Aleniyet Hakkında Yargıtay Kararları
T.C.
YARGITAY
4. CEZA DAİRESİ
E. 2009/15657
K. 2009/15096
T. 29.9.2009
• HAKARET ( Hükümlü Olan Sanığın Görevlilere Hakaret Ettiği – Aleniyet Unsurunun Gerçekleşmediğinin Gözönüne Alınacağı )
• ALENEN HAKARET ( Hükümlü Olan Sanığın Görevlilere Hakaret Ettiği – Aleniyet Unsurunun Gerçekleşmediğinin Gözönüne Alınacağı )
5237/m.125
ÖZET : Hükümlü olan sanığın cezaevinde görevlilere hakaretinde, aleniyet unsurunun gerçekleşmediği gözetilmelidir.
DAVA : Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü:
KARAR : Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi:
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede; Kasten öldürmekten hükümlü olan sanık hakkında tekerrür hükümleri uygulanmamış ise de karşı temyiz bulunmadığından, birden fazla kişiye aynı anda hakaret eden sanık hakkında TCY 43. maddesinin 2. fıkrası yerine doğrudan aynı maddenin 1. fıkrası uygulanmış ise de bu eksiklik sonucu etkilemediğinden bu hususlar bozma nedeni yapılmamış; başkaca nedenler yerinde görülmemiş;
Ancak;
1- Hükümlü olan sanığın cezaevinde görevlilere hakaretinde, aleniyet unsuru gerçekleşmediği gözetilmeden, TCY 125/4 madde ve fıkrasıyla cezanın arttırılması,
2- Kabule göre de TCY 43. maddesiyle artırım yapılırken cezanın fazla belirlenmesi;
SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş ve sanığın temyiz nedenleri ile tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 29.09.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
2. CEZA DAİRESİ
E. 2009/30588
K. 2010/34321
T. 21.12.2010
• HAKARET ( Alenen İşlenmesi Nedeniyle Uygulanan Maddenin Zincirleme Suç Hükümlerini Düzenleyen Maddeden Önce Uygulanması Gerektiği )
• ALENEN HAKARET ( Uygulanan Maddenin Zincirleme Suç Hükümlerini Düzenleyen Maddeden Önce Uygulanması Gerektiği – Temel Cezanın Belirlenmesi )
• TEMEL CEZANIN BELİRLENMESİ ( Hakaret Suçunun Alenen İşlenmesi Nedeniyle Uygulanan Maddenin Zincirleme Suç Hükümlerini Düzenleyen Maddeden Önce Uygulanması Gerektiği )
• HÜKMÜN AÇIKLANMASININ GERİ BIRAKILMASI ( Katılanın Belgeye Dayalı Bir Zararının Bulunmadığı – Soyut “Sanık Suç Nedeniyle Uğradığım Zararları Gidermemiştir” İfadesinin Belirgin Bir İstem İçermediği )
5237/m. 43, 61, 125/4
5271/m. 231/5
ÖZET : Hakaret suçunun alenen işlenmesi nedeniyle uygulanan maddenin zincirleme suç hükümlerini düzenleyen maddeden önce uygulanması gerekir.
Katılanın belgeye dayalı bir zararının bulunmadığı, soyut “sanık suç nedeniyle uğradığım zararları gidermemiştir” ifadesinin belirgin bir istem içermediği ve manevi zararın da hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına engel olmayacağı gözetilmelidir.
DAVA : Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR : Dosya içeriğine göre diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1- Hakaret suçunun alenen işlenmesi nedeniyle uygulanan TCK’nın 125. maddesinin 4. fıkrasının, zincirleme suç hükümlerini düzenleyen TCK’nın 43. maddesinden önce uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi suretiyle TCK’nın 61. maddesine aykırı davranılması,
2- Dosya içeriğine göre, katılanın belgeye dayalı bir zararının bulunmadığı gibi, katılanın “sanık suç nedeniyle uğradığım zararları gidermemiştir” biçimindeki soyut ifadesinin, belirgin bir zarar istemini de içermediği ve manevi zararın hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilip verilmeyeceğinin değerlendirilmesi sırasında nazara alınamayacağı gözetilmeden, mağdurun zararının giderilmediği gerekçesiyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi,
SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerden dolayı istem gibi ( BOZULMASINA ), 21.12.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
10. CEZA DAİRESİ
E. 2002/30717
K. 2003/1122
T. 4.3.2003
• HAKARET VE SÖVME ( Kişi ve Konu Belirtilmesi – Alenen Huzurda Maddei Mahsusa Tayini Suretiyle Hakaret Suçunu Oluşturduğu )
• ALENEN HUZURDA SÖVME ( Kişi ve Konu Belirtilmesi – Maddei Mahsusa Tayini Suretiyle Hakaret Suçunu Oluşturduğu )
• PARA CEZASININ TESBİTİ ( TCK.’nun 30/2. Maddesi – Yeniden Değerlendirme Yapılmak Suretiyle Tespit Edilmesi Gereği )
765/m.30/2, 480, 516, 188, 72
ÖZET : Hüküm tarihinden sonra yürürlüğe giren 4806 sayılı Yasanın 1. maddesi ile değişik TCK’nın 30/2. maddesi nazara alınarak yeniden değerlendirme yapılmak suretiyle para cezası tespit edilmelidir.
DAVA : Izrar, alenen huzurda sövme ve tehdit suçlarından sanık Canan’ın yapılan yargılaması sonucunda; hükümlülüğüne ilişkin, ( Silifke Asliye Ceza Mahkemesi )nden verilen 13.6.2002 gün ye 2002/65 Esas, 2002/273 Karar sayılı Hükmün süresi içinde Yargıtayca incelenmesi sanık vekili tarafından istenmiş olduğundan dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın onama isteyen tebliğnamesi ile 13.12.2002 tarihinde Daireyi gönderilmekle incelenip gereği düşünüldü:
KARAR : İddianamede belirtilen fiiller arasında yer alan ve mahkemece sabit kabul edilen, sanığın müştekinin yüzüne karşı, aleni ortamda sarfettiği “Sait ve Mustafa ile yatan sensin” sözlerinin, kişi ve konu belirtilmesi nedeniyle, bir madde-i mahsusa, yani belli bir fiilin isnad edilmesi suretiyle, namus ve haysiyete dokunacak nitelikte olması karşısında, TCK.’nın 480/3. maddesinde öngörülen alenen huzurda maddei mahsusa tayini suretiyle hakaret suçunu oluşturduğu gözetilmeksizin, diğer sövme eylemleri içerisinde değerlendirilerek, yazılı biçimde hüküm kurulması, karşı temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre sanık vekilinin yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine; ancak;
Hükümden sonra 10.2.2003 gün ve 25020 ( mükerrer ) sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 4806 sayılı Yasanın 1. maddesi ile değişik TCK.’nın 30/2. maddesi nazara alınarak yeniden değerlendirme yapılmak suretiyle para cezasının tespitinde yasal zorunluluk bulunması bozmayı gerektirdiğinden.
SONUÇ : Hükmün CMUK.’nın 321, maddesi gereğince ( BOZULMASINA ); ancak, bu aykırılığın yeniden duruşma yapılmaksızın aynı Kanunun 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan; 4806 sayılı Yasanın 1. maddesi ile değişik TCK.’nun 30/2. maddesi uyarınca yapılan uygulama neticesi, sonuç ağır para cezasının, sövme suçu yönünden 363.477.000.-Liraya, tehdit suçu yönünden 36.345.000.- Liraya ve ızrar suçu yönünden ise 787.484.000.- Liraya ve TCK.’nun 72. maddesinin uygulanması sonucu bulunan toplam cezanın 1.187.306.000.- Liraya indirilmek suretiyle, hükmün tebliğnamedeki düşünceye uygun olarak ( DÜZELTİLEREK ONANMASINA ), 4.3.2003 gününde oybirliği ile karar verildi.
T.C.
YARGITAY
5. CEZA DAİRESİ
E. 2011/7296
K. 2011/4965
T. 23.6.2011
• ALENEN MÜSTEHCEN YAYIN SATMAK ( Sanığın Suç Tarihinde 18 Yaşını İkmal Etmediği – Bakırköy Çocuk Mahkemelerinin Yargı Çevresinin Bakırköy Ağır Ceza Mahkemesi Yargı Çevresi İle Aynı Olmak Üzere Belirlendiğinin Gözetileceği )
• ÇOCUK MAHKEMESİNİN GÖREV ALANI ( Sanığın Suç Tarihinde 18 Yaşını İkmal Etmediği – Bakırköy Çocuk Mahkemelerinin Yargı Çevresinin Bakırköy Ağır Ceza Mahkemesi Yargı Çevresi İle Aynı Olmak Üzere Belirlendiğinin Gözetilerek Görevsizlik Kararı Verileceği )
• YAŞ KÜÇÜKLÜĞÜ NEDENİYLE İNDİRİM ( Alenen Müstehcen Yayın Satmak – Cezadan İndirim Yapılacağı )
5237/m.31, 226
ÖZET : Alenen müstehcen yayın satmak veya kiralamak suçundan sanık il çocuk mahkemelerinin yargı çevresinin il mülki sınırları ile belirlendiği, ilin mülki sınırlarının il ve ilçeleri kapsayan idari sınırları ihtiva ettiği, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun kararı ile Bakırköy çocuk mahkemelerinin yargı çevresinin Bakırköy Ağır Ceza Mahkemesi yargı çevresi ile aynı olmak üzere belirlendiği cihetle, görevsizlik kararı verilmesi gerekir.
Suçun işlendiği tarihte 18 yaşını ikmâl etmediği anlaşılan sanık hakkında tayin olunan cezadan, indirim yapılmaması hukuka aykırıdır.
DAVA : Alenen müstehcen yayın satmak veya kiralamak suçundan sanığın, 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 226/4, 62, 52. maddeleri uyarınca 10 ay hapis ve 80 Türk lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına, sanığın hapis cezasının aynı Kanun’un 51. maddesi gereğince ertelenmesine dair Küçükçekmece 9. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 22.4.2009 tarihli ve 2007/1359 esas, 2009/275 Sayılı kararının, dosya kapsamına göre;
1- )5395 Sayılı Çocuk Koruma Kanunu’nun 25/1. maddesinde “Çocuk Mahkemesi, tek hâkimden oluşur. Bu mahkemeler her il merkezinde kurulur. Ayrıca bölgelerin coğrafî durumları ve iş yoğunluğu göz önünde tutularak belirlenen ilçelerde Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun olumlu görüşü alınarak kurulabilir.” hükmü ile anılan Kanun’un 27/1. maddesindeki “Çocuk Mahkemelerinin yargı çevresi kurulduğu il ve ilçe mülki sınırlarıyla belirlenir.” şeklindeki düzenlemelerden, il çocuk mahkemelerinin yargı çevresinin il mülki sınırları ile belirlendiği, ilin mülki sınırlarının il ve ilçeleri kapsayan idari sınırları ihtiva ettiği, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun 27.10.2005 tarihli ve 722 Sayılı kararı ile Bakırköy çocuk mahkemelerinin yargı çevresinin Bakırköy Ağır Ceza Mahkemesi yargı çevresi ile aynı olmak üzere belirlendiği cihetle, görevsizlik kararı verilmesi gerektiğinin gözetilmemesinde,
2- )Kayden 17.5.1988 doğumlu olup suçun işlendiği 17.5.2006 tarihinde 18 yaşını ikmâl etmediği anlaşılan sanık hakkında tayin olunan cezadan, 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 31/3. maddesi gereğince indirim yapılmamış bulunulmasında,
3- )8.2.2008 tarihli ve 26781 Sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5728 Sayılı Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacıyla Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 562. maddesiyle değişik 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231. maddesi uyarınca hükümün açıklanmasının geri bırakılıp bırakılmayacağı hususunun kararda değerlendirilmemesinde, isabet görülmediğinden bahisle C.M.K.nun 309. maddesi uyarınca bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ifadeli 8.4.2011 gün ve 18421 Sayılı kanun yararına bozma istemine atfen C.Başsavcılığından tebliğname ile daireye ihbar ve dava evrakı birlikte tevdii kılınmakla incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR : Kanun yararına bozma istemine dayanan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının ihbarname içeriğinin yerinde olduğu anlaşıldığından Küçükçekmece 9.Asliye Ceza Mahkemesi’nin 22.4.2009 tarihli 2007/1359 Esas, 2009/275 Sayılı kararının C.M.K.nun 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA, müteakip işlemlerin mahallinde yapılmasına, dosyanın merciine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 23.6.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
4. CEZA DAİRESİ
E. 2006/4781
K. 2007/8616
T. 1.11.2007
• SÖVME ( Eylemin Herkese Açık Mağzada Meydana Gelmiş Olduğu Nazara Alınarak Aleniyet Öğesinin Gerçekleştiğinin Kabulü Gereği – Eylemin 765 S.K. Md. 482/3 Yerine Md. 482/2 ile Cezalandırılmasının Yasaya Aykırı Olduğu )
• ALENİYET ( Sövme Eyleminin Herkese Açık Mağzada Gerçekleşmesi – Aleniyet Öğesinin Gereçekleştiğinin Kabulü Gereği )
• HÜKMÜN AÇIKLANMASININ GERİ BIRAKILMASI ( Kovuşturması Yakınmaya Bağlı Suçtan Dolayı Bir Yıl veya Daha Az Hapis veya Para Cezası Verilemesi – Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Konusunda Değerlendirme Yapılmasının Zorunlu Olduğu )
765/m. 482/2-3
5271/m. 231
ÖZET : Sövme eyleminin herkese açık olan mağazada meydana gelmiş olup aleniyet öğesi gerçekleşmiş bulunduğu gözetilmeden, TCY.nın 482/3. maddesi yerine, 482/2. madde ve fıkrası ile hüküm kurulması yasaya aykırıdır.
DAVA : Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü:
KARAR : Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1- Sanığa yükletilen eylemin, CYY.nın 253. maddesi uyarınca uzlaşma kapsamında bulunması ve aynı Yasanın 254. maddesindeki kamu davası açıldıktan sonra uzlaştırma işlemlerinin mahkeme tarafından yapılacağı, uzlaşmanın gerçekleşmesi halinde de kamu davasının düşürüleceğine ilişkin düzenlemenin sanık yararına bulunması karşısında; uzlaştırma işleminin yapılması ve sonucuna göre sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
2- 5237 sayılı Yasanın 7/2, 5252 sayılı Yasanın 9/3. maddeleri uyarınca, 765 ve 5237 sayılı TCY.larının ilgili hükümlerinin denetime olanak sağlayacak biçimde somut olaya ayrı ayrı uygulanıp ortaya çıkan sonuçların birbirleriyle karşılaştırılması suretiyle lehe olan yasa hükümlerinin belirlenmesi gerektiği gözetilmeden, doğrudan 765 sayılı Yasa uygulanarak hüküm kurulması,
3- Kabule göre;
a- Sövme eyleminin herkese açık olan mağazada meydana gelmiş olup aleniyet öğesi gerçekleşmiş bulunduğu gözetilmeden, TCY.nın 482/3. maddesi yerine, 482/2. madde ve fıkrası ile hüküm kurulması,
b- 1.6.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında yasanın 122. maddesi ile 647 sayılı Yasa yürürlükten kaldırılmış olması ve aynı Yasanın 106. maddesinde süresinde ödenmeyen para cezalarına ilişkin gecikme zammı öngörülmemesine göre gecikme zammı uygulanması olanağının bulunmadığının gözetilmemesi,
c- Hükümden sonra 19.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5560 sayılı Yasanın 23. maddesi ile değişik CYY.nın 231. maddesinde öngörülen sanığa yükletilen kovuşturulması yakınmaya bağlı suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda hükmolunan ceza, bir yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezası ise; mahkemece, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebileceğine ilişkin düzenleme karşısında; sanık yararına olan “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağı hususunda yeniden değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunması,
SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş ve sanık Fadim Arı müdafiinin temyiz nedenleri ile tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden 1412 sayılı CYY.nın 326/son maddesi gözetilerek HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 01.11.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
13. HUKUK DAİRESİ
E. 2005/1877
K. 2005/7604
T. 5.5.2005
• İTİRAZIN İPTALİ DAVASI ( Kredi Kartı Borcunun Ödenmemesi Nedeniyle Başlatılan İcra Takibine Vaki İtiraz Nedeniyle )
• KISA KARAR ( Gerekçeli Karar ile Aynı Nitelikte Olmasının Gerekmesi )
• ALENİYET İLKESİ ( Bu İlke Gereği Mahkemenin Kısa Kararı ile Gerekçeli Kararının Birbirine Uygun Olmasının Gerekmesi )
• GEREKÇELİ KARAR ( Aleniyet İlkesi Gereği Kısa Kararla Aynı Nitelikte Olmasının Gerekmesi )
• KAMU DÜZENİ ( Kısa Karar ile Gerekçeli Kararın Birbirine Uygun Olmasının Kamu Düzeniyle İlgili Olması )
2004/m.67
1086/m.381
ÖZET : Kararların alenen tefhim edilmesi gerekir. Kısa kararla, gerekçeli kararda belirtilen kararın başka nitelikte olması aleniyet kuralına aykırı düşmektedir. Sonradan yazılan gerekçeli kararın, tefhim edilen kısa karara uygun olması kamu düzeni ile ilgilidir.
DAVA : Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı banka, kredi kartı üyelik sözleşmesine istinaden iki adet kredi kartı verilen davalının borcunu ödemediğini, hesabın kat edilerek, borcun ödenmesi için 27.3.2001 tarihinden de ihtarname keşide edildiğini, borcun ödenmemesi üzerine alacağın tahsili için giriştiği icra takibine davalının itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına ve %40 icra inkar tazminatının davalıdan alınmasını istemiştir.
Davalı, davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece davanın kısmen kabulü ile davacı bankanın davalıdan 14.3.2003 tarihi itibariyle 4.247.433.684 TL. alacaklı olduğu, bu bedelin 12 eşit taksitte aylık 353.952.807 TL. ) tahsilini teminen takibin devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine davacının %40 icra inkar tazminatı isteminin reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1- Mahkemece gerekçeli kararda “davacı bankanın davalıdan 14.3.2003 tarihi itibariyle 4.247.433.681 TL. alacaklı olduğu, bu bedelin 12 eşit taksitte aylık 353.952.807 TL. tahsilini teminen takibin devamına, davacının %40 icra inkar tazminatının reddine karar verildiği halde ” kısa kararda” davacının davasının kısmen kabulüne, 2.153.943.848 TL.nın tahsilini teminen takip tarihinden itibaren asıl alacağa %179.1 faiz yürütülmesi koşulu ile takibin devamına, %40 icra inkar tazminatının kabulüne karar verilmiştir.
HUMK 381 maddesi gereği kararların alenen tefhim edilmesi gerekir. Kısa kararla, gerekçeli kararda belirtilen kararın başka nitelikte olması aleniyet kuralına aykırı düşmektedir. Sonradan yazılan gerekçeli kararın, tefhim edilen kısa karara uygun olması kamu düzeni ile ilgilidir. Bu nedenle kısa karara çelişkili olarak gerekçeli karar yazılması 10.4.1992 gün 1992/7-4 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararı uyarınca bozma nedenidir.
2- Bozma nedenine göre davacının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan 1.bent gereğince temyiz olunan kararın davacı yararına BOZULMASINA, 2.bent gereğince davacının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine, 05.05.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
14. CEZA DAİRESİ
E. 2012/8998
K. 2012/6190
T. 30.5.2012
• CEZA HÜKMÜNÜN AÇIKLANMASI ( Sanığın Yargılama Sırasında 18 Yaşını İkmal Etmesi – Hükmün Kapalı Oturumda Okunup Açıklanarak Aleniyet İlkesinin İhlalinin Kanuna Aykırılığı )
• ALENİYET İLKESİ ( Sadece 18 Yaşını Doldurmayan Sanıklar Hakkındaki Hükümlerin Kapalı Duruşmada Açıklanabileceği – Yargılama Sırasında 18 Yaşını İkmal Eden Sanık Hakkında Hükmün Kapalı Oturumda Açıklanmasının Aleniyet İlkesinin İhlalini Doğuracağı )
• SANIĞIN YARGILAMA SIRASINDA 18 YAŞINI İKMAL ETMESİ ( Hükmün Açık Tefhiminin Zorunlu Olduğu – Aleniyet İlkesi )
5271/m. 182, 185
ÖZET : Sadece onsekiz yaşını doldurmayan sanıklar hakkındaki hükümler kapalı duruşmada açıklanabilir. Genel ahlakın ve kamu güvenliğinin kesin olarak gerekli kıldığı hallerde duruşma kapalı yapılsa dahi hükmün açık tefhimi zorunludur. Sanığın yargılama sırasında 18 yaşını ikmal etmiş bulunduğu gözetilmeden bir kısım duruşmaların kapalı yapılması ve hükmün kapalı oturumda okunup açıklanması suretiyle aleniyet ilkesinin ihlali, Kanuna aykırıdır.
DAVA : Çocuğun basit cinsel istismarı suçundan sanığın yapılan yargılaması sonunda; atılı suçtan mahkumiyetine dair Kırşehir 2. Asliye Ceza Mahkemesinden verilen 31.5.2011 gün ve 2009/393 Esas, 2011/137 Karar sayılı hükmün süresi içinde Yargıtayca incelenmesi sanık müdafii tarafından istenilmiş olduğundan dava evrakı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığından tebliğnameyle Daireye gönderilmekle incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR : C.M.K.nın 182 ve 185. maddelerine göre sadece onsekiz yaşını doldurmayan sanıklar hakkındaki hükümlerin kapalı duruşmada açıklanabileceği, genel ahlakın ve kamu güvenliğinin kesin olarak gerekli kıldığı hallerde duruşma kapalı yapılsa dahi hükmün açık tefhiminin zorunlu olduğu ve sanığın yargılama sırasında 18 yaşını ikmal etmiş bulunduğu gözetilmeden bir kısım duruşmaların kapalı yapılması ve hükmün kapalı oturumda okunup açıklanması suretiyle aleniyet ilkesinin ihlali,
SONUÇ : Kanuna aykırı, sanık müdafiin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden sair yönleri incelenmeyen hükmün 5320 Sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek C.M.U.K.nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, temyiz harcının istenmesi halinde iadesine, 30.05.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
4. CEZA DAİRESİ
E. 2008/10579
K. 2010/6050
T. 5.4.2010
• HAKARET ( Zorla Getirme Emrinin İnfazı Amacıyla Sanığın Ekip Otosuna Bindirilmek İstendiğinde Birden Fazla Götürüldüğü Karakolda Görevli Tüm Polislere – Hakaret Suçundan İki Kez Hüküm Kurulamayacağı )
• ZİNCİRLEME SUÇ ( Cezanın Artırılması Gerektiği – Zorla Getirme Emrinin İnfazı Amacıyla Sanığın Ekip Otosuna Bindirilmek İstendiğinde Birden Fazla Götürüldüğü Karakolda Görevli Tüm Polislere Hakaret Etmesi )
• EYLEMLERİN AYNI SUÇ İŞLEME KARARI İÇİNDE VE KISA ZAMAN ARALIKLARIYLA İŞLENMESİ ( Zorla Getirme Emrinin İnfazı Amacıyla Sanığın Ekip Otosuna Bindirilmek İstendiğinde Birden Fazla Götürüldüğü Karakolda Görevli Tüm Polislere Hakaret Etmesi – Hakaret Suçundan İki Kez Hüküm Kurulamayacağı )
• ALENİYET UNSURU ( Polis Karakolunda Gerçekleşen Görevli Tüm Polislere Hakaret Eyleminde Ne Suretle Oluştuğu Gösterilmeden Cezanın Artırılmasının Yasaya Aykırılığı )
• TEKERRÜRE ESAS ALINAN İLAM ( Üç Ayrı Suçun Cezasının Toplandığı – İnfazda Tereddüde Neden Olmayacak Biçimde İlamdaki Hangi Hükümlülüğün Tekerrüre Esas Alındığının Kararda Gösterilmesi Gerektiği )
5237/m. 43, 125/3a-4
5275/m. 108/2
ÖZET : 1-Hakkındaki zorla getirme emrinin infazı amacıyla sanığın ekip otosuna bindirilmek istendiğinde sokakta, birden fazla görevli polislere yönelik hakaret eylemlerini ve götürüldüğü karakolda görevli tüm polislere yönelik hakaret eylemlerini aynı suç işleme kararı içinde ve kısa zaman aralıklarıyla işlemesi karşısında TCY’nın 125/3a-4 madde ve fıkralarının bir kez uygulanarak, zincirleme suç hükmü olan TCY’nm 43. maddesi uyarınca cezanın artırılması gerektiği gözetilmeden, hakaret suçundan iki kez hüküm kurularak fazla ceza tayin edilmesi,
2-Sanığın tekerrüre esas alınan ilamda üç ayrı suçun cezasının toplandığı anlaşıldığından, infazda tereddüde neden olmayacak biçimde, ilamdaki hangi hükümlülüğün tekerrüre esas alındığının kararda gösterilmemesi,
3-Polis karakolunda gerçekleşen hakaret eyleminde aleniyet unsurunun ne suretle oluştuğu gösterilmeden cezanın artırılması, Yasaya aykırıdır.
DAVA : Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü:
KARAR : Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1-Hakkındaki zorla getirme emrinin infazı amacıyla sanığın ekip otosuna bindirilmek istendiğinde sokakta, birden fazla görevli polislere yönelik hakaret eylemlerini ve götürüldüğü karakolda görevli tüm polislere yönelik hakaret eylemlerini aynı suç işleme kararı içinde ve kısa zaman aralıklarıyla işlemesi karşısında TCY’nın 125/3a-4 madde ve fıkralarının bir kez uygulanarak, zincirleme suç hükmü olan TCY’nm 43. Maddesi uyarınca cezanın artırılması gerektiği gözetilmeden, hakaret suçundan iki kez hüküm kurularak fazla ceza tayin edilmesi,
2-Sanığın bir suç işleme kararının icrası kapsamında, birden fazla polis memuruna karşı gerçekleştirdiği görevi yaptırmamak için direnme eylemleri nedeniyle TCY’nın 43. Maddesi uyarınca cezasının artırılması gerektiğinin gözetilmemesi,
3-Sanığın tekerrüre esas alınan Kütahya 2. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 2004/168-756 E.K. sayılı ilamında üç ayrı suçun cezasının toplandığı anlaşıldığından, infazda tereddüde neden olmayacak biçimde, 5275 sayılı Yasa’nın 108/2 maddesi uyarınca ilamdaki hangi hükümlülüğün tekerrüre esas alındığının kararda gösterilmemesi,
4-Kabule göre de, polis karakolunda gerçekleşen hakaret eyleminde aleniyet unsurunun ne suretle oluştuğu gösterilmeden TCY’nın 125/4 maddesi uyarınca cezanın artırılması,
SONUÇ : Yasaya aykırı ve sanık müdafiinin temyiz nedenleri ile tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden HÜKMÜN BOZULMASINA, yeniden hüküm kurulurken 1412 sayılı CYY’nın 326. maddesinin gözetilmesi, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 05.04.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
9. CEZA DAİRESİ
E. 2006/9252
K. 2007/5081
T. 7.6.2007
• DEVLETİN ASKERİ KUVVETLERİNİ ALENEN AŞAĞILAMA ( İfadelerin Sanığın Yargıtay C.Başsavcılılığına Hitaben Yazdığı Dilekçede Yer Aldığı – Olayda Aleniyet Unsurunun Gerçekleşmediği )
• ALENİYET UNSURUNUN GERÇEKLEŞMEMESİ ( Devletin Askeri Kuvvetlerini Alenen Aşağılama Suçu – İfadelerin Sanığın Yargıtay C.Başsavcılılığına Hitaben Yazdığı Dilekçede Yer Aldığı )
5237/m. 301
765/m. 159
ÖZET : Devletin askeri kuvvetlerini alenen aşağılama suçunda, suça konu ifadelerin, sanığın Yargıtay C.Başsavcılılığına hitaben yazarak göndermiş olduğu dilekçe içinde yer alması karşısında olayda aleniyet unsuru gerçekleşmemiştir.
DAVA : Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR : 1- Cumhurbaşkanına gıyapta hakaret suçuna ilişkin olarak;
Yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre sanığın yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle bu suçtan kurulan hükmün ONANMASINA,
2- Devletin askeri kuvvetlerini alenen aşağılama suçuna yönelik temyize gelince;
Suça konu ifadelerin, sanığın Yargıtay C.Başsavcılılığına hitaben yazarak göndermiş olduğu dilekçe içinde yer alması karşısında olayda aleniyet unsurunun gerçekleşmediği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm tesisi,
SONUÇ : Kanuna aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün bu sebepten dolayı BOZULMASINA, 07.06.2007 gününde oybirliği ile karar verildi.
T.C.
YARGITAY
11. CEZA DAİRESİ
E. 2006/4350
K. 2006/5889
T. 26.6.2006
• HİZMET NEDENİYLE EMNİYETİ SUİSTİMAL VE ZİMMET SUÇU ( Sanığın Tahsil Ettiği Kurum Paralarını Mal Edinmesi Eyleminin Zimmet Suçu Oluşturup Oluşturmayacağına İlişkin Delillerin Takdir ve Değerlendirilmesinin Üst Dereceli Ağır Ceza Mahkemesinde gözetileceği )
• ALENİYET YARGILAMA CEZANIN ŞAHSİLEŞTİRİLMESİ VE KANITLAMA İLKELERİ ( Hükmün Esasını Teşkil Eden Kısa Kararın Yer Aldığı Duruşma ve Gerekçeli Karar Tutanaklarının Önceden Hazırlanmasının Ceza Temel İlkelerine Aykırılık Teşkil Edeceği )
• GÖREVSİZLİK KARARI ( Suçun Niteliğine Göre Asliye Ceza Mahkemesinin Görevli Mahkemenin Ağır Ceza Mahkemesine İlişkin Olduğunu Gözeterek Görevsizlik Kararı Vermesi
• SAVUNMA VE İDDİA HAKKININ KISITLANMASI ( Sanığın Gıyabında Yargılama Yapılarak Karar Verilmesi )
4616/m.1
5320/m.8
ÖZET : Sanığın tahsil ettiği kurum paralarını hesaplara geçirmeyerek mal edindiği eyleminin zimmet suçunu oluşturup oluşturmayacağına ilişkin delillerin takdir ve değerlendirmesinin üst dereceli mahkeme olan Ağır Ceza Mahkemesine ait olduğu gözetilmeden duruşmaya devam edilmesi,sanığın ve katılan vekilinin gıyabında yargılama yapılarak karar verilmesi,hükmün esasını teşkil eden kısa kararın yer aldığı duruşma ve gerekçeli karar tutanaklarının önceden hazırlanması yasaya aykırıdır.
DAVA : Hizmet Nedeniyle Emniyeti Suistimal suçundan sanık Ahmet Atalay’ın yapılan yargılanması sonunda:
Kamu davasının 4616 sayılı Yasanın 1/4. maddesi gereğince kesin hükme bağlanmasının ertelenmesine dair ŞİŞLİ 6. Asliye Ceza Mahkemesinden verilen 16.02.2001 gün ve 1999/608 Esas, 2001/856 Karar sayılı hükmün süresi içinde Yargıtay’ca incelenmesi katılan vekili tarafından istenilmiş olduğundan dava evrakı C.Başsavcılığının bozma isteyen 07.10.2003 tarihli tebliğnamesi ile daireye gönderilmekle, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 24.09.2002 gün ve 214/322 sayılı kararında da açıklandığı üzere; 4616 sayılı Yasa uyarınca verilen “davanın kesin hükme bağlanmasının ertelenmesine” ilişkin karara karşı yapılan başvuru; suç vasfına ilişkin olup, yargılama konusu suçları bu yasa kapsamı dışına çıkaracak hususlara yönelik bulunduğundan “temyiz” olarak değerlendirilerek yapılan incelemede gereği görüşüldü:
KARAR : 1- Suç tarihinde Posta İşletmesi Genel Müdürlüğünde görevli olan sanığın, tahsil ettiği kurum paralarını hesaplara geçirmeyerek mal edindiğinin iddia olunması karşısında, eylemin zimmet suçunu oluşturup oluşturmayacağına ilişkin delillerin takdir ve değerlendirilmesinin üst dereceli ağır ceza mahkemesine ait olduğu gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerekirken duruşmaya devamla yazılı şekilde karar verilmesi,
Kabule göre de;
2- Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 19.03.2002 gün ve 85/212 sayılı kararında da açıklandığı üzere; hükmün esasını teşkil eden kısa kararın yer aldığı 16.02.2001 tarihli duruşma ve gerekçeli karar tutanaklarının önceden hazırlanması suretiyle aleniyet, yargılama, cezanın şahsileştirilmesi ve kanıtlama ilkelerine aykırı davranılması,
3- 16.10.2000 günlü duruşmada, bir sonraki oturum 12.03.2001 tarihine ertelendiği halde, gününden önce 16.02.2001 tarihinde duruşma açılıp sanığın ve katılan idare vekilinin gıyabında yargılama yapılarak karar verilmesi suretiyle savunma ve iddia hakkının kısıtlanması,
SONUÇ : Yasaya aykırı, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan sair yönleri incelenmeyen hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nun 321. maddesi uyarınca kısmen istem gibi BOZULMASINA, 26.06.2006 gününde oybirliği ile karar verildi.