Alt Soy İle İlgili Yargıtay Kararları
T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 2005/10529
K. 2005/13143
T. 29.9.2005
• EVLAT EDİNME ( Evlat Edinenin Alt Soyunun Bulunmaması Gereği – Evli Olan Evlat Edinilmek İstenilenin Eşinin Rızası Alınmaksızın Hüküm Kurulamayacağı )
• ALT SOY BULUNMAMASI GEREĞİ ( Ergin Bir Kimsenin Evlat Edinilebilmesi İçin )
• EVLİ KİŞİNİN EVLAT EDİNİLMESİ ( Eşinin Rızası Alınmaksızın Hüküm Kurulamayacağı )
4721/m.313/1-2
ÖZET : 1- Ergin bir kimsenin evlat edinilebilmesi için evlat edinenin alt soyunun bulunmaması gerekir.
2- Dosyada mevcut nüfus kayıt örneğinden, evlat edinilmek istenilen davalının evli olduğu anlaşılmaktadır. Davalının eşinin rızası alınmaksızın hüküm kurulması da doğru değildir.
DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hükmün kanun yararına bozulması Adalet Bakanlığının yazısı üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından istenilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Davacılar Emine ve Kudret vekili tarafından açılan davada, küçüklüğünden beri davacıların bakım ve himayesinde bulunan ve yetiştirilerek evlendirilen ergin olan davalı Nurcan’ın evlat edinilmesine karar verilmesinin istendiği mahkemece davanın kabulüne karar verildiği ve hükmün temyiz edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmaktadır.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 313. maddesinin 1. fıkrası hükmüne göre, ergin bir kimsenin evlat edinilebilmesi için evlat edinenin alt soyunun bulunmaması gerekmektedir.
Altındağ Nüfus Müdürlüğünce gönderilen nüfus aile kayıt tablosuna göre davacılardan Kudretr’in Hatice’den olma 27/10/1999 yılında vefat eden oğlu Erdal’ın 1978 doğumlu Nazan adlı bir kızının bulunduğu anlaşılmaktadır.
Diğer taraftan Medeni Kanunun aynı maddesinin ikinci fıkrası evli bir kimsenin ancak eşinin rızasıyla evlat edinilebileceği hükmünü içermektedir.
Dosyada mevcut nüfus kayıt örneğinden, evlat edinilmek istenilen davalının evli olduğu anlaşılmaktadır.
Davalının eşinin rızası alınmaksızın Medeni Kanunun 313/2 fıkrası hükmüne aykırı olarak yazılı şekilde hüküm kurulması da doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 427/6. maddesine dayalı kanun yararına bozma isteğinin açıklanan sebeple Kabulü ile hükmün sonuca etkili olmamak üzere BOZULMASINA, oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 2003/8911
K. 2003/9801
T. 30.6.2003
• ERGİN KİŞİLERİN EVLAT EDİNİLMESİ ( Evlat Edinilenin Alt Soy Bulunulmaması Şartıyla Evlat Edinen ile En Az Beş Yıldan Beri Aile Halinde Birlikte Yaşaması Halinde Evlat Edinilebilmesi )
• EVLAT EDİNME ( Haklı Sebeplerin Mevcut Olması ve Evlat Edinilenin En Az Beş Yıldan Beri Evlat Edinen ile Aile Halinde Birlikte Yaşamakta ise Ergin Kişilerinde Evlat Edinilebilmesi )
• HAKLI SEBEBLERİN MEVCUT OLMASI ( Haklı Sebeplerin Mevcut Olması ve Evlat Edinilenin En Az Beş Yıl Evlat Edinen ile Aile Halinde Birlikte Yaşamakta ise Ergin Kişilerinde Evlat Edinilebilmesi )
• ALT SOY BULUNMAMA ( Ergin Kişinin Alt Soy Bulunulmaması Şartıyla Evlat Edinen ile En Az Beş Yıldan Beri Aile Halinde Birlikte Yaşaması Halinde Evlat Edinilebilmesi )
• AİLE HALİNDE BİRLİKTE YAŞAMA ( Haklı Sebeplerin Mevcut Olması ve Evlat Edinilenin En Az Beş Yıl Evlat Edinen ile Aile Halinde Birlikte Yaşaması Halinde Ergin Kişilerinde Evlat Edinilebilmesi )
4721/m.313/3
ÖZET: Medeni Kanunun 313/3. maddesi; haklı sebeplerin mevcut olması ve evlat edinilenin en az beş yıldan beri evlat edinen ile aile halinde birlikte yaşamakta ise ergin kişilerinde evlat edinilebileceğini hükme bağlamıştır. Evlat edinen Fatma Müjgan’ın alt soyu bulunmamaktadır. Eşi 2.2.1995’te ölmüş bu tarihten sonra yedi yıl evlat edinilen Saadet ile aynı çatı altında birlikte yaşamışlardır. Yasanın aradığı şartlar gerçekleşmiştir. Davanın kabulü gerekir.
DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Medeni Kanunun 313/3. maddesi; haklı sebeplerin mevcut olması ve evlat edinilenin en az beş yıldan beri evlat edinen ile aile halinde birlikte yaşamakta ise ergin kişilerinde evlat edinilebileceğini hükme bağlamıştır. Evlat edinen Fatma Müjgan’ın alt soyu bulunmamaktadır. Eşi 2.2.1995’te ölmüş bu tarihten sonra yedi yıl evlat edinilen Saadet ile aynı çatı altında birlikte yaşamışlardır. Yasanın aradığı şartlar gerçekleşmiştir. Davanın kabulü gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 30.06.2003 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 2005/10524
K. 2005/13035
T. 29.9.2005
• EVLAT EDİNENLERİN ALT SOYU BULUNMASI ( Reşit Çocukları – Evlat Edinme İle İlgili Tavır ve Düşünceleri Değerlendirilmeden Karar Verilmesinin Usul ve Yasaya Aykırılığı )
• ALT SOYU BULUNAN EVLAT EDİNENLER ( Reşit Çocukları – Evlat Edinme İle İlgili Tavır ve Düşünceleri Değerlendirilmeden Karar Verilmesinin Usul ve Yasaya Aykırılığı )
• EVLAT EDİNME KARARI ( Esaslı Sayılan Her Türlü Koşulların Kapsamlı Biçimde Araştırılmasından Evlat Edinen İle Edinilenin Dinlenmelerinden ve Gerektiğinde Uzmanların Görüşü Alınmasından Sonra Verilebileceği )
• EVLAT EDİNEN HAKKINDA ARAŞTIRILACAKLAR ( Eğitme Yeteneği Evlat Edinmeye Yönelten Sebepler ve Aile İlişkileri İle Bakım İlişkilerindeki Gelişmelerin Açıklığa Kavuşturulması Gereği )
4721/m. 316
ÖZET : Evlat edinme kararı vermeden önce hakime araştırma yükümlülüğü getiren 316. maddesine göre evlat edinmeye, ancak esaslı sayılan her türlü durum ve koşulların kapsamlı biçimde araştırılmasından, evlat edinen ile edinilenin dinlenmelerinden ve gerektiğinde uzmanların görüşünün alınmasından sonra karar verilir. Araştırmada özellikle evlat edinenin eğitme yeteneği, evlat edinmeye yönelten sebepler ve aile ilişkileri ile bakım ilişkilerindeki gelişmelerin açıklığa kavuşturulması gerekir. Evlat edinenin altsoyu varsa, onların evlat edinme ile ilgili tavır ve düşünceleri de değerlendirilir.
DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hükmün kanun yararına bozulması Adalet Bakanlığının yazısı üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından istenilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun evlat edinme kararı vermeden önce hakime araştırına yükümlülüğü getiren 316. maddesine göre evlat edinmeye, ancak esaslı sayılan her türlü durum ve koşulların kapsamlı biçimde araştırılmasından, evlat edinen ile edinilenin dinlenmelerinden ve gerektiğinde uzmanların görüşünün alınmasından sonra karar verilir. Araştırmada özellikle evlat edinenin eğitme yeteneği, evlat edinmeye yönelten sebepler ve aile ilişkileri ile bakım ilişkilerindeki gelişmelerin açıklığa kavuşturulması gerekir. Evlat edinenin altsoyu varsa, onların evlat edinme ile ilgili tavır ve düşünceleri de değerlendirilir.
Dosyada mevcut nüfus kaydına göre davacıların sağ ve reşit oldukları anlaşılan B., B. ve S. adlı reşit çocuklarının yukarıda sözü edilen hüküm uyarınca tavır ve düşüncelerinin değerlendirilmediği görülmüştür.
Mahkemece, Türk Medeni Kanununun 316. maddesi gereğince kapsamlı bir araştırma yapılmadan,davacıların adı geçen çocukları dinlenmeden eksik inceleme ile davanın kabulüne karar verilmesi usul ve kanununa aykırıdır.
SONUÇ : Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 427/6. maddesine dayalı kanun yararına bozma isteğinin açıklanan sebeple kabulü ile hükmün sonuca etkili olmamak üzere BOZULMASINA, 29.09.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 2004/3734
K. 2004/4755
T. 14.4.2004
• EVLAT EDİNMEYE İZİN ( Ergin Veya Kısıtlıyı Evlat Edinmek İsteyenin Alt Soyunun Bulunmaması Gereği – Yasal Şartların Oluşmaması Nedeniyle Davanın Reddi Gereği )
• ALT SOYU BULUNAN KİŞİNİN EVLAT EDİNMEYE İZİN TALEBİ ( Ergin Veya Kısıtlıyı – Yasal Şartların Oluşmaması Nedeniyle Davanın Reddi Gereği )
• ERGİN VEYA KISITLIYI EVLAT EDİNMEK ( İzin Talebi – Evlat Edinmek İsteyenin Alt Soyunun Bulunmaması Gereği )
4721/m. 313
ÖZET : Ergin veya kısıtlıyı evlat edinmek isteyenin alt soyunun bulunmaması gerekir. Dosyada mevcut nüfus kayıtlarından, Fatih’in dava tarihi itibariyle ergin olduğu, davacı Fatma’nın ise çocuklarının bulunduğu anlaşılmıştır. Mahkemece, yasal şartların oluşmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekir.
DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hükmün kanun yararına bozulması Adalet Bakanlığının yazısı üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından istenilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Davacının, 28.2.2002 tarihli dava dilekçesiyle açtığı davada, davalıyı evlat edinmesine izin verilmesini istediği, mahkemece davanın kabulüne karar verildiği ve hükmün temyiz edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmaktadır.
01.01.2002 tarihinde yürürlüğe giren 4721 Sayılı Türk Medeni Kanununun 313. maddesi ergin ve kısıtlıların hangi hallerde evlat edinilebileceği düzenlenmiş olup, ergin veya kısıtlıyı evlat edinmek isteyenin alt soyunun bulunmaması gerektiği açıkça belirtilmiştir.
Dosyada mevcut nüfus kayıtlarından, 27.8.1983 doğumlu olan Fatih’in dava tarihi itibariyle ergin olduğu, davacı Fatma’nın ise çocuklarının bulunduğu anlaşılmıştır.
Mahkemece, yasal şartların oluşmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken Medeni Kanunun 313. maddesi hükmüne aykırı olarak davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ : Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 427/6. maddesine dayalı kanun yararına bozma isteğinin açıklanan sebeple kabulü ile hükmün sonuca etkili olmamak üzere BOZULMASINA, 14.04.2004 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
3. CEZA DAİRESİ
E. 2011/17895
K. 2011/15810
T. 2.11.2011
• ALT SOYU ÜZERİNDEKİ VELAYET VESAYET VE KAYYIMLIK YETKİLERİ ( Kısa Süreli Hapis Cezası Ertelenen Sanık Hakkında Hak Yoksunluğunun Uygulanamayacağı )
• KISA SÜRELİ HAPİS CEZASI ERTELENEN SANIK ( Kendi Alt Soyu Üzerindeki Velayet Vesayet ve Kayyımlık Yetkileri Açısından Hak Yoksunluğunun Uygulanamayacağının Gözetileceği )
5237/m.53, 86
ÖZET : 1 yıl 3 ay hapis cezası ertelenen sanık hakkında kendi alt soyu üzerindeki velayet vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından hak yoksunluğunun uygulanamayacağının gözetilmemesi hukuka aykırıdır.
DAVA : Kasten yaralama suçundan sanık H.Ö’nin, 5237 Sayılı Türk Ceza Kanununun 86/1, 86/3-e, 62/1. maddeleri uyarınca 1 yıl 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, cezasının aynı kanunun 51/a-b, maddesi gereğince ertelenmesine, anılan kanunun 53/1-a-b-d-e, maddesinde belirtilen haklardan hapis cezasının infazı tamamlanıncaya, 53/1-c, maddesindeki haklardan koşullu salıverilmesine kadar yoksun bırakılmasına dair Kayseri 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 25.5.2011 tarihli ve 2010/568 Esas-2011/470 Sayılı kararına karşı Adalet Bakanlığı’nın 4.8.2011 tarih ve 2011/9918-41424 Sayılı yazısıyla kanun yararına bozma isteminde bulunulduğundan bu işe ait dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığımın 26.9.2011 tarih ve 2011/266012 Sayılı tebliğnamesiyle Dairemize gönderilmekle incelendi.
Mezkur ihbarnamede:
5237 Sayılı Türk Ceza Kanununun 53/3. maddesinde yer alan “Mahkum olduğu hapis cezası ertelenen veya koşullu salıverilen hükümlünün kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından yukarıdaki fıkralar hükümleri uygulanmaz. Mahkum olduğu hapis cezası ertelenen hükümlü hakkında 1. fıkranın e bendinde söz konusu edilen hak yoksunluğunun uygulanmamasına karar verilebilir” şeklindeki düzenleme karşısında 1 yıl 3 ay hapis cezası ertelenen sanık hakkında kendi alt soyu üzerindeki velayet vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından hak yoksunluğunun uygulanamayacağının gözetilmemesinde isabet görülmediğinden bahisle, 5271 Sayılı C.M.K.nun 309. maddesi gereğince anılan kararın bozulması lüzumunun ihbar olunduğu anlaşıldı.
Gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR VE SONUÇ: Adalet Bakanlığının kanun yararına bozma isteyen yazısına dayanan tebliğnamede ileri sürülen düşünce yerinde görüldüğünden Kayseri 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 25.5.2011 tarih ve 2010/568 esas, 2011/470 Sayılı kararının 5271 Sayılı C.M.K.nun 309/4-d maddesi gereğince kanun yararına BOZULMASINA, bozma nedeni doğrultusunda hak mahrumiyetine dair hükümden “… “c” bendindeki hak yoksunluğunun ise sadece koşullu salıverme tarihine kadar…” ibaresinin karar metninden çıkarılmasına, hükümün diğer kısımlarının aynen bırakılmasına, Dosyanın mahalline iadesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 02.11.2011 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 2006/7989
K. 2006/16249
T. 23.11.2006
• KOCANIN SÜRESİNDE SOYBAĞININ REDDİ DAVASI AÇMAMASI ( Dava Açmamasında Haklı Bir Nedenin Varlığı da Kanıtlanmadığı – Soybağının Reddi Davasının Dinlenemeyeceği )
• DAVA AÇMA SÜRESİ ( Koca TMK Md. 289’da Belirtilen 1 Yıllık Süre İçerisinde Dava Açmadığı – Kocanın Dava Açmamasında Haklı Bir Nedenin Varlığı da Kanıtlanmadığı/Soybağının Reddi Davasının Dinlenemeyeceği )
• ALT SOYUN SOYBAĞININ REDDİ DAVASI AÇMASI ( Kocanın Dava Açma Süresinin Geçmesinden Önce Ölmesi Halinde Kocanın Altsoyunun Açabileceği )
• ÖLÜM ( Kocanın Dava Açma Süresinin Geçmesinden Önce Ölmesi Halinde Kocanın Altsoyunun Soybağının Reddi Davası Açabileceği )
• KOCANIN DAVA AÇMA SÜRESİNİN GEÇMESİNDEN ÖNCE ÖLMESİ ( Kocanın Altsoyunun Soybağının Reddi Davası Açmasının Mümkün Olduğu )
• SOYBAĞININ REDDİ DAVASI ( Koca TMK Md. 289’da Belirtilen 1 Yıllık Süre İçerisinde Dava Açmadığı – Kocanın Dava Açmamasında Haklı Bir Nedenin Varlığı da Kanıtlanmadığından Davanın Dinlenemeyeceği )
4721/m.289,291
ÖZET : Türk Medeni Kanununun 291. maddesi uyarınca kocanın dava açma süresinin geçmesinden önce ölmesi halinde kocanın altsoyunun soybağının reddi davası açması mümkündür. Koca Türk Medeni Kanununun 289. maddede belirtilen 1 yıllık süre içerisinde dava açmamıştır. Kocanın dava açmamasında haklı bir nedenin varlığı da kanıtlanmış değildir. Gerçekleşen bu durum karşısında davacının soybağının reddi davasının dinlenmesi mümkün değildir. Davanın reddine karar verilmesi gerekir.
DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Baba olmadığı ileri sürülen Mehmet ile anne Öznur 5.5.1997 tarihinde evlenmişler, evlilik 12.11.1998 tarihinde kesinleşen boşanma davası ile sona ermiştir. Davalı Nurseda 10.09.1998 tarihinde evlilik birliğinin devamı sırasında doğmuş, 14.01.2002 tarihinde tescil edilmiştir. Davacının murisi Mehmet 16.05.2003 tarihinde ölmüştür. Türk Medeni Kanununun 291. maddesi uyarınca kocanın dava açma süresinin geçmesinden önce ölmesi halinde kocanın altsoyunun soybağının reddi davası açması mümkündür. Koca Türk Medeni Kanununun 289. maddede belirtilen 1 yıllık süre içerisinde dava açmamıştır. Kocanın dava açmamasında haklı bir nedenin varlığı da kanıtlanmış değildir. Gerçekleşen bu durum karşısında davacının soybağının reddi davasının dinlenmesi mümkün değildir. Davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde kabulü bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Hükmün açıklanan nedenle BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 23.11.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.