Alıkoyma (Zorla Alıkoymak) Suçu Hakkında Yargıtay Kararları
T.C.
YARGITAY
5. CEZA DAİRESİ
E. 2004/6113
K. 2005/4339
T. 18.4.2005
• ZORLA KAÇIRIP ALIKOYMA SUÇU ( Bodrumda Temizlik Yapan Sanığın Topunu Almak Üzere Kendiliğinden Gelen Mağdureyi Merdivenin Altına Çekerek Irz ve Namusuna Tasaddide Bulunması )
• IRZ VE NAMUSA TASADDİ SUÇU ( Bodrumda Temizlik Yapan Sanığın Topunu Almak Üzere Kendiliğinden Gelen Mağdureyi Merdivenin Altına Çekerek Irz ve Namusuna Tasaddide Bulunmasıyla Alıkoyma Suçunun Oluşacağı )
• ALIKOYMA SUÇU ( Bodrumda Temizlik Yapan Sanığın Topunu Almak Üzere Kendiliğinden Gelen Mağdureyi Merdivenin Altına Çekerek Irz ve Namusuna Tasaddide Bulunması )
765/m.430/1,431
ÖZET : Temizliğini yaptığı bodrum katındaki kömürlüğe, topunu almak için kendiliğinden gelen mağdureyi, merdivenin altına çekip, ırz ve namusa tasaddide bulunan sanığın eyleminin, TCK’nın 430/1. maddesinde belirtilen alıkoyma suçunu oluşturduğu gözetilmeden, yazılı şekilde 431. maddesi ile uygulama yapılması kanuna aykırıdır.
DAVA : Zorla kaçırıp alıkoyma, ırz ve namusa tasaddide bulunma suçlarından sanık T. G.nin yapılan yargılanması sonunda; sanığın zorla kaçırıp alıkoyma eylemi kaçırma niteliğinde görülerek her iki suçtan mahkumiyetine dair K. 2. Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 5.4.2004 gün ve 2003/265 Esas, 2004/104 Karar sayılı hükmün süresi içinde Yargıtay’ca incelenmesi sanık tarafından istenilmiş olduğundan dava evrakı C. Başsavcılığından tebliğname ile daireye gönderilmekle incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR : Nüfus kaydına göre; mağdurenin “S..e” olan adının karar başlığına “S..a” yazılması mahallinde düzeltilebilir yazım hatası kabul edilmiştir.
Delillerle iddia ve savunma duruşma göz önünde tutularak tahlil ve takdir edilmiş sübutu kabul olunan fiilin unsurlarına uygun şekilde tavsif ve tatbikatı yapılmış bulunduğundan zorla ırz ve namusa tasaddide bulunma suçundan kurulan hükme karşı yerinde görülmeyen sanığın temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün tebliğname gibi ( ONANMASINA ),
Sanık hakkında zorla alıkoyma suçundan kurulan hükmün temyizen incelenmesinde;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,
Ancak;
Oluş ve kabule göre; temizliğini yaptığı bodrum katındaki kömürlüğe, topunu almak için kendiliğinden gelen mağdureyi, merdivenin altına çekip, ırz ve namusa tasaddide bulunan sanığın eyleminin, TCK.nun 430/1. maddesinde belirtilen alıkoyma suçunu oluşturduğu gözetilmeden yazılı şekilde 431. maddesi ile uygulama yapılması,
SONUÇ : Kanuna aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı CMUK.nun 321.maddesi uyarınca ( BOZULMASINA ), 18.4.2005 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
5. CEZA DAİRESİ
E. 2008/13420
K. 2008/10597
T. 1.12.2008
• ZORLA IRZA GEÇME ( Sanığın Suç Tarihindeki Yaşı ve Üzerine Atılı Reşit Olmayanla Cinsel İlişki ve Alıkoyma Suçları İçin Öngörülen Cezanın Alt Sınırı Gözetilerek Uzlaşma Kapsamında Kaldığı – Öncelikle Uzlaştırma İşlemi Yapılması Gerektiği )
• UZLAŞTIRMA İŞLEMİ ( Sanığın Suç Tarihindeki Yaşı ve Üzerine Atılı Reşit Olmayanla Cinsel İlişki ve Alıkoyma Suçları İçin Öngörülen Cezanın Alt Sınırı Gözetilerek Uzlaşma Kapsamında Kaldığı – Öncelikle Uzlaştırma İşlemi Yapılması Gerektiği )
• REŞİT OLMAYANLA CİNSEL İLİŞKİ VE ALIKOYMA ( Suçları İçin Öngörülen Cezanın Alt Sınırı Gözetilerek Uzlaşma Kapsamında Kaldığı – Öncelikle Uzlaştırma İşlemi Yapılması Gerektiği )
• ALIKOYMA SUÇU ( Tayin Olunan Ceza Miktarına Göre Değişik CMK’nın Md. 231’in Diğer Sanıklar Hakkında 5395 S.K’nın Md. 23 Hükmünün de Bu Sanık Hakkında Kurulan Hükümler Yönünden Değerlendirilmesi Gerektiği )
5271/m.231,253,254
5395/m.23,24
ÖZET : Sanığın suç tarihindeki yaşı ve üzerine atılı reşit olmayanla cinsel ilişki ve alıkoyma suçları için öngörülen cezanın alt sınırı gözetilerek uzlaşma kapsamında kaldığı ve uzlaşmanın bir kovuşturma şartı olduğu, cinsel ilişki suçu uzlaşmaya tabi değil ise de, lehe yasa ve müktesep hak hükümleri nazara alınarak öncelikle uzlaştırma işlemi yapılması, bu işlemin sonuçsuz kalması durumunda yargılamaya devam olunması ve alıkoyma suçundan tayin olunan ceza miktarına göre değişik CMK.nun 231. maddesinin diğer sanıklar hakkında, keza 5395 sayılı Kanunun 23. maddesi hükmünün de bu sanık hakkında kurulan hükümler yönünden değerlendirilmek suretiyle karar verilmesi lüzumu, bozmayı gerektirmiştir.
DAVA : Zorla ırza geçme ve kaçırıp alıkoyma suçlarından sanıklar İrfan A., İslam A. ve Servet K.’un yapılan yargılanmaları sonunda; sanık Servet’in eyleminin reşit olmayan mağdurenin rızasıyla cinsi münasebette bulunma ve tüm sanıkların eylemlerinin rızaen alıkoyma vasfında kabulüyle bu suçlardan, sanıklar İslam ve İrfan’ın ise zorla ırza geçme suçundan mahkumiyetlerine dair, Bursa 2. Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 01.03.2006 gün ve 2006/90 Esas, 2006/75 Karar sayılı hükmün süresi içinde Yargıtay’ca incelenmesi sanıklar müdafileri tarafından istenilmiş olduğundan dava evrakı C.Başsavcılığından tebliğname ile daireye gönderilmekle incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR : Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,
Ancak;
Dosya kapsamına ve mevcut delillere nazaran Çamlık mevkiinde rızasıyla araçlarına binen mağdureyi, hayvan çiftliğine getiren sanıkların sırayla ve mağdurenin rızasıyla cinsi münasebette bulundukları ve tüm dosya içeriğinden anlaşıldığı halde, oluşa uygun düşmeyen ve ifadelerine delillerle desteklendiği takdirde itibar edilebilecek mağdurenin soyut zor iddiasına dayanılarak ve hep birlikte aynı ortamda ilişkide bulunan sanıklardan Servet’in eylemini rızaya dayalı olarak, diğer sanıkların ise maddi cebirle gerçekleştirdikleri kabul edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması,
Oluş ve kabule göre, sanıklar haklarında 765 sayılı TCK.nun 417. maddesinin uygulanmaması,
Sanık Servet K.’un suç tarihindeki yaşı ve üzerine atılı reşit olmayanla cinsel ilişki ve alıkoyma suçları için öngörülen cezanın alt sınırı gözetilerek 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanununun 24. maddesi uyarınca uzlaşma kapsamında kaldığı ve uzlaşmanın bir kovuşturma şartı olduğu, cinsel ilişki suçu 5560 sayılı Kanunun 41. maddesi ile değişik CMK.nun 253. maddesi uyarınca uzlaşmaya tabi değil ise de, lehe yasa ve müktesep hak hükümleri nazara alınarak 5271 sayılı CMK.nun 253 ve 254. maddeleri gereğince öncelikle uzlaştırma işlemi yapılması, bu işlemin sonuçsuz kalması durumunda yargılamaya devam olunması ve alıkoyma suçundan tayin olunan ceza miktarına göre 5728 sayılı Kanunun 562. maddesi ile değişik CMK.nun 231. maddesinin sanıklar İrfan ve İslam hakkında, keza 5395 sayılı Kanunun 23. maddesi hükmünün de sanık Servet hakkında kurulan hükümler yönünden değerlendirilmek suretiyle karar verilmesi lüzumu,
Para cezasının ödenmemesi halinde gecikme zammı uygulanacağına dair 5275 sayılı Kanunda bir hüküm bulunmadığı gözetilmeden, anılan Kanunun 122. maddesiyle yürürlükten kaldırılan 647 sayılı Yasanın 5/5. maddesi uyarınca gecikme zammına hükmolunması,
SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş ve sanıklar müdafiilerin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK.nun 321 ve 326. maddeleri uyarınca kazanılmış hak saklı kalmak kaydıyla BOZULMASINA, 01.12.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
CEZA GENEL KURULU
E. 2004/5-205
K. 2004/222
T. 21.12.2004
• REŞİT OLMAYAN MAĞDUREYİ ŞEHVET HİSSİ İLE ALIKOYMAK ( Arkadaşını Ziyarete Gidip Evde Bulunmaması Nedeniyle Mağdure İle Kısa Bir Süre Aynı Evde Kalmak – Eylemde Suçun Maddi ve Manevi Unsurlarının Oluşmadığı )
• ALIKOYMAK ( Reşit Olmayan Mağdureyi Şehvet Hissi İle/Arkadaşını Ziyarete Gidip Evde Bulunmaması Nedeniyle Mağdure İle Kısa Bir Süre Aynı Evde Kalmak – Suçun Unsurlarının Oluşmadığı/Beraat Kararı Verilmesi Gerektiği )
• ALIKOYMA SUÇUNDA MADDİ UNSUR ( Reşit Olmayan Mağdureyi Şehvet Hissi İle – Cebir Şiddet Veya Hile Olmaksızın Mağdurenin Rızasıyla Şehvet Hissi Veya Evlenme Maksadıyla Alıkonulması Gerektiği )
• ALIKOYMA SUÇUNDA MANEVİ UNSUR ( Reşit Olmayan Mağdureyi Şehvet Hissi İle – Kast Olduğu/Failde Genel Kastın Dışında Şehvet Hissi Veya Evlenme Maksadına İlişkin Özel Kastının da Bulunması Gerektiği )
765/m.430/2
ÖZET : Sanıklar, reşit olmayan mağdureyi şehvet hissi ile alıkoymak suçundan yargılanmışlardır. Suçun maddi unsuru, reşit olmayan kimsenin cebir, şiddet veya hile olmaksızın kendi rızasıyla şehvet hissi veya evlenme maksadıyla kaçırılması veya bir yerde alıkonulmasıdır. Suçun manevi unsuru ise kast olup, failde genel kastın dışında, şehvet hissi veya evlenme maksadına ilişkin özel kastının da bulunması gerekir.
Somut olayda; arkadaşını ziyaret için gittiği evde arkadaşının bulunmaması nedeniyle mağdure ile çok kısa bir süre aynı evde kalmaktan ibaret eylemde, isnat edilen suç, maddi ve manevi ögeleri itibariyle oluşmamış olup, sanığın mağdureyi şehvet hissi veya evlenme maksadıyla alıkoyduğuna ilişkin, Yerel Mahkemenin varsayımlara dayalı kabulü dışında da sübuta elverişli herhangi bir kanıt bulunmamaktadır. Bu itibarla, maddi ve manevi unsurları itibariyle oluşmayan kaçırma ve alıkoyma suçundan sanığın beraetine karar verilmesi gerekir.
DAVA : Reşit olmayan mağdureyi şehvet hissi ile alıkoymak suçundan sanıklar Yüksel Ç… ve Engin Ş…’ün TCY.nın 430/2. maddesi uyarınca 6’şar ay hapis cezasıyla cezalandırılmalarına, karar kesinleştiğinde, sanık Engin Ş… hakkında, Erzurum Ağır Ceza Mahkemesince verilen 148/4 sayılı ilamı nedeniyle şartla salıverilme kararının geri alınması hususunda mahkemesine yazı yazılmasına ilişkin Erzurum 3. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 3.4.2001 gün ve 526/189 sayılı hüküm, sanık Engin Ş… tarafından temyiz edilmekle dosyayı inceleyen Yargıtay 5. Ceza Dairesince 19.11.2002 gün ve 1929-7794 sayı ile;
“… TCY.nın 430. maddesinde düzenlenen özel kasıtla işlenebilen kaçırıp alıkoyma suçunun oluşması için failde şehvet hissi veya evlenme maksadının bulunması şart olup, ziyaretine gittiği, diğer sanık Yüksel Ç…’nin evinde misafir olarak kalan mağdure Nurcan’la evlenme amacı taşımayan sanık Engin’in adı geçen mağdureye karşı şehevi herhangi bir söz ve davranışta da bulunduğu saptanamadığından alıkoyma suçunun unsurlarının oluşmadığı” isabetsizliğinden bozulmuştur.
Yerel Mahkeme ise; 8.5.2003 gün ve 68/233 sayı ile; “29.7.2000 tarihli tutanak kapsamına göre haber merkezinin anonsu ile bildirilen adrese gidilip, sanık Engin Ş… ile reşit olmayan mağdurenin haklarında işlem yapılmak üzere teslim alındıkları, ev sahibi olan sanık Yüksel Ç…’nin evde bulunmadığı anlaşılmıştır.
Atılı suçun oluşması için mağdureye karşı şehevi söz ve davranışta bulunulması gerekmeyip, sanığın mağdureyi şehvet hissi ile alıkoymuş olması yeterlidir, ev sahibinin bulunmadığı bir evde reşit olmayan mağdure ile birlikte ele geçen şahsın, mağdure hakkındaki rapor, 29.7.2000 tarihli tutanak, sanıkların birbirleri ile çelişen savunmaları ve tüm dosya kapsamına göre, mağdureyle şehvet hissi ile birlikte olduğunu kabulde zorunluluk bulunmaktadır…” gerekçeleriyle ilk hükümde direnilmiştir.
Bu hükmün de, sanık Engin Ş… tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya, Yargıtay C.Başsavcılığının “bozma” istekli 2.11.2004 gün ve 141507 sayılı tebliğnamesi ile Birinci Başkanlığa gönderilmekle, konu Ceza Genel Kurulunca müzakere edilip, aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR : 29.7.2000 tarihinde, Asayiş Şubeye bağlı ahlâk ekibine, “adresi bildirilen yerde “malüm” bayanların bulunduğunun” ihbarı üzerine, belirtilen adrese giden polis ekibince, saat 19.00 sıralarında, 14 yaşındaki mağdure ile 24 yaşında olan sanık Engin Ş… kaldıkları evde yakalanırlar, alınan adli raporlarda; sanığın 0,25 promil alkollü olduğu, alkolsüz olan mağdurenin ise, yapılan jinekolojik muayenesinde, hymen deflore, menstrasyon gördüğü için sperm analizinin yapılmadığı belirtilir.
Mağdure kollukta aynı gün alınan beyanında; “27.7.2000 günü saat 23.00 sıralarında önceden tanıdığım ve yanında kaldığım, Yüksel Ç…’nin evine gittim, rahatsız olduğum ve gidecek yerim olmadığından evinde kaldım, bugün saat 18.30 sıralarında daha önceden tanıdığım Engin Ş… geldi, geldiğinde Yüksel evdeydi, daha sonra Yüksel işe gitmek için evden ayrıldı, saat 19.00 sıralarında Engin ile yalnız olarak evde bulunduğumuz esnada polisler geldi, bizi götürdüler, hasta olduğumdan yatıyordum, kendisiyle cinsel ilişkide bulunmadık” demiş,
Tüm araştırmalara rağmen bulunamaması nedeniyle duruşmada beyanları saptanamayan mağdure, hükümden sonra gönderdiği 12.4.2001 tarihli dilekçesinde ise; kalacak yeri olmadığı için, Yüksel’in evinde, Yüksel’in ailesi ile birlikte kaldığını, kimseyle ilişkide bulunmadığını, değişik adreslerde kalması nedeniyle duruşmalardan haberdar olamadığını, kimsenin kendisini alıkoymadığını beyan etmiştir.
Sanık Engin Ş… kollukta aynın gün alınan beyanında; saat 18.30 sıralarında, mahalleden arkadaşı Yüksel’in evine gittiğini, mağdurenin evde olduğunu, saat 19.00 sıralarında Yüksel’in işe gitmek için evden ayrıldığını, daha önceden tanıdığı mağdure ile yalnız kaldığını, hasta olduğu için evde yatan mağdure ile yalnız oldukları esnada polislerin gelip kendilerini yakaladıklarını, cinsel ilişkide bulunmadıklarını savunmuş,
Duruşmada da, benzer mealde savunma yaparak suçlamaları red etmiştir.
Hakkındaki mahkûmiyet hükmü temyiz edilmeksizin kesinleşen Yüksel Ç…, C.Savcılığında 12.9.2000 tarihinde alınan beyanında; “29.7.2000 günü Nurcan evimde idi, yaklaşık bir ay önce kalacak yerinin olmadığını söyleyerek evimde kalmak istedi, kendisi ile tanışıyorduk, cinsel ilişkide bulunmadım, evimde misafir olarak ağırladım, evde olmadığım bir sırada Engin Ş… eve gelerek beni sormuş, bakkaldan birşey almaya gittiğimi öğrenince beklemeye karar vermiş, bu esnada polisler gelip her ikisini yakalamışlar, Nurcan’ın yaşının küçük olduğunu bilmiyordum, bizimle kaldığında, yanımızda yengem de vardı”, şeklinde savunma yapmış,
Duruşmada da benzer şekilde; mağdurenin, gidecek yeri olmadığı için evinde kalmasına müsaade ettiğini, üç hafta kadar, ağabeyi ve yengesiyle birlikte aynı evde kaldıklarını, herhangi bir şehevi harekette bulunmadığını, arkadaşı Engin’in kendisini sormak için eve geldiğinde, polislerce yakalandığını söylemiştir.
TCY.nın 430/2. maddesinde; reşit olmayan kimselerin, cebir ve şiddet veya tehdit veya hile olmaksızın kendi rızası ile şehvet hissi veya evlenme maksadiyle kaçırılma veya bir yerde alıkonulma suçları yaptırıma bağlanmıştır.
Suçun maddi unsuru, reşit olmayan kimsenin cebir, şiddet veya hile olmaksızın kendi rızasıyla şehvet hissi veya evlenme maksadıyla kaçırılması veya bir yerde alıkonulmasıdır. Suçun manevi unsuru ise kast olup, failde genel kastın dışında, şehvet hissi veya evlenme maksadına ilişkin özel kastının da bulunması gerekir.
Somut olayda; arkadaşını ziyaret için gittiği evde arkadaşının bulunmaması nedeniyle mağdure ile çok kısa bir süre aynı evde kalmaktan ibaret eylemde, isnat edilen suç, maddi ve manevi ögeleri itibariyle oluşmamış olup, sanığın mağdureyi şehvet hissi veya evlenme maksadıyla alıkoyduğuna ilişkin, Yerel Mahkemenin varsayımlara dayalı kabulü dışında da sübuta elverişli herhangi bir kanıt bulunmamaktadır.
Bu itibarla, maddi ve manevi unsurları itibariyle oluşmayan kaçırma ve alıkoyma suçundan sanığın beraetine karar verilmesi gerekirken, mahkûmiyetine karar verilmesi isabetsiz olup, Yerel Mahkeme direnme hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle,
1-Yerel Mahkeme direnme hükmünün BOZULMASINA,
2- Dosyanın mahalli mahkemesine gönderilmek üzere, Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine, 21.12.2004 günü yapılan müzakerede tebliğnamedeki isteme uygun olarak oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
5. CEZA DAİRESİ
E. 2005/17991
K. 2006/4631
T. 30.5.2006
• KIZ KAÇIRMA ( Sanık ve Mağdurenin Evlendiğinin Sunulan Nüfus Kayıt Örneğinden Anlaşılması – Onaylı Nüfus Kayıt Örnekleri Getirtilerek Sanık Hakkında 765 Sayılı TCK’nun 434. Maddesi Uyarınca Gereğinin Yapılması )
• ALIKOYMA VE IRZA GEÇME ( Sanık ve Mağdure Evlendiğinden Sanık Hakkında TCK’nun 434. Maddesinin Uygulanması Gereği )
• SANIK VE MAĞDURENİN EVLENMESİ ( Reşit Olmayan Mağdureyi Rızasıyla Kaçırıp Alıkoyma ve Irza Geçme Suçu – Sanık ile Mağdure Evlendiğinden Sanık Hakkında TCK’nun 434. Maddesinin Uygulanması Gereği )
765/m. 434
ÖZET : Sanık R.A.ile mağdure B.’ın hükümden sonra 2.8.2005 tarihinde evlendikleri 19.08.2005 günlü dilekçeye eklenen nüfus kayıt örneğinden anlaşıldığından, onaylı nüfus kayıt Örnekleri getirtilerek,765 sayılı TCK.nun 434. maddesi uyarınca gereğinin mahkemesince yapılması gerekir.
DAVA : Reşit olmayan mağdureyi rızasıyla kaçırıp alıkoyma ve ırza geçme suçlarından sanık R. A.’nın yapılan yargılaması sonunda: atılı suçlardan mahkumiyetine dair Diyarbakır 2.Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 2.7.2004 gün ve 2004/25 Esas, 2004/210 Karar sayılı hükmün süresi içinde Yargıtay’ca incelenmesi sanık tarafından istenilmiş olduğundan dava evrakı C.Başsavcılığından tebliğname ile daireye gönderilmekle İncelenerek gereği düşünüldü:
KARAR : Sanık R.A.ile mağdure B.’ın hükümden sonra 2.8.2005 tarihinde evlendikleri 19.08.2005 günlü dilekçeye eklenen nüfus kayıt örneğinden anlaşıldığından, onaylı nüfus kayıt Örnekleri getirtilerek,765 sayılı TCK.nun 434. maddesi uyarınca gereğinin mahkemesince yapılması lüzumu,
SONUÇ : Bozmayı gerektirdiğinden sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, esası İncelenmeyen hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek CMUK.nun 321.maddesi uyannca ( BOZULMASINA ), 30.05.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
5. CEZA DAİRESİ
E. 2004/8765
K. 2005/22305
T. 22.11.2005
• REŞİT OLMAYAN MAĞDUREYİ RIZASI İLE KAÇIRIP ALIKOYMAK ( Rıza Fiili Hukuka Uygun Hale Getirdiğinden Alıkoyma Suçundan Ceza Verilemeyeceği )
• RIZANIN FİİLİ HUKUKA UYGUN HALE GETİRMESİ ( Sanığa Ceza Verilemeyeceği – Reşit Olmayan Mağdureyi Rızası İle Kaçırıp Alıkoymak )
• ALIKOYMAK ( Reşit Olmayan Mağdureyi Rızası İle Kaçırarak – Sanığa Ceza Verilemeyeceği/Rızanın Fiili Hukuka Uygun Hale Getirdiği )
• FİİLİN HUKUKA UYGUN HALE GELMESİ ( Kaçırılıp Alıkonulan Reşit Olmayan Mağdurenin Rızası – Sanığa Alıkoyma Suçundan Ceza Verilemeyeceği )
765/m. 430/2
5237/m. 26/2, 109
ÖZET : Sanığın reşit olmayan mağdureyi rızası ile kaçırıp alıkoymak suretiyle 765 Sayılı TCK.nun 430/2. maddesine uyan suçu işlediği sabit ise de; sonradan yürürlüğe giren 5237 Sayılı TCK.nın 26/2. maddesinin “kişinin üzerine mutlak surette tasarruf edebileceği bir hakkına ilişin olmak üzere, açıkladığı rızası çerçevesinde işlenen fiilden dolayı kimseye ceza verilmez” hükmü karşısında 16 yaşındaki mağdureyi rızası ile alıkoyan sanığın aynı yasanın 109. maddesi anlamında hukuka aykırı bir davranışından söz edilemeyeceğinden rızanın fiili hukuka uygun hale getirdiği kabul edilmelidir.
DAVA : Reşit olmayan Mağdureyi rızasıyla alıkoyup cinsi ilişkide bulunmaktan sanık Yıldırım ERDOĞAN’ın yapılan yargılanması sonunda; beraetine dair ( BANAZ ) Asliye Ceza Mahkemesinden verilen 28.5.2003 gün ve 2002/240 Esas, 2003/154 Karar sayılı hükmün süresi içinde Yargıtay’ca incelenmesi müdahil tarafından istenilmiş olduğundan dava evrakı C.Başsavcılığından tebliğname ile daireye gönderilmekle incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR : Sanığın reşit olmayan mağdureyi rızası ile kaçırıp alıkoymak suretiyle 765 Sayılı TCK.nun 430/2. maddesine uyan suçu işlediği sabit ise de; sonradan yürürlüğe giren 5237 Sayılı TCK.nın 26/2. maddesinin “kişinin üzerine mutlak surette tasarruf edebileceği bir hakkına ilişin olmak üzere, açıkladığı rızası çerçevesinde işlenen fiilden dolayı kimseye ceza verilmez” hükmü karşısında 16 yaşındaki mağdureyi rızası ile alıkoyan sanığın aynı yasanın 109. maddesi anlamında hukuka aykırı bir davranışından söz edilemeyeceğinden rızanın fiili hukuka uygun hale getirdiğinden, alıkoyma suçundan verilen ve sonucu itibariyle doğru olan beraet kararının ( ONANMASINA ),
Sanık hakkında reşit olmayanla cinsi münasebette bulunma suçundan kurulan hükmün incelenmesinde ise;
Mağdurenin aşamalarda anlatımı, tanık beyanları, doktor raporu ve tüm dosya içeriğine göre, sanığın suçu sübut bulduğu halde yazılı gerekçe ile beraetine karar verilmesi,
SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş, müdahilin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek CMUK.nun 321.maddesi uyarınca ( BOZULMASINA ), 22.11.2005 tarihinde oybilirliği ile karar verildi.