Yargıtay Kararı – Tüketici Koruma Kanunu Alacak Hakkı
T.C.
YARGITAY
13. HUKUK DAİRESİ
E. 2012/424
K. 2012/5797
T. 8.3.2012
DAVA: Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı A….. Televizyon San. ve A.Ş. avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre yerinde olmayan bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda dökümü yazılı 4.473.40 TL. kalan harcın temyiz edenden alınmasına, 8.3.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
YEREL MAHKEME İLAMI
T.C.
SAPANCA
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
(TÜKETİCİ MAHKEMESİ SIFATIYLA)
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO: 2011/18 Esas
KARAR NO: 2011/239
KARAR TARİHİ: 8.9.2011
DAVA : Tüketiciyi Koruma Kanunundan Kaynaklanan (Alacak)
DAVA TARİHİ: 10.1.2011
KARAR TARİHİ: 8.9.2011
Mahkememizde görülen Tüketiciyi Koruma Kanunundan Kaynaklanan (Alacak) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
KARAR : Davacı E…. B….. vekili Av. Ö. E. T. dava dilekçesinde; öncelikle işbu davada görevli ve yetkili mahkemenin Sapanca Asliye Hukuk (Tüketici) Mahkemesi olduğunu, 4077 Sayılı Kanunun 23. maddesi uyarınca, tüketici davalarının davacının ikametgahında açılabileceğini, (Yargıtay 13.HD.’nin 5.1.2005 tarih 2004/9939E. – 2005/37K.) davacı/müvekkilinin, 1 Kasım 2006 tarihinde, S….. TV’de yayınlanan Ç……. programındaki yarışmaya katıldığını ve soruyu doğru bilerek P….. Residence’da 1+1 kullanıma sahip 1 adet ev kazandığını, ancak S……. TV kanalını bünyesinde barındıran A…. T… R….. ve Filmcilik Sanayi ve Ticaret A.Ş tarafından, davacının devamlı oyalandığını ve sonunda, Hediye Sponsorluk Sözleşmesi akdettiği diğer davalı N…. İ…. Y….. Danışmanlık Limited Şirketi’ne yönlendirildiğini, görüleceği üzere davada, BK.nun 8.maddesi kapsamındaki aleni mükafat vaadi ile beraber, konut amaçlı taşınmaz alınması olgusunun söz konusu olduğunu, konut amaçlı taşınmazlarla ilgili herhangi bir hukuki anlaşmazlık halinde, görevli yargı yerinin Tüketici Mahkemesi olacağının yüksek mahkeme kararları (Yargıtay 13.HD.’nin 24.5.2010 tarih 2009/15949E. – 2010/6975K., YHGK., 27.9.2006 tarih ve 2006/14-556E. – 2006/604K.) uyarınca açık olduğunu, bu durumda davacı müvekkili ile N….. İnşaat arasındaki hususun tüketici yasası kapsamında kaldığının sabit olduğunu, yine davacının S…. TV karşısında da tüketici konumunda olduğunu, davaya açıklık getirmesi adına benzer olayları örneklemek gerektiğini, dava dilekçesi ekinde sundukları haberden görüleceği üzere, bir içecek firmasının hediye içecek uygulamasında, hediyeyi tüketiciye vermemesi neticesinde problemin çözümü için ilgili merciin, tüketici mahkemesi olduğunun belirtildiğini, yine alışveriş merkezinde ayağı kayıp yere düşen kişinin açtığı davanın tüketici mahkemesinde görüleceğine değinildiğini, ayrıca TV programlarındaki olumsuzluklar hakkında RTÜK ve ilgili resmi mercilere başvuranların tüketici olarak değerlendirildiklerini, dolayısıyla TV karşısında her izleyicinin bir tüketici olduğunu, ayrıca davalıların sorumluluğu müşterek ve müteselsil olduğundan birisi için tüketici yasası kapsamında olan olayın diğer davalı açısından da tüketici yasası kapsamında değerlendirilmekte olduğunu,(Yargıtay 13.HD.’nin 8.6.2010 tarih ve 2010/1744E. – 2010/8139K), dava dilekçesine ekledikleri emsal Yargıtay kararları dökümleri uyarınca, yetkili ve görevli mahkemenin Sapanca Asliye Hukuk (Tüketici) Mahkemesi olduğunun açık olduğunu, davacı/müvekkilinin hediyeyi kazandığı tarihin 1.11.2006 olmasına rağmen bugüne kadar herhangi bir dava açmamasının nedeninin öncelikle, davalı A….. T……. R……. ve Filmcilik Sanayi ve Tic. A.Ş.’nin yapılan her görüşmede kendisine evi teslim edecekleri yönündeki beyanı olduğunu, ayrıca yaklaşık 2 sene geçtikten sonra N….. İnşaat ile yaptıkları promosyon sözleşmesi uyarınca davacıyı N….. İnşaat’a yönlendirmeleri ve evrak üzerinde kendilerine ev satışının vaat edilmiş olunması olduğunu, ancak N….. İnşaat’ın da evi teslim edememesi üzerine yeniden A…… Televizyonculuğa başvuruda bulunulduğunu, hatta ve hatta davalı A……Televizyonculuğa gönderilen ihtarnameye karşılık verilen 9.8.2010 tarihli cevapta davacı/müvekkilinin kendilerinden ev kazandığını ve evi teslim etmesi gereken N….. İnşaat’a dava açtıklarını ve sonucuna göre kendisine bilgi vereceklerini beyan ettiklerini, bir diğer hususun ise ortada bir satış vaadi sözleşmesi olduğundan ve ev teslim edilmediğinden zamanaşımının işlemediğini, dolayısıyla yasal süre içerisinde işbu davayı açtıklarını, S….. TV’nin kazandığı evi davacıya teslim etmeyip davacının muhatabı olmayan N….. İnşaat’a yönlendirdiğini, ancak N….. İnşaat’ın da evi teslim etmediğini ve etmesinin de bu aşama itibariyle mümkün olmadığını, N….. İnşaat’ın faaliyet gösterdiği ve davaya konu Ümraniye/Yenidoğan Beldesi imar planlarının, İstanbul 6. İdare Mahkemesi tarafından 20 Nisan 2006 tarihinde durdurulduğunu, bu sebeple de inşaatlar için geçici durdurma kararı verildiğini, söz konusu durdurma kararından sonra, davacı ile davalı N….. İnşaat’ın, satış vaadi sözleşmesi akdettiğini, söz konusu sözleşme uyarınca dairenin 31.12.2009 tarihinde davacıya teslim edilmesi gerektiğini, ancak dairenin teslim edilemediğini ve gerekçe olarak ta sözleşmede belirtilen mücbir sebebin gösterildiğini, davacıya satış vaadi ile verilen dairenin noter işleminin yapıldığı tarihin 29.7.2008 tarihi olduğu hususunu önemle belirtmek istediklerini, dolayısıyla yasa karşısında yok hükmünde olan imar durumunun ve inşaat durdurma kararının yürürlükte olduğu bir dönemde, sözleşmenin başında mevcut olan mücbir sebep var iken akdedildiğini, bu yaklaşım nedeniyle, davalı N….. İnşaat’ın ağır kusurunun söz konusu olduğunu, basiretli tacir gibi hareket etmediğini, bu aşama itibariyle, inşaata konu alanda yeni imar planları hazırlandığını ancak bu durumun, davacının hakkını alamayacağını daha da ortaya çıkardığını, davacının hak sahibi olduğu binadaki kat sayısının düşürülmek zorunda olduğunu ya da yüklenicinin kat sayısına karşılık gelen boş arazi alıp belediyeye devretmek zorunda olduğunu, dairelerin satışı yapıldığı için kimin taşınmazının yok sayılacağı hususunun bir muamma olduğunu, ayrıca hukuki mücadeleler başlayacağını, kaldı ki S…… TV tarafından N….. İnşaat’a ayrı davalar açılmış bulunduğunu, her iki halde de davacının taşınmazına ulaşamayacağı ya da ulaşsa dahi, sıkıntılı bir süreçten geçmeye katlanmasının kendisinden beklenilemeyeceğinin açık olduğunu, özetle davalıların, müşterek ve müteselsilen sorumlu olmak üzere davacı/müvekkiline olan yükümlülüklerini gereği gibi yerine getirmediklerini, resmi ve adi yazışmalarla teyitli olarak davaya konu mağduriyete kendilerinin sebebiyet verdiklerini, ancak davacının hiçbir kusurunun bulunmadığının ortada olduğunu, bu aşama itibariyle, söz konusu taşınmazı almasının da hukuken mümkün olmadığını, bu sebeple kendisine vaat edilen ve hakkı olduğu halde İstanbul-Ümraniye-Yenidoğan’da bulunan Park Panaroma Residence Projesi C Blok 1. Kat C tipi stüdyo 9 numaralı dairenin, bitirilmiş hali ile (sıfır hali ile) 1.11.2006 yılı itibariyle rayiç değeri ile beraber aynı tarihten itibaren işleyecek ticari faizi ile tahsilini talep etmelerinin gerektiğini, davaya konu taşınmazın proje üzerindeki değerinin 2006 yılı itibariyle yaklaşık 104.000,00TL. olduğunu ve bu bedelin davalı N….. İnşaat tarafından internette deklare edildiğinin kayıtlı olduğunu, kendi kanaatlerine göre bu değerin daha yüksek olduğunu ve yaklaşık 4 yıldır evin teslim edilmemesi sebebiyle işlemiş ticari faizi dikkate alındığında, davacının mağduriyetinin ortada olduğunu, satış vaadi sözleşmesinde belirtilen değerin, usulen belirtilen bir değer olduğunu, Yüksek mahkeme kararlarında, keşifte belirlenecek rayiç değerin dikkate alınması gerektiğine değinildiğini, internette herhangi bir arama motoruna yarışma-hediye-mağdur kelimeleri yazıldığında, aynı sıkıntıya düşmüş bir çok tüketicinin olduğunun görüleceğini, hatta ve hatta, bazılarını mağdur edenin yine aynı davalı S…… TV kanalı olduğunu, alışkanlık haline getirilen bu durum karşısında tüketicilerin iyiniyetlerinin suiistimal edilmemesi adına iş bu haklı davalarını açmaları gerektiğini, açıkladıkları nedenlerle, davanın kabulüne ve fazlaya dair haklarının saklı kalması kaydı ile şimdilik 10.000,00TL. maddi tazminatın, hediyenin kazanıldığı ancak türlü oyalamalarla teslim edilmediği 10.1.2006 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile beraber tüm yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı A……. T……….. R……… ve Filmcilik Sanayi ve Ticaret A.Ş vekili Av. A. K…….. 17.2.2011 tarihli cevap dilekçesinde; davacı yanın dava dilekçesinde özetle 01 Kasım 2006 tarihinde, S……… TV’de yayınlanan Ç………. programındaki yarışmaya katıldığını ve sorulan soruyu doğru bilerek P……… Residence’da 1+1 kullanıma sahip 1 adet ev kazandığını, ancak S……….. TV tarafından devamlı oyalandığını ve sonunda, Hediye sponsorluk sözleşmesi akdettiği diğer davalı şirkete yönlendirildiğini, N…………. inşaatın faaliyet gösterdiği ve davaya konu Ümraniye/ Yenidoğan Beldesi imar planlarının İstanbul 6. İdare Mahkemesi tarafından durdurulduğunu, davacı ile davalı N….. İnşaat arasındaki satış vaadi sözleşmesi uyarınca dairenin 31.12.2009 tarihinde davacıya teslim edilmesi gerektiğini, dairenin N….. inşaat tarafından mücbir sebep gerekçe gösterilerek teslim edilmediğini, adı geçen davalının basiretli davranmadığı ve ağır kusurlu olduğunu, satış vaadinde belirlenen değerin usulen belirtilen değer olduğunu beyan ve iddia ederek rayiç bedel tespiti ile şimdilik 10.000,00TL. maddi tazminatın hediyenin kazanıldığı 1.11.2006 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava ettiğini, davacı yanın, somut olaya konu uyuşmazlıkta Tüketici mahkemelerinin görevli olduğunu ve tüketici davalarının davacının ikametgahında da açılabileceğini belirterek Sapanca Asliye (Tüketici) Mahkemesi’nin görevli ve yetkili olduğunu öne sürdüğünü, bilindiği üzere Tüketici Mahkemelerinin 4077 Sayılı Kanunun uygulanmasıyla ilgili olarak çıkacak ihtilaflar konusunda görevli kılındığını, Yüksek Mahkeme kararlarında da belirtildiği üzere bir hukuki işlemin 4077 Sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için, Kanunun amacı içerisinde ve tanımları yine yasada yapılmış olan taraflar arasında mal ve hizmet satışına dair bir hukuki işlemin olmasının zorunlu olduğunu, somut olayda davacının bir yarışmada kazandığı ve diğer davalı ile gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi yapmasına karşın belirlenen tarihte gayrimenkulün teslim edilmediği iddiası ile dava ikame ettiğini, bu olayın 4077 Sayılı yasada tanımlanan hukuki işlemlerden herhangi biri olmadığının açık olduğunu, bu sebeple esasen söz konusu ihtilafta aşağıda açıklandığı üzere müvekkili şirketin taraf sıfatının bulunmadığı gibi, uyuşmazlığın Tüketici Mahkemelerinin görevine değil, Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevine girdiğini, diğer yandan davacı ile diğer davalı arasında akdedildiği bildirilen sözleşmede uyuşmazlıkların görüm ve çözümünde İstanbul Mahkemelerinin yetkili olduğu yönünde yetki şartı getirildiğini, iş bu yetki şartı sebebiyle mahkemenin yetkisiz olduğunun da açık olduğunu, açıklanan sebeplerle yetkisizlik ve görevsizlik kararı verilerek dosyanın İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesini talep etme zorunluluğu doğduğunu, davacının dilekçesinde ifade ettiği üzere, müvekkili şirketin yayın hakkı sahibi bulunduğu S……. TV logosu ile yayın yapan televizyon kanalında yayınlanan Ç……. isimli yarışma programı sebebiyle kazandığı daire ile ilgili olarak diğer davalı N….. İnşaat ile Taşınmaz Satış Vaadi Sözleşmesi imzaladığını, müvekkili/şirketin ise hiçbir şekilde bu sözleşmenin tarafı olmadığını, esasa dair cevaplarında ayrıntılı olarak açıklayacakları üzere, davacının iş bu sözleşmeyi imzalayarak borcun sebebini değiştirdiğini, yenilediğini, müvekkili/şirketin tarafı olmadığı sözleşme sebebiyle kendisine husumet yöneltilmesinin de mümkün olmadığını, müvekkili hakkındaki davanın pasif husumet yokluğu sebebiyle reddine karar verilmesi gerektiğini, yukarda belirttikleri usule dair itirazlarında değindikleri gibi, müvekkili/şirketin davacı ile davalı arasında akdedilen Taşınmaz Satış Vaadi sözleşmesinin tarafı olmadığını, davacı tarafın iş bu sözleşmeyi imzalamakla borcu yenilediğini, bilindiği üzere tecdidin, yeni bir borç meydana getirmek suretiyle eskisinin ortadan kaldırılması olduğunu, davacının da diğer davalı ile birlikte bu irade ile yeni bir sözleşme, Taşınmaz Satış Vaadi Sözleşmesi imzalamak suretiyle eski borcu yani somut olayda yarışma nedenine dayanan gayrimenkul alacağını ortadan kaldırdığını, nitekim tecdidin YHGK’nun 30.3.2005 tarih 2005/188 E. – 2005/204 K. sayılı kararında; En basit anlamıyla yenileme (tecdit); Yeni bir borcun ihdası suretiyle eski bir borcun ıskatıdır. Alacaklının kendisine yapılması lazım gelen bir eda yerine borçluya karşı yeni bir alacak elde etmesi; borçlunun da edayı yerine getirmeksizin alacaklıya yeni bir borç taahhüt etmek suretiyle borcundan kurtulmasıdır. Alacağın eskisi yerine kaim olmasıdır. (..). Tecdit daima, aslında, akdin taraflarını teşkil eden kimseler arasında yapılmaz. Alacaklı ya da borçlunun değişmesi olanaklıdır. Her iki halde de tecdit alacağın temliki ve borcun naklinden ayrılır. Zira -eski alacak sükut etmiş, yerine başka bir borçluya karşı veya diğer bir alacaklı lehine bulunan ve çoğunlukla mücerret olan yeni bir alacak kaim olmuştur- şeklinde açıklanmaktadır.(Andreas Von Tuhrlar Hukuku 1-2 Cevat Edege çevirisi Ankara, 1983 sh 653-660) Kısacası yenileme (tecdit) ile yenilenen borç ilişkisi değil, bu ilişkiden doğmuş borç ve borçlardır. Objektif yani konuda değişiklik ya da sübjektif yani taraflarda değişiklik olarak da kendini gösterebilir. Yenilemede borç ilişkisi eski olmakla birlikte doğan yeni borç söz konusudur. (Prof. Dr. Kenan Tunçomağ, Türk Borçlar Hukuku, Cilt 1 Genel Hükümler, İstanbul, 1976, sh 1183 vd) ( …) Yenileme eski borcu sona erdirir ve onun yerine geçecek bir borç doğar. şeklindeki ifadelerle taraflar arasında yenileme (tecdit) iradesini açıkça ortaya koyan sözleşmenin ispatı halinde, eski borç ilişkisine dayalı olarak değil yenilenmiş borç ilişkisine dayalı olarak takip yapılabileceğinin açıklıkla belirlendiğini, davacı yanın dava dilekçesinde diğer davalı ile Ç……. isimli yarışma programından kazandığı daire ile ilgili olarak Taşınmaz Satış Vaadi Sözleşmesi yaptığını bildirmekte olduğu gibi, dairenin teslimi konusunda müvekkilinin diğer davalı ile yaptığı görüşmelerde de diğer davalının da bu sözleşmeyi ileri sürerek müvekkiline karşı herhangi bir sorumluluğunun olmadığını artık taraflar arasında yeni bir borç-alacak ilişkisinin varlığını ileri sürdüğünü, bu görüşmelerde kendilerine gösterilmiş olan sözleşmede de davacının yarışma programı sebebiyle tarafları ibra ettiği ve artık işbu sözleşme sebebiyle alacaklı olduğunu açık bir biçimde kabul ettiğine dair beyanların bulunduğunun görüldüğünü, bu sebeple öncelikle Taşınmaz Satış Vaadi Sözleşmesi ve BK’nun tecdid hükümleri uyarınca müvekkili/şirket hakkındaki davanın reddine karar verilmesini talep ettiklerini, diğer yandan her ne kadar davacının Taşınmaz Satış Vaadi Sözleşmesindeki bedelin usulen belirtildiğini öne sürmüş ise de bu beyanın kabulünün mümkün olmadığını, taşınmaz satış vaadi sözleşmesinde açıkça sözleşme konusu bağımsız bölümün satış bedelinin 26.000,00TL. olarak belirlenmiş olmakla davacının imzaladığı bu sözleşme ile bağlı olduğunu, dolayısıyla bedelin usulen belirlendiği gibi bir savunma ile aksini iddia etmenin mümkün olmadığın, müvekkili/şirketin S…… TV logosu ile yayın yapan televizyon kanalının yayın hakkı sahibi olduğunu, müvekkilinin yayınladığı programların bir bölümünü kendisi üretmekte ise de büyük bir bölümünü yapım firmaları ile yapılan anlaşmalara dayalı olarak yayınladığını, keza yine reklam yerlerinin pazarlanması, programlara sponsor ve hediye temini vs. gibi konularda doğrudan müvekkili/şirket tarafından değil, ayrı tüzel kişiliği haiz şirketler aracılığı ile gerçekleştiğini, bu kapsamda Ç……. isimli yarışma programının yapımının S…… D. . P….. Ltd. Şti. tarafından üstlenildiğini, yarışmada yarışmacılara verilecek hediyelerin temini ile buna dair sözleşmelerin de M……. Pazarlama A.Ş tarafından gerçekleştirildiğini, davaya konu edilen dairenin de, M…… Pazarlama A.Ş. ile N….. İnşaat Yatırım Danışmanlık Ltd. Şti. arasında imzalanan 5.10.2006 tarihli sözleşme ile N….. İnşaat tarafından taahhüt edildiğini, davacının beyanının da esasen bu hususu doğruladığını, keza yarışma esnasında da bu dairenin N….. İnşaat tarafından verileceğinin açıkça bildirildiğini, bu sebeple televizyon yayıncılığı ile iştigal eden müvekkilinin dairenin teslimi konusunda tarafları bir araya getirmekten başka bir yükümlülüğünün esasen bulunmadığını, kaldı ki müvekkilinin dairelerin talihlilere verilmesi için N….. İnşaat’a taahhüt edilen sürelerde reklamını yayınladığını, bu sebeple dairelerin teslim edilmemesine yönelik bir kusurunun da olmadığını, diğer bir ifade ile müvekkilinin de söz konusu sözleşme sebebiyle dairelerin bedellerinden çok daha büyük miktarda zarara uğradığını, her ne kadar davacının müvekkili/şirket tarafından oyalandığını öne sürmüş ve bu hususu da davanın geç açılması gerekçesi olarak bildirmiş ise de, müvekkilinin hiçbir zaman davacıyı oyalamadığını, dairenin teslimi konusunda diğer davalı ile gerekli tüm görüşmeleri yaptığı gibi esasen davacının da diğer davalı ile müvekkili dışında bu konuda doğrudan görüşmeler de yaptığını, müvekkilinin davacıyı oyalaması gibi bir durumun söz konusu olmadığını, müvekkilinin yarışmanın hemen akabinde diğer davalı şirkete, davacı ve diğer talihlinin kimlik ve iletişim bilgilerini ileterek tapu ve teslim işlemlerinin yerine getirilmesini istediğini, bu işlemlerin takipçisi de olduğunu, nitekim şifahi olarak yapılan görüşmeler dışında M….. Pazarlama A.Ş.’nin, 7 Temmuz 2008 tarihinde Beşiktaş 11.Noterliği’nin 101880 Yevmiye numaralı ihtarnamesini keşide ederek sözleşme konusu dairelerin yarışma talihlileri üzerine tapu devrinin yapılarak tesliminin sağlanmasını istediğini, aksi takdirde yayınlanmış olan reklam bedellerinin ödenmesini talep edeceğini bildirdiğini, ancak N….. İnşaat’ın 29 Temmuz 2008 tarih ve 39003 Yevmiye sayılı ihtarnamesi ile talihliler ile görüşme yaptıklarını ve şifai mutabakata varıldığını, talihliler tarafından istedikleri belgeler tamamlandığında resmi işlemlere başlanacağını, edimlerini yerine getirmek konusunda talihliler ile aralarında bir problemin bulunmadığını bildirdiklerini, daha sonra davacı ile taşınmaz satış vaadi sözleşmesi yaptığını ve aralarında bir problemin olmadığını, dairelerin yapımı tamamlandığında tesliminin gerçekleştirileceğini de müvekkiline bildirdiğini, olayın oluşumu ve özellikle N….. İnşaat tarafından keşide edilen ihtarnameden de anlaşıldığı üzere söz konusu dairelerin teslimine yönelik edimin davacının iddiasının aksine müvekkili/şirketin edimi olmadığını, yukarıda da değindikleri gibi yarışmada da ilan edilen bu hususun davacı gibi N….. İnşaat’ın beyanları ile de doğrulandığını, bu sebeple esasen müvekkilinin davaya konu edilen olayda doğrudan bir sorumluluğunun bulunmadığını, buna karşın sorunu çözmek için gayret göstermekten de kaçınmadığının sabit olduğunu, öte yandan müvekkilinin davacının herhangi bir girişimi olmaksızın sözleşme tarafı olması sebebiyle M………. Pazarlama A.Ş. ile birlikte N….. İnşaat Ltd. Şti. aleyhine Kadıköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde dava ikame ettiğini ve öncelikle verilmesi taahhüt edilen dairelerin talihlilere teslimi için adına tescil ve devrinin yapılmasını talep ettiğini, açıklanan tüm bu sebeplerle davacı yanın müvekkiline yönelik iddialarının tamamının haksız ve hukuka aykırı olduğunu, yukarda açıkladıkları nedenlerle, öncelikle görev ve yetkisine itirazlarımızın kabulüyle dosyanın İstanbul Asliye Hukuk Mahkemelerine gönderilmesine, davacı ile diğer davalı arasında akdedilen Taşınmaz Satış Vaadi Sözleşmesinin tarafı olmadığı ve esas itibariyle müvekkilinin daire teslimi konusunda bir yükümlülüğü bulunmadığı gözetilerek müvekkili hakkındaki davanın pasif husumet ehliyeti yokluğu sebebiyle reddine, esasa dair savunmaları kapsamında müvekkili hakkındaki haksız ve hukuka aykırı davanın reddine, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini, savunmuştur.
Davacı E…… B…… vekili Av. Ö. E.. T….. 21.2.2011 tarihli replik layihasında; S………. TV’nin, yarışmada izleyicilere ev hediye edeceğini beyan ederek programın izlenme oranını yükseltmeye çalıştığını, kaldı ki böyle bir hediye vaadinin programın rating oranını yükselttiği ve dolayısıyla TV kanalının reklam gelir1erine de olumlu katkısının olduğunun açık olduğunu, durum bu merkezde iken davacı/müvekkilinin, 1 Kasım 2006 tarihinde, S……. TV’de yayınlanan Ç……. programındaki yarışmaya telefon aracılığı ile katıldığını ve tüm soruları doğru bilerek 1 adet ev kazandığını, ancak S……….. TV kanalını bünyesinde barındıran A…. T…. R……… ve Filmcilik Sanayi ve Ticaret A.Ş tarafından, davacının devamlı oyalandığını ve sonunda Hediye Sponsorluğu Sözleşmesi akdettiği diğer davalı N….. İnşaat Yatırım Danışmanlık Limited Şirketi’ne yönlendirildiğini, davada BK.nun 8. maddesi kapsamındaki aleni mükafat vaadi ile beraber konut amaçlı taşınmaz alınması olgusunun söz konusu olduğunu, konut amaçlı taşınmazlarla ilgili herhangi bir hukuki anlaşmazlık çıkması halinde, görevli yargı yerinin tüketici mahkemesi olacağının yüksek mahkeme kararları uyarınca açık olduğunu, (Yargıtay 13.HD.’nin 24.5.2010 tarih ve 2009/15949 E. – 2010/6975 K. sayılı kararı; YHGK.’nun, 27.9.2006 tarih ve 2006/14-556 E. – 2006/604 K. sayılı kararı), bu durumda davacı/müvekkili ile N….. İnşaat arasındaki hususun tüketici yasası kapsamında kaldığının sabit olduğunu, dilekçe ekinde sunulu kararların da bu merkezde olduğunu, davacı/müvekkilinin S……….. TV karşısında da tüketici konumunda olduğunu, bir içecek firmasının hediye içecek uygulamasında, hediyeyi tüketiciye vermemesi neticesinde problemin çözümü için ilgili merciin, tüketici hakem heyeti olduğunun belirtildiğini, ekte sunulu H……. logolu haberde, hediye sözünde durmayan yarışma programları için başvurulacak kurumun Tüketiciyi Koruma Genel Müdürlüğü olduğunun belirtildiğini, dolayısıyla, TV karşısında her izleyicinin birer tüketici olduğunu, ayrıca davalıların sorumluluğu müşterek ve müteselsil olduğundan, biri için tüketici yasası kapsamında olan olayın, diğer davalı açısından da tüketici yasası kapsamında değerlendirilmek durumunda olduğunu, (Yargıtay 13.HD.’nin 8.6.2010 tarih ve 2010/1744 E. – 2010/8139 K.), dolayısıyla iş bu davanın davalı N……. İnşaat yönünden de tüketici yasası kapsamında kaldığı net olduğundan, bir an olsun diğer davalı, A……Televizyonculuk açısından tüketici yasası kapsamında kalmamış olsa dahi yukarıda belirtilen 2010 tarihli Yargıtay kararı gereğince davanın tüketici mahkemesince görülmesi gerekeceğini, 4077 Sayılı Kanunun 23. maddesi uyarınca, tüketici davalarının, davacının ikametgahında açılabileceğini, (Yargıtay 13.HD.’nin 5.1.2005 tarih ve 2004/9939 E. – 2005/37 K.) özetle, iş bu davada görevli mahkemenin tüketici mahkemesi, yetkili mahkemenin de, tüketicinin ikametgahı mahkemesi olduğundan Sapanca Tüketici Mahkemesi olduğunu, davalı tarafın bu yöndeki itirazlarının reddi gerektiğini, davalı A…. T………. R……….. ve Filmcilik Sanayi ve Ticaret A.Ş. borcun yenilendiğini ve dolayısıyla, söz konusu ev verme taahhüdünün kendisi ile hiçbir ilgisinin bulunmadığını beyan ettiğini, ancak her nasılsa, çelişkili bir şekilde, cevap dilekçesinin 8. sayfasındaki 4 numaralı bölümünde … N….. İnşaat aleyhine dava ikame ettiğini ve öncelikle verilmesi taahhüt edilen dairelerin talihlilere teslimi için kendi adına tescil ve devrinin yapılmasını talep ettiğini belirttiğini, bu durumda A…. T………. R……….. ve Filmcilik Sanayi ve Ticaret A.Ş.’ne iş bu davanın konusu olan daireyi verme yükümlülüğünün olmadığını beyan etmekle beraber, neden N….. İnşaata dava açıyorsun’ sorusunun sorulması gerektiğini, söz konusu davayı da, talihli E…. B….’ya verilmesi gereken evin teslim edilebilmesi için açtığını beyan ettiğini, davalının beyanın çelişkili olduğunu ve borcun yenilenmediğini, aksine, ev verme yükümlülüğünün halen kendisinde olduğunun açık kanıtı olduğunu, yine borcun yenilenmediğinin en önemli belgelerinden diğerinin Ağustos-2010 tarihinde, davalı A…. T………. R……….. ve Filmcilik Sanayi ve Ticaret A.Ş.’nin gönderdiği yazı olduğunu, daha önemlisi ekte sunulu Yargıtay kararı uyarınca tarafların iradelerinin asıl borcun yenilenmesi olduğu hususunun anlaşılması gerektiği olgusu olduğunu, davaya konu olayda, davacının borcu yenileme iradesinin olmadığı gibi davalı tarafın da yazılı beyanlarından anlaşılacağı üzere iradesinin bu doğrultuda olmadığının açık olduğunu, davalının bu yöndeki beyanın kötüniyetten ibaret olduğunu, E….. B……….’nın 2006 yılında kazandığı daireyi alabilmek için S….. TV’ye defalarca gittiğini, her defasında oyalandığını, bu durumun yaklaşık 2 yıl sürdüğünü, S….. TV’nin iyi niyetli olmadığını anladıktan sonra, kanal binasına daha sık gittiğini ve daha sık telefonla arar olduğunu, kendileri hakkında şikayette bulunacağını beyan ettikten sonra, N….. İnşaat’a yönlendirildiğini, sonuçta 2008 yılında N….. İnşaat’la sözleşme akdettiğini, ancak söz konusu sözleşmenin de sonuç getirmediğini, davacı E….. B……….”nın yaklaşık 4,5 yıldır kazandığı evi veya değerini alamadığını, ancak diğer taraftan S…… TV’nin inanılmaz bir reklam tanıtımı yaptığını, yüzbinlerce insanın ev kazanabilmek için söz konusu yarışmayı izlediğini, telefonla yarışmaya katılmaya çalıştığını, bu arada N….. İnşaat’ın da programda reklamını yaptığını, görüleceği üzere, davalıların ikisinin de, söz konusu işlemden karlı çıktığını, E….. B………. cephesindeki durumun ise bambaşka olduğunu, yarışmayı kazandığı evde bulunan annesinin mutluluktan kalp krizi geçirdiğini, ev alacağı umudu ile İstanbul’a sık sık gidip geldiğini, yaklaşık 7.000,00-8.000-TL masraf yaptığını, ancak 4,5 yıldır evi ya da bedelini alamadığı için her açıdan zarar gördüğünü, bu durumun psikolojik durumunu da olumsuz etkilediğini, davalı A…. T………. R……….. ve Filmcilik Sanayi ve Ticaret A.Ş.’nin herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığına dayalı pasif husumet itirazının, yukarda ayrıntısı ile açıkladıkları üzere yersiz olduğunu, A…. T………. R……….. ve Filmcilik Sanayi ve Ticaret A.Ş.’nin ihtarnameye cevabi yazısı ile işbu davada cevap dilekçesi içeriği incelendiğinde, ev verme yükümlülüğünün kendilerinde olduğunu kabul ettiğini, olayda tecdit olgusu gerçekleşmediği için, borcun yerine getirilmesinden, aracı olan-sunan-vaad eden kişilerin müşterek ve müteselsil olarak sorumlu olduklarını, açıklanan sebeple davalının pasif husumet itirazının dayanağı bulunmadığından reddine karar verilmesi gerektiğini, açıklanan nedenlerle, davalı tarafın dayanaksız itirazlarının reddine davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı A…. T………. R……….. ve Filmcilik Sanayi ve Ticaret A.Ş. vekili Av. A. K…. 18.3.2011 tarihli düplik layihasında; davacı tarafın diğer davalı ile akdetmiş olduğu gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi içeriğini bir yana koyarak ve dolayısıyla bir anlamda bu belgeyi imzaladık ama buna itibar etmeyin diyerek, davanın konusunun BK.nun 8.maddesi kapsamındaki aleni mükafat vaadi ile beraber, konut amaçlı taşınmaz alınması olgusunun söz konusu olduğunu ileri sürerek, yetki, görev, husumet ve esasa dair itirazlarının reddine karar verilmesini talep ettiğini, oysa, davacının diğer davalı ile akdettiği sözleşme uyarınca açıkça borcu yenilediğini kabul ettiği gibi, davacının ileri sürdüğü aleni mükafat vaadi kapsamındaki alacağı konusunda da müvekkilini de kapsayacak şekilde bu borcun taraflarını ibra etmiş bulunduğunu, nitekim 39004 yevmiye numaralı Ödeme Planına İlişkin Ek Sözleşme başlıklı belgenin 2. maddesinde; .. Sözleşme konusu bağımsız bölümün satış sebebi; satıcı şirketin M…… Pazarlama A.Ş ile yapılan 5.10.2007 tarihli Yılbaşı Hediye Sponsorluk Sözleşmesi hükümleri gereği satıcı şirketin S….. TV’de yayınlanan Ç……. Yarışma Programındaki tanıtımı karşılığı M…….. Pazarlama A. Ş’nin satıcı şirkete beyan ettiği talihliye taahhüt edilen dairenin teslimi hükmüne ilişkindir. İş bu tarihte taraflarca imzalanan aynı tarihli Düzenleme Şeklinde Gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile alıcı; bahsi geçen 5.10.2007 tarihli sözleşmeden kaynaklanan (özellikle madde 3 hükmü) alacağını tam ve gereği gibi tahsil etmiştir. Alacaklı E….. B………., satıcı şirketin Atapark Residence projesinden alacağına mahsuben yine satıcının müteahhitliğini yaptığı Park Panorame Residence Projesi C Blok 1. Kat C tipi stüdyo 9 numaralı bağımsız bölümün satışını iş bu tarihte alarak satıcı şirketi 5.10.2007 tarihli Yılbaşı Hediye Sponsorluk Sözleşmesinden talihli statüsüyle kazandığı tüm hak ve alacağını iş bu tarihte gayri kabili rücu suretiyle ibra etmiştir … denilerek, davacının Hediye Sponsorluk Sözleşmesi gereğince müvekkili şirkette yayınlanan Ç……. programından Talihli sıfatı ile kazandığı daireye dair olarak borcu yenilediği gibi ilgilileri de gayri kabili rücu ibra ettiğini, açıklanan nedenle, cevap dilekçesinde ayrıntılı olarak izah ettikleri üzere, borcun davacının diğer davalı ile yaptığı sözleşme uyarınca açıkça yenilendiğini, müvekkilinin şirketin diğer davalı ile davacı arasındaki sözleşmede taraf olmaması sebebiyle de yetki, görev ve husumet itirazları başta olmak üzere esasa dair savunmaları kapsamında davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davacının aksi yöndeki iddiasına dayalı savunmalarını tüm bu sebeplerle kabule olanak bulunmadığını, davacı yanın cevaba cevap dilekçesinde, müvekkilinin diğer davalı N….. İnşaat’a karşı Kadıköy Asliye Ticaret Mahkemesi nezdinde dava ikame etmiş olmasının savunmaları ile çeliştiği, iş bu davanın konusu olan daireyi verme yükümlülüğü yok ise neden N….. İnşaata dava açtıkların sorduğunu, bu durumun ev verme yükümlüğünün halen müvekkili/şirkette olduğunun kanıtı anlamına geldiğini, davacının borcu yenileme iradesinin olmadığını, yine borcun yenilenmediğinin en önemli kanıtının Ağustos-2010 tarihinde müvekkili/şirketin gönderdiği yazı olduğunu öne sürdüğünü, öncelikle davacının çelişki olarak gösterdiği diğer davalıya ikame ettikleri davanın sebebinin ne olduğuna dair sorusunu yanıtlamak istediklerini, diğer davalı ile müvekkili/şirketin reklam yerlerini pazarlayan M…. M……Pazarlama A.Ş adlı firma arasında imzalanan Yılbaşı Hediye Sponsorluk Sözleşmesi uyarınca N….. İnşaat’ın yükümlülüklerini yerine getirmemesi sebebiyle adı geçen firmaya dava ikame edilmesi zorunluluğu doğduğunu, söz konusu davanın müvekkili/şirket ile birlikte M….. M…. Pazarlama adlı şirket tarafından birlikte ikame edildiğini, iş bu sözleşme hükümleri gereğince öncelikle verilmesi taahhüt edilen gayrimenkullerin devir ve tesliminin gerçekleşmesi bu mümkün olmaz ise sözleşme bedelinin tahsiline karar verilmesinin talep edildiğini, davanın ikame tarihinde davacının diğer davalı N….. İnşaat ile yukarda belirtilen sözleşmeyi akdettiklerine dair somut bir bilgiye sahip olunmadığı gibi ikame ettikleri bu davanın savunmaları ile çelişir hiçbir yanı da bulunmadığını, zira bahsi geçen sözleşme uyarınca N….. İnşaat’ın öncelikli olarak yükümlülüğünün, gayrimenkullerin devir ve teslimi olup bu mahiyette dava ikame etmelerinin söz konusu gayrimenkullerin devri sorumluluğunun müvekkili/şirkette olduğunu kabul ettikleri şeklinde yorumlanmasının mümkün olmadığını, diğer yandan, davacının iddiasının aksine gerek davaya cevap dilekçesi gerekse yukarda yer verdikleri ibra hükmü ile açıkça ortada olduğu üzere, davacının iradesinin borcun yenilenmesi yönünde olup bu konuda şüphe bulunmadığını, zira bu hususun sözleşme hükümlerinde açıkça yazılı olduğunu, müvekkili şirketin bahsi geçen sözleşmenin tarafı olmadığı somut gerçeği karşısında müvekkilinin borcu yenileme iradesi taşıyıp taşımadığının mevzubahis edilmesinin de mümkün olmadığını, davacının borcun yenilenmediğinin en önemli belgesi olduğu iddiası ile müvekkili/şirketin davacıya verdiği Ağustos-2010 tarihli yazıya dayanmış olmasının da dayanaksız bir savunmadan ibaret olduğunu, davacı ile N….. inşaat arasında akdedilen sözleşmede müvekkili/şirketin taraf olmadığı gibi davacının açıkça talihli olarak kazandığı gayrimenkul sebebiyle doğan borcu yenilediğini ve buna dair alacağını tahsil ettiğini bildirerek ilgilileri de ibra ettiği hususunu öncelikle bir kez daha vurgulamak istediklerini, müvekkili/şirketin yayıncı kuruluş olarak söz konusu gayrimenkulün devri ve teslimi konusunda N….. inşaatın yükümlülüğünü yerine getirmesi konusunda elinden gelen tüm çabayı sarf ettiğinin açıkça ortada olduğunu, bahsi geçen yazıda da yükümlülüğün N….. İnşaat’da olduğu açıkça bildirilmiş olup adı geçen şirkete karşı ikame ettikleri davada mevcut sözleşme kapsamında, N….. inşaatın öncelikli yükümlülüğü olan dairelerin teslimi de talep edildiğinden bu konuda bir gelişme olması halinde davacıya bilgi verileceğinin bildirildiğini, bu bildirimden davacının farklı anlamlar çıkarmasının ise gerçekle bağdaşmayan davacının kendi zihninde yarattığı bir yorumdan öteye gitmediğini, davacının borcu yenilediğine dair sözleşmesinden esasen iş bu davanın ikamesi ile birlikte haberdar olduklarını, tüm bunların yanı sıra davacının delil listesi ekinde yer verdiği, Sapanca Noterliği’nin 00787 yevmiye numaralı 04 Şubat 2010 tarihli diğer davalıya keşide etmiş olduğu ihtarnamesi de incelendiğinde, davacının N….. İnşaat ile akdettiği sözleşmeye dayalı olarak ihtarda bulunduğunun görülmekte olup, borcun yenilendiğinin bizzat davacı tarafından ibraz edilen deliller ile kanıtlandığının da ortada olduğunu, davacının cevaba cevap dilekçesinde öne sürdüğünün aksine, ne davaya cevap dilekçelerinde ne de müvekkili/şirket tarafından gönderilen herhangi bir yazıda kabul anlamına gelecek hiçbir beyana yer verilmediğini, davacının ev verme yükümlülüğünün müvekkili şirkette olduğunun kabul edildiği yönündeki yorumunun dayanaksız olup, müvekkili/şirketin bu yönde bir kabulü bulunmadığını, bunun tam aksine davacının, müvekkili/şirket dışında diğer davalı ile akdettiği sözleşme kapsamında müvekkili/şirketin yayını sebebiyle ve talihli sıfatı ile kazanmış olduğu borcu yenileyerek, program sebebiyle kazandığı alacağını da aldığını kabul etmek suretiyle müvekkili şirketi de ibra etmiş bulunduğunu, tüm bu sebeplerle yetkili ve görevli mahkemenin Sapanca Asliye (Tüketici) Hukuk Mahkemesi olmadığı gibi, müvekkili/şirketin pasif husumet ehliyeti de bulunmadığını, müvekkili hakkındaki davanın yasal dayanaktan yoksun olduğunu, yukarda açıkladıkları ve re’sen dikkate alınacak sebeplerle yetki, görev ve husumet itirazlarını yineleyerek müvekkili hakkındaki yasal dayanaktan yoksun davanın reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini savunmuştur.
Diğer davalı N….. İnşaat Yatırım Danışmanlık Limited Şirketi, davaya cevap vermediği gibi yazılı bir beyanda da bulunmamıştır.
Davaya konu olan taşınmazın değerinin tespiti amacı ile, İstanbul Tüketici Mahkemesi’ne talimat yazılarak keşif icra edilmiş ve emlakçı, inşaatçı ve fen bilirkişilerinden rapor alınmıştır. Bilirkişiler Mayıs-2008 tarihi itibariyle taşınmazın değerinin 100.000,00 TL. olduğunu bildirmişlerdir.
Yapılan yargılama toplanan deliller birlikte değerlendirildiğinde;
Dava, televizyon programına telefonla katılmak sureti ile sorulan sorulara doğru cevap vermek sureti ile kazanılan ürünün verilmemesi sebebiyle bedelinin tazmini talebine ilişkindir.
Tüm dosya kapsamına göre öncelikle görev yönünden incelendiğinde; iş bu dava ile ilgili yargılama yapma görevi tüketici mahkemesine aittir. Somut olayda davacı bir televizyon izleyicisidir. Davacı 1 Kasım 2006 tarihinde S…… TV’de yayınlanan Ç…………. programındaki yarışmaya katılarak sorulan soruyu doğru bilerek vaat edilen hediyeyi kazanmıştır. Televizyon kanalının yayını bir hizmet, bu yayını izleyen kişi ise tüketicidir. Somut olayda davalı A…. T………. R……….. ve Filmcilik Sanayi ve Ticaret A.Ş. şirketi, ticari faaliyetleri kapsamında sahibi olduğu televizyon kanalı vasıtası ile izleyicilere hizmet sunan bir tüzel kişidir. Bu televizyon kanalını izleyen kişilerde tüketici konumundadır. Diğer davalı N….. İnşaat Yatırım Danışmanlık Limited Şirketi açısından da uyuşmazlığın çözüm yeri Tüketici Mahkemesidir. Zira bu davalının da konut amaçlı taşınmaz satış vaadi söz konusudur. Kısacası her iki davalı açısından da uyuşmazlı 4077 Sayılı kanun kapsamında olup Tüketici Mahkemesinde uyuşmazlığın çözümü gerekir. Bu sebeple davalı tarafın göreve dair itirazlarına itibar edilmemiştir.
Yetki yönünden yapılan incelemede ise, davacının tüketici sıfatını taşıdığı az yukarda izah edilmiştir. 4077 Sayılı kanun 23/3. maddesindeki Tüketici davaları tüketicinin ikametgahı mahkemesinde de açılabilir. hükmü gereğince yetkiye dair davalı itirazlarına itibar edilmemiştir.
Davalı A…. T………. R……….. ve Filmcilik Sanayi ve Ticaret A.Ş. şirketinin husumet itirazının incelenmesinde; davacının amacının başından itibaren, yarışma programından kazandığı evin tapusunu almak olduğu izahtan varestedir. Programın yayınından uzun yıllar geçmesine rağmen hediyesini alamadığı, ancak hediyeyi almak isteğinden vazgeçmediği gibi ısrarla hediyeyi alabilmek için mücadele ettiği, ancak sürekli oyalandığı anlaşılmaktadır. Dosyadaki yazışmalar ve taraflar arasındaki telefon görüşmelerinin ses kayıtları ile bu durum sabittir. Durum bu iken davalı A…. T….. R…….. ve Filmcilik Sanayi ve Ticaret A.Ş şirketinin, davacı ile diğer davalı N….. İnşaat Yatırım Danışmanlık Limited Şirketi arasında düzenlenen taşınmaz satış vaadi sözleşmesini gerekçe göstererek borcun yenilendiğini, dolayısı ile sorumluluğunun bulunmadığını iddia etmesi her şeyden önce TMK. nun 2. maddesinde düzenlenen dürüstlük kuralına aykırıdır. Zira üzerine düşen edimi yerine getirmeyerek davacıyı uzun yıllar oyaladıktan sonra, davacının hediyeye kavuşabilmek uğruna imzaladığı sözleşmeyi gerekçe göstererek sorumluluktan kurtulmaya çalışması dürüstlük kuralına aykırıdır. Yine bu anlamda tüketicinin oyalandığı ve sonunda da sorumluluktan kurtulmak için zamanaşımı itirazında bulunulması da dürüstlük kuralına aykırıdır. Bu sebeple zamanaşımı itirazının da kabulü mümkün değildir. Somut olayda tecdit (yenileme) yoktur. Davacı ile diğer davalı N….. İnşaat Yatırım Danışmanlık Limited Şirketi arasında düzenlenen taşınmaz satış vaadi sözleşmesi davacının somut olayın başından beri iradesi nazara alındığında yenilemenin söz konu olmadığı açıktır.
Tüm dosya kapsamına göre taşınmazın artık teslim edilmesinin imkansız olduğu yada imkansız derecede güç olduğu, tüketicinin daha fazla bu duruma katlanmasının kendisinden beklenemeyeceği anlaşıldığından tazminat talebinin kabulüne karar vermek gerekmiştir. Tazminattan her iki davalı da müştereken ve müteselsilen sorumludur.
Açıklanan sebeplerle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
SONUÇ: Ayrıntısı yukarıda açıklandığı üzere;
1-) Davanın Kabulüne, 100.000,00 TL tazminatın 31.5.2008 tarihinden itibaren işleyecek ticari (reeskont-avans) faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
2-) Davanın açılışı sırasında harç alınmadığından, 18,40 TL başvuru harcı ile 5.940,00 TL karar ve ilam harcından oluşan toplam 5.958,40 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak Hazineye irat kaydına,
3-) Davacı tarafından yapılan, 0,60 TL dosya bedeli, 30,00 TL tebligat posta gideri, 550,00 TL bilirkişi ücreti, 100,00 TL araç ücreti, 129,20 TL keşif harcı olmak üzere toplam 809,80 TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
4-) Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan ve takdir olunan …………… TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
5-) Davalılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin yapan davalı üzerinde bırakılmasına,
6-) Davalılar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren yasal 15 günlük süresi içerisinde mahkememize verilecek temyiz dilekçesi ile Yargıtay da temyizi kabil olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.8.9.2011