Aciz Belgesi (Vesikası) İle İlgili Yargıtay Kararları
T.C.
YARGITAY
16. HUKUK DAİRESİ
E. 2010/8948
K. 2011/1808
T. 11.4.2011
• ALACAKLISINI ZARARA SOKMAK KASTIYLA MEVCUDU EKSİLTME SUÇU ( Aciz Belgesi Alınmasının Zorunlu Olmadığı – Alacağın Tahsil Edilmediğinin İspat Edilmesi Halide de Suçun Oluşabileceğinin Gözetilmesi Gereği )
• ACİZ BELGESİ ( Alacaklısını Zarara Sokmak Kastıyla Mevcudu Eksiltme Suçunun Oluşması İçin Aciz Belgesi Alınmasının Zorunlu Olmadığı )
2004/m. 331
ÖZET: Sanığa isnat edilen suçun oluşumu için aciz belgesinin alınması zorunlu olmayıp, alacağın tahsil edilemediğinin ispat edilmesi halinde de suçun oluşabileceği gözetilmeden, borçlu aleyhine aciz vesikası düzenlenmediği gerekçesiyle beraat kararı verilmesi hatalıdır.
DAVA: Alacaklısını zarara sokmak kastiyle mevcudunu eksiltmek suçundan sanığın beraatına karar verilmiş, hüküm yasal süresi içerisinde şikayetçi vekili tarafından temyiz edildiğinden Yargıtay C. Başsavcılığının bozma istemli tebliğnamesiyle dosya Daireye gönderilmiş olmakla, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okunarak GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
KARAR: Sanığın 58.619:70 TL. değerindeki şahsi borcundan dolayı hakkında alınan ihtiyati haciz kararının infaz edildiği 17.2.2009 tarihinde % 55 oranında ortağı olduğu şirketteki hissesini eşine devrettiği ve aynı şirkette sigortalı işçi olarak çalışmaya devam ettiği dosya içerisinde bulunan icra takip dosyasından anlaşılmakta ise de: yine aynı icra dosyası içerisinde sanığa ait iki adet aracın bulunduğunun ve sanığın savunmasında alacaklı olduğunu iddia ettiği takip dosyalarının olması karşısında, öncelikle araçların şikayet tarihindeki değerlerinin borcu karşılayıp karşılamadığı, savunmasında beyan ettiği icra takip dosyalarında alacaklı ve tahsilat imkanının bulunup bulunmadığı, eş anlatımla borcu karşılayacak miktarda malının olup olmadığı araştırılmalı ve sonucuna göre ihtiyati haciz kararının infaz edildiği tarihte ve eşe devredildiği de dikkate alınarak alacaklıyı zarara sokmak kastiyle yapılıp yapılmadığı tartışılmadan eksik inceleme ile beraatına karar verilmesi,
Kabule göre de; sanığa isnat edilen suçun oluşumu için aciz belgesinin alınması zorunlu olmayıp, alacağın tahsil edilemediğinin ispat edilmesi halinde de suçun oluşabileceği gözetilmeden, borçlu aleyhine aciz vesikası düzenlenmediği gerekçesiyle beraat kararı verilmesi,
SONUÇ: İsabetsiz, temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmekle hükmün istem gibi BOZULMASINA, 11.4.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
16. HUKUK DAİRESİ
E. 2010/4329
K. 2010/6742
T. 22.11.2010
• ALACAKLISINI ZARARA UĞRATMAK KASTİYLE MEVCUDUNU EKSİLTMEK ( Sanığa İsnat Edilen Suçun Oluşması İçin Aciz Belgesinin Alınması Gerekmeyip Alacaklının Alacağını Alamadığını İspatlamasının Yeterli Olacağı )
• ACİZ BELGESİ ( Alacaklısını Zarara Uğratmak Kastiyle Mevcudunu Eksiltmek – Sanığa İsnat Edilen Suçun Oluşması İçin Aciz Belgesinin Alınması Gerekmeyip Alacaklının Alacağını Alamadığını İspatlamasının Yeterli Olacağı )
2004/m.31
ÖZET : Sanığa isnat edilen suçun oluşması için aciz belgesinin alınması gerekmeyip, alacaklının alacağını alamadığını ispatlamasının yeterli olacağı gözetilmeksizin aciz belgesi alınmadığı gerekçesiyle sanığın beraatına karar verilmesi isabetsizdir.
DAVA : Alacaklısını zarara uğratmak kastiyle mevcudunu eksiltmek suçundan sanığın beraatına karar verilmiş, hüküm yasal süresi içerisinde şikayetçi vekili tarafından temyiz edildiğinden, Yargıtay C.Başsavcılığına bozma istemli tebliğnamesiyle dosya Daireye gönderilmiş olmakla, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okunarak, Gereği görüşüldü:
KARAR : Sanığa isnat edilen suç, İ.İ.K.nun 331. maddesinde: “Haciz yolu ile takip talebinden sonra veya bu talepten önceki iki yıl içinde borçlu; alacaklısını zarara sokmak maksadıyla, mallarını veya bunlardan bir kısmını mülkünden çıkararak, telef ederek veya kıymetten düşürerek hakiki surette yahut gizleyerek muvazaa yoluyla başkasının uhdesine geçirerek veya asıl olmayan borçlar ikrar ederek mevcudunu suni surette eksiltirse, aleyhine aciz belgesi aldığını veya alacaklı alacağını alamadığını ispat ettiği takdirde, altı aydan üç yıla kadar hapis ve bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.” şeklinde düzenlenmesi karşısında;
1-) Şikayet dilekçesinde borçlu sanığın alacaklısını zarara uğratmak kastiyle işyerini Y. K.’a devrettiğini, işyeri devrinden sonrasında da kiranın sanık tarafından ödendiğinin iddia edilmesi, diğer taraftan kira sözleşmesi kiralayan F. E. ile yapılmasına karşın dosya içerisindeki banka kayıtlarına göre sanığın işyerini 24.12.2007 tarihinde devrettikten sonra 10.3.2008 tarihinde de kira ücretini S. E. adına kayıtlı banka hesabına yatırması karşısında, bu kira bedelinin şikayete konu işyerine ait olup olmadığı, S. E. ile sanık arasında ve kiralayan arasında ne gibi bir ilişki bulunduğu araştırıldıktan sonra sanığın hukuki durumunun takdir edilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi,
Kabule göre de;
2-) Sanığa isnat edilen suçun oluşması için aciz belgesinin alınması gerekmeyip, alacaklının alacağını alamadığını ispatlamasının yeterli olacağı gözetilmeksizin aciz belgesi alınmadığı gerekçesiyle sanığın beraatına karar verilmesi,
3-) Sanığa ait 17 DD … ve 17 PC … plakalı motosikletlerin üzerinde pek çok hacizler bulunması, sanık hakkında devam eden 2008/144 Esas sayılı dosyada takip meblağının 9.770.00 TL, 2007/5067 Esas sayılı takip dosyasında ise 16.735.17 TL olması karşısında bu araçların değerinin alacağı karşılayabileceğinden söz edilemeyeceği gibi bu yönde bir inceleme de yapılmaksızın sanığın beraatına karar verilmesi,
SONUÇ: İsabetsiz olduğundan temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmekle hükmün kısmen istem gibi BOZULMASINA, 22.11.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
16. HUKUK DAİRESİ
E. 2007/265
K. 2007/700
T. 13.3.2007
• ALACAKLISINI ZARARA UĞRATMAK İÇİN MAL VARLIĞINI EKSİLTMEK ( Alacaklı Aciz Belgesi Aldığını veya Alacağını Alamadığını İspat Ettiği Takdirde Borçlu Cezalandırılacağı )
• ACİZ BELGESİ ( Alınıp Alınmadığı ve Borcu Karşılamaya Yeter Mal Varlığının Bulunup Bulunmadığı Araştırılmadan Hüküm Kurulması İsabetsiz Olduğu )
2004/m. 331
ÖZET : İİK’ya göre, haciz yolu ile takip talebinden sonra veya bu talepten önceki 2 yıl içinde borçlu alacaklısını zarara sokmak maksadıyla mal varlığını eksiltirse alacaklı aciz belgesi aldığını veya alacağını alamadığını ispat ettiği takdirde borçlu cezalandırılır. Açıklanan nedenlerle, aciz belgesi alınıp alınmadığı ve borcu karşılamaya yeter mal varlığının bulunup bulunmadığı araştırılmadan hüküm kurulması isabetsizdir.
DAVA : Alacaklısını zarara uğratmak için mal varlığını eksiltmek ve bu suça iştirak suçundan sanık Musa hakkında İİK’nun 331/1; 765 Sayılı Kanunun 522, 59/2; 647 Sayılı Kanunun 4. maddeleri gereğince 900.- YTL ağır para cezası ile cezalandırılmasına, diğer sanık Mediha’nın İİK’ nun 331, TCK’nun 522, 65/3, 59/2 ve 647 Sayılı Kanunun 4. maddeleri gereğince 450.- YTL ağır para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiş; hüküm, yasal süresi içerisinde yerel C.Savcısı tarafından temyiz edildiğinden Yargıtay C.Başsavcılığı’nın bozma istemli tebliğnamesiyle dosya daireye gönderilmiş olmakla, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okunarak, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
KARAR : Yerel C.Savcısının görevsizlik kararı verilmesi ve uzlaşma hükümlerinin uygulanması gerektiğine ilişkin itirazları İİK’daki özel yargılama usulü hükmü dikkate alınarak reddine karar verilmiştir. Ancak İİK’nun 331. maddesinde “Haciz yolu ile takip talebinden sonra veya bu talepten önceki iki yıl içinde borçlu alacaklısını zarara sokmak maksadıyla mevcudunu suni surette eksiltirse aleyhine aciz belgesi aldığını veya alacaklı alacağını alamadığını ispat ettiği takdirde cezalandırılacağı” hükme bağlandığına göre sanık Musa hakkında aciz belgesi alınıp alınmadığı ile borcu karşılamaya yeterli başka malı olup olmadığı konusunda araştırma yaptırılıp sonucuna göre hüküm kurmak gerekirken, zabıtaya yazılan 16.02.2006 günlü sanığın mal varlığı araştırılmasına yönelik müzekkere cevabı beklenmeden, eksik soruşturmayla yazılı biçimde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiş,
SONUÇ : Temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden hükmün istem gibi BOZULMASINA, dosyanın gereği yapılması için Yargıtay C.Başsavcılığı’na gönderilmesine, 13.03.2007 gününde oybirliği ile karar verildi.
T.C.
YARGITAY
16. HUKUK DAİRESİ
E. 2008/8366
K. 2009/63
T. 12.1.2009
• SERMAYE ŞİRKETİNİN İFLASINI İSTEMEMEK ( Müştekinin Şirketin Pasifinin Aktifinden Fazla Olduğunu Öğrenme Tarihi Suç Tarihi Sayılacağı )
• SUÇ TARİHİ ( Sermaye Şirketinin İflasını İstememek – Müştekinin Şirketin Pasifinin Aktifinden Fazla Olduğunu Öğrenme Tarihi Suç Tarihi Sayılacağı )
• ACİZ BELGESİ ( Alındığı Tarihte Müştekinin Şikayette Bulunduğu – Bu Durumda Şikayetin Süresinde Olduğunun Kabul Edilmesi Gerektiği )
2004/m. 347
ÖZET : Sanık, sermaye şirketinin iflasını istememek suçundan yargılanmıştır. Bu nevi suçlarda, müştekinin şirketin pasifinin aktifinden fazla olduğunu öğrenme tarihinin suç tarihi olarak kabulü gerekir. Somut olayda, aciz belgesinin alındığı tarihte müşteki şikayette bulunmuştur. Bu durumda şikayetin süresinde olduğu kabul edilmelidir.
DAVA : Sermaye şirketinin iflasını istememek suçundan sanık Hakan ve … Bankası A.Ş. haklarında açılan davada İİK’nun 347. maddesi gereğince şikayet hakkının düşürülmesine ve beraatine karar verilmiş, hüküm yasal süresi içerisinde şikayetçi vekili tarafından temyiz edildiğinden, Yargıtay C.Başsavcılığı’nın bozma istemli tebliğnamesiyle dosya daireye gönderilmiş olmakla, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okunarak gereği görüşüldü:
KARAR : Müşteki tarafın sermaye şirketinin mal varlığındaki pasifinin aktifinden fazla olduğunu öğrendiği tarihin suç tarihi olduğunu kabul etmek gerekir. Somut olayda aciz belgesinin alındığı 31.07.2006 tarihidir. Şikayetin aciz belgesinin alındığı tarihte yapılması nedeniyle süresinde olduğunun anlaşılması karşısında yargılamaya devamla toplanan delillerin değerlendirilmesi yapılarak sanığın hukuki durumunun takdiri yerine, suç tarihinin, ödeme emrinin tebliğ edildiği 12.04.2005 tarihi olduğu kabul edilerek, yazılı şekilde karar verilmesi,
Kabule göre de;
İİK’nun 347. maddesi gereğince “şikayet hakkının düşürülmesi” kararı yerine “şikayet hakkının düşürülmesi ve sanığın beraatine” kararı verilmesi,
SONUÇ : Yasaya aykırı olduğundan temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmekle hükmün istem gibi BOZULMASINA, 12.01.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
7. CEZA DAİRESİ
E. 2004/377
K. 2006/6223
T. 3.5.2006
• ALACAKLISINI ZARARA UĞRATMAK KASTIYLA HAREKET ETME SUÇU ( Haciz Yolu ile Takip Talebinden Sonra veya Bu Talepten Önceki İki Yıl İçinde Borçlunun Alacaklısını Zarara Sokmak Maksadıyla Mallarını veya Bunlardan Bir Kısmını Mülkünden Çıkararak Telep Ederek veya Kıymetten Düşürerek Hakiki Surette Yahut Gizleyerek Muvazaa Yolu ile Başkasının Uhdesine Geçirmesi )
• ACİZ BELGESİ ( Borçlunun Alacaklısını Zarar Uğratma Kastı ve Bu Suçtan Ceza Verilebilmesi için Aleyhine Aciz Belgesi İstihsal Edilmesine veya Alacaklı Alacağını İstifa Edemediğine İspat Etmesinin Gerekmesi )
2004/m.331
ÖZET : İcra İflas Kanununun 331. maddesi gereğince “Haciz yolu ile takip talebinden sonra veya bu talepten önceki iki yıl içinde borçlu, alacaklısını zarara sokmak maksadıyla, mallarını veya bunlardan bir kısmını mülkünden çıkararak telef ederek veya kıymetten düşürerek hakiki suretle, yahut gizleyerek muvazaa yolu ile başkasının uhdesine geçirerek, aleyhine aciz belgesi istihsal edildiği veya alacaklı alacağını istifa edemediğine ispat ettiği takdirde” ceza öngörüldüğünden sanık aleyhine aciz belgesi alınıp alınmadığı, alacağın tahsilinin başka mallarla mümkün olup olmadığının araştırılması gerekir.
DAVA : İİK.nun 331. maddesine muhalefetten sanık, Murat Yerlikaya hakkında yapılan duruşma sonunda:
Beraatine dair İZMİR 4.Asliye Ceza Mahkemesi’nden verilen 17.10.2002 tarihli hükmün Yargıtay’ca incelenmesi müdahil vekili tarafından süresinde istenilerek dava evrakı Cumhuriyet Başsavcılığının bozma isteyen 6.10.2003 tarihli tebliğnamesiyle daireye verilmekle dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : İcra İflas Kanununun 331. maddesi gereğince “Haciz yolu ile takip talebinden sonra veya bu talepten önceki iki yıl içinde borçlu, alacaklısını zarara sokmak maksadıyla, mallarını veya bunlardan bir kısmını mülkünden çıkararak telef ederek veya kıymetten düşürerek hakiki suretle, yahut gizleyerek muvazaa yolu ile başkasının uhdesine geçirerek, aleyhine aciz belgesi istihsal edildiği veya alacaklı alacağını istifa edemediğine ispat ettiği takdirde” ceza öngörüldüğünden sanık aleyhine aciz belgesi alınıp alınmadığı, alacağın tahsilinin başka mallarla mümkün olup olmadığı, İzmir 14.İcra Müdürlüğünün 1999/1826 sayılı dosyasının getirilip denetimine imkan verecek şekilde incelenerek sanığın hukuki durumunun buna göre tayin ve takdiri gerekirken eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm kurulması,
SONUÇ : Yasaya aykırı, müdahil vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün istem gibi BOZULMASINA, 03.05.2006 günü oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
15. HUKUK DAİRESİ
E. 2004/1163
K. 2004/3642
T. 29.6.2004
• TASARRUFUN İPTALİ DAVASI ( Açılabilmesinin Ön Koşulu/Alacaklı Elinde Kesin Veya Geçici Aciz Belgesi Bulunması – Yargılama Sonuna Kadar Karar Düzeltme Aşamasında Dahi Sunulabileceği )
• ACİZ BELGESİ ( Kesin Veya Geçici/Tasarrufun İptali Davası Açılabilmesinin Ön Koşulu – Yargılama Sonuna Kadar Karar Düzeltme Aşamasında Dahi Sunulabileceği )
• ÖN KOŞUL ( Tasarrufun İptali Davası Açılabilmesinin – Alacaklı Elinde Kesin Veya Geçici Aciz Belgesi Bulunması/Yargılama Sonuna Kadar Karar Düzeltme Aşamasında Dahi Sunulabileceği )
2004/m. 105, 143, 277
ÖZET : Tasarrufun iptali davasının açılabilmesinin ön koşulu, alacaklı elinde kesin ( İİK.143.md. ) veya geçici ( İİK.105.md. ) aciz belgesi bulunmasıdır. Ön koşulu gerçekleşmeyen davanın esası incelenemez ise de Dairemizin yerleşen uygulamalarıyla, yargılama sonuna kadar ( karar düzeltme aşamasında dahi ) aciz belgesi sunulabileceği kabul edilmektedir.
DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalılar tarafından istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen günde davacı avukatı ile davalı Asım gelmedi. Davalı Meliha geldi. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan davalı Meliha dinlendikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmıştı. Bu kere dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Dava, İİK.nun 277 ve devamı maddelerince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
Davanın açılabilmesinin ön koşulu, alacaklı elinde kesin ( İİK.143.md. ) veya geçici ( İİK.105.md. ) aciz belgesi bulunmasıdır. Oysa davada kesin aciz belgesi sunulmadığı gibi borçlu adresinde 24.1.2002 tarihinde bir miktar taşınır mal haczi yapılmış, başkaca haczi kabil malının bulunmadığı tutanakta belirtilmemiştir. Bu haliyle haciz tutanağının borçlunun aczini gösterdiği ve geçici aciz belgesi niteliğinde olduğundan söz edilemeyeceği açıktır. Ön koşulu gerçekleşmeyen davanın esası incelenemez ise de Dairemizin yerleşen uygulamalarıyla, yargılama sonuna kadar ( karar düzeltme aşamasında dahi ) aciz belgesi sunulabileceği kabul edilmektedir.
O halde mahkemece yapılması gereken, yukarda açıklandığı üzere yasanın aradığı biçimde kesin veya geçici aciz belgesi ibrazı için davacı alacaklıya süre tanımak, ibraz edildiğinde şimdiki gibi davanın kabulüne, aksi durumda ön koşulu gerçekleşmeyen davanın reddine karar vermek olmalıdır. Ön koşulu gerçekleşmeden davanın esası incelenerek hükme varılması usul ve yasaya aykırıdır. Karar bu nedenlerle bozulmalıdır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle mahkeme kararının davalılar yararına BOZULMASINA, ödedikleri temyiz peşin harcının istekleri halinde temyiz eden davalılara geri verilmesine, 29.6.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
17. HUKUK DAİRESİ
E. 2010/2873
K. 2010/3611
T. 19.4.2010
• TASARRUFUN İPTALİ ( Elinde Geçici veya Kesin Aciz Belgesi Bulunan Alacaklı Açabileceği – Bu Husus Dava Şartı Olup Hakim Görevi Gereği Doğrudan Gözetmek Zorunda Olduğu )
• DAVA ŞARTI ( Tasarrufun İptali Davasını Elinde Geçici veya Kesin Aciz Belgesi Bulunan Alacaklı Açabileceği – Bu Husus Dava Şartı Olup Hakim Görevi Gereği Doğrudan Gözetmek Zorunda Olduğu )
• ACİZ BELGESİ ( Kesin Aciz Belgesinin İptal Edilmesine Dayalı Olarak ve Mal Bulunamaması Sebebiyle Tutulan Haciz Tutanaklarının Geçici Aciz Belgesi Niteliği Taşıyıp Taşımadığı Değerlendirilmeden Davanın Reddine Karar Verilmesinin Usul ve Kanuna Aykırı Olduğu )
2004/m.143, 277
ÖZET : Dava, İİK’nın 277 vd maddelerine dayalı olarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Tasarrufun iptali davasını elinde geçici veya kesin aciz belgesi bulunan alacaklı açabilir. Bu husus, dava şartı olup, hakim görevi gereği doğrudan gözetmek zorundadır.
Yalnızca dosyadaki kesin aciz belgesinin iptal edilmesine dayalı olarak ve mal bulunamaması sebebiyle tutulan haciz tutanaklarının geçici aciz belgesi niteliği taşıyıp taşımadığı değerlendirilmeden davanın reddine karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozma nedenidir.
DAVA : Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı sebeplerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içerisinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, davalı borçlu aleyhine icra takibi yaptıklarını borcu karşılayacak mal bulunamadığını bu sebeple dava konusu taşınmazın sair davalıya satışına ait tasarrufun iptal edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekilleri davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacı tarafça alınan aciz belgesinin iptal edilmesine karar verildiği ve kararın kesinleştiği bu sebeple davanın ön koşulunun ortadan kalktığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava İİK’nın 277 vd maddelerine dayalı olarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
Davacı tarafından sunulan 09/02/2006 günlü aciz belgesinin Konya 1. İcra Hukuk Mahkemesinin 05/06/2009 gün ve 2009/712-763 s. ilamı ile iptal edilmiş ve iptal kararı kesinleşmiş buna göre de mahkemece davanın reddine karar verilmiş ise de varılan sonuç dosya içeriğine uygun düşmemektedir.
Tasarrufun iptali davasını elinde geçici veya kesin aciz belgesi bulunan alacaklı açabilir. ( İİK.m.277 ) Bu husus, dava şartı olup, hakim görevi gereği doğrudan gözetmek zorundadır.
Somut olayda, davacı tarafından dosyaya sunulan İİK’nın 143. maddesi gereğince alınmış kesin aciz belgesi yukarda belirtilen mahkeme kararı ile iptal edilmiştir. Ancak davanın dayanağı olan takipte borçlu tarafından mal beyanı verilmemiş olmakla birlikte Karaman İcra Müdürlüğünün 2005/3719 esas s. takip dosyasına verilen 30/09/2005 günlü mal beyanı dilekçesinde 4 adet taşınmazdan başka mal bildirilmemiş ve borcu ödeme imkanı bulunmadığı belirtilmiştir. Bu mal beyanı dilekçesinde belirtilen taşınmazların da 02/03/2009 günlü kıymet takdirleri sonucu toplam 2.881 YTL değerde oldukları da dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır. 07/12/2005 günlü haciz sırasında haczi kabil mala rastlanmadığı ve 03/07/2009 günlü hacizde de borçlunun boşanma ilamı ibraz ettiği haciz tutanakları ile sabittir. Hal böyle olunca yalnızca dosyadaki kesin aciz belgesinin iptal edilmesine dayalı olarak ve mal bulunamaması sebebiyle tutulan haciz tutanaklarının geçici aciz belgesi niteliği taşıyıp taşımadığı değerlendirilmeden yazılı biçimde davanın reddine karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozma nedenidir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan sebeplerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istem halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 19.04.2010 gününde oybirliği ile karar verildi.
T.C.
YARGITAY
17. HUKUK DAİRESİ
E. 2006/5675
K. 2007/1599
T. 10.5.2007
• ALACAKLISINI ZARARA UĞRATMAK MAKSADI İLE MEVCUDUNU EKSİLTMEK ( Şirket Devrinin Alacaklıları Zarara Sokmak Maksadıyla Yapılıp Yapılmadığının Araştırılması Gereği )
• ŞİRKET DEVRİ ( Alacaklıları Zarara Sokmak Maksadıyla Yapılıp Yapılmadığının Araştırılması Gereği )
•DEFTER VE BELGE ÜZERİNDE İNCELEME ( Şirket Devrinin Alacaklıları Zarara Sokmak Maksadıyla Yapılıp Yapılmadığının Karşılaştırmalı Bilirkişi İncelemesi Yaptırılarak Belirlenmesi Gerektiği )
• ACİZ BELGESİ ( Takip Borçlusu Sanık Hakkında Aciz Belgesi Alınıp Alınmadığı ve Borçlunun Borcu Karşılamaya Yetecek Başkaca Mal Varlığı Bulunup Bulunmadığı Konusunda Araştırma Yapılması Gerektiği )
2004/m.331
5237/m.37,41
ÖZET : Müşteki tarafından verilen şikayet dilekçesinde borçlu-sanığn kendisine ait Ltd. Şti.yi başka bir şirkete devrettiği iddia edilmiş olup, bu devrin gerçekleşip gerçekleşmediği, gerçekleşmiş ise, “alacaklıları zarara sokmak maksadıyla” yapılıp yapılmadığı, her iki şirkete ait defter ve belgeler üzerinde karşılaştırmalı bilirkişi incelemesi yaptırılarak belirlenmeden, takip borçlusu sanık hakkında aciz belgesi alınıp alınmadığı ve borçlunun borcu karşılamaya yetecek başkaca mal varlığı bulunup bulunmadığı konusunda araştırma yapılmadan eksik soruşturma ile hüküm tesisi, yasaya aykırıdır.
DAVA : >Alacaklısını zarara uğratmak maksadı ile mevcudunu eksiltmek suçundan sanıklar Onur Yılmaz ve Bahri Aksoy hakkında yapılan yargılama sonunda; beraatlarına dair İZMİR 7. İcra Ceza Mahkemesinden verilen 17.07.2006 gün ve 1176 esas, 2006 karar sayılı hükmün süresi içinde, incelenmesi müşteki vekili tarafından istenilmiş olduğundan dava evrakı C.Başsavcılığından 11.12.2006 günü daireye gönderilmekle incelenip gereği düşünüldü:
KARAR : 1- Karar tarihi itibariyle, yürürlükte bulunan 2004 sayılı İİK.nun 331. maddesinde düzenlenen “alacaklısını zarara uğratmak için mevcudunu eksiltmek” suçuna iştirak edenler yönünden, madde metninde ayrı bir düzenleme bulunmamakta ise de, olayın oluş şekline ve suça iştirak ederek katıldığı iddia edilen sanığın eylemine göre, 5237 sayılı TCK.nun 37-41. ( 765 s. TCK.nun 64-67 ) maddelerinde düzenlenen suça iştirake ilişkin hükümlerin uygulanması gerektiği nazara alınmadan sanık Onur Yılmaz hakkında yazılı gerekçe ile beraat hükmü kurulması,
2- Müşteki tarafından verilen şikayet dilekçesinde borçlu-sanık Bahri Aksoy’un kendisine ait Yavuzer Gıda Paz. Ltd. Şti.yi başka bir şirkete devrettiği iddia edilmiş olup, bu devrin gerçekleşip gerçekleşmediği, gerçekleşmiş ise, İİK.nun 331. maddesinde yazılı, “alacaklıları zarara sokmak maksadıyla” yapılıp yapılmadığı, her iki şirkete ait defter ve belgeler üzerinde karşılaştırmalı bilirkişi incelemesi yaptırılarak belirlenmeden, takip borçlusu sanık hakkında aciz belgesi alınıp alınmadığı ve borçlunun borcu karşılamaya yetecek başkaca mal varlığı bulunup bulunmadığı konusunda icra takip dosyasında yapılan araştırma yeterli görülmediği takdirde yargılama aşamasında söz konusu araştırma yapılıp sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayini gerekirken eksik soruşturma ile yazılı şekilde hüküm tesisi,
SONUÇ : Yasaya aykırı müşteki vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün CMUK.nun 321 inci maddesi uyarınca bu sebeplerden dolayı istem gibi BOZULMASINA, 10.05.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
15. HUKUK DAİRESİ
E. 2004/6051
K. 2005/3467
T. 8.6.2005
• TASARRUFUN İPTALİ DAVALARI ( Elinde Geçici veya Kesin Aciz Belgesi Olan Alacaklılar Tarafından Açılabileceği – Davacıya Aciz Belgesi Sunması İçin Süre Tanınması Sonucuna Göre Uyuşmazlığın Esasının İncelenmesinin Zorunlu Olduğu )
• ACİZ BELGESİ ( Tasarrufun İptali Davaları Elinde Geçici veya Kesin Aciz Belgesi Olan Alacaklılar Tarafından Açılabileceği – Davacıya Aciz Belgesi Sunması İçin Süre Tanınması Sonucuna Göre Uyuşmazlığın Esasının İncelenmesinin Zorunlu Olduğu )
• ACİZ HALİ ( Kesin Aciz Belgesi Sunulmadığı Gibi Borçlunun Aciz Halini Gösterir Haciz Tutanağı da Düzenlenmediği – Borçlunun Aciz Halinin Gerçekleştiğinden ve Dava Ön Koşulunun Bulunduğundan Söz Edilemeyeceği )
2004/m.105,143,277,282
ÖZET : Tasarrufun iptali davaları, elinde geçici ( İİK.105.md. ) veya kesin ( İİK. 143.md. ) aciz belgesi olan alacaklılar tarafından açılabilir. Bu husus dava ön koşulu olup mahkemece res’en gözetilmesi gerekir. Somut olaya bakıldığında kesin aciz belgesi sunulmadığı gibi, borçlunun aciz halini gösterir haciz tutanağı da düzenlenmiş değildir. Hal böyle olunca borçlunun aciz halinin gerçekleştiğinden ve dava ön koşulunun bulunduğundan söz edilemez. Bu nedenle davacıya aciz belgesi sunması için süre tanınması sonucuna göre uyuşmazlığın esasının incelenmesi zorunludur.
DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalılar ve dahili davalı vekillerince istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen günde davacı vekilleri avukat Kemal Ertuğrul, Av.Gülfer Uslu ile davalı Mübeccel Türkay vekili avukat Özlem Tüney, davalı Faruk Tunca ve dahili davalı Sevinç Altıntaş vekili avukat Meral Top geldi. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraflar avukatları dinlendikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmıştı. Bu kerre dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Dava, İİK.nun 277 vd.maddesine göre açılmıştır. Davalılar mahkemenin yetkisine itiraz etmiş, mahkemece yetki itirazının reddiyle, davanın kabulüne karar verilmiş, karar davalılar ile dahili davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Davanın dayanağı takibe konu 18.11.1996 düzenleme tarihli bonoda Muğla Mahkemeleri yetkili kılınmıştır. Borçlu aleyhine Muğla İcra Dairesinde takip yapıldığından ve davalılar arasında da zorunlu dava arkadaşlığı ( İİK.md.282 ) bulunduğundan, mahkemenin yetki itirazının reddine dair kararı yerindedir.
Tasarrufun iptali davaları, elinde geçici ( İİK.105.md. ) veya kesin ( İİK. 143.md. ) aciz belgesi olan alacaklılar tarafından açılabilir. Bu husus dava ön koşulu olup mahkemece res’en gözetilmesi gerekir. Somut olaya bakıldığında kesin aciz belgesi sunulmadığı gibi, borçlunun aciz halini gösterir haciz tutanağı da düzenlenmiş değildir. Hal böyle olunca borçlunun aciz halinin gerçekleştiğinden ve dava ön koşulunun bulunduğundan söz edilemez. Bu nedenle davacıya aciz belgesi sunması için süre tanınması sonucuna göre uyuşmazlığın esasının incelenmesi zorunludur. Bu hususlar üzerinde durulmadan tasarrufun iptaline karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır. Karar bu nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalılar ile dahili davalının sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, 400,00 YTL. vekalet ücretinin davacıdan alınarak duruşmada vekille temsil olunan davalılar ve dahili davalıya verilmesine, ödedikleri temyiz peşin harcının istekleri halinde temyiz eden davalılar ve dahili davalılara geri verilmesine, 08.06.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
17. HUKUK DAİRESİ
E. 2011/1829
K. 2012/269
T. 19.1.2012
• TASARRUFUN İPTALİ DAVASI ( Aciz Belgesinin Dava Açıldıktan Sonra Hatta Hükmün Yargıtayca Onandıktan veya Bozulduktan Sonra Bile Sunulma Olanağı Olduğu – Daha Önceki Davalarda da Borçlunun Aciz Halinin Kabul Edildiği/Davanın Esasına Girilerek Karar Verileceği )
• ACİZ BELGESİ ( Tasarrufun İptali Davası/Aciz Belgesinin Dava Açıldıktan Sonra Hatta Hükmün Yargıtayca Onandıktan veya Bozulduktan Sonra Bile Sunulma Olanağı Olduğu – Daha Önceki Davalarda da Borçlunun Aciz Halinin Kabul Edildiği/Davanın Esasına Girilerek Karar Verilmesi, Gereği )
• BORCA YETER MİKTARDA HACZİ KABİL MAL BULUNMAMASI ( Tasarrufun İptali Davası/Aciz Belgesinin Dava Açıldıktan Sonra Hatta Hükmün Yargıtayca Onandıktan veya Bozulduktan Sonra Bile Sunulma Olanağı Olduğu – Davanın Esasına Girileceği )
2004/m.277
ÖZET : Tasarrufun iptali davasında; mahkemece davacı tarafından daha önce başka tasarruflarla ilgili olarak açılan iptal davalarından alacağını tahsil edebileceğini, ayrıca dosya arasındaki haciz tutanaklarının da aciz belgesi niteliğinde olmadığını gerekçe göstererek davanın reddine karar verilmiştir. Bu tür davalar elinde kat’i ya da geçici aciz belgesi bulunan alacaklılar tarafından açılabilir. Aciz belgesinin dava açılmadan, dava açıldıktan sonra veya temyiz aşamasından ve hatta hükmün Yargıtay’ca onanmasından veya bozulmasından sonra bile sunulma olanağı vardır. Alacaklı davacı tarafından yapılan icra takiplerinde borçlu davalının adresinde yapılan hacizler sırasında borçlunun borcuna yetecek haczi kabil malının bulunmadığı, yapılan araştırmalarda da borcuna yetecek menkul ve gayrımenkul malının olmadığı, daha önceki davalarda da borçlunun aciz halinin kabul edildiği, ayrıca önceki iptal davaları gözönüne alındığında dahi davacının dayandığı icra takip dosyalarında alacağını henüz tahsil edemediği anlaşılmakla mahkemece davanın esasına girilerek tarafların delillerinin toplanması ondan sonra hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekir.
DAVA : Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili davalılardan C.’in müvekkiline olan borcu nedeniyle hakkında yaptıkları icra takibi sırasında borcuna yetecek haczi kabil malının bulunmadığını, ancak alacaklılardan mal kaçırmak amacı ile kendisine ait taşınmazları davalı S.’a sattığını, onun da davalı B.’e sattığını öne sürerek yapılan tasarrufların iptali talep edilmiş, yargılama sırasında B. 10 nolu bağımsız bölümü satın aldığı gerekçesiyle davaya katılmış, H. ve Ü.de taşınmazları daha sonra satın aldıkları için davaya dahil edilmişlerdir.
Davalılar S., B. ve B. davanın reddini savunmuş, diğer davalılar cevap vermemiştir.
Mahkemece aynı tasarruflar nedeniyle daha önce verilen kararlardan dolayı alacağın tahsil olanağı bulunması nedeniyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava İİK’nın 277 ve devamı maddeleri uyarınca açılan tasarrufun iptali isteğine ilişkindir. Bu tür davalar elinde kat’i ( İİK’nın 143. md. ) ya da geçici ( İİK’nın 105. md. ) aciz belgesi bulunan alacaklılar tarafından açılabilir. Bu husus davanın görülebilme koşulu olup mahkemece re’sen ( kendiliğinden ) gözönüne alınması gerekir. Aciz belgesinin dava açılmadan, dava açıldıktan sonra veya temyiz aşamasından ve hatta hükmün Yargıtay’ca onanmasından veya bozulmasından sonra bile sunulma olanağı vardır. Ayrıca alacaklı davacı her takip dosyası için borçlunun yapmış olduğu tasarruflarla ilgili belli bir miktar sınırlaması olmaksızın alacağını tahsil edinceye kadar iptal davası açabilir. Somut olayda mahkemece davacı tarafından daha önce başka tasarruflarla ilgili olarak açılan iptal davalarından alacağını tahsil edebileceğini, ayrıca dosya arasındaki haciz tutanaklarının da aciz belgesi niteliğinde olmadığını gerekçe göstererek davanın reddine karar verilmiş ise de, verilen karar toplanan delillere ve dosya içeriğine uygun düşmemektedir. Alacaklı davacı tarafından yapılan icra takiplerinde borçlu davalının adresinde yapılan hacizler sırasında borçlunun borcuna yetecek haczi kabil malının bulunmadığı, yapılan araştırmalarda da borcuna yetecek menkul ve gayrımenkul malının olmadığı, daha önceki davalarda da borçlunun aciz halinin kabul edildiği, ayrıca önceki iptal davaları gözönüne alındığında dahi davacının dayandığı icra takip dosyalarında alacağını henüz tahsil edemediği anlaşılmakla mahkemece davanın esasına girilerek tarafların delillerinin toplanması ondan sonra hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere davanın reddine karar verilmiş olması doğru bulunmamıştır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün ( BOZULMASINA ), peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 19.01.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
17. HUKUK DAİRESİ
E. 2009/5394
K. 2009/5517
T. 17.9.2009
• TASARRUFUN İPTALİ DAVASI ( Elinde Kesin veya Geçici Aciz Belgesi Bulunan Alacaklıların Açabileceği )
•KESİN VEYA GEÇİCİ ACİZ BELGESİ ( Tasarrufun İptali Davasını Elinde Kesin veya Geçici Aciz Belgesi Bulunan Alacaklıların Açabileceği )
• ACİZ BELGESİ ( Tasarrufun İptali Davası – Davanın Görülebilme Koşulu Olup Mahkemece Kendiliğinden Dikkate Alınması Gerektiği )
• HACZİ KABİL MALIN BULUNMAMASI ( Tutanağa Geçirildiği ve Verilen Mal Bildiriminde de Borca Yetecek Miktarda Haczi Kabil Malın Bulunmadığının Bildirildiği – Borçlunun Aciz Halinin Gerçekleştiğinin Kabulü Gerektiği )
• ACİZ BELGESİ SUNULMASI ( Dava Açıldıktan Sonra Temyiz Aşamasında ve Hatta Bozmadan Sonra Sunulabileceği )
2004/m.105, 143, 277
ÖZET : Tasarrufun iptali davasını, elinde kesin veya geçici aciz belgesi bulunan alacaklılar açabilir.
Aciz belgesi davanın görülebilme koşulu olup, mahkemece kendiliğinden dikkate alınır.
Aciz belgesi, dava açıldıktan sonra, temyiz aşamasında ve hatta bozmadan sonra sunulabilir.
Haczi kabil malın bulunmadığı tutanağa geçirildiği ve verilen mal bildiriminde de borca yetecek miktarda haczi kabil malın bulunmadığı bildirildiği anlaşıldığına göre, borçlunun aciz halinin gerçekleştiğinin kabulü gerekir.
DAVA : Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, davalılardan Sabri’nin müvekkiline olan borcu nedeniyle hakkında yaptıkları icra takibi sırasında herhangi bir mal varlığına rastlanılmadığını ancak, alacaklılardan mal kaçırmak amacı ile alacaklı olduğu bir başka icra dosyasındaki alacağını diğer davalı Ayşe’ye temlik ettiğini öne sürerek, yapılan temlik işleminin iptalini talep etmiştir.
Davalılardan Sabri, temlikin mal kaçırma amacı ile yapılmadığını, davacının aciz belgesi de ibraz etmediğini savunarak davanın reddini istemiş, diğer davalı cevap vermemiştir.
Mahkemece davacı tarafından aciz belgesi ibraz edilmemesi nedeniyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, İİK’nın 277 ve devamı maddelerine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkin olup, bu tür davaları elinde kat’i ( İİK’nın 143. m. ) ya da geçici ( İİK’nın 105. m. ) aciz belgesi bulunan alacaklılar açabilir. Aciz belgesi davanın görülebilme koşulu olup, mahkemece re’sen ( kendiliğinden ) göz önüne alınması gerekir. Aciz belgesinin dava açılmadan, dava· açıldıktan sonra veya temyiz aşamasından ve hatta hükmün Yargıtay’ca bozulmasından sonra bile sunulma olanağı vardır. Somut olayda borçlu davalının adresine 05.04.2005 tarihinde hacze gidilmiş, ancak adresin kapalı olması nedeniyle haciz işlemi yapılamamıştır. Daha sonra davacı tarafından temyiz dilekçesine ekli haciz tutanağından anlaşıldığına göre, yine borçlunun adresinde 23.10.2008 tarihinde haciz işlemi yapılmış ve borçlunun borcuna yetecek haczi kabil malının olmadığı tutanağa geçirildiği gibi, borçlu tarafından verilen mal bildiriminde de borcuna yetecek haczi kabil malının bulunmadığını bildirmiş olduğundan, borçlunun aciz halinin gerçekleştiğinin kabulü gerekir. Bu durumda dava şartının gerçekleştiği düşünülerek tarafların delilleri toplandıktan sonra hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere davanın reddine karar verilmiş olması doğru bulunmamıştır.
SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün yukarıda açıklanan nedenlerden ötürü ( BOZULMASINA ), peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 17.09.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
15. HUKUK DAİRESİ
E. 2006/4872
K. 2007/836
T. 13.2.2007
• TASARRUFUN İPTALİ DAVASI ( Aciz Belgesinin Dava Şartı Olduğu – Mahkemece Re’sen Değerlendirileceği )
• ACİZ BELGESİ ( Tasarrufun İptali Davasında Dava Şartı – Haciz Tutanağının Geçici Niteliğinde Kabul Edilmesi Gereği )
• DAVA ŞARTI ( Tasarrufun İptali Davasında Aciz Belgesi/Re’sen Gözetilmesi Gereği – Haciz Tutanağının Geçici Aciz Belgesi Niteliğinin Kabul Edildiği )
• GEÇİCİ ACİZ BELGESİ ( Aciz Belgesinin Tasarrufun İptali Davasında Dava Şartı Olduğu – Haciz Tutanağının Geçici Aciz Belgesi Niteliğinin Kabulü )
2004/m. 105, 143, 277
ÖZET : Dava, tasarrufun iptâli istemine ilişkindir.Tasarrufun iptali davasının, dava şartlarından birisi, davaya dayanak yapılan icra dosyasından alınmış geçici veya kesin aciz belgesinin bulunmasıdır. Söz konusu husus dava şartı olduğundan, mahkemece kendiliğinden gözetilir. Somut olayda borçlu hakkında alınmış kesin aciz belgesi ibraz edilememiş ise de; icra dosyasından borçlunun aciz halinin sabit olduğu ve haciz tutanağının geçici aciz belgesi niteliğinde olduğu kabul edilmelidir.
DAVA : Mahalli mahkemesinden verilen hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Dava, İİK.nun 277 ve devamı maddeleri uyarınca tasarrufun iptâli istemine ilişkindir. Mahkemece aciz vesikası yokluğu nedeniyle davanın reddine dair verilen karar davacı vekilince temyiz edilmiştir.
İİK.nun 277 ve müteakip maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptâli davasının koşullarından birisi de davaya dayanak yapılan icra dosyasında borçlu hakkında alınmış aciz belgesinin bulunmasıdır. ( İİK.mad.277/1 ) İptal davasını elinde geçici ( İİK.mad.105 ) veya kesin ( İİK.mad.143 ) aciz belgesi bulunan alacaklılar açabilir. Bu hal dava koşulu olduğundan bulunup bulunmadığı görevi gereği mahkemece kendiliğinden gözetilir.
Somut olayda borçlu hakkında alınmış kesin aciz belgesi ibraz edilememiş ise de; Tapu Sicil Müdürlükleri ve Trafik Şube Müdürlüğüne yazılan yazılara verilen cevaplardan adına taşınmaz ve araç kaydının bulunmadığı, Emekli Sandığı’ndan aldığı maaşına konulan haczin borcu karşılamakta çok yetersiz kaldığı, borçlunun birlikte oturduğu eşinin evinde 14.11.2003 tarihinde yapılan hacizde haczedilip muhafaza altına alınan menkul malların toplam kıymeti 1.180,00 YTL olup kesinleşen alacak miktarından çok az olduğu anlaşıldığından borçlunun aciz halinin sabit olduğu ve 14.11.2003 tarihli haciz tutanağının geçici aciz belgesi niteliğinde olduğu kabul edilmelidir.
Bu durumda mahkemece, aciz belgesi ibrazı koşulu gerçekleştiğinden işin esasının incelenip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yanlış değerlendirme sonucu yazılı gerekçe ile davanın reddi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 13.02.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
17. HUKUK DAİRESİ
E. 2007/2982
K. 2007/2552
T. 19.7.2007
• ACİZ BELGESİ ( Tasarrufun İptali Davasının Dinlenebilmesi İçin Davacının Aciz Belgesi İbraz Edilmesinin Zorunlu Olduğu – Haczedilen Malların Takdir Edilen Kıymetlerine Göre Borca Yetmediği veya Haczi Kabil Malın Bulunmadığını İçeren Haciz Tutanağı Aciz Vesikası Hükmünde Olduğu )
• DAVA ŞARTI ( Aciz Vesikası Davanın Her Aşamasında İbraz Edilebileceği Gibi Karardan Sonra ve Yargıtay İncelemesi Aşamasında da İbrazı Mümkün Olduğu – Mahkemece Dava Şartının Gerçekleştiği Kabul Edilerek İşin Esasına Girilmesi Gerektiği )
• TASARRUFUN İPTALİ DAVASI ( Dinlenebilmesi İçin Davacının Aciz Belgesi İbraz Etmesinin Zorunlu Olduğu )
1086/m.105,143,277
4721/m.6
ÖZET : Tasarrufun iptali davasının dinlenebilmesi için davacının aciz belgesi ibraz etmesi zorunludur.
Haczedilen malların takdir edilen kıymetlerine göre borca yetmediğini veya haczi kabil malın bulunmadığını içeren haciz tutanağı aciz vesikası hükmündedir. Aciz vesikası davanın her aşamasında ibraz edilebileceği gibi karardan sonra ve Yargıtay incelemesi aşamasında da ibrazı mümkündür. Bu durumda, mahkemece dava şartının gerçekleştiği kabul edilerek işin esasına girilmesi gerekir.
DAVA : Taraflar arasında görülen tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda: Davanın reddine ilişkin ( Ankara ) Birinci Asliye Ticaret Mahkemesi’nden verilen 14.12.2006 gün ve 2005/507-2006/573 sayılı hükmün duruşma yapılması isteğiyle Yargıtay’ca incelenmesi davacı T.İ. Bankası A.Ş. tarafından istenilmiş olmakla, temyiz isteklerinin süresinde olduğu tespit edildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR : Dava, İİK’nın 277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılan tasarrufun iptali istemine ilişkin olup mahkemece, davacının aciz vesikasını ibraz edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm davacı T.İ. Bankası vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece verilen önellere rağmen davacı bankanın borçlu hakkında aciz belgesi ibraz etmediği gerekçesi ile yazılı olduğu üzere davanın reddine karar verilmiş ise de; varılan sonuç dosya içeriğine ve toplanan delillere uygun düşmemektedir.
Dava, İİK’nun 277 ve devamı maddelerine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Bu tür davaların dinlenebilmesi için davacının borçlu hakkında aciz belgesi ibraz etmesi zorunludur. Bu husus davanın görülebilme koşullarındandır. İİK’nun 105/1. maddesinde haczi kabil malın bulunmaması durumunda haciz tutanağının aynı Yasanın 143. maddedeki aciz vesikası hükmünde sayılacağı, ikinci fıkrasında da icraca takdir edilen kıymete göre haczi kabil malların kifayetsizliğinin anlaşılması halinde de tutanağın muvakkat aciz vesikası yerine geçeceği ve alacaklıya 277. maddedeki yazılı hakları vereceği öngörülmüştür. Takip konusu alacak miktarı 217.272.951.000 TL’dir. Borçlu İhsan’ın adresinde düzenlenen 27.03.2006 günlü haciz tutanağında bir kısım menkul malların haczi yapılmış ve kıymetleri takdir edilmiştir. Takdir edilen kıymetlerin toplamının alacak miktarından çok az olduğu aşikardır. Yine 09.11.2006 tarihli haciz tutanağında da borçlu İhsan’ın adresinde yapılan tahkikatta da haczi kabil mallarına rastlanmadığı bildirilmiştir. Avukat tarafından A. İnşaat, Esat ve İhsan vekili olarak Ondördüncü İcra Müdürlüğüne verilen mal beyanı dilekçesinde de İhsan’ın haciz edilebilecek herhangi bir malının bulunduğu kaydına yer verilmemiştir. Hal böyle olunca, borçlu İhsan’ın aczinin gerçekleştiğinin kabulü gerekir. Aciz vesikası davanın her aşamasında ibraz edilebileceği gibi karardan sonra ve Yargıtay incelemesi aşamasında da ibrazı mümkündür. Bu durumda, mahkemece davanın şartının gerçekleştiği kabul edilip, tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda gösterdikleri ve gösterecekleri deliller toplanıp birlikte değerlendirilerek işin esası hakkında bir karar verilmek gerekirken, değerlendirmede yanılgıya düşülerek yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.
SONUÇ : Davacı İ. Bankası vekilinin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü ( BOZULMASINA ), peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene geri verilmesine, 19.07.2007 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
T.C.
YARGITAY
17. HUKUK DAİRESİ
E. 2011/8922
K. 2011/9874
T. 27.10.2011
• TASARRUFUN İPTALİ İSTEMİ ( Elinde Kat’i ya da Geçici Aciz Belgesi Bulunan Alacaklılar Tarafından Açılabileceği )
• ACİZ BELGESİ ( Tasarrufun İptali İstemi – Elinde Kat’i ya da Geçici Aciz Belgesi Bulunan Alacaklılar Tarafından Açılabileceği )
• BORÇLUNUN BORCUNA YETECEK HACZİ KABİL MALININ BULUNMAMASI ( Borçluya Ait Olup Haciz Konulan Taşınmazların Bilirkişiler Tarafından Belirlenen Değerlerine Göre Borcu Karşılamayacakları – Borçlunun Aciz Halinin Kabulü Gereği )
2004/m.105,143,277
ÖZET : Dava, İİK.nun 277 ve devamı maddelerine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Bu tür davaları elinde kat’i ( İİK.nun 143.md )yada geçici ( İİK.nun 105.md )aciz belgesi bulunan alacaklılar tarafından açılabilir. Bu husus davanın görülebilme koşulu olup mahkemece re’sen ( kendiliğinden )gözönüne alınması gerekir. Aciz belgesinin dava açılmadan dava açıldıktan sonra veya temyiz aşamasında ve hatta hükmün Yargıtay’ca onanmasından veya bozulmasından sonra bile sunulma olanağı vardır. Somut olayda borçlu davalının adresinde yapılan hacizler sırasında tutulan tutanaklardan borçlunun borcuna yetecek haczi kabil malının bulunmadığı, borçluya ait olup haciz konulan taşınmazların bilirkişiler tarafından belirlenen değerlerine göre borcu karşılamayacakları anlaşılmaktadır. Bu durumda borçlunun aciz halinin kabulü ile dava şartının gerçekleştiği düşünülerek işin esasına girilmesi gerekir.
DAVA : Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili ile davalı .. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili davalının müvekkiline olan borcu nedeniyle hakkında yaptıkları icra takibi sırasında borcuna yetecek haczi kabil malının bulunmadığını ancak alacaklılardan mal kaçırma amacı ile kendisine ait taşınmazı diğer davalıya sattığını öne sürerek yapılan tasarrufun iptalini talep etmiştir.
Davalı .. davanın reddini savunmuş, diğer davalı cevap vermemiştir.
Mahkemece aciz belgesi ibraz edilmemesi nedeniyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili ile davalı .. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, İİK.nun 277 ve devamı maddelerine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkin olup, bu tür davaları elinde kat’i ( İİK.nun 143.md )yada geçici ( İİK.nun 105.md )aciz belgesi bulunan alacaklılar tarafından açılabilir. Bu husus davanın görülebilme koşulu olup mahkemece re’sen ( kendiliğinden )gözönüne alınması gerekir. Aciz belgesinin dava açılmadan dava açıldıktan sonra veya temyiz aşamasında ve hatta hükmün Yargıtay’ca onanmasından veya bozulmasından sonra bile sunulma olanağı vardır. Somut olayda borçlu davalının adresinde 31.03.2010 ve 03.06.2010 tarihlerinde yapılan hacizler sırasında tutulan tutanaklardan borçlunun borcuna yetecek haczi kabil malının bulunmadığı, borçluya ait olup haciz konulan taşınmazların bilirkişiler tarafından belirlenen değerlerine göre borcu karşılamayacakları anlaşılmaktadır. Bu durumda borçlunun aciz halinin kabulü ile dava şartının gerçekleştiği düşünülerek işin esasına girilmesi, tarafların delillerinin toplanması ondan sonra hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere davanın reddine karar verilmiş olması doğru bulunmamıştır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekili ile davalı .. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacı ve davalıya geri verilmesine, 27.10.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
17. HUKUK DAİRESİ
E. 2011/12904
K. 2012/4878
T. 18.4.2012
• TASARRUFUN İPTALİ (Aracın Satıldığı Davalı Kişinin Borçlunun Alacaklılarından Mal Kaçırmak Amacıyla Hareket Edebilecek Kişilerden Olduğu Kabul Edilerek Tasarrufun İptaline Karar Vermek Gerektiği)
• ACİZ BELGESİ (İptal Davasının Koşullarından Biri Alacaklının Elinde Kesin veya Geçici Aciz Belgesinin Bulunması Olduğu – Borçlunun Haczi Kabil Malının Bulunmaması Halinde Durumu Tespit Eden Haciz Zaptı Geçici Aciz Belgesi Niteliğinde Olduğu)
• BORÇLUNUN ALACAKLILARDAN MAL KAÇIRMASI (Borçlunun Yerleşim Yerine Gidildiğinde Dava Konusu Aracın Satış Tarihinden Sonra Borçlunun Kullanımında Olduğunun Belirlendiği – Aracın Satıldığı Davalı Kişinin Borçlunun Alacaklılarından Mal Kaçırmak Amacıyla Hareket Edebilecek Kişilerden Olduğu)
2004/m.105/2,143,277,280
ÖZET : İptal davasının koşullarından biri alacaklının elinde kesin veya geçici aciz belgesinin bulunmasıdır. Borçlunun haczi kabil malının bulunmaması halinde durumu tespit eden haciz zaptı, geçici aciz belgesi niteliğindedir. Borçlunun annesinin hazır olduğu haciz işleminde borçluya ait haczi kabil mal bulunmadığı, bunun dışında taşınmaz, araç ve mevduat haczine yönelik işlemlerin sonuçsuz kalması nedeniyle borçlunun aciz halinin gerçekleştiği kabul edilerek, borçlunun yerleşim yerine gidildiğinde dava konusu aracın satış tarihinden sonra borçlunun kullanımında olduğunun belirlenmiş olması bakımından, aracın satıldığı davalı kişinin borçlunun alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla hareket edebilecek kişilerden olduğu kabul edilerek tasarrufun iptaline karar vermek gerekir.
DAVA : Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, davalı borçlu F. aleyhine icra takibi yaptıklarını, borcu karşılayacak malı bulunmadığını ileri sürerek davalı borçlu F.’nın üzerine kayıtlı aracını mal kaçırma amaçlı davalı U.’a sattığını belirterek tasarrufun iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı U. vekili ve F., davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece usulüne uygun olarak düzenlenmiş kesin aciz vesikasının ibraz edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, İİK’nın 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
İptal davasının koşullarından biri alacaklının elinde kesin (İİK 143) veya geçici (İİK 105/11) aciz belgesinin bulunması gerektiğidir. Kesin veya geçici aciz vesikasının bulunması, iptal davası için ön koşul ise de, bunun davanın açılmasından önce alınması zorunlu değildir. Davanın açılmasından sonra alınabileceği gibi, temyiz aşamasında ve hatta bozmadan sonra karar düzeltme aşamasında bile alınıp ibraz edilmesi yeterlidir. Ayrıca borçlunun hacze kabil malının bulunmaması halinde durumu tespit eden haciz zaptı, geçici aciz belgesi niteliğinde kabul edilebilir.
Mahkemece usulüne uygun olarak düzenlenmiş kesin aciz vesikasının ibraz edilemediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş ise de, varılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmemektedir.
Dairemizin yerleşmiş içtihatlarına ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 02.03.2005 gün, 2005/15-100-119 sayılı kararına göre, borçlu hakkında aciz vesikası alınmamakla birlikte, borçlu kayıp ve adresi saptanamıyorsa, saptanan ve bilinen adreslerinde de icraca, borçlunun haczi kabil malının bulunmadığı tespit edilmiş ise, bu takdirde aciz hali gerçekleşmiş sayılır. Somut olayda, borçlunun annesinin hazır olduğu 09.10.2009 tarihli haciz işleminde borçluya ait hacze kabil mal bulunamadığı, bunun dışında taşınmaz, araç ve mevduat haczine yönelik işlemlerin sonuçsuz kaldığı icra dosyası içeriğinden anlaşmaktadır. Bu bakımdan davalı borçlunun aciz halinin gerçekleştiği kabul edilmelidir.
Bunun yanında mahkemenin gerekçesinde de belirlediği üzere haciz işlemi için 22.06.2010 ve 18.02.2011 tarihlerinde borçlunun yerleşim yerine gidildiğinde dava konusu aracın satış tarihinden sonra borçlunun kullanımında olduğunun belirlenmiş olması bakımından, davalı U.’un borçlu F.’nın alacaklılarından mal kaçırmak ya da alacaklılarını ızrar kastı ile hareket ettiğini bilebilecek kişilerden olduğu anlaşılmaktadır (İİK 280/1). Hal böyle olunca davanın kabulüne karar vermek gerekirken yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazları yerindedir, kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 18.04.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
12. HUKUK DAİRESİ
E. 2008/17359
K. 2008/21406
T. 2.12.2008
• BONOLARIN ZAMANAŞIMA UĞRADIĞI İDDİASI ( Aciz Vesikasının “Geçici Aciz Vesikası” Olması Halinde Zamanaşımını Kesmeyeceği – Keza Tasarrufun İptali Davasının da Zamanaşımı Kesen Dava Niteliği Bulunmadığı )
• İCRANIN GERİ BIRAKILMASI TALEBİ ( Borçluların Ait Haczi Kabil Malının Bulunmadığına Yönelik Tutanaklar İİK. 105/2. Md. Gereğince Muvakkat Aciz Vesikası Niteliğinde Olup Alacaklıya İİK 277. Maddede Yazılı Hakları Vereceği )
• BORÇLULARA AİT HACZİ KABİL MALININ BULUNMADIĞINA YÖNELİK TUTANAKLAR ( İİK. 105/2. Md. Gereğince Muvakkat Aciz Vesikası Niteliğinde Olup Alacaklıya İİK 277. Maddede Yazılı Hakları Vereceği )
• ACİZ VESİKASI ( Bonoların Zamanaşımına Uğradığı İddiası – “Geçici Aciz Vesikası” Olması Halinde Zamanaşımını Kesmeyeceği Keza Tasarrufun İptali Davasının da Zamanaşımı Kesen Dava Niteliği Bulunmadığı )
2004/m.105/2, 277
ÖZET : Dava, takip konusu bonoların zamanaşımına uğradığı iddiasıyla icranın geri bırakılması talebine ilişkindir. Borçluların ait haczi kabil malının bulunmadığına yönelik tutanaklar İİK. 105/2. maddesi gereğince muvakkat aciz vesikası niteliğinde olup, alacaklıya İİK 277. maddede yazılı hakları verir.
Derdest olan tasarrufun ‘iptali davası sırasında “alındığı aciz vesikası hükmündeki belgelerin mahkemeye sunulması için süre verilmesi şeklindeki beyanı da değerlendirilmek suretiyle; aciz vesikasının “geçici aciz vesikası” olması halinde zamanaşımını kesmeyeceği keza, tasarrufun iptali davasının da zamanaşımı kesen dava niteliği bulunmadığı dikkate alınarak hüküm kurulması gerekir.
DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlular vekili tarafından islenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Şikayetçilerin icra mahkemesine başvurusu, takip konusu bonoların zamanaşımına uğradığı iddiasıyla icranın geri bırakılması talebine ilişkindir. Borçluların ait haczi kabil malının bulunmadığına yönelik tutanaklar İİK. 105/2. maddesi gereğince muvakkat aciz vesikası niteliğinde olup, alacaklıya İİK. 277. maddede yazılı hakları verir.
Somut olayda kesin aciz vesikası düzenlediğine dair bilgiye rastlanmamış olup, alacaklı tarafça da hususun aksi ileri sürülmemiştir.
İcra mahkemesince alacaklının Küçükçekmece 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde 14.03.2001 tarihinde açtığı ve halen derdest olan tasarrufun ‘iptali davası sırasında 08.04.2003 tarihli celsede “alındığı aciz vesikası hükmündeki belgelerin mahkemeye sunulması için süre verilmesi şeklindeki beyanı da değerlendirilmek suretiyle; aciz vesikasının “geçici aciz vesikası” olması halinde zamanaşımını kesmeyeceği keza, tasarrufun iptali davasının da zamanaşımı kesen dava niteliği bulunmadığı dikkate alınarak hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ile itirazın reddine dair hüküm tesisi isabetsizdir. ( Yargıtay 12 HD. 2005/1659-4687 K )
SONUÇ : Borçlular vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK. 366 ve HUMK. ‘nun 428. maddeleri uyarınca ( BOZULMASINA ), 02.12.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
17. HUKUK DAİRESİ
E. 2010/2912
K. 2010/7562
T. 30.9.2010
• TASARRUFUN İPTALİ İSTEĞİ (Tasarruf Tarihi İle Haczin Yapıldığı ve Aciz Vesikasının Alındığı Tarih Arasında İki Yıldan Fazla Süre Geçmiş Olduğundan Olayda İ.İ.K.nun 278. Md.sinin Uygulama Yeri Bulunmadığı Gibi İvazlar Arasında Fahiş Fark Bulunması Tek Başına Muvazaanın Kanıtı Olarak da Kabul Edilemeyeceği)
• ACİZ VESİKASI (Tasarrufun İptali İsteği – Tasarruf Tarihi İle Haczin Yapıldığı ve Aciz Vesikasının Alındığı Tarih Arasında İki Yıldan Fazla Süre Geçmiş Olduğundan Olayda İ.İ.K.nun 278. Md.sinin Uygulama Yeri Bulunmadığı)
• MUVAZAA (Tasarruf Tarihi İle Haczin Yapıldığı ve Aciz Vesikasının Alındığı Tarih Arasında İki Yıldan Fazla Süre Geçmiş Olduğundan Olayda İ.İ.K.nun 278. Md.sinin Uygulama Yeri Bulunmadığı Gibi İvazlar Arasında Fahiş Fark Bulunması Tek Başına Muvazaanın Kanıtı Olarak da Kabul Edilemeyeceği)
2004/m.277,278,279,280
ÖZET : Dava İ.İ.K.nun 277 ve devamı maddeleri uyarınca açılan tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Tasarruf tarihi ile haczin yapıldığı ve aciz vesikasının alındığı tarih arasında iki yıldan fazla süre geçmiş olduğundan olayda İ.İ.K.nun 278. maddesinin uygulama yeri bulunmadığı gibi ivazlar arasında fahiş fark bulunması tek başına muvazaanın kanıtı olarak da kabul edilemez. Ancak, aynı yasanın 279 ve 280. maddelerinde belirtilen koşulların oluşması halinde de borçlunun yaptığı tasarrufların iptal edilebileceği öngörülmüştür. Davacı vekili dava dilekçesinde ve delil listesinde yasal her türlü delile dayandığını bildirmiştir. Bu durumda davada iddiasını kanıtlama yükümlülüğünde olan davacıdan davalılardan A.’ın kötü niyetli olup, olmadığına yönelik iddiası yönünden delil göstermesi istenmeli, istemi halinde bu konuda davalı A.’ya da önel verilmeli, gösterilecek tanıklardan borçlu ile A. arasında herhangi bir ticari ilişki, arkadaşlık yada yakın akrabalık durumu olup olmadığı, A.’in borçlunun mali durumu ile alacaklıları ızrar kastını bilip bilmediği hususu sorulmalı, aynı yasanın 279. maddesinde belirtilen iptal koşullarının oluşup oluşmadığı da irdelenmeli ondan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekir.
DAVA : Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulü ne dair verilen hükümün süresi içinde davalı Abdullah G. Uçar tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili davalılardan Sait D.’in müvekkiline olan borcu sebebiyle hakkında yaptıkları icra takibi sırasında borcuna yetecek haczi kabil malının bulunmadığını ancak alacaklılardan mal kaçırmak amacı ile kendisine ait taşınmazları diğer davalıya sattığını öne sürerek yapılan tasarrufların iptalini talep etmiştir.
Davalılar davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece taşınmazların düşük bedellerle satılması sebebiyle davanın kabulüyle taşınmazlardaki tasarrufların iptaline karar verilmiş, hüküm davalılardan Abdullah G. Uçar tarafından temyiz edilmiştir.
Dava İ.İ.K.nun 277 ve devamı maddeleri uyarınca açılan tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Mahkemece tasarrufun iptali davasına konu edilen taşınmazların tapuda gösterilen satış bedeli ile bilirkişiler tarafından belirlenen gerçek değerleri arasında İ.İ.K.nun 278. maddesinde belirtildiği gibi fahiş fark bulunması sebebiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. İ.İ.K.nun 278. maddesinin 1. fıkrasında “Mutad hediyeler müstesna olmak üzere haciz olunan haczedilecek mal bulunmaması sebebiyle acizden yahut iflasın açılmasından, haczin veya aciz vesikası verilmesinin sebebi olan yahut masaya kabul olunan alacaklardan en eskisinin tesis edilmiş olduğu tarihe kadar geriye doğru olan müddet içinde yapılan bütün bağışlamalar ve ivazsız tasarruflar batıldır hükmüne 2. fıkrasında da “Ancak bu müddet haciz veya aciz yahut iflastan evvelki iki seneyi geçemez” hükmüne yer verilmiş, daha sonraki fıkralarda ise bağışlama niteliğinde olan tasarruflar gösterilmiştir. Somut olayda tasarruf tarihi ile haczin yapıldığı ve aciz vesikasının alındığı tarih arasında iki yıldan fazla süre geçmiş olduğundan olayda İ.İ.K.nun 278. maddesinin uygulama yeri bulunmadığı gibi ivazlar arasında fahiş fark bulunması tek başına muvazaanın kanıtı olarak da kabul edilemez. Ancak, aynı yasanın 279 ve 280. maddelerinde belirtilen koşulların oluşması halinde de borçlunun yaptığı tasarrufların iptal edilebileceği öngörülmüştür. Davacı vekili dava dilekçesinde ve delil listesinde yasal her türlü delile dayandığını bildirmiştir. Bu durumda davada iddiasını kanıtlama yükümlülüğünde olan davacıdan davalılardan Abdullah G. Uçar’ın kötü niyetli olup, olmadığına yönelik iddiası yönünden delil göstermesi istenmeli, istemi halinde bu konuda davalı Abdullah G.’e de önel verilmeli, gösterilecek tanıklardan borçlu Sait ile Abdullah G. arasında herhangi bir ticari ilişki, arkadaşlık yada yakın akrabalık durumu olup olmadığı, Abdullah G.’in borçlunun mali durumu ile alacaklıları ızrar kastını bilip bilmediği hususu sorulmalı, aynı yasanın 279. maddesinde belirtilen iptal koşullarının oluşup oluşmadığı da irdelenmeli ondan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yanlış değerlendirme sonucu yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru bulunmamıştır.
SONUÇ : Yukarda açıklanan sebeplerle davalı Abdullah G. Uçar’ın temyiz itirazları yerindedir, kabulüyle hükmün BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istenmesi halinde temyiz davalı Abdullah G. Uçar’a geri verilmesine, 30.9.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
17. HUKUK DAİRESİ
E. 2010/10365
K. 2011/3655
T. 19.4.2011
• TASARRUFUN İPTALİ İSTEMİ ( İptal Davasının Koşullarından Biri Alacaklının Elinde Kesin veya Geçici Aciz Belgesinin Bulunması Gerektiği – Bunun Davanın Açılmasından Önce Alınmasının Zorunlu Olmadığı )
• ACİZ VESİKASI ( Tasarrufun İptali İstemi – Kesin veya Geçici Aciz Vesikasının Bulunması İptal Davası İçin Ön Koşul İse de Bunun Davanın Açılmasından Önce Alınmasının Zorunlu Olmadığı/Borçlunun Hacze Kabil Malının Bulunmaması Halinde Durumu Tesbit Eden Haciz Zaptı Geçici Aciz Belgesi Niteliğinde Kabul Edilebileceği )
• DEĞER TESPİTİ ( Tasarrufun İptali İstemi – Taşınmazın Değer Tespitlerinin Yapılarak Üzerindeki Takyidatlarla Göre Takip Konusu Borcu Karşılamaya Yeterli Olup Olmadığı Saptanarak Borcu Karşılamaya Yetmiyorsa Aciz Halinin Varlığı Kabul Edilerek İşin Esasına Girilmesi )
2004/m.105,143,277
ÖZET : Dava, İ.İ.K.nun 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali istemine ilişkindir. İptal davasının koşullarından biri alacaklının elinde kesin ( İ.İ.K.143 )veya geçici ( İ.İ.K.105/2 )aciz belgesinin bulunması gereklidir. Kesin veya geçici aciz vesikasının bulunması, iptal davası için ön koşul ise de bunun davanın açılmasından önce alınması zorunlu değildir. Davanın açılmasından sonra alınabileceği gibi, temyiz aşamasında ve hatta bozmadan sonra karar düzeltme aşamasında bile alınıp ibraz edilmesi yeterlidir. Ayrıca borçlunun hacze kabil malının bulunmaması halinde durumu tesbit eden haciz zaptı, geçici aciz belgesi niteliğinde kabul edilebilir.
Yapılacak iş S. Ç. adına kayıtlı ve takip dosyasından hacizli 14 parça taşınmazın değer tespitlerinin yapılarak üzerindeki takyidatlarla göre takip konusu borcu karşılamaya yeterli olup olmadığı saptanarak, borcu karşılamaya yetmiyorsa, aciz halinin varlığı kabul edilerek işin esasına girilip, taraf delilleri toplanarak oluşacak sonuca göre karar verilmelidir.
DAVA : Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükümün süresi içinde davacı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı alacaklı vekili, borçlu hakkında Konya 3. İcra Müdürlüğünün 2009/2920 Esas sayılı dosyasından takip başlattıklarını, borçlunun adına kayıtlı Konya Karatay ilçesi Bakırtolu köyü 78-178-341 numaralı parsellerdeki taşınmazını takipleri sonuçsuz bırakmak için davalı üçüncü kişiye sattığını belirterek borçlu ve diğer davalı arasındaki tasarrufun iptalini talep etmiştir.
Davalı borçlu, davalı M. E.’ya borcu olduğunu bu sebeple tapulu yerini sattığını, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Davalı üçüncü kişi, duruşmaya gelmemiş ve cevap dilekçesi sunmamışlardır.
Mahkemece, İ.İ.K.nun 277 ve devamı maddelerine göre açılan tasarrufun iptali davalarının görülebilmesi için ön koşulun, aciz belgesinin bulunması gerektiği, davacının kesin sürede bu belgeyi sunmadığı için davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, İ.İ.K.nun 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
İptal davasının koşullarından biri alacaklının elinde kesin ( İ.İ.K.143 )veya geçici ( İ.İ.K.105/2 )aciz belgesinin bulunması gereklidir. Kesin veya geçici aciz vesikasının bulunması, iptal davası için ön koşul ise de bunun davanın açılmasından önce alınması zorunlu değildir. Davanın açılmasından sonra alınabileceği gibi, temyiz aşamasında ve hatta bozmadan sonra karar düzeltme aşamasında bile alınıp ibraz edilmesi yeterlidir. Ayrıca borçlunun hacze kabil malının bulunmaması halinde durumu tesbit eden haciz zaptı, geçici aciz belgesi niteliğinde kabul edilebilir.
Bu sebeplerle davacı alacaklıya bu yönde kesin süre verilmesi ve kesin sürede ibraz edilmediğinden bahisle davanın reddi doğru değildir.
Somut olayda, borçlu M. için 20.4.2009 tahinde evinde yapılan hacizde başkaca haczi kabil malı olmadığı belirtilmiş ise de takip borçlularından H. B. borçtan müteselsilen sorumlu olup anılan şahsın kayınpederi S. Ç. dosya borcunun tamamına kefil olmuş ve bu kefaleti sebebiyle adına kayıtlı 14 parça taşınmazı üzerine haciz konulmuştur. Bu taşınmazlar üzerinde de bir kısım hacizler bulunmakla birlikte borcu karşılayıp karşılamayacağı anlaşılmamaktadır.
Yapılacak iş S. Ç. adına kayıtlı ve takip dosyasından hacizli 14 parça taşınmazın değer tespitlerinin yapılarak üzerindeki takyidatlarla göre takip konusu borcu karşılamaya yeterli olup olmadığı saptanarak, borcu karşılamaya yetmiyorsa, aciz halinin varlığı kabul edilerek işin esasına girilip, taraf delilleri toplanarak oluşacak sonuca göre karar verilmeli, karşılıyorsa şimdiki gibi dava ön koşulu yokluğundan davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçelerle ve eksik inceleme ile davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan sebeplerle davacı alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükümün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istenmesi halinde temyiz eden davacı alacaklıya iadesine, 19.4.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.