Yargıtay Kararı – Hırsızlık Suça Sürüklenen Çocuklar
T.C
YARGITAY
2. CEZA DAİRESİ
E. 2013/8702
K. 2014/951
T. 20.1.2014
KAVRAMLAR
Suça Sürüklenen Çocuklar
Hırsızlık
Teşebbüs
Birden Fazla Suç
Konut Dokunulmazlığını Bozma
DAVA: Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR: Hükmün B) I) 1 bölümünde suça sürüklenen çocuk T. Tuçar hakkında hırsızlık suçundan karar verildiği halde “hırsızlık suçuna teşebbüs suçunu” işlediğinin yazılması mahallinde düzeltilebilir yazım hatası olarak kabul edilmiş, diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak;
1-) Suça sürüklenen çocuklar T. Tuçar ve K. Salğut’un müştekinin konutundan 15.12.2011 tarihinden 2-3 gün önce suça konu eşyaları çalmaları, 15.12.2011 tarihinde ise hırsızlık yapmak isterken bir şey çalamadan yakalanmaları şeklinde gerçekleşen eylemlerinin bir suç işleme kararının icrası kapsamında değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi halini oluşturduğu gözetilerek, eylemleri T.C.K.nın 43. maddesi uyarınca tek suç olarak kabul edilmek suretiyle tamamlanmış hırsızlık suçundan 5237 Sayılı T.C.K.nın 142/1-b maddesi uyarınca cezalandırılmaları ve cezalarının 43/1. maddesi uyarınca artırılması gerekirken, eylemlerinin hırsızlık ve hırsızlığa teşebbüs olarak iki ayrı suç kabul edilmesi suretiyle yazılı şekilde cezalandırılmalarına karar verilmesi,
2-) Suça sürüklenen çocuklar T. Tuçarla K. Salğut’un 15.12.2011 tarihinden 2-3 gün önce müştekinin konutuna girdiklerinin, 15.12.2011 günü ise suça sürüklenen çocuk M. Polatla haklarında kovuşturmaya yer olmadığına karar verilen Bora Tuçar ve Muhammed S. Bozali ile suç işleme konusunda verdikleri karar ve iş bölümü doğrultusunda eyleme gözcü olarak doğrudan katıldıklarının, M. Polat, Bora Tuçar ve Muhammed S. Bozali’nin konut içinde yakalandıklarının anlaşılması karşısında; suça sürüklenen çocuklar T. Tuçar, K. Salğut ve M. Polat yönünden 15.12.2011 tarihinde gerçekleşen konut dokunulmazlığını bozma suçunun tamamlandığı gözetilerek, suça sürüklenen çocuklar T. Tuçarla K. Salğut’un bir suç işleme kararının icrası kapsamında müştekinin aynı konutuna değişik zamanlarda birden fazla girmeleri şeklinde gerçekleşen eylemlerinin T.C.K.nın 43. maddesi uyarınca tek suç kabul edilerek konut dokunulmazlığını bozma suçundan 5237 Sayılı T.C.K.nın 116/1,119/1-c maddeleri uyarınca cezalandırılmaları ve cezalarının 43/1. maddesi uyarınca artırılması, suça sürüklenen çocuk M. Polat’ın ise tamamlanmış konut dokunulmazlığını bozma suçundan T.C.K.nın 116/1 ve 119/1-c maddesi uyarınca cezalandırılması gerekirken suça sürüklenen çocuklar T. ve Kadir’in eylemleri iki ayrı suç olarak kabul edilerek konut dokunulmazlığını bozma ve konut dokunulmazlığını bozmaya teşebbüs suçundan, suça sürüklenen çocuk Mehmet’in ise konut dokunulmazlığını bozmaya teşebbüs suçundan cezalandırılmalarına karar verilmesi,
3-)15.12.2011 tarihli yakalama, muhafaza altına alma. eşya teşhis ve tesellüm tutanağından “müştekinin evinde yakalanan Bora Tuçar’ın ikametine gidildiğinde kapı önünde suça sürüklenen çocuklar T. Tuçar ve K. Salğut’un bulunduğunun, Bora Tuçar’ın kardeşi olan T. Tuçar’dan olaya dair bilgisi olup olmadığı sorulduğunda bahse konu malzemeleri K. Salğutla birlikte açık adresini bilmedikleri iki katlı bir evden çaldıklarını, bir kısımının kendi ikametinde bir kısmının ise Kadir’in evinin yan taraftaki boş alanda olduğunu bildirmesi üzerine suça konu bazı eşyaların T. Tuçar’ın evinden bir kısmının ise K. Salğut’un evinin yanındaki boş alandan elde edildiğinin ve eşyaların müştekiye teslim edildiğinin” müştekinin ise 17.1.2012 tarihli duruşmada “suça konu eşyalardan bir kısmının iade edildiğini, zararını tam olarak hesaplayamadığını” bildirdiğinin anlaşılması karşısında; T.C.K.nın 168/4. maddesi uyarınca kısmi tazmin sebebiyle müştekiden suça sürüklenen çocuklara verilen cezadan indirim yapılmasına muvafakat edip etmediği sorularak suça sürüklenen çocuklar T. Tuçar ve K. Salğut’a 15.12.2011 tarihinden 2-3 gün önce gerçekleşen hırsızlık eylemleri sebebiyle verilen cezadan T.C.K.nın 168. maddesi uyarınca indirim yapılıp yapılmayacağının kararda tartışılması gerektiğinin gözetilmemesi.
4-) 5237 Sayılı T.C.K.nın 50/3. maddesinde daha önce hapis cezasıyla mahkum olmayan 18 yaşını doldurmamış suça sürüklenen çocukların mahkum edildiği bir yıl veya daha az süreli hapis cezalarının aynı maddenin 1. fıkrasında yazılı seçenek yaptırımlardan birine çevrileceği belirtilmiş, 5275 Sayılı Ceza Ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 106/4 maddesinde “Çocuklar hakkında hükmedilen adli para cezasının ödenmemesi halinde bu ceza hapse çevrilemez, bu taktirde on 1. fıkra hükmü uygulanır “şeklinde düzenleme yapılmıştır.
Bu itibarla suça sürüklenen çocuklar T. Tuçar, K. Salğut ve M. Polat’a hükmedilen kısa süreli hapis cezalarından çevrilen adli para cezalarının ödenmemesi halinde hapse çevrileceğine dair ihtar yapılamayacağı gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi.
5-) Suça sürüklenen çocuklar K. Salğut ve M. Polat’ın üzerlerine atılı suçların hukuki anlam ve sonuçlarını algılama ve bu fiillerle ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneklerinin olup olmadığının takdiri bakımından, suç tarihinde 12-15 yaş grubu içerisinde bulunan suça sürüklenen çocuklar K. Salğut ve M. Polat hakkında Çocuk Koruma Kanununun Uygulanmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 20/2. maddesi gereğince zorunlu olan sosyal inceleme raporu alınmadan eksik incelemeyle hüküm kurulması,
6-) Daha önce kasıtlı bir suçtan dolayı 3 aydan fazla hapis cezasına mahkum edilmemiş olan suça sürüklenen çocuk T. Tuçar hakkında 15.12.2011 tarihinden 2-3 gün önce işlediği hırsızlık hükmolunan hapis cezasının ertelenmesine yer olmadığına karar verilirken, 5237 Sayılı T.C.K.nın 51/1. maddesinin (b).bendinde belirtildiği gibi “suçu işledikten sonra yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık dolayısıyla tekrar suç işlemeyeceği konusunda mahkemede bir kanaatin oluşup oluşmadığının” irdelenmesi gerekirken “müştekinin zararının giderilmemiş olması, suç işleme hususundaki eğilimine bir daha suç işlemeyeceği konusunda olumlu kanaat edinilmediğinden” biçimindeki yasal ve yeterli olmayan gerekçeyle yazılı şekilde karar,
7-) Suça sürüklenen çocuklar T. Tuçar, K. Salğut ve M. Polat hakkında, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilirken, C.M.K.nın 231. maddesinde sayılan nesnel (objektif) ve öznel koşulların değerlendirilip buna dair gerekçelerin gösterilmesi gerektiği, suça sürüklenen çocukların sabıkasız olmaları sebebiyle C.M.K.nın 231. maddesinin 6. fıkrasının (a) bendinde gösterilen ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi için aranan nesnel (objektif) koşulunun bulunduğu, aynı maddenin (c). bendinde gösterilen ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair nesnel (objektif) koşullardan bir diğeri olan suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade. suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesinde esas alınacak zararın, kanaat verici basit bir araştırmayla belirlenecek maddi zarar olduğu, konut dokunulmazlığını bozma suçunun zarar doğurmaya elverişli suçlardan olmadığı gözetilerek, suça sürüklenen çocuklar hakkında C.M.K.nın 231. maddesinin 6. fıkrasının (b) bendinde belirtilen, “kişilik özellikleriyle duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyecekleri hususunda kanaate varılması” öznel (sübjektif) koşulunun oluşup oluşmadığı değerlendirilerek sonucuna göre suça sürüklenen çocuğun hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken “müştekinin zararının giderilmemiş olması, suç işleme hususundaki eğilimine göre hükmün açıklanmasının geri bırakılması halinde bir daha suç işlemeyeceği konusunda olumlu kanaat edinilmediğinden” şeklindeki yasal ve yeterli olmayan gerekçeye dayanılarak suça sürüklenen çocuklar T. Tuçar, K. Salğut ve M. Polat hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi.
SONUÇ: Bozmayı gerektirmiş, suça sürüklenen çocuklar T. Tuçar, K. Salğut ve M. Polat müdafilerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 5320 Sayılı Kanunun 8/1. maddesi yollamasıyla 1412 Sayılı C.M.U.K.nun 326/son maddesi uyarınca yeni hüküm kurulurken bozma öncesi hükmolunan yaptırımın (cezanın) ve sonuçlarının ağırlaştırılamayacağı kuralının gözetilmesine, 20.1.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.