Ceza Genel Kurulu Kararı – Suçu Gizleme Amacıyla Adam Öldürme
T.C
YARGITAY
CEZA GENEL KURULU
E. 2011/1-160
K. 2011/198
T. 4.10.2011
DAVA: Bir suçu gizleme amacıyla kasten öldürme ve ölümden yararlanarak hırsızlık suçlarından sanık Ö… D…’in, maktüller S…. E……. ve C….. E….’i öldürme suçlarından 5237 Sayılı T.C.K.nın 82/1-h maddesi uyarınca iki kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla cezalandırılmasına, maktül S. E.’ye yönelik hırsızlık suçundan ise aynı Kanunun 142/2-a maddesi uyarınca 3 yıl hapis cezasıyla cezalandırılmasına ve hak yoksunluğuna ilişkin, Ankara 7. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 12.6.2008 gün ve 289-128 sayılı, kısmen re’sen temyize tabi olan hükmün, katılanlar Y… ve F… E….. vekilleri tarafından da temyiz edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 18.10.2010 gün ve 3992-6715 sayı ile;
“…Dosya içeriği, olayların oluş şekli, 13.1.2005 tarihli Sarıkamış Askeri Hastanesince düzenlenen ileri derecede antisosyal kişilik bozukluğu bulunduğuna dair raporla sanığın savunmalarında zaman zaman ruhi bunalımlar geçirdiğini, bu bunalımlardan kurtulabilmek için üçüncü kişilerle mücadele etmeyi ve onları öldürmeyi düşündüğünü beyan etmesi birlikte değerlendirildiğinde, her ne kadar Adli Tıp Kurumu Gözlem İhtisas Dairesi ve 4. İhtisas Kurulu tarafından sanığın cezai ehliyetinin tam olduğu bildirilmiş ise de, her türlü şüphenin ortadan kaldırılması amacıyla sanığın bizzat Adli Tıp Genel Kurulunda muayene edildikten sonra cezai ehliyetine dair raporunun aldırılması, daha sonra sanığın hukuki durumunun tayini gerektiğinin düşünülmemesi” isabetsizliğinden BOZULMASINA karar verilmiştir.
Ankara 7. Ağır Ceza Mahkemesince 23.12.2010 gün ve 410-428 sayı ile;
“…Yargıtay bozma ilamında sanığın cezai ehliyeti konusunda 4. İhtisas Kurulunun ve Gözlem İhtisas Dairesinin raporları yeterli görülmemiş, bu konuda bir kez de Adli Tıp Kurumu Genel Kurulundan rapor alınması gerektiği belirtilmiştir. Cezai ehliyet bakımından en yetkin kişiler Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı, Çocuk Psikiyatrisi Uzmanı, Nöroloji uzmanı doktorlardır. Mahkememizce bu konuda rapor alınan 4. İhtisas Kurulu bu nitelikteki bilirkişilerden oluşmaktadır. Gözlem İhtisas Dairesi de Adli Tıp Kurumu Kanunun 8 inci maddesine göre bu konuda uzman bir daire başkanıyla yeteri kadar uzman personelden oluşturulmuştur. Adli Tıp Kurumu Kanunu incelendiğinde diğer ihtisas kurullarından sadece 6. İhtisas Kurulunda birer Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanıyla Çocuk Psikiyatristinin bulunduğu anlaşılmaktadır. Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanıyla Çocuk Psikiyatristi uzmanı kişiler zaten 4. İhtisas kurulunda bulunmaktadır. Diğer ihtisas kurullarında konuyla ilgili uzman nitelikte olan kişilerin bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu sebeplerle sanığın cezai ehliyetinin bulunup bulunmadığı konusunda birbirlerini doğrulayan ve sanığın cezai ehliyetinin tam olduğunu belirten Gözlem İhtisas ve 4. İhtisas Kurullarının raporları yeterlidir. Bu sebepten dolayı Yargıtay 1. Ceza Dairesinin bozma kararı yerinde değildir.
Adli Tıp Kurumu Kanununun 15 inci maddesinde Adli Tıp Genel Kurulundan görüş alınması gereken hususlar tek tek sayılmıştır. Bu maddeye göre Adli Tıp İhtisas Kurulları ya da İhtisas Daireleri tarafından verilip de mahkemelerce yeterince kanaat verici nitelikte bulunmayan, Adli Tıp İhtisas Kurullarında oybirliğiyle karara bağlanmamış olan, Adli Tıp İhtisas Kurullarının rapor ve görüşleri arasında çelişki olan Adli Tıp İhtisas Kurulları ve Daireleriyle Adli Tıp Şube Müdürlüklerinin rapor ve görüşleri arasında çelişki olan, Adli Tıp Kurumu dışındaki sağlık kuruluşlarının verdikleri raporla Adli Tıp Kurumu İhtisas Kurulları raporları arasında çelişki olan durumlarda Adli Tıp Kurumu Genel Kurulundan rapor alınması gerekir. Dosyamıza konu olayda bu sayılan durumlar yoktur. Zira sanığın cezai ehliyetinin tam olduğuna dair 4. İhtisas Kurulu ve Gözlem İhtisas Dairesinin raporları birbirini doğrular niteliktedir. aralarında çelişki yoktur ve oybirliğiyle verilmişlerdir. Bu hususlar gözetildiğinde de Yargıtay 1. Ceza Dairesinin bozma kararı usul ve yasaya aykırı olup yerinde değildir. …Sanığın T.C.K.nın 32/1-2 nci maddelerinden yararlanacak şekilde akıl hastalığının bulunmadığı, cezai ehliyetinin tam olduğu, ancak sanıkta aşırı derecede anti sosyal kişilik bozukluğu bulunduğu,
5.5.2007 tarihinde bilgisayar alma bahanesiyle maktul S… E…..’nun iş yerine gittiği, burada müşteri gibi davranarak bilgisayar konusunda maktule çeşitli sorular sorduğu, maktul uzun süre konuştuğu, konuşmalar esnasında maktulün işten ve paradan başka bir şey düşünmeyen bir kişi olduğu kanaatine ulaştığı, bürodan bazı şeyleri çalmayı kafasına koyarak maktulü bir bilgisayara yönlendirdiği, maktulün bilgisayarla ilgilenip onu tarif ederken kendisinin de maktulün yan tarafına geldiği, üzerinde bulunan tabancayı çekerek maktulün kafasına doğru bir kez ateş ettiği, mermi çekirdeğinin maktulün kafasına isabet ettiği ve maktulün ateşli silah mermi çekirdeği yaralanmasına bağlı kafa kubbe ve kaide kemik kırıklarıyla karakterli beyin doku harabiyeti ve kanaması sonucu öldüğü, sanığın maktul S…. E…..’yu bu şekilde öldürdükten sonra onu masanın altına doğru çekip açık olan kapı ve pencereleri de çevreden görünmemesi için kapattığı, daha sonra işyerini dolaştığı, içeride kimsenin olmadığını anlayınca tabancasından çıkan boş kovanı bulup aldığı, yarım saat kadar içeride beklediği, kimse gelip gitmeyince iş yerinde bulunan bir tane lap-top, bir adet bilgisayar ve bir adet hard disk ile dart oyununda kullanılan ok takımı ve maktulün arka cebinde bulunan cüzdanını aldığı, daha sonra burayı terk edip eve gittiği, evde biraz dinlendikten sonra aynı işyerine gelip dışarıdan baktığı, kimsenin olmadığını görünce kapıyı zorladığı, ancak açamayınca oradan ayrıldığı, daha sonraki bir zamanda buradan yağmaladığı hard diski itfaiye meydanında sattığı, lap-top bilgisayarı da bir gazeteye ilan verip satışa çıkardığı, bu ilanla Muhittin Yazlık isimli kişiye 100 ytl’si peşin, 700 ytl’si senetli olmak üzere sattığı, daha sonra maktul S…. E…’in cüzdanından elde ettiği maktule ait nüfus kağıdının resim kısmını kendi resmini yapıştırmak suretiyle sahte nüfus cüzdanı yaptığı, bu nüfus cüzdanını kullanarak Muhittin Yazlık isimli kişiden aldığı senedin ödenmemesi üzerine noterden S…. E…..’ adına sahte vekaletname tanzim ettirip bir avukata vererek bu sahte vekaletnameyle vekili aracılığıyla icra takibi yaptığı, böylece sanığın maktul S…. E…..’yu hırsızlık suçunu işlemek için öldürdüğü, (T.C.K.nın 82/1-h) iddianameyle sanığın maktul S…. E…..’yu tasarlayarak öldürdüğü belirtilerek T.C.K.nın 82/1-a maddesinin uygulanması talep edilmiş ise de olayda tasarlama bulunmadığı, bu sebeple bu suç bakımından T.C.K.nın 82/1-a maddesinin tatbik olunmadığı, sanığın maktulü öldürdükten sonra dükkanda bulunan bilgisayar, lap-top, hard disk, dart oyun takımı, maktulün cüzdanını aldığı, böylece maktulü öldürerek yağma suçunu işlediği, 13.9.2007 tarihinde sanığın yine cinayet işlemek amacıyla uygun bir ortam ve hedef bir kişi bulabilmek amacıyla İmrahor yakınlarında bulunan boş araziye gittiği, saat 17.00 civarına kadar dolaştığı, oraya giderken bu bölgeye gelen kişilerin genellikle alkol almak ya da ahlaka aykırı davranışlarda bulunmak amacıyla geldiklerini bildiğinden bu yeri özellikle seçtiği, gezerken kullanılmayan alt geçidin hemen yanında bir araba olduğunu fark ettiği, arabaya doğru yöneldiği, baktığında arabanın koltuğunda uzanmış alkol alan bir kişi gördüğü, bu şahsın yüzünün sanığa dönük olduğu, sanığın bu kişiyle gözgöze gelir gelmez tabancasını çıkartıp arabanın açık olan arka kapı camından bu kişinin yüzüne doğru iki el ateş ettiği, sanığın ateş etmesi sonucu maktul C…. E….’in ateşli silah mermi çekirdeği yaralanmasına bağlı kafa tası kemik kırıklarıyla karakterli beyin doku harabiyeti ve kanaması sonucu öldüğü, sanığın daha sonra arabanın şoför koltuğuna oturup aracı alt geçidin altına çektiği, daha sonra maktul C…. E….’in üzerini aradığı, maktulün üzerindeki cep telefonu, muhtelif evraklar, aracın anahtarı ve ruhsatını aldığı, daha sonra üzerinde bulunan bıçakla maktul C…. E….’in baldır kısmını kesip çantasına koyduğu ve oradan evine gittiği, böylece sanığın maktul C…. E….’i hırsızlık suçunu işlemek için öldürdüğü, (T.C.K.nun 82/1-h) iddianameyle sanığın maktul C…. E….’i tasarlayarak öldürdüğü belirtilerek T.C.K.nun 82/1-a maddesinin uygulanması talep edilmiş ise de olayda tasarlama bulunmadığı, bu sebeple bu suç bakımından T.C.K.nın 82/1-a maddesinin tatbik olunmadığı, Tüm bu sebeplerle sanığın maktuller C…. E…. ve S…. E…..’yu hırsızlık ve yağma amacıyla öldürmek suçundan T.C.K.nun 82/1-h maddesinin iki kez tatbik edilmek suretiyle; ayrıca maktul S…. E…..’yu öldürdükten sonra onun eşyalarını yağmaladığından T.C.K.nın 149/1-a, d maddeleri gereğince cezalandırılmasına karar vermek gerekmiştir…” gerekçesiyle önceki hükümde direnilmiş ve sanığın bu kez maktüller S…. E…..’ ve C…. E….’i öldürme suçlarından iki kez 5237 Sayılı T.C.K.nın 82/1-h maddesi uyarınca ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla cezalandırılmasına, maktul S…. E…..’ya yönelik nitelikli yağma suçundan aynı Kanunun 149/1-a-d maddesi uyarınca 12 yıl hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Kısmen re’sen temyize tabi olan bu hükmün sanık tarafından da temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının “bozma” istekli 9.6.2011 gün ve 85456 Sayılı tebliğnamesiyle Birinci Başkanlığa gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
CEZA GENEL KURUL KARARI
Sanık hakkında sahtecilik, 6136 Sayılı Yasaya aykırılık, katılan Abbas’a yönelik öldürmeye teşebbüs ve maktül C…. E….’e yönelik hırsızlık suçlarından kurulan mahkûmiyet hükümleri temyiz edilmeksizin kesinleştiğinden, direnme hükmünün kapsamına göre inceleme; maktûller S…. E….. ve C…. E….’i öldürme suçlarıyla maktûl S…. E… aleyhine işlenen yağma suçundan kurulan hükümlerle sınırlı olarak yapılmıştır.
Sanığın yağma ve iki kişiyi kasten öldürme suçlarından cezalandırılmasına karar verilen olayda; Özel Daireyle yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık, cezai ehliyetinin tam olduğu yönünde Adli Tıp Gözlem İhtisas Dairesi ve 4. İhtisas Kurulu raporları bulunan sanık hakkında, aynı konuda Adli Tıp Genel Kurulundan rapor alınmasının gerekip gerekmediğinin belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya içeriğine göre;
Bilgisayar teknikeri olan maktûl S…. E… nin 5.5.2007 tarihinde bürosunda başından silahla vurulmak suretiyle öldürülmüş halde bulunduğu, eylemi gerçekleştiren kişi tarafından işyerinin dağıtılmış, bir kısım bilgisayarların, senetlerin, cep telefonunun ve maktûlün nüfus cüzdanının alınmış olduğu belirlenip soruşturmaya başlandığı,
Temizlik işçisi olan katılan Abbas’ın, 8.8.2007 tarihinde Mamak’ta şehir dışındaki çöplükte çalışırken, tanımadığı bir kişi tarafından üç kez ateş edilmesi sonucunda alnından ve batından hayati tehlike geçirmeyecek şekilde yaralandığı, verdiği eşgal bilgileri doğrultusunda bu suçla ilgili de soruşturma açıldığı,
Maktûl C…. E….’in 13.9.2007 günü şehirden uzak bir çöplükte aracının yanında yerde başından vurularak öldürülmüş, kol ve bacaklarındaki etlerin kemiklerinden sıyrılmış, bir kısım etlerin yanındaki bir sırt çantasına konulmuş, telefonu, nüfus cüzdanı ve kredi kartının alınmış olarak bulunduğu, yakınında 3. bir kişiye ait eşofman altı ile iç çamaşırı olduğunun tespit edildiği, et poşetinin konulduğu sırt çantasında ayrıca, bir telefon, tabanca ve kanlı bıçak bulunduğu, ele geçen cep telefonunun daha önce öldürülen S…. E….’ye ait olduğu ve telefonla son olarak sanık Ö…. D….’in evinin arandığının belirlendiği, aynı gün arama kararına dayanılarak sanığın evine gidildiği, evde anne ve babası da olan sanığın yakalandığı, buzdolabının buzluk bölümünde maktûl C…. E….’e ait diğer bir kısım etlerin olduğu bir poşetin daha ele geçtiği,
Sanık hakkında sahtecilik, 6136 Sayılı Yasaya aykırılık, katılan Abbas’a yönelik öldürmeye teşebbüs ve maktûller C…. E…. ve S…. E…..’yu öldürmek ve hırsızlık suçlarından cezalandırılması istemiyle kamu davası açıldığı,
Sanığın adli sicil kaydında adam öldürme suçundan bir mahkûmiyet hükmünün daha yer aldığı,
Sarıkamış Askeri Hastanesinde psikiyatri uzmanı yüzbaşının 13.1.2005 tarihinde düzenlediği rapora göre sanık hakkında ileri derecede antisosyal kişilik bozukluğu tanısı konulup askerliğe elverişli olmadığının bildirildiği, anılan raporda cezai ehliyet konusunda görüş bulunmadığı,
Ruh sağlığı ve hastalıkları uzmanı olan dört kişi tarafından oybirliğiyle düzenlenen Adli Tıp Gözlem İhtisas Dairesinin 28.12.2007 tarihli raporunda, 14 günlük müşahade sonucunda yapılan değerlendirmeyle sanığın cezai ehliyetinin tam olduğu yönünde görüş bildirildiği,
3 adli tıp uzmanı, 3 psikiyatri uzmanı ve bir nöroloji uzmanı tarafından düzenlenen Adli Tıp 4. İhtisas Kurulunun 29.2.2008 tarihli raporunda, sanıkla ilgili olarak Sarıkamış Askeri Hastanesi tarafından düzenlenmiş 13.1.2005 tarihli rapor da değerlendirilerek oybirliğiyle sanığın cezai ehliyetinin tam olduğunun bildirildiği,
Anlaşılmaktadır.
Sanık tüm aşamalarda özetle; “Bilgisayar işi ile uğraşan S…. E… ‘i ben öldürdüm, ona ait bilgisayarları aldım ve internet üzerinden tanıştığım bir müşteriye sattım, S…. E… ‘nin kimliğine kendi fotoğrafımı yapıştırırp bir avukata vekalet verdim, S…. E… ‘nin alacaklısı olduğu bir senedi icra takibine koydurttum, temizlik işçisi Abbas’ı öldürmek için çöplükte ona defalarca ateş ettim, olay günü de evden çıkarken alkol alan ya da ahlaka aykırı birşeyler yapan şahısların olduğu bir çöplüğe geldim, birini öldürüp etlerini kesip yemek istiyordum, C…. E….’i arabada alkol alırken gördüm ve silahla ateş ederek öldürdüm, etlerini kemiklerinden sıyırdım, telefon vb. eşyalarını alarak evime geldim, et poşetini buzdolabıma koydum, sonra daha fazla et çıkarabileceğimi düşünerek evimden bir çanta daha alarak olay yerine gittim, maktulün etlerinin bir kısmını civardaki köpeklere yedirdim, biraz da kendim için ayırdım, o sırada polis otosunun gelmekte olduğunu gördüm, çantamı orada bırakarak uzaklaşmaya başladım, eşofmanım ses çıkardığı için eşofmanımı çıkardım, hava kararmıştı, iç çamaşırım da beyaz olduğu için farkedilecektim o yüzden iç çamaşırımı da orada çıkararak eve geldim, iki maktûlü ve katılan Abbas’ı daha önceden tanımıyorudum, zaman zaman ruhi bunalımlar geçiriyorum, insanlarla mücadele etme ve onları öldürme fikri oluşuyor” şeklinde anlatımda bulunmuştur.
Uyuşmazlığın çözümünde sağlıklı bir hukuki sonuca varılabilmesi için, 25.2.2003 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak, yayımından üç ay sonra yürürlüğe giren 4810 Sayılı Yasayla köklü değişikliklere uğramış bulunan 2659 Sayılı Adli Tıp Kurumu Yasasının, Adli Tıp Genel Kurulu, İhtisas Kurullarının kuruluş şekli ve çalışma düzeni hakkındaki düzenlemelerinin incelenmesinde yarar bulunmaktadır.
Anılan Yasanın, “Adli Tıp İhtisas Kurulları” başlıklı 7 nci maddesi;
“Adli Tıp Kurumunda altı ihtisas kurulu bulunur. Aşağıdaki ihtisas kurulları, bir başkan ve adli tıp uzmanı iki üye ile;
…d) Dördüncü Adli Tıp İhtisas Kurulu;
– Ruh Sağlığı ve Hastalıkları için iki,
– Çocuk psikiyatrisi için bir,
– Nöroloji için bir, .. Uzmanlarından oluşur.
İhtisas Kurullarında yeteri kadar raportör bulundurulur”,
“Adli Tıp Genel Kurulunun ve İhtisas Kurullarının Çalışması” başlıklı 23 üncü maddesi;
“A) Adli Tıp Genel Kurulu, Adli Tıp Kurumu Başkanının başkanlığında adli tıp ihtisas kurulları başkan ve üyeleri ile 6 ncı maddenin 2. fıkrası uyarınca Genel Kurula katılması gereken adli tıp ihtisas dairesi başkan veya vekilinin iştirakiyle toplanır.
Genel Kurula İhtisas Kurulları Başkan ve üyelerinin en az üçte ikisinin iştiraki zorunludur.
Kararlar çoğunlukla alınır. Başkanın yokluğunda Başkan Yardımcısı, onun da yokluğunda en kıdemli İhtisas Kurulu
Başkanı Genel Kurula Başkanlık eder.
İhtisas Kurullarından Genel Kurula havale edilmiş dosyalar hakkında raportör üyenin raporunu okuyup gerekli açıklamayı yapmasından sonra, o işle ilgili bulunan Kurul Başkanı, yok ise Kurul temsilcisi olan kıdemli üye, ya da Kurul Başkanının uygun göreceği diğer bir üye Kurul görüşünü açıklar.
İkinci maddede sayılan yargı organlarınca gerekli görülen konuların Genel Kurulda görüşülmesi hallerinde, konu
Genel Kurul raportörleri tarafından hazırlanarak Kurula sunulur. Kurul Başkanı izahat verdikten sonra konu hakkında tartışma açılır.
Konu İhtisas kurullarından hangisini ilgilendiriyor ise Başkan ve üyeleri o oturuma çoğunlukla iştirak etmek zorundadır. İncelenecek konunun uzman üyesi bulunmadıkça bu konuda müzakere açılamaz.
B-)…
C-) Adli Tıp Kurumu Genel Kurulu ve İhtisas Kurulları lüzum görüldüğü hallerde kararını vermeden önce incelediği konuyla ilgili bulunan evrakın onanmış örneklerini mahallinden isteyebileceği gibi aslı üzerinde de inceleme yapması zorunlu olduğunda bunları da isteyebilir.
Adli Tıp Kurumu Genel Kurulu ve İhtisas Kurulları ilgili kişileri gerektiğinde muayene ve bunları usulüne göre dinleyebilir. Her türlü tetkikatı yapar ve yaptırabilir.
Adli Tıp Genel Kurulu kararları nihai olmakla beraber mahkemelerin delilleri serbestçe takdir hususundaki yetkilerini kısıtlamaz.
Umumi Hıfzısıhha Kanununun 10 ncu maddesinin hükümleri saklıdır.
Adli Tıp Genel Kurulu ve adli tıp ihtisas kurullarının çalışma esas ve usulleri yönetmelikte gösterilir”,
“Adli Tıp Kurumunda bilirkişi dinlenmesi ve toplantılara katılma” başlıklı 24 üncü maddesi;
“I- Adli Tıp Genel Kurulu ve adli tıp ihtisas kurullarıyla adli tıp ihtisas daireleri, inceledikleri konularla ilgili olarak Adli Tıp Kurumunda bulunmayan tıp ve diğer uzmanlık dallarında Adli Tıp Kurumu dışından uzmanların bilirkişi olarak davet edilmesine karar verebilirler. Uzman kişiler oy hakları olmamakla beraber görüşlerini bir raporla Adli Tıp Genel Kurulu, adli tıp ihtisas kurulu veya adli tıp ihtisas dairesi başkanlığına bildirirler.
Bilirkişilere yönetmelikteki esaslara göre Adli Tıp Genel Kurulu, adli tıp ihtisas kurulu ve adli tıp ihtisas dairesi başkanlığınca yaptıkları çalışmaya uygun ücret takdir olunur.
II- a) Adli Tıp Genel Kurulu, adli tıp ihtisas kurullarıyla adli tıp ihtisas daireleri, inceledikleri konularla ilgili olarak kendi kurul veya dairelerinde bulunmayan, Adli Tıp Kurumundaki diğer kurul veya dairelerde bulunan uzmanların davet edilmesine karar verebilirler. Uzman kişiler, o olayla ilgili toplantıya katılır ve oy kullanırlar.
b-) …
c-) Gözlem İhtisas Dairesinde gözleme tabi kişiler hakkında, Dördüncü Adli Tıp İhtisas Kurulunca da karar verilmesi hallerinde; Gözlem İhtisas Dairesi Başkanı veya vekili Dördüncü Adli Tıp İhtisas Kurulu toplantısına katılır ve oy kullanır”,
“İhtisas Kurullarının görevleri” başlıklı 16 ncı maddesi;
“…ıı- Özel görevleri:
…d) Dördüncü Adli Tıp İhtisas Kurulu:
Türk Ceza Kanununun 53, 54, 55 ve 57 nci maddeleri ile 58 inci maddesinin bir, iki, dört, beş ve altıncı fıkraları hariç olmak üzere, cezai ehliyet veya bunu kaldıran veya hafifleten sebeplerle hukuki ehliyetin tespiti, Türk Ceza Kanununun 403 ve 404 üncü maddelerinde yazılı uyuşturucu maddeleri kullanan kimselerin alışkanlığıyla ilgili iptila derecesinin belirlenmesine dair işlemler,
… Hakkında bilimsel ve teknik görüşlerini bildirmek”,
“Gözlem İhtisas Dairesinin Görevleri” başlıklı 18 inci maddesi,
“Mahkemeler ve hakimlerce gözleme tabi tutulmasına karar verilenleri gözleme tabi tutmak ve gözlem sonucunu bir raporla tespit etmek”,
“Adli Tıp Genel Kurulunun Görevleri” başlıklı 4810 Sayılı Kanunun 14 üncü maddesiyle değişik 15 inci maddesi;
“Adli Tıp Genel Kurulu;
a-) Adli tıp ihtisas kurulları ve ihtisas daireleri tarafından verilip de mahkemeler, hakimlikler ve savcılıklarca kapsamı itibarıyla yeterince kanaat verici nitelikte bulunmadığı, sebebi de belirtilmek suretiyle bildirilen işleri,
b-) Adli tıp ihtisas kurullarınca oybirliğiyle karara bağlanamamış olan işleri,
c-) Adli tıp ihtisas kurullarının verdiği rapor ve görüşleri arasında ortaya çıkan çelişkileri,
d-) Adli tıp ihtisas kurullarıyla ihtisas dairelerinin rapor ve görüşleri arasında ortaya çıkan çelişkileri,
e-) Adli tıp ihtisas kurullarıyla adli tıp ihtisas dairelerinin ve adli tıp şube müdürlüklerinin rapor ve görüşleri arasında ortaya çıkan çelişkileri,
f-) Adli tıp ihtisas kurullarıyla Adli Tıp Kurumu dışındaki sağlık kuruluşlarının verdikleri rapor ve görüşler arasında ortaya çıkan çelişkileri,
Konuyla ilgili uzman üyelerin katılımıyla inceler ve kesin karara bağlar”,
hükümlerini içermektedir.
Bu düzenlemelere göre, anılan Kanunun 7 nci maddesinin (d) bendi uyarınca, Adli Tıp Kurumu 4. İhtisas Kurulunun, bir başkan ve adli tıp uzmanı iki üye ile iki ruh sağlığı ve hastalıkları, bir çocuk psikiyatrisi bir nöroloji uzmanından oluşacağı, aynı Kanunun 23 üncü maddesinin (B) bendi uyarınca da ihtisas kurulunun başkan ve işin niteliğine göre, bu uzmanlardan en az dört üyenin katılımıyla toplanacağı, ancak incelenecek konunun, ilgili uzman üyenin hazır bulunmaması halinde görüşülemeyeceği açıktır. Kaldı ki, incelenecek konuda ihtisas kurulunda konuyla ilgili bir uzman bulunmaması halinde, diğer ihtisas kurullarında bulunması halinde buradan gelecek uzmanın katılımıyla görüşme yapılabileceği gibi, 24 üncü madde uyarınca dışarıdan ilgili uzman kişinin bilirkişi olarak getirtilip görüşüne başvurulması da olanaklıdır. Bu hükümlerle amaçlanan, ceza yargılaması bakımından, somut gerçeğin saptanmasında, hükme esas alınmaya en uygun ve elverişli bilimsel görüşün, bilirkişi raporu olarak ceza mahkemelerine sunulmasıdır.
Yasanın 15 inci maddesinde de, Adli Tıp Genel Kurulundan görüş alınması gereken hususlar sayılmış olup buna göre, Adli Tıp İhtisas Kurulları ya da İhtisas Daireleri tarafından verilip de mahkemelerce yeterince kanaat verici nitelikte bulunmayan, Adli Tıp İhtisas Kurullarında oybirliğiyle karara bağlanmamış olan, Adli Tıp İhtisas Kurullarının rapor ve görüşleri arasında çelişki olan, Adli Tıp İhtisas Kurulları ve Daireleriyle Adli Tıp Şube Müdürlüklerinin rapor ve görüşleri arasında çelişki olan, Adli Tıp Kurumu dışındaki sağlık kuruluşlarının verdikleri raporla Adli Tıp Kurumu İhtisas Kurulları raporları arasında çelişki olan durumlarda Adli Tıp Kurumu Genel Kurulundan rapor alınması istenebilir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Sarıkamış Askeri Hastanesi’nin, psikiyatri uzmanı yüzbaşı tarafından düzenlenen 13.1.2005 tarihli raporunda sanığın ceza ehliyeti konusunda bir görüşe yer verilmeyerek, yalnızca ileri derecede antisosyal kişilik bozukluğu olduğu belirtilerek askerliğe elverişli olmadığının saptandığı, diğer yandan 2659 Sayılı Kanunun 7 nci maddesi uyarınca usulüne uygun şekilde teşekkül etmiş Adli Tıp 4. İhtisas Kuruluyla Gözlem İhtisas Dairesinden alınan raporların ilgili üyelerin katılımıyla yasaya uygun olarak düzenlendiği ve birbirini doğrular nitelikte olduğu, sözkonusu raporlarda Sarıkamış Askeri Hastanesince verilen raporun da değerlendirilerek oybirliğiyle sanığın ceza ehliyetinin tam olduğu sonucuna ulaşıldığı görülmektedir.
Buna göre inceleme konusu olayda; Adli Tıp Kurumu Genel Kurulundan rapor alınmasını gerekli kılacak oyçokluğuyla karar verilmiş olması, kurul raporlarının çelişkili olması ya da diğer sağlık kuruluşu raporlarıyla çelişkili bulunmaları koşullarının bulunmadığı kabul edilmelidir.
Bu itibarla, yerel mahkeme direnme kararı isabetli olduğundan, dosyanın esas hakkında inceleme yapılması için Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan Genel Kurul Üyeleri M. Üstüner ve E. Karataş; “olay : Sanık Ö…. D….’ hakkında, Ankara C.Başsavcılığının iddianamesiyle maktuller S…. E…..’ ve C…. E….’in öldürülmesi eylemiyle ilgili olarak hakkında müsnet suçlardan ayrı ayrı Ankara 7. acm’de kamu davası açılmış olmakla birlikte yapılan yargılama neticesinde yerel mahkemenin 12.6.2008 gün ve 289-128 numaralı kararıyla cezalandırılmasına dair karar verilmiş olup, dosya içeriğinden anlaşıldığı üzere;
Maktul S…. E…..’nun öldürülmesi eyleminde sanık, maktulün ofisine müşteri olarak gidip, onunla konuşmalar esnasında, hayatın gerçeklerini umursamayan işten başka bir şey düşünmeyen ve kendisinden daha fazla para almak uğraşısı içinde olan bir kişi olduğunu fark etmesi neticesinde üzerindeki ruhsatsız tabancası ile onu öldürmüştür.
Maktul C…. E….’in öldürülmesi eyleminde ise sanık, olay tarihinde sabah saatlerinde, S…. E….. cinayetinden sonra toplum içerisinde daha çok tepki uyandıracak dikkat çekecek ve ses getirecek başka bir cinayet işleyebilmek için yine uygun bir ortam ve hedef bir kişi bulabilmek amacı ile bu kere imrahor köyü civarında bulunan boş arazi etrafında dolaştığını, bu civarı özellikle seçmesinin nedeninin o bölgeye gelen kişilerin genellikle alkol almak ahlaka aykırı davranışlarda bulunmak amacıyla geldiklerinden dolayı zaten kendileri de bir kötülüğün içerisinde olduklarından başlarına gelecek her türlü kötülüğü de göze almış olmalarından dolayı olduğunu belirterek, tesadüfen o mekanda ve aracı içerisinde alkol almakta olan C…. E….’i görüp, eylemini gerçekleştirdiğini ve bu şahsın et kısımlarını vücudundan keserek ayırma fikrinin zaten kafasında oluştuğundan kestiği bu etleri poşetlemek suretiyle evine götürüp buzdolabına koyduğunu, bir miktarını da köpeklere ayırdığını belirtmiştir.
İnceleme konusu olmamakla birlikte hiç tanımadığı Abbas İnan isimli mağdura karşıda hiçbir sebep bulunmaksızın ateş etmek suretiyle yaralamış ve mağdurun kaçması neticesi eylem teşebbüs aşamasında kalmıştır.
Uyuşmazlık: Yerel mahkemeyle Dairemiz arasındaki uyuşmazlık; sanık Ö…. D…’in cezai ehliyetinin tam olduğu yönünde Adli Tıp Kurumu Gözlem İhtisas Dairesi ve 4. İhtisas Kurulu raporları bulunan sanık hakkında, aynı konuda Adli Tıp Genel Kurulundan rapor alınmasının gerekip gerekmediğinin belirlenmesine ilişkindir. Sanık Ö…. D…. hakkında, Adli Tıp Kurumu Gözlem İhtisas Dairesinin 28.12.2007 gün 907 numaralı raporu ile 24.12.2007 ila 28.12.2007 tarihleri arasında yapılan muayene ve müşahedesinde işlediği iddia olunan suçlar bakımından cezai ehliyetinin tam olduğu kanaat ve mütalaa olunmuş, yine, Adli Tıp Kurumu 4. İhtisas Kurulunun 29.2.2008 gün ve 787 numaralı rapor kapsamında ise, bu kere sanığın bizzat muayene ve müşahadesi yapılmaksızın tahkikat dosyası kapsamında sınırlı olarak evrak üzerinden yapılan incelemede de T.C.K.nun 32.md. kapsamında sanığın işlediği iddia olunan suçlar bakımından cezai ehliyetinin tam olduğu oybirliğiyle mütalaa olunmuştur. Bu anlamda, Adli Tıp Kurumunun Gözlem ihtisas Dairesi ile 4. İhtisas Kurulu raporları birbirini doğrulamakta ise de, dosya kapsamında yine sanığın, Türk Silahlı Kuvvetleri Sarıkamış Askeri Hastahanesince düzenlenen 13.1.2005 gün ve 36 numaralı sağlık kurulu raporu kapsamında ise; “ileri derecede antisosyal kişilik bozukluğu” tanısıyla askerliğe elverişli olmadığına dair tespit bulunmaktadır.
Olayımızda, sanık Ö…. D….”in her iki maktulü de öldürme nedenleri Dairemizce makul görülmemiştir. Bu bakımdan Dairemizin 18.10.2010 tarih ve 6715 numaralı bozma kararında madde metninde belirtildiği şekilde nedeni de belirtilerek “her ne kadar Adli Tıp Gözlem ihtisas Dairesi ve 4. İhtisas Kurulu tarafından sanığın cezai ehliyetinin tam olduğu bildirilmiş ise de, olayların oluş şekli, dosya içeriği, 13.1.2007 tarihli Sarıkamış Asker Hastahanesince düzenlenen raporla sanığın savunmalarında zaman zaman ruhi bunalımlar geçirdiğini, bu bunalımlardan kurtulabilmek için üçüncü kişilerle mücadele etmeyi ve onları öldürmeyi düşündüğünü beyan etmesi birlikte değerlendirildiğinde, her türlü şüphenin ortadan kaldırılması amacıyla sanığın bizzat Adli Tıp Genel Kurulunda muayene edildikten sonra cezai ehliyetine dair raporunun aldırılması gerekçe gösterilerek belirtilmiş ve bozma nedeni yapılmıştır.
Yerel mahkeme ise direnme kararında; Adli Tıp Kurumu’nun 6, 7.md.lerine göre İhtisas Dairelerinin ve Genel Kurulun yapılarından bahisle, yine aynı kanunun 15 inci maddesince Adli Tıp Genel Kurulu’nun görevlerini tek tek saymakla birlikte neticeten, sanığın cezai ehliyetinin bulunup bulunmadığı konusunda birbirlerini doğrulayan ve sanığın cezai ehliyetinin tam olduğunu belirten Gözlem İhtisas ve 4. İhtisas Kurullarının raporları yeterlidir demektedir.
Muhalefet gerekçesi : Adli Tıp Kurumu Genel Kurulu 15/a md.de; Adli tıp ihtisas kurulları ve ihtisas daireleri tarafından verilip de Mahkemeler, Hakimlikler ve Savcılıklarca kapsamı itibariyle yeterince kanaat verici nitelikte bulunmadığı, sebebi de belirtilmek suretiyle bildirilen işleri karara bağlayacağını belirtmektedir.
Aynı şekilde Adli Tıp Kurumu 15/f md.de; Adli Tıp Genel Kurulunun, Adli tıp ihtisas Kurullarıyla Adli Tıp Kurumu dışındaki sağlık kuruluşlarının verdikleri rapor ve görüşler arasında ortaya çıkan çelişkileri karara bağlayacağı belirtilmektedir.
Somut olayımıza gelince,
Adli Tıp Kurumunun 15/a madde kapsamında bizzat muayenesi yapılmadan evrak üzerinden verilen 4.ihtisas kurulunun raporunun kapsamı Dairemizce kanaat verici bulunmamış ve gerekçesi de gösterilerek bu madde kapsamı itibariyle bizzat sanığında Genel Kurulca muayenesi neticesinde yeniden rapor alınmasının temini düşünülmüştür.
Zira; Dairemizce daha öncesinde inceleme konusu olan benzer bir olayla ilgili olarak Adli Tıp Kurumu Genel Kurulunca evrak üzerinden sanığın cezai ehliyetinin olmadığına dair raporu sonrasında, ve bozma üzerine sanığın bizzat muayene edilmek suretiyle yeniden rapor tanzimi yoluna gidilmiş, bu kere ise sanığın, cezai ehliyetinin tam olduğuna dair rapor tanzim edilmiştir (Adli Tıp Kurumu Genel Kurulunun benzer bir olayla ilgili olarak verdiği 30.4.1998 tarih ve 62 Sayılı mütalaasında olduğu üzere)…Yani, bizzat muayene sonrası sanığın cezai ehliyetine dair düzenlenecek raporun daha sağlıklı olacağı kuşkusuzdur. Bu gerekçelerle her türlü karışıklığın ve şüphenin bu anlamda giderilmesi, hakkaniyete ve adaletin işlemesine daha uygun olacaktır kanaatindeyiz.
Devamla, Yerel Mahkeme Adli Tıp Kurumu 15 inci madde kapsamında raporların çelişkili olmadığından bahisle, Genel Kurulca yeniden değerlendirmeye gerek olmadığını direnme kararında gerekçe olarak göstermekteyse de, gerek Gözlem ihtisas dairesinin gerekse 4. ihtisas Kurulunun raporları arasında çelişki yok ise de, farklı sağlık kuruluşu olan Askeri Hastahanenin sağlık kurulu raporu kapsamı itibariyle farklılık arzetmektedir. Bu durumda Dairemizce farklı sağlık kuruluşlarınca düzenlenen rapor kapsamlarında çelişki olduğu da düşünülmüştür.
sonuç olarak: Tüm, dosyaya yansıyan bizzat sanığın beyanları karşısında, her ne kadar yerel mahkeme direnme kararındaki gerekçesinde, “şüpheli her ne kadar maktul C…. E….’e ait kestiği et parçalarından bir kısmını kendisine ayırdığını yada yediğini ihsas ettirecek şeyler söylemiş ise de; yediğine dair herhangi bir delil elde olunamadığı gibi, bu sözlerinin sırf cezai ehliyetinin olmadığını göstermek için söylediği düşünülmüştür” demek suretiyle bizzat mahkeme bir nevi hekim raporuna konu olabilecek biçimde yoruma dayalı olarak sanığın cezai ehliyetinin tam olduğunu belirtmekle, bu yöndeki bir şüphenin varlığını yok etme çabası içinde çelişkide kalarak bu saptamayı kanaatımızca yapmıştır. Oysaki, aksine dosya kapsamında, maktul C…. E….’e ait et parçalarının tahlil buzdolabında bulunan etlerle uyumlu olduğu da sabittir.
Bu kapsamda dahi Genel Kuruldan rapor temini yapılabilmeli görüşüyle Yargıtay Ceza Genel Kurulunca oy çokluğuyla verilen karara katılmadığımızı belirterek, dairemizce gerek Adli Tıp Kurumu Gözlem İhtisas Dairesinin, gerekse 4. İhtisas Kurulunun, sanığın cezai ehliyetinin tam olduğuna ilişen ve birbirini teyit eden raporlarına karşın, aksine sanığın “anti sosyal kişilik bozukluğu” tanısını belirten Sarıkamış Askeri Hastahanesinin sağlık kurulu raporu kapsamında ve Adli Tıp Kurumu 15/f madde uyarınca ve yine Dairemizce, olayın oluş şekli, sanığın savunma içeriği, tüm dosya kapsamına göre sanığın muayenesi yapılmaksızın cezai ehliyetinin tam olduğuna dair 4. İhtisas Kurulu raporunun dayanak tutularak Adli Tıp Kurumu 15/a maddesi uyarınca eksik soruşturmayla hüküm kurulması yasaya aykırı görüldüğünden sayın çoğunluk görüşüne katılmıyoruz” şeklindeki görüşleriyle,
Çoğunluk görüşüne katılmayan iki Genel Kurul Üyesi de; benzer düşüncelerle, sanık hakkında bir kez de Adli Tıp Genel Kurulundan rapor alınması gerektiğini belirterek karşı oy kullanmışlardır.
SONUÇ: Açıklanan nedenlerle;
1-) Ankara 7. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 23.12.2010 gün ve 410-428 Sayılı kararındaki direnme nedeninin isabetli olduğuna,
2-) Dosyanın, esasa dair temyiz incelemesi yapılması için Yargıtay 1. Ceza Dairesine gönderilmek üzere, Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine, tebliğnamedeki isteme aykırı olarak 4.10.2011 tarihinde yapılan müzakerede oyçokluğuyla karar verildi.