünden ise 01.01.2001-25.02.2011 tarihleri arasında (bu tarihler dahil) ilgili sigorta branşında ruhsat sahibi sigorta şirketlerince bu sigorta kapsamında gerçekleştirilen tedavi teminatı ödeme tutarlarında söz konusu dönemde faaliyette bulunan tüm sigorta şirketlerinin hisseleri, ilgili dönem için Hazine Müsteşarlığı Sigorta Denetleme Kurulunca hazırlanan Sektör Faaliyet Raporlarında yer alan bedeni tazminat tutarları dikkate alınarak belirleneceği belirtilmiştir. (Yönetmelik 5. madde ve Eki)
Sigorta şirketleri ve Güvence Hesabı tarafından ödenecek meblağın süresinde ödenmemesi halinde 31.05.2006 tarihli ve 5510 sayılı Kanunun 89’uncu maddesinin ikinci fıkrası uyarınca Kuruma zorla tahsil yetkisi verilmiştir.
Sosyal Güvenlik Kurumu Hukuk Müşavirliğinin 20.01.2012 tarihli genelgesi ile ” trafik kazalarından kaynaklanan tedavi giderlerinin tahsili için sigorta şirketleri, Güvence Hesabı ve 3. kişiler aleyhine icra takibi ve dava açılmaması, Kanunun yürürlük tarihinden önce açılan icra takiplerine devam edilmemesi, (ancak feragat edilmeyerek sadece takipsiz bırakılması)
İtirazlı icra takipleri için itirazın iptali için dava açılmaması, Kanunun yürürlük tarihinden önce açılmış davalar yönünden; Yargıtay’ın yerleşik içtihatları gereğince, mahkemeden davanın konusuz kalması sebebiyle “dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına… ” şeklinde hüküm kurulması” gerektiği belirtilmiştir.
Bu düzenlemelerden anlaşılacağı üzere, Kanun değişikliğindeki amaç, kanunun yürürlük tarihinden sonra ve önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin, Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanmasıdır. Bu, Kurumun geçmiş 10 yıllık süre dahil sigorta şirketlerince yazılan primlerin ve Güvence Hesabınca tahsil edilen katkı paylarının Kuruma aktarılması ile sağlanacaktır. Aktarım, somut kazaya ait poliçelere ilişkin olmayıp, tüm poliçe prim ve katkı paylarının toplu aktarımıdır. Bu durumda Kurum, bir nevi sigorta şirketi ve Güvence Hesabı yerine geçerek tahsil ettiği primler ile kar ve zararı kendisine ait olmak üzere trafik kazaları sebebiyle sağlık hizmet bedellerini karşılayacaktır. Eğer sağlık hizmet bedelleri Kuruma çok ağır yük getirecek olursa
6111 sayılı Yasanın 59. maddesi ile Bakanlar Kuruluna prim ve katkı paylarını % 50’sine kadar artırmaya yetki verilmiştir.
6111 sayılı Yasanın 59. maddesi ile değiştirilen 2918 sayılı Yasanın 98/2. fıkrada “Aktarım ile sigorta şirketlerinin ve Güvence Hesabının bu teminat kapsamındaki yükümlülükleri sona erer.” hükmü ile sigorta şirketi henüz primleri aktarmamış ise sorumluluğunun devam edeceği anlaşılıyor ise de 3. fıkrada “Bu madde çerçevesinde sigorta şirketleri ve Güvence Hesabı tarafından ödenecek meblağın süresinde ödenmemesi halinde 31.05.2006 tarihli ve 5510 sayılı Kanunun 89 uncu maddesinin ikinci fıkrası uygulanır.” tümü ile Kuruma primleri tahsil yetkisi verildiğinden bu hüküm sigorta şirketine eski hükümlere göre rücu hakkı verecek şekilde yorumlanamaz. Kurum, sadece primleri tahsil için takip yapabilir. Yani sigorta şirketlerinin ve Güvence Hesabının aktarım ile prim aktarma borçları sona erer.
Aktarım olmaması halinde, sorumluluğun eski düzenleme gibi devam edeceği ve Kurumun sigorta şirketine, güvence hesabına, işletene ve şoföre rücu hakkının devam edeceğinin kabulü, kanunun amacına ve Kurumun uygulamasına aykırıdır. Yasada aktarım için üç yıllık bir süre öngörülmüştür. Sorumluluk için aktarımın başladığı tarih mi yoksa aktarımın bittiği tarih mi esas alınacaktır? Aynı zamanda aktarım tarihine kadar sorumluluğun devam edeceği kabul edilirse 6111 sayılı Yasanın geçici 1. maddede düzenlenen geçmiş dönemlerin prim ve katkı paylarının aktarımı hususu fiilen uygulanamaz hale gelecektir. Bu durumda Kurum, hem geçmiş dönemin primlerini ve katkı paylarını tahsil edecek hem de sigorta şirketlerinden, sürücü ve işletenden zararını rücuan tahsil edeceğinden Kurumun sebepsiz zenginleşmesine yol açacaktır.
Yukarıda anlatılan gerekçelerle, yasanın yürürlük tarihi olan 25.02.2011 tarihinden itibaren Kurumun, sigorta şirketlerine, Güvence Hesabına, sürücü ve işlete karı rücu hakkı ortadan kalkmıştır. Trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmî ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedelleri nedeniyle Sosyal Güvenlik Kurumunun açtığı davalar ile derdest tüm davalarda, Kurumun Hukuk Müşavirliğinin genelgesi doğrultusunda “davanın konusu kalmaması nedeniyle karar vermeye yer olmadığına” karar verilmesi gerektiği düşüncesinde olduğumdan sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.