Yargıtay Kararı – Cezanın Ertelenmesi
T.C
YARGITAY
CEZA GENEL KURULU
E. 2012/2-1448
K. 2013/604
T. 10.12.2013
KAVRAMLAR
Cezanın Ertelenmesi
Kasten Yaralama
Mükerrirlere Özgü İnfaz Rejimi
Adli Para Cezası
Mahkumiyet
Hapis Cezası
DAVA: Sanık A. G.’in kasten yaralama suçuna teşebbüsten 5237 Sayılı T.C.K.nun 86/2, 86/3, 35 ve 62. maddeleri uyarınca 3 ay 22 gün hapis, hakaret suçundan da aynı kanunun 125/1-4. 62, 53 ve 58. maddeleri gereği 2 ay 27 gün hapis cezasıyla mahkumiyetine, hak yoksunluğuna, hapis cezalarının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ve infazından sonra denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulmasına ilişkin. Ereğli Sulh Ceza Mahkemesince verilen 18.2.2008 gün ve 547-62 Sayılı hükmün sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 2. Ceza Dairesince 19.12.2011 gün ve 5164-41935 sayı ile:
“Dosya içeriğine göre diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak; Sanığın sabıka kaydında yer alan ve suç tarihinden önce kesinleşen ilamların adli para cezasına dair olması nedeniyle, daha önce kasıtlı bir suçtan dolayı üç aydan fazla hapis cezasına mahkum edilmemiş olan sanık hakkında tayin olunan cezanın ertelenmesi hususunda yer olmadığına karar verilirken T.C.K.nın 51/1. maddesinin (b) bendinde belirtildiği gibi, suçu işledikten sonra yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık dolayısıyla tekrar suç işlemeyeceği konusunda bir kanaat oluşup oluşmadığının irdelenmesi gerekirken, ‘kişiliğine, sabıkalı oluşuna ve suç işleme konusundaki eğilimlerine göre cezanın ertelenmesi halinde ileride bir daha suç işlemeyeceği yolunda kanaat oluşmadığından’ biçiminde yasal olmayan ve yasada öngörülmeyen gerekçeyle cezasının ertelenmesine yer olmadığına karar verilmesi” isabetsiziğinden BOZULMASINA karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 13.3.2012 gün ve 136946 sayı ile: “Sanığın adli sicil belgesinde birden çok eski mahkumiyetinin bulunduğu, taraflar arasında uzlaşma sağlanmadığı, ‘sabıkalı oluşu ve kişilik özellikleri dikkate alınarak yeniden suç işlemeyeceği hususunda olumlu kanaate varılamadığından hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına’ karar verilmiştir. Buradaki ‘kişilik özellikleri’ni ertelememe kararındaki gerekçeyle bir bütün olarak ele almak gerekir. T.C.K.nun 51/b bendine göre: ‘suçu işledikten sonra yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık dolayısıyla tekrar suç işlemeyeceği konusunda mahkemede bir kanaatin oluşması’ gerekir. Bu hususta değerlendirmeler yapılırken sanığın suçu işledikten sonra ve yargılama sürecindeki tutum ve davranışları dikkate alınacaktır. Bu tutum ve davranışları gözönünde bulundurularak mahkemede kişinin tekrar suç işlemeyeceği konusunda bir kanaatin oluşması gerekir. Bu değerlendirme yapılırken sanığın kişiliği gözönünde bulundurulacaktır. Sanığın suçunu kabul etmediği, yargılama sırasında işlediği suçtan dolayı bir pişmanlık duyduğunu da ifade etmediği, kararın gerekçe bölümünde kişiliğinden bahsedildiği, hükmü parça parça değil bir bütün olarak değerlendirmek gerekir. Bu açıklama çerçevesinde, yerel mahkemece kararında sanığın yeniden suç işlemeyeceği hususunda olumlu bir kanaate ulaşılmadığından, 5237 Sayılı T.C.K.nun 51. maddesi uygulanmamıştır düşüncesiyle itiraz kanun yoluna başvurarak. Özel Dairenin bozma kararının kaldırılmasına ve yerel mahkeme hükmünün ONANMASINA karar verilmesi isteminde bulunmuştur.
C.M.K.nun 308/1. maddesi uyarınca inceleme yapan Özel Dairece 31.10.2012 gün ve 23510-44575 sayı ile, itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURUL KARARI
Sanığın kasten yaralamaya teşebbüs ve hakaret suçlarından cezalandırılmasına karar verilen ve suçun sübutuyla eylemin vasıflandırmasında anlaşmazlık ve bu kabulde de dosya kapsamı itibarıyla herhangi bir isabetsizlik bulunmayan somut olayda. Özel Daireyle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sabıka kaydında adli para cezasına dair mahkumiyetleri bulunan sanık hakkında, kasten yaralama suçuna teşebbüs ve hakaret suçundan hükmolunan hapis cezalarının ertelenmemesine yönelik olarak yerel mahkemece gösterilen gerekçenin yasal, yeterli ve dosya içeriğiyle uyumlu olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından: Olay günü karşılaşan sanıkla mağdur arasında alacak meselesi yüzünden tartışma yaşandığı, tartışma esnasında sanığın mağdura küfür ettiği, ardından bıçakla üzerine yürüdüğü, ancak tanıkların araya girmesi üzerine eylemlerini tamamlayamadan olay yerinden uzaklaştığı, Yerel mahkemece her iki suçtan hükmolunan hapis cezalarının seçenek yaptırımlara çevrilmemesine dair olarak; “sanığın kişiliğine ve suçun işlenmesindeki özelliklere göre seçenek yaptırımların uygulanmasına yer olmadığına”, ertelememeye yönelik ise; “kişiliğine, sabıkalı oluşu ve suç işleme konusundaki eğilimine göre cezasının ertelenmesi halinde ileride bir daha suç işlemeyeceği yolunda kanaat oluşmadığından ertelenmesine yer olmadığına,” hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilirken, “sabıkalı oluşu ve kişilik özellikleri dikkate alınarak tekrar suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılmadığı” şeklinde gerekçe gösterildiği,
Sanığın hırsızlık, tehdit, kasten yaralama ve 2863 Sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununa aykırılık suçlarından adli para cezasına dair sabıkalarının bulunduğu, 2863 Sayılı Yasaya muhalefet suçundan sabıka kaydında bulunan ilamın yerel mahkemece tekerrüre esas Anlaşılmaktadır.
5237 Sayılı Türk Ceza Kanununun “Hapis Cezasının Ertelenmesi” başlıklı 51. maddesi uyarınca: “İşlediği suçtan dolayı iki yıl veya daha az süreyle hapis cezasına mahkum edilen kişinin cezası ertelenebilir, bu sürenin üst sınırı, fiili işlediği sırada onsekiz yaşını doldurmamış veya altmış beş yaşını bitirmiş olan kişiler bakımından üç yıldır, ancak erteleme kararının verilebilmesi için kişinin.
a-) Daha önce kasıtlı bir suçtan dolayı üç aydan fazla hapis cezasına mahkum edilmemiş olması,
b-) Suçu işledikten sonra yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık dolayısıyla tekrar suç işlemeyeceği konusunda mahkemede bir kanaatin oluşması, gerekir. …”
Maddede iki yıl veya daha az süreyle hapis cezasına mahkum edilenlerin cezalarının ertelenebileceği, fiili işlediği sırada onsekiz yaşını doldurmamış veya altmış beş yaşını ikmal etmiş olanlar bakımından bu sürenin üst sınırının üç yıl olduğu belirtilmiş, ancak erteleme kararının verilebilmesi,
1-) Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan dolayı üç aydan fazla hapis cezasına mahkum edilmemiş olması,
2-) Suçu işledikten sonra yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık dolayısıyla tekrar suç işlemeyeceği konusunda mahkemede bir kanaatin oluşması, şartlarına bağlanmıştır.
Bu şartların birlikte gerçekleşmesi gerekmekle birlikte, daha önce kasıtlı bir suçtan dolayı üç aydan fazla hapis cezasına mahkumiyet, hapis cezasının ertelenmesine yasal engel oluşturmaktadır. Bu durumda ayrıca suçu işledikten sonra yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık dolayısıyla tekrar suç işlemeyeceği konusunda mahkemede bir kanaatin oluşması şartının değerlendirilmesine gerek bulunmayacaktır. Birinci şartın gerçekleştiği hallerde ise, cezasının ertelenebilmesi için, kişinin suçu işledikten sonra yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık dolayısıyla tekrar suç işlemeyeceği konusunda mahkemede bir kanaatin oluşması gerekmektedir. Kanun maddesi gereği yalnızca hapis cezalarının ertelenmesi mümkün olup, hapis cezasından çevrilen veya doğrudan hükmolunan adli para cezalarının ertelenmesine imkan bulunmamaktadır.
İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 7.6.1976 gün ve 4-3 Sayılı kararıyla Ceza Genel Kurulunun bu kararla uyumlu yerleşmiş kararlarında belirtildiği üzere: erteleme cezanın doğrudan doğruya sanığın kişiliğine uydurulmasını öngören bir kişiselleştirme müessesesidir. Cezanın ertelenmesine veya ertelenmesine yer olmadığına karar verilirken mahkemece gerekçe gösterilmeli ve bu gerekçe, dosyadaki bilgi ve belgelerin isabetli biçimde değerlendirildiğini gösterir şekilde yasal, yeterli ve dosya içeriğiyle uyumlu bulunmalıdır. Gerekçenin bu niteliği, keyfiliği önlemek ve tarafları tatmin etmek özelliklerini de taşımaktadır.
Bu bilgiler ışığında somut olay değerlendirildiğinde:
Yerel mahkemece sanığın hapis cezalarının ertelenmemesine yönelik olarak sabıkalı oluşuna da dayanılması, önceki mahkumiyetlerine konu ilamların ertelemeye engel olmaması sebebiyle isabetli değil ise de, yargılama sürecinde pişmanlığını gösteren herhangi bir ifade ya da davranışı dosyaya yansımayan, kanuni olarak ertelemeye engel olmamakla birlikte, adli sicil kaydında birisi tekerrüre esas alınan mahkumiyetleri bulunan sanık hakkında, cezasının ertelenmemesine dair olarak sabıkalı oluşu dışında: “kişiliği, suç işleme konusundaki eğilimlerine göre, cezanın ertelenmesi halinde ileride bir daha suç işlemeyeceği yolunda kanaat oluşmadığından cezasının ertelenmesine yer olmadığına” şeklinde gösterilen gerekçenin dosya muhtevasına uygun, denetime elverişli, yasal ve yeterli olduğunun kabulü gerekmektedir.
Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne. Özel Daire bozma kararının kaldırılmasına ve yerel mahkeme hükmünün ONANMASINA karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan iki Genel Kurul Üyesi; “itirazın reddi gerektiği” düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
SONUÇ: Açıklanan nedenlerle;
1-) Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne,
2-) Yargıtay 2. Ceza Dairesinin 19.12.2011 gün ve 5164-41935 Sayılı bozma kararının kaldırılmasına,
3-) Usul ve yasaya uygun bulunan Ereğli Sulh Ceza Mahkemesi’nin 18.2.2008 gün ve 547-62 Sayılı hükmünün ONANMASINA,
4-) Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdiine. 10.12.2013 tarihinde yapılan müzakerede oyçokluğuyla karar verildi.