Ana Para Hakkında Yargıtay Kararları
T.C.
YARGITAY
12. HUKUK DAİRESİ
E. 2004/170
K. 2004/5383
T. 9.3.2004
• ANA PARA ( Alacağın Fer’ilerinin Öncelikli Olarak Tediye Edilmesinden Sonra Borçlunun Yaptığı Kısmi Ödemelerin Anaparadan Mahsup Edilebilmesinin Mümkün Olması )
• MAHSUP ( Alacağın Fer’ilerinin Öncelikli Olarak Tediye Edilmesinden Sonra Borçlunun Yaptığı Kısmi Ödemelerin Anaparadan Mahsup Edilebilmesinin Mümkün Olması )
• ŞİKAYET ( Alacağın Fer’ilerinin Öncelikli Olarak Tediye Edilmesinden Sonra Borçlunun Yaptığı Kısmi Ödemelerin Anaparadan Mahsup Edilebilmesi Kuralının Re’sem Dikkate Alınmasının Gerekmesi )
818/m.84/1
ÖZET : Borçlu faiz ve masrafları ödemedikçe kısmi ödemeler ana paraya mahsup edilemez. Bu hususun takip talebinde ayrıca belirtilmesi gerekmeyip resen gözetilmesi gerekir. Mahkemece şikayetin kabulüne karar verilmesi gerekir.
DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :
KARAR : B.K.nun 84/1.maddesine göre; “borçlu, faiz ve masrafları tediyede gecikmiş değilse, kısmen icra eylediği ödemeyi resülmale mahsup edebilir.” Bu durumda borçlu, faiz ve masrafları ödemedikçe kısmi ödemeler ana paraya mahsup edilemez. Anılan maddenin dikkate alınması takip talebinde ayrıca istenilmesi gerekli olmayıp, istek olmasa da memurlukça re’sen uygulanmalıdır. ( Hukuk Genel Kurulu’nun 09.10.2002 tarih ve 2002/12-709 esas – 2002/781 karar sayılı kararı ) Mahkemece şikayetin kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile reddi isabetsizdir.
SONUÇ : Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK.366. ve HUMK.428. maddeleri uyarınca ( BOZULMASINA ), 09.03.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
19. HUKUK DAİRESİ
E. 2005/4554
K. 2005/9993
T. 13.10.2005
• SIRA CETVELİNE İTİRAZ ( Halen Mevcut Olan veya Henüz Doğmamış Olmakla Birlikte Doğması Kesin veya Olası Bulunan Alacak İpotekle Teminat Altına Alınabileceği )
• İPOTEKLE TEMİNAT ALINAN ALACAK ( Halen Mevcut Olan veya Henüz Doğmamış Olmakla Birlikte Doğması Kesin veya Olası Bulunan Alacaklar Hakkında )
• ANA PARA / KESİN BORÇ İPOTEĞİ ( İpotek Akit Tablosunda İpoteğin Borçlu Bulunulan … TL.sının Teminatı Olmak Üzere Tesis Edildiği Açıkça Yazılması Nedeniyle )
2004/m.235
743/m.766
ÖZET : Halen mevcut olan veya henüz doğmamış olmakla birlikte doğması kesin veya olası bulunan alacak ipotekle teminat altına alınabilir. Davalı yanın dayanağı olan 18.01.2000 gün ve 135 yevmiye sayılı ipotek akit tablosunda ipoteğin borçlu bulunulan 40.000.000.000.-TL.sının teminatı olmak üzere tesis edildiği açıkça yazılmıştır. Bu durumda ipoteğin ana para ( kesin borç ) ipoteği olduğu kabul edilerek bir karar verilmek gerekir.
DAVA : Taraflar arasındaki sıra cetveline itiraz davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı Koçbank vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili dava dışı borçlu Engin Urgancı’ya ait taşınmazın satışından sonra düzenlenen sıra cetvelinde davalılardan Koç Bank AŞ. lehine tesis olunan ipoteğin üst sınır ipoteği olmasına rağmen, ana para ipoteği olarak nitelendirildiğini ileri sürerek sıra cetvelinin iptaline karar verilmesini, ayrıca ipotek tarihine göre müvekkili bankanın ikinci sıraya alınmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Koç Bank AŞ vekili ipoteğin tesisi anında borcun belli olduğunu ve ipoteğin teminat teşkil ettiği Konut Destek Kredisinde belirtilen şartlarla taksitlerle ödeneceği hususunun akit tablosunda gösterildiğini, bu itibarla ipoteğin ana para ipoteği olduğunu bildirerek davanın reddi gerektiğini savunmuş; diğer davalı Yapı ve Kredi Bankası AŞ. yargılamaya katılmamıştır.
İcra Mahkemesi”nce yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve ipotek akit tablosu ile hesap kat ihtarnamesinde ipoteğin teminat ipoteği olduğunun anlaşıldığı, borçluya 151 örnek ödeme emri tebliğ edildiği ve burada üst sınır ipoteğinin söz konusu olduğu ve takip talebinde sadece 40.000.000.000.-TL.lık limit içinde kalan kısmın talep edilebileceği gerekçesiyle itirazın kabulüne, davacının ikinci sırada yer almasına ve sıra cetvelinin bu şekilde düzeltilmesine karar verilmiş; hüküm davalı Koç Bank AŞ vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davalı Koç Bank AŞ. lehine tesis edilen ipoteğin tescili tarihinde yürürlükte bulunan 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi’nin 766 ncı maddesine göre, halen mevcut olan veya henüz doğmamış olmakla birlikte doğması kesin veya olası bulunan alacak ipotekle teminat altına alınabilir. Davalı yanın dayanağı olan 18.01.2000 gün ve 135 yevmiye sayılı ipotek akit tablosunda ipoteğin borçlu bulunulan 40.000.000.000.-TL.sının teminatı olmak üzere tesis edildiği açıkça yazılmıştır. Bu durumda ipoteğin ana para ( kesin borç ) ipoteği olduğu kabul edilerek bir karar verilmek gerekirken, mahkemece üst sınır ipoteği olarak nitelendirilerek yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı Koçbank AŞ. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 13.10.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
19. HUKUK DAİRESİ
E. 2007/9274
K. 2008/2967
T. 20.3.2008
• İTİRAZIN İPTALİ ( Üst Sınır İpoteğinde Ana Para Borcu ve Faizlerin Toplamı Üst Sınırını Geçemeyeceği )
• ÜST SINIR İPOTEĞİ ( Ana Para Borcu ve Faizlerin Toplamı Üst Sınırını Geçemeyeceği )
• ANA PARA BORCU VE FAİZLER ( Üst Sınır İpoteğinde Ana Para Borcu ve Faizlerin Toplamı Üst Sınırını Geçemeyeceği )
2004/m.67
ÖZET : Dava, ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla yapılan takibe vaki itirazın iptali talebine ilişkindir. Dosya kapsamından davacı banka lehine verilen ipoteğin üst sınır ( limit ) ipoteği olduğu anlaşılmaktadır. Bu nevi ipoteklerde ana para borcu ve faizlerin toplamı, üst sınırı geçemez. Mahkemece üst sınırı geçecek şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.
DAVA : Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün davalılardan S. vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmiş ise de 17.03.2008 tarihli telgrafı ile temyiz isteminden feragat edilmesinin belirtilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vek. Av. N.B gelmiş, diğer taraftan kimse gelmemiş onun yokluğunda olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, A. Ltd. Şti.’nin müvekkili bankadan kredi kullandığını, kredi borcunun ödenmemesi üzerine 04.12.2006 tarihinde hesabın kat edildiğini ve davalı S. tarafından verilen ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takibe geçildiğini, dava1ılardan takip konusu borca itiraz ettiğini, itirazın haksız olduğunu ileri sürerek davalıların itirazının iptaline, takibin devamına, %40’tan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı S. cevabında, A. Ltd. Şti.’nin davacı bankadan kullandığı kredilerin teminatı olarak bir taşınmazı banka lehine ipotek ettiğini, ipoteğin sadece 85.000.000.000 TL’lik teminat mektubu kredisinin teminatı olduğunu, kısmi itirazının haklı bulunduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma ve toplanan delillere göre davalı S.’nin davacı bankaya 170.000 YTL’lik ipotek verdiği, davalının itirazında kısmen haksız olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı S. tarafından temyiz edilmiştir.
Davalı vekili, temyiz isteminden feragati içeren telgraf göndermişse de belgenin imzalı aslı mevcut olmadığından temyiz itirazlarının incelenmesine geçilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2- Davacı banka lehine verilen ipotek üst sınır ( limit ) ipoteği olup, ana para borcu ve faizlerinin toplamı, üst sınırı geçemez. Mahkemece üst sınırının geçilmesine olanak verecek şekilde hükmün kurulması isabetsiz ise de bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün HUMK’nun 438/7. maddesince düzeltilerek onanması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda ( 1 ) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalının diğer temyiz itirazlarının reddine, ( 2 ) nolu bentte açıklanan nedenlerle ( 2 ) nolu bendinin sonuna “ipotek limiti aşılamayacak şekilde takibin devamına” sözcüklerinin eklenerek hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, fazla yatırılan peşin harcın istek halinde iadesine, 20.03.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
12. HUKUK DAİRESİ
E. 2005/15879
K. 2005/19438
T. 10.10.2005
• KESİN BORÇ / KARZ İPOTEĞİ ( Alacaklının İpoteğin Fekki İçin Ana Paranın Dışında Takip Masraflarını Ve Geçen Günlerin Faizlerini De İsteyebileceği )
• İPOTEK AKİT TABLOSUNDA YER ALAN SÜRE ( Bir Yıllık Süre Faiz Ödenmeden Geçecek Zamanı İfade Etmekte Olup Bu Dönemden Sonra Talep Tarihine Kadar Ana Para Ve Eklentilerinin Ödenmesi Halinde İpoteğin Kaldırılmasına Karar Verilebileceği )
• ANA PARA VE FAİZ ( Akit Tablosunda Yer Alan Bir Yıllık Süre Faiz Ödenmeden Geçecek Zamanı İfade Etmekte Olup Bu Dönemden Sonra Talep Tarihine Kadar Ana Para Ve Eklentilerinin Ödenmesi Halinde İpoteğin Kaldırılmasına Karar Verilebileceği )
• KARZ İPOTEĞİ ( Alacaklının İpoteğin Fekki İçin Ana Paranın Dışında Takip Masraflarını Ve Geçen Günlerin Faizlerini De İsteyebileceği )
4721/m.875,883
2004/m.153
ÖZET : Kesin borç ( karz ) ipoteğinde alacaklı, ipoteğin fekki için ana paranın dışında takip masraflarını ve geçen günlerin faizlerini de isteyebilir. Bundan sonra M.K.nun 883 ve İİK.nun 153.maddeleri gereğince borçlu ipoteğin silinmesi için icra dairesine doğrudan başvurabilecektir. Somut olayda, akit tablosunda yer alan bir yıllık süre, faiz ödenmeden geçecek zamanı ifade etmekte olup, bu dönemin geçmesinden sonra talep tarihine kadar ana para ve eklentilerinin ödenmesi halinde ipoteğin kaldırılmasına karar verilebilir.
DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : İncelenen 26.01.1983 tarih ve 589 yevmiye nolu ipotek akit tablosu içeriğine göre; ipoteğin, 450.000. TL. için ( Faizsiz ve bir sene müddetle ) tesis edildiği anlaşılmaktadır. Açıklanan bu niteliğe göre ipotek, kesin borç ( karz ) ipoteğidir. M.K.nun 875.maddesi gereğince alacaklı, ipoteğin fekki için ana paranın dışında takip masraflarını ve geçen günlerin faizlerini de isteyebilir. Bundan sonra M.K.nun 883 ve İİK.nun 153.maddeleri gereğince borçlu ipoteğin silinmesi için icra dairesine doğrudan başvurabilecektir.
Somut olayda, akit tablosunda yer alan bir yıllık süre, faiz ödenmeden geçecek zamanı ifade etmekte olup, bu dönemin geçmesinden sonra talep tarihine kadar ana para ve eklentilerinin ödenmesi halinde ipoteğin kaldırılmasına karar verilebilir. Aksine düşüncelerle yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ : Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK.366. ve HUMK.428. maddeleri uyarınca ( BOZULMASINA ), 10.10.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
14. HUKUK DAİRESİ
E. 2009/7860
K. 2009/8858
T. 13.7.2009
• İPOTEK ŞERHİNİN KALDIRILMASI İSTEMİ ( Dava Tarihine Kadar İşleyecek Faiz Konusunda Bilirkişi İncelemesi Yaptırılacağı/Faiz Tutarının Davacılara Depo Ettirileceği – Yalnızca Ana Paranın Depo Ettirilmesinin İsabetsiz Olduğu )
• FAİZ TUTARININ DEPO ETTİRİLMEMESİ ( İpotek Şerhinin Kaldırılması Talebi – Faiz Tutarının Davacılara Depo Ettirileceği )
• ANA PARANIN DEPO ETTİRİLMESİ ( İpotek Şerhinin Kaldırılması Talebi – Faiz Tutarının da Davacılara Depo Ettirileceği/Yalnızca Ana Paranın Depo Ettirilmesinin İsabetsiz Olduğu )
1086/m.389
4721/m.856, 875
ÖZET : Dava, ipotek şerhinin kaldırılması istemine ilişkindir. Dava tarihine kadar işleyecek faiz konusunda bilirkişi incelemesi yaptırılmalı, ana para alacağı dışında bulunacak bu faiz tutarı da davacılara depo ettirilmeli, buna göre bir hükme varılmalıdır. Sadece, ana paranın depo ettirilmesi isabetsizdir.
DAVA : Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 22.06.2007 gününde verilen dilekçe ile ipoteğin fekki istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 31.03.2009 günlü hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR : Dava, ipotek şerhinin kaldırılması istemine ilişkindir.
Davalı, ipotek bedelinin faiz ve munzam zarar ile birlikte depo edilmesi gerektiğini belirtmiştir.
Mahkemece, ana paranın depo edilmesi koşuluyla ipoteğin terkinine karar verilmiştir.
Hükmü, davalı temyiz etmiştir.
İpotek kişisel bir alacağın teminat altına alınması amacını güden ve bir taşınmaz değerinden alacaklının alacağını elde etmesini sağlayan sınırlı bir ayni haktır. İpotek tesisi için rehin edilecek taşınmaz maliki ile alacaklı arasında bir anlaşmanın ( rehin sözleşmesi ) bulunması ve rehin sözleşmesinin Türk Medeni Kanununun 856. maddesi gereğince tapu siciline tescil edilmesi gerekir. Alacak sona erdiği halde alacaklı terkin taahhüdüne rağmen terkin talebinde bulunmazsa taşınmaz maliki rehnin fekkini ( kaldırılmasını ) dava yolu ile isteyebilir. Türk Medeni Kanununun 875.maddesi hükmüne göre de ipotek, ipoteğin kapsamını ana para, takip giderleri ve gecikme faizi ve iflasın açıldığı veya rehnin paraya çevrilmesinin istendiği tarihe kadar muaccel olmuş 3 yıllık faizi ile son vadiden başlayarak işleyen faiz girer.
Somut olaya gelince;
İpoteğin çerçevesini belirleyen 13.05.1980 tarihli akit tablosunda “… Oktay Dürükoğlu’dan borç almış olduğu birmilyondörtyüzbin lirasına karşılık bila faiz birinci derecede, 1 yıl vadeli olmak üzere …” ipotek tesis edildiği yazılıdır. Görülüyor ki, resmi akit tablosunun bu hükmü uyarınca ipotek faizsiz ve 1 yıl süre için kurulmuştur. Başka bir anlatımla, 13.05.1981 tarihinden sonrası için anaparaya yukarıda sözü edilen 875.madde hükmü gereğince gecikme faizi yürütülmesi gerekir.
Mahkemece, 13.05.1981 tarihinden dava tarihine kadar işleyecek faiz konusunda bilirkişi incelemesi yaptırılmalı, ana para alacağı dışında bulunacak bu faiz tutarı da davacılara depo ettirilmeli, buna göre bir hükme varılmalıdır. Sadece, ana paranın depo ettirilmesi suretiyle isteğin yazılı olduğu şekilde kabulü doğru olmadığından karar bozulmalıdır.
Kabule göre de; HUMK. nun 389.maddesince gereğince kararların yazımında infazında hiçbir tereddüde yer bırakılmamalıdır. Aksi halde taraflar, yeni bazı uyuşmazlıklar içine düşer. Mahkemece kurulan hüküm fıkrasından sadece “davanın kabulüne” ibaresine yer verilmesi açıklanan yasa kuralına aykırıdır.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 13.07.2009 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
T.C.
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ
E. 2008/8358
K. 2009/12852
T. 14.12.2009
• KREDİ BORCUNUN TAHSİLİ ( Görevli Mahkeme Belirlenirken Ana Paraya Dönüşmüş Faiz Alacağı da Dikkate Alınması Gerektiği )
• GÖREVLİ MAHKEMENİN BELİRLENMESİ ( Ana Paraya Dönüşmüş Faiz Alacağı da Dikkate Alınması Gerektiği – Kredi Borcunun Tahsili )
• ANA PARAYA DÖNÜŞMÜŞ FAİZ ALACAĞI ( Görevli Mahkeme Belirlenirken Bu Alacağın da Dikkate Alınması Gerektiği – Kredi Borcunun Tahsili )
1086/m. 1, 7
6762/m.8/3
ÖZET : Dava, kredi borcunun tahsiline ilişkin olup mahkemece görevsizlik kararı verilmiştir. Dosya kapsamından, davaya konu faiz alacağı kısmının temerrüt faizi olmayıp, yasa ve sözleşme hükümlerine göre öngörülen dönemlerin sonunda ana paraya dönüşmüş alacak olduğu anlaşılmaktadır. O halde görevli mahkeme belirlenirken ana paraya dönüşmüş faiz alacağı da göz önünde bulundurulmalıdır.
DAVA : Taraflar arasında görülen davada Akhisar 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 12.09.2006 tarih ve 2005/532 – 2006/449 sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi G.G. tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, müvekkili banka tarafından kullandırılan kredinin davalılar tarafından ödenmediğini ileri sürerek, 10.050,00.-TL alacağın faizi ile birlikte davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, davanın haksız ve yasal dayanaktan yoksun olduğunu savunarak, reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre, davacı tarafça dayanılan müşterek ve müteselsil borç senedi ile diğer banka belgelerinde belirtilen asıl alacak miktarının 1.940,00.-TL olduğu, ancak dava dilekçesinde dava tarihine kadar işlemiş olan faiz ve giderlerin asıl alacağa eklenmek sureti ile dava değerinin 10.050,00.-TL olarak gösterildiği, dava tarihindeki asıl alacak miktarı dikkate alındığında davaya bakmanın Sulh Hukuk Mahkemesi’nin görevine girdiği gerekçesiyle dava dilekçesinin görev yönünden reddine, dosyanın istem halinde görevli Akhisar Sulh Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, kredi borcunun tahsili istemine ilişkin olup, mahkemece görevsizlik kararı verilmiştir.
Ancak, TTK.’nun 8/3. ve taraflar arasında imzalanan müşterek ve müteselsil borç senedinin 1. ve 2. maddelerine göre davaya konu kredi borcu, yazıldığı tarihten itibaren yıl sonuna ve ayrıca yıl başından vade tarihine kadar geçen yıllar için belirtilen faiz oranlarından hesap ve kapitalize edilerek, faizi ile birlikte kooperatife veya senedin temliki halinde temlik alan Ziraat Bankası’na ödenecektir.
Bu açıklamalara göre, mahkemece davaya konu alacağın faiz alacağı olduğu varsayılan kısmının dahi, HUMK.’nun 1/1. maddesinde belirtilen ve görevde dikkate alınamayacak olan temerrüt faizi olmayıp, yasa ve sözleşme hükümlerine göre öngörülen dönemlerin sonunda ana paraya dönüşmüş bir alacak olduğunun kabulü gerekir.
O halde mahkemece, davaya konu 10.050.-TL alacağın tamamının asıl alacak olduğunun ve buna göre davaya bakmanın kendi görevine girdiğinin kabulüyle işin esasının incelenmesine girişilmesi gerekirken, somut olaya uymayan yazılı gerekçelerle davanın görev yönünden reddine karar verilmesi doğru olmamış, bu nedenle hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle, hükmün davacı yararına BOZULMASINA, 14.12.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.