Ateşli Silahlar Kanununa Muhalefet Güncel Yargıtay Kararları
T.C.
YARGITAY
8. CEZA DAİRESİ
E. 2011/6786
K. 2011/10103
T. 26.9.2011
• ATEŞLİ SİLAHLAR KANUNU’NA AYKIRILIK ( İş Yerinde 6136 S.K.’ya Aykırı Olarak Silah ve Mermi Bulunduran Hükümlü Hakkında 6136 S.K. Md. 13/3’ün Uygulanacağı – İnceleme Dışında Kalan Mermi Sayısının Fazla Olarak Belirtilerek Müsadere Kararı Verilmesinin İsabetsiz Olduğu )
• İŞYERİNDE SİLAH BULUNDURMAK ( İş Yerinde 6136 S.K.’ya Aykırı Olarak Silah ve Mermi Bulunduran Hükümlü Hakkında 6136 S.K. Md. 13/3’ün Uygulanacağı – İnceleme Dışında Kalan Mermi Sayısının Fazla Olarak Belirtilerek Müsadere Kararı Verilmesinin Hukuka Aykırı Olduğu )
• MÜSADERE ( İş Yerinde 6136 S.K.’ya Aykırı Olarak Silah ve Mermi Bulundurmak – İnceleme Dışında Kalan Mermi Sayısının Fazla Olarak Belirtilerek Müsadere Kararı Verilmesinin Hukuka Aykırı Olduğu )
6136/m.13
ÖZET : 6136 Sayılı Yasaya aykırılık suçunda; İş yerinde silah bulunduran hükümlü hakkında 6136 Sayılı Kanunun 13/3. maddesi yerine olayda uygulanma yeri bulunmayan aynı yasanın 13/1. maddesiyle uygulama yapılması, İncelenen mermiler dışında kalan mermilerinin sayılarının fazla belirtilerek müsaderesine karar verilmesi hukuka aykırıdır.
DAVA : Hükümlü hakkında 5237 Sayılı T.C.K.nun lehe hükümlerinden yararlanması konusundaki vaki talep ile bozma üzerine yapılan yargılaması sonunda; hükümlülüğüne dair ( Fatih ) 3. Asliye Ceza Mahkemesinden verilen 26.02.2008 gün ve 2004/521 esas: 2004/854 karar sayılı hükümün süresi içinde Yargıtay’ca incelenmesi hükümlü tarafından istenilmiş olduğundan dava evrakı C.Başsavcılığından tebliğname ile 12.5.2011 günü daireye gönderilmekle incelendi: Gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Hükümlü hakkında uyarlama yargılaması sonucunda kurulan hükme yönelik yapılan yargılamaya, toplanan kanıtlara, hükümün dayandığı gerekçe ve takdire göre yerinde görülmeyen sair itirazların reddine, Ancak;
1- ) 6136 Sayılı Yasaya aykırılık suçundan hüküm kurulurken, 5237 Sayılı T.C.K.nun 7. maddesinde “suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanun hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanunlar uygulanır” ve 5252 Sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 9/3. maddesinde de “lehe olan hüküm önceki ve sonraki kanunların ilgili bütün hükümleri olaya uygulanarak ortaya çıkan sonuçların birbiriyle karşılaştırılması suretiyle belirlenir hükümleri karşısında; takdiri indirim yönünden 5237 Sayılı T.C.K.nun 62. maddesi hükmü, 765 Sayılı T.C.K.nun 59. maddesine göre lehe bir düzenleme kabul edilerek ve 5237 Sayılı T.C.K.nun 51. maddesinin, 647 Sayılı Kanunun 6. maddesine göre lehe erteleme koşulları taşıdığı gözönüne alınıp, 5252 Sayılı Kanunun 9/3. maddesine uygun olarak karşılaştırma ve belirleme yapıldıktan sonra karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yasal ve yeterli olmayan bir gerekçeyle yazılı şekilde karar verilmesi,
2- ) İş yerinde silah bulunduran hükümlü hakkında 6136 Sayılı Kanunun 13/3. maddesi yerine olayda uygulanma yeri bulunmayan aynı yasanın 13/1. maddesiyle uygulama yapılması,
3- ) Hükümlüde yakalanan toplam “18” adet mermiden “8” adetinin incelemeler esnasında kullanıldığı, geriye “10” adet mermi kaldığı gözetilmeksizin “15” merminin müsaderesine karar verilmiş olması,
SONUÇ : Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümün bu sebeplerden dolayı 5320 Sayılı Kanunun 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 Sayılı C.M.U.K.nun 321. maddesi gereğince istem gibi ( BOZULMASINA ), 26.09.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
8. CEZA DAİRESİ
E. 2011/2184
K. 2011/2544
T. 30.3.2011
• ATEŞLİ SİLAHLAR KANUNU’NA AYKIRILIK ( 1 Yıl 6 Hapis Cezası Verilerek Hürriyeti Bağlayıcı Cezada Gün ve Ay Karışıklığına Neden Olunmasının Hukuka Aykırı Olduğu )
• CEZANIN BELİRLENMESİ ( Sanıkların Geçmişi Sosyal İlişkileri Fiilden Sonraki ve Yargılama Sürecindeki Davranışlarının İrdelenerek Karar Verileceği )
6136/m.13
5237/m.62
ÖZET : Ateşli Silahlar Kanunu’na aykırılık suçunda; “1 yıl 6 hapis” cezası verilerek hürriyeti bağlayıcı cezada gün ve ay karışıklığına sebep olunması, Sanıkların geçmişi, sosyal ilişkileri, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları, cezanın gelecekleri üzerindeki olası etkileri gibi hususlar irdelenerek karar verilmesi gerekir.
DAVA : Gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde gösterilen kanıtlara, mahkemenin yargılama sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine göre yerinde görülmeyen sair itirazların reddine, Ancak;
1-) Sanıklara 6136 Sayılı Kanunun 13/1. madde ve fıkrası uyarınca “1 yıl 6 hapis” cezası verilerek hürriyeti bağlayıcı cezada gün ve ay karışıklığına sebep olunması,
2-) Sanıkların geçmişi, sosyal ilişkileri, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları, cezanın gelecekleri üzerindeki olası etkileri gibi hususlar irdelenerek karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yasal ve yeterli olmayan gerekçeyle 5237 Sayılı T.C.K.nun 62. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesi,
3-) Sanık T. Ö.’ın tekerrüre esas alınan geçmiş hükümlülüğünün, verilen cezanın tür ve miktarına göre temyiz olanağı bulunmadığı ve kesin olduğu, bu sebeple tekerrüre esas alınamayacağı gözetilmeden, hakkında T.C.K.nun 58. maddesinin uygulanmasına karar verilmesi,
SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş sanıklar İ. E. ve T. Ö.’ın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümün bu sebeplerden dolayı istem gibi ( BOZULMASINA ), 30.3.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
1. CEZA DAİRESİ
E. 2011/998
K. 2011/1999
T. 4.4.2011
• ATEŞLİ SİLAHLAR KANUNU’NA AYKIRILIK ( Suçundan Sanık Hakkında Kamu Davası Açıldığı – Bu Suç Yönünden Hüküm Kurulması Gereği )
• HÜKÜM ( Sanık Hakkında 6136 S.K.’ya Aykırılık Suçundan Kamu Davası Açıldığı – Bu Suç Yönünden Hüküm Kurulacağı )
6136/m.13
ÖZET : Sanık hakkında 6136 Sayılı Kanuna aykırılık suçundan kamu davası açıldığı halde bu suç yönünden hüküm kurulmaması hukuka aykırıdır.
DAVA : Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR : a- ) Yargıtay Ceza Genel Kurulunun Dairemizce de benimsenen 17.4.2007 gün ve 2007/1-32-97 Sayılı kararı uyarınca Haziran 2005 tarihinden önce işlenen suçlarda, her suç yönünden ayrı ayrı yapılan değerlendirme sonucu, her suçla ilgili lehe yasa belirlendikten ve buna göre her suçun sonuç cezası belirlendikten sonra, cezaların toplanmasına 765 Sayılı T.C.K.nun 68 ila 77. maddelerindeki ilkelere göre karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi, b- ) Kabule göre de; 765 Sayılı T.C.K. ile 5237 Sayılı T.C.K.nun ilgili hükümlerinin lehe yasa karşılaştırması yapılırken; haksız tahrik sebebiyle 12 yıldan 18 yıla kadar hapis cezası öngören T.C.K.nun 29. maddesi uygulamasında, cezanın 22 yıl olarak belirlenip karşılaştırmaya esas alınması, c- ) 6136 Sayılı Kanuna aykırılık suçundan kamu davası açıldığı halde bu suç yönünden hüküm kurulmaması,
SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafii ve Cumhuriyet Savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, kısmen re’sen de incelemeye tabi hükümlerin tebliğnamedeki düşünce gibi ( BOZULMASINA ), 04.04.2011 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
T.C.
YARGITAY
CEZA GENEL KURULU
E. 2011/8-11
K. 2011/21
T. 29.3.2011
• ATEŞLİ SİLAHLAR KANUNU’NA AYKIRILIK ( Bozmadan Sonra İlk Hükümde Yer Almayan Yeni ve Değişik Gerekçeye Dayanıldığı – Özel Dairece Denetlenmeyen Hükmün Ceza Genel Kurulunca Değerlendirilemeyeceği )
• DİRENME HÜKMÜ ( Bozmadan Sonra İlk Hükümde Yer Almayan Yeni ve Değişik Gerekçeye Dayanıldığı – Özel Dairece Denetlenmeyen Hükmün Ceza Genel Kurulunca Değerlendirilemeyeceği )
• ÖZEL DAİRECE DENETLENMEYE YEREL MAHKEME KARARI ( 6136 Sayılı Kanuna Aykrılık/Bozmadan Sonra İlk Hükümde Yer Almayan Yeni ve Değişik Gerekçeye Dayanıldığı – Özel Dairece Denetlenmeyen Hükmün Ceza Genel Kurulunca Değerlendirilemeyeceği )
6136/m.13
ÖZET : Ruhsatsız silah taşıma suçunda; yerel mahkeme tarafından, ilk hükmün Özel Dairece bozulmasından sonra, sanığın sabıka kaydında yer alan, 6136 sayılı Yasaya aykırılık ve sarkıntılık suçlarından Asliye Ceza Mahkemesince verilen ve kesinleşen ilam getirtilerek dosyaya konulmuş, gerekçede Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararına yer verilmiş, bunun yanında ilk hükümde yer almayan yeni ve değişik gerekçeye dayanılmıştır. İlk hükümde bulunmayan bu hususlar, Özel Dairece denetlenmemiş olup, Özel Dairece denetlenmeyen bir konunun ilk kez ve doğrudan Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmesine yasal olanak bulunmamaktadır.
DAVA : Ruhsatsız silah taşıma suçundan sanık T. E.’un 6136 sayılı Yasanın 13/1, 5237 sayılı TCY’nın 53 ve 54. maddeleri uyarınca 1 yıl hapis ve 450 Lira adli para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin, Ankara 26. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 21.02.2006 gün ve 1712-68 sayılı hüküm, sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosyayı inceleyen Yargıtay 8. Ceza Dairesince 13.10.2008 gün ve 1910-10845 sayı ile; “… Yerinde görülmeyen sair itirazların reddine, Ancak;
1- Sanığın geçmişi, sosyal ilişkileri, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları, cezanın geleceği üzerindeki olası etkileri gibi hususlar irdelenmeden, yasal ve yeterli olmayan gerekçeyle hakkında 5237 sayılı TCK’nun 62. maddesinin uygulanmaması,
2- 5237 sayılı TCK’nun 51. maddesinin 1. fıkrasının ( a ) bendinde sanığın daha önce üç aydan fazla hapis cezası ile cezalandırılmamış olması koşulu ve ( b ) bendinde suçu işledikten sonra yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık dolayısıyla tekrar suç işlemeyeceği konusunda mahkemede bir kanaatin oluşması hükmü getirilmiş olmakla, adli sicil kaydına göre ertelemeye engel sabıkası olmayan sanığın, yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık irdelenmeden, adli sicil kaydında sabıkası bulunmasına ve dosya kapsamına dayanılarak yasal ve yeterli olmayan gerekçeyle cezanın ertelenmesine yer olmadığına karar verilmesi,
3- Sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nun 53. maddesi uygulanırken, maddenin ( c ) bendinde belirtilen hak yoksunluklarının uygulanmaması…”, İsabetsizliklerinden bozulmuştur.
Yerel mahkeme ise 11.03.2009 gün ve 34-117 sayı ile; “… Takdiri indirim nedenleri fiille ilgili olmayıp failin kişiliği ile ilgili olup, cezanın şahsileştirilmesi hükümlerinden biridir. TCK’nun 62. maddesinde takdiri indirim nedenleri sınırlandırılmamış olmakla beraber örnekleme yoluna gidilerek maddede belirtildiği üzere failin geçmişi, sosyal ilişkileri, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları ve cezanın failin geleceği üzerindeki olası etkileri gibi örnekler verilmiştir. Failin geçmişi, sanığın önceden hiç suç işlememiş olması, başarılı, sosyal ve mesleki hayatının bulunması, sosyal ilişkileri ise, yaşam sürecindeki sosyal, ruhsal ve kültürel durumunu kapsamaktadır. Fiilinden sonraki davranışları ise, etkin pişmanlık, gönüllü vazgeçme gibi hususları içermekte olup yargılama sürecindeki davranışları ise suçu kabullenmesi, delillerin toplanmasına katkıda bulunması, mahkemeye karşı saygılı olması gibi hususları içermektedir. Cezanın geleceği üzerindeki olası etkileri ise, sanığın sosyal, siyasi ve ekonomik durumu itibariyle ceza ve infazına olumsuz etkilenmesini öngörmektedir. Dosyamızda sanığın yapılan kimlik tespitinde ve sosyal mali durumunun tespitine ilişkin belgelere göre müteahhit olup aylık ortalama 3.000-5.000 TL geliri, üzerine kayıtlı üç adet daire, iki adet binek aracı, eşi ev hanımı ve ilköğretim öğrencisi iki çocuğu bulunmaktadır. Yine dosyada mevcut sanığa ait adli sicil kaydı ve buna ilişkin ilgili mahkemenin karar örneğine göre sanığın 06.04.2001 tarihinde A… terminalinde bir bayana sarkıntılık yapması sonucu yakalandığında, aracında ruhsatta belirtilen adres dışında bulundurma ruhsatlı tabancasını yakalatması nedeniyle Ankara 21. Asliye Ceza Mahkemesi’nce sanığın her iki suçtan da mahkumiyetine karar verilip adli para cezasına çevrildiği ve bunun 08.04.2004 tarihinde kesinleşerek 17.09.2004 tarihinde yerine getirildiği görülmüştür. Yeni suç tarihinin ise adli sicil kaydında belirtilen mahkumiyetin yerine getirilmesinden henüz bir yıl dolmadan 06.09.2005 tarihi olduğu görülmüştür. TCK’nun 62. maddesi takdiri indirim nedeni olup yukarıda açıklandığı üzere kanunda örnekleme olarak sanığın geçmişi, sosyal ilişkileri, cezanın geleceği üzerindeki olası etkiler gibi hususlar madde metninde gösterilmiş ise de, bunların tümünün bir arada bulunması koşul olmayıp bu husus yargılamayı yapan hakime ait bir takdir ve değerlendirme hakkıdır. Zira yargılama boyunca sanığı gözlemleyen ve bu bağlamda takdiri indirim nedenini en iyi tespit edecek olan kişi hakimdir. Burada önemli olan takdir hakkının yasalara uygun, hak adalet ve nefaset kurallarına uygun olarak yapılıp yapılmadığıdır.
Hakimin takdir hakkı sınırsız olmamakla beraber yukarıda açıklandığı üzere, gösterilen gerekçenin dosya içeriğine, hak ve adalet kurallarına uygun olması gerekmektedir. Mahkememizin bozmaya esas kararında da sanığın sabıkalı geçmişi gösterilerek TCK’nun 62. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmiştir. Bu itibarla yalnızca geçmişinden söz edilmesi ve gerekçede gösterilmesinin yeterli ve yasal gerekçe olduğu düşünülmüştür. Yüksek Yargıtay 8. Ceza Dairesi’nin 2 nolu bozma bendi ise yukarıda açıklandığı üzere sanığın cezasının yasal ve yeterli gerekçe gösterilmemesi nedeniyle ertelenmesine yer olmadığına karar verilmesiyle ilgilidir.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 07.06.1976 gün ve 4/3 sayılı kararı ile Yargıtay Ceza Genel Kurulunun yerleşik kararlarına göre erteleme, cezanın sanığın kişiliğine uydurulmasını sağlayan yargısal bir kişiselleştirme kurumudur. Cezanın ertelenmesine veya ertelenmemesine karar verilirken Mahkemece gerekçe gösterilmeli ve bu gerekçe sanığın kişiliğiyle ilgili bilgi ve belgelerin isabetle değerlendirildiğini gösterir biçimde yasal ve yeterli olmalıdır. Cezanın ertelenip ertelenmeyeceğine ilişkin takdir, olaya uyumlu ve sanığın kişiliğinde var olan nedenlere dayanmalıdır. Sanığın olay öncesi ve sonrası davranışları göz önünde bulundurulmalıdır. Mahkememizce bozmaya esas kararda sanık hakkında hükmolunan cezanın ertelenmesine yer olmadığına karar verilirken sanığın aynı suçtan mahkumiyetinin bulunması ve dosya kapsamına göre tekrar suç işlemeyeceği gerekçe olarak gösterilmiştir. Dosyada mevcut sanıkla ilgili adli sicil kaydına ve ilgili mahkemenin karar örneğine göre sanığın sarkıntılık ve 6136 sayılı Yasaya aykırılık suçlarından para cezasına çevrilmiş ve 16.09.2004 tarihinde yerine getirilmiş mahkumiyeti bulunmaktadır. Bu husus mahkemece sanığın tekrar suç işlemeyeceği yönünde kanaatini oluşturmuştur. Zira sanık bir önceki adli para cezasına çevrilen cezanın infazından henüz bir yılı geçmeden tekrar aynı neviden suç işlemiştir. …Sanığın üzerine atılı suç ruhsatsız tabanca taşıma suçu olup şekli bir suç niteliğindedir. Suçun niteliği ve olayın oluş şekli itibariyle sanığın suçu kabullenmesinden başka bir savunma ve seçenek kalmamaktadır. Bu bakımdan sanığın suçu kabullenmesi ve ikrarı pişmanlığını göstermemektedir. Hatta sanık bozmadan önce talimatla alınan 25.11.2005 günlü savunmasında suçsuz olduğunu ileri sürmüştür. Sanık daha önce paraya çevrilen mahkumiyetinin yerine getirilmesinden sonra henüz bir yıl tamamlanmadan 06.09.2005 tarihinde ruhsatsız tabanca ile yakalanmıştır. Sanığın cezanın infazından kısa bir süre sonra hem de aynı neviden suç işlemiş olması mahkemece tekrar suç işlemeyeceği kanaatini oluşturmuş ve bu sebeple bozmadan önceki gerekçelerin yeterli olduğu sonucuna varılmıştır. Sık aralıklarla suç işleyen kişilerin cezalarının para cezasına ve diğer tedbirlere çevrilmesi ve ertelenmesi cezaların caydırıcılık amacına da uygun düşmeyecektir…”, Gerekçesiyle ilk hükümde direnilmesine karar vermiştir. Bu hükmün de sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının “bozma” istekli 28.12.2010 gün ve 94913 sayılı tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır:
KARAR : Sanığın 6136 sayılı Yasanın 13/1, 5237 sayılı TCY’nın 53 ve 54. maddeleri uyarınca 1 yıl hapis ve 450 Lira adli para cezasıyla cezalandırılmasına karar verilen somut olayda, Yargıtay Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; yerel mahkemenin sanık hakkında, TCY’nın 51 ve 62. maddelerini uygulamama gerekçesinin yasal ve yeterli olup olmadığının belirlenmesine ilişkin ise de, öncelikle yerel mahkeme direnme hükmünün yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı hususu Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca ön sorun olarak ele alınıp değerlendirilmiştir. Ceza Genel Kurulunun süreklilik kazanmış uygulamalarına göre, şeklen ısrar kararı verilmiş olsa dahi;
a ) Bozma kararı doğrultusunda işlem yapmak,
b ) Bozma kararında tartışılması gerektiği belirtilen hususları tartışmak,
c ) Bozma sonrasında yapılan araştırmaya, incelemeye, toplanan yeni kanıtlara dayanmak,
d ) İlk kararda yer almayan ve daire denetiminden geçmemiş bulunan yeni ve değişik gerekçelerle hüküm kurmak,
Suretiyle verilen karar; özde direnme niteliğinde olmayıp, bozmaya eylemli uyma sonucu verilen yeni bir hükümdür. Bu nitelikteki bir hükmün temyiz edilmesi halinde ise incelemenin Yargıtay’ın ilgili dairesi tarafından yapılması gerekir. İncelenen dosya içeriğinden;
Yerel mahkeme tarafından, ilk hükmün Özel Dairece bozulmasından sonra, sanığın sabıka kaydında yer alan, 06.04.2001 tarihinde işlediği 6136 sayılı Yasaya aykırılık ve sarkıntılık suçlarından Ankara 21. Asliye Ceza Mahkemesince 02.10.2001 tarihinde verilen ve 08.04.2004 tarihinde kesinleşen ilam getirtilerek dosyaya konulmuş, gerekçede 07.06.1976 gün ve 4-3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararına yer verilmiş, bunun yanında ilk hükümde yer almayan yeni ve değişik gerekçeye dayanılmıştır. Yerel mahkemece, bozma ilamından sonra, ilk hükümde yer almayan yeni ve değişik gerekçeye dayanılarak karar verilmiştir. İlk hükümde bulunmayan bu hususlar, Özel Dairece denetlenmemiş olup, Özel Dairece denetlenmeyen bir konunun ilk kez ve doğrudan Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmesine yasal olanak bulunmamaktadır. Bu itibarla yerel mahkemenin son uygulaması direnme kararı olmayıp, yeni hüküm niteliğinde olduğundan, dosyanın temyiz incelemesi yapılmak üzere Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle; Yerel mahkemenin son uygulaması yeni hüküm niteliğinde olduğundan dosyanın, temyiz incelemesi için Yargıtay 8. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına TEVDİİNE, 29.03.2011 günü yapılan müzakerede oybirliği ile karar verildi.
T.C.
YARGITAY
8. CEZA DAİRESİ
E. 2011/512
K. 2011/1015
T. 9.2.2011
• ATEŞLİ SİLAHLAR KANUNU’NA MUHALEFET ( Sanık Hakkında Suç Tarihinde Yürürlükte Olmayan Yasaya Dayanarak Mükerrirlere Özgü İnfaz Rejiminin – Cezanın İnfazından Sonra Denetimli Serbestlik Tedbirinin Uygulanamayacağı )
• MÜKERRİRLERE ÖZGÜ İNFAZ REJİMİ ( Ateşli Silahlar Kanunu’na Muhalefet – Sanık Hakkında Suç Tarihinde Yürürlükte Olmayan Yasaya Dayanarak Mükerrirlere Özgü İnfaz Rejiminin/Cezanın İnfazından Sonra Denetimli Serbestlik Tedbirinin Uygulanamayacağı )
• DENETİMLİ SERBESTLİK TEDBİRİ ( Ateşli Silahlar Kanunu’na Muhalefet – Sanık Hakkında Suç Tarihinde Yürürlükte Olmayan Yasaya Dayanarak Mükerrirlere Özgü İnfaz Rejiminin/Cezanın İnfazından Sonra Denetimli Serbestlik Tedbirinin Uygulanamayacağı )
6136/m.15
5237/m.62
ÖZET : 6136 Sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun’a muhalefet suçunda; sanık hakkında suç tarihinde yürürlükte olmayan, infaz rejimi ile ilgili bulunan ve sanık aleyhine hüküm doğuracak surette, hükmedilen cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine, cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına karar verilemeyeceği gözetilmelidir.
DAVA : 6136 Sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun’a muhalefet suçundan sanığın, aynı Kanun’un 15/1, 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 62/1, 50/1-a, 52/2. maddeleri uyarınca 3.000,00 Türklirası ve 375,00 Türklirası adli para cezası ile cezalandırılmasına, aynı Kanun’un 58/6. maddesi gereğince sanığın cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ve cezasının infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına dair ( VAN ) 2. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 26.2.2010 tarihli ve 2009/346 esas, 2010/157 Sayılı kararını kapsayan dosyası ile ilgili olarak; Tüm dosya kapsamına göre;
1-) Yargıtay 10. Ceza Dairesinin 28.12.2005 tarihli ve 2005/11724-19669 Sayılı ilamında da belirtildiği üzere. 1.6.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 7. maddesinin 2. fıkrasında “Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur.”, 3. fıkrasında “Hapis cezasının ertelenmesi, koşullu salıverilme ve tekerrürle ilgili olanlar hariç; infaz rejimine ilişkin hükümler, derhal uygulanır.” şeklinde infaz rejimi ile ilgili düzenlemelere yer verilmesi ve sanığın üzerine atılı suçun 4.10.2004 tarihinde işlenmiş olması karşısında, sanık hakkında suç tarihinde yürürlükte olmayan, infaz rejimi ile ilgili bulunan ve sanık aleyhine hüküm doğuracak surette, hükmedilen cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ve sanığın cezasının infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına karar verilmesinde,
2-) Suç tarihinin 4.10.2004 olmasına rağmen, gerekçeli kararın başlık kısmında 2006 olarak farklı yazılmasında isabet görülmediğinden bahisle 5271 Sayılı C.M.K.nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 9.12.2010 gün ve 72762 Sayılı kanun yararına bozma istemine atfen Yargıtay C.Başsavcılığının 24.12.2010 gün ve KYB-2010/322131 Sayılı ihbarnamesi ile dairemize tevdii kılınmakla incelendi. Gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : 1-) Suç tarihi 4.10.2004 olduğu halde gerekçeli karar başlığına “2006” olarak yanlış yazılması,
2-) Sanığın üzerine atılı suçun 4.10.2004 tarihinde işlenmiş olması karşısında, sanık hakkında suç tarihinde yürürlükte olmayan, infaz rejimi ile ilgili bulunan ve sanık aleyhine hüküm doğuracak surette, hükmedilen cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine, cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına karar verilemeyeceğinin gözetilmemesi,
SONUÇ : Yasaya aykırı ve Adalet Bakanlığı’nın kanun yararına bozma istemine dayalı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığımın ihbarname içeriği bu itibarla yerinde görüldüğünden Van 2. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 26.2.2010 tarih, 2009/346-2010/157 Sayılı kararının C.M.K.nun 309. maddesi uyarınca ( BOZULMASINA ), Gerekçeli karar başlığına suç tarihinin 4.10.2004 olarak yazılmasına, hüküm fıkrasından ‘TCK.nun 58/6. maddesi uyarınca sanığa hükmolunan cezanın mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine, ayrıca cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına” ilişkin 7. bendin çıkarılmasına, sair hususların aynen bırakılmasına, dosyanın mahalline gönderilmesi için Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine, 9.2.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.