Asli Fail Hakkında Yargıtay Kararları
T.C.
YARGITAY
1. CEZA DAİRESİ
E. 2007/3670
K. 2007/4999
T. 21.6.2007
• SUÇA İŞTİRAK ( Tahrik ve Suça Özel Diğer Durumlar Gözetilerek Ayrı Ayrı Hüküm Kurulması Gerektiği )
• ASLİ FAİL ( İştirak Durumunda Tahrik ve Suça Özel Diğer Durumlar Gözetilerek Ayrı Ayrı Hüküm Kurulması Gerektiği )
• TAHRİK İNDİRİMİ ( İştirak Durumunda Tahrik ve Suça Özel Diğer Durumlar Gözetilerek Ayrı Ayrı Hüküm Kurulması Gerektiği )
765/m. 296/son
5237/m.28, 53, 82/1-b
ÖZET : İştirak durumunda, tahrik ve suça özel diğer durumlar gözetilerek ayrı ayrı hüküm kurulmalıdır.
DAVA : Atilla’yı taammüden öldürmekten sanık YG, işbu suça iştirakten sanıklar UG, Mevlüt kızı HG ve Mehmet kızı HG’in yapılan yargılanmaları sonunda: Hükümlülüklerine, Mevlüt kızı HG hakkında TCK’nın 296/son maddesi gereğince ceza tertibine yer olmadığına ilişkin ( BAKIRKÖY ) İkinci Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 26.06.2006 gün ve 306/162 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi sanıklar müdafii ve müdahil vekili taraflarından istenilmiş, sanıklar müdafii duruşma da talep etmiş olduğundan dava dosyası C.Başsavcılığından tebliğname ile Dairemize gönderilmekle: UG ve Mehmet Kızı HG hakkında duruşmalı, YG hakkında duruşmaya müdafii göndermemesi nedeniyle duruşmasız, müdahilin temyizi vechile incelendi ve aşağıdaki karar tesbit edildi:
KARAR : 1-Tüm dosya kapsamına, mahkemenin kabul ve uygulamasına göre sanık Hatice ( Mehmet kızı )’nin, suçu sanık Yılmaz ile doğrudan doğruya birlikte işlemeleri sebebiyle asli fail kabul edilerek cezalandırılmasında bir isabetsizlik görülmemiş ve bu hususta bozma öneren tebliğnamenin ( 2 ) nolu düşüncesine iştirak edilmemiştir.
2-Toplanan deliller karar yerinde, incelenip, sanıklar Yılmaz, Hatice ( Mehmet kızı ), Ufuk ve Hatice ( Mevlüt kızı )’nin suçlarının sübutu kabul, oluşa ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde sanıklar Yılmaz ve Hatice yönünden tasarlayarak öldürme, sanık Ufuk yönünden tasarlayarak öldürmeye yardım ve sanık Hatice ( Mevlüt kızı )’nin suç delillerini ortadan kaldırma suçlarının nitelikleri tayin, takdire ve ayrıca sanık Yılmaz için tahrike ilişen cezayı azaltıcı sebeplerin nitelik ve derecesi takdir kılınmış, savunmaları inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, sanık Hatice ( Mevlüt kızı ) hakkında 765 sayılı TCK’nın 296/son. maddesi uyarınca ceza tertibine yer olmadığına karar verilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümlerde bozma nedenleri dışında isabetsizlik görülmemiş olduğundan sanık Yılmaz müdafiinin tahrik indiriminin yetersiz olduğuna, sanık Hatice ( Mehmet kızı ) müdafiinin duruşmalı incelemede sübuta, asli fail olmayıp suça yardım eden durumunda bulunduğuna, tahrik indiriminin yetersiz olduğuna, sanık Ufuk müdafiinin duruşmalı incelemede sübuta, tahrik indiriminin yetersiz olduğuna, 5237 sayılı TCK’nın 28. maddesinin uygulanması gerektiğine, müdahil vekilinin sanıklar Yılmaz ve Hatice hakkında haksız tahrik bulunmadığına, takdiri indirim uygulanamayacağına, sanık Ufuk’un da asli fail olduğuna, takdiri indirim uygulanamayacağına, sanık Hatice ( Mevlüt kızı ) için suç vasfına yönelen ve yerinde görülmeyen, temyiz itirazlarının reddiyle,
A ) Sanık Hatice ( Mevlüt kızı ) hakkında kurulan ceza tertibine yer olmadığına dair hükmün tebliğnamedeki düşünce gibi ONANMASINA ,
B ) Sanıklar Yılmaz, Hatice ( Mehmet kızı ) ve Ufuk hakkında kurulan hükümlerin incelenmesinde sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
a-İddianamede maktulün canavarca hisle veya eziyet çektirilerek öldürüldüğüne dair bir anlatım ya da sevk maddesi bulunmamasına karşın, sanıklar hakkında 5237 sayılı TCK’nın 82/1-b. maddesi ile de hüküm kurulması,
b-Sanık Hatice ( Mehmet kızı ) ile daha önce evli iken boşanan ve ortak çocukları bulunan maktulün, sanık Yılmaz’ın eşi Hatice ( Mevlüt kızı ) ile rızaen cinsel ilişkisi sebebiyle sanık Hatice ( Mehmet kızı ) hakkında yapılan haksız tahrik indiriminin, olaydan etkilenme derecesi ve taraflara yakınlık durumları da dikkate alınarak sanık Yılmaz hakkında uygulanan haksız tahrik indiriminden daha az olması gerektiği gözetilmeden, hakkaniyete aykırı şekilde sanık Yılmaz ile aynı seviyede indirim yapılması,
c-Kendisine yönelik maktulden kaynaklanan haksız herhangi bir hareket bulunmayan sanık Ufuk hakkında haksız tahrik hükümlerinin uygulanması suretiyle eksik cezaya hükmedilmesi,
d-5237 sayılı TCK’nın 53. maddesi uyarınca belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılan sanıklar Yılmaz, Hatice ( Mehmet kızı ) ve Ufuk hakkında velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından getirilen kısıtlamanın, 53. maddenin 3. fıkrası uyarınca şartla salıverilme tarihine kadar geçerli olduğunun gözetilmemesi,
SONUÇ : Yasaya aykırı, sanık Yılmaz müdafii, sanık Hatice ( Mehmet kızı ) müdafii, sanık Ufuk müdafiileri ile mudahil Nazire vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin kısmen tebliğnamedeki düşünce gibi BOZULMASINA, bozma kapsamına, ceza miktarına ve tutuklulukta geçirdikleri süreye göre sanık Hatice müdafii ile sanık Ufuk müdafiilerinin tahliye taleplerinin reddine, 20.06.2007 gününde ( a ) bendinde belirtilen bozma nedenine Üye Sabri Eyüp Yağcı’nın muhalefeti ve oyçokluğuyla, diğer tüm hususlarda oybirliği ile karar verildi.
KISMEN KARŞI GÖRÜŞ :
Tasarlayarak ve canavarca hisle insan öldürmekten sanık Yılmaz hakkında Bakırköy 2. Ağır Ceza Mahkemesi sanığın ikrarına ve buna uyan maddi delillere dayanarak hüküm kurmuş Dairemizce bu hükmün denetimi sırasında iddianamede canavarca hisle insan öldürmekten tavsif ve sevk maddesi bulunmadığı halde 5237 Sayılı Yasanın 82/1-b maddesi ile hüküm kurulmasını sayın çoğunluk görüşü bozma nedeni saymıştır.
CMK’un 226 veya CMUK’un 258. maddesinde “sanık suçun hukuki niteliğinin değişmesinden önce haber verilip de savunmasını yapabilecek bir halde bulundurulmadıkça iddianamede kanuni unsurları gösterilen suçun değindiği kanun hükmünden başkası ile mahkum edilemez hükmü vazedilmiştir. Bu maddelerin gerekçesinde kanun koyucu ve yargısal inançlarda da açıklandığı üzere; iddianamede gösterilen fiilin hukuki niteliğinin tayinde mahkeme iddia ve savunma ile bağlı olmadığı tümü ile serbest olduğu, suçun hukuki niteliğinin değişmesi, cezasının artırılması veya cezaya ek güvenlik tedbirlerinin uygulanmasını gerektiren nedenlerin ilk defa duruşmada ortaya çıkması halinde sanığı haberdar edip o konuda savunma olanağı sağlayacaktır.
07.11.2003 günlü iddianamede sanık Yılmaz diğer sanık Mehmet kızı Hatice ile tasarlayıp eve çağırdığı maktulün eve girer girmez Yılmaz’ın ikrarı gibi keserle vurup yere düşürdüğü ve hala baygın olan maktulü banyoya taşıyıp onu parçaladığı ve cesedi poşetlere koyduğunu açıkça ifade etmiştir. Bu durumda ikrarını da doğrulayan maddi deliller karşısında suçun hukuki tavsifine iddianamedeki bu anlatımın hukuki tavsife yeter olduğu kanaatindeyim. Üstelik sanık ve müdafiinin yüzüne karşı okunan esas hakkında mütalaada eylemi duruşma Savcısı 82/1-a, b olarak nitelemiş savunmada buna göre yapılmıştır. Yani ilk defa duruşmada ortaya çıkan bir durumda değildir. Bu hususta yeni bir ek iddianameye gerekte yoktur. Nitekim Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 1973/3-433/825 ve 1973/2-194/2 sayılı kararlarında da açıklanarak istikrar bulmuştur. Bozma ilamımızın sadece 2 /B-a’daki düşüncelere sayın çoğunluk görüşüne bu nedenle katılamadım.
Üye Sabri Eyüp Yağcı
T.C.
YARGITAY
10. CEZA DAİRESİ
E. 2009/14108
K. 2010/5281
T. 9.3.2010
• DİĞER KANUNLARDA YER ALAN 5237 SAYILI KANUNA AYKIRI OLAN DÜZENLEMELER ( 5252 S.K. Geçici Madde 1 Uyarınca 2918 S.K. Md. 119’un Uygulanamayacağı – Uyuşturucu Madde Ticareti Yapmak )
• SÜRÜCÜ BELGELERİNİN GERİ ALINMASI VE YERİNE GETİRİLMESİ ( 5252 S.K. Geçici Madde 1 Uyarınca 2918 S.K. Md. 119’da Yer Alan Hükmün Uygulanamayacağı – Uyuşturucu Madde Ticareti Yapmak )
• UYUŞTURUCU MADDE TİCARETİ YAPMAK ( Sanığın Suçu İşlediğine Dair Delil Bulunamadığı – Asıl Faillerle Birlikte Başka Bir Araçla Yol Kontrolü Yaptığı/Suça Yardım Eden Konumunda Olduğu )
• ASLİ FAİL ( Uyuşturucu Madde Ticareti Yapmak/Sanığın Suçu İşlediğine Dair Delil Bulunamadığı – Asıl Faillerle Birlikte Başka Bir Araçla Yol Kontrolü Yaptığı/Suça Yardım Eden Konumunda Olduğunun Kabul Edileceği )
• YARDIM ETMEK ( Uyuşturucu Madde Ticareti Yapmak – Asıl Faillerle Birlikte Başka Bir Araçla Yol Kontrolü Yaptığı/Suça Yardım Eden Konumunda Olduğunun Kabul Edileceği )
5237/m. 39, 188
ÖZET : Uyuşturucu madde ticareti yapmak suçunda, 5252 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un geçici 1. maddesinde yer alan “Diğer kanunların, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun Birinci Kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31 Aralık 2008 tarihine kadar uygulanır.” hükmü gereğince sanıklar hakkında 2918 sayılı Yasa’nın 119. maddesinin “İşlenen Suçlar Nedeniyle Sürücü Belgelerinin Geri Alınması ve Yerine Getirilmesi” uygulanmasına olanak bulunmadığı dikkate alınmalıdır.
Sanığın, suç konusu uyuşturucu maddenin nakledilmesi sırasında, asıl faillerle birlikte başka bir araçla yol kontrolü yaptığı, suçun kanuni tanımında yer alan fiili gerçekleştirdiğine ilişkin delil bulunmaması nedeniyle “suçun işlenmesine yardım eden” konumunda olduğu dikkate alınmalıdır.
DAVA : Uyuşturucu madde ticareti yapmak suçundan sanıklar Abdulgani, Mustafa, Mahmut ve Veysi hakkında DİYARBAKIR 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nce yapılan yargılama sonucu, 17.03.2009 tarihinde 2008/331 esas ve 2009/154 karar sayı ile kurulan mahkûmiyet hükümlerinin sanıklar Mustafa ve Mahmut ile müdafiileri ve sanıklar Abdulgani ve Veysi müdafiileri tarafından temyiz edilmesi üzerine, dava dosyasının Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının düzeltilerek onama isteyen tebliğnamesi ile 14.09.2009 tarihinde Dairemize gönderildiği anlaşıldı. Dosya incelendi.
Gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : A- Sanık Abdulgani hakkındaki hükmün incelenmesi:
Yargılama sürecinin yasaya uygun olarak yapıldığı; delillerin gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı; eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı; vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı; eyleme uyan suç tipi ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, sanık müdafiinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün istem gibi ( ONANMASINA ), suçun niteliği ile hükmolunan ceza miktarı ve tutuklu kalınan süre göz önüne alınarak sanık müdafiinin tahliye talebinin (REDDİNE),
B- Sanıklar Mustafa ve Veysi hakkındaki hükümlerin incelenmesi:
Yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, Mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre, diğer temyiz itirazlarının reddine,
Ancak;
5237 sayılı TCK’nın 5 ve 53. maddeleri ile 5252 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un geçici 1. maddesi hükmü gereğince sanıklar hakkında 2918 sayılı Yasa’nın 119. maddesinin uygulanmasına olanak bulunmaması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık Mustafa ve müdafii ile sanık Veysi müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün CMUK’nın 321. maddesi gereğince ( BOZULMASINA ); ancak bu durumun yeniden duruşma yapılmaksızın aynı Kanunun 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan;
Hüküm fıkrasında yer alan sanıklar hakkında 2918 sayılı Kanunun 119. maddesinin uygulanmasına ilişkin bölümün çıkarılması suretiyle, hükümlerin ( DÜZELTİLEREK ONANMASINA ),
C- Sanık Mahmut hakkındaki hükmün incelenmesi:
Sanığın, suç konusu uyuşturucu maddenin nakledilmesi sırasında, asıl faillerle birlikte başka bir araçla yol kontrolü yaptığı, suçun kanuni tanımında yer alan fiili gerçekleştirdiğine ilişkin delil bulunmaması nedeniyle “suçun işlenmesine yardım eden” konumunda olduğu dikkate alınarak, sanık hakkında TCK’nın 39. maddesinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,
SONUÇ : Yasaya aykırı sanık ve müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde olduğundan, hükmün CMUK’nın 321. maddesi gereğince ( BOZULMASINA ), 09.03.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
1. CEZA DAİRESİ
E. 2006/4306
K. 2007/2025
T. 28.3.2007
• KASTEN ÖLDÜRME ( Üç Sanığın Ellerindeki Sopa İle Maktule Vurarak – Üç Ayrı Darbe Sonucu Oluşan Üç Kırıktan Her Birisinin Yaşamsal Tehlike Oluşturduğu )
• FAİLİN BELLİ OLMASI ( Üç Sanığın Ellerindeki Sopa İle Maktule Vurduğu/Üç Ayrı Darbe İle Oluşan Üç Kırıktan Her Birisinin Yaşamsal Tehlike Oluşturması Sonucu Ölüm – 765 S.K. Md. 463’ün Uygulanamayacağı )
• BİRDEN FAZLA SANIK ( Üç Sanığın Ellerindeki Sopa İle Maktule Vurduğu/Üç Ayrı Darbe Sonucu Ölüm – 765 S.K. Md. 463’ün Uygulanamayacağı )
• ASLİ FAİL ( Üç Sanığın Ellerindeki Sopa İle Maktule Vurduğu/Üç Ayrı Darbe Sonucu Ölüm – Sanıkların Öldürme Eyleminin Asli Faili Oldukları )
• YAŞAMSAL TEHLİKE OLUŞTURAN DARBE ( Üç Sanığın Üç Ayrı Darbesi Sonucu Ölüm – Sanıkların Öldürme Eyleminin Asli Faili Oldukları )
765/m.463
ÖZET : Üç sanığın da, ellerindeki sopalarla maktule vurdukları, otopsi raporuna göre, maktulün kafasında üç ayrı darbe sonucu oluşan üç kırıktan her birisinin yaşamsal tehlike oluşturduğu, ölümün künt kafa travmasına bağlı oluşan kafatası kırıklarıyla birlikte meydana gelen beyin içi kanama ve komplikasyonlardan meydana geldiği, sanıkların, öldürme eyleminin asli failleri oldukları anlaşıldığı halde, olayda uygulama yeri bulunmayan 765 Sayılı TCK. nun 463. maddesinin ( …iki veya daha çok kimse birlikte yapmış olup da failin kim olduğu belli olmazsa… ) uygulanması bozmayı gerektirir.
DAVA : Müstakil faili belli olmayacak şekilde Y. Kırcı’yı kasten öldürmekten ve konut dokunulmazlığını bozmaktan sanıklar H. A., A. A. ile A. A., K. K.’yı yaralamaktan ve konut dokunulmazlığını bozmaktan sanık Ü. A.’ın yapılan yargılanmaları sonunda hükümlülüklerine ilişkin Afyonkarahisar Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 11.11.2005 gün ve 310/343 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi sanıklar ile müdahil vekili taraflarından istenilmiş, sanık Ü. A. dışındaki sanıklar duruşma da talep etmiş olduğundan dava dosyası C.Başsavcılığından tebliğname ile Dairemize gönderilmekle: sanıklar H. A., A. A. ve A. A. hakkında duruşmalı, sanık Ü. A. ile müdahilin temyizleri veçhile incelendi ve aşağıdaki karar tesbit edildi:
KARAR : 1- Sanık Ümmü hakkında mağdur Keziban’a etkili eylem ve konut dokunulmazlığını ihlal suçlarından verilen adli para cezalan kesin olduğundan, sanık Ümmü müdafii ve müdahil Keziban vekilinin bu suçlardan kurulan hükümlere yönelen temyiz talebinin reddine karar verilmiştir.
2- Mahkemenin kabulünde ve delilleri takdirinde isabetsizlik bulunmadığından, sanık Adem hakkında hafif tahrik hükümlerinin uygulanması gerektiğine ilişen tebliğnamedeki görüş benimsenmemiştir.
3- Sanıklar Hüseyin, Adem ve Ahmet hakkındaki hükümlerin incelenmesinde;
Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanıklar Hüseyin, Adem ve Ahmet’in adam öldürmek ve konut dokunulmazlığını ihlal suçlarının sübutu kabul, oluşa ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde suçların niteliği tayin, cezayı azaltıcı takdiri tahfif sebebinin nitelik ve derecesi takdir kılınmış, savunmaları inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümlerde bozma sebepleri dışında isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanıklar müdafiinin duruşmalı incelemede ve dilekçesinde tahrik bulunduğuna, suç vasfına, eksik incelemeye, sanıklar Ahmet ve Hüseyin’in öldürme suçu yönünden sübuta, fer’i iştirak ettiklerine, mesken masuniyetini ihlal suçundan sübuta ilişen ve yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine,
Ancak;
a ) Üç sanığın da, ellerindeki sopalarla maktule vurdukları, otopsi raporuna göre, maktulün kafasında üç ayrı darbe sonucu oluşan üç kırıktan her birisinin yaşamsal tehlike oluşturduğu, ölümün künt kafa travmasına bağlı oluşan kafatası kırıklarıyla birlikte meydana gelen beyin içi kanama ve komplikasyonlardan meydana geldiği, sanıkların, öldürme eyleminin asli failleri oldukları anlaşıldığı halde, olayda uygulama yeri bulunmayan 765 Sayılı TCK. nun 463. maddesinin uygulanması,
b ) Kabule göre, sanıklar hakkında öldürme suçundan 765 Sayılı TCK. na göre hüküm kurulduğu halde aynı yasanın 31 ve 33. maddeleri yerine, 5237 Sayılı TCK. nun 53. maddesinin uygulanması,
c ) 5237 Sayılı TCK. ile 765 Sayılı TCK. nun olayla ilgili bütün hükümlerinin yargı denetimine olanak verecek biçimde uygulanması, ortaya çıkan sonuçların birbirleriyle karşılaştırılması, lehe olan hükmün belirlenmesi ve uygulamanın ona göre yapılmasında zorunluluk bulunması,
SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş olup, sanıklar Adem, Hüseyin, Ahmet müdafi ile müdahil Keziban vekilinin temyiz itirazları bu sebeplerle yerinde görülmüş olduğundan sanıklar hakkındaki hükümlerin kısmen tebliğnamedeki düşünceye uygun olarak BOZULMASINA, 28.03.2007 gününde oybirliği ile karar verildi.
T.C.
YARGITAY
1. CEZA DAİRESİ
E. 2007/2055
K. 2008/5128
T. 18.6.2008
• KASTEN ÖLDÜRME ( Sanıkların Tam Bir Dayanışma İle Fiili Birlikte İşledikleri – Her İkisinin de Kasten İnsan Öldürme ve Kasten İnsan Öldürmeye Teşebbüs Suçlarının Asli Faili Olarak Ayrı Ayrı Cezalandırılmaları Gerektiği )
• ÖLDÜRMEYE TEŞEBBÜS ( Sanıkların Tam Bir Dayanışma İle Fiili Birlikte İşledikleri ve Netice Aldıkları – Her İkisinin de Kasten İnsan Öldürme ve Kasten İnsan Öldürmeye Teşebbüs Suçlarının Asli Faili Olarak Ayrı Ayrı Cezalandırılmaları Gerektiği )
• ASLİ FAİL ( Sanıkların Tam Bir Dayanışma İle Fiili Birlikte İşledikleri – Kasten İnsan Öldürme ve Kasten İnsan Öldürmeye Teşebbüs Suçlarının Asli Faili Olarak Ayrı Ayrı Cezalandırılmaları Gerektiği )
5237/m.35,81
ÖZET : Aralarında akrabalık bağı bulunan ve aynı zamanda tarla komşusu olan sanık C. ile maktul ve mağdur Y. arasındaki tarla sulama meselesinden çıkan tartışma sonunda C.’in çift namlulu av tüfeği ile maktul ve mağdura doğru ateş ettiği olay yerine gelen sanık İ.H.’in da ele geçmeyen tüfek ile maktul ve mağdura ateş ettiği, olay yerinde ele geçen 17 adet boş kartuştan 11 adedinin sanık C.’in tüfeğine uyduğu 6 adetinin ise ele geçmeyen 2. bir tüfekten atılmış olduğunun tespit edildiği, olayda maktul ve mağdurun silah kullanmadıkları ilk atışta yaralanan Y.’ın hendek içersine atlayarak sonraki atışlardan korunduğu ve olay yerine gelen akrabası M.’nın minibüsüne binerek olay yerinden kaçabildiği, maktul B.’ın ise yoğun atış nedeniyle saklandığı traktör arkasından çıkamadığı ve minibüse dahi binemediği, olay yerine gelenlerin maktule müdahale edemediği, dikkate alındığında, sanıkların tam bir dayanışma ile fiili birlikte işledikleri ve netice aldıkları anlaşılmakla her ikisinin de kasten insan öldürme ve kasten insan öldürmeye teşebbüs suçlarının asli faili olarak ayrı ayrı cezalandırılmaları gerekir.
DAVA : Müstakil faili belli olmayacak şekilde B.E.’nu kasten öldürmekten, Y.E.’nu kasten öldürmeye tam derecede teşebbüsten sanıklar C.E. ile İ.H.E., öldürmeye teşebbüs suçuna feri fail olarak katılmaktan ve nas’ı ızrardan sanıklar M.E. ile F.E., izinsiz av tüfeği taşımaktan sanık C.E.’nun yapılan yargılanmaları sonunda: sanıklar C., İ.H.E.’nun hükümlülüklerine, sanıklar M. ile F.E.’nun beraatlerine ilişkin Kilis Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 16.05.2006 gün ve 206/118 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi sanıklar C., İ.H.E. ve müdahiller vekili tarafından istenilmiş olduğundan dava dosyası C. Başsavcılığından tebliğname ile Dairemize gönderilmekle incelendi ve aşağıdaki karar tespit edildi:
KARAR : 1- Ruhsatsız av tüfeği bulundurmak suçu yönünden yapılan incelemede, 5326 sayılı Kanunun 35. maddesine göre, yaptırım olarak idari para cezası öngörüldüğünden, 5326 sayılı Kanunun 29. ve 5275 sayılı Kanunun 98 ve 101 maddesi uyarınca bu karara karşı itiraz yoluna başvurulabileceği bildirilmekle temyiz kabiliyeti bulunmadığından, bu suçtan kurulan hükmün, mahallince incelenmek üzere temyiz incelemesi dışı tutulmasına karar verilmiştir.
2- Sanıklar müdafiinin süresinden sonra yapmış olduğu duruşmalı inceleme talebinin CMUK’un 318. maddesi uyarınca reddine karar verilmiştir.
3- Sanıklar M.E. ve F.E. yönünden kurulan hükümlerin incelemesinde; Elde edilen delillerin hükümlülüğe yeter nitelik ve derecede bulunmadığı gerekçeleri gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan müdahiller vekilinin sübuta yöneltilen, takdire ilişen ve yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün tebliğnamedeki düşünce gibi ( ONANMASINA ),
4- Sanıklar C.E. ve İ.H.E. yönünden kurulan hükümlerin incelenmesinde;
Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanıkların suçlarının sübutu kabul, cezayı azaltıcı sebebinin nitelik ve derecesi takdir kılınmış, savunmaları inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümlerde bozma nedenleri dışında isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanıklar ve müdafiinin yasal savunma şartlarının oluştuğuna, ağır tahrikin varlığına, C. yönünden suç vasfına, İ.H. yönünden sübuta ve vasfa ilişen, müdahiller vekilinin tahrikin bulunmadığına, 59. maddesinin uygulanmaması gerektiğine, eksik inceleme ile karar verildiğine yönelen ve yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine,
Ancak;
Aralarında akrabalık bağı bulunan ve aynı zamanda tarla komşusu olan sanık C. ile maktul ve mağdur Y. arasındaki tarla sulama meselesinden çıkan tartışma sonunda C.’in çift namlulu av tüfeği ile maktul ve mağdura doğru ateş ettiği olay yerine gelen sanık İ.H.’in da ele geçmeyen tüfek ile maktul ve mağdura ateş ettiği, olay yerinde ele geçen 17 adet boş kartuştan 11 adedinin sanık C.’in tüfeğine uyduğu 6 adetinin ise ele geçmeyen 2. bir tüfekten atılmış olduğunun tespit edildiği, olayda maktul ve mağdurun silah kullanmadıkları ilk atışta yaralanan Y.’ın hendek içersine atlayarak sonraki atışlardan korunduğu ve olay yerine gelen akrabası M.’nın minibüsüne binerek olay yerinden kaçabildiği, maktul B.’ın ise yoğun atış nedeniyle saklandığı traktör arkasından çıkamadığı ve minibüse dahi binemediği, olay yerine gelenlerin maktule müdahale edemediği, dikkate alındığında, sanıkların tam bir dayanışma ile fiili birlikte işledikleri ve netice aldıkları anlaşılmakla her ikisinin de kasten insan öldürme ve kasten insan öldürmeye teşebbüs suçlarının asli faili olarak ayrı ayrı cezalandırılmaları gerektiğinin düşünülmemesi,
SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş olup, sanıklar ve müdafileri ile müdahiller vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün tebliğnamedeki düşünce gibi BOZULMASINA, ceza miktarı, tutuklulukta geçen süre nazara alınarak sanık İ.’in tahliye talebinin reddine, 18.06.2008 gününde oybirliği ile karar verildi.
T.C.
YARGITAY
3. CEZA DAİRESİ
E. 2004/13075
K. 2005/3453
T. 28.4.2005
• MÜESSİR FİİL ( Sanığın Katılanı Tutup Diğer Boksör Sanığın Katılana Yumrukla Vurarak Yaralaması – Tutan Sanığın Feri Fail Değil Asli Fail Olacağı )
• BOKSÖRÜN YUMRUKLA VURARAK ADAM YARALAMASI ( Tutan Sanığın Feri Fail Değil Asli Fail Olacağı – Müessir Fiil )
• ASLİ FAİL KABUL EDİLMEK ( Sanığın Katılanı Tutup Diğer Boksör Sanığın Katılana Yumrukla Vurarak Yaralaması – Tutan Sanığın Feri Fail Kabul Edilemeyeceği )
• SUÇA İŞTİRAK ( Sanığın Katılanı Tutup Diğer Boksör Sanığın Katılana Yumrukla Vurarak Yaralaması – Tutan Sanığın Feri Fail Değil Asli Fail Olacağı )
765/m. 64, 456/2
ÖZET : Sanık S’nın katılanı tutup, sanık H’nın boksör olmasından dolayı katılana yumrukla vurarak yaralaması eylemlerinde sanık S’nın, olayda öbür sanık H’nın yanında yer alması ve tutması nedeniyle feri fail değil, asli fail olup, TCK.nun 64. maddesi yollamasıyla 456/2 maddesi uyarınca cezalandırılması gerekir.
DAVA : Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunarak;
Gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Yerinde görülmeyen sair itirazların reddine, ancak;
1-Katılanın polis ifadesinde “bana vurmaya başladılar, kim olduklarını göremedim. Beni darp edenlerin Hasan ve Serkan olduğunu öğrendim” mahkeme ifadesinde, “sanık Serkan, Sevali tuttu, sanık Hasan tekme tokat bana etkili eylemde bulundu” tanık Seval’ın polis ifadesinde “sanık Hasan ve Serkan arkamızdan saldırarak Yasin’i yere düşürdüler, müdahale etmek istedim, Hasan beni itekledi ve yerde yatan Yasin’e tekmelerle vurarak her ikisi de kaçtı”, mahkeme ifadesine “sanık Hasan, mağdurun ense kısmından vurdu, bayıldı, yere düştükten sonra sanık Hasan ve Serkan ayaklarıyla topuklarıyla birlikte mağdurun yüzüne doğru vuruyorlardı” biçimindeki anlatımları sanıkların C.Savcısına verdikleri ifadelerinde, sanık Hasan’ın yakınanı dövdüm”, sanık Serkan’ın “Hasan, Yasin’e vurdu, bende vurdum”, biçimindeki savunmaları ve sanık Hasan’ın, mahkemedeki “Yasin’e tokatla etkili eylemde bulundum. Sanık Serkan olaya karışmadı, sanık Serkan’ın mahkemedeki “sanık Hasan, mağdura elle ve yumrukla etkili eylemde bulundu, ben mağdura etkili eylemde bulunmadım” biçimindeki anlatım ve savunmalarının birbirleriyle ve kendi anlatımları arasındaki çelişkilerin giderilmeye çalışılması, giderilemediği takdirde hangi anlatımlara, hangi nedenle üstünlük tanındığı da açıklanarak, katılandaki kırığa hangi sanığın eyleminin yol açtığı da araştırılıp sonucuna göre,
a )Kırığa yol açan sanık belirlendiği takdirde o sanık hakkında TCK.nun 456/2, öbür sanık hakkında kanıtların kabul ediliş biçimi ve suçu nitelemeye göre hakkında TCK. 456/4 ya da 464 maddesinden hangisinin uygulanacağının belirtilmesi,
b )Kırığa yol açan sanık saptanamadığı takdirde her iki sanık hakkında TCK.nun 456/2, 463. maddelerinin uygulanacağı gözetilmeden, dosya içeriği ile uyuşmayan “sanık Serkan’ın mağduru tuttuğu, sanık Hasan’ın da boksör olmasından dolayı mağdura yumrukla etkili eylemde bulunarak yaraladığı” biçimindeki gerekçeyle yazılı biçimde hükümler kurulması,
2-Yaralama suçundan kurulan hükümde uygulanan yasa ve madde gösterilmeyerek CMUK. 260/3, 268/4. maddelerine uyulmaması,
3-Mahkemenin kabulüne göre de;
Sanık Serkan’ın katılanı tutup, sanık Hasan’ın boksör olmasından dolayı katılana yumrukla vurarak yaralaması eylemlerinde sanık Serkan’ın, olayda öbür sanık Hasan’ın yanında yer alması ve tutması nedeniyle feri fail değil, asli fail olup, TCK.nun 64. maddesi yollamasıyla 456/2 maddesi uyarınca cezalandırılması gerektiğinin gözetilmemesi,
SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş, sanık Hasan müdafi ve sanık Serkan müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı BOZULMASINA, 28.04.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.