Hukuk Genel Kurulu Kararı – Kamulaştırma Bedelinin Tespiti
T.C
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 2011/18-564
K. 2011/750
T. 14.12.2011
KAVRAMLAR
KAMULAŞTIRMA BEDELİNİN MAHKEMECE TESPİTİ
TAŞINMAZ MALIN İDARE ADINA TESCİLİ
KAMULAŞTIRMA
TESPİT
TESCİL
ARSA NİTELİĞİ
BEDEL DAVASI
1319 S. EMLAK VERGİSİ KANUNU Madde 12
ÖZET: Taraflar arasındaki ” Kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Afşin 1.Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 31.03.2009 gün ve 2004/453 E., 2009/449 K. sayılı kararın incelenmesi taraf vekillerince istenilmesi üzerine, Yargıtay 18.Hukuk Dairesinin 13.05.2010 gün ve 4464-7430 sayılı ilamı ile; (…Mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemeleri sonucu düzenlenen ve hükme esas alınan rapor hüküm kurmaya yeterli değildir. Şöyle ki; Dairenin geri çevirme kararı üzerine Ç…… Belediye Başkanlığından getirtilen belgeler ile daha önce getirtilip dosyaya konulan yazılar birlikte değerlendirildiğinde; dava konusu taşınmazın kamulaştırma tarihi itibariyle belediye hizmetlerinden yararlandığı ve çevresinin meskun olduğu, buna göre Bakanlar Kurulunun 28.02.1983 gün 1983/6122 sayılı kararı uyarınca arsa niteliğinde bulunduğu anlaşıldığından taşınmazın arsa olduğunun kabulü ile bu niteliğine göre kamulaştırma bedelinin saptanması gerekirken, hükme esas alınan bilirkişi kurulunun tarım arazisi niteliğini esas alan raporlarına itibarla hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiştir…) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Taraf vekilleri
HUKUK GENEL KURULU KARARI: Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve direnme kararının verildiği tarih itibariyle H.U.M.K.2494 sayılı Yasa ile değişik 438/II.fıkrası hükmü gereğince duruşma isteğinin reddine karar verilip dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, 4650 sayılı Yasa ile değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesi uyarınca kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın idare adına tescili istemine ilişkindir.
Davacı vekili, davalıya ait Afşin İlçesi Ç…… Kasabası 1501 (eski 945) parselde kayıtlı taşınmazın termik santral stok sahası ve bant yolları güzergahı için kamulaştırıldığını, kamulaştırma kanununun 8. maddesi uyarınca dava konusu taşınmazın anlaşma yoluyla satın alınması için gerekli tüm işlemlerin yapıldığını, ancak, netice alınamadığını ileri sürerek, kamulaştırma bedelinin tespiti ile taşınmazın müvekkili adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, dava konusu taşınmazın arsa niteliğinde olduğunu buna göre değer tespiti gerektiğini bildirmiştir.
Mahkemece, taşınmazın arazi niteliğinde olduğunun kabulüyle net gelire göre değer biçen bilirkişi kurulu raporu esas alınmak suretiyle “davanın kabulüne” karar verilmiş; taraf vekillerinin temyizi üzerine karar, Özel Daire’ce yukarıda başlık bölümünde yazılı nedenle bozulmuştur.
Yerel Mahkemece, “……Dava konusu taşınmazın değerlendirme tarihinde imar planı sınırları içerisine alındığı, ancak prosedür eksiklikleri nedeni ile imar işlemlerinin tamamlanamadığı, değerlendirme tarihinden sonra yapılan düzenlemeler ile imar işleminin kesinleştiği, mahkememizin keşif esnasındaki gözlemleri ve Ç…… Belediye Başkanlığının cevabi yazıları birlikte değerlendirildiğinde taşınmazın B Termik Santrali Hizmet binasına yakın olması, yakınında lokanta binasının, bir adet ev, M…… Ş….. etkinlik alanının bulunmasının taşınmazın etrafının meskun nitelikte sayılmasına yeterli olamayacağı, Ç…… Belediye Başkanlığının 25.09.2008 tarihli cevabi yazısı içeriğinden de taşınmazın etrafının meskun olmadığı, taşınmazın çevresinin tarımsal nitelikli araziler ile çevrili olduğunun belirgin olduğu…” gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; dava konusu taşınmazın arsa mı, yoksa arazi niteliğinde mi olduğu noktasında toplanmaktadır.
4650 sayılı Yasa ile değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun; değer tespiti esaslarını düzenleyen 11.maddesinde, kamulaştırılan bir taşınmazın niteliğinin belirlenmesinde değerlendirme tarihinin;15.maddesinin son fıkrasında da, değerlendirmede idarece belgelerin mahkemeye verildiği (davanın açıldığı) günün esas alınması gerektiği belirtilmiştir.
Hemen ifade edilmelidir ki, Kamulaştırma Kanunu’nda, arsanın tarifine ilişkin herhangi bir düzenleme mevcut değildir.
Bu konudaki yasal düzenlemeyi içeren 1319 sayılı Emlak Vergisi Kanunu’nun 12. maddesinin ikinci fıkrasında, “Belediye sınırları içinde belediyece parsellenmiş arazi arsa sayılır” hükmü öngörülmüş; takip eden üçüncü fıkrasında ise, “Belediye sınırları içinde veya dışında bulunan parsellenmemiş araziden hangilerinin bu Kanuna göre arsa sayılacağı Bakanlar Kurulu kararı ile belli edilir” hükmüne yer verilmiştir.
Sözü edilen madde metnine göre, belediye sınırları içinde bulunan ve belediyece parsellenmiş olan, eş söyleyişle uygulamalı imar planı içerisine alınan taşınmazlar kuşkusuz arsa niteliğinde olup; taşınmaz belediye sınırları içinde veya dışında olup da parsellenmemiş ise, arsa niteliğine ilişkin kıstasların Bakanlar Kurulu’nun çıkardığı kararnameler ile belirleneceği açıktır.
Bu yöndeki en son düzenleme olan, 28.2.1983 gün ve 83/6122 sayılı “Arsa Sayılabilecek Parsellenmemiş Arazi
Hakkında Bakanlar Kurulu Kararnamesi” nin 1.maddesi:
“a) Belediye ve mücavir alan sınırları içinde imar planı ile iskân sahası olarak ayrılmış yerlerde bulunan,
b) Belediye ve mücavir alan sınırları içinde bulunup da bu imar planı ile iskân sahası olarak ayrılmamış olmakla beraber fiilen meskûn halde bulunan ve belediye hizmetlerinden faydalanmakta olan yerler arasında kalan, parsellenmemiş arazi ve arazi parçaları arsa sayılır. Ancak, bu yerlerdeki arazi ve arazi parçaları zirai faaliyette kullanıldıkları takdirde arsa sayılmaz.
c) Belediye ve mücavir alan sınırları dışında olup da konut, turistik veya sinai tesis yapılmak amacıyla, herne şekilde olursa olsun parsellenen ve tapuya bu yola şerh verilen arazi ve arazi parçaları,
d) Belediye ve mücavir alan sınırları dışında olup da deniz, nehir, göl ve ulaşım yolları kenarında veya civarında bulunması veya sınai veya turistik önemi yahut hızlı şehirleşme faaliyetleri dolayısıyle ve İmar ve İskân Bakanlığının önerisi üzerine Bakanlar kurulu Kararı ile belirlenen alanların sınırları içinde, imar planı ile iskân sahası olarak ayrılan yerlerdeki arazi ve arazi parçaları, arsa sayılır.” düzenlemesini içermektedir.
Görüldüğü üzere, madde metninde bir arazinin ve arazi parçasının arsa sayılabilmesi için öngörülen koşullar açıkça belirtilmiştir. Belediye ve mücavir alan sınırları içinde bulunan yerler anılan maddenin (a) ve (b) bentlerinde, belediye ve mücavir alan sınırları dışında kalan yerler ise (c) ve (d) bentlerinde düzenlenmiştir.
Buna göre, belediye ve mücavir alan sınırları dışında kalan bir taşınmazın, 28.02.1983 gün ve 83/6122 sayılı “Arsa Sayılacak Parsellenmemiş Arazi Hakkında Bakanlar Kurulu Kararnamesi”nin yukarıya metni aynen alınan 1.maddesinin (d) bendi uyarınca arsa sayılabilmesi için, bu madde bendinde sayılan özellikte olması ve taşıdığı bu özelliği nedeniyle de İmar ve İskân Bakanlığının önerisi üzerine Bakanlar Kurulu Kararı ile belirlenen alanların sınırları içinde imar planı ile iskan sahası olarak ayrılan yerde bulunması; aynı maddenin ( c) bendi uyarınca arsa sayılabilmesi için de konut, turistik veya sinai tesis yapılmak amacıyla, herne şekilde olursa olsun parsellenen ve tapuya bu yola şerh verilen arazi ve arazi parçası niteliğinde bulunması, gerektiği her türlü duraksamadan uzaktır.
Dosyada yer alan bilgi ve belgelerden, dava konusu taşınmazın değerlendirme tarihi olan 06.07.2004 tarihinden önce 1/1000 ölçekli imar planının yapıldığı ancak eksiklikler nedeniyle bu planın kesinleşmediği, yine dosyada bulunan krokilerden taşınmazın belediye mücavir alan sınırı dışında kaldığı anlaşılmaktadır.
Çözülmesi gereken sorun, belediye ve mücavir alan sınırları dışında kalan ve imar planı kesinleşmeyen dava konusu taşınmazın, arsa sayılıp sayılamayacağı; bir başka ifadeyle, 28.02.1983 gün ve 83/6122 sayılı Bakanlar Kurulu Kararnamesinin 1. maddesi hükmü kapsamında arsa niteliğinde kabul edilip edilemeyeceğine ilişkindir.
Dava konusu taşınmaz mücavir alan sınırları dışında kaldığına göre öncelikle taşınmazın 28.02.1983 gün ve 83/6122 sayılı Bakanlar Kurulu Kararnamesinin yukarıda değinilen 1/c ve 1/d maddeleri uyarınca arsa sayılıp sayılamayacağına bakmak gerekir.
Somut olayda, değerlendirme tarihine göre belediye ve mücavir alan sınırları dışında kalan dava konusu taşınmazın tapu kaydına 1/c bendinde yer alan şerhin konulmadığı, imar planı ile iskan sahası olarak ayrılan yerde Bakanlar Kurulu Kararı ile belirlenen alanların sınırları içinde yer almadığı ve imar planı ile iskan sahası olarak ayrılmadığı anlaşılmaktadır.
Şu hale göre, 28.02.1983 gün ve 83/6122 sayılı Bakanlar Kurulu Kararnamesi’nin 1.maddesinin (c) ve (d) bendi kapsamı dışında kalan ve maddenin diğer bentlerinde sayılan özellik ve nitelikleri de taşımayan dava konusu taşınmazın arsa niteliğinde kabulü mümkün olmayıp; tarım arazisi niteliğinde olduğunda kuşku bulunmamaktadır. Tarım arazisi niteliğindeki taşınmazın değerinin emsal mukayesesi yapılmak suretiyle değil, net geliri esas alınmak suretiyle belirlenmesi gerektiği de tartışmasızdır.
Hal böyle olunca, yerel mahkemenin dava konusu taşınmazı tarım arazisi olarak kabulü ve bu kararda direnmesi yerindedir.
Ne var ki, taraf vekillerinin, mahkemece belirlenen bedele ve sair hususlara ilişkin temyiz itirazları özel dairece incelenmediğinden, dosyanın Özel Daireye gönderilmesi gerekir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle direnme uygun bulunduğundan, dosyanın taraf vekillerinin mahkemece belirlenen bedele ve sair hususlara ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesi için 18.Hukuk Dairesine gönderilmesine, 14.12.2011 gününde, oyçokluğu ile karar verildi.