Yargıtay Kararı – Meslek Hastalığı İş Kazası
T.C
YARGITAY
10. HUKUK DAİRESİ
E. 2014/10546
K. 2014/16615
T. 8.7.2014
KAVRAMLAR
Meslek Hastalığı
İşe Giriş Bildirgesi
Sigortalı Çalışan
İş Kazası
Rücuan Tazminat
Müteselsil Sorumlu
DAVA: Rücuan tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı sebeplerle gerçekleşen davanın kabulüne dair hükmün süresi içinde temyizen incelenmesi davalılar vekillerince istenilmesi ve L. K. vekilince de duruşma talep edilmesi üzerine: dosya incelenerek, işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 8.7.2014 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmiştir. Duruşma günü duruşmalı temyiz eden davalı adına Av. G. E.la karşı taraf adına Av. B. U. K. ve diğer davalı adına Av. Y. Ç. geldiler. Duruşmaya başlanarak, hazır bulunan Avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek aynı günde Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
KARAR:
1-)Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davalı Tekirdağ Belediye Başkanlığı vekilinin tüm, L. K. vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine;
2-)Dava; 18.2.2011 tarihli iş kazasında ölen sigortalının hak sahiplerine bağlanan gelirlerin tahsili istemine dair olup, davanın yasal dayanağı olay tarihinde yürürlükte olan 5510 Sayılı Kanunun 23 ve 21/4. maddeleridir.
5510 Sayılı Kanunun süresinde bildirilmeyen sigortalılıktan doğan sorumluluk bakımından işverenin sorumluluğunu düzenleyen 23. maddesi hükmüne göre; sigortalı çalıştırmaya başlandığının süresi içinde sigortalı işe giriş bildirgesiyle Kuruma bildirilmemesi halinde, bildirgenin sonradan verildiği veya sigortalı çalıştırıldığının Kurumca tespit edildiği tarihten önce iş kazası meslek hastalığı ve hastalık meydana gelmiş ise, sigortalıya ve hak sahiplerine yapılan veya ileride yapılması gereken her türlü masraflarla bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri, 21. maddenin 1. fıkrasında yazılı sorumluluk halleri aranmaksızın işverene ödettirilecektir.
Sözü edilen madde ile; işverenin kaçak işçi çalıştırmasının önlemesi amaçlanmış olup, maddenin düzenleniş şeklinden de açıkça anlaşılacağı üzere, 23. maddeye göre işverenin sorumluluğu kusursuz sorumluluk ilkesine dayanır. Zararlandırıcı sigorta olayında işverenin hiç kusuru olmasa bile, şayet sigortalının işe girişi süresinde Kuruma bildirilmemiş ise, Kurumca yapılan sosyal sigorta yardımlarının tamamından sorumlu tutulması gerekir. Öte yandan; 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanununun 51. maddesindeki; “Hakim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler.” ve 52. maddesindeki “Zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hakim, tazminatı indirebilir veya tamamen kaldırabilir.” hükümleri gözetilerek, zarar gören(sigortalının) müterafik kusurları da nazara alınarak söz konusu maddeler kapsamında Hakim tarafından takdir edilecek uygun bir indirimin yapılması gereği de göz önünde bulundurulmalıdır.
Anılan Kanunun 21. maddesinin 4. fıkrası, üçüncü kişinin sorumluluğunu düzenlemekte olup; buna göre, iş kazası, meslek hastalığı ve hastalık, 3. bir kişinin kusuru sebebiyle meydana gelmişse, sigortalıya ve hak sahiplerine yapılan veya ileride yapılması gereken ödemelerle bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değerinin yarısı, zarara sebep olan üçüncü kişilere ve şayet kusuru varsa bunları çalıştıranlara rücu edilebilecektir.
Üçüncü kişinin rücu alacağından sorumluluğu kusur sorumluluğu esasına dayanır. Bir başka ifadeyle; üçüncü kişi, ancak kusurlu bir hareketinin varlığı halinde rücu alacağından sorumludur.
İş kazası, meslek hastalığı ve hastalığın üçüncü kişinin kusuru sonucunda meydana gelmesi halinde rücu edilecek miktar ise; sigortalı ya da hak sahiplerine yapılan ödemelerin tümünün, bağlanacak gelirlerin ise başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değerinin yarısının, kusur karşılığından oluşmaktadır.
Sigortalının iş kazası veya meslek hastalığına uğramasına birden çok kişinin birlikte kusurlarıyla sebebiyet vermeleri halinde; 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 61. ve 62. (818 Sayılı Mülga Borçlar Kanununun 50 ve 51) maddeleri uyarınca teselsül hükümlerine göre birlikte sorumlulukları söz konusu olacaktır. Bu halde, Türk Borçlar Kanunu’nun 62. maddesi uyarınca kendi payına düşeninden fazlasını ödeyen kişinin diğer müteselsil sorumlulara karşı rücu hakkı baki kalmak koşuluyla, her bir sorumlu yönünden kusurlarına düşen miktar ayrılmaksızın teselsül kurallarına göre sorumluluklarına hükmedilebilecektir.
İşverene 5510 Sayılı Kanunun 23; üçüncü kişiye ise aynı kanunun 21/4. maddesine dayanılarak Borçlar Kanunu’nun 61 vd. maddelerinde düzenlenen teselsül hükümleri doğrultusunda dava açıldığı hallerde, birlikte sorumlu olanların müşterek kusurla hareket etmemiş olmaları nedeniyle, kusurlu üçüncü kişinin, 5510 Sayılı Kanunun 21/4. maddesine uygun olarak, kusur sorumluluğu dahilinde ilk peşin sermaye değerinin yarısından sorumlu olacağı, münhasıran 23. maddeden kaynaklanan sorumluluğun ise işverene ait olacağı göz önünde tutulmalıdır.
Davaya konu somut olaya gelince; 5510 Sayılı Kanunun 23. maddesinde “bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri’, 21. maddesinin 4. fıkrasında “bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değerinin yarısı” dendiğine göre Kanunun buyurucu nitelikte olan bu açık hükmü karşısında, hak sahiplerinin tazmin sorumlularından isteyebilecekleri tazminat miktarının (tavanın) hesaplanmasına gerek bulunmamakta olup, Mahkemece gerçek zarar hesabı yaptırılmış olması isabetsiz bulunmuştur.
Öte yandan; hükme esas alınan kusur raporunda davalı işveren Tekirdağ Belediye Başkanlığı’nın %60, üçüncü kişi olan diğer davalı L. K.’ın %10, kazalının %30 oranında kusurlu olduğu, sigortalının hak sahiplerine bağlanan gelirlerin ilk peşin sermaye değerinin 113.415,36 TL, tedavi masrafının 279,31 TL olduğu, davalı işverenin 23. madde hükmü uyarınca Kurum zararının %85’inden sorumlu olduğu, teselsül hükümleri uyarınca ilk peşin sermaye değerli gelirin yarısı (56.707,68 TL) ile masraflar toplamının %70 kusur karşılığından ise davalı L. K.’ın 21/4. madde gereğince müştereken müteselsilen sorumlu olduğu gözetilmeksizin, yanılgılı değerlendirme sonucu, davalı L. K.’ın ilk peşin sermaye değerli gelirin tamamının %70’inden sorumlu tutulmuş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalı L. K. vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan sebeplerle BOZULMASINA, temyiz harcının istenmesi halinde davalılardan L. K.’a iadesine, davalı Avukatı yararına takdir edilen 1.100,00 TL duruşma avukatlık parasının SGK*ya yükletilmesine, 8.7.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.