Yargıtay Kararı – Nüfus Kaydının Düzeltilmesi Davası
T.C
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 2010/18-722
K. 2011/144
T. 13.04.2011
KAVRAMLAR
NÜFUS KAYDININ DÜZELTİLMESİ DAVASI
NÜFUSTA BABA ADININ DÜZELTMESİ
4721 S. TÜRK MEDENİ KANUNU Madde 27
5490 S. NÜFUS HİZMETLERİ KANUNU Madde 7,14,35,38
ÖZET: Taraflar arasındaki “nüfusta baba adının düzeltmesi” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Kadıköy 3.Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 11.03.2009 gün ve 2008/275 E.-2009/102 K. sayılı kararın incelenmesi davalı idare temsilcisi tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 18.Hukuk Dairesinin 21.01.2010 gün ve 2009/9994 -2010/363 sayılı ilamı ile; (“…Dava dilekçesinde, davacı vekili, davacının babasının “Y….” olan adının “Y…. K….” olarak düzeltilmesini istemiş, mahkemece davanın kabulü yönünde karar verilmiştir.
Türk Medeni Kanununun 27.maddesi, haklı sebebin varlığı halinde adın değiştirilmesine ve bu değişikliğin nüfus siciline kaydedilmesine imkan vermekte ise de; birinci fıkradaki ifadeden bu değişikliği isteme hakkının ilgili kişiye ait olduğu açıkça anlaşılmaktadır. Bu itibarla, ölü olduğu da anlaşılan babanın adının değiştirilmesine ilişkin davanın aktif husumet ehliyeti yönünden reddedilmesi gerekirken, esasına girilerek kabulü doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir…”) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davalı Nüfus İdaresi
HUKUK GENEL KURULU KARARI: Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, nüfusta baba adının düzeltilmesi istemine ilişkindir.
Davacı vekili, Nüfus Müdürlüğü tarafından 26.10.2006 tarihinde yapılan idari kayıt düzeltme işlemi ile davacının 12.05.1988 tarihinde ölen babası “Y…. K….”ın adının “Y….” olarak değiştirildiğini, oysa davacının babasının tüm resmi kayıtlarda adının “Y…. K….” olarak geçtiğini ve sağlığında da bu isimle tanındığını belirterek davacının babasının “Y….” olan adının “Y…. K….” olarak düzeltilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı nüfus idare temsilcisi, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
C.Savcısı beyanında; davanın kabulü yönünde mütalaada bulunmuştur.
Yerel Mahkemece, davacının babasının adının ölümünden sonra idari işlem ile değiştirilmiş olması ve tüm resmi işlemlerde adı “Y…. K….” olarak geçtiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün davalı nüfus idare temsilcisinin temyizi üzerine; Özel Dairece, yukarıya aynen alınan gerekçeyle bozulmuş; yerel mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Hükmü temyize davalı idare temsilcisi getirmektedir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; muris babanın “Y….” olan adının, nakile ilişkin idari kayıt işlemi sırasında “Y…. K….” olarak kaydedilmesi ve bu isimle yaşamını sürdürmesi ve ölümünden sonra nüfus idaresi tarafından bu durumun fark edilerek adının “Y….” olarak düzeltilmesi karşısında, “Y….” ile “Y…. K….”ın aynı kişiler olduğu yönünde tespit kararı verilip verilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
Yeri gelmişken konuya ilişkin yasal düzenleme ve ilkeler üzerinde durulmalıdır:
5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunun 38. maddesine göre; “Bu Kanunun 7 nci maddesinde sayılan aile kütüklerine tescil edilmesi gereken bilgilerden; dayanak belgesinde bulunduğu halde nüfus kütüklerine hatalı veya eksik olarak tescil edilen ya da hiç yazılmayan bilgiler veya mükerrer kayıtlar maddî hata kapsamında değerlendirilir. Bu tür maddî hatalar Genel Müdürlükçe ya da nüfus müdürlükleri tarafından düzeltilir veya tamamlanır” hükmünü içerdiği, aynı Kanunun 7 nci maddesinin (c) bendinde; “kişinin adı ve soyadı, cinsiyeti, baba ve ana adı ile soyadları, evli kadınların önceki soyadlarının” bu kapsamda sayıldığı, böylece somut olayda nüfus idaresi tarafından bu yasal düzenlemeye dayanılarak davacının murisinin adının nüfus kütüklerine uygun hale getirildiği anlaşılmaktadır.
Aynı Kanunun “kaydın kapatılması ve yeniden açılması” başlıklı 14. maddenin 1. fıkrasına göre; “Nüfus kaydının kapatılması; ölüm, gaiplik, Türk vatandaşlığının kaybı, evlenme, boşanma, evlât edinilme, soybağının düzeltilmesi veya reddi gibi olaylar nedeniyle bir kaydın üzerinde işlem yapılamaz hale getirilmesidir” hükmünü içermektedir.
Hukuk Genel Kurulu’nda yapılan görüşmeler sırasında bu yasal düzenlemeler üzerinde durulmuş; sonuçta somut olayda olduğu gibi, ölüm ile kayıt kapatıldıktan sonra mahkeme kararı ile söz konusu kayıtta değişiklik yapılamayacağı ilke olarak benimsenmiştir.
Somut olay bu çerçevede değerlendirildiğinde:
Eldeki davanın davacısı, 12.05.1988 tarihinde vefat eden “Y…. K….” adındaki kişinin yasal mirasçısı ve oğlu olup; nüfus idaresi tarafından, 26.10.2006 tarihinde (davacının babası vefat ettikten sonra) re’sen yapılan idari kayıt düzeltme işlemi ile davacının babası olan “Y…. K….”ın adını “Y….” olarak değiştirmiş, bunun üzerine, davacı tarafından babasının “Y….” olan adının “Y…. K….” olarak düzeltilmesi istemiyle 31.07.2008 tarihinde eldeki dava açılmıştır.
Murisin yaşamı boyunca tüm resmi işlemleri “Y…. K….” adıyla yaptığı ve bu adla tanınıp bilindiği dosya kapsamı ile sabittir. Davacının babasının “Y….” olan adının “Y…. K….” olarak düzeltilmesine ve dolayısıyla ölüm olayı nedeniyle kapalı olan nüfus kaydındaki bilginin değiştirilmesine yönelik mahkeme hükmü kurulmasına yasal olanak bulunmamakla birlikte davacının hukuki yararı gözetildiğinde, “çoğun içinde az da vardır” kuralı gereği “Y….” ile “Y…. K….”ın açık kimlik bilgileri yazılarak bunların aynı kişi olduğuna dair tespit hükmü kurulmasına da, yasal bir engel bulunmamaktadır.
Yukarıda yer alan yasal düzenleme ve açıklamalar ışığında mahkemece yapılacak iş; davacının murisinin “Y….” olan adının “Y…. K….” olarak düzeltilmesi değil, “Y….” ile “Y…. K….”ın açık kimlik bilgileri yazılarak aynı kişi olduğuna dair tespit hükmü kurmaktan ibaret olmalıdır.
Verilecek böyle bir tespit hükmünün tüm resmi işlemlerde bağlayıcılığının bulunacağı da, belirgindir.
Yerel mahkemece, yukarıda belirtilen maddi ve hukuki olgular dikkate alınmadan yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup; direnme kararının yukarıda açıklanan değişik gerekçelerle bozulması gerekir.
SONUÇ: Davalı nüfus idaresi temsilcisinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda açıklanan değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, 13.04.2011 gününde yapılan ikinci görüşmede oyçokluğu ile karar verildi.
MUHALEFET ŞERHİ
Haklı sebeplerin varlığı halinde adın değiştirilmesinin istenebileceği, bu değişikliği isteme hakkının da ilgili kişiye ait olduğu doğrudur. Ancak dava bununla ilgili değildir.
Olayda davacının babasının, nüfus sicilinde “Y…. K….” olarak kayıtlı olan adı, bu kişinin ölümünden onsekiz yıl sonra idarece yapılan “kayıt düzeltme” işlemi ile “Y….’ olarak değiştirilmiştir.
Gündeme geçen bilgilerden, davacının babasına sağlığında “Y…. K….” ismiyle nüfus cüzdanı örneği verildiği anlaşılmaktadır. Bu isimle nüfus cüzdanı verilmiş olması, davacının babasının nüfusa “Y…. K….” ismiyle kaydedilmiş olduğunu göstermektedir. Sicildeki bu isim kişinin ölümünden on sekiz yıl sonra idarece danayanak belgesine uygun olarak “Y….” olarak değiştirilmiştir.
5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 35.maddesinin (1.) fıkrasına göre, kesinleşmiş mahkeme hükmü olmadıkça nüfus kütüklerinin hiçbir kaydı düzeltilemez. Ancak olayların aile kütüklerine tescili esanasında yapılan maddi hatalar nüfus müdürlüğünce dayanak belgesine uygun olarak düzeltilir.
İdarece düzeltilebilecek maddi hataların kapsamı aynı yasanın 38.maddesinde gösterilmiştir. Buna göre; Kanunun 7.maddesinde sayılan aile kütüklerine tescil edilmesi gereken bilgilerden, dayanak belgesinde bulunduğu halde, nüfus kütüklerine hatalı veya eksik olarak tescil edilen ya da hiç yazılmayan bilgiler veya mükerrer kayıtlar maddi hata kapsamında değerlendirilir. Bü tür maddi hatalar ya Genel Müdürlükçe ya da nüfus müdürlükleri tarafından düzeltilir veya tamamlanır.
Dosyadaki davacının babasına ait nüfus kaydının açıklamalar bölümünde halen kayıtlı olduğu haneye 1937 yılında Seferihisar ilçesi 334 haneden naklen geldiği, dayanak belgesi olan nakil tutanağına uygun olarak isminin “Y….’ olarak 26.10.2006 tarihinde idarece düzeltildiği belirtilmektedir.
İdarece yapılan düzeltmeye esas alınan “dayanak nakil belgesi” gündeme alınmadığına göre, bu belgenin mahkemesince dosyaya alınmamış olduğu anlaşılmaktadır. Bu belge getirtilmediğinden, nakil belgesinin muhtarlık tarafından mı yoksa nüfus memurluğu tarafından mı düzenlendiği bilinmemektedir. Kişinin naklen geldiği yerdeki kaydı da mahkemece getirtilmemiştir.
Öyleyse, idarece yapılan düzeltmeye esas alınan dayanak nakil belgesinin ve bu belgenin düzenlenmesine esas alınması gereken kişinin naklen geldiği yerdeki nüfus kaydı getirtilmeli, orada davacının babasının adı nedir o gürülmelidir.
Dayanak nakil belgesi ve bu belgenin düzenlenmesine esas alınması gereken kişinin nakilden önceki kayıtlı olduğu nüfus kaydında davacının babasının adı “Y…. K….” ise, idarece yapılan düzeltme hatalı duruma gelecek ve davacı talebinde haklı olacaktır. Bu bakımdan dayanak nakil belgesi ve bunun düzenlenmesine esas alınan naklen geldiği yerdeki kayıt getirtilip, tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonuca gidilmelidir.
Bu tahkikatlar yapıldığında; dayanak belgesinde ve kişinin naklen geldiği yerdeki nakil nedeniyle “kapalı hale gelmiş olan nüfus kaydında adı “Y…. K….” değil de “Y….’ ise, nüfus idaresi dayanak belgesine uygun olarak davacının babasının adını “Y….’ olarak kanunun yerdiği yetkiyle idari yolla düzeltmiş olsa dahi; bu düzeltme kişinin ölümünden on sekiz yıl sonra yapıldığına göre, ölen kişinin buna karşı artık dava açma olanağı artık yoktur. Bu halde mirasçılarının değişikliği isteme haklarını olduğu kabul edilmelidir. Zira, nüfus idaresi sağlığında bu kişiye “Y…. K….” ismiyle nüfus cüzdanı tanzim edip vermiş ve kişi sağlığında bu kimliği yıllarca kullanmış, tüm resmi ve özel işlemlerini “Y…. K….” adıyla yapmıştır. Öyleyse, ölümünden sonra idarece yapılan “pardon ben dayanak belgesine uygun olarak tescil etmemişim, şimdi, dayanak belgesine uygun olarak düzeltiyorum” anlamına gelen düzeltme işlemine karşı, mirasçılarının babalarının adının “idarece yapılan düzeltmeden önceki haline” iadesini isteyebilmeleri gerekir. Kişinin ölümünden sonra idarece yapılan düzeltme, mirasçılar bakımından ad değişikliğini istemelerinde haklı sebep sayılmalıdır.
O nedenle, direnme karanının, yukarıda açıklanan nedenlerle onanması görüşündeyiz, bu nedenle çoğunluğun görüşüne katılamıyoruz.