İSTANBUL … ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’ NE;
DOSYA NO: 2013/………ESAS
DAVALI :
VEKİLİ : Av.Arif BALTACI
DAVACI :
VEKİLİ :
KONU : Dava dilekçesine karşı beyanlarımızın sunulmasından ibaret dilekçemizdir.
AÇIKLAMALAR
Davacı, dava dilekçesi ile yayın yolu ile kişilik haklarına saldırıldığı gerekçesi ile manevi tazminat talebinde bulunmuş, mahkemece verilecek hükmün yayınlanmasını ve davalı tarafından davacının isminin görsel, yazılı basın ve elektronik ortamda izinsiz kullanılmasının yasaklanmasına ve önlenmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davacının talepleri hukuki dayanaktan yoksun olup, huzurdaki davanın reddi gerekmektedir. Şöyle ki;
1- Davalı müvekkil, …………………….. Gazetesi’ne verdiği röportajda, kendisine yöneltilen ve davacı örnek verilerek sorulan “siz bu şekilde estetik ameliyat yaptırır mıydınız?” sorusuna kendi düşüncesini içerir şekilde cevap vermiştir. Fakat müvekkil davalı söz konusu haberde yayınlandığı şekilde “………………………………………….” ifadesini kullanmamıştır. Sadece kendisinin böyle bir şey yaptırmayı sağlık ve fiziksel görünümün ileri yaşlarda daha kötü görünmesi sebebiyle uygun görmediğini söylemiştir. Oysa söz konusu haber müvekkil davalının söyledikleri çarpıtılarak, eklemeler yapılmak suretiyle yayınlanmıştır. Bu nedenle davacı kişilik hakkına saldırı da bulunduğu iddiasında ise huzurdaki davayı müvekkile değil, basın yoluyla hakaret suçlarında davalı sıfatı yüklenebilecek olan yazı sahibine karşı açmalıdır.
2- Davalı müvekkil, davacıyı tanımamaktadır. Karakteri, kişiliği hakkında olumlu ya da olumsuz yorum yapacak verilere sahip değildir. Davalı, sadece kendisine yöneltilen soruya, kendi bakış açısıyla ve yine kendisiyle ilgili olarak cevap vermiştir. Hakaret etmek, davalının kişilik haklarını, şeref ve itibarını zedelemek gibi bir niyet ve amacı kesinlikle bulunmamaktadır.
3- İlgili haberde yayınlanan ve müvekkil davalı tarafından söylendiği iddia edilen sözler yukarıda da bahsedildiği üzere çarpıtılmıştır. Asla kabul anlamına gelmemekle birlikte, ilgili yazının dahi davalının kişilik haklarını zedeler nitelikte olmadığı kanaatindeyiz.
4- Kişilik hakkı, kişinin maddi, manevi, iktisadi bütünlüğü üzerindeki haklarıdır. Bir kişinin estetik ameliyat yaptırması örneği üzerinden estetik ameliyata karşı olunduğunun beyan edilmesinin, kişinin şerefiyle, itibarıyla hiçbir şekilde ilgisi bulunmamaktadır.
5- Davacı, müvekkil davalının eleştiri sınırlarını aştığı iddiasında bulunmakta, sözde kişilik hakkını savunmak amacıyla açtığı huzurdaki davada bizzat kendisi davalının kişilik haklarına saldırıda bulunmaktadır. Zira dava dilekçesinde “………….. gazetesinin ……………………….. tarihli nüshasının ……… sayfasındaki resim ve röportajı ile birlikte vermiş olduğu poz ile asıl niyeti açıkça belli olmuştur” ifadesi, davadaki olması gereken amacı aşmakla kalmayıp, ihtilaf konusu edilen dava konusu ile de ilgisiz, eleştiri sınırlarını aşan, ağır ithamlar içeren bir ifadedir. Davacı, bu ifade müvekkilin verdiği poz nedeniyle ahlaki bir zayıflık içerisinde bulunduğu iddiasında ise, bilmelidir ki müvekkil davalı, mankendir ve mesleği gereği bu şekilde poz vermesi oldukça doğaldır ve tamamen kişisel tercihidir. Davacı, müvekkilin kendisi üzerinden reklam yaptığı kanısında ise yine yanılgı içerisinde olduğu açıktır. Zira davacı, kamuoyuna mal olmuş, herkesçe tanınacak derecede şöhrete sahip birisi değildir. Davalı müvekkilin reklam yapmak kastı olsaydı, bu konuda davacıyı tercih etmeyeceği de aşikardır. Medyada bu tür mizansenlere, reklam oyunlarına başvuranların sayısı oldukça fazladır ancak müvekkil davalı, her zaman için medyadaki bu kirliliğe karşı çıkan, meslektaşları da dahil olmak üzere hiç kimse için asılsız isnatlarda bulunmayan, kimseyi incitmeyen, yaptığı işle gündemde olmak isteyen, oldukça meşhur ama kendi halinde bir insandır.
6- Davacı vekili müvekkilinin mesleğinde başarılı, saygın, bir televizyon projesinde canlandıracağı karaktere uygun olması için estetik ameliyat olmayı dahi göz önüne alacak kadar mesleğine bağlı bir kişi olduğunu belirtmektedir. Müvekkil davalının ne bu ifadelerin aleyhine ne de lehine olacak şekilde kanaat bildirir hiçbir ifadesi bulunmamaktadır. Daha öncede söylendiği gibi müvekkil, davacıyı tanımamaktadır. Kendisine estetik ameliyat ile ilgili olarak sorulan soruya kendi bakış açısıyla cevap vermenin ötesinde bir şey de yapmamıştır.Kaldı ki ekte sunulan ve internet üzerinden temin edilen haberlerde de davacı bizzat kendisi ağlayarak estetik ameliyat nedeniyle duyduğu büyük pişmanlığı ifade etmiştir.” Bu kadar sorun yaşayacağımı bilseydim estetik ameliyatını asla yaptırmazdım. Şimdi gerçekten pişmanım” demiştir. Ek: (İnternet üzerinden temin edilen …………………………… linki ………………………………. linkinde haberler)
7- Davacının, toplum içerisindeki mesleki ve kişisel saygınlığına nasıl gölge düşmüştür, onur, şeref ve saygınlığı nasıl zarar görmüştür ve küçük düşmüştür anlaşılamamaktadır. Mesleği için estetik ameliyat olmayı, mesleğe bağlılık olarak nitelendiren davacı, davalının estetik ameliyata karşı olduğunu söylemesi üzerine toplumun desteğini mi kaybetmiştir?
8- Dava dilekçesi ile manevi tazminat talebine işletilmesi istenen faiz oranına dair Yargıtay kararı örneği özetine yer verilmiştir. Manevi tazminatın zenginleşme amacıyla istenemeyeceğine, hakimin bu konuda takdir yetkisine sahip olup mutlaka maddi bir değere hükmetmeyebileceğine dair yüzlerce Yargı kararı özeti bulunmaktadır.
9- Manevi tazminat, kişilik hakkının ihlali halinde duyulan manevi sıkıntıların, acıların karşılığıdır. Davalının dava konusu edilen yazı nedeniyle uğradığını iddia ettiği manevi zararı ispatlaması gerekir. Bu röportaj nedeniyle, toplum önünde küçük düştüğü iddiasındadır. Bu konuda rencide edici tepkiler mi almıştır? Estetik ameliyat olması, dilekçede belirtildiği gibi mesleğine bağlılığının ölçüsü ise, bu röportaj nedeniyle kınanması mümkün olmamalıdır.
10- Davacı, manevi zarara uğradığını iddia etmekte ancak hiçbir dayanak gösterememektedir. Kaldı ki; kişiliği dışa karşı koruyan davalardan tazminat davaları ancak karşı tarafın kusuru var ise açılabilir. Oysa müvekkil davacının ihmal derecesinde dahi kusuru bulunmamaktadır. Aksine davalı müvekkil, şaşkınlık içerisindedir. Huzurdaki dava nedeniyle sıkıntı duymaktadır. Hem yargının, hem de kendisinin böyle bir konu ile meşgul edilmesi, Türkiye’ de yaşanan onca önemli sorun ve hukuk ihlali varken anlamsız gelmektedir. Ayrıca bu dava sebebiyle de müvekkilimiz medya önünde gereksiz olarak polemik malzemesi olarak kullanılmaya başlanmıştır.
11- Dava dilekçesinin içerik kısmında MK.25. maddesine atıf yapılarak kişilik haklarına saldırı halinde açılabilecek davalara atıf yapılmıştır. Talep kısmında ise, davalının davacının adını kullanılmasının yasaklanması ve önlenmesi istenmektedir.
12- Önleme davası; mevcut ve yakın bir kişilik hakkı ihlali endişesi var ise saldırıyı önlemek için açılabilir, kişilerin isimlerinin zikredilmesinin yasaklanması gibi bir amaca hizmet etmez. Davacı, davalının, böyle bir saldırıda bulunacağına ilişkin hangi emarelerden yola çıkmaktadır. İzaha muhtaçtır. Saldırıya son verilmesi davasının ise, niteliği gereği huzurdaki dava ile ilgisi yoktur. Talepte yer alan “ ……yapılan saldırıyı kınayan karar özetinin …“ yayınlanması istemi ile, hukuka aykırılığın tespiti talep edilmekteyse, davacının da atıf yaptığı MK.25. maddede açıkça ifade edildiği üzere, saldırının etkileri devam etmelidir. Davalının dava konusu ettiği röportaj, toplumda ne kadar yankı uyandırmıştır, kamuoyunu ne derece ilgilendirmiştir ve etkilerinin devam ettiğine dair tek bir delil var mıdır? Tüm bu soruların cevabını davalı da bilmektedir.Basın, internet ve görsel medya araştırıldığında, kamuoyunda yankı uyandıranın davalının röportajı değil, yaptırdığı estetik ameliyat olduğu açıkça görülmektedir.
13- Davalı müvekkil,çıkar sağlama amacında olduğu iddiasıyla rencide edilmektedir. Bu iddiada dayanaksız, delilsiz, asılsızdır. Aksine, davacı huzurdaki dava ile davacı taraf müvekkilimizin sahip olduğu ünden kaynaklı olarak maddi menfaat elde etmeye çalışmaktadır. Bu açıkça davacının kötüniyetli olduğunun ispatıdır. Hukuk kuralları ile kişilerin hakları korunur. Hak ise hukuken korunan menfaattir. Davacının, hukuk tarafından koruma altına alınmış hiçbir menfaati davalı tarafından ihlal edilmemiştir. Bu nedenle işbu haksız davanın reddi gerekmektedir.
HUKUKİ NEDENLER : MK,HUMK,BK….sair ilgili mevzuat.
HUKUKİ DELİLLER : Medya haberleri, İnternet sitesi görüntüleri, tanık, bilirkişi incelemesi….sair her türlü yasal delil.
SONUÇ VE İSTEM : Yukarıda izah edilen nedenlerle,davacının haksız, hukuka aykırı ve dayanaksız davasının reddi ile yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı yana yüklenmesini tensip ve görüşlerinize sunarız.
DAVALI VEKİLİ
Av. Arif BALTACI
EK: Onanmış Vekaletname