KİŞİSEL VERİLERİN KAYDEDİLMESİ SUÇU
5237 Sayılı Türk Ceza Kanununun Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar bölümünde düzenlenmiş bir suç türü de “Kişisel Verilerin Kaydedilmesi” suçudur.
Kişilerin özel bilgilerini paylaşmanın hangi hallerde suç sayıldığını anlatmıştık. Bu suç türünde ise kişilerin siyasi, felsefi, dini görüşlerinin, ırk, cinsiyet, hastalık, üye olduğu kuruluşlar gibi bilgilerinin kayıt altına alınmasının hangi durumlarda suç teşkil edip hangi durumlarda suç teşkil etmeyeceği anlatılacaktır.
Bu suç 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda 135 madde de düzenlenmiştir. Bu maddenin metni aşağıdaki şekliyle kanunda yer almaktadır.
“DOKUZUNCU BÖLÜM
Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar
Kişisel verilerin kaydedilmesi
Madde 135- (1) Hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydeden kimseye altı aydan üç yıla kadar hapis cezası verilir.
(2) Kişilerin siyasi, felsefi veya dini görüşlerine, ırki kökenlerine; hukuka aykırı olarak ahlaki eğilimlerine, cinsel yaşamlarına, sağlık durumlarına veya sendikal bağlantılarına ilişkin bilgileri kişisel veri olarak kaydeden kimse, yukarıdaki fıkra hükmüne göre cezalandırılır.”
135/1 fıkrasında; madde kapsamında verilecek cezadan bahsedilmiştir. Burada dikkat edilmesi gereken iki ibare vardır. Birincisi bu kaydın “Hukuka Aykırı” olması gerekmektedir. İkincisi ise verilecek cezadır. Bu ceza da 6 ay ila 3 yıl arasındadır. Bu madde kapsamına giren eylemler maddenin 2 fıkrasında anlatılmıştır.
135/2 fıkrasında; kişilerin siyasi, felsefi, dini görüşleri, ırki kökenleri yönelik yapılacak hiçbir kaydın hukuka uygun olamayacağı belirtilmiştir. Hukuka aykırı olarak kayıt edilebilecek eylemler ise kanunun bu fıkrasında ahlaki eğilim, cinsel yaşam, sağlık durumları, sendikal bağlantıları gibi kişisel verilere olarak ifade edilmiştir. Bu madde kapsamında da 6 ay ile 3 yıl arasında ceza verilmektedir.
KANUN GEREKÇESİ
MADDE 135.– Çağımızda kişilerle ilgili kayıtların bilgisayar ortamlarına geçirilip muhafaza edilmesi uygulamasına bazı kurum ve kuruluşlar tarafından başvurulmaktadır; hastanelerde hastalara, sigorta şirketlerinde sigortalılara, bankaların ve kredili alış veriş yapılan mağazaların müşterilerine ilişkin kayıtlar, böylece tutulmaktadır. Bu bilgilerin amaçları dışında kullanılmasından veya herhangi bir şekilde üçüncü şahısların eline geçerek hukuka aykırı olarak yararlanılmasından dolayı hakkında bilgi toplanan kişiler büyük zararlara uğrayabilmektedirler. Bu bakımdan, kişilerle ilgili bilgilerin hukuka aykırı olarak kayda alınması suç olarak tanımlanmıştır.
Suçun konusu, kişisel verilerdir. Gerçek kişiyle ilgili her türlü bilgi, kişisel veri olarak kabul edilmelidir.
Söz konusu suç tanımında kişisel verilerin bilgisayar ortamında veya kağıt üzerinde kayda alınması arasında bir ayırım gözetilmemiştir. Bu bakımdan, söz konusu suç tanımı ile Avrupa Konseyi bünyesinde hazırlanan Türkiye’nin de 28 Ocak 1981 tarihinde imzalamakla taraf olduğu “Kişisel Nitelikteki Verilerin Otomatik İşleme Tâbi Tutulması Karşısında Şahısların Korunmasına Dair Sözleşme”nin ilgili hükümlerine geçerlilik tanınmıştır.
Bu suçun oluşabilmesi için, kişisel verilerin hukuka aykırı bir şekilde kayda alınması gerekir. Kişinin rızası ile kendisiyle ilgili bilgilerin kayda alınmasının suç oluşturmayacağı muhakkaktır. Belirli nitelikteki kişisel verilerin kayda alınması kanun hükmünün gereği olarak yapılmaktadır. Bu bakımdan, çeşitli kamu kurumlarında verilen kamu hizmetinin gereği olarak kişilerle ilgili bazı bilgiler ilgili kanun hükümlerine istinaden kayda alınmaktadırlar. Bu durumlarda, söz konusu suç oluşmayacaktır.
Maddenin ikinci fıkrasında, kişilerin siyasî, felsefî veya dinî görüşlerine, ırkî kökenlerine, ahlâkî eğilimlerine, cinsel yaşamlarına, sağlık durumlarına veya sendikal bağlantılarına ilişkin bilgileri kayda almak, suç olarak tanımlanmıştır. Ancak, bunlardan kişilerin ahlâkî eğilimlerine, cinsel yaşamlarına, sağlık durumlarına veya sendikal bağlantılarına ilişkin bilgilerin kayda alınmasına kanunlarda özellikle suçlulukla mücadele bağlamında, suç ve suçluların ortaya çıkarılmasını sağlamak amacıyla belli ölçüde izin verilebilir. Bu durumlarda söz konusu suç oluşmayacaktır.
Avukat Arif BALTACI