İSTANBUL …. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ SAYIN HAKİMLİĞİ’NE
DOSYA NO: 2013/……Esas
[Beyanda Bulunan]
DAVACI:
VEKİLİ: Av. Arif BALTACI
DAVALI:
VEKİLİ:
KONU: Davalının …………………………………. tarihli dilekçesine karşı beyanlarımızın sunumudur.
AÇIKLAMALAR
Davalı şirketin ………………. tarihli dilekçesindeki iddia ve beyanlarının tarafımızca kabulü mümkün değildir.
1- Öncelikle Davalı şirketin, diğer davalının kazada kusuru bulunmadığına ve davacı müvekkillerin hasarın oluşumunda tam kusurlu olduğuna ilişkin beyanları kabul edilemez, gerçek dışı beyan ve iddialardır. Zira diğer davalının hasar anında aracı aşırı alkollü olarak sürdüğü ve alkol oranının yasal sınırların çok üstünde olduğu Bilirkişi Raporu ile de sabittir. Alkollü şekilde araç kullanan ve hasarın oluşmasına sebebiyet veren diğer davalı araç şoförünün, kazanın oluşmasında hiçbir kusuru bulunmadığının iddia edilmesi hiçbir şekilde hukuken kabul görmeyecek bir beyan ve durumdur.
Bilirkişi tarafından dosyaya sunulan ……….. tarihli bilirkişi raporunda açıkça görüleceği üzere; Davacı Müvekkilin, 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanununun 68/b fıkrasında belirtilen “Taşıt Yolunun karşısına geçmek isteyen yayaların taşıt yolunu, yaya, okul geçidi ile kavşak giriş ve çıkışları dışında herhangi bir yerden geçmeleri yasaktır” hükmüne ve dolayısı ile Trafik Kurallarına uygun olarak, ışıklı yaya geçidinden taşıt yolunu karşıdan karşıya geçmek istedikleri, taşıt yolunun Kartal istikametine olan yol bölümünü, kendilerine yeşil ışık yanarken geçtikten sonra, sıfır yükseltili orta refüj üzerinde durup yolu kontrol ettikleri ve yeşil ışığın yayalar için tekrar yanmasını bekledikleri anda, davalı araç sürücüsü, kendi sevk ve idaresindeki kamyonetle müvekkillere çarptığı” tespiti yapılmıştır.
Söz konusu Bilirkişi Raporu, tanık beyanları, ve kaza yerine ilişkinin mobese ve kamera kayıtları göz önüne alındığında, davalının davacıların aniden yola çıkmaları sebebiyle tam kusurlu olduklarına ilişkin iddialarının gerçeği yansıtmadığı ve hukuki sorumluluktan kaçma amaçlı yapıldığı oldukça açıktır.
2- Davalı şirket cevap dilekçesinde, kazanın oluşumuna sebebiyet verecek doğrudan veya dolaylı bir kusur ya da eylemleri olmadığından bahisle davanın reddini talep etmişlerdir.
2918 sayılı KTK’nun 85/1 fıkrası oldukça açıktır. Bu maddeye göre “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar”
85/5 fıkrası ile de; “İşleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur” şeklindeki kanun maddelerinden açıkça anlaşıldığı üzere, araç sahibi ve araç işleteni olan davalı şirket kaza sebebi ile doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumludur. Burada kusursuz sorumluluk kuralı işlemektedir. Davalının hiçbir kusuru olmasa bile kanunda kaynaklanan sorumluluğu kusursuz sorumluluktur.
Söz konusu madde hükümlerinde belirtilen araç işletenin sorumluluğunun, kusura dayalı bir sorumluluk olmadığı, kusursuz sorumluluk kapsamında olduğu çok açıktır. Bu nedenlerle, davalı şirketin “kusurlu olmadığı” yönündeki iddiaları da hukuken geçersiz bir iddiadır.
3- Davalı şoförün kazaya kendi kusur ile sebebiyet vermiş olması araç işleteni olan davacıyı sorumluluktan kurtarmamaktadır. Zira işletenin araç ile zilyetliğinin kesilmesi söz konusu değildir. Araç işleteni davalı, aracı bizzat çalışanı şoförü aracılığıyla işletilmektedir. Ayrıca araç da işletenin emir ve sorumluluğunda bulunan çalışanı tarafından, işletenin bilgisi dahilinde kullanılmaktadır. Dolayısı ile davalı işletenin kazadan sorumlu olamayacağına ilişkin beyanlarının hukuki dayanağı bulunmamaktadır.
4- Davalı şirketin, müvekkil davacının maddi ve manevi tazminat talebinin fahiş olduğu iddiasında gerçeği yansıtmamaktadır. Talep edilen miktar, mağdur müvekkillerin maddi zararlarını asla karşılamayacaktır. Fakat bir nebze olsun olay sonrasında ömürleri boyunca unutmayacakları mağduriyetin giderilmesi sağlanacaktır. Davacı müvekkilin yaşadığı şokun etkisi ve bu kazadan kaynaklı olarak hem psikolojik hemde bedensel olarak gördüğü zarar asla para ile telafi edilemez derecededir. Müvekkilimiz alkollü bir sürücünün kendisine çarpmasından dolayı yaklaşık 4 ay boyunca hastahane de kalmış yaklaşık 1,5 yıl fizik tedavi görmüş fakat hala tam olarak düzelememiştir.
SONUÇ ve İSTEM: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalılar tarafından sunulan beyan ve iddiaları hiçbir şekilde kabul etmediğimizi beyan eder, davamızın kabulü ile yargılama gideri ve ücreti vekaletin davalılara yüklenmesine karar verilmesini tensip ve görüşlerinize arz ederiz.
Davacı Vekili
Av.Arif BALTACI