Apartman Yönetimi Hakkında Yargıtay Kararları
T.C.
YARGITAY
1. HUKUK DAİRESİ
E. 2007/7262
K. 2007/8816
T. 24.9.2007
• ELATMANIN ÖNLENMESİ ( Apartman Yönetiminin Tüzel Kişiliği Bulunmadığından Davada Davalı Sıfatı İle Husumet Yöneltilemeyeceği – Diğer Paydaşlara Yöneltilmesi Gerektiği )
• APARTMAN YÖNETİMİ ( Elatmanın Önlenmesi/Tüzel Kişiliği Bulunmadığından Davada Davalı Sıfatı İle Husumet Yöneltilemeyeceği – Diğer Paydaşlara Yöneltilmesi Gerektiği )
• HUSUMET ( Elatmanın Önlenmesi – Apartman Yönetiminin Tüzel Kişiliği Bulunmadığından Davada Davalı Sıfatı İle Husumet Yöneltilemeyeceği )
4721/m.683
ÖZET : Dava, el atmanın önlenmesi, ecrimisil ve eski hale getirme isteklerine ilişkindir. Apartman yönetiminin tüzel kişiliği bulunmadığından davada, davalı sıfatı ile husumet yöneltilemeyeceği, davanın, taşınmazın diğer paydaşlarına yöneltilmesi gerekeceği kuşkusuzdur. Hal böyle olunca, davanın husumet yönünden reddine karar verilmesi gerekir.
DAVA : Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, arsa vasfı ile tapuda kayıtlı ancak üzerinde bina bulunan 42 parsel sayılı taşınmazda dükkan ve depoya karşılık gelen 1/18 payın maliki olduğunu, apartman yönetiminin geçerliliği olmayan kararıyla, deponun kiliti kırılarak apartman yönetimince kullanılmaya başlandığını, ayrıca dükkanın önünün kapatacak biçimde bahçe duvarı yapıldığını ileri sürerek el atmanın önlenmesi, eski hale getirme ve ecrimisil isteğinde bulunmuştur.
Davalı, davacının satın aldığı dükkanın boş olduğunu bildirip, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi Ülkü Akdoğan’ın raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü:
KARAR : Dava, elatmanın önlenmesi, ecrimisil ve eski hale getirme isteklerine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmişir.
Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; çekişme konusu 42 parsel sayılı taşınmazda davacının paydaş olduğu, tapuda arsa-tarla vasfı ile kayıtlı olan taşınmaz üzerindeki binada kat mülkiyeti ya da kat irtifakının kurulmadığı bu yerde dava dışı paydaşlarda mevcut olup, davalı şahsın kayda dayalı bir hakkının bulunmadığı görülmektedir.
Davacı, geçerli olmayan apartman yönetim kurulu kararına dayanılarak kendisine özgülenen depoya el konulduğunu, yine yönetim kurulu kararı ile bahçe duvarı örülerek depo ve dükkanının görüşünün engellendiğini ileri sürerek eldeki davayı açmıştır.
İddianın ileri sürülüş biçiminden davalı şahsın yönetici sıfatıyla, haksız eylemde bulunduğundan davada taraf gösterildiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, apartman yönetiminin tüzel kişiliği bulunmadığından davada, davalı sıfatı ile husumet yöneltilemeyeceği, davanın, taşınmazın diğer paydaşlarına yöneltilmesi gerekeceği kuşkusuzdur.
Hal böyle olunca, davanın husumet yönünden reddine karar verilmesi gerekirken, anılan hususun gözardı edilerek işin esası hakkında hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Davacının temyiz itirazları yerindedir.
SONUÇ : Kabulü ile hükmün açıklanan nedenden ötürü HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 24.09.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
12. HUKUK DAİRESİ
E. 2002/12516
K. 2002/13456
T. 24.6.2002
• İŞLETME PROJESİNİN BORÇLUYA TEBLİĞ EDİLİP KESİNLEŞMESİ ( Apartman Yönetim Kurulu Kararı – Tek Yada Ayrı Parsel Üzerinde Bulunan Taşınmaz )
• APARTMAN YÖNETİM KURULU KARARI ( İşletme Projesinin Borçluya Tebliğ Edilip Kesinleşmesi – Tek Yada Ayrı Parsel Üzerinde Bulunan Taşınmaz )
• TEK YADA AYRI PARSEL ÜZERİNDE BULUNAN TAŞINMAZ ( Apartman Yönetim Kurulu Kararı – İşletme Projesinin Borçluya Tebliğ Edilip Kesinleşmesi )
2004/m.58, 68/1
634/m.1, 37
ÖZET : Takip talebine ekli, işletme projesi niteliğinde olan apartman yönetim kurulu kararlarının, hakkında takip yapılan borçluya tebliğ edilip edilmediği, tebliğ edilmişse itirazsız kesinleşip kesinleşmediğinin araştırılması gerektiği gibi, Baştürk Apartmanın ( A ) ve ( B ) Bloklarının aynı parselde mi yoksa ayrı ayrı parsellerde mi bulunduğu hususu tespit edilerek itirazın kaldırılmasına karar verilmesi gerekir.
DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı merci kararının onanmasını mutazammın 27.12.2001 tarih, 21079-22088 sayılı daire ilamının müddeti içinde tashihen tetkiki Borçlu vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :
KARAR : Takip dayanağında, Alacaklı; Baştürk Apartman, Yönetim Kurulu Kararına dayanak aidat borcu için borçlu hakkında takip başlatmıştır. Takip talebine ekli kararların Yönetim Kurulu Kararları olduğu anlaşılmaktadır. İşletme projesi niteliğinde olan bu kararların, hakkında takip yapılan borçluya tebliğ edilip edilmediği, tebliğ edilmişse itirazsız kesinleşip kesinleşmediği araştırılması gerektiği gibi, Baştürk Apartmanın ( A ) ve ( B ) Bloklarının aynı parselde mi yoksa ayrı ayrı parsellerde mi bulunduğu hususu tespit edilmeden eksik incelemeye dayalı olarak itirazın kaldırılmasına karar verilmesi isabetsiz olduğundan mercii kararının bu nedenlerle bozulması gerekirken onandığı anlaşılmakla karar düzeltme isteminin kabulü gerekmiştir.
SONUÇ : Borçlu vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 27.12.2001 tarih ve 2001/21079 Esas- 22008 karar nolu onama kararının kaldırılarak, Çatalca 2. İcra Tetkik Mercii Hakimliğinin 25.5.2001 tarih ve 2001/11-15 sayılı kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK.366. ve HUMK.428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 24.6.2002 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
18. HUKUK DAİRESİ
E. 2002/3527
K. 2002/4604
T. 24.4.2002
• SU SIZINTISI NEDENİYLE BAĞIMSIZ BÖLÜMDE OLUŞAN HASARIN TAZMİNİ TALEBİ ( Pasif Husumet )
• APARTMAN YÖNETİM KURULU BAŞKANLIĞININ TAZMİNAT DAVASINDA DAVALI GÖSTERİLEMEMESİ ( Su Sızıntısı Nedeniyle Uğranılan Zarar )
• YÖNETİM KURULUNUN KAT MALİKLERİNİ TEMSİL YETKİSİNİN BULUNMAMASI ( Su Sızıntısı Nedeniyle Kat Malikinin Açtığı Tazminat Davasında )
• KAT MALİKİNİN SU SIZINTISI NEDENİYLE TAZMİNAT TALEBİ ( Apartman Yönetimine ve Yönetim Kuruluna Karşı Dava Açılamaması )
• TAZMİNAT DAVASINDA PASİF HUSUMET ( Bağımsız Bölümdeki Su Sızıntısı Nedeniyle Uğranılan Zarar İçin )
634/m.18, 19, 38
ÖZET : Kat Mülkiyeti Kanunu hükümlerine göre, apartman yönetiminin tüzel kişiliği olmadığı gibi, yönetim kurulunun da tazminat davasında kat maliklerini temsil yetkisi bulunmamaktadır. Davacı ancak, bağımsız bölümünde hasara neden olan su sızıntısının kaynaklandığı bağımsız bölüm malikini ya da sızıntı ortak tesislerden geliyorsa tüm kat maliklerini ( ve/veya onların bağımsız bölümlerinden sürekli bir biçimde yararlanan kişileri ) dava ederek, zararının tazminini isteyebilir.
DAVA : Dava dilekçesinde 1.230.000.000 TL. zararın faiz ve masraflarla birlikte davalılardan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulü cihetine gidilmiş, hüküm davalı K… Apt.Yön.Kr.Bşk.Rıfat Y. vekili Av.Önder Karatay tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili dava dilekçesinde, anayapının üst katlarından gelen su sızıntısı nedeniyle müvekkilinin bağımsız bölümünde oluşan 1.230.000.000 TL. tutarındaki hasar bedelinin tahsilini istemiş, davalı olarak Mustafa D. ile Apartman Yönetim Kurulu Başkanlığı adına Rıfat Y’ı göstermiştir.
Mahkemece, davacının bağımsız bölümünde oluştuğu ileri sürülen hasar ile buna neden olan su sızıntısının nereden ( bir bağımsız bölümün iç su tesisatından mı, yoksa -tespit bilirkişisi raporunda belirtildiği üzere- ortak su tesisatından mı ) kaynaklandığı konusunda herhangi bir araştırma ve özellikle taşınmazın yerinde bilirkişi incelemesi yapılmadan, ayrıca davalı gösterilen kişilerin sıfatları ve anataşınmazla bağlantıları ( anayapıda Kat Maliki olup olmadıkları ya da bağımsız bölümlerden birinde kira sözleşmesine, oturma hakkına veya başka bir nedene dayanarak sürekli bir biçimde yararlanıp yararlanmadıkları ) saptanıp, dava konusu hasarın oluşumunda ne gibi katkı ve kusurlarının bulunduğu belirlenmeden, salt dava öncesinde yapılan tespitteki bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kabulü ile istenen hasar tutarının davalılardan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
Dava dilekçesinde davalı Mustafa D’nun anayapının 10 Nolu bağımsız bölümünde oturduğu bildirilmiş ise de, dosyaya getirtilen tapu kaydına göre anataşınmazda kat maliki olmadığı gibi, anılan bağımsız bölümde sürekli oturup oturmadığı, ayrıca davaya konu hasarın oluşumundaki katkısı ya da ilişkisinin ne olduğu saptanmadan aleyhinde hüküm kurulmuş ise de, adı geçen davalının temyizi bulunmadığından bu hususlar inceleme dışı bırakılmış ve dolayısıyla bozma konusu edilmemiştir.
Ancak;
Davacı, üst katlardan akan su sızıntısı nedeniyle bağımsız bölümünde oluşan hasarın giderimini, apartman yönetim kurulu başkanlığını da dava ederek istemektedir. Kat Mülkiyeti Yasası hükümlerine göre apartman yönetiminin tüzel kişiliği olmadığı gibi, Yönetim Kurulunun -böyle bir davada- kat maliklerini temsil yetkisi de bulunmamaktadır. Davacı ancak bağımsız bölümünde hasara neden olan su sızıntısının kaynaklandığı bağımsız bölüm malikini ya da sızıntı ortak tesislerden geliyorsa tüm kat maliklerini ( ve/veya onların bağımsız bölümlerinden sürekli bir biçimde yararlanan kişileri ) dava ederek, zararının giderimini isteyebilir. Davalı gösterilen apartman yönetim kurulu başkanı Rifat Y, tapu kaydı içeriğine göre anataşımazda kat maliki olmadığı gibi, bağımsız bölümlerin birinde sürekli oturup yararlanan bir kişi konumunda olduğuna ilişkin dosya içinde herhangi bir belge ve bilgi de bulunmamaktadır.
Mahkemece, yukarıda açıklanan hususlar gözetildiğinde davalı Apartman Yönetim Kurulu Başkanı Rifat Y. dava konusu hasarın gideriminden sorumlu tutulamayacağından hakkındaki davanın reddi gerekirken kabulüne karar verilmesi, doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK’nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 24.4.2002 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
1. HUKUK DAİRESİ
E. 2009/13299
K. 2010/882
T. 1.2.2010
• ELATMANIN ÖNLENMESİ ( Eylemi Gerçekleştirdiği İddia Edilen Gerçek ve Tüzel Kişilere Karşı Açılabileceği – Apartman Yönetiminin Tüzel Kişiliği Bulunmadığı Elatmanın Önlenmesi Davasının Apartman Yönetimine Yöneltilemeyeceği )
• APARTMAN YÖNETİMİ ( Tüzel Kişiliği Bulunmadığı – Elatmanın Önlenmesi Davasının Apartman Yönetimine Yöneltilemeyeceği )
4721/m. 683
ÖZET : Dava, çaplı taşınmazdaki bağımsız bölümlere elatmanın önlenmesi, eski hale getirme ve tazminat isteklerine ilişkindir. Haksız eylem nitelikli elatmanın önlenmesine yönelik davaların eylemi gerçekleştirdiği iddia edilen gerçek ve tüzel kişilere karşı açılabileceği gözetildiğinde apartman yönetiminin tüzel kişiliği olmadığından, onun yönünden davanın reddedilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur.
DAVA : Taraflar arasında görülen davada:
Davacı, kayden malik olduğu 3 parsel sayılı taşınmazdaki 27 ve 28 numaralı depo nitelikli bağımsız bölümlerden. 28 numaralı depoyu apartman yönetiminin kapıcı dairesine dahil ettiğini, 27 numaralı bağımsız bölümle birlikte apartman kapıcısı ve kat malikleri tarafından tasarruf edildiğini, kapılarının kırıldığını ileri sürerek, elatmanın önlenmesi, eski hale getirme ve tazminat isteklerinde bulunmuştur.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Çekişmeli taşınmazda kat irtifakı kurulduğu ve tüm kat maliklerinin davada yer almadıkları gerekçesiyle, davanın reddine ilişkin olarak verilen karar. Dairece:” Sulh Hukuk Mahkemesi’nin görevsizlik kararının davalı Halit’e tebliğ edilerek, kesinleşmesinin beklenmesi ve oluşacak duruma göre bir karar verilmesi gerektiği” gerekçesiyle bozulmuş, bozma ilamına uyularak davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla: Tetkik Hakimi Ülkü Ükdoğan’ın raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü:
KARAR : Dava, çaplı taşınmazdaki bağımsız bölümlere elatmanın önlenmesi, eski hale getirme ve tazminat isteklerine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden, toplanan delillerden, çekişme konusu 3 parsel sayılı taşınmazdaki 10/962’şer arsa paylı depo nitelikli 27 ve 28 numaralı bağımsız bölümlerin davacı adına kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır.
Davacı, malik olduğu davaya konu taşınmazları, rızası olmaksızın apartman görevlisi ve kat maliklerinin tasarruf ettiğini ileri sürerek, Y… Apartman Yöneticiliği adına Ö. Ç. ve apartman görevlisi H. aleyhine eldeki davayı açtığı görülmektedir.
Mahkemece, çekişmeli taşınmazda kat irtifakı kurulduğu ve tüm kat maliklerinin davada yer almadıkları gerekçesiyle, davanın reddine ilişkin olarak verilen karar Dairece;”Sulh Hukuk Mahkemesi’nin görevsizlik kararının davalı H.’e tebliğ edilmediğinden usuli eksikliğin yerine getirilerek oluşacak duruma göre bir karar verilmesi…” gereğine işaret alınarak bozulmuş, hükmüne uyularak bozma gereği yerine getirildikten sonra bu kez, tüm kat maliklerine karşı usulüne uygun dava açılmadığı ve taraf teşkilinin sağlanmadığından söz edilerek davanın reddine karar verilmiştir.
İddianın ileri sürülüş biçiminden, davacının Türk Medeni Kanunu’nun 683. maddesinden kaynaklanan mülkiyet hakkına dayalı olarak dava açtığı tartışmasızdır.
Öte yandan, haksız eylem nitelikli elatmanın önlenmesine yönelik davaların eylemi gerçekleştirdiği iddia edilen gerçek ve tüzel kişilere karşı açılabileceği gözetildiğinde apartman yönetiminin tüzel kişiliği olmadığından, onun yönünden davanın reddedilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur.
Bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde değildir, reddine, öteki temyiz itirazlarına gelince, davalı H.’in çekişmeli bağımsız bölümleri kullanıp kullanmadığı yönünde hükme yeterli bir araştırma yapıldığını söyleyebilme olanağı yoktur.
Hal böyle olunca, hakkında usulüne uygun dava açılan davalı H. yönünden, davacının bağımsız bölümlerine haksız eylem nitelikli bir elatması olup, olmadığının saptanması bu yönde yanların bildirecekleri tüm delillerin toplanması, sonucuna göre bir karar verilmesi, projeye aykırılık iddiası yönünden ve başkaca haksız eylemde bulunanların da belirlenmesi halinde her zaman davacının ayrı bir dava açabileceği gözetilerek hüküm kurulması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.
SONUÇ : Davacının, bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükümün açıklanan nedenlerden ötürü H.U.M.K.’nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 1.2.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
1. HUKUK DAİRESİ
E. 2010/5695
K. 2010/7572
T. 28.6.2010
• SIFAT ( El Atmanın Önlenmesi ve Tazminat Talebi/Apartman Yönetiminin Tüzel Kişiliği Bulunmadığı Davalı Gösterilenin İlgili Apartmanın Kat Maliklerinden Olmadığı ve Dahili Dava Yolu İle Apartmanın Kat Maliklerinin Davaya Dahil Edilmesi İle Taraf Sıfatı Verilemeyeceği – Pasif Husumet Yokluğu )
• PASİF HUSUMET YOKLUĞU ( Apartman Yönetiminin Tüzel Kişiliği Bulunmadığı Davalı Gösterilenin İlgili Apartmanın Kat Maliklerinden Olmadığı ve Dahili Dava Yolu İle Apartmanın Kat Maliklerinin Davaya Dahil Edilmesi İle Taraf Sıfatı Verilemeyeceği )
• APARTMAN YÖNETİMİ ( Tüzelkişiliği Olmadığı/Taraf Sıfatı Verilemeyeceği – Pasif Husumet Yokluğu )
• KOMŞU APARTMANA VERİLEN ZARARIN TAZMİNİ TALEBİ ( İstinat Duvarının Davalının Bahçesini Otopark Haline Getirmesi Nedeniyle/Apartman Yönetiminin Tüzel Kişiliği Bulunmadığı Davalı Gösterilenin İlgili Apartmanın Kat Maliklerinden Olmadığı – Pasif Husumet Yokluğu Nedeniyle Reddinin Gerektiği )
• ELATMANIN ÖNLENMESİ ( Davalının Bahçesini Otopark Haline Getirerek Davacı Komşu Apartman ile Aralarında Bulunan İstinat Duvarına Zarar Vermesi – Pasif Husumet Yokluğunun Anlaşılması Üzerine Davanın Reddinin Gerekeceği )
4721/m. 683
ÖZET : Dava, elatmanın önlenmesi ve tazminat isteklerine ilişkindir. Davacı, komşu 7 numaralı apartman ile aralarında bulunan istinat duvarının, davalının bahçesini otopark haline getirmesi sebebiyle zarar gördüğünü ve tehlike arzettiğini ileri sürerek, tehlikeli durumun giderilmesine ve giderim bedelinin tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Dava dilekçesinde davalı olarak gösterilen apartman yönetiminin tüzel kişiliği bulunmadığı, davalı olarak gösterilenlerden S. Ü.’ nün ise 7 numaralı apartmanın kat maliklerinden olmadığı, öte yandan dahili dava yolu ile 7 numaralı Işık apartmanı kat maliklerinin davaya dahil edilmesi sureti ile taraf sıfatı verilemeyeceği saptandığına göre, pasif husumet yokluğu sebebiyle davanın reddine karar verilmesi gerekir.
DAVA : Taraflar arasında görülen davada:
Davacı, komşu 7 numaralı apartman ile aralarında bulunan istinat duvarının, davalının bahçesini otopark haline getirmesi sebebiyle zarar gördüğünü ve tehlike arzettiğini ileri sürerek, tehlikeli durumun giderilmesine ve giderim bedelinin tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, zararın meydana gelmesinde kusurları olmadığını belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, istinat duvarının tehlike arzettiği ve tarafların yarı yarıya kusurlu oldukları gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davacı ve bir kısım davalılar tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi H. Fatih Demirer’in raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Dava, elatmanın önlenmesi ve tazminat isteklerine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden, davacı tarafça, komşu apartmana ait istinat duvarının tehlikeli durum oluşturduğu ileri sürülerek, tehlikeli durumun ortadan kaldırılması ve tazminat istemli olarak eldeki davanın açıldığı, dava dilekçesinde. 7 numaralı apartman yönetimi ile S.Ü.’ın davalı olarak gösterildiği, yargılama sırasında 7 numaralı apartman kat maliklerinin davaya dahil edildiği anlaşılmaktadır.
Dava dilekçesinde davalı olarak gösterilen apartman yönetiminin tüzel kişiliği bulunmadığı, S.Ü.’ın ise 7 numaralı apartmanın kat maliklerinden olmadığı, öte yandan dahili dava yolu ile 7 numaralı Işık apartmanı kat maliklerinin davaya dahil edilmesi sureti ile taraf sıfatı verilemeyeceği saptandığına göre, pasif husumet yokluğu sebebiyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, işin esası hakkında karar verilmiş olması doğru değildir.
SONUÇ : Tarafların temyiz itirazının kabulü ile, hükümün açıklanan sebeplerle H.U.M.K.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 28.6.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 2007/10-753
K. 2007/730
T. 17.10.2007
• HİZMET TESPİTİ ( Kapıcılık Hizmeti – Apartmana Yakın Başka Bir İşyerinde Çalışan Davacının Eşinin Apartmanın Bodrum Katında Oturma Karşılığı Kapıcılıkla Görevlendirilmesi/Davacı İle Apartman Yönetimi Arasında Kapıcı İlişkisi Gerçekleşmediği )
• KAPICILIK HİZMETİ ( Apartmana Yakın Başka Bir İşyerinde Çalışan Davacının Eşinin Apartmanın Bodrum Katında Oturma Karşılığı Kapıcılıkla Görevlendirilmesi/Davacının Yaptığı Hizmetlerin Eşine Yardım Niteliğinde Olduğu – Hizmet Tespiti Davasının Reddi )
• APARTMAN YÖNETİMİ İLE HİZMET TESPİTİ İSTEYEN KAPICI ARASINDA İLİŞKİNİN GERÇEKLEŞMEMESİ ( Apartmana Yakın Başka Bir İşyerinde Çalışan Davacının Eşinin Apartmanın Bodrum Katında Oturma Karşılığı Kapıcılıkla Görevlendirilmesi – Davacının Yaptığı Hizmetlerin Eşine Yardım Niteliğinde Olduğu )
506/m. 79
818/m. 320
ÖZET : Davacı hizmet tespiti talep etmiştir. Davalı apartman yönetimince tutulan tutanakta; zamanı uygun bulunduğundan apartmana yakın olarak başka bir işyerinde çalışan davacının eşinin apartmanda görevlendirildiğinin belirtildiği; davacının eşi tarafından aynı tarihte düzenlenen taahhütname ile apartmanın bodrum katında oturma karşılığı kapıcılık hizmetlerinin yapılacağının belirtildiği görülmüştür. Kapıcılık hizmetleri genelde kapıcının tüm aile fertlerinin ( karı veya koca ve çocukların ) katkıları ile yürütülmekte olduğu da bir gerçek olup, davacının yaptığı hizmetlerin eşine yardım niteliğinde olduğunun kabulü gerekir. Dolayısıyla davacı ile davalı apartman yönetimi arasında kaloriferci-kapıcı ilişkisi gerçekleşmemiş olduğundan, davacının davasının reddine karar verilmesi gerekir.
DAVA : Taraflar arasındaki “hizmet tespiti” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 14.İş Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 29.12.2005 gün ve 2003/205 E. 2005/1121 K. sayılı kararın incelenmesi davalılar vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 10.Hukuk Dairesinin 20.6.2006 gün ve 2006/1325 E. 9543 K. sayılı ilamı ile;
( … 10 daire ve 2 dükkandan oluşup, merkezi doğalgaz kalorifer sistemi ile ısıtıldığı anlaşılan davalı apartman yönetimince tutulan 19.06.1994 tarihli tutanakta; zamanı uygun bulunduğundan apartmana yakın olarak başka bir işyerinde çalışan davacının eşi İhsan Dalkıran’ın apartmanda görevlendirildiğinin belirtildiği; davacının eşi tarafından aynı tarihte düzenlenen taahhütname ile apartmanın bodrum katında oturma karşılığı kapıcılık hizmetlerinin yapılacağının belirtildiği görülmüştür.
Borçlar Kanununun 320. maddesine göre sözleşmeden veya halin icabından aksi anlaşılmadıkça işçinin taahhüt ettiği iş görme borcunu bizzat kendisi itaya mecbur olup başkasına devredemez. Ne var ki, yasanın sözü edilen maddesinde öngörülmüş olan işçinin işi bizzat yapmasına ilişkin kural emredici olmayıp tamamlayıcı nitelikte olduğundan aksi kararlaştırılacağı gibi halin icabından da iş görme borcunun başkasına yaptırılmasının mümkün olabileceği sonucuna varılabilir. Kapıcılık sözleşmesinde kapıcının iş görme borcunu bizzat ifa edeceği gibi sürekli olmamak koşulu ile başkası tarafından da ifa edilmesi mümkündür. Kaldı ki apartmanın kapasitesi ve günlük kapıcılık hizmetlerinin alacağı zaman nazara alındığında, İhsan Dalkıran’ın başka işlerde çalışmasının kapıcılık hizmetlerine engel teşkil etmeyeceği anlaşılmaktadır. Öte yandan konutların kapıcılık hizmetleri genelde kapıcının tüm aile fertlerinin ( karı veya koca ve çocukların ) katkıları ile yürütülmekte olduğu da bir gerçek olup, davacının yaptığı hizmetlerin eşine yardım niteliğinde olduğunun kabulü gerekir. Dolayısıyla davacı ile davalı apartman yönetimi arasında kaloriferci-kapıcı ilişkisi gerçekleşmemiş olduğundan, davacının davasının reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde, davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır… ),
Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 17.10.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
15. HUKUK DAİRESİ
E. 2007/2569
K. 2007/4863
T. 16.7.2007
• APARTMAN YÖNETİMİ İLE DAVALI ARASINDA YAPILMIŞ BİR SÖZLEŞME BULUNMAMASI ( Yönetimin Davasının ‘Aktif Husumet’ Yönünden Reddine Karar Verilmesi Nedeniyle Nisbi Vekalet Ücretinin Davalıya Verilmesi Gerektiği )
• AKTİF HUSUMET ( Yönünden Davanın Reddine Karar Verilmesi Nedeniyle Nisbi Vekalet Ücretinin Davalıya Verilmesi Gerektiği )
• VEKALET ÜCRETİ ( Yönetimin Davasının ‘Aktif Husumet’ Yönünden Reddine Karar Verilmesi Nedeniyle Nisbi Vekalet Ücretinin Davalıya Verilmesi Gerektiği )
1136/m.164
ÖZET : Mahkemece verilen önceki hüküm, “Apartman yönetimi ile davalı arasında yapılmış bir sözleşme bulunmadığından, yönetici tarafından bu davanın açılması mümkün değildir.” Hukuksal sebeple de bozulmuş ve mahkemece bozma ilamına uyularak yönetimin davasının “aktif husumet” yönünden reddine karar verilmiştir. O halde, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 7. maddesi gereğince ( 450,00 ) YTL nisbi vekalet ücretinin davacı apartman yönetiminden alınarak davalıya verilmesine karar verilmesi gerekir.
DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı bozmaya uyularak verilen hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiş, davalı vekili tarafından duruşma istenmiş ise de miktar itibariyle duruşma isteğinin reddiyle incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : 1- Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma ilamı gereğince inceleme yapılıp hüküm verilmiş olmasına delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının tüm, davacı tarafın aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2- Mahkemece verilen önceki hüküm, Dairemizin 20.01.2006 gün, 2005/2179 Esas ve 2006/122 Karar sayılı ilamı ile “Apartman yönetimi ile davalı arasında yapılmış bir sözleşme bulunmadığından, yönetici tarafından bu davanın açılması mümkün değildir.” Hukuksal sebeple de bozulmuş ve mahkemece bozma ilamına uyularak yönetimin davasının “aktif husumet” yönünden reddine karar verilmiştir. O halde, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 7. maddesi gereğince ( 450,00 ) YTL nisbi vekalet ücretinin davacı apartman yönetiminden alınarak davalıya verilmesine karar verilmesi gerekirken; mahkemece ( 1.810,00 ) YTL nisbi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine karar verilmesi doğru olmamış ve kararın bu sebeple bozulması gerekir ise de; düşülen bu yanlışlığın düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, HUMK.nun 438/VII. maddesi gereğince kararın düzeltilerek onanması uygun görülmüştür.
SONUÇ : Yukarıda ( 1. ) bentte belirtilen nedenle davalının tüm, davacı tarafın sair temyiz itirazının reddine; ( 2. ) bentte açıklanan sebeple de kararın “reddedilen miktar yönünden davalı yararına takdir olunan 1.810,00 YTL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine” içerikli 4. bendinin hüküm fıkrasından çıkarılmasına ve yerine 4. bent olarak “Karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık ücret tarifesinin 7. maddesi gereğince davası red olunan miktar üzerinden hesaplanan ( 450,00 ) YTL nisbi vekalet ücretinin davacı Apartman yönetiminden alınarak davalıya verilmesine” cümlesinin yazılmasına ve kararın düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, 16.07.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
1. HUKUK DAİRESİ
E. 2011/1502
K. 2011/3052
T. 16.3.2011
• KAT MÜLKİYETİNE İLİŞKİN DAVALAR ( Apartman Yönetimi Tarafından veya Yönetim Aleyhine Açılan Davadaki Uyuşmazlık Kat Mülkiyeti Kanunu’ndan Kaynaklanıyorsa O Davaya Sulh Hukuk Mahkemesinde Bakılacağı )
• GÖREV ( Elatmanın Önlenmesi ve Yıkım – Apartman Yönetimi Tarafından veya Yönetim Aleyhine Açılan Davadaki Uyuşmazlık Kat Mülkiyeti Kanunu’ndan Kaynaklanıyorsa O Davaya Sulh Hukuk Mahkemesinde Bakılacağı )
• APARTMAN YÖNETİMİ TARAFINDAN VEYA YÖNETİM ALEYHİNE AÇILAN DAVA ( Elatmanın Önlenmesi ve Yıkım – Uyuşmazlık Kat Mülkiyeti Kanunu’ndan Kaynaklanıyorsa O Davaya Sulh Hukuk Mahkemesinde Bakılacağı )
• ELATMANIN ÖNLENMESİ VE YIKIM ( Apartman Yönetimi Tarafından veya Yönetim Aleyhine Açılan Davadaki Uyuşmazlık Kat Mülkiyeti Kanunu’ndan Kaynaklanıyorsa O Davaya Sulh Hukuk Mahkemesinde Bakılacağı )
634/m.16,19,66
ÖZET : Dava, elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerine ilişkindir. Apartman yönetimi tarafından veya yönetim aleyhine açılan davadaki uyuşmazlık, Kat Mültiyeti Kanunu’ndan kaynaklanıyorsa o davaya Sulh Hukuk Mahkemesinde bakılır.
DAVA : Karar, davalı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla, Tetkik Hakimi raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Dava, elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerine ilişkindir.
Mahkemece, davacı Apartman Yöneticiliği tarafından açılan davanın feragat nedeniyle reddine, davacı şahıslar tarafından davalı aleyhine açılan elatmanın önlenmesi ve yıkım davasının kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacıların 2635 ada 60 parsel sayılı taşınmazda bağımsız bölüm malikleri oldukları, 2635 ada 68 parsel sayılı taşınmazın ise 60, 61, 62, 63 ve 64 nolu parsellerin müşterek methali olduğu, 68 sayılı parselin beyanlar hanesinde otopark parseli olup başka maksatla kullanılmayacağı şerhi bulunduğu görülmektedir.
Ancak, çekişme konusu yerin 634 sayılı Kat Mülkiyeti Yasası’nın 66. maddesi gereğince birden fazla parsel üzerinde yaygın biçimde konutlandığı ve kat mülkiyeti kurulduğu ve çekişme konusu edilen yerin ise 634 Sayılı Yasa’nın 16 ve 19. maddeleri kapsamında bulunduğu gözetildiğinde Ek 1. madde uyarınca bu yasadan kaynaklanan uyuşmazlıklara münhasıran Sulh Hukuk Mahkemelerinde bakılacağı hükme bağlanmıştır.
Öte yandan, mahkeme verilen daha önceki kararın kısa karar – gerekçeli karar çelişkisinden bozulmuş olması kamu düzeninin ilgilendiren görev hususunun ele alınmasına engel değildir.
Hal böyle olunca davanın görev yönünden reddine karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir.
SONUÇ : Davalının, temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün HUMK’un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz eden geri verilmesine, 16.03.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
4. HUKUK DAİRESİ
E. 2010/5071
K. 2010/822
T. 6.7.2010
• BAZ İSTASYONUNUN KALDIRILMASI İSTEMİ ( Açılan Davanın Bağımsız Bölüm Sahipleri Kurulu Kararı İle Yapılabilecek İşlemlerden Olmadığı – Yerel Mahkemece Kat Mülkiyeti Yasası’na Göre Tüzel Kişiliği Bulunmayan Apartman Yönetiminin Bağımsız Bölüm Sahipleri Adına Dava Açamayacağı )
• HUSUMET ( Baz İstasyonunun Kaldırılması İstemi – Kat Mülkiyeti Yasası’na Göre Tüzel Kişiliği Bulunmayan Apartman Yönetiminin Bağımsız Bölüm Sahipleri Adına Dava Açamayacağı )
• YÖNETİCİNİN SORUMLULULUĞU ( Bağımsız Bölüm Sahiplerine Karşı Bir Vekil Gibi Sorumluluğu ve Yönetici İle Bağımsız Bölüm Sahipleri Arasındaki İlişkide Geçerli Olduğu – Böyle Bir Davanın Atılan Baz İstasyonundan Zarar Gören Bağımsız Bölüm Sahipleri Tarafından Açılması Gerektiği )
• APARTMAN YÖNETİMİNİN DAVA EHLİYETİ ( Baz İstasyonunun Kaldırılması İstemi – Kat Mülkiyeti Yasası’na Göre Tüzel Kişiliği Bulunmayan Apartman Yönetiminin Bağımsız Bölüm Sahipleri Adına Dava Açamayacağı )
4721/m.737
ÖZET : Dava, baz istasyonunun kaldırılarak çekişmenin giderilmesi ( muarazanın meni ) istemine ilişkindir. Davacı apartman yönetimlerinin tüzel kişiliği ve bu bağlamda dava ehliyeti bulunmamaktadır. Yöneticinin bağımsız bölüm sahiplerine karşı bir vekil gibi sorumluluğu, yönetici ile bağımsız bölüm sahipleri arasındaki ilişkide geçerlidir. Böyle bir davanın, atılan baz istasyonundan zarar gören bağımsız bölüm sahipleri tarafından açılması gerekir. Davacı yöneticiler, aynı zamanda bağımsız bölüm sahibi olduklarını iddia etmişlerse de kendi adlarına açtıkları bir dava ve bu konuda dava açmak için vekillerine verilmiş vekaletnameleri de yoktur. Açılan davanın, bağımsız bölüm sahipleri kurulu kararı ile yapılabilecek işlemlerden de değildir. Yerel mahkemece, 634 sayılı Kat Mülkiyeti Yasası’na göre tüzel kişiliği bulunmayan apartman yönetiminin bağımsız bölüm sahipleri adına dava açamayacağı gözetilerek, davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddedilmesi gerekir.
DAVA : Davacı N.D. Apt. adına Yönetici B.Ş. ve diğeri vekili tarafından, davalı Turkcell İletişim Hizmetleri A.Ş. aleyhine 01.04.2009 gününde verilen dilekçe ile muarazanın meni ve kal istenmesi üzerine yapılan yargılama sonunda; Mahkemece davanın kabulüne dair verilen 21.01.2010 günlü kararın Yargıtay’da duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle, daha önceden belirlenen 06.07.2010 duruşma günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı vekili ile karşı taraftan davacılar vekili geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra taraflara duruşmanın bittiği bildirildi. Dosyanın görüşülmesine geçildi. Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR : Dava, baz istasyonunun kaldırılarak çekişmenin giderilmesi ( muarazanın meni ) istemine ilişkindir. Yerel mahkemece istem kabul edilmiş; karar, davalı tarafından temyiz olunmuştur.
Davacılar, yöneticisi oldukları apartman ve bağımsız bölüm sahipleri kurulu adına dava açarak, apartmanların yakınında, aydınlatma direği üzerinde, kurulu bulunan baz istasyonunun kaldırılmasını istemişlerdir.
Davalı yan ise, iddianın kanıtlanması gerektiğini, sunulduğunu, ilgili yönetmelikte belirtilen kurallara uygun olarak kurulup işletilen baz istasyonunun radyasyon yaymadığını ileri sürerek istemin reddedilmesi gerektiğini savunmuştur.
Yerel mahkemece, davacıların yöneticisi oldukları apartmanlara baz istasyonunun yakınlığı, yerleşim yeri içinde kurulu bulunması, oturanların uzun süreli radyasyon etkisinde kalmalarının sağlıklarını olumsuz yönde etkileyeceği gerekçesiyle istem kabul edilmiştir.
Davacı apartman yönetimlerinin tüzel kişiliği ve bu bağlamda dava ehliyeti bulunmamaktadır.
Yöneticinin bağımsız bölüm sahiplerine karşı bir vekil gibi sorumluluğu, yönetici ile bağımsız bölüm sahipleri arasındaki ilişkide geçerlidir. Böyle bir davanın, atılan baz istasyonundan zarar gören bağımsız bölüm sahipleri tarafından açılması gerekir. Davacı yöneticiler, aynı zamanda bağımsız bölüm sahibi olduklarını iddia etmişlerse de kendi adlarına açtıkları bir dava ve bu konuda dava açmak için vekillerine verilmiş vekaletnameleri de yoktur. Açılan davanın, bağımsız bölüm sahipleri kurulu kararı ile yapılabilecek işlemlerden de değildir.
Yerel mahkemece, 634 sayılı Kat Mülkiyeti Yasası’na göre tüzel kişiliği bulunmayan apartman yönetiminin bağımsız bölüm sahipleri adına dava açamayacağı gözetilerek, davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddedilmesi gerekirken incelenerek, istemin kabul edilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle davalı yararına bozulmasına, bozma nedenine göre diğer yönlerin şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve temyiz eden davalı yararına takdir olunan 750,00 TL duruşma avukatlık ücretinin davacılara yükletilmesine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine, 06.07.2010 gününde oybirliği ile karar verildi.
T.C.
YARGITAY
13. HUKUK DAİRESİ
E. 2010/665
K. 2010/8855
T. 21.6.2010
• MENFİ TESPİT İSTEMİ ( Dava Apartman Yönetimini Temsilen Açılıyorsa Bu Yön Dava Dilekçesinin Başlık Bölümünde Belirtilmeli Avukata Verilen Vekaletnamenin de Apartman Yönetimini Temsilen Verildiği Vekaletnamede Açıkça Belirtilmesi Gerektiği )
• APARTMAN YÖNETİMİNİ TEMSİLEN AÇILAN DAVA ( Bu Yön Dava Dilekçesinin Başlık Bölümünde Belirtilmeli Avukata Verilen Vekaletnamenin de Apartman Yönetimini Temsilen Verildiği Vekaletnamede Açıkça Belirtilmesi Gerektiği – Menfi Tespit İstemi )
• VEKALETNAME (Avukata Verilen Vekaletnamenin de Apartman Yönetimini Temsilen Verildiği Vekaletnamede Açıkça Belirtilmesi Gerektiği – Gerçek Kişi Adına Verilen Vekaletname İle Apartman Yönetimi Temsil Edilemeyeceği)
634/m.34
ÖZET : Dava, menfi tespit istemidir. Davacı, dava dilekçesinde davacı olarak bizzat kendi ismini yazmak ve dava dilekçesine eklediği vekaletnamesinde de yine kendi ismini belirtmek suretiyle apartman yönetimini temsilen eldeki davayı açmıştır. Oysaki dava apartman yönetimini temsilen açılıyorsa bu yön dava dilekçesinin başlık bölümünde belirtilmeli, avukata verilen vekaletnamenin de apartman yönetimini temsilen verildiği vekaletnamede açıkça belirtilmelidir. Gerçek kişi adına verilen vekaletname ile apartman yönetimi temsil edilemez. Hal böyle olunca bu yöndeki eksikliklerin giderilmesinden sonra işin esası incelenmesi gerekir.
DAVA : Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalılar tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi; gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı, yöneticisi bulunduğu E… Apartmanında davalıların eşi ve annesi olan dava dışı M.’nin de bir adet dairesinin bulunduğunu, davalıların anılan dairede herhangi bir haklan bulunmamasına rağmen apartmanın pis sularının anılan daireye aktığından bahisle aldıkları tespit raporuna dayanarak apartman yönetimine karşı uğranılan zarar ve kira tazminatı yönünden icra takibi başlattıklarını ileri sürerek bu takipten dolayı borçsuzluğun tespitine karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, eski apartman yöneticisinin 16.10.1999 tarihinde verdiği taahhüt belgesi ile meydana gelen zararı üstlendiğini, bundan yeni yönetiminde sorumlu olduğunu savunarak davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece, eski yönetici tarafından 16.10.1999 tarihinde taahhüt başlıklı belge verilse de taşınmaz malikinin dava dışı M. olduğu, adı geçen şahsın 28.01.2003 tarihinde anılan dairenin intifa hakkını kendi üzerinde bırakarak tapuda devrini davalılara verdiği, bu durumda oluşan zarar ve kira kaybına ilişkin tazminatı intifa hakkı sahibinin isteyebileceği, apartman yönetici olan davacıdan şahsi borç olarak talepte bulunulamayacağı gerekçe gösterilerek davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
1- ) Davacı, dava dilekçesinde davacı olarak bizzat kendi ismini yazmak ve dava dilekçesine eklediği 11.01.2007 tarihli Avukat M.Ö.’ye verdiği vekaletnamesinde de yine kendi ismini belirtmek suretiyle apartman yönetimini temsilen eldeki davayı açmıştır. Oysaki dava apartman yönetimini temsilen açılıyorsa bu yön dava dilekçesinin başlık bölümünde belirtilmeli, avukata verilen vekaletnamenin de apartman yönetimini temsilen verildiği vekaletnamede açıkça belirtilmelidir. Gerçek kişi adına verilen vekaletname ile apartman yönetimi temsil edilemez. Hal böyle olunca bu yöndeki eksikliklerin giderilmesinden sonra işin esası incelenmesi gerekir. Mahkemenin apartman yönetimi adına avukata verilmiş bir vekaletnamenin ibrazını sağlamadan yazılı şekilde hüküm tesis etmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
2- ) Bozma nedenine göre davalıların diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ : Birinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenlerle bu aşamada davalıların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine, 21.06.2010 gününde oybirliği ile karar verildi.
T.C.
YARGITAY
18. HUKUK DAİRESİ
E. 2010/8504
K. 2010/14506
T. 4.11.2010
• YÖNETİMİN İBRASINA İLİŞKİN KARARIN İPTALİ ( Hukuki Sonuç Doğurmayacağı – İbranın Yönetimin Dönemindeki Usulsüz Harcamalar ve Zimmet Nedeniyle Kat Maliklerine Verdiği Zararlardan Dolayı Sorumluluktan Kurtarmadığı )
• APARTMAN YÖNETİMİNİN SORUMLULUĞU ( İbranın Usulsüz Harcamalar ve Zimmet Nedeniyle Kat Maliklerine Verdiği Zararlardan Dolayı Sorumluluktan Kurtarmadığı – İbranın Mahkemece İptalinin Hukuki Sonuç Doğurmayacağı )
• İBRANIN MAHKEMECE İPTALİ ( Hukuki Sonuç Doğurmayacağı – İbranın Yönetimin Dönemindeki Usulsüz Harcamalar ve Zimmet Nedeniyle Kat Maliklerine Verdiği Zararlardan Dolayı Sorumluluktan Kurtarmadığı )
634/m. 38, 39
ÖZET : Yöneticinin kat malikleri kurulunca ibra edilmiş olması onu, yöneticilik yaptığı dönemde usulsüz yaptığı harcamalar ve zimmetine geçirdiği paralar nedeniyle kat maliklerine verdiği zararlardan dolayı sorumluluktan kurtarmaz. Buna göre mahkemece yöneticinin sorumluluğunu gerektiren bir hususun ortaya çıkması halinde kat malikleri ya da yeni yönetim tarafından açılabilecek bir davada inceleme konusu yapılacak bir konuda bilirkişi raporu alınıp yönetimin zimmetinde para bulundurduğu gerekçesi ile hukuki bir sonuç doğurmayan yöneticinin ibrasına ilişkin kararın iptaline karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
DAVA : Temyiz istemlerinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili dava dilekçesinde, 26.02.2009 günü yapılan olağan kat malikleri kurulu toplantısında davalı yönetici genel kurula tam olarak hesap veremediği ve denetim raporu gerçekleri yansıtmadığı halde usulsüz olarak yöneticinin ibrasına karar verildiğini belirterek genel kurul kararının iptalini istemiş; mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu apartmanın banka hesaplarında görülmeyen 859,77 TL’nin yönetim tarafından ne şekilde harcandığı belgelendirilemediğinden yönetimin ibra edilmesi hukuken mümkün olmadığından davanın bu yönden kabulüne ve ibraya ilişkin kararın iptaline karar verilmiştir.
Kat Mülkiyeti Yasasının 38. maddesine göre yönetici kat maliklerine karşı aynen bir vekil gibi sorumlu olup, aynı yasanın 39. maddesine göre de kat maliklerine hesap vermekle yükümlüdür. Yöneticinin kat malikleri kurulunca ibra edilmiş olması onu, yöneticilik yaptığı dönemde usulsüz yaptığı harcamalar ve zimmetine geçirdiği paralar nedeniyle kat maliklerine verdiği zararlardan dolayı sorumluluktan kurtarmaz. Buna göre mahkemece yöneticinin sorumluluğunu gerektiren bir hususun ortaya çıkması halinde kat malikleri ya da yeni yönetim tarafından açılabilecek bir davada inceleme konusu yapılacak bir konuda bilirkişi raporu alınıp yönetimin zimmetinde para bulundurduğu gerekçesi ile yukarıdaki açıklamalarda gözardı edilerek hukuki bir sonuç doğurmayan yöneticinin ibrasına ilişkin kararın iptaline karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 04.11.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.