Yargıtay Kararı – Cezanın Ertelenmesi Gerekçe
T.C
YARGITAY
6. CEZA DAİRESİ
E. 2010/25408
K. 2013/14837
T. 17.6.2013
KAVRAMLAR
Cezanın Ertelenmesi
Erteleme Gerekçeleri
Sanığın Kişiliği
Sanığı Suç İşlemeye İten Sebep
Pişmanlık
Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması
Şikayete Bağlı Suçlar
DAVA: yerel mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü:
KARAR: Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve Hakimin takdirine göre; suçun sanık tarafından işlendiğini kabulde ve nitelendirmede usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından, diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak,
Hapis cezasının ertelenmesi, sanığın kişiliğine uydurulmasını öngören bir kurum olup talep halinde veya resen ele alınıp olumlu veya olumsuz bir karar verilirken gerekçe gösterilmesi zorunludur.
Ertelememe halinde gerekçe, sanığın kişiliğiyle ilgili ve belgelerin isabetli değerlendirildiğini gösterir biçimde yasal ve yeterli olmalıdır. Bunun içinde sanığın kişiliği, sair halleri, suçun işleniş biçimi ve işlenmesindeki özellikler nazara alınmalıdır. Sanığın kişiliği, sair halleri dahilince sanığın sabıkasının bulunup bulunmadığı, medeni hali, işi, muhitinde ki durumu, duruşmadaki tutum ve davranışları mahkemeye karşı tavrı, bunların olup olmadığı, mahkemece belirlenip bir yargıya varılmalıdır.
Suçun işlenmesindeki özellikler ise; sanığı suç işlemeye iten sebep ve sair kast ve yoğunluk suç işlemesinden sonraki davranışlar gözetilip, cezanın ertelenmesinde suçlunun yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlığı gözetilir. Maddede pişmanlık şartını getirmiş, gerekçede pişmanlıktan söz edilmemiştir. Bu koşul suçu kabul etme ve işlendiğinden dolayı pişman olduğunu belirtme şeklinde ele alınmamalıdır. Sanığın duruşmadaki davranışları, mağdura yönelik hareketleri, zararı karşılaması, yardım etmesi gibi olay sonrası ve yargılama sürecindeki tutumu gözetilerek pişmanlık duyup duymadığı saptanmalıdır. T.C.K.nın 51. maddesinde cezanın ertelenmesi için suçtan duyulan pişmanlığın yanı sıra bir daha suç işlemeyeceği yönünde yargıç üzerinde olumlu etki halinde cezanın ertelenmesi, olumsuz etki halinde de bunun gerekçesinin gösterilmesi gerektiği, cezanın şahsilendirilmesi, 5237 Sayılı T.C.K.nın 51. maddesinde öngörülen normlar olup,
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu ise, hukukumuzda ilk kez 15.7.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5395 Sayılı Çocuk Koruma Yasasının 23. maddesiyle çocuklar hakkında, 19.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5560 Sayılı Kanunun 23. maddesiyle 5271 Sayılı Kanunun 231. maddesine eklenen 5-14. fıkralar ile de yetişkinler için kabul edilmiş, aynı Kanunun 40. maddesiyle 5395 Sayılı Kanunun 23. maddesi değiştirilmek suretiyle denetim süresindeki farklılık hariç olmak koşuluyla, çocuklarla yetişkinler hükmün açıklanmasının geri bırakılması açısından aynı koşullara tabi kılınmıştır.
Yetişkin sanıklar yönünden başlangıçta şikayete bağlı suçlarla sınırlı olarak, hükmolunan bir yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezası için kabul edilen bu müessese, 8.2.2008 tarihinde yürürlüğe giren 23.1.2008 gün ve 5728 Sayılı Kanunun 562. maddesiyle 5271 Sayılı Kanunun 231. maddesinin 5 ve 14. fıkralarında yapılan değişiklikle hükmolunan iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezaları için uygulanabilir hale getirilmiş, böylece başlangıçta yetişkin sanıklar hakkında şikayete bağlı suçlarla sınırlı olarak uygulanan bu kurum Anayasanın 174. maddesinde güvence altına alınan İnkılap Yasalarında yer alan suçlar ayrık olmak üzere tüm suçları kapsayacak şekle dönüştürülmüş, ancak; 1.3.2008 tarihinde yürürlüğe giren 26.2.2008 gün ve 5739 Sayılı Yasayla 3713 Sayılı Kanunun 13. maddesinde yapılan değişiklik ve 1632 Sayılı Askeri Ceza Yasasına eklenen Ek 10. madde ile; 15 yaşından büyüklerin işledikleri terör suçlarıyla 1632 Sayılı Yasada yer alan suçlar yönünden hükmün açıklanmasının geri bırakılması kapsam dışına çıkarılarak kurumun uygulanma alanı tekrar daraltılmış. 25.7.2010 gün ve 27650 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 22.7.2010 gün ve 6008 Sayılı Kanunun 7. maddesiyle 231. maddenin 6. fıkrasına eklenen cümle ile, sanığın kabul etmemesi halinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemeyeceği esası getirilmiş. 3713 Sayılı Kanunun 13. maddesindeki “onbeş yaşını tamamlamamış” ibaresi yürürlükten kaldırılmak suretiyle bu kurumun terör suçu işleyen 15 yaşından büyük çocuklar yönünden de uygulanmasına olanak sağlanmıştır.
Sanık hakkında kurulan mahkumiyet hükmünün hukuki bir sonuç doğurmamasını ifade eden ve doğurduğu sonuçlar itibariyle karma bir özelliğe sahip bulunan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, denetim süresi içinde kasten yeni bir suçun işlenmemesi ve yükümlülüklere uygun davranılması halinde, geri bırakılan hükmün ortadan kaldırılarak kamu davasının 5271 Sayılı C.M.K.nın 223. maddesi uyarınca düşürülmesi sonucu doğurduğundan, bu niteliğiyle sanıkla devlet arasındaki cezai nitelikteki ilişkiyi sona erdiren düşme nedenlerinden birisini oluşturmaktadır.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının koşulları;
a-) Suça dair koşullar;
1-)Yapılan yargılama sonucunda, sanık hakkında mahkumiyet hükmü tesis edilmeli ve hükmolunan ceza ise iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezasından ibaret olmalıdır.
2-) Suç, Anayasanın 174. maddesinde güvence altına alınan İnkılap Yasalarında yer alan suçlardan bulunmamalıdır.
3-) 1.3.2008 tarihinden itibaren işlenen suçlarda ise, suçun ayrıca 3713 Sayılı Yasayla 1632 Sayılı Kanun kapsamında yer alan suçlardan olmaması gerekmektedir.
b-) Sanığa dair koşullar;
1-) Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkum olmamış olması,
2-)Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade. suçtan önceki hale getirme veya tamamen giderilmesi.
3-)Mahkemece, sanığın kişilik özellikleriyle duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak, sanığın yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate ulaşılması gerekmektedir. 5237 Sayılı T.C.K.nın 51/1. maddesiyle 5271 Sayılı C.M.K.nın 231. maddesinin bir birinden farklı müesseseler olduğu bir gerçektir.
Hal böyle olunca;
Hükümden sonra 5728 Sayılı Kanunun 562. maddesiyle değişiklik sonucu kendiliğinden kovuşturulması gereken suçlar yönünden hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına olanak sağlanmış, sanığın mahkum olduğu suç yönünden de doğmuştur. Yerel mahkeme değerlendirmesini bu değişiklikten sonra yapacak olsaydı cezayı ertelemeyip, hükmün açıklanmasının ertelenmesi koşulları oluştuğunda da davanın düşürülmesi imkan dahilindeydi. Bu durumda değişiklik yapıldığı tarihte yargılaması devam edenlerle, yargılaması bitmiş olanlar arasında bu farklılıkta doğacaktır. Dolayısıyla sanığın böyle bir değerlendirmeden mahrum bırakılması önce eşitlik ilkesine sonra hakkaniyete uygun olmayacaktır. Anılan normların bu değerlendirmeler ışığında.
Somut olaya gelince;
A-)Adli sicil kaydına göre her hangi bir mahkumiyet kararı olmayan, yüklenen suç dışında dosyaya yansıyan başka bir olumsuzluğu bulunmayan sanık hakkında “sanığın sabıkalı geçmiş hali itibariyle belirlenen suç eğilimine göre cezasının ertelenmesi halinde ileride bir daha suç işlemeyeceğine dair mahkememizde yeterli kanaat oluşmadığından T.C.K.nın 51/1. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına” şeklinde, dosya içeriğiyle çelişen bir biçimde bazı yasal kavramların tekrarıyla yetinilip, yasal anlamda dayanakları denetime olanak verecek şekilde gösterilmeden yerinde ve yeterli olmayan şekilde hüküm kurulması.
B-)Hüküm tarihinden sonra 8.2.2008 tarih ve 26781 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren, 5728 Sayılı Kanunun Geçici madde: 1/1. fıkrası yollamasıyla, aynı Kanunun 562. maddesiyle değişik 5271 Sayılı C.M.K.nun 231/5-14. fıkraları gereği sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesi lüzumu,
SONUÇ: Bozmayı gerektirmiş, sanık G. H.’in temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, diğer yönleri incelenmeyen hükmün açıklanan sebeplerle BOZULMASINA, 17.6.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.