Anayasa Mahkemesine Bireysel Başvuru Hakkında
İNSAN hakları ihlaline uğradığını düşünen bir vatandaş artık AİHM’den önce Anayasa Mahkemesi’ne başvuracak. Bu iyi mi oldu, kötü mü?
Dün başlayan bireysel başvuru hakkı, Balyoz davası kararıyla aynı zamana tesadüf ettiği için daha bir ilgi çekici hale geldi.
“Bireysel başvuru” hakkının yaygın olarak kullanılabilmesi için topluma iyi anlatılması gerekir.
Dün Anayasa Mahkemesi (AYM) Başkanı Sayın Haşim Kılıç’a konuyla ilgili sorular sordum, cevap verdi.
Neden 2 kişi?
Önce başvurular hakkında ilk incelemeyi yapacak olan “komisyon” neden 2 kişi? Cevabı şöyle:
“Bu birim yargısal inceleme yapmayacak. Başvurunun yasal şartları var mı diye teknik inceleme yapacak. AİHM’de önce üç kişiydiler, geçen sene 1 kişiye indirildi; süreci hızlandırmak için. Biz 2 kişi dedik. Aralarında oylama yapılacak da değil. Biri kabul, öbürü ret derse, başvuru dosyası mahkememizin yetkili bölümüne gelecek, o karar verecek.”
17 üyeli AYM’de bireysel başvurulara bakacak iki bölüm var: Mahkeme Başkan vekilleri Serruh Kaleli ve Alparslan Altan başkanlığında 4’er üyeli iki bölüm… İnsan hakları ihlali var veya yok diye bunlar karar verecek. Bölümler arasında içtihat farkı olursa, konu 17 üyeli genel kurula gelecek.
Yeterli personel
Esasa ilişkin ön incelemeyi yaparak bölüme rapor hazırlayacak geniş bir raportörler kadrosu oluşturuldu. Kılıç şöyle anlatıyor:
– 23 raportörümüz vardı, 54’e çıkardık. Yeni raportörlerin yüzde 80’i yabancı dil biliyor. Mesleğinde temayüz etmiş yargıçlar… Üç kişilik bir komisyon halinde mülakatla aldık.
Geçen 11 ay içinde, AİHM’den, Alman ve İspanyol anayasa mahkemelerinden gelen üyeler ve uzmanlarla insan hakları ve bireysel başvuru konularında çalışma yapıldı. Bu çalışmalara AYM’nin 17 üyesi ve 35 raportör katıldı.
Sadece insan hakları
AYM sadece “insan hakları” incelemesi yapacak. Kılıç’ın deyişiyle:
“Mahkemelerin ve Yargıtay’ın yetki alanına giren delillerin değerlendirilmesi, suç vasfının tayini gibi konulara asla girmeyiz, yetkimiz de yok. Sadece İnsan Hakları Sözleşmesi’nin ihlali var mı, ona bakacağız.”
Kılıç ilginç bir örnek de verdi:
“Mesela kişi gözaltına alındığında sorgudan önce ve sonra doktor muayenesi lazımdır. Doktor muayenesi yapılmadan sorgulanmışsa ve kişi de işkence gördüğünü iddia ediyorsa, kişinin işkenceyi ispat etmesi gerekmez! İşkence yapmadığını devletin ispat etmesi gerekir…”
Yargılama sürerken de böyle konular AYM’ye götürülebilir, çünkü adil yargılanma hakkıyla ilgili.
Balyoz, Ergenekon gibi davalar
Bu konuda Kılıç’ın söyledikleri:
– Yargıtay aşaması kesinleştikten sonra insan hakları ihlali iddiasıyla bize başvurulabilir. Yargıtay aşamasından önce de mesela uzun tutukluluk sorunları bize gelebilir. Fakat tutukluluk süresi AİHM içtihatlarına göre, davanın niteliğiyle ilgilidir. Bazen 5 ay tutukluluk süresi uzundur, bazen dört yıl ihlal sayılmayabilir. Baştan bir şey denilemez.
Kılıç amaçlarının “Türkiye’de insan haklarını evrensel standartlara ulaştırmak” olduğunu söyledi.
Ben bu yeni yolu isabetli buluyorum. AYM’ye gitmek, AİHM’ye gitmekten kolaydır. Zaten iki yıllık bir deneme süresi var. AİHM’nin yapacağı incelemeye göre, bizim AYM iyi çalışırsa bu yol kalıcı hale gelecek, aksi halde sona erecek. Herhalde nihai olarak AİHM yolu açık zaten.
NOT: Dünkü yazımda yer verdiğim “başvuran (Ç.Doğan) tarafından imzalanmış birçok belgenin yer aldığı 2.229 sayfa belge” ibaresini aynen AİHM kararının 28 no’lu paragrafından aldım. “Yazılı belge yok, sadece CD’ler var” diyenler AİHM kararını okusunlar.
TAHA AKYOL